Print Friendly and PDF

EVA DE VİTRAY-MEYEROVİTCH HAVVA

Bunlarada Bakarsınız



(Muhammed ikbal, Mevlâna Muhammed Celâleddin-i Rûmî, Şems-i Tebrizî)

“Eva nihâyet, papanın yanılmazlığı, teslis, aforoz, azizlerin mâsûmiyetleri, doğmalarla ve sırlarla örülü bir din anlayışı, Incil’in yüzlerce çeşidinin oluşu, günah çıkarma, kilise vergisi, Incil’in akıl ve bilimle olan tezatları gibi, birçok konuları tek tek sorgulamaya başlar. Sonunda vardığı sonucu açıklar:”

“Hıristiyanlık Islâm ’dan üstün bir din değildir.

Prof. Dr. Mustafa TEMİZ/ 11.11.2014

“Hiç insan Mevlâna ’yı okuduktan sonra Müslüman olmaz mı? ”

Eva de Vitray


Giriş

Eva de Vitray- Meyerovitch, 1909 yılında aristokrat ve Katolik bir Fransız âilenin çocuğu olarak dünyâya gelir, âilesi tarafından özel okullarda eğitilir, Katolik ve aristokrat olarak yetiştirilir.

Latince-Grekçe bölümünü bitirerek liseden mezun olur. Ardından hukuk tahsilini tamamlar ve felsefe doktorası yapar.

Eva, hukuk ve felsefe eğitimi aldıktan sonra, çalışmalarını edebiyat, felsefe ve tasavvuf konuları üzerinde yoğunlaştırır. Fransa’nın ilmî Araştırmalar Millî Merkezi (CNRS) üyesi olarak bu müessesede yöneticilik ve uzmanlık yapar.

Mevlâna ile İkbal’in hemen hemen bütün eserlerini Fransızca’ya çevirir. Gerek bu tercümeleri, gerekse yaptığı çeşitli konuşmalarıyla çok sayıda Fransız aydının İslâm’a ısınmasına ve pek çok insanın da Müslüman olmasına sebep olur.

Mısır’daki Ezher Üniversitesi dâhil olmak üzere, dünyânın birçok ülkesindeki üniversitelerde dersler ve konferanslar verir. Mevlâna’yı mürşidi olarak gören ve Türkiye’yi ve insanımızı çok seven Prof. Dr. Eva, Müslüman olduktan sonra Havva adını alır. Havva Hanım, 24 Temmuz 1999'da vefât eder. Eva de Vitray- Meyerovitch’in telif ve tercüme olarak kırk kadar eseri vardır.

Hıristiyanlıkta 3 Tanrı Kavramı

Eva de vitray-Meyerovitch Hristiyanlıktaki 3 tanrı kavramına bir türlü akıl erdiremez.

Eva, Batı’yı ve insanları pozitivizmin pençesinden kurtarmak için modern insanın ve kendisinin içine düştüğü krizlere teolojik açıdan çözümler aramaya başlar. Bu yüzden hayâtının büyük bir kısmını kilisede ve râhiplerle birlikte geçirir. Hıristiyanlık’taki 3 tanrı kavramına bir türlü akıl erdiremez. Birçok saygın teologlarla tartışmalara girse bile, bu konularda ruh ve aklını tatmin edecek bir cevap alamaz. Ancak bir noktada ümitli olmaktadır[1]. Kendi kendine:

“Allah ’a duâ et de sorunlarını gidersin . ” diyordu.

İslâm’dan üstünlüğü

Felsefe doktorasıyla tereddütleri iyice artan Eva, papaz ve konsüllerin aldığı kararlara uymak zorunda olmasından, duyduğu büyük bir rahatsızlıkla bir arayış içerisine girer. Eva, bir insanın her istediği için ‘aramakla bulunamayacağını” bildiği hâlde, isteklerine kavuşanların ‘ancak arayanların olduğunu ’ da biliyordu. İşte o, bu yüzden arayışına devam etti.

Eva nihâyet, papanın yanılmazlığı, teslis, aforoz, azizlerin mâsûmiyetleri, doğmalarla ve sırlarla örülü bir din anlayışı, Incil’in yüzlerce çeşidinin oluşu, günah çıkarma, kilise vergisi, Incil ’in akıl ve bilimle olan tezatları gibi, birçok konuları tek tek sorgulamaya başlar. Sonunda vardığı sonucu açıklar:

 Hıristiyanlık Islâm ’dan üstün bir din değildir.

De Vitray-Meyerovitch Mevlânâ’yı Tanıması

Derken kader onu Dr. Muhammed İkbal ’in “Islâm ’da Dinî Düşüncenin Yeniden inşâsı” isimli eseri ile karşılaştırır. Bu an, sanki tüm sorularına bir anda cevap bulduğunu zannedercesine sevinir.

Bu eser ona bir kılavuzluk görevi yapar. Nihâyet Mevlânâ’yı tanır. Çünkü Mevlânâ da İkbal’e mürşitlik ve rehberlik etmiştir. Her ikisi de aynı İslâm Kültürü’nün âşığıdırlar.

Bu noktada bu yeni gelişmelere ilişkin olarak:

“Benim için İslâm ’ı keşfetmek, kaybedilenleri yeniden bulmak, ayrı düştüklerime kavuşmak gibi bir şeydir[2]. ” diyen Eva Hanım, Muhammed İkbal’in eserinde adı ve şiirleri sık sık geçen Mevlâna’dan çok etkilenir.

De Vitray-Meyerovitch’in Esrarengiz Rüyâsı

Eva, İslâm’a adım adım yaklaştığının farkındadır. Fakat katı olan Katoliklik’ten gelen Eva’nın Müslüman olmaya karar vermesi, Müslümanlığını açıklaması kolay bir şey değildir. Çünkü o, Anglikan bir büyükanne tarafından Katolik mezhebinde yetiştirilmiştir. Kocası Yahûdi olup işi kolay değildir. Bu yüzden o, sürekli bir şekilde ıssız ve sessiz gecelerde gönlünü ve ellerini açarak Allah’a (CC*) yönelir ve kendisine bir çıkış yolu ve gerçeği göstermesini ister.

Derken bir gün rüyâsında mezara gömüldüğünü ve mezar taşında isminin Arapça ve Farsça olarak Havva şeklinde yazıldığını görür. Uyandığı zaman kendisine şöyle denildiğini hatırlar:

“Bak, sen bir işâret istedin, işte senin işâretin! Sen Müslüman bir hanım olarak gömüleceksin![3]

Artık o, kararını vermiştir, 1964 yılında Müslüman olur.

De Vitray-Meyerovitch ve İstanbul’daki Mezar Taşı

Zaman geçer. Eva bu rüyâyı unutur. Fakat yeni hayâtında İslâm’ı esaslı bir şekilde öğrenmeye ve öğrendiklerini yaşamaya devam eder. On beş sene sonra İstanbul’a gelir. İstanbul’da, birkaç yıl önce UNESCO’nun oluruyla semâ yapmaları için Paris şehir tiyatrosuna gelen, semâzenlerden birisiyle karşılaşır[4]. Semâzen ona:

“Mâdem Mevlâna ile bu kadar çok ilgileniyorsun, şimdi müze durumundaki eski bir Mevlevî tekkesinde yürüttüğüm çalışmaları gelip bir görseniz![5] der.

Eva Hanım, bu Mevlevî tekkesinin mezarları arasında dolaşırken, gözü bir mezar taşına ilişir. Bu rüyâsında gördüğü kendi mezar taşının aynısıdır. Mevlevî olan mihmandarına:

“Üzerinde Havva yazan bu garip mezar taşı da ne?” diye sorar. Mihmandar, bunun “bir kadına âit mezar taşı olduğunu ve mezarlıktaki çalışmalarında, hayatta iken Mevlevî dervişi olan ve buraya gömülmek isteyen kadınların şu anda üzerleri toprakla dolmuş olan boş mezarlarını gün yüzüne çıkarmaya çalıştığını8 ekler. Yâni, ‘boş mezar yeridir buralar ’ der.

Sonuç olarak Eva, bu boş mezar taşında gördüğü Havva isminin kendi ismi olduğuna karar verir.

De Vitray-Meyerovitch Hac’ca Gidiyor

Eva’nın karşılaştığı olağanüstü olaylar bitmez. Hacca gidebilmek için Ezher Üniversitesi’nden Müslüman olduğuna ilişkin bir belge almak için Mısır’a gider. Üniversite yetkilisi, kendisine:

“Müslüman olduktan sonra hangi adı aldınız?” diye sorar. O da henüz bir Müslüman adının olmadığını söyler. Yetkili mutlaka bir Müslüman isminin olması gerektiğini söyler. Ne yapacağını bilemediği bir anda üniversite yetkilisi kendisine:

8    Anonim, Mevlânâ'sına Kavuşan Parisli Mevlevî: Eva Hanım, Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://www.hiziracil.tr.gg/-Eva-de-Vitray_Meyerovitch.htm, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

 “Eva Kur ’an ’da Havva olarak geçen bir kelime![6] der. Böylece, Eva, yeni şekliyle Havva’ya dönüşür. Bu isim, zâten onun rüyâsında gördüğü mezar taşının üzerindeki kendi ismidir. Yeni adıyla Havva Hanım, Allah’ın (CC) bu sayısız nîmetleri karşısında şükretmekten başka bir şey yapamaz.

Sonuç olarak Havva Hanım, Muhammed İkbal’in eserinde ismini gördüğü Mevlânâ’nın ulvî mesajıyla 1964 yılında İslâm’la müşerref olmuştur70.

Ebedî Mevlâna Hayranlığı

Nasıl Müslüman olduğunu soran çevresindeki insanlara Havva Hanım hep:

“Hiç insan Mevlâna’yı okuduktan sonra Müslüman olmaz mı?” diyerek Mevlâna’nın büyüklüğüne işâret eder. Ona göre Mevlânâ en büyük Müslüman psikiyatristtir.

Müslüman olduktan sonra Eva Hanım, Mevlânâ ve M. İkbal’in bütün eserlerini Fransızca’ya çevirir. O,

Fransa’daki çalışmalarıyla birçok kimsenin İslâm’ı seçmesine sebep olur.

Prof. Dr. Havva Hanım’ın, 26 Mayıs 1998'de Konya’da düzenlenen sempozyumda yaptığı “Mevlâna ve Psikoloji” konulu konuşmasının sonunda: 

“Benim gibi yaşlı bünyesi, hasta kalbiyle kilometreler katetmek bile, Hz. Mevlâna ’nın huzûrunda yorgunluk değil, mutluluk verir. Onun maneviyatının gölgesinde Kıyâmet’e kadar kalabilmek için beni Konya ’ya gömün! ” diye vasiyet etmiştir.

Havva Hanım, 24 Temmuz 1999 târihinde vefât etmiştir. Onun bu isteği 10 yıl sonra gerçekleşmiştir , .

Yapılan görüşmeler sonucunda nihâyet âilesi iknâ edilen Havva Hanım’ın nâşı 17 Aralık 2008 Çarşamba günü Konya’ya defnedilmiştir .

Eva Hanım’ın, yolunu aydınlatan Muhammed İkbal ve onun mürşidi olan Mevlâna kimdir?

Muhammed ikbal

Muhammed İkbal, 1873’te Pakistan’ın Pencap eyâletine bağlı Siyalkut kentinde doğmuştur. O, mutasavvıf bir anne ve babanın oğludur.

İlk eğitimini Kur’an üzerine alan Muhammed İkbal, Kur’an eğitimini medresede tamamladıktan sonra, Arapça ve Farsça hocasının yönlendirmesiyle İslâm edebiyâtına merak sarmıştır. Lahor’da yükseköğrenimini tamamladıktan sonra Doğu Dilleri Fakültesi ’ne hoca olarak tâyin olmuştur. İlk şiirleri bu yıllarda yayınlanmaya başlamıştır.

1905’de Londra’daki Chambrich Üniversitesi’nin felsefe ve iktisat bölümünden mezun olan İkbal, Londra’da üç sene kadar kalmıştır. İkbal, burada Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nde hocalık yaparken, bilhassâ Londra’da ilgi görmesine sebep olacak çeşitli İslâmî konularda bir dizi konferans vermiştir.

Londra’da kaldığı müddet zarfında hukuk tahsili yapan İkbal, savcılık diplomasını aldıktan sonra Almanya’ ya giderek Münih Üniversitesi’nde felsefe dalında doktora yapmıştır. 1908 yılında Hindistan’a döndüğü zaman, yazı ve şiirlerine hayranlık duyanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmıştır.

Muhammed İkbal ülkesinin siyâsetine katılmış ve halkını bu konularda yönlendirmiştir. Onun bu konudaki düşüncesi:

"Siyâset; çalışmak, izzet ve şerefe dâvet etmektir." şeklindedir. Onun Müslüman Hintli mücâhitler adıyla yazdığı şiirleri Hindistan’daki Müslümanların hareketlenerek İngiliz sömürüsüne başkaldırmalarında ve Pakistan’ın kuruluşunda büyük tesirleri olmuştur. Bu yönüyle İkbal, Hindistan ve Pakistan’ın M. Akif Ersoy’u olmuştur[7].

1926’da Pencap eyâletinden Hukuk Komisyonu’na seçilen İkbal, 1930’da Pakistan devletinin kuruluşu konusunda kendisine has görüşüyle insanların huzûruna çıkmış, Hindistan’ın bölünmesinin din, ırk ve dil esâsına göre taksimini öngörmüştür.

Daha sonra 1932’de Londra’da anayasa hazırlamak için oluşturulan ve çok uzun münâkaşalara sahne olan kongreye katılan İkbal, o sırada şiddetli ve uzun sürecek bir hastalığa yakalanmış, uzun süren bu hastalıktan sonra 21 Nisan 1938 târihinde vefat etmiştir[8].

Mevlâna Muhammed Celâleddin-i Rûmî

Mevlâna’nın asıl adı, Muhammed Celâleddin’dir. Mevlâna ve Rûmî*, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Efendimiz mânasına gelen Mevlâna ismi ona, Konya’da ders okutmaya başladığı sırada verilmiştir. Bu isim Şems-i Tebrizî ve Sultan Veled’den îtibâren Mevlâna’yı sevenlerce kullanılmış; âdetâ adı yerine sembol olmuştur[9].

Mevlâna, 30 Eylül 1207 yılında, bugünkü Afganistan’da bulunan, eski büyük Türk kültür beldesi Belh şehrinde doğmuştur, Türk olup asîl bir âileye mensup olan Mevlâna’nın annesi, Belh Emîri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun; babaannesi, Harezmşahlar hanedânından Türk prensesi, Melîke-i Cihan Emetullah Sultanadır.

Mevlâna’nın Doğum târihi ise (6 Rebiu’l Evvel, 604) 30 Eylül 1207'dır. Bâzı araştırmacıların tespitine göre, O’nun doğum târihi 1182'dir.

Babası, Sultânü’l-Ulemâ ünvânı ile tanınmış, Muhammed Bahâeddin Veled; büyükbabası, Ahmet Hatibî oğlu Hüseyin Hatibî’ dir.

Sultânü’l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bâzı siyâsî olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilâsı yüzünden Belh’den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü’I-Ulemâ’nın ilk durağı Nişâbur olmuş, burada tanınmış mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile karşılaşmışlardır. Mevlâna, burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar’ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.

Sultânü’I Ulemâ Nişâbur’dan Bağdat’a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâ’be’ye hareket etmiştir. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam’a uğramış, Şam’dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Karaman’a gelip orada Subaşı Emir Mûsâ’nın yaptırdıkları medreseye yerleşmişlerdir.

1222 yılında Karaman’a gelen Sultânü’l-Ulemâ ve âilesi, burada 7 yıl kalmışlardır. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala’nın kızı Gevher Hâtun ile Karaman’da evlenmiş bu evlilikten Mevlâna’nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu olmuştur.

Yıllar sonra Gevher Hâtun’u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hâtun ile ikinci evliliğini yapmıştır. Mevlâna’nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Âlim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hâtun adlı bir kızı dünyâya gelmiştir.

Bu yıllarda Anadolu’nun büyük bir kısmı baş şehri Konya olan Selçuklu Devleti’nin egemenliği altında idi. O sırada hükümdarı Alâeddin Keykubâd olan Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu. Alâeddin Keykubâd Sultânü’I-Ulemâ Bahaeddin Veled’i Karaman’dan Konya’ya dâvet etmiş ve Konya’ya yerleşmesini istemiştir.

Sultanın dâvetini kabul eden Bahaeddin Veled, 3 Mayıs 1228 yılında âilesi ve dostları ile Konya’ya gelmişlerdir. Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşılamış ve Altunapa (İplikçi) Medresesi’ni ikâmetlerine tahsis etmiştir.

Sultânü’l-Ulemâ, 12 Ocak 1231 yılında Konya’da vefât etmiştir. Sultânü’I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri Mevlâna’nın çevresinde toplanmış Mevlâna’yı babasının tek vârisi olarak görmüşlerdir. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi’nde vaazlar vermeye başlamıştır.

Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaşmış, ancak berâberlikleri uzun sürmemiş Şems âniden ölmüştür. Hayâtını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 Pazar günü vefât etmiştir.

Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yâni Allah’ına (CC) kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veyâ gelin gecesi mânasına gelen “Şeb-i Arûz” diyordu ve dostlarına ölümünün ardından 'ah-ah, vah-vah edip ağlamayın ’ diyerek vasiyet etmiştir.

En önemli eserleri, Mesnevî, Dîvân-ı Kebîr, Mektubât, Fîhi Mâ Fih, Mecâlis-i Seb ’â ’dır .

Mevlâna’nın yetişmesinde Şems-i Tebrizî’nin büyük etkisi vardır.

Şems-i Tebrizî

Asıl ismi Mevlâna Muhammed olan Şems-i Tebrizî, 1185 yılında Tebriz‘de dünyâya gelmiştir. Melik Dad oğlu Ali’nin oğludur .

Mevlâna Muhammed, küçük yaşlarda bile çok hevesli olduğu mânevî ilimleri öğrenmek için diyar diyar gezmiştir. Bu gezginliğinden dolayı kendisine “Şemseddin Perende- Uçan Şemseddin” denilmiş, ayrıca Tebriz’de tarikat pîrleri ve hakîkat erleri ona Kâmil-i Tebrizî adını vermişlerdir

Şemseddin-i Tebrizî, devamlı bir arayış içerisinde olmuş, mânevî bir işâret üzerine Mevlâna‘yı arayıp bulmuştur. Dünyâ’ya, kılık ve kıyâfete önem vermeyen Şems, Mevlâna ile üç-üç buçuk yıl süren berâberliği neticesinde onun hayâtında yeni ufukların açılmasına sebep olmuş, Mevlâna‘yı ilahî aşkın potasında eriterek, kâmil bir Hak âşığı yapmaya muvaffak olmuştur. Şems-i Tebrizî Şam’a döndüğünde, Mevlâna Celâleddin için onun yokluğu dayanılmaz bir hal almıştır19.


2   Altıntaş, R., Prof. Dr. Eva de Vitray-Meyerovitch, Duanın Ruhu, çev. Cemal Aydın, Şule Yay., 4. bsk., İstanbul 2004, s. 9-11.

3  Anonim, Prof.Dr. Eva de Vitray-Meyerovitch: Mevlâna İle Gelen Hidâyet, Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://www.tulipandrose.net/wp/2011/02/12/prof-dr- eva-de-vitray-meyerovitch-mevlana-ile-gelen-hidayet/, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

4   Anonim, Eva de vitray-meyerovitch (Havva Hanımefendi), Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://fr-fr.facebook.com/pages/Eva-de-vitray-meyerovitch-Havva- Han%C4%B1mefendi/109845055757936, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

* CC kısaltması, “Cette Celâlühû - O’nun şânı çok yücedir. ” demektir.

5  Anonim, Hz. Pir'in Gölgesinde..., Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://www.semazen.net/news_detail.php?id=905, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

10 Anonim, Meyerovitch, Mevlâna’nın Yakınına Defnedildi, Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://www.timeturk.com/tr/2008/12/17/meyerovitch-mevlana-nin- yakinina-defnedildi.html, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

 11       Biygrafi.net, Prof. Dr. Eva De Vitray Meyerovitch, Alındığı Internet Elektronik

Adresi, http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=4429, En Son Erişim Târihi: 06.11.2014.

12 Anonim, Meyerovitch, Mevlâna'nın Yakınına Defnedildi, Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://www.timeturk.com/tr/2008/12/17/meyerovitch-mevlana-nin- yakinina-defnedildi.html, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

13 DÜNYA BİZİM, Meyerovitch İslâmı güzel güzel anlatıyor, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,

http://www.dunyabizim.com/?aType=haberYazdir&ArticleID=9385&tip=haber, En Son Erişim Târihi: 06.11.2014.

17 baktabul, Hz. Mevlana Kimdir, Hz Mevlana Hayatı, Hz. Mevlana Biyografisi, Alındığı İnternet Elektronik Adresi,

http://www.baktabul.com/allah-dostlari-evliyalar-ve-alimler/4039-hz-mevlana-kimdir-hz- mevlana-hayati-hz-mevlana-biyografisi.html, En Son Erişim Târihi: 06.11.2014.

18 Şems-i Tebrizi Hakkında Ansiklopedik Bilgi, Alındığı Elektronik Adresi: http://www.turkcebügi.com/şems-i_tebrizi/ansiklopedi, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

19  http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eems-i_Tebrizi, Vikipedi, özgür ansiklopedi,

 



[1]             Anonim, Prof. Dr. Eva de Vitray-Meyerovitch, Alındığı elektronik adres:

http://www.tulipandrose.net/turkce/dinfeneri/Eve_De_Vitray_Meyerovich.htm , En son erişim târihi: 18.03.2011.

[4] Anonim, Eva'dan Havva'ya (Meyerovitch'in Hayatı), Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://www.pozitifhaberler.com/haber/7071/eva-dan-havva-ya- meyerovitch-in-hayati--haberi.html, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

[5] Aydın, C., Eva De Vitray, Islâm’ın Güler Yüzü, çeviri, İstanbul: Şule Yayınları, 2003. 6

[6] Anonim, Meyerovitch, Mevlâna'nınyakınına defnedildi, Alındığı Internet Elektronik Adresi, http://www.timeturk.eom/tr/2008/12/l 7/meyerovitch-mevlana-nin- yakinina-defnedildi.html, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

[7]baktabul, Muhammed İkbal kimdir? , Alındığı İnternet Elektronik Adresi,

http://www.baktabul.com/dusunurler/19761-muhammed-ikbal-1873-1938-kimdir- muhammed-ikbal-hayati-biyografisi.html, En Son Erişim Târihi: 06.11.2014.

[8]cep-x.com, Muhammed İkbal kimdir? Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.cep-x.com/biyografiler/239363-muhammed-ikbal-kimdir-hakkinda.html, En Son Erişim Târihi: 06.11.2014.

* Rûmî, Anadolu demektir. Mevlâna’nın, Rûmî diye tanınması, geçmiş yüzyillarda Diyâri Rum denilen Anadolu ülkesinin vilâyeti olan Konya’da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve türbesinin orada olmasındandır.

12

[9] Türkçebilgisi, Mevlana Muhammed Celaleddin-i Rumi hakkında ansiklopedik bilgi Alındığı İnternet Elektronik Adresi,

http://www.turkcebilgi.com/mevlana_muhammed_celaleddin-i_rumi/ansiklopedi, En Son Erişim Târihi: 18.03.2011.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar