Print Friendly and PDF

Gelin Ey Âşıklar, Gelin; Ulaşmaya, Kavuşmaya Teslim Olun

Bunlarada Bakarsınız

 


XXIX

Menem on bende-i muhlis ki ez’on rûz ki zâdem

Dil-o conrâ zi tu dîdem dil-o conrâ be tu dâdem

Öylesine özü doğru bir kulum ki doğduğum günden beri gönlü de senin gözünle gördüm, canı da... Gönlü de sana verdim, canı da.

Aşk, ne duyar, bilirse seven kişinin havasına uyar da bilir yazısını yazdı. artık ona başvururuz, onun buyruğuna uyar gideriz biz.

Senin şarabını içtim mi, senin şarabın gibi coştum mu. senin kaftanını giyindim mi, beyim, padişahım, Keykubad’ım ben.

Güzellik âlemine Ay kesilen geldi de kavuşmaya, buluşmaya çağırdı beni. ağırladı, suvardı beni; üstünlükte ileri geçti benden.

Halkın içinden beni seçti ya; ben de senin sevgi kemerini kuşandım. keremini gördüm ya; ben de keremlere giriştim, lûtuf elimi açtım.

Gelin ey âşıklar, gelin; ulaşmaya, kavuşmaya teslim olun... dolunay doğdu; sevgi geldi çattı; nimetler bağışladı.

Adı sanı ne yapayım; senin yüzünden kimsecikler yitip gitmez ki ne edeyim altını, gümüşü; şu defineye düştüm zâti.

Aşk yalımlandı; ışık ışık doğdu; sabrın da üstüne yüceldi gitti. dolunay bile görünmez oldu da gönül baş eğdi, teslim oldu ona.

Neşem de sensin, bayramım da sen. ne güzel bahtım var, ne mutlu bana. Gönlümü sana verdim; ama ne de güzel verdim hani.

Aldattı beni, varımı yoğumu yağmaladı. tuttu, üst oldu bana. söz verdi, yalan söyledi; kimden kime şikâyet edeyim?

Ne y ırtarım, ne dikerim. ne yaparım, ne y akarım. ne gecenin, gündüzün tutsağıyım; ne kesada uğramışım.

Doğu padişahı ışıdı, doğdu; cana ulaştı. nefsin karanlıkları dağıldı gitti; küfrün kalesi yıkıldı, yerle bir oldu.

 Alıcısı sen olduktan sonra ne kesat gelir adama? Değerimi sen arttırdıktan sonra mezatıma kim tamah eder de girişebilir?

* Aşkın soluğu sağrağımdır; Amîd’im de aşktır, dayancım, güvencim de aşk... gönlüm aşka bürünür, devlet yüzüğü de aşktır onun.

Zahidin yolu yordamı da dilekten geçmek, ibadet edenin yolu yordamı da. fakat benim tümden isteğim, dileğim sensin; söyle bakalım neyi bırakayım, kimden geçeyim?

A aşk, varlığım senin; rükûum da sana, secdem de sana. nekesliğim de senin için, cömertliğim de; zaman seninle düzene girmiş.

Beni şeytan bile kapsaydı seni anardım ancak. oysaki beni öyle bir kaptın; anış bile hatırımdan çıktı gitti.

Zaman, düşmanlarıma dost oldu; onlarla uzlaştı; ay rılık yüreğimi yaraldı; uyku baş y astığıma ayak bastı; fakat kutluluklarımı uy uttu.

Tıpkı Nuh’un gemisiyim; tümden rûh kesilirsem ne diye şaşıracakmış? Fetihlerin

fethiysem neden şaşmalı; padişah soyundanım ben.

Görüyorum, dolunay durulmuş... görüyorum, yıldızlar kararmış. görüyorum, deniz coşmuş, kabarmış. görüyorum, gemi dalgalar arasında kalakalmış.

Nuh gemisi bile olsam senin yelinle yürür giderim. değil mi ki sen veriyorsun yeli, a dostum, yele verme beni.

Artık görüyorum; topluluk dağılmış gitmiş. görüyorum, örtü yırtılmış. görüyorum, gök delinmiş, yarılmış; dalgalar köpürüp duruyor.

Senin denizine geldim mi, abıhayata dönerim. fakat kıyıya düştüm mü, taşım, kayayım, cansızım ben.

Rabbim doğru yolu buldurdu bana; aşka sımsıkı sarıldım ben. aşk, bana derman etmek için doğruldu, beni iyileştirmeye koyuldu; acıdı bana.

And olsun Tanrı’ya ki akdoğanım ben, ümidim padişahta. leşin çevresinde ne diye dönüp

durayım? Ne kargayım ben, ne çaylak.

Aşk, evime geldi, kondu; elinde de şarap kadehim var... yücelmeme bir merdiven, duvara dayanmış bir merdiven sanki.

Düzülüp koşuldum mu bayram kesilirim; yandım yakıldım mı, ödağacına dönerim. senin yüzünden ağlarım, senin yüzünden gülerim; senin yüzünden gamlara batarım, senin yüzünden neşelenirim.

Seninle dirilirim, seninle ölürüm; seninle tutar, elde ederim, seninle yitiririm. zamanede seninle susarım; gönlüm seninle konuşur.

Tanrı ve din Şems’imin ay yüzü, Tebriz’den doğunca çalışıp çabalama göğümü de aydınlatır, savaşa girişme göğümü de.

Kaynak: Cilt 7-2

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar