HADÎKA ...Allah Teâlâ'nın Koruması Ve Murakabesinde Olmak
Allah Teâlâ'nın Koruması Ve Murakabesinde Olmak Hakkında
Hakkın
yardımı ile kuşatılanının ağını dokuyan örümceği olur.
Kertenkelenin
dili onu övgüyle yağdırır…yılanlar dahi onu memnun etmeye çalışır.
O'nun çarığı tahtın zirvesine basar; onun yakut dudağı toprağın süsüne lâyıktır. [Toprak onunla şeref duyar]
["Muhammedün beşerün la kel beşeri…Bel hüve yakutün beynel haceri."
"Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem
Efendim beşerdir; fakat beşer gibi değildir. Belki o taşlar arasında yakut
gibidir. Gerçi yakut da taştır; fakat diğer taşlar gibi değildir..."]
Zehir
ağzında şekere, taş ise ellerinde mücevhere dönüşür.
Başını
Onun eşiğe koyan, ayağını zamanındaki dünyevi şeylerin başına koyar;
Akıl
aciz olanı bu kapıya çağırır, çünkü bu kapıdan sapan aciz kalacaktır.
Senin
için cehaletten ve bilgisizlikten korkarım ki, sabretmeli ki, [yoksa] birdenbire
yola çıkamaz hale gelirsin.
Cahillik, fırınını/ateşini ve haşhaşı
verdiği sürece cehenneme sürükler.
Gördüm
ki, bir kimsenin çiğnediği lokmayı, ondan bir buğday tanesi çıkıyor.
Ve
hayvanların önünde kuşların, çekirgelerin, eşeğin sert bakışları tandır alevi
gibi.
Kim
değirmen taşının altında değişmeden
kaldı. Allah korusun, kim korur ki?
Malın,
nefsin için, O sana kafi bir koruyucudur. Sen O'nun yarattıklarındansın.
Eğer köpek ve zincir alırsan, çölün ceylanını yakalayabilirsin.
ve
buna olan samimi inancınla güvenir, geçim derdi düşünmezsin.
[Ben
sana derim ki, akıl ve sağduyu ile, sözlerime
kulağının kapısını kapatama.]
Senin köpeğe ve benim gördüğüm zincire olan
güvenin, her şeyi işiten ve görenden daha büyüktür.
Eğer
inanç binan bu temel üzerinde duruyorsa,
demir zincirli köpek inancına saldırır ve yıkılırsın.
Zekat Veren Bir Topluluk Hakkındaki Kıssa
Cömert
bir adam, oğlunun gözleri önünde o kadar çok altın çuvalı dağıttı ki, babasının
cömertliğini görünce,
"Baba,
bundan benim payım nerede?"
"Ey
oğul, Allah'ın hazinesinde" ve yine dedi ki;
"Ben
senin payını Allah'a verdim, hiçbir vasi ve onu seninle paylaşacak kimseye
bırakmadım ve O sana tekrar verecektir."
O
bizim yaratıcımız hayatımızın düzenleyicisi ve Efendimizdir;
O
hem imanımıza ve dünyamıza yetmez mi?
Kesinkes
sana zulmedenlerden değildir.
Herkese
verdiğine karşılık yetmiş katını verir; Sana bir kapıyı kapatırsa, on kapıyı
açar.
Rezzâk Teâlâ'nın Rızık Verme Sebeplerindeki Hikmetler Hakkında
Görmüyor
musun ki, hikmet sahibi, eşi ve benzeri olmayan Allah'ın, daha var olmadan
önce, seni ana rahminde yarattığı zaman, kandan sana dokuz ay rızık verdi.
Annen
seni karnında besledi, sonra dokuz ay sonra seni doğurdu;
O
dayanak kapısını çabucak sana kapattı ve sana daha iyi iki kapı bahşetti, o
zaman seni göğsüyle tanıştırdı, gece gündüz senin için akan iki pınar;
"Bunlardan
iç, ye = her iyi şey =ve hoşgeldin, çünkü sana haram değil" dedi.
İki yıl sonra seni sütten kestiğinde, senin
için her şey değişti; Sana rızkını iki elin ve ayağınla verdi:
'Onu
bunlarla al ve bunlarla dilediğin yere git! '
Eğer sana iki kapıyı kapattıysa, bu doğrudur,
çünkü iki yerine dört kapı ortaya çıktı:
'Bunlarla al, zafere gidenler; git „ günlük
ekmeğini dünyanın her yerinde ara ! '
Senin için belirlenen vakit ansızın geldiği
zaman, tüm dünya meseleleri mecazidir/dünya mallarının hepsi geçip gider.
İki
el ve ayaklar işlerinde aciz durumdayken
sana bu dördüne karşılık verir. Eller ayaklar mezara kapatılır ve sekiz gök
kısmet olur;
Bakireler
ve gençler sana sekiz kapı açılır.
Cennet
senden önce gelir ki, herhangi bir kapıya sevinçle girersen, bu dünyanın
hatırasını kaybedersin.
O,
sana anne babadan daha şefkatlidir ve ebediyette önderindir.
Ey
genç, bu noktayı iyi dinle ve Allah'ın verdiğinden ümit kesme. Allah sana ilim verdiğinde, imanı kalbinin
derinliklerine yerleştirdi.
Senin
gelinliğin gibi olan esvabını kıyâmet günü senden almayacak.
İlmin
veya altının yoksa ve Ona sahipsen neden hüsran/özlüyorsun?
Seni
yüceltecek, - rezil olmayacaksın; Seni şereflendirecek, hor görülmeyeceksin.
Kalbini
sahip olduklarına bağlama ve bil ki sana baki olandan verdiği kadardır.
Hazine
biriktiriyorsun, bir daha görmeyeceksin; eğer onu O'na verirse, yine hediyeni sana
verirdi.
Ve
ateşe sahte altın koyduğunuzda, onu yutar ama taze altın senin için parlar.
Ve
yaktığı kötüyü, senin için iyilikle değiştirir ; talih başını göklerden sana
doğru eğiyor.
Ateşin
sağladığı fayda ne kadar kalıcı olursa, ateşi tutuşturan da o kadar
şefkatlidir;
Neyin
iyi neyin kötü olduğunu bilemezsin; O senin kendin için senden daha iyi bir ölçen
ve tartandır.
Arkadaşının
canlı/samimi dostluğu var, öyleyse neden kapısını çalsın?
Senin
samimi dostundur; neden ondan korkup kaçıyorsun?
Ey
'olmadıkça', 'Değil' kıyısına giysi ve can bırak;
Ey
(Hayır) midyesindeki cevheri/inciyi arayan, ruhunu ve giysiyi (Hayır) denizin kıyısına koy.
Hakk,
yalnızca varlığı sona erdirmiş/fenâ olana yönelir; bu yokluk yolunun şartlarındandır.
Sen
yok oluncaya dek varlık miğferini bir yana bırakmazsan, sonsuz hayata giden
yola yüzünü çevirmeyeceksin;
Ve
hiçliği bulduğun zaman, hakikate koşarsın. Varlıkla olduğun müddetçe dilencilik
yolundasın.
Allah'ın
kitabında okumadın mı, "insanlar ölü değil, diridir."
Şayet
zaman/yaşadığın hayat zillete düşürüyorsa, tutkularını bırak, yaratıcıların en
iyisi seni var yapacaktır.[Gerçek varlığı, yani kendini verir]
**
فى الحفظ والمراقبه
٢٤٠- كل من كان من عون
الحق محيطا به، يصير عنكبوته ناسجا للاستار.
- يلهج عليه بالثناء لسان الضب، وتبحث عن رضائه الأفاعى.
-
ويظلل نعله ما
فوق السماء ، ويكون ياقوته جديرا بزينة الأرض.
- ويصير السم سكرا فى فمه، ويصير الحجر جوهرا فى قبضته.
- وكل من يضع رأسه على هذه العتبه، يضع قدمم على تريكة الزمان.
٢٤٥- والعقل يدعو العاجز
إلى هذا الباب، ذلك أن الذى يبتعدعن هذا الباب يظل عاجزا.
- وإنى أخاف عليك من الجهل وعدم المعرفة، أن تصبر عاجزا فجأة على الصراط.
- فثمه جاهل يسحبك إلى النيران، ما دام يعطيك الفرن والخشخاش.
- فلقد رأيت اللقمة التى يمضغها المرء ، تخرج من بينها حبه قمح.
- كانت أمام الطير والجراد والدواب، وتحت نظرة الحمار القاسية ولهب التنور.
٠ ٥ ٢ - ثم صارت أيضا بين شقى طاحونتك، وبالرغم من ذلك فقد حفظها الله.
- فمن أجل حفظ المال والنفس، هو حسبك إذ أنك من صنعه.
- وأنا اتحدث إليك ولو أنك عاقل فطن فاستمع إلى نصيحتى.
- حينما تحصل على الكلب والقيد، تستطيع أن تنزل الهزيمه بغزال الصحراء .
- وأنت بهذا الاعتقاد وهذا الاخلاص، من أجل المعاش وكسب الخلاص.
٢٥٥- أرى أن اعتمادك على
الكلب والقيد، أكثر من الاعتماد على السميع البصير.
-
وفى هذا البناء
أغار الحديد (القيد)، وأغار الكلب على إيمانك.
التمثيل فى قوم يؤتون الزكاة
- وهب رجل أريب كريم أمام ابنه، بضع آلاف بدرة من الذهب
-
وحين رأى الابن
بذل والده، أطلق عليه لسانه يعيبه ويعذ له.
- فقال : يا أبى أين نصيبى،قال :يا
نى( نصيبك) فى خزانته.
٢٦٠- فنصيبك دون ( اللجوء إلى)
وصى أو مخزن، أعطيته للحق وهو سيرد ه إليك.
فمادام هو صانعنا ومولانا،
فليس كثيرا عليه ديننا ودنيانا.
- فهو ليس إلا بارىء الأرواح، ولا يظلمك منها قط.
-
وهو يعوض البدرة
بسبعين ( مثيلاتها ) ، وحينما يغلق بابا يفتح أمامك عشرة أبواب.
فى الحكمة وسبب رزق الرزاق
- ألم ترأن الذى سبق كل الوجوه، حين خلق وجودك فى الرحم.
٢٦٥-أعطاك رزقك من الدم تسعة شهور،الخالق الحكيم الذى لامثل له.
وربا ك أيضا فى بطن أمك، وبعد تسعة شهور أتى بك إلى الوجود.
-
وحينيا أغلق هذا
الباب للرزق فى وجهك، اعطاك بعده بابين أفضل (منه).
-
أعطاك بعد ذلك
الألفة بالثديين، فهما أمامك طوال النهار والليل ينبوعان جاريان.
-
و قال لك: اشرب من
هذين الاثنين، =كل هنيئا= فليسا حراما عليك.
-
٢٧٠- وحينيا فطمت بعد عامين،
تبدلت جميع أحوالك.
- أعطاك رزقك من يديك وقدميك، امسك بتلك واسع بذى فى كل مكان.
- فإذا كان البابان قد جاز غلقهما عليك، فقد أقام بدلا منهما أربعة أبواب.
- فخذ باليدين واسع بالقدمين يدأب،واطلب الرزق من أنحاء العالم.
- وحين يحم القضاء فجأة، تكون أمور الدنيا كلها مجازاً .
٢٧٥- عجزت اليدان والقدمان عن العمل، وبدلا من
الأربعة أعطاك ثما نية.
- فحينما قيدت الأربعة منك فى اللحد، صار الجنان الجمان خالدة من أجلك.
- فقد أعاد فتح الأبواب الثمانية لك، وأحضر أمامك الحور والغلمان :
- حتى تذهب إلى أى باب مسرورا وكيفما تشاء ولا تتذكر شيثا من الدنيا.
- فهوأكثر حأننا عليك من الأم والأب، وهورائدك إلى الخلد.
٢٨٠- و ياأيها الفتى استمع إلى
هذه النقطة، ولا تكن قانطا من عطاء الله.
- حينما أعطاك الله المعرفة، وضع الإيان فى أعماق قلبك.
- والخلعة التى كانت لك يوم عرسك، لا يسترد ها منك عند البعث.
-
- فإذا لم يكن لك علم أو مال ،وهو
لك فلم تخسرشيا.
- ولو وضعك فى مقام الفخر لا ترى عارا، ولو أعزك لا تنقلب ذليلاً .
٢٨٥- فلا تربط قلبك بما تملكه،
واعلم أن الباقى هو ما يعطيك إياه.
- فالذى تكتنزه لا تجده ثانية، أما إن أعطيته فهو يرد لك عطيتك.
- وحينما تضع الذهب المزيف فى النار تلتهمه، أما الذهب النضار فيتألق لك.
- والسىء الذى يحرقه يخلفه عليك حسنا، وتيمم دولة الفلك وجهها شطرك.
- ونفع النار فى أن تكون متوقدة باستمرار، ومشعل النار حينذاك أ كرم منها.
٢٩٠- فأنت لا تعلم الخير من
الشر، وهو خازنك أحسن إليك منك.
- فالصديق حيه فلماذا تدق على بابه، والحية صديق فلماذا تهلع منها ؟
- ويا أيها الباحث فى الصدف عن جوهر ( الا )، ضع الروح والثوب على ساحل ( لا
)
- فلا يميل الحق إلا إلى من لا وجود له، وزاد هذا الطريق ينبغى أن يكون من
العدم.
- فما دمت لا تضع من العدم خوذة على رأسك ، فإنك لاتيمم وجهك شطر البقاء .
٢٩٥- وحين تصير عدما فانت نسرع
نحو الحق، ومادمت= موجودا= فانت فى طريق التسول.
-
الم تقراً فى كتاب
الله، ليس الرجال اموات بل أحياء .
-
فلو أن الزمان أذل وجودك، لجعلك أحسن الخالقين موجودا.
**
On the Protection and Guardianship of God
Whoso is
fenced around by divine aid, a spider spreads its web before him ; a lizard utters his praise, a serpent seeks to please him. His
shoe treads the summit of the throne ; his ruby lip is the world’s in his month poison becomes sugar
; in his hand a stone becomes a jewel? Whoso
lays his head on this threshold places his foot on the head of things temporal;
wise reason is powerless to explain these things, for all are powerless who
come not to this door. I fear that through thy ignorance and folly thou wilt
one day be left helpless on Sirafc ; thy ignorance will deliver thee to the fire ;
see how it is administering the soporific lettuce and poppies to thee.
Thou hast seen
how in the middle of a morsel of food that one eats there will appear a grain
of wheat, which has survived the attack of locust, and bird, and beast, has
seen the heat of heaven and the glow of the oven, and remained unchanged under
thy millstone. Who preserved it ? God, God. He is a sufficient protector for
thee, for possessions and life and breath ; thou art of His creation, that
is enough. If thou procurest dog and chain thou canst overcome the antelope of
the desert, and in thy trust and sincere belief in this thou art free from
anxiety as regards a maintenance and livelihood : I say to thee,—and with
reason and judgment, so that thou mayst not shut the door of thine ear against
my words,—Thy trust in dog and chain I see is greater than in the
All-hearing and All-seeing ; the light of thy faith, if standing on this
foundation, is given over to destruction by a dog and a thing of iron.
The Parable Of Those Who Give Alms
A certain wise
and liberal man gave away so many bags of gold before his son’s eyes that when
he saw his father’s munificence he broke forth into censure and remonstrance,
saying, Father, where is 20 my share of this ? He said, o son, in the treasury
of God ; I have given to God thy portion, leaving no executor and none to
divide it with thee, and He will give it thee again.
He is Himself our Provider and our Master ; shall He not suffice us, both for faith and worldly goods ? He is no other than the disposer of our lives ; He will not oppress thee,—He is not of those. To everyone He gives back seventy-fold ; and if He closes one door against thee, He opens ten
On the Cause of our Maintenance
Seest thou not
that before the beginning of thy existence God the All-wise, the Ineffable,
when He had created thee in the womb gave thee of blood thy sustenance for
nine months ? Thy mother nourished thee in her womb, then after nine months
brought thee forth ; that door of support He quickly closed on thee, and
bestowed on thee two better doors, for He then acquainted thee with the
breast,—two fountains running for thee day and night; He said, Drink of these
both : eat and welcome, for it is not forbidden thee. When after two
years she weaned thee, all became changed for thee; He gave thee thy sustenance
by means of thy two hands and feet,—‘ Take it by means of these, and by those
go where thou wilt ! ’ If He closed the two doors against thee, it is but
right, for instead of two, four doors have appeared,—‘ Take by means of these,
by those go on to victory ; go seek thy daily bread throughout the world ! ’
When suddenly
there comes on thee thy appointed time, and the things of the world all pass
away, and the. two hands and feet fail in their office, to thee in thy
helpless state He gives an exchange for these four. Hands and feet are shut up
in the tomb, and eight heavens become thy fortune ; eight doors are opened
to thee, the virgins and youths of. Paradise come before thee, that going
joyfully to any door thou wilt thou mayest lose remembrance of this world.
Youth, hear this saying, and despair not of God’s bounty. If God has given thee knowledge of Himself and put belief within thy heart, the robe of honour which is to thee like thy wedding-garment He will not take from thee on the day of resurrection. If thou hast neither learning nor gold, yet hast this, thou wilt not be destitute. He will bring thee to glory,—thou shalt not be disgraced ; He will set thee in honour,—thou shalt not be despised. Thy possessions,— give not thy soul to their keeping ; what He has given thee, hold thou fast to that. Thou layest up treasure,—thou shalt not see it again ; if thougavest it to Him, He would give it thee again. Thou puttest gold in the fire,—it burns up the dross ; so He burns thy pure gold ; when He has burnt out the bad, the good He gives to thee ; fortune bends down her head to thee from the skies. The more enduring the benefit afforded by the fire, the kinder on that account is He who kindles the fire ; thou knowest not what is good nor what bad ; He is a better treasurer for thee than thou for thyself. A friend is a serpent ; why seekest thou his door ? the serpent is thy friend ; why fliest thou from it in terror ?
O seeker of
the shell of the pearl of ‘ Unless ’, lay down clothing and life on the
shore of ‘ Not ’; God’s existence inclines only towards him who
has ceased to exist ; n«m-existence is the necessary provision for the journey.
Till in annihilation thou lay aside thy cap thou wilt not set thy face on
the road to eternal life ; when thou becomest nothing, thou runnest towards God
; the path of mendicancy leads up to Him. If fortune crushes thee down, the
most excellent of Creators will restore thee. Rise, and have done with
false fables ; forsake thy ignoble passions, and come hither.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar