Güzel Adlandırmalar
Hazırlayan:
Ahmet GECEKUŞU
Batı dillerinde “euphemism” adı verilen güzel adlandırma,
insanlar üzerinde olumsuz çağrışımlar uyandıran ve toplum tarafından adeta
yasak konulan söz veya kelimelerin yerine, söz konusu nesne veya durumun edebe
ve inanca uygun, olumsuz etkiyi bir nebze ortadan kaldıracak kelimelerle ifade edilmesidir.
Güzel adlandırma ile gerçekleşen ifadelerdeki incelik,
toplumsal incelikten kaynaklanmakta ve toplumun bu tutumu bireylerin olayları,
varlıkları dile getirme şekillerine yön vermektedir. Olaylar ve kavramların
güzel adlandırma ile ifade edilmesi bireyin dile katmış olduğu bir inceliktir.
Hastalıklarla İlgili Olan Güzel
Adlandırmalar |
||||
adı batası |
: Köstebek de denilen çıban, kemik veremi, sıraca. DS, C.I, s.65 |
|||
adı bellisiz |
: Verem. DS, C.I, s.66 |
|||
adını eller alsın |
: 1) Müzmin yara. 2) Oğlanlık da denilen ateşli bir çocuk hastalığı. 3)
Yılan. 4) Akrep. 5) Domuz. DS, C.I, s.66 |
|||
ağrı tutmak |
: Sara hastalığına yakalanmak. DS, C.I, s.111 |
|||
ağrı |
: Tifo. DS, C.I, s.109 |
|||
akarca |
: 1) Kemik veremi. 2) Bulaşıcı beyin hastalığı (hayvanlarda). |
|||
|
3) Daima akan çıban, sıraca, fistül. 4) Deri veremi, cüzzam. |
|||
|
5) Bel soğukluğu. DS, C.I, s.139 |
|||
akıl hastalığı |
: Delilik, cinnet. TS, C.I, s.65 |
|||
aklını bozmak |
: Üzerine düştüğü konudan başka bir şey düşünemez olmak; |
|||
|
delirmek. TS, C.I, s.68 |
|||
al basma |
: 1) Loğusa kadınlarda görülen bir hastalık, loğusa humması. |
|||
|
2) Sara hastalığı. 3) Sonradan görmelerdeki gurur, kibir, şımarıklık. DS,
C.I, s.207 |
|||
alınmış |
: Felçli, inme inmiş. DS, C.I, s.220 |
|||
alkın |
: Kötürüm. DS, C.I, s.213 |
|||
ağrı |
: Verem. DS, C.I, s.417 |
|||
büyük öksürük |
: Boğmaca. DS, C.II, s.833 |
|||
can alıcı |
: 1) Öldürücü, kahredici. TS, C.I, s.421 2) Azrail. 3) Öldürücü hastalık.
DS, C.III, s.854 |
|||
çiçek |
: İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı
bir hastalık. TS, C.I, s.535 |
|||
|
Dedim ucadan, |
|||
|
Sesin çıhmaz bacadan, |
|||
|
Allah seni gurtarsın, |
|||
|
Çiçehden gızılcadan KİA, s.276 |
|||
değiştirme |
: 1) Raşitizm hastalığı. 2) Gürbüz ve sağlam bir çocuğun birden bire
zayıflayarak tanınmayacak hale gelmesi. (Şeytanın değiştirdiğine inanılır.)
DS, C.IV, s.1402 |
|||
diyabet |
: Şeker hastalığı, şeker. TS, C.I, s.680. |
|||
dönük |
: Cüzzam hastalığı. DS, C.IV, s.1586 |
|||
dutargalı |
: Saralı, sarası olan. DS, C.XII, s.4488 |
|||
engi |
: 1) Nezle. 2) Bademcik iltihabı. 3) Sancı, ağrı. 4) Felç. |
|||
|
DS, C.V, s.1753 |
|||
engin |
: 1) Diş nezlesi. 2) Genellikle çene altının ve yüzün şişmesiyle beliren
hastalık. 3) Ağır hasta, durumu ölüme yakın olan (kimse). DS, C.V, s.1755 |
|||
gelincik |
: 1) Verem. 2) Kalp hastalığı. 3) Yılancık hastalığı. |
|||
|
4) Arpacık denilen bir çeşit göz hastalığı. 5) Böbrek hastalığı. |
|||
|
6) Lenfa düğümü iltihabı, boyun sıracası. 7) Yüzde olan bir çeşit çıban.
8) Süt çocuklarında görülen öldürücü bir çeşit hastalık. DS, C.VI, s.1979 |
|||
|
9) Bir çeşit mantar. DS, C.VI, s.1980 |
|||
gelincikleme |
: Heyecandan ileri gelen bir çeşit sinir hastalığı. |
|||
|
DS, C.VI, s.1980 |
|||
göğertme gözel hastalık gözenti |
: Kolera hastalığı. DS, C.VI, s.2113 |
|||
|
: Verem. DS, C.VI, s.2178 |
|||
|
: Karasevda denilen akıl hastalığı. DS, C.VI, s.2180 |
|||
güzelağrı habis |
: Verem hastalığı. DS, C.VI, s.2243 |
|||
|
: 1) Kötü, fenâ, fâsid. 2) Kötülük eden, alçak, müfsid. |
|||
|
3) Anormal hastalıklara veya kanserli urlara verilen isim. |
|||
|
TS, C.II, s.1091 |
|||
hıcılayık |
: Boğmaca. DS, C.VII, s.2356 |
|||
hınam |
: Kemik veremi. DS, C.VII, s.2362 |
|||
içağrısı ileze |
: Dizanteri ya da kolera hastalığı. DS, C.VII, s.2503 |
|||
|
: Veremli, hastalıklı. DS, C.VII, s.2521 |
|||
ili |
: Hayâlet, cin, peri. DS, C.VII, s.2522 |
|||
ince ağrı ince hastalık |
: Verem, kalp hastalığı. DS, C.VII, s.2537 |
|||
|
: Akciğer veremi. TS, C.II, s.1392 |
|||
incitme beni |
: Kanser hastalığı. TS, C.II, s.1394 |
|||
inme |
: Felç, nüzul. TS, C.II, s.1400 |
|||
issice |
: Verem. DS, C.VII, s.2559 |
|||
kabaram |
: Üzüntüden olan sinir hastalığı, bir çeşit delilik. |
|||
|
DS, C.VIII, s.2581 |
|||
karamübarek |
: Şirpençe, kan çıbanı. DS, C.VIII, s.2651 |
|||
karabakma |
: Kuşpalazı, difteri. DS, C.VIII, s.2637 |
|||
karayatalığ kel hastalık |
: Tifo hastalığı. DS, C.VIII, s.2654 |
|||
|
: Verem. DS, C.VIII, s.2732 |
|||
kızdırma |
: Sıtma. DS, C.VIII, s.2862 |
|||
kızılcık |
: 1) Kızamık hastalığı. 2) Bir çeşit çiçek hastalığı. |
|||
|
DS, C.VIII, s.2864 |
|||
kif |
: Frengi hastalığı. DS, C.VIII, s.2870 |
|||
kirli paçavra köme |
: Kolera hastalığı. DS, C.VIII, s.2880 |
|||
|
: Kızamık hastalığı. DS, C.VIII, s.2956 |
|||
kötü yara |
: Frengi. DS, C.VIII, s.2983 |
|||
kuruyel |
: Romatizma. DS, C.VIII, s.3013 |
|||
kuruburu |
: Dizanteri. DS, C.VIII, s.3011 |
|||
kurudan |
: Verem hastalığı. DS, C.VIII, s.3011 |
|||
kusah |
: Kolera. DS, C.XII, s.4573 |
|||
kuşkuyruğu |
: 1) Büyük çıban. 2) Difteri. DS, C.VIII, s.3016 |
|||
külleme |
: Frengi hastalığı. DS, C.VIII, s.3030 |
|||
lepra |
: Cüzzam. TS, C.III, s.1854 |
|||
malûl |
: İlletli, hastalıklı, sakat, kötürüm, hasta. TS, C.III, s.1894 |
|||
miskin hastalığı (illeti) :Cüzzam.TS, C.III, s.1993 |
||||
oturag öğkenli öpke avruu |
: Kötürüm. DS, C.IX, s.3295 |
|||
|
: Süreğen öksürüklü, bronşitli. DS, C.IX, s.3315 |
|||
|
: Verem. DS, C.IX, s.3343 |
|||
örde |
: Rüşvet. DS, C.IX, s.3344 |
|||
örken |
: 1) Verem hastalığı. 2) Öksürük. DS, C.IX, s.3347 |
|||
pamukçuk |
: Daha çok bebeklerde görülen, dil, ağız ve boğaz çevresinde ortaya
çıkan, pamuğa benzer, iltihaplı bir mantar hastalığı, aft. TS, C.III, s.2252 |
|||
paryandı |
: Kızamık hastalığı. DS, C.IX, s.3403 |
|||
perde inmek |
: Katarakt olmak, göz görmez olmak. TS, C.III, s.2289 |
|||
punta |
: Zatürree hastalığı. DS, C.IX, s.3486 |
|||
seçime |
: Frengi, belsoğukluğu gibi hastalık. DS, C.X, s.3564 |
|||
sedef hastalığı |
: Sedefi andıran pulcukların belirmesiyle ortaya çıkan bir deri
hastalığı. TS, C.IV, s.2474 |
|||
sırtı yarma |
: Şarbon hastalığı. DS, C.X, s.3619 |
|||
sökel |
: 1) Humma, ateşli bir hastalık. 2) Tifo. 3) Zatürree. |
|||
|
4) Sakat. 5) Öldürücü grip. DS, C.X, s.3675 |
|||
ter |
: Tifo. DS, C.X, s.3888 |
|||
terleme |
: 1) Tifo. 2) Akciğer hastalığı. DS, C.XII, s.4753 |
|||
terletme |
: 1) Tifo. 2) Zatülcenp. 3) Humma. DS, C.X, s.3893 |
|||
tilkiburnu |
: Koltuk altında çıkan kan çıbanı. DS, C.X, s.3931 |
|||
topaç |
: Kötürüm. DS, C.X, s.3961 |
|||
topak |
: 1) Bir çeşit çıban. DS, C.XII, s.4768 2) Kabakulak. |
|||
|
DS, C.X, s.3962 |
|||
töker |
: Kötürüm. DS, C.X, s.3979 |
|||
tutaklık |
: Sara hastalığı. DS, C.XII, s.4775 |
|||
tutalga tutulmak |
: Sara hastalığı. DS, C.X, s.3998 |
|||
|
: Felç olmak. DS, C.X.s. 4001 |
|||
tüberküloz |
: Verem. TS, C.IV, s.2943 |
|||
uzunöksürük |
: Boğmaca. DS, C.XI, s.4053 |
|||
üşütme |
: Zatürree. DS, C.XI, s.4078 |
|||
vahıtsız |
: 1) Hasta. 2) Yoksul. DS, C.XII, s.4801 |
|||
yatağan |
: İnme, felç. DS, C.XII, s.4816 |
|||
yatalık |
: 1) Humma ve benzeri ateşli hastalık. 2) Tifo. 3) Zatülcenp. |
|||
|
4) Zatürree. DS, C.XI, s.4199 |
|||
yenirce |
: 1) Frengi. 2) Şirpençe. 3) Cüzzam. DS, C.XI, s.4246 |
|||
yeyilme |
: Kanser. DS, C.XI, s.4260 |
|||
yıldırım |
: İnme, felç. DS, C.XI, s.4267 |
|||
yumrucak zührevi |
: Veba. DS, C.XI, s.4316 |
|||
|
: Frengi ve bel soğukluğu gibi cinsi münasebetlerle bulaşan (hastalık).
TS, C.IV, s.3336 |
|||
|
|
|||
|
|
|||
Korkuyla İlgili Güzel Adlandırmalar |
||||
alıcı |
: 1) Azrail. 2) Öldürücü, devasız hastalık. DS, C.I, s.215 |
|||
Allah emri |
: Deprem, zelzele. DS, C.I, s.223 |
|||
ansızına uğramak |
: Birdenbire ölmek. DS, C.I, s.280 |
|||
atılıp gitmek : Birdenbire bayılmak,
ölmek. DS, C.I, s.369 |
||||
bir avuç toprak olmak : Ölmek, toprağa
kavuşmak. TS, C.I, s.185 |
||||
can alıcı |
: 1) Öldürücü, kahredici. TS, C.I, s.421 |
|||
2) Azrail. 3) Öldürücü hastalık. DS, C.III, s.854 |
||||
cansız at |
: Tabut. TS, C.I, s.432 |
|||
çadır |
: Kefen. DS, C.III, s.1032 |
|||
dağdagezen (dağdaki) : 1) Kurt. 2) Domuz.
DS, C.III, s.1324 |
||||
dünyaya gözlerini kapamak(yummak) : Ölmek. TS, C.I, s.749 |
||||
dünyaya vedâ etmek : Ölmek. TS, C.I,
s.749 |
||||
el çekmek |
: Ölmek. TS, C.I, s.804 |
|||
elbiz |
: 1) Sümüklü böcek. 2) Şeytan, düşman. DS, C.V, s.1704 |
|||
engebe |
: Felaket. DS, C.V, s.1752 |
|||
esiren |
: Kuduz köpek. DS, C.V, s.1782 |
|||
evran [evren] |
: Büyük yılan. DS, C.V, s.1813 |
|||
ferik |
: Sarı akrep. DS, C.V, s.1846 |
|||
gidergelmez |
: Ölüm. DS, C.VI, s.2074 |
|||
göcemek |
: Ölmek. DS, C.VI, s.2119 |
|||
gözü toprağa bakmak: Ölmek üzere olmak. TS, C.II, s.1049 |
||||
günleri sayılı (olmak ) : Bir kimsenin ölümü yakın (olmak). TS,
C.II, s.1073 günü yetmek (gelmek) : 1) Vâdesi tamam olmak, sonu
gelmek, ölmek, eceli gelmek. 2) (kadınlar için) Doğum vakti gelmek. |
||||
|
TS, C.II, s.1074 |
|||
hayata gözlerini yummak (kapamak) : Ölmek. TS, C.II, s.1197 |
||||
hayatıyla ödemek |
: Hayatına mal olmak, ölmek. TS, C.II, s.1198 |
|||
hece taşı |
: Mezar taşı. DS, C.VII, s.2325 |
|||
hıdırlık |
: Mezarlık. DS, C.VII, s.2357 |
|||
irtihâl |
: Dünyadan âhirete göçme, ölüm, vefat. TS, C.II, s.1415 |
|||
kabir |
: Mezar, sin. TS, C.II, s.1467 |
|||
kabristan |
: Mezarlık. TS, C.II, s.1465 |
|||
karadeve |
: Ölüm, ecel. DS, C.VIII, s.2642 |
|||
kara toprağa aş olmak : Mezara girmek, ölmek, gömülmek. TS,
C.IV, s.2907 |
||||
karadam |
: Mezar. DS, C.VIII, s.2641 |
|||
karayazı |
: Ölüm. DS, C.XII, s.4535 |
|||
karayer |
: Mezar, sin; toprak, kara toprak. TS, C.II, s.1547 |
|||
karayol |
: Ölüm. DS, C.VIII, s.2655 |
|||
kuyruklu lahit |
: Akrep. DS, C.VIII, s.3020 |
|||
|
: Mezar, kabir; sanduka. TS, C.III, s.1841 |
|||
öcü |
: 1) Kurt, domuz vb. zararlı hayvanlar. DS, C.IX, s.3308 |
|||
|
2) Çocukları korkutmak için uydurulmuş hayali yaratık, umacı. |
|||
|
TS, C.III, s.2201; DS, C.IX, s.3308 |
|||
ruhunu teslim etmek : Can vermek, ölmek. TS, C.III, s.2380 |
||||
salaca |
: 1) Tabut. 2) Ölü. 3) Tutukevi. DS, C.XII, s.4664 |
|||
sallandırmak |
: Asmak, idam etmek. TS, C.IV, s.2427 |
|||
sallantı |
: Deprem DS, C.XII, s.4666 |
|||
sarıoğlan |
: Akrep. DS, C.XII, s.4672 |
|||
tabanı genişlemek tef |
: Ölmek. DS, C.X, s.3797 |
|||
|
: Kefen. DS, C.XII, s.4745 |
|||
tehlike |
: Deprem. DS, C.X, s.3861 |
|||
terkili |
: Akrep. DS, C.XII, s.4753 |
|||
toprağa bakmak toprağa düşmek toprağa girmek toprak olmak |
: Ölümü yakın görülmek, ölümü yakın olmak. TS, C.IV, s.2907 |
|||
|
: Ölmek, vurulup ölmek. TS, C.IV, s.2907 |
|||
|
: Gömülmek, gömülmüş olmak, ölmek. TS, C.IV, s.2907 |
|||
|
: Ölmek, toprağa karışmak. TS, C.IV, s.2907 |
|||
ubur |
: Hortlak. DS, C.XI, s.4019 |
|||
uğrağa gelmek uğrak uğramak |
: Cin, peri tarafından çarpılmak. DS, C.XI, s.4026 |
|||
|
: Sara, cin çarpması. DS, C.XI, s.4026 |
|||
|
: 1) Cine, şeytana çarpılmak. 2) Hastalığa tutulmak. |
|||
|
DS, C.XI, s.4027 |
|||
umacı |
: Cin, peri örneği, korkutan şey, yaratık. DS, C.XI, s.4036 |
|||
uzunböcü |
:Yılan. DS, C.XII, s.4790 |
|||
uzun |
: Yılan. DS, C.XI, s.4053 |
|||
uzunöksürük |
: Boğmaca. DS, C.XI, s.4053 |
|||
vâdesi gelmek yağlı ip yerdegezen |
: Eceli gelmek, ömrü sona ermek. TS, C.IV, s.3036 |
|||
|
: Darağacı, idam sehpası. TS, C.IV, s.3099 |
|||
|
: Yılan. DS, C.XI, s.4250 |
|||
Ahlâkî Değerle İlgili Güzel
Adlandırmalar |
||||
abartmak |
: Aşırmak, çalmak. DS, C.I, s.12 |
|||
abdestsiz |
: Korkmaz, çekinmez, senli-benli, saygısız. DS, C.I, s.17 |
|||
açıkçı ad çekici |
: Beleşçi, bedavadan geçinen. DS, C.I, s.59 |
|||
|
: 1) İftiracı, müzevvir. 2) Yaygaracı. DS, C.I, s.65 |
|||
ad çekmek |
: Bir kişi ve bir aile için kötü şeyler söylemek. DS, C.I, s.65 : 1)
Boşboğaz, geveze, sır tutmaz. 2) Hırsız. DS, C.I, s.116 : 1) Ara bozucu,
dedikoducu, kovcu. 2) Kötü, kara haber |
|||
ağzı açık |
vermekten hoşlanan kimse. 3) Kavgacı, dövüşken. |
|||
ağzı kara |
4) Yalancı. 5) İftiracı. DS, C.I, s.118 |
|||
ağzı yelli akşamcı |
: Yüksekten atan, övünen. DS, C.I, s.118 |
|||
|
: Her akşam içki içmeyi âdet ve alışkanlık haline getirmiş olan. |
|||
|
TS, C.I, s.79 |
|||
aktarma |
: Çalma. DS, C.I, s.163 |
|||
alkaçıcı |
: Kaçırıcı, dolandırıcı. DS, C.I, s.222 |
|||
alkışçı |
: Birinin her yaptığını, her söylediğini beğenip öven, kabul eden ve
doğru diye herkese kabul ettirmeye çalışan kimse, şakşakçı, dalkavuk. TS,
C.I, s.98 |
|||
allanmak |
: Sarkıntılık etmek. DS, C.I, s.224 |
|||
alûfte |
: İffetsiz, düşkün kadın. TS, C.I, s.112 |
|||
âmiyâne |
: Bayağı, ayak takımına yakışır tarzda, adice. TS, C.I, s.117 |
|||
anadan doğma anasının kızı |
: Çırılçıplak. TS, C.I, s.119 |
|||
|
: Bakire olmayan kız. DS, C.I, s.253 |
|||
aparmak |
: Çalmak, aşırmak, alıp kaçmak, habersiz götürmek. |
|||
|
DS, C.I, s.284 |
|||
ar damarı çatlamak : Utanma hissi kalmamak, utanç duyulacak
şeyleri hiç |
||||
|
sıkılmadan yapar olmak, yüzsüz olmak. TS, C.I, s.130 |
|||
arakçı |
: Hırsız. DS, C.I, s.294 ; TS, C.I, s.134 |
|||
arayışçı aspak |
: Dedikoducu. DS, C.I, s.301 |
|||
|
: Temiz olmayan, derbeder kadın. DS, C.I, s.347 |
|||
aşırmak |
: Çalmak, kimsenin haberi olmadan alıp götürmek. TS, C.I, s.165 |
|||
aşna fişna |
: Gizli dost, flört, oynaş. TS, C.I, s.168 |
|||
atıcı |
: Asılsız şeyler uydurup söyleyen, yalancı. TS, C.I, s.175 |
|||
ayağa çıkmak başına çökmek |
: Orospu olmak. DS, C.I, s.397 |
|||
|
: Birinin ırzına geçmek. DS, C.II, s.559 |
|||
baştan çıkmak (çıkarmak) : Kötü yola sapmak, ahlâkı bozulmak;
ayartmak, kötü |
||||
besmelesiz |
yola sürüklemek. TS, C.I, s.266 |
|||
|
: Çocuklar hakkında “piç” manasında kullanılan bir sövme. |
|||
bire bin katmak |
TS, C.I, s.306 |
|||
|
: Bir şeyi olduğundan fazla göstermek, mübâlağa etmek. |
|||
|
TS, C.I, s.349 |
|||
cebine indirmek |
: ( para için ) Hakkı olmadığı halde kendine mal etmek. |
|||
|
TS, C.I, s.445 |
|||
çakıştırıcı |
: Dedikoducu, fitneci. DS, C.III, s.1045 |
|||
çapkın |
1) Gelip geçici aşklar peşinden koşan kimse. 2) Haylaz, yaramaz, serseri,
derbeder, haşarı. TS, C.I, s.488 |
|||
çenesi
kuvvetli |
||||
: Çok konuşan, söz söylemekten yorulmayan, geveze. |
||||
TS, C.I, s.513 |
||||
|
||||
çilesiz |
Utanmaz, ahlâksız (Kimse). DS, C.III, s.1217 |
|||
dalalet |
: Doğru yoldan sapma, çıkma, yolunu şaşırma, azma. TS, C.I, s.577 |
|||
dekolte |
: Açık saçık. TS, C.I, s.609 |
|||
dem çekmek demagoji dilci |
: İçki içmek, işret etmek. TS, C.I, s.614 |
|||
dili güllü |
: Halk dalkavukluğu. TS, C.I, s.615 |
|||
dost tutmak |
: Laf taşıyarak ara açmaya çalışan kimse. DS, C.IV, s.1492 |
|||
dost |
: Yüze karşı iyi konuşan fakat arkadan kötü olan kimse, ikiyüzlü. DS,
C.IV, s.1494 |
|||
düşkün |
: (Erkek veya kadın) Evlilik dışı ilişki kurmak. TS, C.I, s.706 |
|||
düzen |
: Evlilik dışı ilişki kuran erkek veya kadın. TS, C.I, s.705 |
|||
düzmece |
: Değer ve haysiyetini kaybetmiş; itibardan düşmüş. TS, C.I, s.753 |
|||
: Hile, dolap. TS, C.I, s.769 |
||||
: Uydurma, gerçek olmayan, sahte. TS, C.I, s.770 |
||||
eğri bakmak(eğri gözle bakmak) : Kin, hiddet veya kötü düşünce ile
bakmak. |
||||
|
TS, C.I, s.791 |
|||
el açmak |
: Dilenmek. TS, C.I, s.803 |
|||
eli çakır |
: Hırsız. DS, C.V, s.1716 |
|||
eli uzun |
: Hırsız. TS, C.I, s.811 |
|||
ellenmiş dillenmiş |
: Kötü şöhretli, iffetsiz (kadın). TS, C.I, s.822 |
|||
emeksiz |
: 1) Üvey evlat, evlatlık. 2) Hizmetçi. DS, C.V, s.1732 |
|||
|
3) Evlilik dışı çocuk, piç. DS, C.XII, s.4495 |
|||
ergi |
: Fahişe. DS, C.V, s.1768 |
|||
eteğine eğri |
: Kötü kadın. DS, C.V, s.1796 |
|||
evlilik dışı |
: Meşru olmayan, kanuna uymayan, gayri meşru. |
|||
|
TS, C.I, s.876 |
|||
evraksız |
: Namussuz, şerefsiz (kimse). DS, C.V, s.1813 |
|||
genel ev |
: Resmî olarak izin verilmiş fuhuş yeri, umumhâne, kerhâne. |
|||
|
TS, C.II, s.989 |
|||
görüşmek |
: Gizlice cinsel ilişkide bulunmak, zina etmek. |
|||
|
DS, C.VI, s.2164 |
|||
güvende |
: Kötü yola düşen kadın. DS, C.VI, s.2240 |
|||
handan |
: Babası belli olmayan, piç. DS, C.VII, s.2272 |
|||
haram |
: Piç. DS, C.VII, s.2283 |
|||
harama uçkur çözmek : Nikâhsız olarak birisiyle cinsi
münâsebette bulunmak. |
||||
|
TS, C.II, s.1151 |
|||
Havâî |
: Arzu ve hevesine uyan, keyfince hareket eden, hafif mizaçlı; |
|||
|
uçarı, hoppa. TS, C.II, s.1187 |
|||
ilişmek |
: Irza geçmek. DS, C.VII, s.2528 |
|||
indir kaldır |
: Dedikodu. DS, C.VII, s. 2540 |
|||
işi pişirmek |
: Aralarında gizlice anlaşmak. TS, C.II, s.1435 |
|||
işlenti |
: Faiz. DS, C.VII, s.2564 |
|||
işletmek |
: Şaka ve birtakım yalanlarla birini kandırmak ve gülünç duruma düşürerek
eğlenmek. TS, C.II, s.1441 |
|||
kabak çiçeği gibi açılmak : Çekingenlik ve utangaçlıktan
sıyrılarak aşırı davranışlarda |
||||
kaçamak |
bulunmak. TS, C.II, s.1464 |
|||
|
: Hoş karşılanmayacak bir şeyi ara sıra gizlice yapma. |
|||
|
TS, C.II, s.1471 |
|||
kara çalmak |
: Birine iftira etmek, birinin adını kötüye çıkarmak. |
|||
|
TS, C.II, s.1546 |
|||
kara |
: İftira, leke. DS, C.VIII, s.2637 |
|||
katkılı |
: 1) Karışık, arı olmayan, hileli. 2) Evlilik dışı çocuk, piç. |
|||
|
DS, C.VIII, s.2684 |
|||
kaydırmak |
: Çalmak, kaçırmak. DS, C.VIII, s.2699 |
|||
kaynaşık |
: Yosma, oynak kadın. DS, C.VIII, s.2705 |
|||
kazancı |
: Dilenci, çingene. DS, C.VIII, s.2710 |
|||
kefelâlesi |
: Utanmaz, arsız. DS, C.VIII, s.2719 |
|||
kıdım |
: Rüşvet. DS, C.VIII, s.2787 |
|||
kılınmak |
: Yaltaklanmak, boyun eğmek. DS, C.VIII, s.2799 |
|||
kınalı |
: Ahlâksız. DS, C.VIII, s.2805 |
|||
kirlenmek |
: (Kadın için) Irzına geçilmek, namusuna zarar gelmek. |
|||
|
TS, C.II, s.1700 |
|||
kirtik |
: Rüşvet. DS, C.VIII, s.2883 |
|||
kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek) : (kadın için) Pek çok kimsenin
sevgilisi |
||||
|
olmak, onlarla düşüp kalkmak. TS, C.II, s.1770 |
|||
laf atmak |
: Yalan söylemek. DS, C.IX, s.3058 |
|||
lâubali |
: Kayıtsız, umursamaz, ciddiyetsiz, saygısız, pervasız. |
|||
|
TS, C.III, s.1848 |
|||
lüpcü |
: 1) Hazır yiyici, beleşçi. 2) Rüşvet alan kimse. |
|||
|
DS, C.IX, s.3095 |
|||
mayası bozuk mektep görmemiş |
: Karaktersiz, kötü yaradılışlı, soysuz. TS, C.III, s.1916 |
|||
|
: Kaba, saygısız, cahil, terbiyesi kıt. TS, C.III, s.1932 |
|||
mercimeği fırına vermek : Gizlice aşk ilişkisi kurmak. TS,
C.III, s.1946 |
||||
mezhebi geniş |
: Namus, iffet, ahlâk vb. konularda fazla serbest ve hoşgörülü olan
(kimse). TS, C.III, s.1972 |
|||
muhabbet tellalı |
: Bir erkeğin bir kadınla buluşmasını sağlayan, bu işi meslek edinmiş
kimse. TS, C.III, s.2008 |
|||
münasebette bulunmak : Cinsi yaklaşımda bulunmak. TS, C.III,
s.2049 |
||||
mürtekip |
: ( para, kazanç karşılığı olarak ) Kötü, uygunsuz işler |
|||
|
yapan; rüşvet yiyen, rüşvet alan, rüşvetçi. TS, C.III, s.2054 |
|||
müstehcen |
: Açık saçık, edep veya haya duygularına aykırı; yakışıksız. |
|||
|
aykırı; yakışıksız. TS, C.III, s.2060 |
|||
müzevir |
: Söz götürüp getiren, ara bozan. TS, C.III, s.2070 |
|||
müzmehel |
: İçkili, sarhoş. DS, C.XII, s.4601 |
|||
nâne yemek |
: Yakışıksız bir davranışta bulunmak, uygunsuz |
|||
|
bir iş yapmak. TS, C.III, s.2083 |
|||
naylon |
: Düzme, sahte. TS, C.III, s.2091 |
|||
oğrulamah ortaya düşmek |
: Çalmak. DS, C.IX, s.3269 |
|||
|
: (Kadın için) Fahişe olmak, orta malı olmak, sokağa düşmek. |
|||
|
TS, C.III, s.2180 |
|||
oynadanlıh |
: İkiyüzlülük. DS, C.XII, s.4618 |
|||
oynamak |
: Kanun dışı cinsel ilişki kurmak. DS, C.IX, s.3302 |
|||
oynaşmak |
: Kadın ve erkek nikahsız yaşamak. DS, C.IX, s.3302 |
|||
ozan |
: 1) Geveze. 2) Sersem, aptal. 3) Dedikodu, dırıltı. |
|||
|
DS, C.IX, s.3305 |
|||
öğütlemek |
: Birisini kandırıp bir başkasına karşı kışkırtmak. |
|||
|
DS, C.IX, s.3324 |
|||
ökünmek |
: Birinin yaptıklarını, söylediklerini yineleyerek alay etmek. |
|||
|
DS, C.IX, s.3327 |
|||
ölçer |
: Ara bozucu, fitne. DS, C.IX, s.3329 |
|||
önlük |
: Kötü kadın. DS, C.IX, s.3341 |
|||
örünç özü kara |
: Rüşvet. DS, C.IX, s.3354 |
|||
|
: Sütü bozuk, kötü soydan gelen (kimse). DS, C.IX, s.3373 |
|||
para dönmek |
: Rüşvetle iş yapılmak, rüşvet verilmek. TS, C.III, s.2256 |
|||
payalı |
: Kendini beğenmiş, kibirli. DS, C.XII, s.4640 |
|||
pek yüzlü |
: 1) Sıkılmaz, utanmaz, yüzsüz. TS, C.III, s.2282 |
|||
|
2)Utanmadan, sıkılmadan her şeyi konuşan. DS, C.IX, s.3422 |
|||
perdesi yırtık (sıyrık): Utanmaz, arlanmaz. TS, C.III, s.2289 |
||||
salmağ |
: 1) Gebe kadın çocuğunu düşürmek. 2) Yellenmek, gaz çıkarmak. DS, C.XII,
s.4667 |
|||
seçme sölegen |
: Kötü yolda kadın. DS, C.X, s.3564 |
|||
|
: Çok konuşan, geveze. DS, C.X, s.3677 |
|||
söz sav |
: Dedikodu. DS, C.X, s.3685 |
|||
sümbül |
: Evlilik dışı doğan çocuk, piç. DS, C.X, s.3709 |
|||
sütü bozuk |
: Kötü soydan gelmiş kimse, soysuz, karaktersiz, aşağılık. |
|||
|
TS, C.IV, s.2640 |
|||
şaşıt |
: Söz taşıyan, çaşıt. DS, C.X, s.3751 |
|||
şatafatçı şişgin talaşmak |
: Dalkavuk, yüze gülen. DS, C.XII, s.4721 |
|||
|
: Onurlu, kibirli. DS, C.X, s.3787 |
|||
|
: Boğuşmak, kavga etmek. DS, C.X, s.3814 |
|||
tandırlama |
: Dedikodu, asılsız söz. DS, C.X, s.3819 |
|||
taşbaşı |
: Edepsizce, saygısızca. DS, C.X, s.3839 |
|||
tava kapağı |
: İkiyüzlü adam. DS, C.X, s.3845 |
|||
tensuz |
: Kötü (kadın için). DS, C.X, s.3880 |
|||
terkisalat |
: 1) Terbiyesiz. 2) Beceriksiz. DS, C.X, s.3892 |
|||
ters ayakkabı |
: Kötü yolda kadın, erkek. DS, C.XII, s.4754 |
|||
tok |
: Kibirli, burnu büyük. DS, C.X, s.3946 |
|||
türetmek |
: Uydurmak. DS, C.X, s.4013 |
|||
türküsünü çağırmak : Dalkavukluk yapmak. DS, C.X, s.4014 |
||||
uçarı |
: Çeşitli eğlencelere düşkün, çapkın; sefih. TS, C.IV, s.2959 |
|||
uçkur çözmek |
: Cinsel yaklaşmada bulunmak. DS, C.XI, s.4022 |
|||
uçurgan |
: Hırsız. DS, C.XII, s.4781 |
|||
uçurmak umumhâne |
: Çalmak, aşırmak. DS, C.XI, s.4023 |
|||
|
: Genel ev. TS, C.IV, s.2975 |
|||
ustalık |
: Kurnazlık, düzencilik. DS, C.XI, s.4043 |
|||
uygunsuz |
: Kötü davranışlarda bulunan, çirkin veya zararlı hareketler yapan,
terbiyesiz, ahlâk sız, yoldan çıkmış. |
|||
|
TS, C.IV, s.2989 |
|||
uygunsuz |
: Kötü yola sapmış (kadın için). DS, C.XI, s.4049 |
|||
ünlenmek |
: 1) Dile düşmek, adı kötüye çıkmak. |
|||
|
2) Onurlanmak, kibirlenmek. DS, C.XI, s.4066 |
|||
üstüne yatmak vesikalı |
: Borcunu ödememek, aldığını geri vermemek. DS, C.XI, s.4077 : Kendisine
fuhuş için resmî makamlarca izin verilmiş kadın. TS, C.IV, s.3071 |
|||
yakınlık göstermek : Cinsel birleşmeye yanaşmak. DS, C.XI,
s.4129 |
||||
yakınlık |
: Cinsel ilişki. DS, C.XI, s.4129 |
|||
yollu |
: Kötü yola düşmüş kadın. DS, C.XI, s.4290 |
|||
İnançla İlgili Güzel Adlandırmalar |
||||
ahiret uykusu : Ölüm. TS, C.I, s.55 |
||||
ahireti (öbür dünyayı) boylamak : Ölmek. TS, C.I, s.55 |
||||
akşamcık kuşu |
: Yarasa. DS, C.I, s.162 |
|||
alıcı |
: 1) Azrail. 2) Öldürücü, devasız hastalık. DS, C.I, s.215 |
|||
Allah’ın davetine icabet etmek : Ölmek, dünyayı terk
etmek. TS, C.I, s.104 |
||||
asık |
: 1) Faiz. 2) Çingene. DS, C.I, s.342 |
|||
can alıcı |
: 1) Öldürücü, kahredici. TS, C.I, s.421 |
|||
2) Azrail. 3) Öldürücü hastalık. DS,
C.III, s.854 |
||||
33
Türkçe Sözlük, TDK
Yayınları, Ankara 1988, s. 1512 |
||||
çalınmak |
: 1) Cin çarpmak. |
|||
|
2) Ölmek üzere olan
hastanın dili peltekleşmek. |
|||
|
3) Deli olmak. DS, C.III,
s.1055 |
|||
dağdagezen (dağdaki) : 1) Kurt. 2) Domuz. DS, C.III, s.1324 |
||||
don değişmek dünyadan göçmek ecel şerbeti içmek erişmek |
: Ölmek. DS, C.IV, s.1559 |
|||
|
: Ölmek. TS, C.I, s.748 |
|||
|
: Ölmek. TS, C.I, s.776 |
|||
|
: Şeytan, cin çarpmak. DS, C.V, s.1773 |
|||
erlenmek |
: Cin çarpmak. DS, C.V, s.1775 |
|||
erleşikli |
: Cin çarpmış. DS, C.V, s.1775 |
|||
esürük |
: 1) Cin, peri çarpmış (kimse). 2) Saralı. DS, C.V, s.1787 |
|||
gara canavar |
: Domuz. DS, C.VI, s.1918 |
|||
gecekuşu |
: Yarasa. DS, C.VI, s.1958 |
|||
geçinmek gergek bulmak |
: Ölmek. DS, C.VI, s.1962 |
|||
|
: Ölmek. DS, C.VI, s.2000 |
|||
gezer |
: 1) Cin, peri, ölü ruhu v.b. hayâlî şeyler. 2) Geceleri kötü niyetle
dolaşan kimse. DS, C.VI, s.2022 |
|||
gılınkuş goncolos gökçe hacıkuşu |
: Baykuş. DS, C.VI, s.2042 |
|||
|
: Hortlak. DS, C.VI, s.2100 |
|||
|
: 1) Melek. 2) Azrail. DS, C.VI, s.2135 |
|||
|
: Baykuş. DS, C.VII, s.2248 |
|||
hayırlı kuş |
: Baykuş. DS, C.VII, s.2317 |
|||
hınzır |
: 1) Domuz. 2) Pis ve katı yürekli, gaddar, hain. |
|||
|
TS, C.I, s.1243 |
|||
hümmatun |
: Baykuş. DS, C.VII, s.2450 |
|||
hüpbükkuş iblis |
: Baykuş. DS, C.VII, s.2450 |
|||
|
: Şeytan. TS, C.II, s.1324 |
|||
ili |
: Hayâlet, cin, peri. DS, C.VII, s.2522 |
|||
ilişik |
: Boş inanca göre cin çarpmış kimse. DS, C.VII, s. 2527 |
|||
iliyer ishak |
: Boş inanca göre cinli, perili, uğursuz yer. DS, C.VII, s.2529 |
|||
|
: Baykuş. DS, C.VII, s.2555 |
|||
karanlıkkuşu |
: Yarasa. DS, C.VIII, s.2651 |
|||
kayış kanat keçinmek kehten bakan |
: Yarasa. DS, C.VIII, s.2701 |
|||
|
: Ölmek. DS, C.VIII, s.2716 |
|||
|
: Domuz. DS, C.VIII, s.2722 |
|||
kelebek |
: Yarasa. DS, C.VIII, s.2726 |
|||
kesegen |
: 1) Fare. 2) Erkek domuz. DS, C.VIII, s.2760, 2761 |
|||
kılın |
: Baykuş. DS, C.VIII, s.2798 |
|||
korkut |
: Cin, şeytan gibi hayâlî yaratıklar. DS, C.VIII, s.2926 |
|||
kötü hayvan |
: Domuz. DS, C.VIII, s.2982 |
|||
kukumav |
: Baykuş. DS, C.VIII, s.2992 |
|||
küpe binmek |
: Büyücülük, cadılık yapmak. DS, C.VIII, s.3040 |
|||
malkadın |
: Baykuş. DS, C.IX, s.3113 |
|||
mekir nekir |
: 1) Cin, şeytan. 2) Hortlak. DS, C.XII, s.4590 |
|||
moza |
: Domuz yavrusu. DS, C.IX, s.3212 |
|||
muratçık obur |
: Baykuş. DS, C.IX, s.3220 |
|||
|
: Hortlak. DS, C.IX, s.3261 |
|||
oğrak |
: 1) İnanışa göre cin, peri çarpması. DS, C.XII, s.4609 |
|||
|
2) Nedeni bilinmeyip cinlerin çarptığına inanılan hastalık. |
|||
|
DS, C.IX, s.3269 |
|||
orak |
: Cin. DS, C.IX, s.3285 |
|||
öcü |
: 1) Kurt, domuz vb. zararlı hayvanlar. DS, C.IX, s.3308 |
|||
|
2) Çocukları korkutmak için uydurulmuş hayali yaratık, umacı. |
|||
|
TS, C.III, s.2201; DS, C.IX, s.3308 |
|||
ören kuşu |
: Baykuş. DS, C.IX, s.3346 |
|||
öşek |
: 1) Dedikodu, abartma. 2) Hortlak. DS, C.IX, s.3356 |
|||
sayıp |
: Peri, cin. DS, C.X, s.3559 |
|||
sırsıra |
: Yarasa. DS, C.X, s.3618 |
|||
teccel |
: Şeytan. DS, C.X, s.3856 |
|||
uçuk uğraklı |
: Cin, peri. DS, C.XII, s.4781 |
|||
|
: Çarpılmış, inmeli (kimse). DS, C.XII, s.4782 |
|||
uğu uğukuşu ulukuş |
: Baykuş. DS, C.XI, s.4028 |
|||
|
: Baykuş. DS, C.XII, s.4783 |
|||
|
: Baykuş. DS, C.XI, s.4035 |
|||
viranguşu |
: Baykuş. DS, C.XI, s.4105 |
|||
yağız yer |
: Cehennem, sin. DS, C.XI, s.4121 |
|||
yazıcı |
: Büyücü. DS, C.XII, s.4817 |
|||
yazmak |
: Büyü yapmak. DS, C.XII, s.4817 |
|||
Kusurları Gizlemeye Bağlı Güzel
Adlandırmalar |
||||
abızambak |
: Saçma sapan, gelişi güzel konuşan. DS, C.I, s.23 |
|||
açık ağız ağbaş |
: 1) Boşboğaz, geveze. 2) Aptal, salak. 3) Tembel. DS, C.I, s.58 |
|||
|
: Kel, saçsız. DS, C.I, s.85 |
|||
ağır ayaklı |
: Gebe, yüklü. DS, C.XII, s.4407 |
|||
ağır canlı ( kanlı ) |
: Tembel, miskin, uyuşuk. TS, C.I, s.40 |
|||
ağır gövde |
: Şişman, hantal vücut. TS, C.I, s.40 |
|||
ahraz |
: 1) Dilsiz, sağır ve dilsiz. 2) Akılsız, ahmak. DS, C.I, s.133 |
|||
akbakan |
: Beceriksiz, budala. DS, C.I, s.141 |
|||
akgöz alagöz alazlık |
: Korkak, budala, ahmak. DS, C.I, s.149 |
|||
|
: Korkak. DS, C.I, s.187 |
|||
|
: Saç çıkmayan baş, kel. DS, C.I, s.204 |
|||
alîl |
: 1) Sakat. 2) kör, gözleri görmez, âmâ. 3) illetli, sık sık gelerek
rahatsız eden bir hastalığı olan. TS, C.I, s.97 |
|||
aklın |
: Kötürüm. DS, C.I, s.213 |
|||
âmâ |
: Kör. TS, C.I, s.113 |
|||
anahalı |
: Aybaşı (kadınlarda). DS, C.XII, s.4418 |
|||
atakçı |
: 1) Bunak. 2) Yalancı. DS, C.I, s.365 |
|||
ayaz |
: Kel, seyrek saçlı baş. DS, C.I, s.409 |
|||
aydaş |
: 1) Zayıf, cılız. 2) Bacakları çarpık. 3) Şaşı. DS, C.I, s.410 |
|||
babalanmak |
: Öfkelenmek. TS, C.I, s.215 |
|||
babalı |
: Sinirli, sinir nöbeti geçiren. TS, C.I, s.215 |
|||
bacağını çekmek bağrı geçmek bahîl |
: Topallamak, aksayarak yürümek. DS, C.II, s.456 |
|||
|
: Zamanında evlenememek, evde kalmak. DS, C.II, s.485 |
|||
|
: Cimri, hasis. TS, C.I, s.228 |
|||
bayrambeyi olmak (beğ olmak, bey olmak) : Midesi bozulmak,
ishal olmak: |
||||
bellik |
: Kambur. DS, C.XII, s.4453 |
|||
boğazsak |
: Obur, pisboğaz. DS, C.II, s.728 |
|||
bozalak |
: Kel. DS, C.II, s.749 |
|||
bozgun |
: İshal. DS, C.II, s.751 |
|||
bozguna düşmek |
: İshal olmak. DS, C.II, s.751 |
|||
böhürmek |
: Kusmak. DS, C.II, s.767 |
|||
cam göz cebi |
: Açgözlü, tamahkâr. TS, C.I, s.419 |
|||
|
: Korkak, ödlek, yüreksiz. TS, C.I, s.435 |
|||
cürüm |
: Suç, kabahat, günah. TS, C.I, s.472 |
|||
çam devirmek |
: Bilmeden karşısındakini gücendirecek söz söylemek, pot kırmak, cahilce
ve iş bozucu söz söylemek. TS, C.I, s.484 |
|||
çehre züğürdü |
: Çirkin yüzlü. TS, C.I, s.501 |
|||
çömez |
: Çok oturan, tembel. DS, C.III, s.1286 |
|||
dedem akıllı |
: Sersem, bunak, avanak. DS, C.IV, s.1398 |
|||
dem |
: 1) Kadınlarda ay başı, hayız, âdet, regl. |
|||
|
2) Göz yaşı. TS, C.I, s.615 |
|||
dirayetsiz |
: Bilgi ve tecrübesi olamayan, beceriksiz, kabiliyetsiz, zayıf,
iktidarsız. TS, C.I, s.672 |
|||
diyare |
: İshal. TS, C.I, s.681 |
|||
durumsuz |
: Fakir. DS, C.IV, s.1608 |
|||
ebe |
: Çok konuşan, geveze. DS, C.V, s.1650 |
|||
ecene |
: Cüce, kısa boylu. DS, C.V, s.1660 |
|||
edep yeri |
: Edep ve terbiye bakımından örtülmesi gereken yerler. |
|||
|
TS, C.I, s.779 |
|||
eğşümük |
: Kusmuk, mide bulantısı. DS, C.V, s.1689 |
|||
ekşi |
: Hoşa gitmeyen, somurtkan, asık, gülmeyen. |
|||
|
TS, C.I, s.801 |
|||
eli sıkı |
: Çok tutumlu, cimri, pinti. TS, C.I, s.821 |
|||
erişkin |
: İhtiyar. DS, C.V, s.1772 |
|||
firiklemeğ |
: Çok şiddetli ishal olmak. DS, C.V, s.1870 |
|||
foyası meydana çıkmak : Gizlenen kötülük ortaya çıkmak, kötü
vasıflı olduğu |
||||
geçük gelişmek gezgin |
anlaşılmak, maskesi düşmek. TS, C.II, s.940 |
|||
|
Bahi her şeyi görmiş, bili. Da foyasi medana çıhacah, o birahi buni, gidi
çocuh. DA, s.71 |
|||
|
: İhtiyar. DS, C.VI, s.1963 |
|||
|
: Şişmanlamak. DS, C.VI, s.1983 |
|||
|
: Uykuda gezen (kimse). DS, C.VI, s.2023 |
|||
gızıl |
: Tembel. DS, C.VI, s.2070 |
|||
göğüslü gövdeli |
: İri memeli (kadın). TS, C.II, s.1020 |
|||
|
: 1) Hâmile. DS, C.VI, s.2167 |
|||
|
2) Vücutlu, cüsseli, iri. TS, C.II, s.1039 |
|||
göz buğu |
: Körlük. DS, C.VI, s.2176 |
|||
gözü sönmek |
: Kör olmak. TS, C.II, s.1049 |
|||
hamamcı olmak |
: Gusül aptesti alması gerekmek, ihtilam olmak. |
|||
|
TS, C.II, s.1137 |
|||
hasıl |
: Şişman (kimse). DS, C.VII, s.2299 |
|||
hazan |
: 1) Fakir. 2) Aç gözlü (kimse). DS, C.VII, s.2322 |
|||
hemoroyit |
: Basur. TS, C.II, s.1224 |
|||
horasan |
: Eksik, normal olmayan (akıl için). DS, C.VII, s.2409 |
|||
hoylu |
: Yarı deli, dengesiz ( kimse). DS, C.VII, s.2422 |
|||
hüküm giymek |
: Mahkemece cezalandırılmak. TS, C.II, s.1298 |
|||
hükümlü |
: Hüküm giymiş olan; cezâ verilmiş olan, mahkûm. |
|||
|
TS, C.II, s.1300 |
|||
ılat |
: Kekeme. DS, C.VII, s.2464 |
|||
ılğın |
: Korkak. DS, C.VII, s.2470 |
|||
ılkış |
: Şaşı. DS, C.VII, s.2473 |
|||
ırşat (irşat) |
: Çirkin, suratsız. DS, C.VII, s.2488 |
|||
ibiş |
: Alık, şapşal, hımbıl. TS, C.II, s.1324 |
|||
kabıklı (kabuklu) |
: Sünnetsiz erkek. DS, C.VIII, s.2583 |
|||
kalabalık ağızlı kamaşık |
: Geveze, lafa boğan, lafazan. TS, C.II, s.1495 |
|||
|
: Beceriksiz, tembel, uyuşuk. DS, C.VIII, s.2613 |
|||
karnı olmak |
: Gebe olmak. DS, C.VIII, s.2667 |
|||
kaydur |
: Topal. DS, C.VIII, s.2699 |
|||
kaytarmak |
: Kusmak, çıkarmak. DS, C.VIII, s.2709 |
|||
kazak |
: 1) Dilsiz. DS, C.VIII, s.2710 |
|||
|
2) Sünnetsiz adam. DS, C.VIII, s.2709 |
|||
kısmık |
: Cimri. DS, C.VIII, s.2843 |
|||
kıssa |
: Şaşkın, aptal (kimse). DS, C.VIII, s.2844 |
|||
kıtıpiyos |
: İşe yaramaz, sünepe, değersiz, kötü. TS, C.II, s.1675 |
|||
kıtır atmak |
: Yalan söylemek. DS, C.VIII, s.2847 |
|||
kıtır |
: Kel hastalığı. DS, C.VIII, s.2847 |
|||
kıtmır |
: Cimri, pinti. DS, C.VIII, s.2848 |
|||
kıyafet düşkünü |
: Kıyafeti kötü olan kimse. TS, C.II, s.1678 |
|||
kirli |
: (Kadın için) Ay başı halinde olan. TS, C.II, s.1700 |
|||
körocak |
: Çocuksuz aile. TS, C.II, s.1759 |
|||
kubat |
: Kaba, şişman, biçimsiz. DS, C.VIII, s.2987 |
|||
lokma göz |
: İri ve dışarı fırlamış göz, patlak göz. DS, C.IX, s.3084 ; |
|||
|
TS, C.III, s.1864 |
|||
mahmıt |
: Avanak, aptal. DS, C.IX, s.3105 |
|||
malyemez |
: Cimri. DS, C.IX, s.3114 |
|||
mantıcı |
: Pinti, cimri. DS, C.XII, s.4586 |
|||
miskin |
: Beceriksiz, elinden bir şey gelmez, mıymıntı, uyuşuk; |
|||
|
tembel. TS, C.III, s.1993 |
|||
muhannet |
: Korkak, kadın yaradılışlı adam. DS, C.IX, s.3217 |
|||
nedir kalmak |
: Hastalık, iz bırakmak, sakat kalmak. DS, C.IX.s.3243 |
|||
nedirli |
: Özürlü, eksik, lekeli. DS, C.IX, s.3243 |
|||
omzu düşük |
: Uyuşuk, sersem. DS, C.IX, s.3280 |
|||
oya |
: Dalgacı, tembel. DS, C.XII, s.4617 |
|||
ozan |
: 1) Geveze. 2) Sersem, aptal. 3) Dedikodu, dırıltı. |
|||
|
DS, C.IX, s.3305 |
|||
öğmek |
: Kusmak. DS, C.XII, s.4621 |
|||
öğünsüz |
: Doymak bilmeyen. DS, C.IX, s.3321 |
|||
|
DS, C.IX, s.3324 |
|||
ökçesiz |
: 1) Korkak. 2) Bir şeye dayanamayan, katlanamayan. |
|||
|
DS, C.IX, s.3325 |
|||
özen |
: Kör. DS, C.IX, s.3371 |
|||
paçası düşük sıkı |
: Giyimine dikkat etmeyen, pasaklı. TS, C.III, s.2246 |
|||
|
: Cimri. DS, C.X, s.3605 |
|||
sis |
: Yüzdeki çil. DS, C.XII, s.4698 |
|||
sislenmek |
: Yüz çillenmek, lekelenmek. DS, C.XII, s.4698 |
|||
sofra |
: Kalça. DS, C.X, s.3654 |
|||
surat düşkünü |
: Çirkin. DS, C.X, s.3698 |
|||
şaşa |
: Kör. DS, C.X, s.3751 |
|||
şehla |
: Az ve hoşa gidecek şekilde şaşı (göz). TS, C.IV, s.2672 |
|||
tabansız |
: Korkak, yüreksiz, ödlek, cesaretsiz. TS, C.IV, s.2712 |
|||
tankuş |
: Akılsız. DS, C.XII, s.4737 |
|||
tat |
: 1) Dilsiz. 2) Kekeme. 3) Tanrı. DS, C.X, s.3841- 3842 |
|||
|
4) Az konuşan. 2) Deli. DS, C.XII, s.4741 |
|||
tekdamar |
: 1) Cılız. DS, C.XII, s.4747 |
|||
|
2) Korkak. DS, C.X, s.3862 |
|||
tepegöz |
: 1) Sakar (kimse). 2) Herkese çatan, kavgacı. |
|||
|
3) Yaramaz (çocuk için). DS, C.X, s.3882 |
|||
tığ |
: Parasız pulsuz. DS, C.X, s.3908 |
|||
tombul |
: 1) Şişman; toplu, etine dolgun. 2) Etli, dolgun. TS, C.IV, s.2899 |
|||
toplu |
: Vücutça dolgun, şişmanca. TS, C.IV, s.2904 |
|||
törlemek |
: 1) Bağırsak bozulmak, sürgün olmak. 2) İşemek (çocuk ya da hayvan
için). DS, C.X, s.3984 |
|||
tutak |
: Cimri. DS, C.X, s.3998 |
|||
tutumsuz |
: Müsrif. TS, C.IV, s.2939 |
|||
tüm |
: Saf, bön. DS, C.X, s.4010 |
|||
uçgun |
: Bunak. DS, C.XI, s.4021 |
|||
uçuhlu |
: Korkak, korkulu. DS, C.XII, s.4781 |
|||
üst |
: Aybaşı (kadınlarda). DS, C.XI, s.4074 |
|||
üstü kirlenmek |
: Aybaşı olmak. ( kadın için). DS, C.XI, s.4076 |
|||
yaka |
: Kadın memesi. DS, C.XI, s.4127 |
|||
yakalı |
: İri memeli kadın. DS, C.XI, s.4127 |
|||
yolsuz |
: Parasız. DS, C.XI, s.4291 |
|||
yünağız |
: Geveze. DS, C.XI, s.4331 |
|||
Deyim Halindeki Güzel Adlandırmalar |
||||
baştan çıkmak (çıkarmak): Kötü yola sapmak,
ahlâkı bozulmak; ayartmak, kötü yola |
||||
|
sürüklemek. TS, C.I, s.226 |
|||
başına çökmek |
: Birinin ırzına geçmek. DS, C.II, 559 |
|||
büyüklük taslamak şişgün olmah ünlenmek |
: Kendini üstün görmeye çalışmak; böbürlenmek, TS, C.I, s.413 : Kin
tutmak. DS, C.XI, s.4066 |
|||
|
: 1.Dile düşmek, adı kötüye çıkmak. 2) Onurlanmak, kibirlenmek. DS, C.XI,
s.4066 |
|||
yasdıhlı konuşmak |
: İkiyüzlülük etmek. DS, C.XI, s.4192 |
|||
uçkur çözmek |
: Cinsel yaklaşmada bulunmak. (*Bor-Niğde) DS, C.XI s.4022 |
|||
Adı batasıca (adını eller alsın): 1. Müzmin yara.
(Kuzuculuk * Dörtyol-Hatay) 2. Oğlanlık da denilen ateşli bir çocuk
hastalığı. (Baklalı- Adana) 3. Yılan. (Gaziantep; *Andırın, *Elbistan,
*Pazarcık, *Göksun-Maraş; Kuzuculuk, *Dörtyol-Hatay) 4. Akrep. |
||||
(Gaziantep; * Karaman, Konya ve köyleri; Antalya) 5. Domuz. (*Afşin,
*Elbistan, *Göksun ve köyleri, * Andırın, *Pazarcık-Maraş) DS, C.I, s.66 |
||||
Adı batası: Köstebek de denilen
çıban, kemik veremi, sıraca. ( Akışla *Bünyan- Kayseri) DS, C.I, s.65 |
||||
Adı batsın (batası): Hoşa gitmeyen kötü
olan bir varlığın veya bir nesnenin adı anıldığı zaman söylenilen lânetleme
sözü. TS, C.I, s.22 |
||||
Somutlaştırma ve benzetme yoluyla söylenmeyecek sözleri söylenebilir hale
getirme deyimlerde de güzel adlandırma yoluyla kendini göstermiştir. Kelime,
kelime grubu ya da söz karşılığı olarak kullanılan güzel adlandırma
şeklindeki deyimlerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz: |
||||
ağır hastalık |
: Tehlikeli ( öldürücü ) hastalık. TS, C.I, s.40 |
|||
ağız dağıtmak |
: Küfretmek, ağzına geleni söylemek, ağız bozmak. DS, C.I, s.96 |
|||
ağrı tutmak |
: Sara hastalığına yakalanmak. DS, C.I, s.111 |
|||
ağzı kara |
: 1) Ara bozucu, dedikoducu, kovcu. 2) Kötü, kara haber |
|||
vermekten hoşlanan kimse. 3) Kavgacı, dövüşken. 4) Yalancı. |
||||
4) Yalancı. 5) İftiracı. DS, C.I, s.118 |
||||
ahiret uykusu: |
Ölüm. TS, C.I, s.55 |
|||
aklını bozmak: |
Üzerine düştüğü konudan başka bir şey düşünemez olmak; |
|||
delirmek. TS, C.I, s.68 |
||||
aklını kaçırmak (kaybetmek) : Deli gibi olmak, delirmek, çıldırmak.
TS, C.I, s.68 aklını yitirmek : Delirmek, çıldırmak. TS, C.I, s.68 |
||||
Allah’ın davetine icabet etmek : Ölmek, dünyayı terk etmek. TS, C.I,
s.104 anadan doğma : Çırılçıplak. TS, C.I, s.119 |
||||
: Kurnaz, işini bilir, açıkgöz. TS, C.I, s.120 |
||||
ar damarı çatlamak : Utanma hissi kalmamak, utanç duyulacak
şeyleri hiç sıkılmadan yapar olmak, yüzsüz olmak. TS, C.I, s.130 bire bin
katmak : Bir şeyi olduğundan fazla göstermek, mübâlağa etmek. |
||||
TS, C.I, s.349 |
||||
burnu havada |
: Kendini beğenmiş, hiç bir şey beğenmeyen,
mütekebbir. |
|||
büyüklük taslamak |
: Kendini üstün göstermeye çalışmak; böbürlenmek. |
|||
|
TS, C.I, s.413 |
|||
can vermek |
: Ölmek. TS, C.I, s.423 |
|||
cana kıymak |
: Adam öldürmek, cinayet işlemek. TS, C.I, s.424 |
|||
canı çıkmak |
: Ölmek, ruhunu teslim etmek. TS, C.I, s.425 |
|||
|
orda canı çıhi. gafasını kesi ali. KBAYA, s.110 |
|||
çenesi kuvvetli ad çekici |
: Çok konuşan, söz söylemekten yorulmayan, geveze. |
|||
|
: 1. İftiracı, müzevvir. (İncirköy-*Fethiye-Muğla); 2. Yaygaracı. |
|||
|
(İncirköy, *Fethiye- Muğla) DS,C.I, s.65. |
|||
ad çekmek |
: Bir kişi veya aile için kötü şeyler söylemek. (*Elmalı-Antalya) |
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar