Print Friendly and PDF

Frank Tassone ve Kötü Eğitiminin Arkasındaki Gerçek Hikaye

Bunlarada Bakarsınız

 


Frank Tassone kimdir?



Roslyn'in öğrencileri, velileri ve öğretmenleri için Frank Tassone, Columbia Üniversitesi'nden doktora derecesine sahip, öğrencilerle düzenli olarak öğle yemeği yiyen, okul aileleriyle bir kitap grubunu yöneten ve rahmetli karısının fotoğrafını masasının üzerinde koyan  , çekici ve etkili bir okul yöneticisiydi. [Ancak kendisi eşcinsel evliliği olan gay biri]

Hepsinin sonunda öğreneceği gibi, Tassone, ortağı Stephen Signorelli (veya filmde Thomas Tuggiero) ile paylaştığı Park Avenue dairesini finanse etmek için vergi mükelleflerinin milyonlarca parasını (tam olarak 2,2 milyon dolar) çalarak çifte bir hayat sürüyordu. sevgilisi Jason Daugherty'yi (filmdeki diğer adıyla Kyle Contreras) ziyaret etmek için Las Vegas'a yaptığı geziler, ayrıca pahalı takım elbiseler, arabalar ve kozmetik ameliyatların yanı sıra 37,385 dolar kuru temizleme faturası, 5,236 dolar Noel kartları gibi daha özel harcamalar ve bir diyet doktoruna 56.000 dolar .

Roslyn Lisesini Amerika'nın En İyi Okullarından Biri Yaptı

Ancak Tassone etkili bir başkomiserdi. 12 yıllık görev süresi boyunca, Long Island'ın tony North Shore'da Manhattan'ın 20 mil dışında bulunan Roslyn Lisesi (eski Roslyn sakinleri arasında son moda tasarımcısı Lilly Pulitzer ve Billions ortak yaratıcısı Brian Koppelman dahil) ilk ona girdi. en iyi devlet okullarının ulusal sıralamasında.

Tassone'un suçlarının Mayıs 2004'te ortaya çıkmasından bir ay önce, Wall Street Journal Roslyn'i Amerika'nın en iyi altıncı devlet lisesi olarak sıraladı. HBO filmine ilham veren New York dergisi hikayesine göre, "Roslyn Lisesi'nden bir diploma, Long Island'da Harvard'a bilet almaya en yakın şeydir."

Pamela Gluckin Kimdi?

 

Gluckin, Roslyn Okul Bölgesi'nin müfettiş yardımcısı ve işletme müdürüydü. Okul yönetimi, bölge kredi kartını 250.000$'a varan kişisel harcamalar için kullandığını öğrendiğinde, Tassone -kendi suçlarını gizlemek için- Gluckin'i hemen otobüsün altına attı ve onu istifaya ve ehliyetini kaybetmeye zorladı.

Tabii ki daha sonra Gluckin'in 250.000 dolardan çok daha fazlasını çaldığı ortaya çıkacaktı. Gerçek miktar, Florida ve Hamptons tatil evleri, mücevher, sanat ve diğer satın alımlar için kullandığı 4.3 milyon dolardı. Bölge memuru olarak çalışan yeğeni Debra Rigano (filmde karakterinin adı Jenny Aquila) da bu plana dahildi ve 780.000 dolardan fazla çalmakla suçlandı .

Gluckin'in oğlu John McCormick (filmdeki adı Jimmy McCarden), bölge kredi kartıyla yaptığı muazzam Home Depot alışveriş çılgınlığı annesinin başını belaya sokan şeydi , sonunda beş yıl denetimli serbestlik ve 100 saatlik topluluk hizmetine girdi. çaldığı 83.000 dolar için hizmet.

Tassone, kendini koruma eylemiyle, okul yönetim kurulunu, Roslyn'in itibarını ve okul sıralamasını etkileyeceğini savunarak, Gluckin'in altı haneli hırsızlığıyla ilgili olarak yetkililere gitmemeye ikna etti.

Tassone'nin Nihai Düşüşü Bir Okul Muhabiri Tarafından Hızlandırıldı

Filmde, (Geraldine Viswanathan tarafından oynanan) Rachel Bhargava adlı bir öğrenci muhabiri Roslyn Lisesi'nin okul gazetesi için yeni bir okul inşa projesi hakkında bir hikaye üzerinde çalıştığını, Hilltop Beacon ,ve sonunda Tassone'un milyonlarca dolarlık zimmete para geçirmesini ortaya çıkarmak için okulun mali kayıtlarını daha derine inmeye başlar.

Gerçek hayatta, Tassone çözülen vermedi öğrenci muhabir, Rebekahn Rombom, ellerinde ancak farklı yollarla geliyor. Rombom, Gluckin'in kovulmasının ardındaki gerçek neden hakkında bir tüyo aldı ve onun hikayesi, yetkililerin ve büyük haber kuruluşlarının yıllarca süren dolandırıcılıklarını yakalamasına yol açtı.

Bob Spicer Gerçek Bir Kişiye Dayalı mı?

Kısa cevap hayır. Ray Romano, Roslyn'in geri kalan başarılı, eğitim takıntılı ebeveynleri gibi, Tassano'nun okulun sınav puanlarını ve Ivy'yi yükseltmedeki başarılarından heyecan duyan ve dolayısıyla gözleri kör olan emlakçı ve okul yönetim kurulu başkanı Bob Spicer'ı canlandırıyor. Lige kabuller, emlak fiyatlarının yükselmesine neden oldu ve Roslyn'in Long Island'da en çok aranan posta kodu statüsünü pekiştirdi. "Gayrimenkulde, özellikle Long Island'da, bir kasaba ancak devlet okul sistemi kadar iyidir" diyor. Spicer gerçek hayattaki bir bireye dayanmasa da, Roslyn topluluğunu temsil etmesi gerekiyordu.

Frank Tassone Şimdi Nerede?


Frank Tassone, 2006'daki cezasının ardından

Tassone, 2006'da hırsızlıktan dört ila 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak 2010'da iyi halden erken çıktı ve 2018'e kadar şartlı tahliye edildi. Şimdi yetmiş yaşında olan kişinin parayla uğraşmayı gerektiren herhangi bir işte çalışması yasak. Şu anda New York'ta düşük profilli bir hayat yaşıyor ama yine de yılda 170.000 dolarlık cömert bir emekli maaşı alıyor (eyalet emeklilik kanunundaki bir gözetimin sonucu).

Bu ay, kişisel yaşam koçu Mike Bayer'in geçen sonbaharda suçuyla ilgili bir film çekileceğini öğrendiği hakkında konuştuğu podcast'ine konuk oldu. "Sadece yıkıldım" dedi. "Sonunda bittiğini sanıyordum. Biliyorsun, benim için asla bitmeyecek çünkü her gün acı hissediyorum."

Pamela Gluckin Şimdi Nerede?


Üç ila dokuz yıl hapis cezasına çarptırılan Gluckin, 2011'de serbest bırakıldı ve 2015'e kadar şartlı tahliyede kaldı. Roslyn okul bölgesini geri ödemek için her yıl emekli maaşının yarısını (yıllık 55.000 $) katkıda bulunmaya yemin ettiği ve çalışan bir iş bulduğu bildirildi. Queens'te bir kar amacı gütmeyen kuruluşta. 2017 yılında öldü.

 Faydalanılan Kaynak: https://www.townandcountrymag.com/leisure/arts-and-culture/a32291684/bad-education-hbo-true-story-frank-tassone-pamela-gluckin/

Bad Education (2019)

108 dk

Yönetmen:

Cory Finley

Senaryo:

Mike Makowsky

Ülke:ABD

Tür: Biyografi, Komedi, Suç, Dram

Vizyon Tarihi: 25 Nisan 2020 (Brezilya)

Dil:İngilizce

Müzik:

Michael Abels

 Nam-ı Diğer:

Kötü Eğitim

Oyuncular

 

  Hugh  Jackman

  Allison  Janney

  Alex  Wolff

  Kathrine N  Narducci

  Ray  Romano

 

Özet

Long Island'da müfettiş olan Frank Tassone ve onun müfettiş asistanı Pam Gluckin, Roslyn Okulu'na daha önce hiç görülmemiş bir prestij sağlar. Frank her daim tertemiz ve jilet gibi giyinimiyle, etrafına yaydığı pozitif enerji ve güvenle tanınır. Ta ki, içinde bulunduğu topluluğun liderleri ve endişeli veliler başına üşüşene kadar. Frank o güne kadar hiç yanlış yapmamasıyla biliniyordu. Ancak cesur bir gazeteci öğrenci, daha derinlere bakmaya ve Frank'in yaptığı yolsuzlukları su yüzüne çıkarma kararı alır

Altyazı

Kentimizin savunucuları ve ailelerimiz, bu özel gecede bizimle olduğunuz için, hepinize teşekkür ederim.

 İddialı okul yılının başlaması için bu gece hepimiz buradayız.

 Sayıları konuşturduk, ve dostlarım, bunun benim için daha kolay bir yolu yok.

 Evlatlarımız gün geçtikçe daha da akıllanıyorlar.

 Harvard'a, iki.

 Dartmouth'a, iki.

 Yale'e, üç.

 U Penn'e, yedi.

 Teşekkür ederim.

 Mütevelli arkadaşım tüm sene boyunca bekleyen Amerika devlet okullarında SAT ve yüksek okullara kabul derecelerinde zirveyi zorlayan.

 Ve Roslyn'e dört  Sizleri bunların sorumlusuyla tanıştırmak istiyorum.

 - Tebrikler.

 - Teşekkürler.

 Son on yıldır bizimle birlikte, eğitim sistemimizi yeniledi.

 Ana okulundan liseye, tüm dönemleri.

 Bölge müdürümüz ve arkadaşımı sizlerin eşliğinde sahneye davet ediyorum, Frank Tassone.

 Günaydın.

 -Selam.

 -Günaydın.

 Yaşa Bulldog'lar.

 Bay Kopple'dan haber var mı?

 - İkizleri olmuş.

 - İkiz mi!

 - Akşam geç saatte.

 - Güzel.

 Çiçek yollayın.

 belki yenilebilir bir hediye de olur.

 Bunları buradan alabilir misiniz?

 - Onlar bize moral veriyor.

 - Belki de güzel olanlarla değiştirirseniz daha çok verir.

 - Biliyor musunuz Dr.  Tassone, - Selam.

 Bilge bir kadın demiş ki, istediğinize sahip olmak değil.

 - Sahip olduklarının hepsine.

 - Bayan Gluckin.

 Sizi artık zar zor tanıyorum, yeni isim, yeni ofis, yeni ünvan.

 Aynı ödeme, aynı kağıt işleri.

 Temmuz ve Ağustos baştan sona hazır.

 - Masraflar ayrıldı ve arşivlendi.

 - Harika.

 Seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum  Emniyet kapılarının hepsi halledildi.

 Stratejiyi belirlemek için, geç saatlerde  -Belediyede binasında olacağım.

 -Birileri kahvesini hak etmiş.

 - Evet.

 - Dr.

 Tassone?

 - Efendim.

 - Vegas'a giden uçağınızı JFK'den mi Newark'dan mı istersiniz?

 Sağol, J.

 Hangisi ucuzsa bana uyar.

 Mary Ann, diyet içeceğimi  kapıp gelebilir misin?

 - Geç kaldım da.

 - Tabi ki.

 - Bir şey daha var.

 - Nedir?

 Carol Schweitzer sabah 6:30'dan beri görüşmek için konferans odasında kamp kurmuş vaziyette.

 Sizinle acilen konuşması gerekiyormuş.

 Tamam, tamam.

 - Chad.

 - Chad, Chad Schweitzer'ın  Tamam, ben hallederim.

.

 - Sağol.

 - İyi şanslar.

 Kes şunu.

 Bize bir iyilik yap.

 Bir saate kadar oradan çıkmazsa, 911'i ara.

 Birileri beni ciddiye alana kadar kapılara vurup durdum, tamam mı?

 O Militzok, favoriyi oynuyor, tamam mı.

 Test sırasında tuvalet molasına bile izin vermedi, üstelik onun hiperaktif bir mesanesi var.

 Chad, tatlım, ona da anlatsana  Bakın, doktorundan aldığım rapor var, tamam mı.

 Bayan Schweitzer, biraz sakin olun.

 - Şimdi, şöyle yapa  - Kimse beni dinlemiyor.

 Daha ne yapmalıyım bilemiyorum.

 Chad'de bu dönemdeki parlak çocuklardan biri.

 - Katılıyorum.

 - Ve  Korkuyorum, Dr.

 Tassone,  çünkü eğer OMNI'ye giremezse diğer çocuklardan daha düşük olduğunu  Hayır, hayır, hayır, durun.

 Bayan Militzok ile konuşacağım.

 Bu olanları düzelteceğim.

 - Öyle mi?

 - Evet.

 Chad için de bir telafi testi isteyeceğim.

 Hem de bol tuvalet zamanlı.

 Teşekkür ederim, Dr.

 Tassone.

 Bunu ne kadar takdir ettiğimi bilemezsiniz.

 Teşekkür edilecek bir şey yok.

 Chad akıllı bir çocuk ve daha önünde koca bir dünya var, ona yol göstermeliyiz.

 Teşekkürler.

 Bak ne diyeceğim.

 Ben senin yaşındayken  Hızlandırılmış matematik bölümüne girememiştim.

 - Gerçekten mi?

 - Tabi.

 Çarpım tablosunu bile anlamamıştım.

 Bana dünyanın sonu gibi gelmişti.

 Ama yetiştim.

 Şimdi de matematik müfredatını hazırladım.

"Teşekkürler Bay Tassone" "Sınıfımıza pizza getiren süper birisi olduğunuz için.

" "Karlı Gün" Sihirli Değnek Ben yardımcı olabilir miyim?

 Hayır, sağolun.

 Bayan Cremona için geldim.

 - Ya da Gluckin.

 - Burada değil, ama sorunuz varsa memnuniyetle cevaplarım.

 - Gerçekten mi?

 - Tabi ki.

 Sizi sıkmak istemem  Gelin tabi canım.

 Tabloları hazırlıyorum.

 Gelin, gelin.

 Oturun lütfen.

 Sanırım sizinle tanışmadık.

 - Ben Rachel.

 - Rachel, tamam.

 Neil'in kız kardeşisin.

 Vay be, hafızanız iyiymiş.

 Umarım Northwestern'da başını belaya sokmaz.

 Evet, orayı sevdi.

 Bioloji okuyor.

 Orada iyi bir gazetecilik eğitimi de var.

 Evet, doğru.

 Yeni bütçede SkyWalk teklifiyle ilgili benden bir makale yazmamı istediler.

 Bu yüzden yönetimden teklif hakkında bilgi lazım.

 Anladım, kulağa hoş geliyor.

 Yüksek okullulara, günlerini nasıl kolaylaştırabiliriz diye sorduk.

 SkyWalk fikri de buradan çıktı.

 Köprü gibi, baştan sona okulu bağlıyor.

 Bu bizim için devasa bir girişim.

 Önümüzdeki Mayıs onaylanacak planlara kadar bekleyemeyiz.

 Harika, ihtiyacım olan buydu.

 Çok teşekkürler.

 Hepsi bu kadar mı?

 Yok, o tarz bir şey değil.

 Gerçek hikayeleri kıdemlilere saklıyorlar.

 Rachel.

 Sen "öylesine" olmasına izin vermediğin sürece olmaz.

 Sana Northwestern'de anlatacakları da bu.

 Tamam mı?

 Gerçek bir gazeteci herhangi bir ödevi, gerçek bir hikayeye çevirebilir.

 Birkaç meslektaşım teşekkür etmek istiyor.

 Rachel Bhargava, "Hilltop Beacon" personel yazarı.

 Bob Spicer, okulun yönetim kurulu başkanı.

 - Selam.

 Sen ee  - Merhaba.

 Sen kızım Becca'nın yılındaydın, değil mi?

 - Evet.

 - Babana benden selam söyle.

 Memnun oldum, Rachel.

 Eğer devam etmek istersen Mary Ann'den randevu al, tamam mı?

 Çalışmalarını takip edeceğim.

 Başvurular çılgın gibi artmaya devam ediyor.

 Roslyn Heights'de bir yatak odası milyonu aştı.

 Evet, bu rakamları Syosset ve Jericho'da görmek mümkün değil.

 Tamam, ama bu kasabalar şehirden çok uzakta.

 Manhasset ve Great Neck değil.

 Onlar devlet okulu.

 Okul sistemi ne kadar iyiyse, fiyat etiketi o kadar yüksek olur, nokta.

 Raporun yayınlanmasından bu yana firmamız, o bölgede dokuz ayrı lot satmıştır.

 Ve bizden de küçük birşey, bilirsiniz işte, hepimizden.

 - Evet.

 Oh, gerçekten vay be.

 - Güzel işlere devam edin.

 - Sağolun, teşekkürler.

 - Dr.

 Tassone?

 - Efendim.

 - Ofisim için bir hatıra  - Tabi, tabi.

 -  çekinelim mi?

 - Harika.

 - Sizlere minnettarım.

 - Sıkışalım, Will.

 - Bugüne dair olsun.

 - Mm-hmm.

 Teşekkür ederim.

 - Sağolun.

 - Teşekkürler.

 - Tamam mı?

 - Evet, artık işimize  - Teşekkürler.

 -  geri dönelim.

 Gerçekten teşekkürler.

 - Sağolun.

 - Biz teşekkür ederiz.

 Bunları yiyemem.

 Herkesin alabileceği bir yere koyabilir misiniz bunları?

 İçinde keten tohumu yok.

 Tabi, tabi.

 Teşekkürler.

 Sence Bob gibi biri işinde ne kadar kazanıyordur?

 - Bob Spicer mı?

 - Evet.

 Yılda en az altı, en az.

 Belki bu pazarda yedi de olabilir.

 - Neden?

 - Neyse boşver.

 Yorgun görünüyorsun.

 Erkenden eve gidip, dinlenmelisin.

 Dickens'ı çalıştırmalıyım.

 Belki bu akşam Vegas'a başlayacağım hazırlık sınıfı için yetiştirmeye çalışacağım.

 - Kitap kulübüne kefil olmazdım.

 - Neden?

 O kadınlar sana bayılıyor, ve her biri onlarcasına anlatıyor.

 Bir sonraki bütçenin oylaması sokuz ay sonra.

 - Doğru, SkyWalk var.

 - Evet, SkyWalk daha önemli.

 Şu anda bütün önceliğimiz bu.

 Bu yeni diyet canıma okuyor.

 O nedir bu arada?

 İçinde kömür ya da onun gibi bir şey var.

 Evet, kömür.

 Şu anda karbonhidrat için birilerini öldürebilirim.

 Nereden bulabilirsin hiç bilemiyorum.

 Tam bir sürtüksün.

 Bir ısırık ister misin?

 Çavdarda pastırmadan nefret ederim.

 İster misin?

 Ha, ister misin?

 Aç bakalım.

 - Kahretsin, çok güzel.

 - Değil mi?

 Hadi, daha yiyebilirsin.

 Hadi al bir ısırık daha.

 - Seni geberteceğim.

 - Kimseye söylemem.

 Kimseye söylemeyeceğim.

 Sen büyüyen bir çocuksun.

 Hadi.

 Zıkkımlan şu sandviçi.

 Hadi başlayalım.

 Başlayalım mı?

 Martin Chuzzlewit'e ne dersiniz?

 Tamam.

 Frank, kültür herkes için değildir.

 Düşündüm ki gerçekten iyi bir tartışma yaşandı en sonunda.

 Frank, sana özel bir soru sorabilir miyim?

 Tabi.

 Bu şeyle  Jonah'ı biliyorsun boşanmayla ilgili zor zamanlar geçiriyor.

 Evet.

 Bayan Schlacter, Banana Splits'de biraz açıldığını söyledi.

 Evet, aman Tanrım, doğru.

 - Onu aldığınız için teşekkürler.

 - Ne demek, tabi ki.

 Bizim için çok zor oldu.

 - Evet.

 - Sizin de muazzam bir yardımınız oldu.

 Sharon, tabi ki.

 Her zaman, her zaman.

 - Frank, çok üzgünüm.

 - Hayır, hayır, hayır.

 Oğlun için en iyisini istiyorsun.

 Bunun için utanılacak bir şey yok.

 Bu seni güçlü yapar.

 Biliyorsun, günün sonunda bendeki anısı henüz çok taze.

 Nedense, şaşırmadım.

 Jenny, kağıt işlerini biraz batırmış.

 Onun kıçını kurtarıyorum.

 Jenny'nin iyi bir halası var.

 Dickens'la nasıl gitti?

 Bu hafta Sharon'nın yerindeydik.

 Vee  - Biliyordum.

 - Belki de bulaşıklara yardım etmeyi teklif etmemeliydim.

 Zavallı kadın.

 Senin tarzının yanında bile geçemez.

 Asla, olamaz.

 - Jamieson.

 - İngilizce'yi onurlandırır.

 - Nietzsche'ye bayılır.

 - Çok güzel.

 DiGennaro?

 DiGennaro mu?

 Sosyal çalışmalar, - Dokuzuncu sınıf küresel  - Ah!

 - Ah, Amerikan tarihi.

 - Evet.

 Küçükler liginde koçluk yapar.

 - Hmm-mm - Evet.

 Bu ikisi kolaydı.

 Zor bir tane geliyor.

 Todhunter.

 Eyvah.

 Todhunter, Todhunter  Bay Todhunter.

 Bu sezonda bowling ligi nasıl gidiyor?

 Oh, öndeyiz.

 Ama pazar günü Jericho'ya karşı büyük bir maçımız var.

 Jericho, hmm.

 Bence onları ezersiniz.

 Dikkate aldığınız için teşekkür ederiz.

 -Bu çok hoştu -Benim için bir zevktir.

 En azından bunu yapabilirim.

 - Hey, Frank.

 - Evet, kusura bakmayın.

 - Selam.

 - Vegas için hazır mısın?

 Çünkü ben çantalarımı paketledim.

 Gitmeye hazırım.

 Hanımdan birkaç günlüğüne uzaklaşmak iyi gelecek, ha?

 - Değil mi?

 - Tabi.

 Bir kaç gün, tabi.

 Mütahitlerden kaç teklif aldığımızı bimek ister misin?

 SkyWalk inşaatı için mi?

 Birkaç seçeneği incelediniz, değil mi?

 - Sanırım dört ya da beşti.

 - Tamam.

 Hangi firmalar, tam olarak?

 Bir saniye.

 Yazmanız gereken bu makale nedir?

 Şey, bu da SkyWalk'un bir parçası.

 Öğrenci gazetesi de inşaatın özelliklerini derinden incelemek mi istiyor?

 Bana az çok özgür olmalı söylediler.

 Ben de ilgi çekecek birşeyler arıyorum.

 - Anladım, Ruth.

 - Rachel.

 Rachel, sana hikayen için harika bir açı vereyim.

 - Tamam.

 - Bunu yazmak ister misin  -  yoksa  - Kayıt ediyorum.

 Oh.

 Peki.

 SkyWalk harika bir proje.

 Bu, Long Island'daki ilk SkyWalk ve Roslyn okulları Jericho ve Syosset'i utandırması için bir neden daha olacak.

 Harika görünecek ve hayatımızı kolaylaştıracak.

 Teşekkürler, son.

 İyi geceler ve iyi şanslar.

 Başka nasıl yardımcı olabilirim?

 Teklifler elinizin altında mı?

 Yoksa sizde değiller mi?

 Hayır, bende değil.

 bodrumda kilitli, tarihin sayfalarında kaybolmuşlar.

 Olsun, bir sonraki dersim boş.

 - Öyle mi?

 - Mm-hmm.

 Tamam.

 Onları bulmada iyi şanslar.

 Bir şey mi lazım?

 Sadece birkaç fotokopi.

 Tamam.

 - İkinci sınıf mısın?

 - Üçüncü.

 Oğlum Jake de Bellmore'da ikinci sınıfta.

 Buraya çok da uzak değil.

 - Güney kıyısı, bilirsin.

 - Hmm.

 Eski bir bina, sık sık bu sızıntılar olur.

 Genelde birkaç dakika sonra durur.

 Burada sekizliye ihtiyacımız var.

 Hadi bakalım Lenny, hadi.

 Ne düşündüğünüzü biliyorum.

 İlk bakışta, bu rakamlar imkansız gibi görünebilir, ancak biraz vizyonla bakıldığında oldukça dostane olduklarını söylüyorum.

 Gördüğümüz gibi, böyle bir programa sağlanan ek faydalar kazançlıdır.

 Long Island'a gelirseniz orada ne yaptığımızı  -  görmenizi isterim.

 - Sanırım, Kasım, Aralık gibi Doğu Yakası'nda olacağız.

 Evet, biz de oradayız.

 - Güzel, güzel.

 - Tamamdır.

 Gitmeden bir şeyler içmek için uğrayın.

 - Tamam mı?

 - Bu müthişti.

 - Sağol - Dikkatli ol.

 Hadi bakalım.

 Ne vereyim efendim?

 İçine limon atılmış sade soda.

 Yemek menüsünü de görebilir miyim?

 Vee  Kyle.

 Kyle Contreras.

 Plandome Lisesi, belki on beş sene olmuş mudur?

 Orada İngilizce öğretmeniydim.

 Dr.

 Tassone.

 Frank.

 Frank.

 Oradan ayrıldığımız dakika içerisinde bizi unuttuğunuzu düşünürdüm.

 Şaşırdın demek.

 Tabi ki, unutmak istediğim bazı şeyler oldu.

 Benim de unutmak istediğim şeyler olmuştu.

 Lippman'ın saçları mesela.

 Hatırladınız mı?

 Hani şöyle ortadan ikiye ayrılmış şekildeydi.

 Oh Tanrım, Lippman'ın saçları, evet.

 Şimdi ne yapıyorsunuz  İngilizce öğretmeye devam mı?

 Hayır, artık yönetimdeyim.

 Müdür gibi mi?

 Daha çok okul müfettişi gibi.

 Söylerken bile hoşunuza gidiyor.

 Okul müfettişiymiş, buna bayılıyorsunuz.

 Son on iki yıldır bunu yapıyorum.

 Güzel bir uğraş.

 Herşey gibi değiş tokuşları var.

 Bazen, öğrencilerle birlikte tekrar sınıfta olmayı özlüyorum.

 Senden ne haber?

 Hâlâ yazıyor musun?

 Bilim kurgu, kısa hikayeler, değil mi?

 Her yere yanında "Dune" kopyasını götürdüğünü hatırlıyorum.

 Evet, genelde sizin kitap özetlerinizden kaçmak için yazıyordum.

 Dur, hadi ama.

 Uzaylı kolonisi hakkında  gerçekten iyi bir tane vardı.

 Stony Brook için senin kayıtlarında konuşmuştum.

 Evet, tabi, Stony Brook.

 Üzgünüm, ben  Stony Brook işini batırdım.

 Bir kaç sene sonra, buraya taşındım.

 Yakın zamana kadar dans ediyordum.

 Dans mı?

 Teşekkürler.

 Eşiniz de sizinle bu işlerde birlikte mi?

 - Şey, ee  - New York'a mı döndü?

 Eşimi kaybettim.

 - Üzüldüm.

 - Yo, bu sorun değil.

 Çok uzun zaman önceydi.

 Hatta seni tanımadan bile önceydi.

 Yemek nasıldı?

 Rezalet.

 Başka bir yerde denemek ister misin?

 İki günlüğüne burada kalacağını düşünmüştüm.

 Evet, haftasonu boyunca.

 Haftasonu için çok fazla takım elbise var.

 Neler olacağını bilemezsin.

 Haklısın.

 Senin olayın bu, değil mi?

 İngilizce öğretmeniyken bile her zaman takım elbise içindeki adamdın.

 Takım elbisenin nesi varmış?

 Bilemiyorum, yalnızca biraz üzücü.

 Biraz üzücü işte.

 Neden bilmiyorum ama buzdolabında bir kaç şişe bir şeyler var.

 Göz teması kurabilirsin, Frank.

 Artık değilim.

 Tabi ya.

 Baba!

 Yemek getirdim.

 Bugün bir şey oldu mu?

 Müfettişin asistanıyla konuştum.

 Makale hakkında.

 Tüm işleri halleden o kadın.

 Acaba geliştirme aşamasında kimseyi işe alırlar mı?

 Sen fazla yeteneklisin.

 Geç olmadı mı, Ms.

 Gluckin?

 Ödümü kopardın, Eddie?

 Haftasonu için planınız yok mu?

 Hayır, tek istediğim evde çocuklarımla huzurlu vakit geçirebilmek.

 - Bilirsin.

 - Tamam.

 İyi eğlenceler.

 - Haftaya görüşürüz.

 - İyi geceler, Eddie.

 - Korkuttuğum için üzg  - Sorun değil.

 Öncelikle, çok küçükler.

 Kızlar, yeğenim Jenny ile tanıştınız mı?

 Bölge katibi olarak benimle çalışıyor.

 Burası harika değil mi?

 Hem de muhteşem.

 Howard bu Chevy'lerle haydut gibi davranıyor olmalı.

 Diğer tarafa da danışıyor.

 Onunla gurur duyuyorum.

 Aslında sezon bittiğinde yeni bir model planlıyoruz.

 Müteahhitiniz kim?

 - Anne, yardım et!

 - Jim halledecek.

 Büyük kaz düşüyor, ah.

 Jimmy bu büyüklükte bir proje için hazır mı?

 Tabi, onun için iyi olacak.

 Uğraşacak yeni birşeyleri olur.

 - Pam Hala.

 - Evet?

 Seninle içerde bir saniye konuşabilir miyiz?

 Tabi ki.

 Söyle bakalım.

 Jen.

 Neler oluyor?

 Ah, açıkçası  Bunu söylediğim için kötü hissediyorum ama  - Jake'in doğum günü.

 - Oh!

 PlayStation için sorup duruyor.

 - Video oyun konsolu.

 - Evet.

 Tüm arkadaşlarında varmış da, kendisinin yokmuş falan.

 Bilirsiniz işte.

 Para durumum sıkışık, düşündüm de Howard'ın  işleri de iyi giderken acaba  En kısa sürede geri öderim.

 Sadece karta yatır.

 Amber, tatlım, bize izin verir misin?

 Teşekkürler.

 Ama belki de bana ödünç verebilir misin diye merak ediyordum.

 Merak etme.

 Ay sonuna kadar uzlaşma sağlanacak.

 Bunu uzun zamandır yapıyorum.

 Ben, sadece, PlayStation çok istiyor onu anlatmak istedim.

 Faturayı pazartesi sabahı masamın üzerine koy, ve başka birşey düşünme.

 Şimdi izin verirsen, ev sahibini oynamam gerekiyor.

 Anlamadım.

 Nedir bu?

 SkyWalk hikayesiyle ilgili istediklerin.

 Hayır, bu iki sayfalık müteahhit teklifleri inşaat malzemeleri, ve imar yönetmelikler.

 Acımazsız detaylarla.

 Gazetecilik budur.

 Okurlarımız 15 yaşında.

 Basılmadan önce herşeyi Bressler'a gönderiyoruz, biliyorsun değil mi?

 Ve Dr.

 Tassone ve Pam Cremona.

 Pam Gluckin.

 Artık Gluckin olmuş.

 Biz "New York Times" değiliz, tamam mı?

 Biz iyi kolejlere gidebilmek için tasarlanmış bir kulübüz.

 Buradaki hikayelere incelikle yaklaşmalıyız.

 Eğer yapabiliyorsak, bilmiyormuş gibi davranalım.

 Ama merak etme.

 Bunu da aşacaksın.

 Bayım.

 Acaba bugün kaç dükkanımızı ziyaret edebildiniz?

 Bir kaçını.

 Farmingdale ve Islip'de aradığımı bulamadım.

 Aslında değerli müşterilerimiz için ücretsiz servisimiz var.

 Sence ben değerli miyim?

 Bence öyle, evet.

 Peki bu şeyler nereye gidiyor?

 Kahretsin.

 Yanına gidiyorum.

 Şu anda burada.

 Hayır, meraklanmayın.

 Tatlım, yapma, sahada telefon kullanmakla  -  ilgili ne diyorlar biliyorsun.

 - Larry seni arıyor.

 - Kuzenim.

 - Beni mi?

 - Hmm-mm.

 - Ne?

 Söyle ona akşam 18:00'den sonra ararım.

 Okul hakkındaymış.

 Yatak firmasından Larry mi?

 Hayır, artık hırdavat dükkanında çalışıyor.

 Yani bu çocuk, ev adresimi vermiş Westhampton'daki.

 Roslyn'in 80 km.

 dışında.

 Ve bu bir ev adresi.

 Sonra kendi kendime dedim ki, "Roslyn okulunun, müteahhiti, Selden'da malzeme temini için  ne yapıyor ki?

" Hayır, biz yapmayız, yapmayız.

 İhtiyacımız olanları toptan alırız.

 Teklifimizi verdik nasıl olsa.

 Takım çantası, duş başlığı.

 Bunlar ev yenilemek için.

 - Bunların okulla alakası yok.

 - Evet, doğru.

 - Bir şey katmaz, Bob.

 - James McCarden kim ve neden kendisinde Roslyn harcama kartı var?

 Bilmiyorum.

 McCarden ismi tanıdıl bile değil.

 Roslyn'de McCarden adında biri yok ki.

 Bir saniye tatlım, şu ismi Pam Cremona mıydı yoksa Gluckin mi neyse, O'nun ilk eşinin soyadı, McCarden değil miydi?

 Yapma.

 Şu bizim bildiğimiz Pam Gluckin mı?

 Dune Road'da ev alacak hali yok ya.

 Ne diyeceğiz ki, söyleyecek birşey yok.

 Faturalar herşeyi söylüyor zaten.

 - Ama öncelikle  - Şu anda tam da arkanda.

 Selam, Pam.

 Benimle konuşmak üzere gönüllü zaman ayırdığınız için hepinize teşekkür ediyorum.

 Altıncı sınıfta neyi başarmayı umduğunuzu, her birinizden tek tek duymak isterim.

 Tamam, seninle başlayalım, Heather.

 Bütün notlarımda "A" almak ve annem gibi kalp cerrahı olmak istiyorum.

 Harika ama, şimdilik sadece bugünkü konumuzla ilgili  - Gelmelisin.

 - Ne?

 - Çabuk.

 - Hmm  Bir saniye.

 Birazdan dönerim.

 Burada savunmasızız.

 Vergi mükellefinin parasından 30 bin dolar çalmış.

 Bu şimdilik sadece hırdavatçıyla olan kısmı.

 Daha kimlerde harcama kartı var kimbilir.

 Bu bizim ahlâki sorumluluğumuz bunu bildirmeliyiz.

 Bildirmek zorundayız.

 Bu cezai işlem gerektiren bir durum.

 Polisi aramalıyız, belki FBI'da.

 Tamam, hukuk müşavirimizle görüştüm.

 Durumu raporlamamızı tavsiye ediyorlar.

 Tamam o zaman, o şekilde yapalım.

 Belediye başkanını arayacağım.

 Frank, sende görüşmek ister misin?

 Üzgünüm, çok üzgünüm.

 Ona bir su getirin, hemen.

 Bunu yakalamalıydım.

 Kontrol etmem gerekiyordu.

 Pam, benden daha uzun süredir burada.

 Düşünemedim bile.

 Dur, dur, dur Frank.

 Bu senin hatan değil.

 Hepimize bunca zamandır güven telkin etti.

 Bizi resmen uyutmuş.

 Sağolun.

 Daha ileri gitmeden önce, neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyiz.

 Firmanın hesaplarıyla ofisimde Phil ile çalışıyorum.

 Denetçimiz Phil mi?

 Onun atılması gerekiyordu.

 Bu olayları yakalaması gereken kişi oydu.

 - Kalleş.

 - Durun.

 Hemen elimizde silahla olaya dalmayalım.

 Olaylar bu hale gelmişken olmaz.

 - Eğer  - Tamam.

 Ona bir saat verelim.

 Şimdilik, sonrasında da  -  gerekli yerleri aramalıyız.

 - Doğru.

 Jim böyle şeyler yaparken, nasıl bu kadar dikkatsiz olabiliyor?

 Onu kesinlikle düzenleme çalışmasından alacağım.

 Gerçek bir müteahhitle anlaşmamız gerekecek.

 -Bir profesyonelle.

 - Haklısın, Pam?

 Hayır, hayır.

 Frank bu işi çözecek.

 Bu okul için ne kadar önemli olduğumun farkında.

 Burayı ayakta tutan benim, biliyor.

 - Onları ikna eder.

 - Sence birileri playstation ile ilgili olanları fark etmiş midir?

 Hayır, tabi ki.

 O işi hallettiğimi söylemiştim.

 O konuda endişelencek birşey yok.

 Bu iyi.

 Ben sadece,  Şey  Ben de hafta sonu biraz erken Noel alışverişi yapmış olabilirim.

 Sana tatilden sonra bahsedecektim, çünkü sana da birşeyler almıştım.

 Süprizi bozmak istemedim.

 Yemin ederim, hepsini geri ödeyecektim.

 Ne kadar?

 Çok değil işte, sadece, mm  birazcık  $1,600 Lord & Taylor'da  $1200'de Macy'de.

 Frank halledecektir.

 Bana iyi haberler ver, Phil.

 Hiç ama hiçbir yolu yok.

 Eksik çek emirleri var.

 Satın alma siparişleri.

 Onun sözüne inandım.

 Bana söylediği tek şey, merak etmemem gerektiği.

 Ben de ona lanet olası bir salak gibi inandım.

 Kontrol etmek aklımın ucundan bile geçmedi.

 İşimi kaybedeceğim.

 Firmayı kaybedeceğim.

 - Bittik, bizi öldürecekler.

 - Hey, hey, dur bakalım.

 Phil gözlerime bak, kimseyi öldürmeyecekler.

 Gözlerimin içine bak.

 Sen gösteriyi yürütüyorsun.

 Benden sonra tekrar et.

 "Ben gösteriyi yürütüyorum.

" - "Gösteriyi yürütüyorum".

 - Güzel.

 Birleştir bakalım.

 Somut olarak ne kadar budunuz?

 İki yüz yirmi üç.

 Somut olarak, ama bunlar sadece bariz olanlar.

 - Kim bilir daha neler var  - $223 bin.

 Tamam, tamam.

 Elimizdeki rakam bu.

 - Neden bahsediyorsun?

 - Yönetime gideceğimiz rakam bu, 223 bin.

 Hayır, beni dinlemiyorsun.

 Bu rakam buzdağının sadece bahşişi olabilir.

 - Ama bunu bilemeyiz ki.

 - Frank!

 Makbuzlar gitmiş.

 Muhtemelen imha edilmişler.

 Yerlerini karıştırmış olamaz mı?

 Burada gerçek bir senaryodan bahsediyoruz, diğer tüm harcamalar yasal, değil mi?

 - Belki de, bilemiyorum.

 - Tamam, Phil, Phil.

 O bir suç dehası değil.

 Pam bizim dostumuz, ve aptalca bir hata yaptı.

 Peki ya  Peki ya eyalet müfettişi?

 Hevesi bir anda bu ofise girebilir ve dış denetim yapabilir.

 30 yıllık tecrübene dayanarak, bunu daha önce yaptı mı?

 Aynen.

 Sadece  bana bir rakam ver, bende gerisini yönetimdekilerle halledeyim.

 Evet, tamam, herkes dinlesin.

 Toplamda yaklaşık olarak $250 bin.

 - Ne!

?

 - Tanrım, şaka mı bu?

 - Ne taşaklı kadınmış.

 - Biz öylece  - Ne zaman o şansı bulurum.

 - Asla bulamayacaksın.

 Nassau Polisi onu almaya gelecek.

 - O boktan oğlunu da.

 - Hayır, hayır, hayır.

 - Hayır, Bob.

 - Şu işi hemen halledelim.

 - Bob, bırakırmısın telefonu.

 - Neden bıraksın ki?

 Çünkü "biz" herşeyi kaybederiz.

 O ne demek, Frank?

 Pam'in adı duyulursa, "The Times", "Newsday" ve daha adını bilmediğimiz düzinelerce gazeteyi ön kapımıza  -  davet etmiş oluruz.

 - Tüm saygımla, boşverin gazeteleri.

 Burada gerçek bir suç var.

 Mükelleflerin parasını çalan bir hırsız.

 Judy, kaç yıldır okul yönetimindesin, yedi yıl mı?

 - Gururla, sekiz yıl.

 - Sekiz yıl boyunca, bütçemiz kaç defa mükellefler tarafından sorunsuz onay aldı?

 - Sekiz defa.

 - Doğru.

 Peki Mayıs bütçemiz onaya gittiğinde ne olur?

 Tüm sene boyunca çalıştığımız bütçemiz.

 Bizi SkyWalk'a ulaştıracak olan teşviğimiz.

 Başımıza gelecek ilk şey ne olur?

 Demek istediğini anlıyorum.

 Nasıl görünecek düşünün.

 Bir okul çalışanı, yüzlerce hatta binlerce doları kimseye hissettirmeden cebe indirmiş.

 Neden okul sistemine daha fazla para aktarmıyoruz?

 Evet, eğer bu skandalı kırabilirsek, bütçemiz bunu toparlar.

 En başa dönebiliriz.

 Bilemiyorum, öğretmenlere ödeme yapamazsınız.

 Başka okullara gitmeye başlarlar.

 Bu kolejleri etkilemez, ha?

 Üst düzey okullardaki kabullerin bizi radikal olarak farklı bir mercek altında görmesini beklememiz gerekir, değil mi?

 Durun, bir dakika, neden bunu yapsınlar ki?

 Bir sorun olduğunu anlarlarsa, Roslyn çocuklarını bir süre bırakmaya karar verebilirler.

 "Evet" ler bir gecede "hayır" olmaya başlar.

 Daha önce böyle olduğunu duymuştum.

 Bence  şimdilik bunu bir kenara bırakalım.

 Sıralamada aşağılara düşeriz.

 Sonrasında kız okullarımız bizi ilk ondan yüze düşürür.

 Lanet olası Syosset ve Jericho.

 İşte o zaman mülk değerlerimizin düşmeye başladığını görebiliriz.

 Tabi ki haklı.

 Gayri menkulün değeri, Özellikle Long Island'da, ancak okul sistemine göre işler.

 Devlet okulu sistemlerine.

 Yaptığımız önce şeyden sonra, ha?

 Bu noktaya gelmek için geçtiğimiz yıllar.

 Onlar bizim çocuklarımız.

 Bir ihtimal daha var.

 Frank.

 Herşey düzelecek, Pam.

 Seni evine ve ailene yakında kavuşturacağız.

 Tamam mıyız?

 Kapıyı kapatın.

 Yönetim, okulumuz Roslyn için ne kadar çalıştığının ve çaba sarf ettiğinin farkındalar.

 Onlar için değerlisin, ve, mm  O nedenle bu süreci sessizce yargılayıp, atlatacağız.

 Bunların süreçte polise başvurmamayı, ve suçlamada bulunmamayı düşünüyorlar.

 Teşekkürler.

 Hepinize çok teşekkür ederim.

 Böylece okula $250 bin değerinde tam bir geri ödeme yapacaksın.

 250 bin, geri odeme, tabi ki.

 Mutlaka halledeceğim.

 Ve çalışma haftasını tamamlayıp, sessizce istifa edeceksin.

 Bir dakika.

 Ne?

 Yarın sabahtan itibaren yönetici lisansını yönetime teslim edeceksin.

 Gizlilik sözleşmesini imzalayacaksın.

 Frank, neler oluyor?

 Anlamıyorum.

 Anlamadım.

 Neden bu şekilde  Okullardan çalmışsın, Pam.

 Mükelleflerden.

 Hizmet etmemiz gereken çocuklardan.

 Yani, bu davranış ahlâkının ötesinde bir durum.

 Bu, bu, zalimce.

 Bu çok çirkin.

 Hatta, sosyopatik.

 Sosyopatik mi?

 Utanmaz, kişisel çıkar adına.

 Bu kararsız bir kişilik.

 Çürük evlilikler geçidi.

 Frank?

 Yardıma ihtiyacın var, Pam.

 Gerçek tıbbi bir yardım.

 Sen hasta bir kadınsın.

 Senin için endişeliyiz, Pam.

 Ben  Hasta bir kadınım.

 Ben  Yaptıklarımdan utanıyorum.

 Kendimden utanıyorum.

 Bunun hiçbir mazereti yok.

 Sosyopati bu işte.

 Evet, Bob.

 Tamam.

 Yarın sabah ilk iş tüm ayarlamaları yaparız.

 Evet, tabi ki.

 Hepinize, iyi akşamlar.

 Beklediğimden daha iyi geçti.

 Kıçımızı kurtardın, Frank.

 - Tanrım, evet.

 - Teşekkürler.

 O da neydi öyle?

 Beni duyabiliyor musun?

 Frank?

 Peki.

 Ben sadece  Neler olduğunu anlamaya çalışıyorum.

 Hey.

 Arayacağından emin değildim.

 Herşey yolunda mı?

 Evet, kusura bakma.

 Sadece sesini duymak istemiştim.

 - Nerede O?

 - Pam.

 - Nerede dedim?

 - Pam, bekle  - Önce biraz sakinleş.

 - Jimmy'le konuşmam gerek.

 - Nerede O?

 - Dur önce bir otur.

 Yatak odasında değil mi?

 - Bekle  - Bana dokunma.

 - Bana dokunma dedim!

 - Tamam!

 Selam, Anne.

 Selam, Anne mi?

 Selam, Anne mi!

 - Hey, Pam Hala!

 - Evimden defol, Jimmy!

 - Pam!

 - Seni artık burada istemiyorum.

 - Defol dedim!

 - Pam.

 Suratını dahi görmek istemiyorum.

 - Öyle demek istemedin.

 - Hey, neler oluyor?

 Öyle demek istemedi, tamam mı, Jim?

 - Tek kelimesine bile inanma.

 - Neler oluyor?

 Anneniz bugün işini kaybetti.

 İşimi değil, Howard.

 Kariyerimi.

 Anlamıyorum, başka bir okulda farklı bir iş bulsan olmuyor mu?

 Çalışma lisansımı alıyorlar.

 Anne, ne yaptın ki?

 Onlardan para aldım.

 Evet, çaldım.

 Hepimiz çaldık.

 Tamam, lütfen şimdi odalarınıza dönün.

 Annenizle konuşmama izin verin.

 Araban, kıyafetlerin.

 Bu ev, diğer evler.

 - Neden bahsediyorsun?

 - Devlet okuluna gitmek istemedin.

 Özel kolej istedin.

 Benimle mutlu olmanı istedim.

 Pam, Pam, dinle.

 Sorun değil.

 Sana bayilikte iş buluruz, tamam mı?

 Ön büroya yeni birilerini arıyorlar.

 - Sekreter gibi mi?

 - Hayır, hayır.

 Tam olarak sekreter gibi değil.

 Birşeyler bulursun.

 Demek istediğim o.

 - Derecelerim var.

 - Biliyorum.

 O dereceleri almak için yıllarca okula gittim.

 Otobüs sürdüm.

 Steno kullandım ben.

 - Yapılacak herşeyi yaptım.

 - Beni dinle, Pam.

 - Beni dinle.

 - Kusucam sanırım.

 Sen tanıdığım en akıllı kadınsın.

 Bunun üstesinden geleceğiz, sende kendi ayaklarının üzerinde duracaksın.

 Gel buraya.

 - Howard.

 - Biliyorum.

 - Howard.

 - Biliyorum.

 Biliyorum.

 Selamlar, Bayan Gluckin.

 Merak ediyordum da.

 Bodrumun anahtarını tekrar alabilir miyim?

 Bir kaç şeye daha bakmak istiyorum.

 Ne için, Rachel?

 Bir kaç şeyi teyid etmek istiyorum.

 Sorularına ben cevap verebilirim.

 Tamam, şey  Bir hesap yaptım, SkyWalk projesi sekiz milyon dolar civarında tamamlanacak gözüküyor.

 - Yedi buçuk gibi.

 - Doğru.

 Görünüşe göre kaynakların çoğu görselliğe harcanmış gibi duruyor.

 Görsellik mi?

 İnsanlar SkyWalk'u seviyor.

 "The Beacon" da seviyor.

 Sizinkiler bu konuda bir anket yapmıştı.

 Doğru.

 Ancak lisedeki tavanlar hâlâ sızdırıyor.

 Bazı sınıfların kapatılması gerekiyor.

 Öğrencileri işlerine bildirmeniz gereken bir konu gibi görünüyor.

 Bir de pizza fırını vardı.

 - Ne?

 - Bir pizza fırını için gider rapolarında koca bir satır gördüm.

 Sonra Paula'ya sordum, ama hiç birşey bilmediğini söyledi.

 Kes şunu artık.

 Bunu sana söylediğim için üzgünüm, ama kimse senden birşey saklamıyor, tamam mı?

 Aksine, her gün buraya şafak sökmeden geliriz, çünkü umursuyoruz.

 Size kaliteli eğitim vermeyi önemsiyoruz, çünkü biz iyi insanlarız.

 Çünkü iyi bir hayatınız olsun istiyoruz.

 Tamam mı?

 Tamam.

 Peki.

 Bireysel satınalma siparişleri hâlâ kamuya açık.

 Al bakalım.

 Teşekkürler.

 Rachel, ayrıca  Pizza fırını konusunda haklısın.

 Liseye gönderilmedi.

 Çünkü onu ortaokullar için satın aldık.

 Evet, günlerdir orada pizza var.

 Git kendine bir dilim al.

 Günaydın.

 - Selam.

 - Selam, Rachel.

 Dr.

 Tassone, Pam'in durumu biraz garip.

 Bu sabah çok meşgulüm.

 Ona müsait olmadığımı söylersin.

 Frank, Frank, Frank!

 Fra  Üzgünüm, Dr.

 Tassone bu sabah çok meşgul.

 Çekil yolumdan, Mary Ann.

 - Pam, Pam.

 - Lütfen.

 Peki, sorun değil.

 Herşey yolunda.

 Çıkış görüşmem, ona verirsin.

 - Hey.

 - Hey, Dr.

 Tassone.

 Mary Ann beni görmek istediğinizi söyledi.

 Evet, evet.

 Gel otur lütfen.

 Kapıyı da kapatır mısın?

 Sanırım belki de bu işyerindeki değeriniz hakkında konuşmanın zamanı geldi.

 Şey  - Bu, şeyle  - Hayır, seni temin ederim, hepimiz burada başarılı olmanı istiyoruz.

 Bu da  Bu yüzden sizi özel altyapı departmanımıza geçirmek istiyoruz.

 Tabi de  Bilirsiniz, buraya daha uygun olduğumu düşünüyorum.

 Yok, yok, sadece biraz karışıklık yapıyoruz.

 Orada da gerçekten bize yardımcı olabilirsin.

 Tamam mı?

 Pam'in eski işi ne olacak?

 belki de ben onun yerine uygun bir aday olabilirim.

 Aslında, şimdilik Philip Metzger onun yerine vekaleten görev yapacak.

 - Denetçi Phil mi?

 - Evet, evet.

 Tabi ki Pam'in yerine kalıcı birini bulana kadar.

 Onun için oldukça heyecanlıyız.

 Sanırım ben, mm  Düşündüm ki  Pam'e ne yaptığınızı biliyorum.

 Belki ben bu olanları birilerine anlatabilirim.

 Dur, bir saniye.

 Böldüğüm için affet.

 Boynundaki kolyeyi şimdi fark ettim.

 Göz rengini çok güzel tamamlamış.

 Teşekkürler.

 Bu yeni değil mi?

 Daha önce üzerinde gördüğümü hatırlamıyorum.

 Evet, ben de öyle düşünmüştüm.

 Böyle şeyler insanın gözünü alıyor.

 Ne düşünüyorsun?

 Ne dersin, Macy'den mi alınmıştır yoksa Lord & Taylor mı?

 Altyapı departmanı mıydı?

 Evet, aynen öyle.

 Görüşmek üzere, Jen.

 "BURADAKİ SOSYOPAT DEĞİLİM" Mary Ann, şu yeni kahveden bir fincan alabilir miyim?

 Rocco, çok sinir bozucusun.

 Yoldan çekil.

 Git.

 - Anne!

 - Bu O'ydu.

 Hayır.

 Dur, ne?

 Teşekkürler.

 Lütfen burayı bir daha arama.

 - Kimdi o?

 - Bir öğrenci.

 Tıbbi harcamalarıma yardımcı olmak için, defile gelirlerini bağışlamak istiyorlar.

 - Hasta değilsin ki.

 - Onları yeme.

 Geri iade edeceğiz.

 Pam, neler oluyor?

 "SEVİLEN YÖNETİCİ HASTALIK NEDENİYLE ANİDEN EMEKLİYE AYRILDI" Tamam, öncelikle Pam'in durumu için biraz biraz vaktinizi almak istiyoruz.

 Kalplerimiz onunla ve ailesiyle birlikte, onun hızlıca iyileşmesini temenni ederiz.

 Tamam, şimdi.

 Eğlenceli kısma gelelim.

 Rakamlara bakın, dostlar.

 Bunlar şimdiye kadar gördüğümüz en iyi erken karar rakamları.

 Bir alkışı hak ettiniz.

 Yedi.

 Altı.

 Beş.

 Hey, Rachel, Kanser Yararına Defile ile ilgili makalen nerede?

 Yarın sana getiririm.

 Ama yarın baskıya gireceğiz.

 O zaman bu akşam bırakırım.

 Eğer gazetenin bir parçası olmak istiyorsan, gazete için birşeyler yaparsın.

 Geç kalıyorum.

 Rachel.

 Rachel!

 - Tüh.

 - Of Tanrım.

 - Afedersin.

 - Gerçekten mi?

 Bunlar nedir?

 Sadece kişisel bir proje.

 Seni ilgilendirmez.

 Bak, seni bu kadar sıktığım için üzgünüm.

 Evde çok şey yaşadığını biliyorum.

 Bu da ne demek şimdi?

 Bilirsin işte, babanla yaşadıkların.

 Evet, ne olmuş ona?

 Yani, ebeveynler birbiriyle konuşurlar.

 İş yerinde kötü şeyler olduğunu duydum.

 Bir şey bildiğin yok.

 Kahretsin, Rachel.

 Rach?

 - Yemek.

 - Tamam.

 Bunlar nedir?

 Araştırmam.

 Bunlar okul civarından gelen faturalar.

 Laboratuvar ekipmanı için bir milyonu aşan faturalama mı olmuş?

 Ve bu sadece tek bir tedarikçi.

 Firmayı aramayı düşündün mü?

 Tanrım, uçağımı kaçı.

 Bir gün daha kalırsan kaçmaz.

 Bunu yapamam, biliyorsun.

 Burada bir iş bulabilirsin.

 Clark County'de de okullar var.

 Tabi, ya iyi olanlar?

 Roslyn senden önce iyi miydi?

 Merhaba, Uniondale'deki Champion Products mı?

 - Evet, burası.

.

 - Selam, ismim Rachel.

 Size bir dizi harcama hakkında soru sorabilir miyim?

 Çok yardımcı oldunuz.

 - Evet.

 - Teşekkürler, güle güle.

 Bu doğru.

 Tamam, bekliyorum.

 Bellmore Fine Auto, ben Howard.

 Pardon.

 Bellmore Fine Auto mu?

 Bu numara bende H.

G.

 Danışmanlık olarak gözüküyor.

 Selam.

 Neyin var?

 Yok birşey.

 Sadece biraz yorgunum.

 Faturaları alayım.

 Sonraki WordPower Tech.

 Okula $800 bin faturalamışlar.

 Ama kimse onların kim olduğunu bilmiyor.

 Aynı zamanda tutarlılar.

 On yıl boyunca her sene kesmişler.

 Manhattan'da, Thomas Tuggiero adına kayıtlı bir firma.

 Aramaya çalıştım ama numara iptal olmuş.

 Bunun yanına şimdilik soru işareti koyalım, çünkü bir sonraki Porto Ofis Malzemeleri.

 Onlar hakkında da Ne oldu, anahtarını mı unuttun?

 Merhaba.

 Yardımcı olabilir miyim?

 Burası  Şey  Reklam yapıyordum da.

 Kim için?

 Şey, pardon  Sanırım yanlış daireye geldim.

 Geri dönmüşsün.

 Döndüm.

 Teşekkürler.

 Hey, yemekte ne var?

 Somon.

 Neler oluyor?

 İşle ilgili.

 Kusura bakma.

 Somon biraz kurumuş.

 Bence harika.

 Yalanını anlayabiliyorum.

 Biraz kuru olabilir.

 Ama kuskus tam bir başyapıt.

 Çok teşekkür ederim.

 Omaha nasıldı?

 Donuk.

 Hem de çok sıkıcı.

 Doug ve Joe arasında sıkışmış oturuyorum, konferans salonunda klimalar çalışmıyor, o kokuyu tahmin edebilirsin.

 - Oh, Tanrım.

 - Saatlerce STEM programıyla ilgili konuşmalar falan.

 - Tam bir isyandı.

 - Kabus gibiymiş.

 Belki bir sonrakine ben de gelirim.

 Destek olarak.

 Seni buna zorlayamam.

 Tamam, bunu destekleyecek belgelerin var mı?

 Satıcılarla yıllarca sürecek ödeme planları ve almadıklarına dair onaylar.

 Firmaların bazıları yoklar bile.

 Dur, bunu bilemezsin.

 Yani, bundan eminsin, değil mi?

 WordPower Tech.

 Okula milyon dolarlık fatura kesmişler, ama kimse bir şey bilmiyor.

 - Çünkü hiç birşer yok.

 - Tamam.

 Doğu yakasında özel bir daireden ibaret.

 - Evet, ama bu  - Anahtarı bizim müfettişte.

 Yapma, Nick, ne olduğunu biliyorsun.

 Bunu bildirmediyse, bu dolandırıcılıktır.

 Ama benim kolej tavsiye mektubumu da o yazıyor.

 Siktir, lanet olsun.

 Şu an tam olarak neyden bahsediyoruz?

 Gerçekten emin misin?

 Gerçekten ama gerçekten bunu yapmak istiyor musun?

 "BÜTÇEYLE İLGİLİ ARAŞTIRMA, KÖTÜYE KULLANIM OLDUĞUNU GÖSTERİYOR" Sana katılabilir miyim?

 Asla bir doktorun yüksek kolesterolünüz olduğunu öğrenmesine izin verme, Rachel.

 Sana en korkunç şeyleri yaparlar.

 Dün ile ilgili.

 Evet, şey  - Bu biraz  - Orada ne yapıyordun?

 Üzgün değilim.

 Ama dürüst olman çok önemli.

 Bir okul tedarikçisi için listedeki adresi takip ediyordum.

 Neden böyle birşey yapasın ki?

 Kayıtlar halka açık.

 İsteyen herkes  Halka açık kayıtlar mı diye sormadım.

 Sana sadece nedenini sordum.

 Yazdığım bir şeyle ilgiliydi.

 Bence sende potansiyel var.

 - Dr.

 Tassone  - Hayır, ben ciddiyim.

 Tüm yazdıklarını okudum.

 Geçen Eylül'den bu yana çok yol kat ettin.

 Yeteneklisin, güçlüsün.

 - Teşekkürler.

 - Önünde muazzam bir gelecek var, Rachel.

 Gerçekten öyle.

 Ama  Hâlâ daha çok gençsin.

 Şunu da bilmen gerekir ki, tam olarak söylemem gerekirse, eğer bu durum senden dolayı halka açılırsa, üstelik henüz tam olarak durumu anlamamışken, senin için ileride çok ama çok zor olur.

 Bilemiyorum.

 Sanırım aslında bu bizim hatamız.

 Öğrenciler için güvenli bir ortam yaratmaya çalşıyoruz.

 Meydan okumak, risk almak, hata yapmak.

 Ama eğer bu hatayı yaparsan.

 Seni biz de koruyamayız.

 Ne ben ne de öğretmenlerin.

 Çünkü bu herşeyi değiştirecek.

 Bir çok masum insan zarar görecek.

 Tamam mı?

 Demek istediğim, bu tür sorular patlamaya hazır bomba gibidir.

 Peşi sıra arkası da gelir.

 Bu çılgınlıkta.

 Kurunun yanında yaş da yanar.

 Bunu çok iyi biliyorsundur.

 Mükemmel değil, ama işe yarıyor.

 Burada yaptığımız işler.

 Umarım bu şekilde devam eder.

 Hey, Rachel.

 Rachel, bizimle misin?

 Evet, buradayım.

 - Pardon.

 - Tamam.

 Dördüncü soru, potasyumun simgesi nedir?

 Kim biliyor?

 Gel.

 Hey, Frank.

 Geçtiğimiz hafta biraz daha araştırma yaptım.

 Bulduklarımla ilgili  biraz endişeliyim.

 Tamam, gelsene.

 Satıcıların bir kısmının, makbuzları bizde yok ama şu Pam olayı $250 bin gibi gözükmüyor.

 Tamam, peki.

 Rakamın ne olabileceği konusunda bir fikrin var mı?

 Yani, 500'den mi bahsediyoruz?

 Milyondan mı bahsediyoruz?

 Hadi, Phil, konuş benimle.

 Bir şey yapamam ama 

Bilmiyorum, bilmiyorum.

 Bilmiyor musun?

 Peki, tamam.

 Hallet o zaman, tamam mı?

 Rakamlar üzerindeki sihrini konuştur sonra da beraber onun üzerinden konuşalım.

 Sağol, Phil.

 Bir şey daha var.

 Evet.

 Londra uçuşu, kış tatilinde  -  kesilen bilet.

 - Evet, benimdi.

 Pell Konferansı için ben uçmuştum.

 Konferansı sen de biliyorsun.

 Birinci sınıf uçuş.

 Evet, tamam.

 Ne olmuş?

 Rezervasyonu ben yapmıyorum.

 O işlerle Jenny ilgileniyor.

 - Bak, öyle bile olsa  - İki koltuk için ödeme yapılmış.

 Yan yana iki koltuk.

 Her yöne $5,000 bilet fiyatı.

 Toplamda $20,000.

 Bir yanlış olmuş sanki.

 Havayolu şirketini aradım.

 Kyle Contreras kim?

 Vay be.

 Vay be.

 Peki, peki.

 Demek böyle oynamak istiyorsun.

 Ne, hayır.

 Niyetim oynamak  Yani, ne cesaretle.

 Yönetimde altı ay geçirip, okula güvene dayalı görev ihmalini maskelemek için kayıtlarımızı tahrif etmek.

 Dur bir dakika, böyle birşey değil.

 Hayır mı?

 Pam olmamalıydı, değil mi?

 Bunu önleyebilirdin.

 Sen denetçisin.

 İnsanlar buraya ne için para ödüyorlar?

 Yani okulumuzun kitaplarını korumak yerine gidip oyununuzu mu sahnelediniz?

 Tabi, tabi, tabi.

 Ben de dikkatleri farklı bir yere çekebilirim, Phil.

 Ama sanırım ikimiz de bunun zaman kaybı olacağını biliyoruz.

 - Fakat 

- Phil.

 İşini yapacak mısın, yoksa Hevesi'yi buraya çağırıp yapmasını mı isteyeyim?

 Çünkü hemen, şimdi ararım.

 Halledeceğim.

 Bu şekilde geldiğim için üzgünüm, yapmamalıydım.

 Evet, haklısın gelmemeliydin.

 Bunu tekrar duymayacaksın.

 Güzel.

 Çık artık.

 Baba, sana bir şey sorabilir miyim?

 Eğer istemezsen cevaplamak zorunda değilsin.

 Tabi, istediğini sorabilirsin.

 Yani, bütün bu şeylerin gerçekleştiği zamanda söylediklerini biliyorum.

 İçten pazarlık mı?

 Gerçekten bilmiyor muydun?

 Bunun bir parçası olup olmadığımı mı soruyorsun.

 Hayır, değildim.

 Hiç bir zaman olmadım, sana söz veriyorum.

 Ama şunu anlamalısın, onlar benim tüm kariyerim boyunca çalıştığım adamlardı.

 Çocukları Neil ile senin oynadığınız adamlar.

 Ailesi olan adamlar.

 İyi insanlardı.

 Ve herşey uzun vadede bitecekti.

 Kimin umrundaydı ki?

 Hiç bir şey söylemedim.

 Söylemeliydim.

 Ama yapamadım.

 Şimdi de bununla yaşamak zorundayım.

 Günaydın.

 Günaydın.

 Bob beni bu bölgedeki halkın yüzü olarak hizmet ettirdin.

 Biliyorum, kötü görünebilir ama bunu bir de benim açımdan görmeye çalış.

 Bu benim, bu iş için işe aldığın kişiyim.

 Buruşuk bir takım elbise.

 Tabi, bu da bir şeydir.

 Bu tamamen başka bir şey.

 Hayır, sözleşmemde görevlerimi yerine getirmem için gerekli ve uygun tüm harcamalarda, tamamen takdir yetkisinin bende olduğunu  -  belirten bir madde var.

 - Bunu biliyorum.

 İş sözleşmeni ben yazdım.

 Anahtar kelime "takdir" idi.

 - Bob, beni duymuyorsun.

 - Gayet net duyuyorum.

 Sadece kuru temizleme için $30 bin harcamışsın.

 Ama yıllar boyunca, evet, harcadım ve hepsini de geri ödeyeceğim.

 Hepsini okulun iyiliği için yaptım, tamam mı?

 Hayır, sen sadece güzel görünmek istedin.

 Yapma, Frank.

 Pratikte, bunu taşıma şekliniz günümüzde açık bir sır artık.

 Göz alıcı takımlar, parfümler.

 Suratına yaptırdığın o boklar.

 Sana gülüyorlar.

 Sen benim adamımdın.

 Seni buraya getirdim.

 Seni savundum.

 Şimdi hepsi risk altında.

 Hepimiz öyleyiz.

 Ne için, ne  Bize ne yaptın sen?

 Peki, peki.

 Yıllar önce bir akşam yemeği yemiştik.

 Pahalı bir yer değildi.

 Bell Bulvar'da bir pizzacı.

 İki Yunan Salatası ve sebilden içecek.

 Ödemede yanlış kartı kullandım.

 Sadece $20 için.

 Dedim ki, Pazartesi herşeyi düzeltirim.

 Okula cebimden geri ödeyeceğim.

 Ne gerekiyorsa yapacaktım.

 Pazartesi geldi çattı.

 Himse bir şey söylemedi.

 Kimse, hiç kimse umursamadı.

 Salı günü, 60 cent'e simit aldım.

 Bob, eğer eğer istediiğim para olsaydı, Wall Street'e giderdim.

 Malikane gibi büyük bir evde yaşardım, senin gibi.

 Ben fark yaratmak istedim.

 Tamam mı?

 Başardım, biz başardık, baksana.

 Dört numarayız.

 Bizi dört numaraya kadar götürdüm.

 Ve bunu bir öğretmenin maaşıyla yaptım.

 Sen ve ilçedeki herkes milyonlar kazanırken.

 Bizi dört numaraya getirdim, bundan sonra da bir numara yapacağım.

 Yönetimle bir acil durum toplantısı düzenledik.

 Kasım ayında Pam'in durumuyla ilgili herkese bir açıklama yapacağız.

 Ne?

 Hadi ama, yapma.

 - Evet, olması gereken bu.

 - Hayır, hayır.

 Şimdi olmaz.

 Bütçe oylaması bitene kadar olmaz.

 Sadece bir kaç gün kaldı.

 Bob  Bob.

 Becca'yı hala Harvard'a gönderebilirim.

 Umarım aradığın huzuru bulursun, Frank.

 Bunları sizden değil de neden çocuklarımızdan duyuyoruz?

 - Biliyoruz ki  - Paralarımız nerede?

 Kızgınsınız ve üzgünsünüz biliyoruz.

 Çocuklarımızın eğitimine harcayacağımız bütçeyi rehin tutamayız.

 Bunu yapamayız.

 Bu yüksek derecede bir hilebazlıktır.

 İstifa talep ediyoruz.

 Bu hiç verimli olmaz.

 Hayır hayır, bunun nereden geldiğini anlıyorum.

 Ama tüm sorularınıza tek tek cevap vereceğim.

 Öncelikle lütfen hazırlamış olduğum ifadeyi okumama izin verin.

 Hepiniz hapse girmelisiniz!

 Yeter!

 Mary Ann, ne haltlar dönüyor?

 Mary Ann?

 Bu sabah Hevesi aradı.

 Frank, bana aramaz demiştin.

 Frank.

 Merhaba, Dr.

 Tassone.

 Sizi yakaladığıma sevindim.

 Bayan Schweitzer, Carol, çok da uygun bir zaman değil.

 Lütfen, sadece bir dakikanızı alacağım.

 Chad'in gerçekten sizinle paylaşmak istediği bir şey var.

 Lütfen bize sadece bir dakikanızı ayırın ve onu dinleyin.

 Tabi ki.

 Tabi dinlerim.

 - Tamam mı?

 - Hadi bakalım.

 İyi günler, Dr.

 Tassone.

 Hafta sonunuz nasıldı?

 Umarım iyi geçmiştir.

 Bugün sizinle yürütmekte olduğunuz OMNI programıyla ilgili konuşmak istiyorum.

 OMNI konusunu geçen sonbaharda konuştuk zannediyordum.

 Evet, fakat Militzok ona telafi sınavı yaptı ve sorular bir öncekinden daha da zordu.

 Hiç bir üçüncü sınıf bu testi geçemez.

 Tamam, sanırım bu işle ilgilenmeliyim.

 Chad, neden okumayı bitirmiyorsun?

 Tamam.

 Umarım bu harika program için beni hâlâ düşünürsünüz.

 Çok parlak olduğuma ve bu programla fayda sağlayacağıma inanıyorum.

 - Hız  - Sesli söyle.

 - Hız 

- Hız

 - Hızlandırılmış?

 - Evet, doğru.

 Dr. Tassone'un söylediğini duydun mu?

 Tamam, şu paragrafın başından alalım.

 İyi günler, Dr.

 Tassone.

 Hafta sonunuz nasıldı?

 - Umarım iyi geçmiştir.

 - Dur, dur, bu kısmı geçelim.

 Okuyamadığın cümlenin oraya gel, Chad.

 Tamam, sorun değil, acele etme.

 Çok parlak olduğuma ve bu programla fayda sağlayacağıma inanıyorum.

 - Hızlandırılmış.

 - "Hızdandırılış"?

 Hızlandırılmış.

 - "Hızfandırılış"?

 - Hız-landırılmış.

 Peki.

 Yarış arabası sever misin, Chad?

 Sever misin?

 Peki.

 Diyelim ki yarış arabası kullanıyorsun.

 Tamam, buna ihtiyacın yok.

 Yarış arabasındasın.

 En önde Indy 500 model, dünyadaki tüm sponsorlar orada.

 Rüzgar saçlarını okşuyor, ve birden arkanda onu hissediyorsun.

 Tamponuna sürtüyor, dikiz aynanda görüyorsun.

 Orada bir kanca var.

 Tamponunda bir kanca var.

 Sıkıca bağlanmış, ve devamında up uzun demir bir halat var.

 Halatın ucunda beş tonluk silindir bir bloku çekiyor.

 Anlaştık mı, Chad?

 Senin işin sürmek.

 Sen Dale Earnhardt'sın.

 ve peşinde silidir bloku, diğer arabaları senin önünde ve seni geçiyor.

 Birinci sıradan en son sıraya gerilemişsin.

 "Ne yapsam da bu arkamdakinden kurtulsam"?

 diye deli gibi düşünüyorsun.

 Sana söylüyorum, Chad.

 Çok basit.

 Ayağınla gazı köklemeli ve hızlandıkça hızlanmalısın  Hızlandırmalısın, kendini hızlandırmalısın.

 O halat ikiye ayrılacak, silindir blok parçalanacak.

 Benimle birlikte tekrar et.

 Hızlandırmak.

 Hızlandırmak.

 Hızlandırmak.

 - Hızlandırmak?

 - Evet.

 Evet.

 Sizin derdiniz nedir, ha?

 Derdim mi?

 Derdim sizsiniz.

 Carol, sizin gibi insanlar, çocuklarını Belmont'a sokmak için yarış atı gibi zorluyorlar.

 - Anlayamadım?

 - Bize düşük seviyeli hizmetliler gibi davranmaktan zevk alan insanlar.

 - Pekala 

- Seni elinden tutan sana bir şeyler katmaya çalışan öğretmenleri  - hatırlıyor musun?

 - Hayır.

 İlk kez sana Gatsby Salinger'ı gösteren öğretmenden bahsediyorum.

 Onların isimlerinden kaçıyor musun?

 - Yüzleri aklına geliyor mu?

 - Peki.

 Hayır, sen beni dinle!

 Bizi insan olarak görmek istemiyorsunuz, çünkü bu sizin için uygun değil.

 Bizi kendi iradenizle arkanızda bırakıyorsunuz.

 Bizi asla bir daha düşünmüyorsunuz.

 Siz unutabilirsiniz, ama biz unutmuyoruz.

 Asla unutmayız, asla.

 Onun nesi var?

 Gerçekten bilemiyorum.

 Yanlış birşey yapmadık.

 Gidip yiyecek bir şeyler alalım.

 Sonra da eve gidelim, tamam mı?

 - Mm-hmm.

 - Anlaştık.

 Kendinizden utanmalısınız.

 Florida ve Hamptons'da denize nazır iki ev.

 Beş Yamaha Jet-Ski.

 Lüks arabalar.

 Brazilya, Puerto Rico ve Hawaii tatilleri.

 Eletronik, mücevher, sanat eserleri.

 - Köpek maması.

 - Avukatım gelmedi mi?

 İşi bayağı ilerletmişsin, Pam.

 Üstelik sadece sen değil, bütün aile bu işin içinde.

 - Onlar hakkında konuşma.

 - Özellikle zavallı Jim.

 Yeniden kendi ayakları üzerinde durabilmesi.

 Eski suçlular için, iş piyasasının nasıl göründüğüne dair bir fikrin var mı?

 Bilirsin  Onları kurtarmak için, çok geç kalmış sayılmazsın.

 Oğlunu kurtar.

 Burada ne işin var?

 Seni görmek istedim.

 İşin gücün yok mu?

 İstifa ettim.

 - Ne zaman?

 - Bugün.

 Sadece uçağa atladım ve buraya geldim.

 Ve artık ayrılmıyorum.

 Dans edelim.

 - Dans et benimle, Frank.

 - Olmaz, hayır.

 Birazcık.

 Hadi ama, biraz.

 Gelsene.

 Lütfen.

 İşte oldu.

 İçkiyi bırak.

 Ne?

 - Sallan hadi, sallan.

 - Hayır.

 Hadi ama!

 Sadece birazcık.

 Bu nasıl?

 Görmek zorunda değiller.

 Hey.

 Hey.

 Kıyafet dolabının üst rafında $30 bin var.

 - Ne?

 - Dikkatli olursan, önümüzdeki bir sene dare edersin.

 - Sen neden bahsediyorsun?

 - İçinde olan şey o kadar özel ki, kimsenin onu senden almasına ya da  seni sömürmesine izin verme.

 Ne oluyor be  Beni gerçekten şu anda burada istemezsin.

 New York eyaleti adına tutuklusunuz.

 Lütfen araçtan dışarı çıkın.

 Frank, ne halt oluyor tam olarak şu anda?

 Bayım, ellerinizi aracın üzerine koyun!

 Frank, ne halt oluyor diyorum sana?

 Beni tanımıyorsun.

 - Frank!

 - Ben iyi biri değliim.

 - Ellerinizi göreyim, şimdi!

 - Bunca zaman yalan söyledim.

 Ben bir yalancıyım.

 Ellerini konsola koy, hemen.

 Ne diyorlarsa yap şunu, Frank!

 - Araçtan çıkın!

 - Üzgünüm.

 - Dur, dur, dur.

 - Dışarı çıkın.

 Frank!

 - Bayım, geride durun.

 - Frank!

 Hiç birşey yapmadı.

 Onu rahat bırakın.

 Frank, Frank!

 Frank, Frank, Frank!

 Okul bölgesi için, broşürler bastırdık.

 El kitabı gibi şeyler.

 - Biz derken?

 - Yani, ben.

 WordPower bendim.

 Ortak yok mu?

 Bunu soruyorum çünkü kazancınızın yarısını Francis A.

 Tassone.

 adına  transfer etmişsiniz.

 Bana yaptıramazsınız.

 Hayır, yaptıramazsınız eşime karşı şahitlik yaptıramazsınız.

 Eşim mi?

 Biz iç ortaklarız.

 33 yıldır beraberiz.

 Federal korunma hakkımız var.

 Resmi olarak evli misiniz?

 Ne var biliyor musunuz?

 Ne zaman Tassone desek, herkes bayan bir eşden bahsediyor.

 Ama bir süredir öldüğü biliniyor.

 Otuz küsür sene gibi birşey.

 Hatırladınız mı?

 Masasında düğün fotografı vardı.

 - Adını hiç öğrenemedikr?

 - Kes şunu.

 Neyi keseyim?

 Yani, sen de görmüş olmalısın.

 Okul için çalıştığınız $800 bin'lik iş sırasında kaç defa ofisine gitmişsindir.

 Neyse.

 Başka bir yol deneyelim.

 Partnerinizin bu yılın başlarında Nevada'daki bir mülkü, başka bir erkekle kapattığını biliyor muydunuz?

 Dansçıymış.

 Burada korkunç bir şeyler oldu.

 Üstelik konu sadece para da değil.

 Konu okullarımıza olan güvenimiz.

 Kurumlarımızın bütünlüğü.

 Nasıl toparlanacağımızı bilemiyorum.

 Aileler ve öğretmenlerin arası bir daha asla aynı olmayacak.

 Bundan sonra bize farklı davranırlar.

 Sanki biliyormuşuz gibi.

 Sanki haberimiz varmış gibi.

 Tabi ki bunu daha önceden fark etmek isterdik.

 Bir şeyler yolunda giderken, kim sorunlar için avlanmaya çıkar ki?

 O'nun yolunda gitti.

 Ne zaman ona ihtiyacımız olsa, gülümsemesiyle yanımızda olurdu.

 Hepimiz mutlu olurduk.

 O yüzden soru sorma gereği görmedik.

 Yani şimdi, bu yalancı ve erkek arkadaşı  Tanrı bilir daha şehirde neler karıştırdılar.

 Gözlerimizin üzerine bir perde çekti.

 Ne diyebilirim ki?

 Hastalıklı bir durum.

 Geriye dönüp o anları düşündükçe, yıllar boyunca sanki 

Bilemiyorum, çok gerçek gibi gelmişti.

 Çok gerçekçi.

 Teşekkürler.

 ŞEF EDİTÖR

Biliyorum, yapabilirsin.

 Her okuldan kayıt kabul ettiğimiz, ilk yılımız oldu.

 Ya ne değişti?

 Küçük devlet okulumuzu Long Island'da diğer okullardan ayıran özellik nedir?

 Ülkenin büyükleri arasında.

 Günün sonunda, bence bütünlük içinde kayboluyor.

 Fakültemizdeki dürüstlük, sınıflarımızdaki, müfredatımızdaki geniş görüşlü yaklaşımımız, uygulamalı eğitimimiz.

 Zaman içinde de gelişecek, bundan eminim.

 Kariyerim boyunca, tüm bu faktörler için böyle bir tutku görmedim.

 Ve sonra büyük düşünmeye istekli olduk.

 Neden burada olduğunuzu biliyorsunuz.

 Bunun kentimiz için anlamını biliyorsunuz.

 Ama bunların hiçbirinin, eğer kahramanı olmasaydı mümkün olmayacağı o adamdan bahsedeceğim.

 Bir gecede bir numaraya ulaşamazsınız.

 Yıllarca çalışmanın eseridir.

 Ve bu adam birlikte çalışmanın hakkını tam olarak veriyor.

 Frank Tassone'dan önce.

 Hiçbir kamu hizmeti yoktu.

 Herkese açık bir erişim yoktu.

 SkyWalk yoktu.

 Okula herşeyini veren adam bu.

 Muhteşem.

 - Tebrikler.

 - Bayanlar ve Baylar, Okullarımızı şekillendiren, onları bir numaraya yükselten adama birlikte "hoşgeldin" diyelim!

 Başardın, Frank.

 Bir numara, bir numara, bir numara!

 F. Tassone, 2.2 milyon dolar çalmaktan 4 ilâ 12 yıl hapse mahkum edildi.

 Pam, Tassone aleyhinde ifade vererek 4.3 milyon dolar zimmete para cezası aldı.

 3 ilâ 9 yıl hapse mahkum edildi.

 Roslyn okul bölgesinden toplam 11 milyon dolar çalındı ve bu da Amerikan tarihinin, en büyük okul hırsızlığı olmasını sağladı.

 Skandalın üstü, New York Times, Newsday ve diğer tüm gazeteler tarafından kapatıldı.

  Ancak Roslyn'in kendi öğrenci gazetesi The Hilltop Beacon, hikayeyi bozdu.

 New York eyaleti emeklilik yasasına göre, New York eyaleti emeklilik yasasına göre, Tassone hala yılda 173. 495,04 dolar hakkına sahiptir.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar