Print Friendly and PDF

HADÎKA...Rızk Hakkında Diyor ki

Bunlarada Bakarsınız

 


Yemeğinin sofrasını mahlukun önüne koyduğunda, yiyenin ihtiyacından daha fazlasını verir;

Ve (bu canlıların) her birine ondan ruh, ömür, rızık, baht ve rızık ondandır.

Bu, her birine rızkını gösterdiğinden ve hazinesinin kapısını mühürlemediğindendir.

Ve kâfir, mü'min, güvenilir ve mutlu olanların hepsi, ondan rızık ve yeni bir hayata kavuşur.

Onların boğazında "Ha" hacet/zaruret iken, cömertliğinin Cim'i yaratıklarına rızıklarını vermiştir.

Ekmeksiz yaşayamayız ve iştah bizim tek zevkimizdir; Nasıl ki bu ekmeği yememiz iştahın şerrinden başka bir şey değilse de, döndüklerinde yüz çevirmez. Kendisine yönelmesini zorlaştırmaz, böylece herkese rızık verir, ekmek verir.

Senin ekmeğin ve canın Allah'ın hazinesindedir; Onun sözüne göre O olduğuna inanmıyorsun.

Rızkınız sıkıntıda ise, kazancınızın atı onun eyeri altındadır.

Ya seni aceleyle yanına getirir, ya da sen uyurken yanına getirir.

O sana söylemedi mi, "Ben senin Rabbinim, gizliyi ve aşikâr olanı bilenim; Hayat verdim, geçim kaynağım; Ne dilersen hemen veririm?

Bil ki, gün gibi, günlük ekmeğin de güvence altındadır, çünkü günlük ekmeğin, günün beraberinde getirdiği bir hediyedir;"

Sefiller, geçimlerinden endişe duyanlardır ve akıllılar, tencerede olanı sıcakken yemezler.

Aslan avını tek başına yemez ve doyunca avın geri kalanını bırakır.

Ruh içinizde olduğu sürece rızık ahdinin sizinle olması Allah'ın lütfudur.

O haldeyken yine  ruhun rızk kaygısını taşır, çünkü o, kabrin kenarı (o zaman) toza dönüşünceye kadar;

Allah kimseye rızıksız can vermemiştir, çünkü can rızık ile kalır.

Tüm gücünüzle bu antlaşmaya sımsıkı sarılın ve bu antlaşma bozulursa, ruhun tüm gücü gider.

Eskiyi biriktirmek acuze kadınlara mahsustur; (derler ki) yeni bir gün, insana yeni bir rızık getirir.

Ve senin rızkın, bilen ve azîz olanın üzerinedir; o halde [rızk için] hükümdarın ve vekilin gazabına uğrama.

Ve o vakit, ruh bedenden ayrıldığı zaman, bil ki, rızkı sonuna kadar ulaşmıştır.

Rızkın Allah'ın kapısından gelir, dişle, gırtlakla veya boruyla değil.

Egemenlik emekçiye aittir, özellikle de bilgeliği ve altını olmadığı zaman.

Egemenlik çalışkanlar içindir, özellikle de bilgeliği ve altını olmadığı için.

Evin efendiliği ise hep keder ve arzudur, evi bir yana bırak, sana Allah yeter.

Ve her halde Allah Teâlâ'ya olan bağımlılığınız, Değirmen ve   un çuvalına olan bağımlılığınızdan daha iyidir.

Çünkü bulutlar sana bir yıl su vermezse, işlerinin tamamen mahvolacağını tahmin ediyorum.

**

قول فى الرزق

حينما مد مائدته أمام الأحياء ، وضع الطعام أكثر من ا لآكل.

ولكل ( هذه الأحياء ) منه الروح والعمر والرزق، وحسن الحظ وطيب العيش منه.

 ٧٩٥-وذلك لأنه أبدى لكل واحد منهم رزقه، ولم يختم على باب خزا ئنه.

والكافر والمؤمن والثقى والسعيد، كلهم لهم منه الرزق والحياة الجديدة.

وقدأعطت اجيم= جودة الرزق للخلق، و=حاء= الحاجة لاتزال منهم فى الحلق.

وليت حياتنا بالخبز وحده، كما أن أكلنا هذا الخبز ليس إلا شرها.

وهو لا يضيق من توجه عبده إليه، فيعطى الرزق ويعطى الخبز للجميع.

٨٠٠— فطعامك وروحك فى خزائنه، وأنت لا تدرى خبرا عن دفائنه.

فإذا كان رزقك فى الضين، فإن حصان كسبك يكون تحت سرجه.

فإما أن يحملك بالقرب منه مسرعا، وإما أن يجمله إليك وأنت نائم.

ألم يقل لك أنا رازقك، أناعالم السروعالم العلن.

أعطيت الروح وأعطى الجحود القوت، وكل ما تريد أعطيك إياه فى التو واللحظة.

 ٨٠٥- واعلم أن أمر الرزق مثل النهارعلى الأبواب، فالنهار يفسح السبيل لرزقك.

فالسفلة هم الذين يخافون على رزقهم، والحكيم لايأكل ما فى القدر وهو ساخن.

ولا يأكل الأسد صيده وحيدا، وحين يشبع يترك بقية الصيد.

ومن لطف الإله ان عهد القوت معك ما دامت فيك الروح.

فاحمل هم الروح فتلك هى ا كلة الرزق حتى حافة القبر ( حين ) تتحول إلى تراب.

٨١٠- فلم يعط الله أحدا روحا بلا قوت، ذلك أن الروح تبقى قائمة بالقوت.

فتمسك بهذا العهد بشدة وكل قوتك، وإذا ذهب هذا العهد فكل قوت الروح.

-        ورزقك العجائز اللائ قد شبن عنك،(يقلن)أن اليوم الجديد يحمل للمرء  الرزق الجديد.

ورزقك على العليم والقدير، فلا تتحمل أنت غضب الأمير والوكيل.

وفى ذلك الزمان الذى تهلع فيه الروح من الجسد، اعلم يقينا أن رزقك يصل إلى ( نهايته )

 . ٨١٥- ورزقك يكون من باب الله، ليس من الأسنان والحلق والحلقوم.

وتكون السيادة للكادح بالتعب، وخاصة وهو لا يملك الحكمة أو الذهب.

والكدح كله حزن وهوس، فتحرر من الكدح وحسبك الله.

واعتمادك على الله فى كل الأحوال، أفضل من اعتمادك على الطاحونة والجوال.

فإذا لم يرسل السحاب الغيث عليك ذات عام، فإننى أرى أن أحوالك تكون شديدة الاضطراب

**

On His Omniscience, And His Knowledge Of The Minds Of Men

He knows the draught of each of His creatures ; He has given it, and He can give its opposite. He is the Creator of thy wisdom ;  but His wisdom is untainted by the passage of thought.      He knows concerning thee what is in thy heart, for He is the Creator both of thy heart and of thy clay. Dost thou think that He knows as thou knowest ? then is the ass of thy nature stuck fast in thy clay? He sees xv hat is best for His creatures before the desire is formed ; He  knows the mind before the secret thought exists. He knows what is in thy heart ; before thou speakest He performs the work. God brings joy and takes away sorrow ; God knows our secrets, and He keeps them safe.

Silence before Him is the gift of tongues ;  thy life’s food thou receivest from a table bare of bread ; man’s desire cannot wish for such things as He has prepared for him.    He knows the condition of His creatures ; He sees it, and can give accordingly ; He has prepared for thee thy place in Paradise, that to-morrow thou mayest enter into joy.    It is enough that He speaks,—be thou dumb and speak not; it is enough that He seeks, remain thou a cripple, and run not to and fro.  In presence of the power and omniscience of God, feebleness and ignorance are best; feebleness makes thee wise, weakness confers eminence on thee.

Whoso can make existence non-existent, can also change non­existence into existence. He in His mercy arrests the rhythmical forces in the wombs for the due constituting and establishing of the offspring j    and forasmuch as His inscrutability pourtrayed thy form,  knowest thou not that thou canst not remain hidden ? * He knows thy case better than thyself ; why frequentest thou the neighbour­hood of folly and deceit ? Speak not of thy heart’s sorrow, for He is speaking ; seek thou not for Him, for He is seeking.

He perceives the touch of an ant’s foot, though in night and darkness the ant move on a rock ;   if a stone moves in the dark night in the depth of the water, His knowledge sees it ; if there be a worm  in the heart of a rock, whose body is smaller than an atom, God by His knowledge knows its cry of praise, and its hidden secret. To thee He has given guidance in the path ; to the worm He has given its sustenance in the rock. No soul has ever rested in patience apart 39 from Him ; no understanding deceived Him by its subtlety. He is ever aware of the minds of men,—ponder thou this, and thy duty is fulfilled.

If thou turn thy face from evil usage,  thy mind shall preserve the true religion of Islam; but since thou choosest to hold false ideas of His clemency, thou shalt have no light, but hell-fire in thy heart ; for since thou wilt not take account of His knowledge, 0 man, cherish no hope of clemency from Him.  His omniscience kindles the lamp of the understanding ; but His clemency teaches nature to sin ;  were not His clemency a perpetual refuge, how could a servant dare to sin ?

If then thou committest a sin, that sin falls under one of two cases; if thou thinkest that God knows not, I say to thee, Well done,    thorough-going infidel! and if thou thinkest that God knows, and still thou committest it,—Bravo, impudent one, and vile ! Myself I acknowledge that no man knows thy secrets ; God knows,—God is not less than man ;  and I take it that if He hides this forgiveness from thee, is it not that His omniscience knows that it is thus with thee ? Then turn from this vile conduct of thine ; otherwise on the day of thy resurrection thou wilt forthwith see thyself drowning in the sea of thy shame.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar