Print Friendly and PDF

Arefe De Sensin, Bayram Da Sen

 

XXII

Def’ medih def’ medih men nerevem tâ nehorem

îşve medih işve medih işve-i mestan neherem

Kovma beni, kovma beni... içmedikçe gitmem ben. Cilvelenme, cilvelenme; sarhoşların cilvesini satın almam ben.

Söz verme, söz verme, söz vermeye müşteri değilim; ya verirsin, yahut da dükkânından rehin o larak madeni alır giderim.

Bana bir şey aldırmamak için ağır bir fiyat korsan hadi, yürü, var koy. hiçbir şeyden haberim yok ama değerinden fazla bir pul bile alamazsın benden.

Perde germe, perdeyi yırtma, perde ardına girme. ya yol ver, yol; ya da çık haremden dışarıya.

A güzel, gönül de kul köle sana, can da; ikisi de şekere benzer gülüşüne bağlanmış. nedir gülüşün senin?

İnatçı, savaşçı talihimi Ay’dan ara, Mirrîh’ten sor. gökten inen kazalar gibi yüreğim pek, hiçbir şey tanımam.

Gök bile benim inadıma şaşırır da başı döner. böylece küçücük görünmedeyim ama olduğumdan yüzlerce kez üstünüm, çoğum ben.

Sen benden kâr edersin ama ben senden yüz kez daha çok kâr ederim. Keseyi alır giderim, keseyi; çünkü altın gibi iki yüzüm var benim.

Altın gibi iki yüzüm var ama görüşüm, bakışım senin sevgini taşır. Gökyüzündeki Ay’dan da uluyum, Güneş’ten de; göklerden de daha yüceyim ben.

Sözler ederim, sözler; çünkü sözlerimi gerçeklersin sen, doğru söy letirsin beni. nazlanırım, nazlanırım; çünkü kapında itibarım var.

Güzel haberler veriy orsam ne diye şaşılsın buna? Sensin haber haline getiren beni.

Bakışım, görüşüm güzelse niye şaşmalı ki? Sensin bakışımdaki, görüşümdeki güzel.

Gökyüzünden bütün gece zehir yağıyorsa bana ne? Şeker mi şekerim ben, şeker mi şeker.

Herkesceğizin bir kimseciği var; her gönlün bir hevesi... fakat nerden nereye? Ben bir başka havadayım, başka havada.

Ben aradıkça arıyorum; sen neşelendikçe neşeleniyor, çalıp çağırdıkça çalıp çağırıyorsun. sendeki neşe yüzünden aramaya düşmüşüm; başım dönmüş gitmiş.

Sen ok yonmadasın, ben iğ yapmada. sen pırıl pırıl Ay’sın; ben gece gibi kapkara.

Gökyüzünün avcı bir beyisin, okla gönlümü. cefa oklarını atarsan, bil ki yeryüzü gibi benim de kalkanım yok.

Dünyanın bütün kalkanları yarılır, yaralanır gider. senin oklarınla y aralanmak için bir kalkan kesilirsem, işte o vakit tehlike yoktur bana.

Senin yüzünden şu dönen başımda ne akıl kaldı, ne fikir... öyle bir hale geldim ki a oğul, bilemiyorum, oğul muyum ben, baba mıyım?

O başıboş gönlüm yolculuktan döner de gelirse evi ıpıssız bulur; izimin tozunu bile göremez.

Sirke döküp de ne yapmak istiyorsun? Ateşimizi söndürmek mi? Senin sirkenden ateşim daha da çoğalır, daha da artar.

Aşk bir gün beni kurban ederse bayramım o gündür işte. fakat bu bayrama erişmezsem adam değilim, üstelik kahpeyim ben.

* Arefe de sensin, bayram da sen; ben zilhicce ayının ilk günüyüm; sana ulaşamam da, ardından uçamam da.

Davulunu duydum mu, senin doğanınım, senin doğanın. a benim sultanım, a benim padişahlar padişahım; kolum kanadım açılıverir o zaman.

Şarap verirsen içerim, vermezsen gene hoşum. başımı korum, ayağımı çekerim; başsız-ayaksız bakar dururum ben.

 

Kaynak: Cilt 7-1

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI



Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar