Print Friendly and PDF

Rıza Yolu Bu Şekilde



Sehl b. Abdullah et-Tüsterî
’nin rıza hakkındaki düşüncelerinde öne çıkan bir diğer konu ise rıza hakkındaki yanlış anlayışların eleştirilmesidir. Sehl’e göre rıza kulun tedbir düşüncesinin tamamen yok olduğu bir aşamayı ifade eder. Bu nedenle o “insanların tedbirleri onları Allah’tan perdeler”[1] diyerek, rıza makâmında kulun artık kendine özgü bir iradeden bahsedemeyeceğini vurgulamaktadır. Ancak doğaldır ki kulun iradesini yok sayması, mutasavvıfları istismar eden pek çok zümre tarafından yanlış yorumlanmış ve dinî yükümlülüklerin terk edilmesinde bir gerekçe olarak öne sürülmüştür.[2] Tüsterî bu sorunu aşmaya yönelik dile getirdiği bir ifadesinde şöyle demektedir:

“Kul salih bir amel işlediğinde, ‘Allah’ım bunu bana sen yaptırdın’ derse Allah onun şükrünü kabul ederek ‘O ameli sen yaptın’ buyurur. Ama kul kendine bakarak ‘Bu ameli ben ifa ettim’ derse o zaman Allah ‘Hayır ben yaptırdım’ buyurur. Bir günah işlediğinde ise ‘Bunu sen takdir ettin, ben de istedim’ derse, Allah ‘Sen kendine zulmettin, şehvet ve arzunun tesiriyle masiyette bulundun’ buyurur. Eğer kul ‘Ben kendime zulmettim ve cehaletim sonucu sana karşı geldim’ derse, Allah ondan hayâ ederek ‘Aksine onu Ben takdir edip kaza buyurdum, nefsine zulmetmeni itiraf etmenden ötürü de onu bağışladım’ buyurur.”[3]

Sehl’in bu ifadelerine zemin hazırlayan sorunları anlatan Mekkî’ye göre bazı kimseler rızanın kendisi veya başkasından kaynaklanan masiyetlerle de ilgili olabileceğini söyleyerek günahları ibadet ve itaatlerle eşit görmüşlerdir.[4]



[1]        Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı: Kûtü ’l-kulûb, III: 144.

[2]        Serrâc, İslam Tasavvufu: el-Lüma‘, s. 513 vd.

[3]        Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı: Kûtü ’l-kulûb, III: 163.

[4]        Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı: Kûtü ’l-kulûb, III: 162.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar