Print Friendly and PDF

Aşkına



Aşkımda, ayrılığım da, hepsi mahzun…
Her zaman öpücüklere boğarak
Bastırsan da yüreğine beni…
Kalbime sormadın bir kere...  gözlerimden yaşlar nasıl  boşalırdı?
Sanırsın kanlı bıçaklı zorla ayrılanlar gibi.
Zalim miydi bu kader, başımıza sarılmış.
Çok mu iyiydi ki, o seni benden koparmış.

Ey Yüce Gönül, kırgınım…
Neden kırgınsın deme…
Yok muydu başkası dünyada, birileri kalmamış gibi.

Işığım, Gülpembe’m!
Ömrümün tek açılan kapısı, sen bana kilitli olacaktın.
Her gelen gün ve yıkıldığım akşamlar.
Ve ümitlerim...
İçmeden sarhoş eden hasretim.
Zaman ne bırakacak bende
Şiir mi, aşk mı, beklenti mi?
Acını duyumsatırken.
Ve seni başkasının kollarında bilmek
Çok zamanda sen beni
Mahkum edildiğimiz bu kedere
İlâhi  neden izin verdi ki?
Ey kervan…sevdam aşkına
Beni götürün bilinmezliğime
Sürekli kararan bu gönlümle
Yine tek başıma
Durmak istemiyorum.
Hani...hayalin sonunu böyle olmayacaktı
Boşuna beklemek mi bu...bitmeyecek mi
Karanlığın gölgesinde kime sarılayım
Söylesin taşlar ve kara toprak
Sessizlik bitmeli...söz verilmeli
Tamam denilmeliydi
Öl denecek kadar kararlı...

Sonsuz sevdamın gözyaşları!
Sakın kurumayın,
Sesim çıkmaz, mum gibi titriyor olsam da
Acımayan çıkmasa da...kim değil
Sen duy, bari beni
....
İsmail Hakkı Altuntaş






Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar