DÜŞÜNDÜĞÜNÜ SANDIĞIN ŞEYLER
“Kendini Bil”
Delphl'deki Apollo Tapınağı'nda yer
alan yazıt
Descartes'ın
gayet zeki bir adan olduğu kuşkusuz. Fakat bizzat kendisinin ya da
yardımcılarının bir hatasından dolayı insan doğasına dair birçok yanlış inancın
izi ona kadar sürülebilir. Bütün bu yanlış inançlardan belki de en büyüğü
“zihinselin düzeltilemezliği", yani kendi zihinlerimizin içeriği hakkında
yanılmış olamayacağımız inancıdır. Bu yanlış inanca örnek vererek gerekirse
şunlar sıralanabilir: “acı hissettiğimi düşünüyorum, öyleyse acı hissediyorum
ve bu konuda hiçbir şekilde yanılmış olamam."; “Bir fil görebiliyorsam,
belki halüsinasyon görüyorumdur ve orada fil yoktur, fakat yine de bir fil göre
deneyimini yaşadığım doğru olmalıdır."; “Ceketin bana sarı gözüküyorsa,
gerçekte yeşil olduğu gerçeği bana sarı gözüktüğü gerçeğini değiştirmez"...
gibi.
Yalın
gerçek şu ki, aklımızdan geçenler konusunda korkunç, acı ve bir o kadar da
trajik şekilde yanılıyor olabiliriz. İnsanların sık sık söylediği bazı şeyleri
bir düşünün: “Aşık olduğumu sanıyordum, oysa sadece şehvetmiş”; “Hazımsızlık
olduğunu zannediyordum aslında hamilemmişim”; “Sosyalizme inandığımı sanıyordum
fakat ödeyeceğim verginin tutarını gördüğümde inanmadığımı anladım"; “Çocuklarımın
farklı olmalarını istemediğimi düşünüyordum, oysa gerçekte onların
değişmelerini, böylece onlara daha yakın olabilmeyi istiyordum”; “Geç saatlere
kadar çalışmayı sevdiğimi sanıyordum, ama aslında kendimi kandırıyor ve sadece
özel hayatımdaki sorunları görmezden geliyordum”; “Dürüst olduğumu sanıyordum,
oysa aslında önemli bilgileri saklıyor ve onu yanıltıyordum.”
Neleri
gerçekten düşündüğümüz kavranılması son derece zor bir alan.
FELSEFİ SAĞLIK KONTROLÜ
Kendime ait görüşlerim var güçlü görüşler fakat her zaman onlara katılmıyorum.
George W. Bush
Clint
Eastwood'un meşhur bir lafı vardır. “Görüşler göt delikleri gibidir herkeste bir tane olur." Ancak, bizler
kendi inanclarımız ve bakış açımızın rektumun hiçbir yerine ya da işlevine
benzetilmesini arzu etmeyiz. Başkalarının görüşleri saçma, akılsızca, safça
veya nefret dolu olabilir fakat kendi görüşlerimiz mutlaka ince elenip sık
dokunmuş, zekice ve dinlenmeye değerdir.
MANTIKLI
OLDUĞUNU MU SANIYORSUN?
İnsan, sistemleri ve soyut türetmeleri
tercih etmeye o kadar meyillidir ki, kasıtlı olarak gerçeği çarpıtmaya ve
yalnızca mantığını haklı çıkarmak için duyularının kanıtını inkâr etmeye
hazırdır.
Fyodor Dostoyevski
İnsanlar
yalnızca önsezi ve altıncı hislerini haklı çıkarmak için mantığın delilini
reddetmeye hazır olduklarından mantığı çözmede felakettirler.
Aynca
mantık hakkında kötü yorumlar yapılır; onun soğuk, insanlık dışı ve tensel
ilişkilerle ilgisi olmadığı söylenir. Stendhal, “Mantık, ne sanat ne de
bilim, fakat bir kaçıştır” diye yakınıyordu; Joseph Wood Krutch, “Mantık,
güvenle yanlış yapma sanatıdır” diye iddia etti; Elbert Hub bard ise
mantığın “önyargıyı destekleme aracı” olduğunu söyledi. Biz “Mantık, düşüncenin
anatomisidir” diyen John Locke'un dillendirdiği, modası geçmiş görüşü tercih
ediyoruz. En azından, bizce öyle olmalı. Fakat birazdan göreceğiniz gibi,
genelde böyle olmuyor.
SAVAŞ MEYDANI: TANRI
Tanrı'nın insana en büyük hediyesi
akıldır.
Sofokles
On
dokuzuncu yüzyılda yaşamış Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard, Korku ve
Titreme adlı kitabında inancın doğasını inceler. Kierkegaard’ın bulduğu şey
kiliselerde sıklıkla vaaz edilen “huzurlu” inanç fikrinden çok farklıdır; kitabın
rahatsız edici ismi de oradan gelir zaten. Kierkegaard için inanç hem akılcı
yollarla desteklenmediği hem de genellikle bizi aklın da ötesine geçip saçma ve
çelişkili şeyleri kucaklamamızı gerektirdiği için beraberinde dehşeti getirir.
Fakat
çoğu insan için inançlarının absürd ve çelişkili olarak tanımlanması hakaret
sayılır. Bunun için de Tan n'ya inansın ya da inanmasın birçoğumuz din
hakkındaki inancımızın makul ve tutarlı olduğunu düşünmek ister.
TABU
Ahlak dendiğinde anladığımız şeyi
yasak eylemlerle eşleştirmek, aslında hayal gücünü kirletmek ve birlikte
yaşadığımız insanların yargılarına gizli bir zevk unsuru sunmaktır.
Robert Louls Stevenson
Tabular
evrenseldir. Her toplumda tiksinç olduğu düşünülen öyle davranış şekilleri
vardır ki onlan yapmak saygınlığı yitirmeyi, dışlanmayı ve hatta ölümü göze
almak dernektir. Örneğin ensest tabusu her insan kültüründe vardır ve Batı
dünyasında neredeyse her yerde yasaktır. Belki de siz böylesi bir tabunun var
olmasının geçerli bir sebebinin olduğunu düşünüyorsunuz? Bu sebep, mesela
ensest ilişkilerden doğan çocukların genetik sorunlar yaşama ihtimallerinin
daha büyük olması olabilir.
Fakat
bütün tabular enseste benzemez. Müslümanların domuz eti yememeleri gibi bazı
dini yasaklara ne demeli? Bunların ussal gerekçeleri var mıdır? Çoğu Müslümanın
domuz eti yemenin yanlış olduğuna inandığı biliniyor. Fakat böylesi bir inanca
geçerli sebepler sunmak mümkün müdür? Ya Batılı ülkelerde çoğu insanın ihlal olarak
göreceği bazı yasaklara ne demeli? Örneğin on dört yaşından küçüklerin
yetişkinlerle cinsel ilişkiye gişesinin yanlış olması gibi. Böyle tabulara,
belirtebileceğimiz geçerli sebeplerden ötürü mü sıkı sıkıya bağlıyız, yoksa
sadece kökü derinlerde olan hislerden dolayı mı bazı şeyleri kabul edilemez
buluyoruz?
AHLAK OYUNU
Cennet ve cehennem iki farklı insan
türü olduğunu kabul eder; iyi ve kötü olanlar. Oysa çoğu insan ahlaksızlık ve
erdem arasında gidip gelir.
Davld Hume
Kusurları
ne olursa olsun Roma Kilisesi’nin tartışmasız doğru anladığı bir şey var:
ahlaki olarak yargılandığımızda kendimizi son derece rahatsız, suçlu, hatta
korku dolu hissederiz. Uygulamalarının merkezine günah çıkarmayı koyan Katolik
Kilisesi, böylece mensuplarının üzerinde güçlü bir duygusal hakimiyet kurmayı
başardı.
SHAKESPEARE BRITNEY SPEARS’E KARŞI
Müzedeki bir tablo kadar çok gülünç
fikir işitmiş bir şey daha yoktur dünyada.
Edmond de Goncourt
Bir
eseri büyük sanat eseri yapan nedir? Dünyanın en büyük sanatını hangi
sanatçılar yaratmıştır? Bu sorular sonsuz ve sonuçsuz kalan tartışmaları körükler.
Yine de bunları sormadan edemeyiz. Belki bunun nedeni hiçbir yanıt olmadığını
kabul edemememizdir. Eğer birisi çıkıp REO Speedwagon’un eserlerinin
Mozart'ınkilerden çok daha iyi olduğunu veya Ozzy Osbourne'un Keats'ten daha
büyük bir şair olduğunu iddia etseydi, birçoğumuz sadece farklı beğenilere
sahip olduğumuzu düşünmezdi aynı uzamanda karşımızdaki insan apaçık yanıldığını
da hissederdi.
RESMEN AHLAKLI SAYILIR MISINIZ?
İyilik yaptığımda kendimi iyi; kötülük
yaptığımda ise kötü hissederim. Benim dinim de budur.
Abraham Lincoln
Kötü
olanı arzulamak mümkün mü? Yanıtın “evet” olduğu apaçık. Kendimiz ve
yeryüzündeki diğer insanlar için kötü olan birçok şeyi arzularız; uzun mesafeli
uçuşlar, çok şekerli yiyecekler, uygunsuz kişilerle belki uygunsuz yerlerde
veya uygunsuz yollarla seks gibi. Fakat Platon’un fark ettiği gibi bunda garip
olan bir şey var. Eğer bir şeyi istiyorsak, kesinlikle en azından bir anlamda
iyi olduğunu düşündüğümüz için bu şeyi isteriz. Mesela üç katlı çikolatalı bir
pastanın tadının iyi olduğunu düşünıneseydiniz istemezdiniz. Ve gerçekten
^^rlarının yararlarına ağır bastığını ta derinden hissetseniz onu istemezdiniz,
değil mi?
Bu
bilmecenin kolay bir çözümü yok. Ancak kendini birçok farklı şekilde gösteren
önemli bir meseleyi ortaya koymakta; iyi olduğunu düşündüğümüz şeylerin
gerçekten iyi veya kötü olduğunu düşündüğümüz şeylerin gerçekten kötü olup
olmadığını nasıl bilebiliriz? İşte şimdi adımımızı attığımız alan, ahlaki
belirsizliktir.
CANLI KALMAK
Eğer bir adam canlıysa, her zaman ölüm
tehlikesi vardır; gerçi başlangıçta, aynı anda ölü ve canlı olunduğundan, bu
tehlike de o oranda azalacaktır.
Henry Davld Thoreau
Canlı
kalmak neredeyse herkesin, neredeyse her zaman isteyeceği bir şeydir. Bununla
birlikte, canlı kalmanın ne anlama geldiğini, dolayısıyla bu halde kalmanın ne
gerektirdiğini biliyor muyuz? Soru size sapıkça gelebilir, fakat bazı insanlar
uzun süre dev^n eden bitkisel yaşam haline ölüm gözüyle bakar. bazıları ilerde
yaşama döndürülmek üzere bedenlerini dondurturken normalde daha uzun yaşama
fırsatını kaçırmayacak başka insanlann bu düşünceler karşısında ürperdiklerini
düşünün.
Bu
aktivitede, var olmaya devam etmenin ne gerektirdiği konusunda sezgilerinizi
araştırmayı umuyoruz. Fakat unutmayın ki, yanlış cevap vermenin cezası ölüm. Bu
da ne demek oluyorsa...
NE KADAR OZGÜRSÜNÜZ?
Her insan yaşamının saf ve şeffaf bir
özgürlük olmasını dilerim.
Simone de Beauvoir
Rock
grubu Cream, 1960'lı yıllarda “I Feel Free" (Kendimi Özgür Hissediyorum)
adındaki bir şarkıyla büyük bir başarı yakalamıştı. Sözlerinden ve müzik
tarzından yola çıkarak, bu elbette solist Jack Bruce'u çok mutlu etti. Fakat bu
mutluluk yerinde bir mutluluk sayılır mı? Kendini özgür hissedebilir, fakat
belki gerçekte bu bir histen öte bir şey değil ve aslında o hiç de özgür
değildir. Özgür olmamanın nasıl bir his olabileceğini biliyor mudur ki?
EN TEMEL FELSEFE TESTİ
Şimdi istediğim, Gerçekler. .. Hayatta
istenen yalnızca Gerçeklerdir.
Charles Dickens, Zor Zamanlar
Çoğunlukla
felsefenin, ne olduğunu bilmekten çok nasıl olduğunu bilmekle ilgilendiği
söylenir. Gerçeklerin de önemli bir yeri var elbet fakat berrak düşünebilmek
daha önemlidir.
Katılıyoruz.
Fakat gerçeklerin hatırlanması çok işe yarayabilir. Geçmişin büyük
filozoflarından, ne dediklerini hatırlayabilirseniz bir şeyler öğrenmeniz daha
kolaydır. Tarihler ve isimleri ezberinizden sıralayabilmenin sosyal ortamlarda
çok etkileyici olabileceğini, böylece sizi olduğunuzdan çok daha akıllı
göstereceğini de unutmayalım. Berrak düşünmek daha yavaş işleyen zihinleri ağzı
açık bırakabilir; bilgi ise gözlerini kamaştırır.
Kaynak: Julian BAGGINI ve Jeremy STANGROOM, Düşündüğünü Sandığın Şeyi
Gerçekten Düşünüyor musun?/ Felsefi Test Kitabı, Türkçesi: Mehmet POZAM Şubat
2008, İstanbul
Özgür Hissediyorum
Seninle
dans ettiğimdeki his,
Deniz
gibi hareket ediyoruz.
Sen,
bilmek istediğim tek şey sensin.
Özgür
hissediyorum, özgür hissediyorum, kendimi özgür hissediyorum.
Caddede
yürüyebilirim, orada kimse yok
Kaldırımlar
büyük bir kalabalık olsa da.
Yoldan
aşağı inebilirim, gözlerim görmüyor
Aklım
yüksek sesle ağlamak istiyor olsa da.
Özgür
hissediyorum, özgür hissediyorum, kendimi özgür hissediyorum.
Caddede
yürüyebilirim, orada kimse yok
Kaldırımlar
büyük bir kalabalık olsa da.
Yoldan
aşağı inebilirim, gözlerim görmüyor
Aklım
yüksek sesle ağlamak istiyor olsa da.
Aklım
yüksek sesle ağlamak istiyor olsa da.
Aklım
yüksek sesle ağlamak istiyor olsa da.
Dans
pisti deniz gibi,
Tavan
gökyüzü.
Sen
güneşsin ve bana parladığın gibi,
Özgür
hissediyorum, özgür hissediyorum, kendimi özgür hissediyorum.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar
Yorum Gönder