Print Friendly and PDF

HADÎKA...Hidayet Hakkında

Bunlarada Bakarsınız

 



Hâdi nefs için hidayet sebebidir. Senin hidayetinse Allah Teâlâ'nın bir armağanıdır.

Bil ki, vazife ve şeriat/din yolunda farz ve sünnetinde sana kılavuzluk eden Allah'ın lütfudur ve O'nun emridir, hakkın nimetlerini say/ kendi kuvvetin değildir.

Onun yakini, telkini ve nur bağışlaması Onun, dünyanın koruyucusu, hem de gözlemcisi olmasındandır

(Kişi) ağır/günahkâr bedenine taptığı zaman, nefs ve ruh bunu nasıl bilir?

Ve orada taş parçası bir maden yakut olacak ve orada meraklı/fuzuliler aklen ve ruhen yüksek olacak.

- Sen dilsizsin, övgün ancak sana yeter [övmeye gücün yetmez], boş boş konuşuyorsun, bu halin sana üzüntü ve hüsranlık için yeter.

O halde minnetsizce insanı yarattıklarından seçen hidayete erdiren Yaratıcının lütfuna bakın.

Bizler inkârdan sonra din ehli kıldı; Karanlıkta açıkça görmemizi sağladı.

Rehber Allah'ın lütfunu görün! çünkü bütün yaratıklardan insanı kendi seçilmişi yaptı.

Onun hazretine/huzuruna, Erkek ve kadın için  bir rehbere/mürşide veya rasüle/elçiye ihtiyaç bırakmadı.

Gerekirse altı emire rehberlik etmesi için kediyi müjdeci ve köpeği rehber yaptı.

Yüzünü Yaradan'a çevirmeyen, bildiği ve sahip olduğu her şeyin putu kabul edilir.

-İyiliğiyle sana tam hidayet verecek, ondan sonra da gemi senin kulun olacak.

O'nun lütfu seni tamamına erdirecek ve sonra gökler senin kölen olacak.

Ve hakikatten Ondan yüz çevirenlere, diyorum ki, onlar insan değillerdir.

Ve bir köpek, yüzünü buruşturan bir zavallıdan daha iyidir, çünkü aramayan bir köpek av bulamaz.

Ve şişmanlamış tembel bir köpek, işlerde iyi olan bir saldırgan gibi değildir.

Şafağın doğuşundan ve alacakaranlığın arkasındandır, aşk uğruna yüzünü Allah'ın tarafına çevir.

Gün nedir ki perdeleri açar, gece ise perdeden başka nedir

Ve ona gelen ve dikkatle dinleyen herkes kendi kendine gelmedi, aksine onu getiren iyiliği oldu.

Bil ki, bulutların güneşte bile bol bol yağmur yağdırdığı gibi, nefsi secde ettiren O'dur

Ey Derviş, sahip olduğun hidayete kendim kazandım deme, Hakk'ın armağanı olarak gör.

- Bermek âli/ehli cömert oldular ve sahavet/cömertlikle ruhun ikizleri gibi oldular.

Ve astronomi ilmi [ rüya olacaklarına işaret etse de isimleri ruh olarak kaldı ve yok olmaktan kurtuldular.

Bu çağın insanları, iyi olsalar da, küstah sinekler gibi gözlerde bir zerrecik gibidirler.

Konuşurken sanki sarhoşluk içerler ve cömert olduklarında kalpleri kırılır ve ruhlarına sıkıntı verir.

**

 

فى الهداية

-       سبب هدايتك هو أيادية، وهو الهادى والمهتدى للنفس.

-       ففى طريق شرعك وفرضك وسنتك، عدد منة الحق لا منة نفسك.

٣٠٠-ويقينه وتلقينه واهبان للنور، وهو صاحب الدنيا والناظر إلى الدنيا.

-       وحين يعبد( المرء) جسده الثقيل، فكيف تعرفه النفس والروح.

-       وهناك تكون قطعة الحجارة ياقوت منجم، وهناك يكون الفضولى عقلا وروحا.

-       وأنت بلا لسان ولسان ثنائك كافيك، وأنت تتحدث الحديث الفارغ وحسبك هذا حزنا وخسارة.

-       فانظر إلى منة الخالق الهادى الذى اصطفى الآدمى من جملة مخلوقاته.

٣٠٥- فمن بعد الكفر جعلنا أهل دين، وفى وسط الظلمة أضاء بالنور أبصارنا.

-       ومن أجل الذكر والأ نثى، ليست هناك حاجة الى مرشد أو رسول إلى حضرته.

-       ومن أجل إرشاد الأمراء الستة، جعل القط بشارة والكلب مرشدا .

-       والذى لا يولى وجهه شطر الخالق، اعتبر صنما كل ما يعرف وكل ما يملك.

-وهاديك تماما هو لطفه،ثم يكون الفلك بعد ذلك غلامالك.

٣١٠-وأولئك الذين ولوا  وجوههم عن الحق، أقول حقيقة أنهم ليسوا ببشر.

-       والكلب خير من الخسيس الذى يلوى وجهه، ذلك أن الكلب الذى لا يبحث لا يجد الصيد.

-       والكلب الكسول الذى صار سمينا، ليس كا لمهاجم يحسن فى الأمور.

-       فهو من انبثاق الصبح ومن وراء الشفق، يمم فى بسبيل العشق وجهه شطر الإله.

-       فماذا يكون النهار إلا كاشفا للحجب، وماذا يكون الليل إلا ستارا؟

٣١٥- وكل من جاء إليه وارهف السمع، لم يأت من تلقاء نفسه بل أن لطفه هو الذى أتى به.

-       واعلم أن الروح تسجد أيضا منه، ذلك أنه من السحاب يجود ا لمطر.

-       وكل مالك من هداية أيها الدرويش، عدها هدية الحق لا فعل نفسك.

-       وقد صارآل برمك شيئا من الجود، ومع السخاء صاروا  كتوائم النفس.

-       وبقى اسمهم كأنه الروح، بالرغم من أن الفلك أوماً إليهم نجو الفناء .

٣٠-     وأناس هذا الزمان وإن كانوا طيبن، إلا أنهم كإلذباب وقحون قذى فى العيون.

فهم عند الكلام كأنا يرتشفون السكر، وعند السخاء ممزقو القلب مضطربو الأرواح.

**

Of The Right Guidance?

Every indication of the road thou receivest, o darwish, count it a gift of God, not thine own doing ; He is the cause of the bestowal of benefits, He it is to whom the soul is guided,  and He its guide. Recognise that it is God’s favour guides thee on the path of duty and religion and His ordinance, not thine own strength. He is the giver of the light of truth and instruction, both Guardian of the world and its Observer too. He is kinder than mother and father ; He it is who shall guide thee to Paradise.                                                                             .

Because of the unbelief of the people He made us our religion ; He made us see clearly in the darkness. See the favour of God the Guider ! for out of all creation He made man His chosen. His majesty needs not saint nor prophet for the enlightening of male or female : for the guidance of the six princes He made a cat a prophet/ a dog a saint.        Whoso comes to Him and lends his ear, comes not of himself, but His grace leads him ; His grace will guide thee to the end, and then the heavens will be thy slave. Know that it is He who makes the soul prostrate itself, as even through the sun the clouds give bounteous rain.

[this part is missing]

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar