Print Friendly and PDF

Bu Kul Seni İncitirse

 



LXXXIII

Menem ez cân-ı hod bîzâr bîzâr

Eger bâşed turâ ez bende âzâr

Bu kul seni incitirse canımdan bezmişim mi bezmişim ben.

A işi gücü, yolu yordamı güzel dost, bana can da sana kurban etmek için gerek, gönül de.

Gönlün incindi, söylemiyorsun ama ta canımın içinden duyuyorum bunu.

Baharım geçer gider, gönlümdeki gül bahçesi dikenlerle dolar da nasıl bilmem?

Suçum, lûtfuna karşı, a canın secde ettiği dilber, sakın yapma, sakın etme diye secdeye kapanıyor.

Lûtfun, niceye bir diyor suça; suç da bu defa da bağışla, bu defa da diyor ona.

Sana toprak kesilmeyen beden yılancı sepeti olsun; sana toprak kesilmeyen can yılan kesilsin.

Güneşsin sen, gündüz kuşu istiyorsun; gece kuşu gelirse izin yok ona.

A sevgili, fakat geceyi kaldırırsan dünyadan, gece kuşu nasıl da kanatlarını yolar, bir bilsen.

Lûtfunun hakkı için ki bir dünyadır lûtfun; şu dönüp duran gökyüzü bile kaybolur orda;

Can gözüne ne deniz görünür orda, ne ova; o âlemde ne inkâr vardır, ne ikrar;

Senden ayrılan, darlığa düşer; uzat elini de tut, kurtar onu.

Kendi dileğimle ayrılmadım Tebrizli Şems’ten, aklı başında olan adam nasıl olur da zehir içer?

 

Kaynak: Cilt 6

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar