HADÎKA...Şükür ve Şikâyet Hakkında
Mütedeyyin
dindar, onun şefkat ve merhametine şükreder, kâfirler ise onun zulmünden ve gayret/kıskançlığından
şikayet ederler.
Görmüyor
musun ki, Allah'ın gazabına uğradığı zaman, (suyun) pınarında olanın, gözün
(görme) içinde olması gerekir.(su dolar/görmeyi engeller)
Yeni
oluşan dünyada ortaya çıkan gazabı ve nezaketi, Mecusi'nin ithamı ve Senevî'nin
şüphesinin nedeni midir?
"Onun inayeti ve gazabı minberde ve
darağacında yazılıdır; O'na şükretmek, şeref köşkü, O'nu unutmak, rezilliktir.
O'nun
lütfu insanların arifelerine teselli, gazabı onların ateşidir.
onun
iyiliği köleye zevk verir ve onun zulmü kibirli bir adamı etkiler.
O'un
lütfu kendini gösterince = دال= الدولة talih/devlet
kelimesinin دال dalı galip gelir,
Gazabının
قاف = قهره kafı hücum etse Kaf Dağı'nı gümüş gibi
eritir.
bütün
dünya onun iyiliğinden [sonra gelecek] kahrından
korkar ve hem iyiler hem de kötüler korku içinde birdir..
O'nun
lütfu neşenin esintisini karıştırdığında, sûfînin ayakkabısı vecd alır, gazabı
tekrar ortaya çıkınca vecd gelir.
Ve
zorlaması tekrar devreye girdiğinde, bir kaplumbağanın yaptığı gibi kafasını
geri çeker.
Kahrı
zenginliği izale eder, lütfu dilenci [dua edip isteyen] muhtacı besler.
İster küfürde ister imanda ruhunu besleyen, ruhuna
irade/seçim gücü veren O'dur.
O'nun
inayetiyle ruhun yaşar. çünkü O'nun inayetiyle senin ruhun ayakta durur.
Yaratıcı/san'i,
kahır ve lütfuyla diriden ölü, ölüden diri çıkarıyor.
Kahrı
ile savaşa girdiğinde, bir kralı/Nemrut, topal bir sivrisinekle boğazlayarak öldürür..
Sonra
İyilik
atını eyerleyince, solucanların yiyeceğine çekirge toplattırır,
Ayrıca
akla ve sağduyuya göre gümüş renkli bir solucan ve altın renkli bir çekirge
idi.
Ne
zaman Allah Teâlâ, musibetle dolarak gelen lütfu gördüğünde, lütfun bela ile gelmesine güler.
Kahır
tuzağı yaydığı zaman, Bel'am'ın suretini köpeğe çevirir.
Lütfu
araya girince Ashab-ı Kehf'in köpeğini mağaranın kapısında bekletir.
Ve
bütün evliyanın kendisine güvenmesini sağladı ve onu övülmeye ve övülmeye layık
kıldı.
Sihirbazlar,
lütfundan “Zararı yok” dediler. Gazabı da Azazil'in "Ben daha iyiyim"
demesine neden oldu.
Bu
dünyada hangi insan yok ki onlara
diyorum. Allah Teâlâ'nın yanında iyiliğin ve hiçbir kötülüğün gücü yoktur.
Küçük
büyük fark etmez, O'nun gazabı ve lütfu herkese eşit olarak ulaşır.
Kisralar
O'nun yolunda alçakgönüllü olurlar, kahramanlar O'nun kapısında başlarını
eğerler;
Krallar
kapısının önünde toprak gibidir, Firavunlar O'nun şiddetli tutuşundan korkarlar.
Yüzbinlerce
harp sancağını, uygarlaşmamış ve çağdaş olmayan bir Türk köle ile devirdi.
Perişan/
aç olan bir topluluk halı gibi serilseler ve ona tazarru ile ve dua ruku
etselerdi...
Mülkünde
kim olursa olsun minnnet [altına almaya çalışırsa], o Hak yolundan çevrilmiş bükülmüştür.
Ölülere,
Çıkın dese, ölüler kefen bezini arkasından sürükleyerek çıkar; ve dirilere öl
derse, emir de olsa oracıkta ölür.
İnsanlar
O'nun iyiliği sayesinde yürekleriyle gurur duyarlar; Onlara verdiği mühletten
dolayı hiç korkmazlar;
Ama
kim O'nun mülkünde küstahlık gösterirse, dosdoğru yoldan sapmıştır.
O'nun
zehri kahramanlara yetecek yiyecek, kahrı kibirlilere yetecek bir dizgin var;
Gazabıyla
kahramanların boyunlarını kırdı; zayıflara lütfundan iki kat pay verdi.
O'nun
bağışlayıcılığının çabukluğu, yalvarışlarımızın işaretlerini konuşma yolundan
siler;
Günahından
tövbe edip sığınırsa ve suç sayfalarını temizler; O, affını günahın emsali
yaptı, "Rahmetim üstündür" acaip/harika bir sözdür.
O,
ruhu veren ve ruhun sahibidir ve bizim gibi değildir ve o, gizliliğin sahibidir
ve onu açığa vurandır ve bizim gibi değildir.
Değersiz
olanı lütfuyla layık kılar; kullarından şükrü ve sabrı yeterli kabul eder.
O'nun
lütfu, hikmet ve doğruluk gözüne karşı aklın kapısını kapatmış ve ona ruhun
yolunu açmıştır.
O'nun
merhameti seni sağlamlaştırdığına göre, yağmacılara karşı güvendesin;
Çölde,
dağ adamı her zaman felaketten /ovada kuzeydoğu rüzgarının ıstırabından daima
kaçar.
Bize
görünmese de, O bizim kusurlarımızı yaradılış kusurunu bildiğinden affı ile onu siler. [O'nun
bilgisi kusurumuzu gizledi..]
Daima
adaletsiz ve cahil olan insan oğulları, Allah'ın lütfu hakkında akılsızca
konuşurlar;
Ve
nezaketi ve son derece cömertliği nedeniyle ezeli kısmı Levh'e koydu.
Ayyaş
gibi bilinçli aklı elleriyle ayaklarına vurdurur.
Gelin
tahtına oturmuş gibi, bahta talih, kader, şansa giden yolu tıkar
O
iyilik yapar, siz kötülük yaparsınız. O, gizli şeyleri bilir ve siz kusurlarla
dolusunuz.
Bakın,
bunca şüphenizden sonra, gaybı bilen'in kötü bir dünya için bu kaygısı;
O'nun
lütfu olmasaydı, bir avuç toprak nasıl taç giymek için gelebilirdi?
O'nun
affının ineceği yer günah ovasındadır, O'nun lütfunun ordusu iç çekişlerimizi
karşılamak için çıkar;
Allah'ı
bilenin iç çekişi perdeyi kaldırdığında/ Cehennem O'nun korkusundan kalkanını
kavradığında. O'nun bağışlaması, günahlarımızı bağışlar; Onun merhameti de,
faydalar bahşetmek için can atıyor.
Sen
kötülük yaptın, ama cömertliğinden kereminden seni af ediyor;
Buna
rağmen [korkudan] sarartmış musibetleri onun tasarladığını görseler öfkeleri
dinmez.
Sen
cefa etsen o yine seninledir ve sana, senin kendine olduğundan daha sadıktır.
O
zengindir ve muhtaçları ondan isteyeni sever.
Kendinden
habersizken seni koruyor ve yine de adaletsiz ve bir cahil ve akıldan
yoksunsun.
İçimizde
güzel bir tabiat yaratmıştır ve bize bizden daha merhametlidir.
O
sevgisini senden esirgemez bağlar. Bu
sevmeyi zorlaştıran ve çocuklar için annelerin durumuna benzer.
Sizi
çalıştıran da O'nun lütfudur. Yoksa yeryüzünde bu çarşı pazar ne zaman kurulabilirdi?
Kim
yok olursa, ona varlık verilir; kim kayarsa yardım eli alır.
Dostsuzların
elini tutan ve bizim gibi yabani otları seçen odur.
Çünkü O, saf olduğu için saf olanı ister;
Gaybı bilen, toprağı arzular.
**
فى الشكر والشكوى
ا لمتدين هوشاكر لطفه ورحمته، والكفار هم الشاكون من قهره وغيرته.
ألا ترى أنه فى ذلك الوقت الذى يغضب فيه الله،
ينبغى أن يكون ما فى عين ( الماء ) فى عين ( البصر ) . ٦٩٠-وقهره ولطفم اللذان فى العالم الجديد،
تهمة المجوسى وشبهة الثنوى.
ولطفه وقهره علامتان للمنبر والدار، وشكره وسكره مقاما الفخر والعار.
ولطفه راحة للأرواح، وقهره نار لكفوس.
ولطفه يعطى السرور للعبد، وقهره يصيب لرجل
بالغرور.
وحينما تسفر = لام لطفه عن وجهها، تسلب من =
دال= الدولة عزها.
٦٩٥-
وحينما تهاجم قاف = قهره= ما حولها، تذيب جبل = قاف= كأنه الفضة.
والعالم كله خائف من قهره ولطفه، والصالح والطالح كلاهما فى الفزع سواء .
وحينما يختلط لطفه بما يبعث الرور، ينهض نعل الصوفى بالكشف.
وحينما يتدخل قهره ثانية فى الأمر، يسحب الكشف رأسه كما تفعل السلحفاة.
وقهره مذيب للمستغنى، ولطفه مدلل للمحتاج.
٧٠٠- وهو
الذى يربى نفسك على الكفر والدين، وهو الذى خلق روحك مختارة.
وروح روحك تحيا من لطفه، ذلك إن روحك ثابتة باللطف.
ومن القهر واللطف أخرج الصانع، الحى من الميت
والميت من الحى.
وقد قتل قهره حينما تدخل فى الحرب، باشق الملك ببعوضة عرجاء .
وحينما يسرج جواد اللطف، الجراد الذهبى طعمة للدود.
٧٠٥- وأيضا فمنه عند العقل والرأى الرزين، كان من
الدودة الفضية اللون جرادة ذهبية اللون.
وحينما رأى فى العطاء بلاء المتلى، ضحك من العطاء يأتى مع البلاء .
وحينما يبسط شبكة قهره، يأتى بالكلب من صورة بلعام
وحينما يتدخل لطفه فى الأمر، يكون كلب أهل الكهف على باب الغار.
وجعل الأولياء كلهم يثقون به، وجعله جديرا بالمدح والثناء .
٧١٠- وقال
السحرة من لطفه أن = لا ضير= ، وقهر عزازيل إذ قال = أنا خير= .
ولا يتكثرعلى الله خير أو شر قط، ولمن أقول فليس
فى الدنيا إنسان.
ويصل قهره ولطفه لكائن من كان، سواء إلى الأنذال وإلى الرجال.
فالأكاسرة فى طريقه حاسرو الرؤوس، والأبطال على بابه يضحون
برؤوسهم.
والملوك كانهم التراب على بابه، والفراعنة جيعا خافوا من بطشه.
٧١٥- وقد قلب مئات
الألوف من الأعلام، لشخص تركى جلف حدث رقيق.
وطوى بساط
جماعة من الجياع، ومن هنا ركعوا له عبادة وتضرعا.
وكل من كان منانا فى ملكه، فقد لوى العنان عن
طريق الحق.
لوقال لميت =هيا قم=، لأتى لميت يجرجر أكفانه فى قدمه
ولوقال لحى امت,، لمات فى الحال ولوكان اميرا.
٧٢٠- واخلق مغرورون من أفضاله، وليسوا قط خائفين من
إمهاله.
فكفى سمه للأبطال طعاما، وكفى قهره للعاصين
لجاما.
وقد كسر رقاب الأبطال بقهره، وأعطى الضعفاء من
لطفه ضعفين.
وسرعة عفوه عن طريق القول، هى التى أدت إلى
عادة استغفاره.
جعل عفوه سابقا للذنب،و=سبقت رحمتى= تثير العجب
.
٧٢٥-أعطى
الملجا للتائب من الذنب، ومحا الذنب من صحائفه.
وهو واهب الروح وصاحب الروح وليس مثلنا، وهو
صاحب الستر والكاشف عنه وليس مثلنا.
جعل الأنذال بلطفه رجالا، واكتفى با لصبر
والشكر من عبيده.
وفضله علم وعدل أمام العين، ذلك لأنه أغلق باب
الحس وفتح طريق الروح.
وحينما جعلك حلمه ساكنا، صرت آمنا من ألسنة السوء .
٠ ٧٣ -
ففى الصحراء ينجو الرجل الجبلى دائما من نكبة النكباء .
ويعلم غيبه عيب الخلق، ويستطيع عفوه أن يمحوه.
وعلمه يستر عيوبنا، وهو يسمع السر الذى لم تقله .
وابن آدم ظلوم وجهول، يضرب فضل الحق بالفضول.
وهو من أجل لطفه وغاية كرمه، جعل فى اللوح قسمة
قدمه.
٧٣٥- وهو يضرب
العقل الواعى على قدميه بيديه كالسكارى.
مثلما يجلس العروس على = التخت= ، ذلك الذى سد
أمامها سبيل البخت.
وهو فعال للخير وأنتم فعالون للشر، وهو العلام
بالعيوب وأنتم العيابون.
فمن بعد الشك انظر أنت إلى تلك العناية، ( انظر
)إلى عالم الغيب بعالم الغيب.
وإذا لم تكن منه العناية الطاهرة، فمتى صارت قبضة من التراب ذات تاج.
٧٤٠- ففى
صحراء الذنب منزل عفوه، وعسكر لطفه قابل للآه.
وحينما تاخذ آه العارف طريقها، تخمد نيران جهنم
من الخوف.
ولعفوه القبول من أجل الذنب، ومن أجل العطاء
نزول كرمه.
وبالرغم من أن المصابين بالصفراء يرون أنفسهم
فى يد تصويره فإن غضبهم لا يخمد.
لقد جفوت أنت وهو وفى معك، وهو أكثر وفاء منا إليك.
٧٤٥- فهوالمستغنى ويحب المحتاجين وهوحاجتهم.
وهوحافظك وأنت عن نفسك غافل، هكذا أنت بلا عقل ظالم
وجاهل .
لقد خلق طبيعتنا طيبة فى داخلنا، وهو أكثر
حنانا علينا منا.
وهو الذى يعقد مثل هذا الحب، وأن يوجد مثله من
الأمهات للأبناء .
وفضله هو الذى جاء بك إلى العمل، وإلا فمتى كان هذا السوق على الأرض ؟
٧٥٠- فالوجود
منه لكل ما كان عدما، وكل من يسقط يأخذ بيديه لينهضه.
وهو ا لآخذ بيد من لا أهل لهم، ولكنه لا يقبل
مثلنا اخسا ه.
ذلك أن الطاهر يطلب الطاهر، وعالم الغيب يطلب التراب.
**
On His Wrath And His Kindness.
The pious are
those who give thanks for His kindness and mercy, the unbelievers those who
complain of His wrath and jealousy. When God becomes angry, thou seest in the
eyes what is rightly in the spring.
His wrath and His kindness, appearing in the newly-formed world,
are the cause of the error of theGuebre and the doubt of the Magian? His
kindness and His wrath are imprinted on the pulpit and the gallows ; the
rendering of thanks to Him is the mansion of honour, and forgetfulness of Him, of disgrace. His kindness is comfort
for men’s Eves, His wrath a fire for their souls ; His kindness rejoices the
slave ; His wrath makes man its mock. When the lam of His
kindness shows itself, the dal of fortune gains the victory ; if the qaf of His wrath rushes forth, it melts Mount Qaf like silver.
The whole world dreads His anger and His subtlety ; the virtuous and the
ungodly are alike in their terror. When His kindness mixes the draught of
exhilaration, the shoe of the Sufi mounts to ecstasy ; when His wrath comes
forth again, ecstasy draws in its head like a tortoise. His wrath melts even
His beloved ; His kindness cherishes the beggar. He it is who nourishes thy
soul in unbelief or in the faith, He who gives thy soul the power of choice.
Thy life’s soul lives through His kindness ; for by His kindness thy life
endures.
By His
disposing wrath and kindness He brings to fife the dead, to death the living ;
His wisdom cares for the slave, His favour accomplishes our undertakings. When
His wrath came forth in conflict, it killed the country’s king by means of an
impotent gnat. Thenwhen He saddled the horse of kindness, he caused the food of
worms to gather locusts ; through God he abode in wisdom and right counsel, the
worms were silver, the locusts gold ;
and as in the midst of
God’s favour
he suffered a proving trial, when again in favour he laughed at his
misfortunes. When His wrath spreads the snare, He turns the form of Bil'am into
a dog ; when His kindness worked, He
brought the dog of the Companions of the Cave into the cavern.8 The
magicians through His kindness exclaimed “ No harm'" ; His wrath caused ‘Azazil to say, “ 1 am
better.”
With God no
good and no evil has power ; with whom can it be said that there exists no one else
in the world ? No matter whether small or great, His wrath and His kindness
reach everyone alike. Emperors humble themselves on His path, heroes bow down their heads at
His door; kings are as dust before His door, Pharaohs fly in terror from before
Him. By means of a Turkish demon, a slave just bought, He overthrew a hundred
thousand standards of war ; while yet he had no more than a couple of
retainers, he 10 folded up the carpet of a hungry band.
If He says to
the dead, Come forth, the dead comes forth, dragging his winding-sheet behind
him; and if He says to the living, Die, he dies on the spot, though he be a
prince. The people are proud of heart through His kindness ; because of the
respite He gives them they fear not at all; but whoso manifests presumption in
His kingdom has broken away from the straight road. His poison shall be the sufficient food of the champions, His
wrath an adequate bridle for the haughty ; He has broken the necks of heroes by
His wrath ; to the weak He has given a double share of His kindness. The
quickness of His forgiveness obliterates the marks of our pleading from the path
of speech ; He gives shelter to him who repents of his sin, and cleanses- his
pages of the crime ; His forgiveness outruns the fault,—“My mercy outstrips
’ ’ is a wonderful saying. He is the giver of the soul; not, as we are, a
creature to whom a soul is given ; He
holds up the veil, He does not tear it as we do. He is thy shepherd, and thou choosest the
wolf; He invites thee, and thou remainest in want; He is thy guardian, and thou
thyself carest not
well done,
thou senseless sinning fool! He reforms our nature within us ; kinder than
ourselves is He to us ; mothers have not for their children such love as He
bestows. The worthless He makes worthy by His kindness; from His servants He
accepts thankfulness and patience as sufficient. His beneficence has shut the door of sense
against the eye of wisdom and uprightness, and opened to it the path of the
spirit.
Since His
clemency has established thee thou art
secure against the plunderers ; the mountain-dweller ever escapes in the plain
the affliction of the north-east wind. Though invisible to us, He knows our
faults ; His pardon can wash
them away. His knowledge has concealed our imperfection ; the secret thou hast
not yet spoken,
He has heard.
The sons of men, ever unjust and ignorant, talk in folly of God’s kindness ; He works
good, and ye work evil : He knows the hidden things, and ye are full of fault.
Behold, after thy so many doubts, this care of the Knower of the hidden for a
wicked world ; had it not been pure favour on His part, how could a handful of
earth have come to wear a crown ?
The
alighting-place of His pardon is on the plain of sin, the army of His kindness
comes out to meet our sighs ; when the sigh of the knower of God raises the
veil/ hell seizes its shield from fear of Him. His forgiveness grants itself to
our sins ; His mercy descends to bestow benefits. Thou hast committed the iniquity, yet He keeps
faith with thee ; He is more true to thee than thou art to thyself. His bounty
brought thee into activity ; otherwise how could this market have been set up
on earth ? Whoso becomes nonexistent, to him is given
existence ; whoso slips receives a helping hand. He it is who takes the hand of
the friendless, and chooses weeds like us. Forasmuch as He is pure, He desires the pure;
theKnower of the hidden desires the dust.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar