Titanyum İmplant Gümüşle Kaplandığında Sağlıklı Oluyorsa?
İnsan vücuduna implantasyon amacıyla geçtiğimiz yüzyılda kullanılan 3 temel metal kullanıldı.
Paslanmaz çelik, vitallium ve
titanyum.
Paslanmaz çelik (Demir, nikel,
molibden, ve yüzey katmanı olarak krom oksid den oluşan bir alaşımdır.) yüksek
korozyon potansiyeli, metal iyon salınımı ve içerdiği nikele alerjik
reaksiyonların artmış insidansı nedeniyle kalıcı implantasyon için günümüzde
pek tercih edilmemektedir.
İmplant konusunda göze çarpan
konu bakteriyel antibakteriyel ortamın güvenliği olunca…
Bu alandaki araştırmaların çoğu
implant enfeksiyonlarının, tedavisinden ziyade, önlenmesine doğru çevrilmiştir.
İmplant enfeksiyonlarının önlenmesinde halen güncelliğini koruyan en temel
strateji; implant yüzeyine bakteri erişimini engelleyen, bakteriyel
fonksiyonları bozan ve hatta ortamda bulunan bakterileri öldürebilen
antibakteriyel kaplama tekniklerinin geliştirilmesidir.
Titanyum tıbbi kullanımdaki diğer
metallerin aksine saf bir materyaldir. Periodik tabloda 22 numara ile temsil
edilir. Belki de bundan dolayı titanyum ilişkili toksisite, allerji, veya
karsinojenik potansiyel bildirilmemiştir. En sık saf titanyum şeklinde veya
diğer metallerin küçük miktarlarıyla alaşım halinde (Ti6Al-4V , %6 aluminyum ,
%4 vanadium) klinik kullanıma sunulur. Alaşım hali dayanıklılık açısından
belirgin üstünlüğe sahiptir.
Titanyum implantlar plastik
cerrahide geniş kullanım alanına sahiptir. Titanyum implantların cerrahi kullanımını ilgilendiren en
önemli sorun enfeksiyondur. Günümüzde sterilite konusunda kazanılan
bilgiler sayesinde; rutin cerrahi uygulamalarda implant enfeksiyonları en aza
indirilmiştir ve titanyum implantların kemik tamirinde kullanımı modern
cerrahinin standart bir uygulaması haline gelmiştir .
Titanyum implantların
kullanıldığı cerrahi alanlardaki bakteriyel ekosistemlerin ve olası
biyofilmlerin çeşitliliği düşünüldüğünde farklı alanlardaki farklı bakteri
türlerini kapsayacak pek çok farklı antibakteriyel kaplama türünün gerekliliği
anlaşılmaktadır. Antibakteriyel kaplamalar tipik olarak adezyonu hedef
almaktadır. Bir diğer önemli gereklilik ise kaplamanın implantın dokuya
entegrasyonunu bozmayacak hatta kolaylaştıracak özellik taşımasıdır.
Titanyum implantların yüzeyi, bakteriyel adezyonu
engellemek ve implant enfeksiyonlarını daha da azaltmak amacıyla, başta
gümüş olmak üzere, antibakteriyel etkili çeşitli materyaller ile
kaplanmıştır. Antibakteriyel gümüş kaplı titanyum implantlar klinikte
kullanılmaktadır ve günümüzde kullanım alanları steril cerrahi girişimler ile
sınırlıdır.
Gümüşün antibakteriyel seçkin özellikleri şöyle
listelenebilir:
1. Toksik dozun çok daha
altındaki düşük ppb konsantrasyonlarında bile gram pozitiflere, gram
negatiflere ve bazı dirençli suşlara karşı bakterisidal etkisi sözkonusudur.
2. Gümüş kaplama biyomateryallere
bakterilerin tutunmasını inhibe eder.
3. Antibakteriyel etkisi
uzundur.
4. Her ne kadar mekanizma tam
olarak anlaşılmamış olsa da antibakteriyel etkiye direnç gelişimi çok nadirdir.
5. İn vitro çalışmalar gümüşün
mükemmel biyolojik uyumunu ve genotoksik-sitotoksik etkisinin olmadığını
göstermektedir. Pek çok in-vivo ve klinik çalışmada ise gümüş içeren
biyomateryallerin lokal veya sistemik yan etkilerinin olmadığı ispatlanmıştır.
6. Gümüş element düzeyinde antibakteriyel etki
gösterdiğinden ve çok stabil bir element olduğundan pek çok farklı yüzey
kaplama tekniği ile uyumludur. Plazma imersiyon iyon implantasyonu
(Pİİİ), sol-gel, katodik vakum ark yığınlama(PFC-VAD), fiziki buhar
yığınlama(PVD), magnetron saçıştırma bu yöntemlerden yalnızca birkaçıdır.
7. Gümüş pek çok farklı biyomateryali
kaplayabilir veya yapısal olarak bunlara entegre edilebilir. Elmas benzeri
karbon, çeşitli polimerler, metaller, silikon, biyoplastikler, biyoaktif cam ve
seramikler bu materyallerin bazılarıdır.
8. Tıp tarihinde gümüşe ait binlerce yıllık klinik
deneyim mevcuttur. Günümüzde de halen klinikte en çok kullanılan antibakteriyel
kaplama ajanı gümüştür.
Gümüş kaplama bakteriyel
adezyonu ve büyümeyi osteoblast ve epitel hücrelerinin biyolojik fonksiyonunu
bozmadan etkin bir şekilde inhibe etmektedir. Yapılan araştırmalarda
sol-gel gümüş kaplı polipropilen yamalarla yaptıkları in vitro çalışmada gümüş
kaplamanın S.aureus, E.coli ve P.aeruginosa gibi patojen bakterilerin
kolonizasyonunu önemli ölçüde önlediği gösterilmiştir . Baker ve arkadaşları kaplamalarda
kullanılan gümüş partiküllerinin boyutu küçüldükçe antibakteriyel etkinin
arttığını göstermiştir. En küçük partikül boyutuna sahip nanopartikül gümüş
sol-gel tekniğinde tercih edilmektedir ve üretimi basittir.
Bakterisid olarak bu avantajlarından
ötürü gümüş doğal olarak titanyum yüzeylere de uygulanmıştır. Örnek olarak
gümüş Ti-Al-Nb alaşımın yapısına iyonik olarak dahil edilerekyüzeyin
antibakteriyel karakteri ve aşınma özellikleri geliştirilmiştir. Titanyum/gümüş
hibrid kaplama saf titanyum yüzeylere PVD yöntemiyle, gümüş içeren
hidroksiapatit ise titanyum yüzeylere magnetron saçıştırma yöntemiyle başarıyla
entegre edilmiştir. Buna ek olarak gümüş kaplı materyallerin yüzeyinde kültüre
edilen hücrelerin kaplamasız materyaldekilere oranla daha iyi yayılım
gösterdikleri ve daha yüksek hücre sayılarına ulaştıkları bulunmuştur. Bu
deneysel verilerin ışığında her ne kadar moleküler mekanizmalar tam olarak
aydınlatılamamış da olsa gümüş kaplı titanyum implantlar klinik uygulamalarda
yer almaya başlamıştır.
Gümüşün antibakteriyel etkisi nitrojen gibi diğer
elementler ile güçlendirilebilir. Bir diğer ilginç fenomen ise anod
elektrodunda zayıf direkt akım altında meydana gelen gümüş iyonlarının
bakteriyel büyümeyi inhibe etmesidir. Elektriksel olarak indüklenmiş
gümüş iyonlarının inhibitör konsantrasyonları gümüş sülfadiazininkinden 100
kat daha düşüktür. Bu sonuçlar gümüşün anodizasyonuyla ekstra antibakteriyel
etki elde edilebileceğini göstermektedir.
Bir araştımada anodizasyon ile
polarize edilmiş gümüş kaplı titanyum vertebral fiksasyon vidalarının derin
kemik enfeksiyonlarını önleyebileceği gösterilmiştir . Anodize gümüş kaplı
titanyum implantlar özellikle perkütan ve dental endikasyonlarda umut vaad
etmektedir. Bu tarz implantlar önceden gümüş kaplanarak vücudun dışında kalan
parçalarından değişen voltajda elektrik akımı verilerek anodize edilebilir. Antibakteriyel
etkinin şiddetinin dışarıdan verilen elektrik voltajının değiştirilmesiyle
ayarlanabilmesi söz konusudur .
Titanyum yüzeylere uygulanan
diğer inorganik antimikrobiyal ajanların hiçbirisi gümüş kadar geniş
incelenmemiştir ve yan etki profilleri, malzeme ve kaplama tekniği ile uyumları
konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır . Örneğin bakır, titanyum yüzeye
uygulandığında materyalin korozyon direncini bozmaktadır.
Sonuç üzerinde iki görüşe
ulaşılmıştır. Birincisi elde edilen bulgular sol-gel gümüş kaplı titanyum
implantların, P.Aeruginosa’ya karşı in-vivo antibakteriyel etkinlik gösterdiği yönündedir.
Bu bulgudan yola çıkarak, titanyum implant kullanımına ihtiyaç duyulan ancak
spesifik olarak P.Aeruginosa ile kontamine cerrahi alanlarda, sol-gel antibakteriyel gümüş
kaplı titanyum implantların standart titanyum implantlara enfeksiyon direnci
açısından klinik üstünlük sağlayabileceği sonucuna varıldı.
Diğeri ise, implant
enfeksiyonlarının en sık etkeni olan S.Aureus’a karşı istatistiksel olarak anlamlı
antibakteriyel etkinliğin gösterilememesinden ve genel enfeksiyon oranlarının
yüksekliğinden ötürü sol-gel gümüş kaplı titanyum implantların, kontamine
cerrahi alanlarda klinik kullanım için benzerlerine avantaj sağlayacak yeterli
antibakteriyel etkinliğe sahip olmadığı sonucuna varıldı.
Kaynak: Dr. Ozan Bitik, Antibakteriyel
Gümüş Kaplı Titanyum İmplantların Kontamine Tavşan Diz Modelinde İn-Vivo
Analizi, T.C. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif Ve
Estetik Cerrahi Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, 2010,Ankara
Not:
Sonuçta son günlerde Gümüşsuyu için yapılan polemiklerde gümüşün insan vücudunda zararlı denecek fazla bir yan etkisi olmadığıdır. Çünkü İmplantlar yıllar boyu kullanılan gereçler olunca virüs mücadelesinde gümüşsuyunun yeri olabileceği apaçık ortadadır. Bunun içinde en büyük tarihi delil olarakta şunu tekrar hatırlayalım
Sonuçta son günlerde Gümüşsuyu için yapılan polemiklerde gümüşün insan vücudunda zararlı denecek fazla bir yan etkisi olmadığıdır. Çünkü İmplantlar yıllar boyu kullanılan gereçler olunca virüs mücadelesinde gümüşsuyunun yeri olabileceği apaçık ortadadır. Bunun içinde en büyük tarihi delil olarakta şunu tekrar hatırlayalım
!!!!1906 yılında Rochfeller ailesi bütün büyük ilaç
firmalarını satın aldığında Amerika’da tıp fakültelerine ilginç bir yasak
koydu. Neden !!!!
Kolloidal Gümüşün HIV virüsünü bir kaç dakika içinde yok ettiği ile ilgili araştırma Dr Xiaojian Yao tarafından "Nanoteknoloji 2012 International Journal" da.
Kolloidal Gümüşün HIV virüsünü bir kaç dakika içinde yok ettiği ile ilgili araştırma Dr Xiaojian Yao tarafından "Nanoteknoloji 2012 International Journal" da.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.