Print Friendly and PDF

HADÎKA...Hikâyeler

 

 Hikâye  

Hz. Ömer bir gün yolda oyun oynayan ve herkesin kendisiyle övündüğü bir grup çoçuk gördü;

Herkes Arap usulüne uygun olarak başını açıkta bırakarak  güreşmek için acele ediyordu.

Hz. Ömer çocuklara baktığı zaman, korkuları sevinçlerinin perdesini yırttı;

Abdullah b. Zübeyr hariç hepsi ondan aceleyle kaçtılar… Hz. Ömer ona, "Neden önümden kaçmadın?" dedi. " Ey keremi ihsanı çok olan Önünüzden ne diye kaçayım?" dedi.

"Sen zorba değilsin, ben de suçlu değilim."

Kendi erdemini idrak eden biri için kabul ya da red, iyi ya da kötü ne fark eder ki?

Bir şahıs dindar ve adil ise, halkı onun adaletinden memnundur; ama zulme meylederse ülkesini harap eder.

Erdemli ol, ağrıyan bir kafadan kurtulacaksın; Eğer kötüysen, bütün yeminleri bozmuşsun demektir..

Kuvvetini adaletten aldığın zaman, bineğin her iki durak yerini de geçmiştir.

O halde O'nun adaletine şaşıp kal ki, O'ndan başka ikinci bir şeyi hatırlamazsın.

Allah Teâlâ'yı Zikretmek Hakkında

Yaşlı kadınlara seslenmek gibi  vacip olan zikri (zorunlu) arkadaşlar için ve az konuşmak nasıl tabir edilir?

Cevri/zulmü dahi  tüm hikmetiyle adalettir; O'nu düşünmeden geçen bir hayat rüzgardır.

Gözyaşlarına boğulan O'nun aracılığıyla güler; ama o, zikretmeyen kalp bir örstür.

O'nun adını andığın zaman emniyettesin; ta ki sen, yoluna sağlam bir ayak basarsın;

O'nu zikretmekle dilini toprak gibi ıslat ki, ağzını gül gibi altınla doldursun.

Bilge adamın ruhunu hayatla doldurur; kendine aşık olanın kalbini susuz bırakır.

Kararınız ve fikriniz doğru olana kadar kapısından bir an bile ayrılmayın, diye

Eksik ve eksik bir düşünce, sadece önündeki kişiyi hatırladığı için cahillerin özelliklerinden biridir. [gördüğünü düşünen]

Hikâye

Sevri,  itaatta ve davranışlarında iyi olan Bayezid Bestami'ye;

Ağlayarak güzel bir soru sordu;

'Ey Şeyh, söyle bana, kim zalimdir? '

 Şeyh dedi ki;

Ona Ümmü'l Kitap'tan bir taslak vererek cevap verdi ve dedi ki:

" Şu bahtsız zalim kimse, gündüzün ve gecenin bir anına gaflet içinde O'nu unutur: O, O'nun boyun eğen kulu değildir."

Eğer sen bir nefeslik O'nu unut, senden daha zalimi utanmazı yoktur;

Sen yanında olsan ve onun adını zikretsen bile, [unutmandan dolayı] ondan gelen bir esinti seni mahveder.

O halde kalbinde ve ruhunda O'nu düşün, bir an bile unutkanlığa düşme.

Temsil

[Bir misal]

Bu yolun her zaman dikkatli, adamı Haydar-ı Kerrar'ın bu sözlerini hatırla.

'Ve Rab'be O'nu görüyormuşsun gibi namaz kıl; ' böyle yapmazsan,   ondan yardım iste.

O halde O'na iki cihanda da ibâdet et, sanki O'nu gözünle görüyormuşsun gibi.

Gözün O'nu görmese de, Yaradan'ın seni görür.

Allah Teâlâ'nın anılması yalnızca mücahede/çatışma yolunda vardır;

O, müşahede ehlinde yoktur:

İlk başta O'nu zikir sana kılavuzluk edip başına götürürse de, yolun sonuna götüremeyecek her şey heba/ boşuna olacaktır.

Çünkü dalgıç denizin derinliklerinde suda arar ve su onu yukarı çeker ve yaralar/eza verir.

Ve orada olmayan kumru Ku, (Nerede?) der ve eğer oradaysan, =hu/O= demedin.

 O'nun huzurunda olanlar, O'nun heybetinden zengindirler; eğer yokluk senin payınsa ağla dur.

Halkalı güvercinin hasret feryadına kulak verin, iki arpa tanesi onu neşeye çevirir;

Böyleyken bir Allah'ın rızasını arayan, tevhid nurunu kabirde mi arar?

Onun için kabir Cennet bahçesidir; cennet onun gözünde sevimsizdir.

O zaman huzurun yurdunda bedenen değil, ruhen bulunduğun zaman orada olacak mısın;

 Bu sonuçsuz arayış diyarındayken, ya arkadasın ya da öndesin; ama arayıcının ruhu bu topraklardan birkaç adım öteye gittiğinde, aşk dizginleri ele geçirir.

İnançsızlık ölümdür, din hayatıdır, insanların tüm söylediklerinin özü budur.

Kendinden bir an bile memnun olan herkes, yıllarca ateş ve duman içinde mahsur kalır.

O halde kendisine bu şeref ve yüksek itibar bahşedilecek olan sadece İslam'ın esasına sahip olandır.

Aşk ve ahiret hayatının amacı, ruhun konuşmasının bir koşulu değildir.

Aşk ve ahiret hayatının amacı ruhu/ kendi hayatı hakkında konuşmaması değildir

Bu yolda gidenler, canın kederinden, canın kederinden habersizdirler.

Bu yüzden arama ve zahmet dünyasından geçtiğinizde, orada "hayatın gözü /hayat pınarı "nı ara…

**

حكاية

-       ذات يوم ألقى عمر نظرة على مجموعة من الأطفال ( يلعبون ) فى طريق.

-       كانوا جميعا مشغولين باللعب، وأخذ كل منهم يظهر علو كعبه.

-       وأخذ كل منهم يسرع من أجل أن يصارع الآخر.

٥٧٥- ومن أجل حفظ الأدب كانوا قد سحبوا أرديتهم على رؤوسهم كعادة العرب.

-       وحينما نظر عمر ناحية الأطفال، مزقت هيبته ستارة السرور.

-       فأسرع الأطفال هاربين منه، إلا عبد الله بن الزبير لم يتحرك ( من مكانه ) .

-       فقال (له) عمر : لماذا لم تهرب منى ولأى سبب، هيا قل لى .

-    ( فقال ) : ولماذا أهرب من أمامك أيها المكرم، لست أنت ظالما ولست أنا بالمجرم. ٥٨٠- وبالنسبة لذلك الشخص الذى أدرك جوهره، سواء القبول والرد وسواء الخير والشر.

-       وحينما يكون الأمير قرينا للدين والعدل، يكون قلب الخلق مسرورا من عدله هذا.

-       وإذا كان برأيه ميالا إلى الظلم، فإنه يذرو ملكه كله أدراج الرياح.

-       وإذا كنت طيبا تخلصت من ألم الرأس، وإذا كنت شريرا فقد خنت جميع العهود.

-       وما دمت قد أخذت من العدل قوتك، فإن مركبك صار سابقا بمنزلين.

٥٨٥-     فا نظر إلى ملكه بحيرة، بحيث لا تذكر ثانية أحدا سواه.

فى الذكروالتذكير

-       الذكر ( واجب ) على الأصدقاء وعلى قليلى الحديث، فكيف تعتبره عادة النسوة العجائز.

-       والجور مع حكمه كله عدل، والعمر بلا ذكره ( يكون ) كله هباء .

-       وذلك الذى يبكى منه يكون ضاحكا، والقلب الذى لا ذكر فيه يكون سندانا.

-       فانك تصير آمنا حين تذكر اسمه ، وإذا أنهكت قدميك فى الطريق.

٥٩٠-     فرطب لسانك مثل الورد بذكره،حتى يجعل لسانك كبطن الأرض مليئا بالذهب.

-       فإنه يجعل روح العاقل روحا مشبعة، ويجعل عاشقه متعطش القلب.

-       فلا تغب لحظة عن بابه، حتى يصير عزمك ورأيك صائبين .

-   فالفكر القاصر القاصر من شيمة الجاهل ،إذلا يتذكر إلا الشخص الذى يكون أمامه.

حكاية

-       من أجل أن يتبع الثورى با يزيد البسطاسى فى الطاعة وحسن السيرة.

٥٩٥-     سأله سؤالا جيدا وبكى، إذا قال : أيها الشيخ :قل لى من هو الظالم ؟ .

-       فأجابه الشيخ، وأعطاه شربة من أم الكتاب.

-       قال : الظالم هو شخص ساءت ايامه، الذى هو فى لحظة من النهار أو الليل.

-       يغفل عنه لحظة واحدة، ولا تكون حلقة العبودية فى أذنه.

-       فلو أنك نسسيته مقدار نفس واحد، لا يكون هناك ظالم متخبط مثلك.

٦٠٠-     ولو أنك حاضر وتذكر اسمه، فان هبة ريح منه تقوم بتحطيمك.

-       وكذلك فاذكره من القلب والروح، ( حتى ) لا تصير غائبا عن الأرض والزمان.

تمثيل

-          تذكرهذا الكلام من ذلك اليقظ، رجل هذاالطريق حيدرالكرار.

-          فأعبد الرب فى الصلاة تراه، وإذا لم تكن(هكذا) فوا غوثاه.

-          وهكذاعبده فى الكونين، كأنما كان يراه رأى العين.

.٦ -      واذا كانت عيناك لا تريانه ، فاعلم أن الخالق يراك.

-          وليس الذكر إلا عن طريق المجاهدة، لايكون الذكرفى مجلس المشاهدة.

-    وإذا كان الذكريقودك فى بداية الطريق، إلا أن لأمر يصل به فى النهاية أن يكون هباء .

-       ذلك أن الغواص فى أعماق إلبحار، يبحث فى الماء فيسحبه الماء ويصيبه بالأذى.

-       والفاختة الغائبة تقول =كو= ( أين ) ، وإذاكنت أنت حاضرافلم لاتقول =هو= .

٦١٠-     وللحاضرين نوال من الهيبة، فلو كان نصيبك الغيبة فنح.

-       واستمع إلى شكوى شوق الفاختة، فإن الحال والذوق المصطنعين لا يساويان حبة شعير.

-       فذلك الذى يبحث عن رضا الأحد، يبحث عن نور التوحيد فى اللحد.

-       ويصير لحده روضة من رياض الجنة، وأمام كلتى عينيه تكون الجنة غير ذات قيمة.

-       تكون حاضرا حينما تكون فى مأمن، حاضر القلب تكون لا حاضر الجسد.

٥ ٦١-    فما دمت ساعيا فى هذه الخطة، إما أن تكون كلك وجها ( وإما أن تكون ) ظهرا.

-       وحينما سارت روح الطالب خطوة أوخطوتين من هذا المقام أمسك بها عنان العشق.

-       وكل من صار راضيا عن نفسه ولو لحظة واحدة، قيد سنين بالنار والدخان.

-       ومن الذى يضحى بالأصل والمنصب، إلا ذلك الشخص الذى يكون على رأس المسلمين.

-       إن العشق وقصد الحياة الأخرى، ليس من شرطهما حديث الروح.

٦٢٠-     والجهل موت والدين حياة، ومهما قالوا فلب هذا هو ذاك.

-       وأولئك الذين هم رجال هذا الطريق، ليس لديهم خبر بحزن القلب والروح.

 -          وحين تكون قد عبرت عالم البحث والكدح، فأبحث هناك عن = عين الحياة=.


**

 On The Justice Of The Prince And The Security Of His
Subjects. 

‘Umar one day saw a group of boys on a certain road all engaged in play and everyone boasting of himself ; everyone was in haste to  wrestle, having duly bared his head in Arab fashion.  When ‘Umar looked towards the boys, fear of him tore the curtain of their glad¬ness ; they all fled from him in haste, except ‘Abdu’l-lah b. Zubair. 30 ‘Umar said to him, “ Why didst thou not fly from before me ? ” He said, “ Why should I fly from before thee, 0 beneficent one ? Thou art not a tyrant, nor I guilty.”

If a prince is pious and just, his people are glad in his justice ; but if his inclination is towards tyranny, he plunges his country in   ruin. When thou hast provisioned thyself with justice, thy steed has passed beyond both halting-places.6

What matters acceptance or rejection, good or evil, to him who knows his own virtue ? Be virtuous,—thou wilt escape an aching head ; if thou be bad, thou breakest the whole compact. So stand in wonder at His justice that thou losest memory of all else but of Him.   

On Celebrating The Praise Of God

To call on the name of friends, and the unhappy ones  of this  world, how thinkest thou of it ? It is like calling on old women. Oppression, if He ordain it, is all justice; a life without thought of Him is all wind. He laughs who is brought to tears through Him ; but that heart is an anvil that thinks not on Him. Thou art secure when thou pronouncest His name,—thou keepest a firm footing on thy path ; make thou thy tongue moist, like earth, with remembrance of Him, that He may fill thy mouth, like the rose, with gold.  He  fills with life the soul of the wise man ; the heart of the lover of self He leaves thirsty.  That thy purpose and judgment may be true, leave not His door at all; to pay heed to those about us  is the act of a thoughtless fool.

Concerning The Pious Disciple And The Great Master 

Thauri, by way of obsequiousness and in anxiety to acquire a good reputation, asked an excellent question of Bayazid Bistami ; weeping, he said, ‘ ‘Master, tell me, who is unjust ? ’ ’ His master,

giving him a draught out of the law, answered him and said, ‘ ‘ Unjust is that ill-fated one who for one moment of the day and night in  negligence forgets Him : he is not His submissive slave.” If thou

forget Him for one breath, there is none so shamelessly unjust as thou ; but if thou be present  and commemorate His name, thy being is lost in the fulfilment of His commands.'  So think upon Him that in thy heart and soul thou lapse not into forgetfulness 5 even for an instant. Keep in mind this saying of that ever-watch¬ful traveller on this road, the impetuous lion, ‘ And worship thou the Lord in prayer as if thou sawest Him ; ’  and if thou do not thus, thou wilt be forced to cry ‘ Help, help ! ’ So worship Him in both worlds, as if thou sawest Him with thine outward eye ; though thine eye sees Him not, thy Creator sees thee.

The commemoration of God exists only in the path of conflict ; it exists not in the assembly of the contemplation :    though remem¬brance of Him be thy guide at first, in the end remembrance is naught. 

Inasmuch as the diver seeks pearls in the seas, it is the water too that kills his cry; in absence the dove calls ‘ where ? ’—if present, why recite ‘ He ’ ? 

 Those in His presence are rich in His majesty ; weep thou, if absence is thy portion.

Listen to the ringdove’s plaint of yearning,—two grains of barley changes it into joy ; but he who seeks the only true contentment, seeks the light of the Unity in the grave? To him the tomb is the garden of Paradise ; heaven  is unlovely in his eyes. Then wilt thou be present, when in the abode of peace thou art present in soul, not in body ; whilst thou art in this land of fruitless search, thou art either all back or all front ;  but when the soul of the seeker has gone forward a few paces out of this land, love seizes the bridle.  Unbelief  is death, religion life,—this is the pith of all that men have said.

Whoso for one moment takes delight in himself, he is imprisoned in hell and anguish for years. Who then shall have this honour and high dignity conferred upon him ? Only he who possesses the princi-  pie of Islam ; in loving, and in striving towards that world, one must not talk about one’s life ; those who travel on this road know nothing of grief for life and sorrow of soul. When thou hast passed out of this world of fruitless search, then seek thou in that the fountain of life.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar