Print Friendly and PDF

Lebbeyk, Lebbeyk Ey Kerem Sahibi, Başımda Senin Sevdan Var

Bunlarada Bakarsınız





XXV

Canla, gönülle seviyorum seni, bundan başka suçum yok. Safran gibi sapsarı kesilen yüzümden ne diye yüz çeviriyorsun?

*              Ya bu kanlar yutan gönlü hoş tut, lûtfet, yahut da Tanrı dilediğini işler makamında sabretmeye bir kuvvet ver ona.

Yürüye yürüye iki yol ağzına çattık: Ya sabretmek, yahut nimetlere şükretmek. Fakat ben senin yüzünün ışığı olmadıkça, bu iki yolu da göremem ki.

Sen yüz döndürdün mü hiçbir arkta su akmaz. Kuşluk güneşi olmadıkça nasıl olur da zerreler belirir.

*             Şarabın olmadıkça güzellerin başları ne diye döner, nasıl sarhoş olurlar? Sen korumazsan şeytan, nasıl olur da “Lâ havle”yle kaçar?

*          İlâca kendi elinle bir avuç helile atmazsan ne hap, hap olur, ne de pişip yoğrulur.

*            Bulutun coşup kükremedikçe nasıl olur da Güneş Esed burcuna girer? 

Sensiz, zahitlerin ellerinde, ayaklarında bir tek damar bile nasıl olur da atar?

Ölümde anlayış gizlersin, uykuda uyanıklık. Taştan su çıkarırsın, şimşekten vefa izhar edersin.

Gecenin kapkara seli nerde akıl fikir varsa alır götürür, o selden aklı fikri “Hel etâ” müşterisinden başka kim geri alabilir ki?

Ey parça buçuk şeylerin de canına can olan, tümün de; ey bağa bahçeye giyim kuşam bağışlayan, ey her yanda, hayrete düşmüş can, gel diye davul çalan,

*          Herkes öşür almak için beni aldatır, bana gel der, fakat anlayışım kıttır benim, bu sözü pek anlayamam.

Anlayış ne yandan geliyorsa o yana gitmek gerek; ömrünü kim uzatıyorsa ömrü uzun olsun diye ona dua etmek gerek.

Gönlünü daraltandır seni yeşerten, geliştiren, yüzüne gül rengi veren, seni duaya zorlayan da odur, duanı kabul edip dileğini veren de o.

*              Rı’yı, ye, be’yi, nun’u elifle birleştirir de rabbenâ demek için ağzına soluk verir, kuvvet bağışlar.

*            Lebbeyk, lebbeyk ey kerem sahibi, başımda senin sevdan var, senin suyunla değirmen taşı gibi dönüp durmadayım.

Değirmen taşı döner amma bizim de gıdamız o yüzdendir, ekmekçinin kazancı da o yüzden; fakat değirmen bunu bilmez, ne diye döndüğünü anlamaz.

Onu sudur döndüren, o da döner durur; fakat Tanrı suyu kesti mi, yerinden bile kımıldayamaz.

Sus ki şu sözlerimiz, sırlarımızdan uçup geliyor; sen sus da sözünde hiç sürçmeyen söylesin.

Öylesine feryadlar edeyim, öylesine tedbirlere girişeyim ki sonucu her münkirin gönül aynasındaki pası sileyim, gidereyim.

Gönül senin aşk atına binmiş de öylesine yol alıyor ki her adımda can ülkesini bile fersahlarca geçmede.

Her çeşit karanlığın inadına o aydın lâ’l dudaklarını göster de taş yüreklilerin başlarına Arş’tan taşlar yağsın.

Böylesine aydınlığını neden inkâr ediyorlar, biliyor musun? Bu devleti, bu ikbali görüyorlar, kendilerinden utanıyorlar, seni kıskanıyorlar da ondan.

Böyle olmasaydı bu çeşit kör oldukları halde sonunda gözleri açılmaz, o yandaki yıldızlar gibi salkım salkım olmuş binlerce ay parçası güzeli görmezlerdi.

Zaten senin nurundaki neşeden köklerin gözleri açılıp duruyor, yolunun güzelliği de topalları bile rahvan yürütüyor.

Yürütüyor amma yol alan, gene de yolda ansızın kendisinden geçivermede. Zaten her akıl senin yeşilliğinde boy atıp gelişmede, o havaya uymada.

Bu yüzden nice kişiler görüyorum, içleri bomboş, ney gibi feryat ediyorlar; bu yüzden yüzlerce ulu erin boyu, gamla çenge dönmüş, bükülmüş.

Bu yüzden binlerce kervan yoldan kalakalmış, bu yüzden nice geminin kolu kanadı sınmış, karaya vurmuş.

Bütün kırılıp dökülenler, canla gönülle ümitlerini sana bağlamışlar; senin sonsuz bilginden bilgiler, hünerler elde etmeyi umuyorlar.

Umuluyor ki o senin lûtufların lûtfu olan lûtfun, keremin, kahrı ortadan kaldırır da her taraf barışa kavuşur, savaşları yok eder.

Umuluyor ki yelip yortma bir başka çeşit olur, yol yürüyüş bir başka tarza döner, her gönülde zincir gibi birbirine ulanmış nağmeler belirir.

Tebrizli Şems’in güzelim davetinden, alımından her zerre yücelir, göklere ağar, her kıl bir yiğit kesilir.

 

Kaynak: Cilt 1

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar