Print Friendly and PDF

HADİKA...Hüccetü'l Kur'ân

 

"Kur'ân-ı Kerimin Şikâyet Delilleri"

Bekle ki Kur'ân-ı Kerim, kıyamet günü Allah Teâlâ'nın huzurunda senden şikâyette bulunur ve der ki:

" Bu, sizin hakkınızda doğru olandır, (sizin çağırdığınız) hakikate pek çok batıl yerleşmiştir!"

O diyor ki: Ey Yaratıcı: Gizliyi bildiğin gibi, açık olanı da biliyorsun.

Gece gündüz yüksek sesle okurdu, ama harflerimin tek bir harfini hakkıyla okumaya gayret etmezdi.

Mihrapta ondan ne gramer, ne anlam, ne de saf telaffuz hakkını  dürüstlükle hakkını ondan alamadım

Okurken  boğazını temizler ve hüzün cübbesindeki mavi renk güzeldi.

benim hakkımda iddialarıyla ne kadar övünse de, anlamımın derinliğini bilmiyordu, çünkü bu kalabalık konuşmanın ve yaygaranın ötesinde tek kelime edemiyor.

Bazen beni mecazi anlamda okur ve “Evet, eşekler gibi yüksek sesle”.

İddialarım hakkında çok fazla gevezelik etti, sonra (içerdiğim) anlamların kapsamını anlamadı.

Gayretini atını benden uzaklaştırdı ve peçemizden yüzümüzü tanımadı.

Kendi başına kaldığında çirkine ve güzele köpek gibi davrandı ve insanların işini yapmadı.

O, aklını ve ruhunu benim hükmüme koymadı, kendi fikrine ve kaprislerine uymamı sağladı.

Bir keresinde beni tutku kılıcıyla bıçakladı, bir keresinde de kendimi tuzağa düşürerek bağladı.

Bazen beni içki yoluna götürür, benim hakkımda şarkı söylesin diye mahallemde beni okurdu.

Bazen de sessizlikten  kırılmış gibi,  harflerimin başları ve yüzleri gösteriş niteliğinde ve takdire şayan bir okuyuşu vardı.

Sözlerim yumuşamaya başlayınca harflerim yaralarla ayrılırdı.

Ey planların yaratıcısı! Böyle bir belaya karşı yargı gününde adil bir karar istiyorum!

Bu gelip geçici meskende, bazen kalabalık caddelerde bazen dua ederken, bazen sözlerinle bazen de sesinle, bu geçici meskende, hayranlık uyandırmak için parlarsın.


**

 

ذكر حجة القرآن

٢١٢٠-ابق حتى العرض على الخالق، فالقرآن يشكو من روحك.

يقول : هذا الماحل المصدق عنك، ويضع كثيراً من الباطل على الحق ( الذى تدعيه ) .

يقول : يا أيها الخالق : أنت تعلم العلن كما أنك تعلم ما يخفى.

لقد كان يقرأ فى الليل والنهار بصوت مرتفع، ولكنه لم يكن يعطى حرفاً واحداً من حروفى حقه.

ولم أنل منه حق النحو والمعانى والإعراب بالصدق فى المحراب.

٢١٢٥-وكانت حنجرته تحسن فى الغناء ، كما يحسن اللون الأزرق فى أردية الحزن.

وليس لأذن قط نصيب من الزمزمة، اللهم إلا لحديث الدمدمة.

أحياناً قرأنى بطريقة ا لمجاز، وأطلق :يقاً عالياً كالحمير.

وقد ثرثر كثيراً فى دعواى، ثم لم يدرك قدر المعانى( التى أحتويها ) .

وقد لوى عنان جواده عن الخاص فى، ولم يعرف وجهنا من نقابنا.

٢١٣٠-وعلى رأس محلتنا تصرف تجاه القبيح والجميل كالكلب ولم يفعل فعل البشر.

ولم يضع عقله وروحه فى حكمى، وحملنى على رأيه وهواه.

فطعننى حينا بسيف الهوى، وربطنى حينا فى شراك النفس.

وساقنى حينا إلى طريق الشراب، وقرأنى حينا من أجل أن يتغنى بى.

وأحيانا كسر= بالسكون= كالاسفين، رؤوس حروفى ووجوهها من دلاله وعجبم.

٢١٣٥ -وحين أخذ أحيا نا ينغم القول، تفرقت حروفى من الجراح.

ويا أيها المدبر أريد الإنصاف منك يوم الدين من مذبر مثل هذا( الشخص) .

وفى دار المجاز دلالا، حيناً فى السوق وحيناً فى الأذان.

كان يتجلى من أجل الإعجاز، حيناً بالحروف وحيناً بالصوت.

**

On The Allegations Brought Forward By The Word Of God.

Wait till the Qur’an shall make complaint of thee before God on the judgment day, and shall say, How much falsehood has this deceitful  one, whom Thou trustedst,  drawn forth from Thy truth !—shall say,  God, thou knowest both the manifest and the hidden ; night and day he recited me loudly, and rendered not justice to a single word of me. Neither in grammar, nor meaning, nor pure pronunciation did  I ever receive in the mihrab   my due from him with honesty. He has a good voice when he intones, and his robe of mourning is a pretty blue; but however he boasted his claims in respect of me, he knew not the depth of my meaning, for beyond talk and clamour this crowd are unable to utter a word. He never pushed forwards his horse towards   my private grounds, —could not distinguish my face from my veil; when he entered my street he showed in his discussions   no worth but only worthlessness. He surrendered not his mind and soul to my words, but forced me in the direction of his own decision and desire ; now he wounded me with the sword of his lusts, and again he fettered me in the snare of his passions ; now he brought me to his drinking­parties, and again sang me as a song ; sometimes he would recite me  by way of profanity, making a noise like an ass in his shamelessness ; now he would break through the frigidity of my words with his amor­ousness, as a gimlet through wood ;  now like a professional story-teller with his cadences he would scatter my words abroad to the stroke of his plectrum.     deviser of schemes   I ask for a just decision on the day of judgment against such an affliction !

For the sake of blandishment in this transitory abode,—sometimes in the crowded street and sometimes at time of prayer, sometimes by thy words and sometimes by thy voice,—thou shinest but to attract admiration. The words that have been polluted by thee, though they be wise, yet are they folly; for though the breeze is pleasant and delightful, yet if it pass over ordure it is not so. Has not God by His command plainly denied His Qur’an to the impure ?

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar