Print Friendly and PDF

HADÎKA...Kulların Vicdanları

Bunlarada Bakarsınız

 

Kulların  Vicdanları Hakkındaki Bilgisi Hakkında

O, yaratıklarının her birinin fısıltısını bilir; O vermiştir, onun zıddını da O verebilir.

O, senin bilgeliğinin Yaratıcısıdır; Ama O'nun bilgeliği, düşüncenin geçişiyle lekelenmez.

O senin kalbinde olanı bilir, çünkü O senin hem kalbinin hem de bedeninin yaratıcısıdır.

Senin bildiğin gibi bildiğini mi sanıyorsun?

Ve onun her şeyi bildiğini bildiğinizde, o zaman senin tabiatın bedenine mi sıkıştı?

Böylece (o zaman) kötü şeriattan yüz çevirdiniz ve İslam sizin fikrinizi besledi.

Ve onun hilmine/yumuşaklığına büyüklük tasladığın zaman, kalbinde ateş vardır ve senin için nur (sahip değilsin) yoktur.

Ey kişi, yeter ki onun ilmine bakma, onun yumuşaklığına göz dikme. [Haddi aşma]

Akla Ona giden bir ışık tut/öğret, tıpkı hilminden günahların mahiyetini öğrettiği gibi.

Ve hilmi bizim için her zaman bir sığınak değilse, bir kulun günah işlemeye ne cesareti kalır?

Yaratılanların menfaatlerine ihtiyaçlarından önce bakan, sırlardan önce gelen zamiri bilen de O'dur.

Ve O, içinizden geçeni bilendir ve söylenmeyen sözlerle işi kolaylaştıran O'dur.

O'ndan başka hiçbir nefis sabırla dinlenmemiştir; hiçbir anlayış O'nu inceliğiyle aldatmadı.

Dahil etmeye her zaman aşinadır ve siz düşünüyorsunuz ve tamamını bilir..

O'nun önünde sessizlik dillerin belagat armağanıdır;

Hayatının yemeğini bu sofradan ekmeksiz alırsın;

İnsanın arzusu, kendisi için hazırladığı şeyleri isteyemez.

Mutluluğu getiren de üzüntüyü gideren de Allah'tır ve sırrı bilen ve sırrın sahibi de Allah'tır.

Ve (bu insan) arzusuna göre için her şeyi hazırladı ve o (yani insan) bilmediğini istedi

Ve O, yaratma hakkında her şeyi bilir, ne kadar az veya ne kadar olursa olsun, onları görür ve verebilir.

Bugünü yarına refakat ettiğin sürece saadetteki yerini O hazırlamıştır.

Ve o, hilmi ile tecelli ettiği şeyde, şuurluların ilki için korku ve ümidi yaratan O'dur.

Düzen ve kuvvetin ayakta durması için akrabalık bağlarıyla ilgili hükümler koymuştur.

Karıncanın ayağının dokunuşunu algılar, ancak gece ve karanlıkta karınca bir kayanın üzerinde hareket eder;

Karanlık gecede suyun derinliklerinde bir taş hareket etse, ilmi onu görür;

Bir taşın kalbinde, bedeni zerre kadar küçük bir solucan olsa, Allah ilmiyle onun hamd çığlığını da, gizli sırrını da bilir. Sana yolda rehberlik etti; solucana rızkını kayada verdi.

Ve var olmayan her şeyi ilmiyle var eder ve varlığı da (ilmiyle) yok etmeye kadir O'dur.

Acizlik ve cehalet, tâbiiyete ve ilahî bilgiye karşı seni daha iyi kılar.

Seni alim yapan acizlik, seni yüksek yapan da acizliktir.

Senin suçun, seni yaratanın gaybı da bilebileceğini bilmemendir.

Durumunuzu sizden daha iyi biliyorsa, neden mizah ve hileler etrafında dönüyorsunuz?

Yeter ki O konuşsun, dilsiz ol sen konuşma; Yeter O'nun araması, sakat kal ve sağa sola koşma

Kalbinizin acısını konuşmayın, çünkü onu söyleyen O'dur, siz onu aramazsınız, çünkü sizi arayan O'dur.

Ve eğer şimdiye kadar hala günah işliyorsan, bu mesele iki durumdan birinden çıkmaz:

Ya sen Hakkın bilinmediğini biliyorsun da ben sana derim ki bu senin tam bir inançsızlığındır.

Ya da sadece onun bildiğini biliyorsunuz, o zaman küstah ve alçaksınız.

Ve farz edin ki, kimse size aşina değil, çünkü hakkı bilir ve Hakk, insandan daha az/ayrı değildir.

Ve anladım ki, eğer bu affı senden gizlerse, her şeyi bilen O'nun, senin katında böyle olduğunu bilmiyor mu?

O halde bu çirkin davranışından dön; yoksa diriliş gününde hemen utanç denizinde boğulduğunu görürsün..

Ve nefsin bu halde, Qalzum (denizine) gark/dalmış gibi   senden utanacak.


**

فى اطلاعه على ضمائرالعباد

علمه طريق إليه فارعه، وعطيته ضرورة فكن كافيا بها.

وهو يعلم مشارب خلقه فردا فردا، ويستطيع العطاء ما هو ضد العطاء .

٧٥٥-هو فاطر فطرتك، وعلمه منزه عن خاطرك.

انه يعلم منك ما هو موجود فى قلبك، ذلك لأنه هو الذى خلق قلبك وجسدك.

وحينما تعلم أنه يعلم كل شى= ، فإن حمار طبعك يسكن فى جسدك.

فتلوى ( حينذاك ) العنان عن الشريعة السيئة، ويربى الإسلام رأيك.

وحينما تصاب بالغرور من حلمه، تملك فى قلبك نارا ولست ( تملك ) نورا.

٧٦٠- وما دمت لا تنظر إلى علمه، فلا تطمع فى حلمه أيها الرجل.

فعلمه مصباح مضى للعقل،كما أن حلمه هو الذى يعلم الطبع الذنوب.

وإن لم يكن حلمه دائما ملجأ لنا، فأية جرأة تبقى للعبد كى يرتكب الذنب ؟

وهو الناظر إلى مصلحة الخلق قبل احتياجهم، وهو المطلع على الضمير السابق للسر.

وهو الذى يعلم ( ما يجول ) فى خاطرك، وهو الذى يسير الأمر باللفظ الذىلم ينطق.

٧٦٥- فلم تضع روح قط بصبرها عنه،ولم يخدعم عقل قط بمهارته.

وهو المطلع على الضما ثر على الدوام، وأنت فى تفكير وقد انتهى الأمر تماما.

وأنت بلا لسان وعليه تجد الفصاحة، وقوة روحك من المائدة التى لا خبز عليها.

والله هو الذى يوجب السرور ويزيل الحزن، والله هو الذى يعرف السر ويملك السر.

وما قد هيأه كله من أجل الإنسان، حسبب رغبة ( هذا الإنسان ) وهو ( أى الإنسان ) قد طلب ما لا يعلم. ٧٧٠-وهو يعلم كل شىء عن الخلق مهما قل أو كثر، يستطيع أن يراهم ويستطيع أن يعطيهم.

وقد أعد مكانك فى النعيم، ما دمت تجعل اليوم قرينا للغد.

وهو الذى وضع من أجل أولى الألباب، الخوف والرجاء فيما تبديه الرؤيا.

وقد جعل قائما من أجل النظم والقوام، وهوالمتقاضى على صلة الأرحام.

وهو الخبير بدبيب قدم النملة، النمل والحجر والليل والزمان الأسود ( كلها يعلمها ) .

٧٧٥- ولو تحرك الحجر فى قاع البحر فى الليل الداجى يراه علمه.

ولو أن هناك دودة فى أعماق البحر، ولتلك الدودة ذرة من الجزم.

فإنه يعلم صرت تسبيحها ومرباالمختبئ بعلمه الإلهى.

 - وهوالذى دلك عل طريق العلم،وهرالذى رزق الدود فى بطن الحجر-

-وهو يجعل كل ما هو عدم وجودا بعلمه، وهو أيضا الذى يستطيع ان يجعل الوجود عدما( بعلمه) .

، ٧٨ - والعجز والجهل خيرلك تجاه القهر والعلم الإلهيين.

فالعجزهو الذى يجعلك عالما، وعدم القدرة هو الذى يعليك.

وعيبك فى أنك لا تعلم أن ذلك الذى صورك يستطيع أيضا أن يعلم الغيب.

وهو يعلم بحالك خير ما تعلمه، فلماذا تدور إذن حول الهزل والمحا ل.

هو القائل فحسب فكن أخرس ولا تتحدث، وهو الطالب فحسب فكن أعرج ولا تسرع.

٧٨٥ - فلا تتحدث أنت عن الم قلبك فهو الذى يتحدث عنه، ولا تبحث أنت عنه فهو الذى يبحث عنك.

وإذا كنت لا تزال ترتكب الذنب حتى لآن، فهذا الأمرلا يخرج عن إحدى حالتين :

فإما أنك تعلم أن الحق لا يعلم، وحينثذ أقول لك أن هذا هو كفرك المطبق.

وإما أنك تعلم أنه يعلم فحسب، فأنت حينذاك وقح وخسيس.

ولأفرض أن أحدا غير مطلع عليك، فالحق يعلم والحق ليس أقل من البشر.

٧٩٠- وأنا أرى أن عفوه هوساترك، وليس علمه عنك ما يعلم.

فتب عن أفعالك الشنيعة هذه، وإلا تراها فى يوم عرضك.

وتكون نفسك فى حالتك هذه، غارقة فى ( بحر ) كالقلزم خجلا منك


**

On His Omniscience, And His Knowledge Of The Minds Of Men

He knows the draught of each of His creatures ; He has given it, and He can give its opposite. He is the Creator of thy wisdom ;  but His wisdom is untainted by the passage of thought.      He knows concerning thee what is in thy heart, for He is the Creator both of thy heart and of thy clay. Dost thou think that He knows as thou knowest ? then is the ass of thy nature stuck fast in thy clay? He sees xv hat is best for His creatures before the desire is formed ; He  knows the mind before the secret thought exists. He knows what is in thy heart ; before thou speakest He performs the work. God brings joy and takes away sorrow ; God knows our secrets, and He keeps them safe.

Silence before Him is the gift of tongues ;  thy life’s food thou receivest from a table bare of bread ; man’s desire cannot wish for such things as He has prepared for him.    He knows the condition of His creatures ; He sees it, and can give accordingly ; He has prepared for thee thy place in Paradise, that to-morrow thou mayest enter into joy.    It is enough that He speaks,—be thou dumb and speak not; it is enough that He seeks, remain thou a cripple, and run not to and fro.  In presence of the power and omniscience of God, feebleness and ignorance are best; feebleness makes thee wise, weakness confers eminence on thee.

Whoso can make existence non-existent, can also change non­existence into existence. He in His mercy arrests the rhythmical forces in the wombs for the due constituting and establishing of the offspring j    and forasmuch as His inscrutability pourtrayed thy form,  knowest thou not that thou canst not remain hidden ? * He knows thy case better than thyself ; why frequentest thou the neighbour­hood of folly and deceit ? Speak not of thy heart’s sorrow, for He is speaking ; seek thou not for Him, for He is seeking.

He perceives the touch of an ant’s foot, though in night and darkness the ant move on a rock ;   if a stone moves in the dark night in the depth of the water, His knowledge sees it ; if there be a worm  in the heart of a rock, whose body is smaller than an atom, God by His knowledge knows its cry of praise, and its hidden secret. To thee He has given guidance in the path ; to the worm He has given its sustenance in the rock. No soul has ever rested in patience apart from Him ; no understanding deceived Him by its subtlety. He is ever aware of the minds of men,—ponder thou this, and thy duty is fulfilled.

If thou turn thy face from evil usage,  thy mind shall preserve the true religion of Islam; but since thou choosest to hold false ideas of His clemency, thou shalt have no light, but hell-fire in thy heart ; for since thou wilt not take account of His knowledge, 0 man, cherish no hope of clemency from Him.  His omniscience kindles the lamp of the understanding ; but His clemency teaches nature to sin ;  were not His clemency a perpetual refuge, how could a servant dare to sin ?

If then thou committest a sin, that sin falls under one of two cases; if thou thinkest that God knows not, I say to thee, Well done,   O thorough-going infidel! and if thou thinkest that God knows, and still thou committest it,—Bravo, impudent one, and vile ! Myself I acknowledge that no man knows thy secrets ; God knows,—God is not less than man ;  and I take it that if He hides this forgiveness from thee, is it not that His omniscience knows that it is thus with thee ? Then turn from this vile conduct of thine ; otherwise on the day of thy resurrection thou wilt forthwith see thyself drowning in the sea of thy shame.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar