Print Friendly and PDF

HADÎKA...Fakirlik ve Hayretin Sıfatları

 


O, kalbin ihtiyaç sesini işiten, kalpten çıkan sırrı bilendir.

Ve kalp, ihtiyaç kapısını açtığında, aradığı her şeyi önünde bulur.

Dua kalbin kapısını açtığında, arzusu onu karşılamak için öne çıkar:

İkbal'e giden yolda "Ya Rab" çığlığını memnuniyetle karşılamak için Sıddık gibi "Lebbeyk"  dışarı çıkar.

Firavun gibi su yüzüne yaslanmış, renklerine büründüğün o ateşi [parlatma]

O halde, ne kadar tebliğ olursa olsun rüzgârı azalt, çünkü hakikate akılla değil, imanla ulaşırsın.

Akıl, onun mahiyetinden ve tarifinden habersizdir ve zevk/tat, hasretinin yakasından bir ferahlıktır.

Akıl ve ruh onun melekût mülküdür. Melekût âlemi onun uluhiyetine uygundur.

Senden bir 'Ya Rabbi' feryadı, iki yüz defa O'ndan 'İşte ben' gelir; Senden bir 'Selam', -bin kere 'Ve senin üzerine' diye cevap verir.

Akıl, şemsiyeyi kapısında taşır ve ruh, ordusunun bir askeridir. 

Bırak insanlar iyilik yapsınlar, kötülük yapsınlar, O'nun rahmeti ve lütfu devam etmektedir.

Yoksulluk O'nun sarayında bir süstür, sen dünyevi ihtiyacını hediye olarak getirirsin; o halde muhtaç olun, çünkü menfaat ve sermaye budur.

O'nun bolluğu senin yoksulluğunu alacak ve senin uzun kederini kabul edendir.

Bilal onun sarayında dostuydu, oysa vücudundaki derisi sevgilinin siyah örgüleri gibiydi.

Onun zahiri kılık kıyafeti, cennet kızlarının yüzüne kara bir misk gibi oldu.

Aşığı ve düşmanı yenilemek için her iki dünyada cildlerini değiştirdi.

Burada dinden gelen ve  melikin temennisinden başka bir baş yoktur.

  Ey dervişleri bir araya toplayan/yöneten ve ey yaralıların kalbini koruyan. Ayva gibi [sararmış] olanı iyileştir, yay gibi olanı düzelt.

İnsanların işlerini yöneten yoksulluğun/ihtiyacın pençesinde tamamen çaresizim; benim işlerimde kolay gelsin.

Sen melekût âleminde bir tanesin, ceberût âleminde tek gücü olan da…

Melekler diyarında yalnızım, kudret dünyasının görkeminde yalnızım;

Hasret ormanının sonu olmadığı gibi, ilim ayetinin de başı yoktur.

Ey çocuk!

Sen gizli dünyanın durumu hakkında hiçbir şey bilmiyorsun ve beladan afiyete geçemezsin.

Sen gerçekten bu yolun adamı değilsin, sen başıboş bir çocuksun ve yolun uzmanı da değilsin.

Sen bir çocuksun, öyleyse git ve toprakta oyna ve kibir ve istiğna/gönül doygunluğu/ihtiyaçsızlık etrafında dolan.

Ey çocuk, kibir ve istiğna senin iki dostunsa Allah Teâlâ ile işin ne?

Naim Cennetini ne yapacaksın, Ukba/ahiret dünya karşılığında yapıldı. [Bu dünya için ahiret hayatını reddeden Cennet ve sonsuz zevkle ne ilgin var?]

Ne zaman kendine dua ettiğinde, neyin hayırlı olduğunu senden daha iyi bilir.

Hurileri ve sarayları ve onların zinetlerini sen dünyadayken sana arz etti./haberdar etti.[ ama sen bu dünya ve güzellikleri karşısında aldanıyorsun.]

**



 

فى الافتقار والتحير فى صفاته

١٥١٥-هو المستمع نغمة الاحتياج من القلب، وهو المطلع على طلوع السر من القلب .

وحينما يفتح القلب باب الاحتياج، فإنه يجد أمامه كل ما يطلبه.

و= يارب=  منه فى الطريق الرئيسى للاقبال، تجعل الصديق يقول=لبيك= فى الاستقبال.

فتلك النار التى كان لك منها ألوان، متكئة على وجه الماء كفرعون.

-فقم بئقل الرح مهما صار منه النقل، لأنك تصل إلى الحق بالايمان لا بالعقل٠

١٥٢٠-والعقل جاهل فى كنه وصفه، والذوق فرح من طوق شوقه.

والعقل والروح ملكا مملكته، ومملكته ملائمة لألوهيته.

-=فيا رب= منك تقابلها مئتا = لبيك= ، وسلام واحد منك يقابله ألف ( السلام عليك) .

فالعقل حامل للمظلة على بابه، والروح جندى من عسكره.

ولا تنقطع رحمته ونعمته، بالرغم من خير الخلق أو شرهم على الدوام.

١٥٢٥-فالاحتياج زينة لحضرته، فكن محتاجا فهذا هو النفع ورأس المال.

وهو الذى يقبل حزنك الطويل؛ وهوالمستغنى عن احتياجك.

وكان بلال صديقا له فى بلاطه، وإن كان جلده على جسده كأنه الضفائر السوداء للحبيب.

-وقدصار رداؤه الظاهر من أجل الدال خالا مسكيا على وجه الحور.

فهومبدل الجلود فى الدارين من أجل تجديد الحبيب والعدو.

 ١٥٣٠- وليست هناك رأس قط رئيسة عليه هن أجل الدين وتنمية الملك.

-ويا من قد صففت جمع الدراويش، ويا من أنت الحافظ لمجروحى القلوب.

اشف ذلك الذى صار مثل السفرجل   ، وقوم قامة ذلك الذى صار مثل القوس.

ولقد وقفت عاجزا فى يد الاحتياج، فهون على أمرى يا مهيى أمور الخلق.

فأنت المتفرد بخطة الملكوت وأنت المتوحد بعزة الجبروت.

٥ ٥٣ ١ - وليست هناك بداية لآية العلم، كما أنه ليست هناك نهاية لغاية الشوق.

وأنت لا تدرى شيئا عن حال عالم السر، ولا تستطيع أن تعود من البلاء إلى العافية.

ولست فى الحقيقة رجل هذا الطريق، أنت طفل ضال ولست خبيرا بالطريق.

أنت طفل فاذهب والعب فى التراب، وطف حول الكبير والاستغناء.

فما دام الكبير والاستغناء صديقين لك، فأى شأن لك أيها الغلام مع الله.

١٥٤٠ -وماذا تصنع فى جنة النعيم والأبد، فقد صنع العقبى ردا على الدنيا.

وحينما دعاك إلى نفسه،فإنه يعرف حسبتك خيرا منك.

وقد عرض عليك الحور والقصور، وأنت لا تزال فى الدنيا وزينتها.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar