HADİKA...Kuranı Kerimin Sırları
Dil,
Kur'an-ı Kerim'in sırrını söyleyemez, çünkü O'nun mahremleri onu gizler; Kur'ân-ı
Kerim kendi sırrını bilir, onu kendisinden işitin, çünkü onu kendisi bilir.
Nefsin
gözü dışında hiç kimse gerçek Kur'ân-ı Kerim okuyucusunun sözlerinin ölçüsünü
bilemez;
Hz.
Osman olsan bile, Kur'ân-ı Kerim'i gerçekten bildiğimi söylemeyi kendime görev
edinmeyeceğim.
Dünya
yaz sıcağına benzer ve insanları da ayyaşlar gibi;
Hepsi
gafiller çölünde kaybolup kaçmışlar, ama ölüm çoban, insanlar sürü gibidir.
Şehvet
ve sefalet savurganlığında sıcak kum akan su olarak görünür.
Kur'ân-ı
Kerim Fırat'ın serin suyu gibidir, oysa sen Arasat'ta/hesap ovasında susamış
bir günahkâr gibisin.
Harfleri,
Kur'ân-ı Kerim'in şartları ve su olarak düşünün, suyu için ama dışına bakmayın.
Yaz mevsiminde
güneş seratan burcunda, evin sana düşman gibi görünüyor.
Çünkü
su soğuktur, firuze/turkuaz kap, sana kalan rızıksız bir beden.
Saf
Kur'ân-ı Kerim'in temiz kalple olan sırrı, ıstırap çığlığıyla dolu acıyı ortaya çıkardığı gibi
Akıl
kendi yorumunu nasıl keşfedebilir? Ama içindeki bir zevk en içteki sırrını
öğrenir.
Harflerin
görüntüsü sözden olmasa da giysisinde Yusuf'un kokusu vardır;
Güzel
Yusuf Mısır'da kalmıştı, ama koku Kenan'daki Yakub'a ulaştı.
Harf
dil tarafından söylenebilir, Kur'ân-ı Kerim'in ruhu ise ruhla okunabilir.
Harf
kabuk, Kur'ân-ı Kerim inci gibidir; özgür doğanların kalbi kabuğa
meyletmezler.
Kur'ân-ı
Kerim güzel ve ince çizilmiş olmasına rağmen, dağ desenli taranmış yün gibidir.
Musa
gibi müziğini yüreğinde dinle, müzik aletleri gibi dışarıya vurma.
Kuran'ı
okuduğunda tatlı bir lokma yer; kim, yırtık pırtık cübbesini duyar mı?
Ayetlerindeki
telaffuz, harf ve ses, bir bitkinin gövdesinden çıkan lifler gibidir.
Kabuk
güzel ve de tatlı olmasa da, yine de çekirdeği korur.
Yeter
ki sen bir düzenlendiğin bu toprakta olduğun sürece ve karmaşık olan bu konumda
olduğun sürece;
Gözünle
sıralanışın, kalbe inen güzelliğine bakarken, dilin harfleri okur, kalp
manalarına bakar.
Ve
Kur'ân-ı Kerim'in kutsallığı uğrunda, onun söylenmesinden önce aklı kurban et.
Akıl
onun sırlarına rehber değildir; mantık burada aciz kalır.
Hilelerle
dolu bu dünyada olduğun sürece ve bu gemide olduğun sürece kötülüklerle
dolusun.
Artık
sen (zimmet üzerinde) korumasızsın ve fitne ateşleyicisin, öyleyse ne zaman sır
saklamaya layık olacaksın?
Sen
şehvetlere meyilliysen, şehvet sahibiysen, o zaman çocukluk amellerini yap,
çünkü bunun için yeterince insan değilsin.
Aklı
süslü dünyayı ele geçtiğinde, saf iyilik kötülüğün yerini aldı.
Şeytan
ihtiyaç içinde cehenneme koştu ve Süleyman yine yüzüğünü buldu.
Ve
o vakit, gerçek dinin günü doğduğunda, hayal ve his tasavvuru ve vehm gecesi uçar
gider.
Gayb
âleminin peçelileri, senin kusursuz olduğunu gördüklerinde, seni gayb yurduna
götürürler ve sana yüzlerini gösterirler;
Sana
Kur'ân-ı Kerim'in sırrını açıklarlar harf perdesini kaldırırlar.
Topraktan
kurtulan kimse, pisliğin parçalarını görür, o halde temiz olanı görene kadar
temiz olmalısın..
Şeytan,
sırrına yenik düştü, Kuran'dan kaçmasına şaşmamalı
Kuran anlayışı, gururun başladığı beyinlerde
oturamaz;
Kur'ân-ı
Kerim'i işitmek kulağı korur, onun zevki için idrak çalışır.
Kur'ân-ı
Kerim'in sırrını anlamanız, kalbiniz ve ruhunuzdan başka bir şeyle sınırlı
değildir, o halde dilinle sus.
Anlayış,
hakikati hareketlendiren bulursa, Kur'ân'ın sûrelerini sûretinden de anlar.
Allah'ın
kelamının sırrına kulak vermez, Kuran'ı dinlemekten yüz çevirir ve surenin
sırrına aldırmazsın;
Fakat
akıl Allah Teâlâ tarafından terbiye edilirse, surede Kur'ân-ı Kerim'in sırrını
keşfedecektir.
**
فى سرالقرآن
٢٠١٥-يعرف القرآن سر القرآن جيداً ، فأسمع( سره)
منه فهو يعلم كل شى، تماماً.
وحتي
حينما لا يكون خافيا عن المسموح لهم، فكيف يستطيع اللسان أن يقول سر القرآن ؟
فلا يعلم
أحد مقياس الكلمات من قارى. القرآن إلا يبصيرة الروح.
وحتى
إذاكنت مثل =عثمان= فأنا لا أقول لك : أنك تعلم القرآن جيداً.
وهذه
الدنيا مثلها كالصيف، والخلق فيها كأنم سكارى.
٢٠٢٠-وهم جميعاً( تائهون) فى صحراء الغفلة،
والموت كالراعى والناس كالقطيع.
وفى بادية
الهوى والهوان هذه، الرمل حار كأنه الماء الجارى.
والقرآن
كالماء البارد الفرت، وأنت كالعاصى الظامىء فى العرصات.
فإعتبر
الحروف والقرآن كالظروف والماء ، فإشرب الماء ولكن لا تنظر إلى الظرف.
فالوقت
صيف والشمس فى السرطان، ومن أجل ذلك تبدو لك الأوطان العداوة.
٢٠٢٥-ولأن الماء بارد والظرف فيروزى، فإنما يبقى
لك وجود بلا رزق.
وسر
القرآن الطاهر مع القلب الطاهر، ذلك أنه يبوح بالألم بصوت ملىء بالهم.
ويعلم
الذوق أصل سره جيداً ، فمتى يعلم العقل شرحه وبسطه ؟
فإذا كانت
صورة الحروف ليست من الحروف، فإن رائحة يوسف داخل القميص.
كان يوسف
الجميل قد بقى فى مصر، ووصلت الرائحة حتى كنعان إلى يعقوب.
٢٠٣٠- فحروف القرآن من معانى القرآن، مثلما
تكون الروح من بدنك.
فالحرف
يمكن أن يساق على اللسان، أما روح القرآن فيمكن قراءتها بالروح.
فالحروف
كالصدف والقرآن در، ولا يميل إلى الصدف قلب الحر.
وبالرغم
من أن حرفه كان جميلا ومنقوشاً ، إلا أن الجبل قد صار منه كالعهن المنقوش.
وإستمع من
الباطن كما فعل موسى، ولا تسمع من الخارج( كما تستمع) إلى آلة الموسيقار.
٢٠٣٥-وحينما تقرأ الروح تكون كأنها تضع الأدم
على اللقمة، وحينما يسمعه القلب فإنه يمزق الخرقة
واللفظ
والحرف والصوت فى الآيات، مثل الياف من سيقان نبات.
هذا وإن
لم يكن الجلد حنا أو رقيقاً ، فارفع الحجب عن جلدك تجد اللب.
والحكمة
تعنى عن خبثك، وينزل الكتاب من أجل جهلك.
وما دمت
فى هذه التربة التى هى ترتيب، وما دمت على هذا المركز الذى هو مركب؛
٢٠٤٠-أنظر إلى
الصفصاف بالعين وإلى طوبى بالقلب، وأقرأ الحرف باللسان والمعنى بالقلب.
ومن أجل
حرمة القرآن، أجعل العقل أمام نطقه قرباناً .
فالعقل لا
يكون دليلأ لأسراره، ذلك أن العقل قد صار عاجزاً فى أمره.
وما دمت
فى هذا العالم مليئاً بالحيلة، وما دمت على هذا المركب مليئا بالكيد.
فأنت الآن
غير محافظ ( على الذمار ) ومشعل للفتنة، فمتى تكون جديراً بحجب إلسر.
٢٠٤٥-فأنت لم تصبح على سره واقفا، ولم تصل حتى
الآن إلى الموقف ( الذى يسمح لك فيه بهذا ) .
وما دمت
ميالا إلى الهوى وصاحب هوى، فافعل أفعال الطفولة فلست رجل الأمر.
وحينما
إستولى العقل على دنيا الهوى، أخذ الخير المحض مكان الشر.
-وهر ب الشيطان
إلى جهنم الحاجة،ووجد سليمان خاتمه ثانية.
وفى ذلك
الزمان الذى ينبثق فيه صبح الدين، يفزع ليل الوهم والخيال والحس.
.٢٠٥-وحينما يراك اولئك المحجبون فى عالم الغيب
خليآ من العيوب.
يأتون بك
إلى دار الغيب، ويرفعون الحجب من أمام وجهك.
وحينما
يظهرون سر القرآن لك، يكشفون أمامك حجب الحروف .
فالمخلوق
من التراب يرى اجزاء التراب، فينبغى طاهر حتى يرى الطاهر.
وقد صار
الشيطان مهزوماً من سره، فأى عجب أن يهرب من القرآن.
٢٠٥٥-ويهرب فهم القرآن من الرأس التى ينبثق
فيها شيطان الكيرياء .
فمن سماع
القرآن تحم الأذن، ومن أجل سرسوره يعمل الفهم.
فلا يجمل
فهمك إلى سر القرآن، إلا قلبك وروحك فاصمت بلسانك.
فلو يجد
الفهم تحريك الحق، يفهم سر القرآن من سوره.
**
Of The Recital Of The Secret Of The Qur’an.
Tongue cannot
tell the secret of the Qur’an, for His intimates keep it concealed ; the Qur’an
indeed knows its own secret,—hear it from itself, for itself knows it. Except
by the soul’s eye none knows the measurer of words from the true reader of the
Qur’an ;—I will not take upon myself to say that thou truly knowest the Qur’an
though thou be ‘Ubhman.
The world is
like the summer’s heat, its people like drunkards therein, al] wandering in the desert of
indifference; death the shepherd, men his flock ; and in this waste of desire
and wretchedness the hot sand
shows as running water. The
Qur’an is as the cool water of Euphrates, whilst thou art like a thirsty sinner
on the plain of the Judgment. The letter and Qur’an hold thou as cup and water; drink the water,
gaze not on the vessel. Because it is summer, thy home seems to thee a mine of enmity ; because
the water is cold, the vessel of turquoise, thou usest not to fast. To the pure heart suffering will tell in a cry
of anguish the secret of the pure Qur’an ; how can Reason discover its
interpretation ? But a delight in it finds out its inmost secret.
Though the written characters are not of the word, the scent of Yusuf is
in his garment; the fair Yusuf was cast away in Egypt, but the scent reached
Ya’qub in Canaan. The letter of the Qur’an is to its sense as thy clothes to
thy life; the letter may be uttered by the tongue, its soul can be read but by
the soul. The letter is as the shell, the true Qur’an the pearl; the heart of
the free-born desires not the shell. Though its words are fair and finely
traced, though the mountain becomes as carded wool before them, make music of them in thy heart like Moses,
not outwardly like the treble of the pipes. When the soul recites the Qur’an it enjoys a luscious
morsel; whoso hears it, inepds his ragged robe? The words, the voice, the
letters of the versus, are as three stalks in bowls of vegetables. Though the husk is not
fair nor sweet, still it guards the kernel; but through thy 9 impurity the mystery becomes a song, the
word of God a tune through thy folly. .
Whilst thou
art in this tomb appointed for us, this residence contrived for us, in this
world full of objects of pursuit, this abode of deceit, look with thy earthly
sight upon the willow, and with thy soul upon the tuba-tree ; read with thy tongue the letter, and the sense
with thy soul.
Sacrifice, to
honour the Qur’an, thy reason before its discourse ; reason is no guide to its mysteries ; reason
is impotent here. Thou art now shameless, deceitful; thou art not worthy to
have the curtain of the mystery drawn aside ; thou knowest naught of its
secret, hast not yet arrived at ‘Arafat.
So long as thou desirest
pleasure and cherishest desire, play as a child,—thou art not man enough for
this.
But when wisdom has conquered the world of
desire, pure goodness succeeds to evil ; the devil of passion flies to Hell,
and Sulaiman regains his ring ; the Qur’an’s secret routs the demon ;—what
wonder if he flies in terror from the Qur’an ?
Wait, for when
the day of true religion dawns, the night of thought and fancy and sense flies away. When the veiled ones of the
unseen world see that thou art stainless, they will lead thee into the
invisible abode and reveal to thee their faces ; and disclosing to thee the
secret of the Qur’an, they will withdraw the veil of letters. The earthy will
have a reward of earth, the pure shall see purity. An understanding of the
Qur’an dwells not in the brain where pride starts up ; the ass is dumb as a
mere stone, and lends not his ear to the secret of God’s word,—turns away from hearing the Qur’an
and pays no heed to the sura’s secret; but if the mind be disciplined of God it
shall discover in the sura the secret of the Qur’an.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar