Gümüşün Antimikrobiyal Özellikleri, Etki Mekanizması ve Toksisitesi
Enfeksiyonları antibakteriyel özellikteki maddelerle telafi etmek için çeşitli maddeler vardır. Antibiyotikler, çinko, hidroksiapatit, nitrik oksit ve gümüş bunlardan bazılarıdır.
Gümüşün tercih edilmesinin
nedenleri, kullanılan dozlarda lokal ve sistemik toksik etkilerinin görülmeyişi, etkisinin
uzun olması, bakteriyel direnç görülmeyişi, birçok madde ile birlikte
kullanılabilmesidir.
Gümüşün antimikrobiyal olarak
kullanımı ilk olarak Yunan tarihinde Heredotun yazılarında karşımıza
çıkmaktadır. O dönemde gümüş içme sularını temiz tutmak amacıyla kullanılmıştır.
Hippocrates gümüş
preparatlarını ülser tedavisinde ve yara iyileşmesini desteklemek amacıyla
kullanmıştır.
Gümüş nitratın medikal tedavide
kullanımına ait ilk kayıt yıllarında
Gabor tarafından bildirilmiştir.
Paracelsus . yy. da gümüşü
internal olarak kullanmış ve yara tedavisindeki kullanımına ait çalışmalar
günümüzde de devam etmektedir.
Gümüş günümüzdeki kullanım
alanları oldukça geniştir. Oftalmia neonatorum profilaksisinde gümüş nitrat
solüsyonu uzun zamandan beri kullanılmaktadır. Yanıklı hastalarda gümüşün
kullanımı yüzyıllardan beri vardır. Zaman içerisinde kullanımında değişiklikler
görülse de yanıklı hastaların sağaltımında büyük yararlar sağlamaktadır.
Son zamanlarda gümüş medikal implantların
yüzey kaplaması amacı ile de kullanılmaktadır. Buradaki amaç medikal araçların
neden olabileceği enfeksiyonu önlemektir. Bu yöntemle üretilmiş olan santral
venöz katater, üriner katater, metal implantlar gibi araçların enfeksiyon
oranlarında in vitro ve/veya in vivo etkinliği gösterilmiştir .
Gümüş iyonu Ag+ yapısında
sülfür, oksijen veya nitrojen içeren elektron verici gruplara güçlü bir şekilde
bağlanarak yüksek kimyasal aktivite gösterir. Biyolojik moleküller
genellikle bu bileşenleri thio, amino, imidazole, carboxylate ve phosphate
grupları içerisinde bulundurur.
Gümüş iyonu Ag+ kalsiyum Ca++ ve
çinko Zn+ gibi esansiyel metal iyonlarını çıkartarak etki gösterir.
Gümüş iyonunun Ag+ bakteriyel DNA
ya bağlanması phosphate, succinate alımı gibi birçok önemli transport sürecini
inhibe eder ve ayrıca hücresel solunumu olumsuz yönde etkiler.
Antibakteriyel etkinlikten temel
olarak bakterinin thio grupları ile etkileşmesi sorumludur. Bu gruplar daha çok
bakteri DNA’sında bulunur. Gümüşün antibakteriyel öldürme oranı gümüş
konsantrasyonu ile doğru orantılıdır. Yüksek gümüş konsantrasyonlarında
antibakteriyel etki artar.
Gümüş birçok bakteriye karşı
antibakteriyel etki gösterir. Kemik ve cerrahi alan enfeksiyonlarında önemli
bir sorun olan S. aures bu bakterilerden birisidir.
Gümüşün kullanımını sınırlayan
etkenlerin başında toksik etkileri gelmektedir. Bu konuda yapılmış olan
araştırmalar yanık tedavisinde kullanılan gümüş sülfodiazin üzerinde
yoğunlaşmaktadır.
Gümüş vücutta geniş bir şekilde dağılıma uğramaktadır. Vücuttan
atılımı gaita ve idrar yolu ile olmaktadır.
Gümüş vücutta bazı organlarda
birikebilmekte ve buna bağlı olarakta toksik etkileri görülebilmektedir. Deri,
dişeti, kornea, karaciğer, böbrek, adrenal bez, dalak, sinir sistemi ve kas
dokusu bu organlardan bazılarıdır. Gümüş
toksisitesinin en sık görülen klinik görünümü argyria’dır. Argyria’da gümüşün
deri, dişeti, kornea ve iç organlarda birikmesi ile mavigri bir renk
değişikliği görülür ve bu renk değişikliği geri dönüşümsüzdür. Bu durum
kozmetik sorunlara yol açabilir. Gözdeki birikimi korneal hasara neden olabilir. Karaciğerde enzim
yüksekliğine neden olabilir. Böbreklerde bazal membranda birikerek immunkompleks
tip yaralanmayı düşündüren glomerulonefrite yol açabilir.
Kemik iliği toksisitesi nedeni
ile lökopeniye neden olabilir. Normalde kanbeyin bariyerini aşamamasına rağmen
aksonal taşınma ile santral sinir sistemine ulaşarak santral sinir sistemi
toksisitesine neden olabilir. Gümüşün
bu toksik etkilerinin görülebilmesi için vücutta normal değerlerinin yüzlerce
katına çıkması gerekmektedir.
Gümüşün
vücutta bu düzeylere çıkması gümüş içerikli ilaçlarda bulunan gümüş oranının
yüksek olması nedeni ile eskiden olası iken günümüzde düşük gümüş oranları ile
bu risk oldukça azalmıştır.
Gümüş normalde kan-beyin bariyerinin aşamaz
fakat aksonal taşınma ile sinir sisteminde birikime neden olabilir.. Bu toksik
etkilerin ortaya çıkabilmesi için gerekli gümüş miktarı normal bir insanda
yaklaşık 4-6gr.’dır. Çok uzun zaman gerekir. Bir gümüsuyu üreten kişinin
kullandığı çubuktaki miktar 20 gramdır ki bunu bütün vücuda alabilmesi ve
dolaylı olarak atılımlarda farz edildiğinde çok düşük olacağı görülmektedir.
Bir çalışmada gümüş konsantrasyonu
1200 ppb [bu yüksek bir miktar] seviyelerine ulaşıncaya kadar kültür
fibroblastlarında gümüş nedenli herhangi bir toksisite kanıtı bulmamışlardır.
Sonuç çok az miktarlarda alınan Gümüşsuyu
alımları zarar vermesi düşünülemez.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.