Print Friendly and PDF

Kathâsaritsâgara Örneği Hint Filmlerinde Motif Çözümlemesi

Bunlarada Bakarsınız

 

Hazırlayan:  Hatice İlay Karaoğlu

Her sanattan yaralanan sinema sanatının en büyük yardımcısı çoğu zaman edebiyat olmuştur. Hint sineması, başta destanlar olmak üzere masallardan, hikâyelerden yararlanmıştır. Hint sinemasının en önemli kaynaklarından biri de Kathasaritsagara olmuştur. Daha önce bahsedildiği üzere bu araştırmanın amacı, Kathasaritsagara’da yer alan motiflerin Hint sinemasındaki kullanımını incelemektir. Bu amaç doğrultusunda aşağıda, seçilen dört ana motifin filmlerdeki kullanımından bahsedilmektedir.

GERÇEKLİK MOTİFİ

Gerçeklik motifi hem Hint sineması hem de Hint edebiyatında sıkça kullanılan bir motiftir. Bu motife temel olarak, bir olgu ya da bir sıfatı kanıtlama amacı güden hikâyelerde yer verilmektedir. Gerçeklik motifini incelemek için ele alınan beş film ve yorumları aşağıdaki gibidir.

Chak De India

Yönetmen: Shimit Amin

Yapımcı: Aditya Chopra

Senaryo: Jaideep Sahni

Görüntü Yönetmeni: Sudeep Chatteıjee

Kurgu: Amitabh Shukla

Besteci: Salim-Suleiman

Süre: 153 dk.

Yapım Yılı: 2007

Oyuncular: Shah Rukh Khan. Anaitha Nair, Tanya Abrol, Shilpa Shukla, Chitrashi Rawat, Sandia Furtado, Sagarika Ghatge, Seema Azmi, Vidya Malvade

Konusu

Pakistan ve Hindistan arasında oynanan hokey dünya kupası maçında Pakistan 1-0 öndeyken Hindistan takım kaptanı Kabir Khan penaltı kullanır ve kaçırdığı penaltı ile Hindistan mağlup olmuş olur. Maç sonrası medya Kabir Khan’ın penaltıyı bilerek kaçırdığına dair teoriler üreterek halka yansıtır. Kabir Khan’ın Müslüman olması halkın gözünde bu haberi gerçek kılmasında bir etkendir. Medyanın bu tutumu ve halkın bu teoriye inanmasıyla Kabir Khan kısa sürede hain ilan edilir. Profesyonel kariyeri bu kara leke ile son bulur. 7 yıl sonra Hindistan Kadın hokey takımının bir koça ihtiyaç duyduğu söylenir fakat yönetim aynı zamanda bu takım için bir gelecek görmemektedir. Kabir Khan Kadın Hokey Milli takımının koçu olmayı teklif eder. Şike yaptığı iddiasıyla profesyonel kariyeri son bulan Kabir Khan, Hindistan kadın milli takımını çalıştırıp büyük bir başarı elde etmeyi hedeflemektedir. Bu sayede hakkındaki yanlış iddialar son bulacak ve adı temize çıkacaktır.

Motif Yorumlaması

Yukarıda açıklaması bulunan gerçeklik motifi çoğunlukla atılan bir iftiranın doğru olup olmadığını ölçmek için kullanılmaktadır. İlk film örneği olan Chak De India’da Müslüman bir sporcunun Hint milliyetçileri tarafından iftiraya uğraması konu edilmektedir. Bu iftira üzerine hayatı olumsuz yönde değişen milli sporcu Kabir Khan yıllarca sahalardan uzak kalmıştır. Yıllar sonra federasyona Hindistan hokey milli takımını çalıştırmak istediğini belirtir. Tüm ülke tarafından bir hain Pakistanlı olarak görülen Kabir Khan’ın isteği geri çevrilir. Bunun üzerine umut vadetmeyen kadın milli hokey takımını çalıştırmayı teklif eder. Bu takımı ciddiye almayan federasyon kaybedecek bir şeyleri olmadığını düşünerek eski milli sporcuya bu takımın teknik direktörlüğünü verir. Kabir Khan eline geçen bu fırsatı kendine atılan hain iftirasını temize çıkarmak için kullanacaktır. Kabir Khan’ın düşüncesi tam bu noktada çalışmanın ana kaynağı olan Kathasaritsagara’daki motiflerden gerçeklik motifi ile örtüşmektedir. Atılan iftiranın bir bedel veya sınav sonucunda açığa kavuşması Hint edebiyatında sık sık karşılaşılan bir temadır. Filmde Pakistanlı bir Müslüman olmasına rağmen Hindistan’a kalpten bağlı olan Kabir Khan, bu iftirayı temizlemek için imkânsız görünen bu işi başarmaya çalışmaktadır. Hindistan Kadın milli Hokey takımı uzun uğraşlar sonunda Kabir Khan’ın koçluğu ile dünya şampiyonu olmuştur. Bu mühim galibiyetten sonra Kabir Khan bir hain değil, Müslüman olmasına rağmen ülkesini seven bir Hindistan vatandaşı olduğunu kanıtlamıştır.

Devdas

Yönetmen: Sanjay Leela Bhansali

Yapımcı: Bharat Shah

Senaryo: Prakash Kapadia (“Devdas” Sarat Chandra Chattopadhyay)

Görüntü Yönetmeni: Binod Pradhan

Kurgu: Bela Sehgal

Besteci: Ismail Darbar

Süre: 185 dk.

Yapım Yılı: 2002

Oyuncular: Shah Rukh Khan. Madhuri Dixit, Aishwarya Rai, Jackie Shroff,

Kirron Kher, Smita Jaykar, Ananya Khare, Vijayendra Ghatge, Ava Mukherjee

Konusu

1900'lü yılların başında geçen film, Devdas isimli bir gencin 10 yıl Londra'da yaşadıktan sonra, Hindistan'a dönüş yolculuğunu konu alıyor. Uzun zaman önce Londra’ya gitmiş olan Devdas’ın döneceği günü dört gözle bekleyen Paro, Herkese rağmen Devdas’ın döneceğinden emindir. Hindistan’dan ayrılmadan önce Devdas Paro’ya yanan bir mum vermiştir, bu mum sönmeden döneceğini söyleyerek Paro’ya veda etmiştir. Paro ise Devdas olmadan geçen on yıl boyunca muma gözü gibi bakmış, sönmesine izin vermemiştir. Mumun hala yanıyor olmasıyla Devdas’ın döneceğine dair inancını diri tutan Paro, nihayet Devdas’ın dönmesiyle amacına ulaşmıştır. Fakat evlenmek isteyen iki âşık ailelerinin onayını alamazlar, dahası Devdas'ın annesi bu evliliği engellemek için pek çok olay çıkartır; öyle ki Devdas kendisini alkole verir. Devdas’ın annesi türlü engeller çıkartırken, Paro'nun ailesi de kızlarını zengin bir Toprak sahibiyle evlendirmeye kararlıdırlar. İki âşık halen birbirlerini deli gibi sevmektedirler. Film, Klasik Hint romanları arasına girmiş olan Sarat Chandra Chattopadhye'nin romanından uyarlanmıştır.

Motif Yorumlaması

Gerçeklik motifine örnek olabilecek bir başka film; Devdas, Hint sinemasının önemli yapıtlarından bir tanesidir. Film, Dev adındaki gencin sevdiğini geride bırakıp İngiltere’ye gitmesi ile başlar. Dev sevdiği kadın Paro’ya kendisini beklemesini söylerek bir mum verir. Hikâyeye göre bu mum sönmeden Dev evine ve Paro’ya geri dönecektir. Yıllar geçerken Paro Dev’in ona bıraktığı muma gözü gibi bakmaktadır. Çünkü Paro, mum sönmediği sürece umudunu yitirmeyecektir. Dev yıllar geçtiği halde hala dönmemiştir ve Paro dışındaki herkes Dev’in döneceğine ihtimal vermez fakat Paro umudunu kaybedeceği anlarda ateşi sönmeyen muma bakarak Dev’in döneceğine dair inancını tazeler. Paro’nun bu hareketi, ele alınan gerçeklik motifine güzel bir örnektir. Paro için Dev’in hala dönmemiş olması değil mumun sönmemiş olması onun gerçekliğidir, çünkü Dev dönüşünü bu mum ile bağdaştırmıştır. Paro ise Dev’in bu mecazına tüm kalbiyle bağlanarak tüm umudunu mum ile ilişkilendirmiştir. Mum artık Paro için Gerçekliği ölçen bir araçtır. Artık, Dev’in dönmemiş olması değil mumun sönmüş olması Paro’nun umudunu tüketecek tek şey olacaktır. Sınava tabi tutulan şey Dev’in dönüp dönmeyeceği, ölçme olayını gerçekleştiren nesne ise ateşi sönmeyen mumdur.

Film, on yılın sonunda mum sönmeden geri dönen Dev ve Paro’nun zora düşen aşk hiayesiyle devam etmektedir. Filmin sonunda Dev Paro’ya olan aşkı ve ona kavuşamayışı sebebiyle ölür.[1] Dev’in ölümüyle “Gerçekliği ölçen araç” olarak değerlendirilen mum söner. Bu hikâyedeki mum, gerçekliği ölçmenin yanı sıra başkarakter Dev’in hayatı ile de ilişkilendirilmiştir. Buradan yola çıkarak, mumun ancak ve ancak Dev’in ölümüyle söneceği, dolayısıyla Dev dönmeden sönen mumun Dev’in ölümüne işaret edeceği sonucuna varılabilmektedir.

My Name Is Khan

Yönetmen: Karan Johar

Yapımcı: Hiroo Johar, Gauri Khan

Senaryo: Shibani Bhatija

Görüntü Yönetmeni: Ravi K. Chandran

Kurgu: Deepa Bhatia

Besteci: Shankaar-Ehsaan-Loy

Süre: 165 dk.

Yapım Yılı: 2010

Oyuncular: Shah Rukh Khan, Kajol, Sonya Jehan, Jimmy Sheirgill, Zarina Wahab, Arjan Aujla, Aıjun Mathur, Vinay Pathak, Arif Zakaria, Pallavi Sharda, Tanay Chheda

Konusu

Rizvan Khan çocukluğu boyunca annesi ile Hindistan’ın sakin bir bölgesinde yaşamış, müslüman bir gençtir. Annesinin ölümünden sonra kardeşinin yanına Amerika'ya gider. Amerika’ya gider gitmez görüp âşık olduğu Mandira isimli, Hindu, dul bir kadınla evlenebilmek için çok çabalar ve sonunda Mandira’nın kalbini çalar. Rizvan Khan Asperger sendromu hastasıdır, otizm rahatsızlığının bir çeşidi olan bu hastalık Rizvan’ın sosyal yaşamını büyük ölçüde etkilemekte, insanlarla olan iletişimi zora sokmaktadır. Duyduklarına olduğu gibi inanan saf bir yapısı olan Rizvan aynı zamanda üstün bir zekâya sahiptir. 11 Eylül saldırısının ardından Amerika’da başlayan Müslüman nefretinin bir sonucu olarak Mandira'nın oğlu okuldaki ırkçı birkaç çocuk tarafından darp edilerek öldürülmüştür. Annesinin Müslüman bir adamla evliliği üzerine soyadının Khan olması sebebiyle öldürülen çocuğun annesi kahrolur. Mandira Rizvan’ın dolaylı da olsa bu lüme sebep olduğunu düşünür ve acıya dayanamarak Rizvan’ı terkeder ve onu evden kovar. Rizvan Mandira’ya eve ne zaman geri gelebileceğini sorduğunda, Mandira ona Amerika Birleşik Devletleri başkanının yanına gidip, adının Khan olduğunu ama bir terörist olmadığını açıkladığı takdirde geri dönebileceğini söyler. Rizvan her şeyi söylendiği gibi anlayan özelliği yüzünden Mandira’nın söylediklerini ciddiye alır ve Amerika’nın başkanına ulaşmak için bir yolculuğa çıkar. Rizvan Başkan ile buluşmadan geri dönmemeye ve ona "Sayın Başkan, benim adım Khan ve ben bir terörist değilim." demeye kararlıdır.

Motif Yorumlaması

Bu öyküde gerçeklik motifinin işlenişi şöyledir: Bu elim olay Müslümanları terörist olarak gören bir grup tarafından gerçekleştirilir yani buradaki suçlama tüm Müslümanlara yapılmaktadır. Rizvan ise Amerikan başkanına terörist olmadığını söylemek istemektedir, bu istek gerçeklik motifinin sınanmasını sağlayan araç görevi görmektedir. Bu sisteme göre Rizvan, başkan ile yapacağı diyalogdan sonra müslümanların terörist olmadığını tüm dünyaya göstermiş olacaktır. Bir sınama niteliğindeki bu çaba Rizvan’ın gerçekliğini kanıtlamasının bir yoludur. Nitekim filmin sonunda da Rizvan bütün çabalarının sonunda Başkana ve televiyon kanalları sayesinde tüm Amerika’ya ulaşmayı başarmış, müslüman olduğunu fakat bir terörist olmadığını söylemiştir.

Fire

Yönetmen: Deepa Mehta

Yapımcı: Bobby Bedi, Deepa Mehta

Senaryo: Deepa Mehta

Görüntü Yönetmeni: Giles Nuttgens

Kurgu: Barry Farrell

Besteci: A. R. Rahman

Süre: 108 dk.

Yapım Yılı: 1996

Oyuncular: Nandita Das, Shabana Azmi, Dilip Mehta, Javed Jaffrey, Vinay Pathak, Ranjit Chowdhry, Kulbhushan Kharbanda, Ram Gopal Bajaj, Devyani Saltzman, Avijit Dutt

Konusu

Aslında başkasına âşık olan Jatin evlenme çağının geldiğini düşünen abisinin baskısıyla Sıta ile evlenir. Dışarıdan oldukça normal görünen bu orta sınıf mensubu ailede normal olmayan olaylar gelişmektedir. Evdeki iki evlilik de tutku, aşk ve duygudan yoksundur. Bir yanda evlendikten sonra bile sevdiği kadınla görüşen ve karısını yok sayan Catin, diğer yanda kendini dine adamış, karısına yaklaşmayan abi... Evde kendini yalnız hisseden iki kadın Radha ve Sita zamanla daha çok vakit geçirmeye başlarlar. Beraber vakit geçirdikçe duygusal bir bağ kuran Sita ve Radha, korkusuzca duygularının peşinden giderler. Evde bulunan yardımcı tarafından açığa çıkarılan bu ilişki sonunda Radha, tıpkı Ramayana destanında Sıta’nın suçsuz olduğu için ateşten yanmadan kurtulması gibi, yanmaktan kurtularak sevgilisine kavuşur.

Motif Yorumlaması

Gerçeklik motifi için incelenen bir diğer film olan Fire, bu motifi masumiyetin ölçülmesi için kullanmaktadır. Hindistan’ın toplumsal gerçeklerine filmleriyle ışık tutan Deepa Mehta’nın 1996 yapımı Fire filmi, hali hazırda sevdiği bir kadın varken başka bir kadınla evlendirilen erkek ve ailesinin hikâyesini anlatır. Eve yeni gelen gelin kocasının bir sevgilisi olduğunu bilir, evdeki diğer gelin ise kocasının aşırı tutucu olması sebebiyle aşk ve tutkudan mahrum kalmaktadır. Zamanla kocalarından umudu kesen bu iki gelin birbirlerine destek olan iki yakın arkadaşa dönüşürler. Artık kocaları ve sorunlarından bahsetmez ve arkadaşlıklarından keyif alırlar. Gün geçtikçe bu masum arkadaşlık bir aşka dönüşür ve Hindistan’da bir tabu olan bu ilişki türü, iki gelinin başına bela açar. İkilinin ilişkisine şahit olan evin hizmetçisi, kadınları kocalarına şikâyet eder ve iki genç kadın zor bir durumun içinde kalırlar. Bu durumla baş edemeyeceklerinin farkına varan gelinler kaçmaya karar verir. Kaçacakları sırada suçlanan gelinlerden birine kumpas kurulur ve gelin alevler içinde ölüme terkedilir. Gerçeklik motifi ise filmde tam olarak bu anda devreye girmektedir. Alevler içinde kalan gelin mucizevi bir şekilde o alevlerden kurtulur ve aşığıyla kaçmayı başarır. Kadının alevlerin içine hapsedilmesine rağmen kurtulmuş olması, Tanrı Agni’nin onun masumiyetini onayladığını gösteren bir işaret olarak görülebilir. Masum bir kadına iftira

atma ve masumiyetin kanıtlanması motifinin işlendiği bu hikâye, Kathasaritsagara’da yer alan Sıta’nın öyküsüyle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Öyküde kaçırılan Sıta insanların iftirasına uğrar ve masumiyetinin kanıtlanması için göle girerek şöyle der: “Toprak ana, hayatımda kocamdan başkasını düşündüysem, şu kıyıdan karşıya geçemeyeyim.” Bunu söyledikten sonra göle giren Sıta’yı, Toprak ana kucağına alarak karşı kıyıya taşır ve bu sayede Sıta’nın masumiyeti kanıtlanmış olur.[2]

Hint mitolojisinde alevlerden kurtulmak masumiyeti simgelemektedir. Öyle ki Klasik Hint edebiyatının yapıtaşlarından olan Ramayana Destanı’nda Sıta Ravana tarafından kaçırılmıştır ve Ravana’nın elinden kurtarılan Sıta’nın masumiyetinden şüphe edilmektedir. Bu şüphenin giderilmesi için Sıta bir sınava tabi tutulur. Hikâye Ramayana destanında şöyle anlatılır:

............. Rama’nın yanında boynu bükük durmakta olan Sıta kalktı ve yanan ateşe

doğru yaklaştı. Tanrıları ve Brahmanları eğilerek selamladıktan sonra “kalbim hep Rama iledir, Ateş Tanrısı beni korusun” biçiminde bir dua okudu ve korkusuzca ateşe girdi. Orada bulunan herkes şaşkınlıkla izliyordu olup bitenleri. O ateşe girince maymunlar ve ifritler büyük çığlık attılar. Bağrışları duyan Rama ’nın gözleri dolu dolu oldu. O sırada göksel arabalarıyla tanrılar Lanka’ya gelmişlerdi. Kubera Yama, Pitriler, bingözlü Indra, Varuna, Şiva ve yaratıcı Tanrı Brahma, Rama’ya yaklaştılar ve ona şöyle seslendiler: “Tüm evrenin yaratıcısı olarak Sıta’nın ateşe girmesine nasıl izin verirsin? Sen ki tanrıların önderi, her şeyin başı, ortası ve sonusun. Senin yaptığını sıradan insanlar yapar.” Rama tanrıları şöyle yanıtladı: “Ben kral Daşaratha ’nın oğlu Rama olarak bir insanım zaten. Ama yüce Tanrı Brahma benim gerçekte ne olduğumu söylerse öğrenirim.” Tanrı Brahma sözü aldı ve dedi ki: “Sen disk taşıyan Narayana’sın. Sen tek dişli domuz, ölümsüz Brahma’sın. Sen tüm dünyaları yöneten en yüce Kanun’sun, Yenilmez Vishnu, güçlü Krishna’sın. Sen başlangıç ve sonsun. Kutsal Cüce ’sin. Ermişlerin ve yarı tanrıların koruyucususun. Kutsal Om hecesisin. insanlar senin başını ve sonunu bilemez. Sen ise tüm canlıların içinde, ineklerin ve Brahmanların içinde görünürsün. Sen dört yönde, dağlarda ve nehirlerdesin. Sana bağlılık gösterenler isteklerine kavuşurlar.

Brahma’nın bu övgü dolu sözleri bittikten sonra, ateş Tanrısı Sıta’yı kollarına aldı. Alevleri dağıtarak, bedenlenmiş halde doğruldu. Kollarında tuttuğu genç Videha prensesini Rama ’ya doğru uzattı ve ona dedi ki: “Sıta’nı geri al! Onun bir günahı yok!

sana hiçbir zaman ihanet etmedi. ifritlerin arasında hep aklı sende olarak kaldı ve hep seni bekledi. İfrit onu çok çeşitli yollarla kandırmak istediyse de o buna izin

vermedi. O yüzden onu kabul etmelisin  [3]

Heaven on Earth


Yönetmen: Deepa Mehta

Yapımcı: Deepa Mehta, Ravi Chopra, David Hamilton

Senaryo: Deepa Mehta

Görüntü Yönetmeni: Giles Nuttgens

Kurgu: Colin Monie

Besteci: Mychael Danna

Süre: 106 dk.

Yapım Yılı: 2008

Oyuncular: Preity Zinta, Gick Grewal, Vansh Bhardwaj, Geetika Sharma, Orville Maciel, Ramanjit Kaur, Balinder Johal, Rajinder Singh Cheema, Gourrav Sihan, Yanna McIntosh

Konusu

Chand, Hindistan'daki evini bırakıp Kanada’ya gelin giden genç bir kadındır. Kocasını hayatında ilk kez Kanada havaalanında gören Chand zorlu bir hayata adım atmaktadır. Artık onun için her şey yeni ve yabancıdır. Chand, yeni hayatına, eşine ve ailesine tğm nezaket ve iyi niyetiyle yaklaşmakta, mutlu bir yuva kurmak için çabalamaktadır. Ancak çok geçmeden Chand’ın sahip olduğu iyimserlik ve iyi niyetin bir işe yaramadığı ortaya çıkar çünkü Chand o evde hiç hak etmediği davranışlara, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Bu baskılara dayanamayan Chand Hindistan’a annesinin yanına dönmek ister fakat annesiyle telefonda bile görüşmesine izin verilmez. Derin bir çaresizliğe gömülen Chand bu kez evde mutlu olmanın yollarını aramaya başlar. Çeşitli bitkilerle hazırladığı tariflerin işe yarayacağını ummakta, evliliğinde mutlu olacağına inanmanın yollarını aramaktadır.

Chand kısa bir süre sonra yaşadığı bu zorlu tecrübeler ve belki de hazırladığı bitkisel büyüler yüzünden halisünasyon görmeye başlar. Gördüğü halisünasyon ise kocasıdır. Kocasının ona çok iyi davrandığı, onu sevdiği ve değer verdiği bir hayat yaşamaktadır. Bir zaman sonra farkına varacaktır ki kocası zannettiği varlık yalnızca bir hayaldir. Odasında kocasının hayali ile konuşan Chand’ın konuşmasına şahit olan aile fertleri Chand’ın başka bir erkekle olduğuna inanır ve onu kocasına şikâyet ederler.

Chand’a atılan bu iftira evde çığ gibi büyür ve Chand zan altında kalır. Üzerindeki bu baskıya dayanamayan Chand bu iftiradan kurtulmak için bir kobraya dokunacağını ve kobranın ona zarar vermeyeciğini çünkü masum olduğunu söyler.

Motif Yorumlaması

Gerçeklik motifi için incelenen diğer film “Heaven on Earth”te motif kullanımı bir önceki film fire ile benzerlik göstermektedir. Bu filmde de Fire filminde olduğu gibi atılan bir iftira sonucu masumiyetin ispatlanması yer almaktadır. Her iki filmde de ispat yolu gerçek olmayan doğaüstü olayları içermektedir. Bu filmde Hindistan’dan Kanada’ya gelin giden bir kadın karaktere yer verilmiştir. Evlilik hayatı için türlü hayalleri olan Chand beklediğini bulamamakla kalmaz aksine eşi ve ailesinden hem psikolojik hem de fiziksel şiddet görür. Chand, Hindistan’a dönmek için çabalasa da eşi ve ailesi Chand’ın önüne türlü engeller çıkarmaktadır. Üzerindeki baskı ve mutsuzluğun da etkisiyle Chand artık gerçek ve hayali ayıramamakta, var olmayan kişiler görmektedir. Chand’ın bu gerçek olmayan kişilerle konuştuğunu duyan aile fertleri Chand’ın eşin aldattığını sanır. Chand’a iftira atan aile fertleri Chand’ı içinden çıkılması imkânsız bir duruma sokarlar. Chand çaresizce ne yapacağını düşünür ve harekete geçer. Tam bu sırada filmin gerçeklik motifine örnek olan devreye girmektedir. Chand, bahçede bir kobra olduğunu ve bu kobraya dokunacağını söyler, “Eğer yalan söylüyorsam kobra beni ısırır, eğer doğruyu söylüyorsam kobra bana hiçbir şey yapmayacaktır” der. Filmin bu bölümü çalışmanın ana kaynağı Kathasaritsagara’da yer alan “Şilavati”nin[4] öyküsüyle birebir örtüşmektedir. Öyküde Şilavati adlı hizmetçi, iffetini sınamak için oturan bir file dokunarak onu ayağa kaldırmaya çalışıp başarısız olan tüm kadınların aksine, fili ayağa kaldırmayı başararak iffetini kanıtlamaktadır. Filmin başkarakteri olan Chand’ın kobra ile olan imtihanı bu öyküdeki sınava oldukça benzemektedir. Chand’ın sunduğu bu teklif üzerine tüm aile fertleri bu teklifi kabul edip bahçeye çıkarlar. Chand dediği gibi elini kobranın yuvasına sokar ve şunları söyler: Kanada’ya geldiğimden beri elime yalnızca iki erkek eli değdi. Birincisi kocam, ikincisi ise bu yılandır. Chand bu sözlerin üzerine kendisine hiçbir şey yapmayan kobrayı boynuna dolar. Aile fertleri ve kocası gördükleri karşısında şaşırır ve Chand’ın masumiyetine boyun eğmek zorunda kalırlar. Chand üzerine atılan iftirayı kobra testi ile temizler ve masumiyetini kanıtlamış olur.

Gerçeklik motifine verilebilecek en somut örneklerden biri bu filmken diğeri daha önce bahsedilen Fire filmidir. Çünkü bu örneklerde atılan iftiranın çok net olmasının yanında masumiyeti kanıtlamak için gereken test de bir o kadar net ve somuttur. Bu filmde kobra olarak kullanılan test aracı Fire filminde ateş olarak sunulmuştur.

Sonuç olarak, gerçeklik motifi doğru anlaşıldığında okunan veya izlenen her bir eserde kolaylıkla fark edilebilmektedir. Küçük ya da büyük her bir sınama hikâyesi gerçeklik motifinin bir parçası sayılabilir. Yukarıda da görüldüğü üzere bu motifin birden çok sunumu bulunmaktadır. Ele alınan motiflerden en somutu sayılabilen gerçeklik motifi özünde bir matematik denklemi barındırmaktadır. Bir denklem gibi düşünülebilen bu motifin unsurları, sınanan bir nitelik veya olgu ve sınama aracıdır. Bu denklem oluşturulduğunda ise bir sonuç açığa çıkmaktadır. Bu sonuç genellikle filmin temasını oluşturan hikâyenin özünü oluşturmaktadır.

BİR BAŞKASININ BEDENİNE GİRME / YENİDEN BEDENLENME MOTİFİ

Hint edebiyatının fantastik hikâyelerinde sıkça karşılaşılan bir motif olan yeniden bedenlenme motifi, sunum açısından oldukça çeşitlilik göstermektedir. Yeniden bedenlenme, içinde bulunduğu hikâyeye göre gerek ölümün ardından bir başkası (insan, hayvan, eşya, vb.) olarak hayata dönme, gerekse hâlihazırda yaşayan bir varlığın görüntüsüne bürünme gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Aşağıda bu motifin açıkça sunulduğu beş film örneğine değinilmiştir.

Om Shanti Om

Yönetmen: Farah Khan

Yapımcı: Red Chillies Entertainment

Senaryo: Farah Khan, Mushtaq Shiekh

Görüntü Yönetmeni: V. Manikandan

Kurgu: Shirish Kundar

Besteci: Vishal-Shekhar, Sandeep Chowta

Süre: 167 dk.

Yapım Yılı: 2007

Oyuncular: Shah Rukh Khan, Deepika Padukone, Aıjun Rampal, Shreyas Talpade, Kirron Kher, Bindu, Javed Sheikh, Satish Shah, Yuvika Chaudhary, Nitesh Pandey, Asawari Joshi

Konusu

1970'lerin Hint sinemasında figüran rollerinde oynayan Om Prakash Makhija, film yıldızı Shantipriya'ya âşıktır. Om, Shanti ile film yapımcısı Mukesh Mehra arasındaki konuşmaya kulak misafiri olur. Bu konuşmada Shanti yapımcının çocuğuna hamile olduğunu söyler ve Mukesh duyduğu haber karşısında çok sevinmiştir. Mukesh, Shanti’yi bir film stüdyosuna çağırır ve bir süprizi olduğunu söyler. Heyecan içinde buluşmaya giden Shanti önce Mukesh’in güzel sözleriyle mutlu olur. Fakat sonra Mukesh gerçek yüzünü gösterir, Shanti ve çocuğunu istemediğini, bu sorundan kurtulması gerektiğini söyleyerek stüdyoyu ateşe verir ve Shanti’yi içeride bırakarak kapıya sağlam bir kilit vurur. Shanti’nin kurtulması imkânsız görünürken ona âşık olan saf kalpli Om Shanti’yi kurtarmak için kendini ateşe atar. Bu yangın sonucunda acı bir şekilde can veren Shanti ve Om yıllar sonra aynı bedende farklı kişiler olarak tekrar bedenlenecek ve hayatı Mukesh’e zindan etmek için ellerinden geleni yapacaklardır.

Motif Yorumlaması

Yukarıda da bahsedildiği üzere yeniden bedenlenme bir amaç uğruna gerçekleşmektedir. Bitmemiş bir iş ve intikam film hikâyelerinde en sık rastlanan nedenler arasında bulunmaktadır. Ele alınan ‘Om Shanti Om’ filminde işlenen yeniden bedenlenme motifi, ana karakterin intikam almak istemesi sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Filmde Om Prakash Makhija adındaki genç, sevdiği kızı kurtarmaya çalışırken ölür ve öldüğü esnada doğan bir bebeğin bedeni ile yeniden hayat bulur. Yıllar sonra çok ünlü bir film yıldızı olan Om, önceki hayatına dair işaretler gördükçe olanları hatırlar. Zaman geçtikçe intikam planları kuran Om, sevdiği kadın ve kendi ölümüne sebep olan kötü adamın acı çekmesi için elinden geleni yapar. Om’un yeniden bedenlenmesinin yanı sıra, aynı yangında hayatını kaybeden, Om’un sevdiği kadın olan Shanti de bir başkası olarak yeniden doğar. Bu iki karakter ikinci hayatlarında birlikte hareket ederek hayatlarına son veren kötü adama hak ettiği cezayı verirler. Başarıyla sonuçlanan bu intikam planının ardından, önceki hayatlarında kavuşamayan iki genç, ikinci hayatlarında kavuşma fırsatı bulurlar.

Paheli

Yönetmen: Amol Palekar

Yapımcı: Gauri Khan

Senaryo: Sandhya Gokhale

Görüntü Yönetmeni: Ravi K. Chandran, Ayananka Bose

Kurgu: Amitabh Shukla

Besteci: M. M. Keeravani, Aadesh Shrivastava

Süre: 141 dk.

Yapım Yılı: 2005

Oyuncular: Shah Rukh Khan, Rani Mukeıji, Anupam Kher, Aditi Govitrikar, Rajpal Yadav, Dilip Pravabhavalkar, Palak Jain, A. K. Hangal, Naseeruddin Shah, Ratna Pathak

Konusu

Genç Lachchi bir tüccarın oğlu olan Kishan ile evlenir. Kishan Babasının sözüne itaat eden bir evlattır, bu sebeple düğününden bir gün sonra babasının uygun gördüğü bir işte çalışmak için çok uzaklara gider. Kishan’ın ancak 5 yıl sonra dönebileceğini öğrenen karısı çok üzülmüştür. Ertesi günlerde bir hayalet ortaya çıkar, bu hayalet Lachchi’nin eve gelin olarak getirilişi sırasında Lachchi’yi görüp âşık olmuştur. Lachchi’nin henüz evlendiği kocasının iş için uzaklara girdiğini öğrenen hayalet, Kishan görünümüne bürünerek Lachchi’nin yanında olmayı başarmıştır. Herkes Kishan’ın geri döndüğünü zannetmektedir, yine de kimse bu dönüşe anlam verememiştir. Babasının sözünden çıkmayan, yumuşak başlı Kishan birdenbire başına buyruk bir karakterle geri dönmüştür. Hayalet âşık olduğu kadınla çok güzel zamanlar geçirir, öyle ki kocası ile tanışmadan evlenen Lachchi, kocası sandığı hayalete gün geçtikçe âşık olur. İlk günlerin üzüntüsünün yerini mutluluk ve aşk almıştır onun için. Zaman geçer ve asıl Kishan bir gün geri döner. Bu dönüşle herkesin aklı karışsa da kimse yeni gelenin Kishan olduğuna inanmaz, onun bir sahtekâr olduğunu düşünürler. Esas Kishan’nın geri dönüşüyle olaylar karışır ve gerçek olanın hangisi olduğunu öğrenmek için iki Kishan’ı da teste tabi tutarlar.

Motif Yorumlaması

Yeniden bedenlenme motifinin bir başka türünü işleyen bu film örneğinde, bir insanın değil, insanüstü bir varlığın bedenlenmesine şahit olmaktayız. Bu kez yeniden bedenlenme motifi bir intikam uğruna değil aşk uğruna kullanılmıştır. Başkaraktere âşık olan cin âşık olduğu kadına yakın olmak için kadının uzakta yaşayan kocasının yerine geçmektedir. Bu sayede aşkını doya doya yaşayacak olan cinin varlığından hiç kimse haberdar değildir ve olaylar gelişir. Buradaki bedenlenme çeşidi, hâlihazırda var olan ve yaşayan bir bedenin içine girilmesi değil, o bedenin kopyalanması sonucunda ortaya çıkar. İnsan olmayan bir varlık bu bedenlenme sayesinde kanlı canlı insan olmuştur.

Bhool Bhulaiyaa

Yönetmen: Priyadarshan

Yapımcı: Bhushan Kumar, Krishan Kumar

Senaryo: Neeraj Vora

Görüntü Yönetmeni: Tirru

Kurgu: N. Gopalakrishnan, Arun Kumar Aravind

Besteci: Pritam, Ranjit Borot

Süre: 154 dk.

Yapım Yılı: 2007

Oyuncular: Akshay Kumar, Ameesha Patel, Vidya Balan, Shiney Ahuja, Paresh

Rawal, Rajpal Yadav, Asrani, Vikram Gokhale, Manoj Joshi, Rasika Joshi, Tarina Patel, Vineeth

Konusu

Badri, bir Bengali klasik dansçısının hayaletiyle kuşatıldığına inanılan, Rajasthan’da atalarından kalmış bir sarayda yaşayan ailenin başında gelmektedir. Badri’nin kardeşinin oğlu olan Siddharth ve eşi Avni Amerika’dan ayrılıp bu sarayda yaşamak üzere Rajasthan’a dönerler. Saray Siddharth’ın atası olan Raja Vibhuti Narayan’a aittir. Raja, Bengal’den gelen bir dansçıya, Manjulika’ya âşık olmuştu. Fakat Majulika, kendisi gibi dansçı olan Shahshidar’a âşıktır. İki dansçı bir gün kralı karşılamak için bir gösteri sunmuştur, gösterinin sonunda Shahshidar’ı kıskanan kral dansçının kafasını kılıç ile keser. Sevdiği adamın başının kesildiğine şahit olan Majulika büyük şok geçirir. Yıllar sonra Bu saraya yerleşen Siddharth ve Avni başlarına geleceklerden habersizdir. Dansçı Majulika’nın ruhu yaşadığı acı yüzünden huzura erememiştir. Sarayda yaşamaya başlayan Avni’nin bedenine giren Majulika’nın ruhu, krala çok benzediği için kral zannettiği Siddharth’ı öldürmeye çalışır. Avni’de bir gariplik olduğunu sezen aile üyeleri bir uzmanla görüşürler. Uzman saraya yerleşir ve olan biteni çözmeye çalışır.

Motif Yorumlaması

Yeniden bedenlenme motifinin bir başka biçimine örnek olarak gösterilebilen Bhool Bhulaiyaa da, bu motifin ortak kullanımlarından olan intikam konusunu işlemektedir. Yıllar evvel bir dansçının haksız yere öldürülen sevgilisinin acısı yüzünden rahata ermemiş bir ruh, filmin ana konusunu oluşturmaktadır. Olayın yaşandığı köşkte yaşayan aileyi ziyarete gelen torunları, bu ruhla baş etmek zorunda kalacaklardır. Bunun sebebi ise bu iki eşin yılar önce olayı yaşayan dansçı ve maşukunu öldüren krala benzemesidir. Bu sayede, filmde yeniden bedenlenmenin iki türünü de görmekteyiz. Köşkten ayrılmamış olan ruh, eve gelen torunların olaydaki kişilere benzerliği yüzünden karışıklık yaşamaktadır. Ruh kendinin birebir aynısı olan gelinin bedenine girerek, kralı öldürmeye kalkar. Kral olarak gördüğü kişi ise gelinin kocasıdır. Ev halkı sonunda durumun karışıklığını anlayıp ruhun köşkü terk etmesi için bir oyun sahnelemeye karar verirler. Oyunda Kral kılığına giren eş başkaları tarafından öldürülmektedir. Kralın öldürüldüğünü, maşukunun ise hala yaşıyor olduğunu gören ruh huzura erer ve köşkü terk eder.

Eega

Yönetmen: S. S. Rajamouli

Yapımcı: Korrapathi Rangnata Sai, Daggubati Suresh Babu

Senaryo: S. S. Rajamouli

Görüntü Yönetmeni: K. K. Senthil Kumar

Kurgu: Kotagiri Venkateswara Rao

Besteci: M. M. Keeravani

Süre: 134 dk.

Yapım Yılı: 2012

Oyuncular: Sudeep, Nani, Samantha Ruth Prabhu, Adithya, Thagubothu

Ramesh, Santhanam, Noel Sean, Srinivasa Reddy, Sivannarayana Naripeddi, Devadarshini

Konusu

Nani Havai fişek yapımında uzmanlaşan genç bir adamdır. Nani, bir mikro sanatçısı olan komşusu Bindu’ya âşıktır. Bindu da gün geçtikçe Nani’yi sevmeye başlar fakat bu hislerini belli etmez. Bindu üzerinde çalıştığı projesine sponsor bulmak için zengin iş adamı Sudeep ile görüşür. Sudeep Bindu’yu görür görmez ona sahip olmak istemiştir. Sudeep Bindu’ya gerekli parayı verir ve onun güvenini kazanır. Bu sırada Bindu’nun bir erkek arkadaşı olduğunu öğrenen Sudeep Nani’yi öldürmeyi planlamaktadır. Nani’nin Bindu’ya projesi için yardım ettiği sırada Sudeep Nani’yi öldürür ve Bindu’yu kaçırır. Nani Sudeep tarafından öldürülmesinin ardından bir karasinek olarak hayata geri döner. Sudeep’i öldürmek ve Bindu’yu ondan kurtarmak amacıyla pek çok şey yapacaktır. Nani ilk olarak Bindu’ya ulaşmaya çalışmaktadır. Uzun uğraşlar sonunda bu karasineğin Nani olduğuna inanan Bindu, uzmanlığı sayesinde bir sinek olan Nani için zırh ve silah gibi birçok mikro araç gereç yapmıştır. Bindu ve bir karasinek olan Nani’nin baş başa vermesi ile olaylar gelişir.

Motif Yorumlaması

Yeniden bedenlenme motifini intikam için kullanmış olan bir başka film Eega, haksız yere öldürülen gencin bir karasinek olarak yeniden hayata gelmesini konu alır. Gencin ölümünden hemen sonra, bir karasinek gencin sevgilisinin peşinde dolaşmaya başlar. Nani’nin sevgilisi olan Bindu, bir zaman sonra bu karasineğin kendine bir şey anlatmak istediğinin farkına varır. Karasinek çeşitli hareketlerle Bindu’ya Nani olduğunu kanıtlar. Nani bir karasinek olarak hayata gelmiştir ve ölümünün bir hata değil cinayet olduğunu sevgilisine anlatır. Nani ve Bindu bir araya gelerek, bu cinayeti işleyen kötü adamın cezasını çekmesi için ellerinden geleni yapmaya karar verirler. Bindu mesleği gereği yaptığı mikro savaş aletleri ile karasinek olan Nani’ye çeşitli silahlar ve zırh yapar. Nani bu silahlar yardımıyla kendisini öldüren adamdan intikamını alır. Nani’nin yeniden bedenlenmesi ve Bindu’nun yardımıyla adalet yerini bulmuş olur.

Talaash: The Answer Lies Within

Yönetmen: Reema Kagti

Yapımcı: Ritesh Sidhwani, Aamir Khan, Farhan Akhtar

Senaryo: Reema Kagti, Zoya Akhtar

Görüntü Yönetmeni: K. U. Mohanan

Kurgu: Anand Subaya

Besteci: Ram Sampath

Süre: 139 dk.

Yapım Yılı: 2012

Oyuncular: Aamir Khan, Kareena Kapoor, Rani Mukerji, Suhaas Ahuja, Nawazuddin Siddiqui, Shernaz Patel, Rajkummar Rao, Sheeba Chaddha, Vivan Bhatena

Konusu

Polis müfettişi olan Surjan, oğlu Karen'i bir kaza sonucu kaybedince eşi ile evliliklerinde sorunlar başlar. Aynı anda Bollywood yıldızı olan Arman Kapoor bir trafik kazasında şüpheli bir şekilde yaşamını yitirince Surjan Singh bu kazanın iç yüzünü araştırmaya başlar. Bir hayat kadını olan Simran’ın polis memuru Surjan Singh’e yardımı sayesinde gizli kalmış gerçekler gün yüzüne çıkacaktır.

Motif Yorumlaması

Filmin ana karakteri Surjan bir polis müfettişidir. Bir cinayet olayı üzerinde çalışan polis ekibi olayın suçlularını bulmakta zorluk çeker. Surjan cinayetin içyüzünü aydınlatmak istemektedir. Suçluları bulmaktan kolay kolay vazgeçmek istemeyen polis memuruna bir hayat kadını olan Simran yardım etmeye başlar. Surjan ve Simran cinayetin asıl suçlularını ortaya çıkarmak için birlik olurlar. Filmin son sahnelerinde ise bu hayat kadını Simran’ın gerçek bir kişi değil bir hayalet olduğu, bir cinayet sonucu öldürüldüğü ve katillerinin cezalarını çekmediği ortaya çıkar. Simran, işlenen bu iki cinayetin adalete kavuşması amacıyla dünyadan ayrılmamıştır. Bu filmde geçen bitmemiş iş ve intikam için ölen kişinin hayata gelmesi, tam anlamıyla yeniden bedenlenme değildir. Fakat Hint sinemasında var olan “ölse de dünyayı terk etmeyen” karakterler, hikâyede bitmemiş bir iş sebebiyle yer aldıkları için bu örneğin, yeniden bedenlenme başlığı altında bulunmasında herhangi bir sakınca yoktur. Birbirinden farklı pek çok kullanıma sahip Bir Başkasının Bedenine Girme/ Yeniden Bedenlenme motifi en belirgin motiflerden bir tanesidir. Bahsi geçen motif, bir hikâye ya da filmde somut olarak görülebilen, yorum gerektirmeyen olayların sunumudur.

Yukarıda da bahsedildiği üzere bu motif çoğunlukla bir intikam amacıyla kullanılmakta, bitmemiş bir işi sonlandırmak için hayata dönmeyi anlatmaktadır. İncelenen filmlerin bir sonucu olarak, bahsi geçen motifin farklı filmlerdeki kullanım amacı benzer olsa da, sunum açısından en çok çeşitlilik gösteren motiflerden bir tanesi olduğu kanısına varmaktayız.

AŞKTAN/ AŞK İÇİN ÖLME MOTİFİ

Hint sanatları incelendiğinde, her bir sanatın en çok hangi konudan beslendiğini görmek oldukça kolaydır. Her bir sanatın ele aldığı konular öncelikler tanrı inancı ve aşkı barındırmaktadır. Bu iki konunun birçok esere ilham olduğunu göz önünde bulundurursak, aşk ve tanrı inancının sanatta çok önemli bir yere sahip olduğunu söylemek zor değildir. Hint sineması ise aşk temasından çokça yararlanan bir sanat türüdür. Dolayısıyla Hint sineması aşk ve bağlantılı konular ile ilgili çok fazla örneğe sahiptir. Bahsi geçen bu örneklerde en sık rastlanan motiflerden biri olan aşk için ölme Motifi ve çoğu zaman bağlantılı olarak Aşkta Aile Engeli motifini incelemek için seçtiğimiz 5 film ve motif yorumlamaları aşağıdaki gibidir.

Devdas[5]


Motif Yorumlaması

Hint edebiyatında naifliğin ve aşkın ne kadar önemli olduğunu görmek için birkaç eser okumak bile yeterlidir. Aşk bu edebiyatın ana kaynaklarından bir tanesidir. Gerek tanrıya duyulan aşk gerekse sevgiliye duyulan aşk, edebiyatın yanı sıra sinemanın da en çok işlenen temalarından olmuştur. Filmlere konu olan bu aşk hikâyeleri çok güçlü duygularla işlenir. Birbirini seven iki insanın birbirleri için kendilerini feda ettiğini ya da kavuşamadıkları için hayatlarına son verdiklerini görmek gerek Hint edebiyatında gerekse Hint sinemasında rastlanması zor olmayan sonlardır. Bu araştırmanın üçüncü motifi olan Aşk sebebiyle ya da aşk için ölme motifinin ilk örneği olan Devdas filminden daha önce gerçeklik motifinde bahsetmiştik. Birbirini çok seven ve uzun yıllar birbirini bekleyen iki aşığın hikâyesini anlatan film aynı zamanda bu aşkın imkânsızlığını da seyirci karşısına çıkarmaktadır. Devdas filmi örneği, kahramanın sevdiği kadından imkânsızlıklar sebebiyle ayrılması bakımından Kathasaritsagara’daki Kral Yaşodha’nın öyküsüyle benzerlik göstermektedir. Öyküye göre Kral Yaşodha, Unmadiriî adındaki genç kadını görür görmez âşık olur fakat şerefli bir kral olan Yaşodha, evli olan Unmadinî’yi elde etmek için hiçbir şey yapmaz. Kral, öykünün sonunda sevdiği kadına kavuşamadığı için kederinden can verir. [6] Tıpkı bu öyküde olduğu gibi Dev de sevdiği kadın, Paro’ya kavuşamadığı için kederinden can vermektedir.

Zengin bir ailenin oğlu olan Devdas, sevgilisiyle kavuşmanın hayalini kurarken ailesi tarafından engellenen bu aşk Devdas için zamanla ıstıraba dönüşür. Kavuşamamanın verdiği çaresizlik ile içkiye başlayan Devdas gün geçtikçe alkole sarılmaktadır. Kalbine gömdüğü aşkın çaresini alkolde arayan Devdas’ın sağlığı kötüye gitmektedir. Devdas’ın artık sağlıklı bir yaşam sürmesi imkânsızlaşmıştır. Sevdiği kadının başkasıyla evlendirileceğini öğrenen Devdas kendini öldüreceğini bilmesine rağmen daha çok içerek hayatına son vermiştir.

Mohabbatein

  

Yönetmen: Aditya Chopra

Yapımcı: Yash Chopra

Senaryo: Aditya Chopra

Metin Kutusu: 163Görüntü Yönetmeni: Manmohan Singh

Kurgu: V. V. Karnik, Singh Taranjeet

Besteci: Jatin-Lalit

Süre: 216 dk.

Yapım Yılı: 2000

Oyuncular: Shah Rukh Khan, Amitabh Bhachan, Aishwarya Rai, Jimmy Sheirgill, Jugal Hansraj, Rohan Mehra, Uday Chopra, Shamita Shetty, Kim Sharma, Preeti Jhangiani, Amrish Puri

Konusu

Narayan Shankar bir erkek okulunun katı kuralları olan müdürüdür. Narayan öğrencilerinin bilim, gelenek ve disiplin konusunda en iyi eğitimi almalarını, başka hiçbir şey ile dikkatlerinin dağılmamasını ister. Özellikle aşka karşı olan katı tutumu, öğrencilerinin işini zorlaştırmakta hatta onları duygularını doyasıya yaşamaktan alıkoymaktadır. Filmde özellikle üç öğrencinin aşk hayatları konu edinmektedir. Sert mizaçlı müdürle zor zamanlar yaşayan öğrencilerin imdadına, okul kadrosuna müzik öğretmeni olarak dâhil olan Raj Aryan yetişecektir. Raj müdürün aksine neşeli, arkadaş canlısı ve aşkın gücüne inanan bir öğretmendir. Kısa zaman içinde bu üç öğrenci ile yakın bir ilişki kuran Raj onların aşk ilişkilerini desteklemekte hatta onlara arka çıkmaktadır. Bir süre sonra Raj’ın yaptıklarından haberdar olan okul müdür ve Raj bir araya gelir ve hesaplaşırlar. Raj’ın yıllar önce bu okulda öğrenciyken müdürün kızı ile aşk yaşayan Raj olduğu ortaya çıkar. Narayan Shankar kızının Raj’ı sevdiğini itiraf etmesi üzerine Raj’ı hiç tanışmadan okuldan attırmış ve şehirden göndertmiştir. Bu ayrılığın acısına katlanamayan kızı Megha intihar eder. Babası bu intihardan yıllarca kızının sevdiği adamı sorumlu tutar. Raj ise okula kaybettiği aşkına rağmen aşklarına engel olan babanın kalbini yumuşatmak için geri dönmüştür. Bu yüzleşme ve ardından olanlar taş kalpli müdürün dengelerini yerinden oynatmıştır.

Motif Yorumlaması

Her motifte olduğu gibi bu motifin de birbirinden farklı kullanımı bulunmaktadır. Bu filmde yer alan aşk için ölme motifinde, sevdiği kişiye kavuşamadığı için intihar eden bir kadın karakter işlenmektedir. Aşktan ölme motifi için seçilen filmler incelendiğinde, iki aşığın kavuşamamasının sebebinin çoğu zaman aileler olduğu görülmektedir. Bu durumda aşktan ölme motifinin kullanıldığı filmlerde Aşkta Aile Engeli motifinin izlerine de rastlamak mümkün diyebiliriz. Mohabbatein de Devdas gibi her iki motifi içinde barındıran bir filmdir. Birbirini delice seven iki gencin kavuşmasına bu kez kızın babası, aynı zamanda okul müdürü Narayan Shankar engel olmaktadır. Henüz kızının sevdiği erkek ile tanışmadan, aşk gibi aldatıcı duyguların kişiyi olumsuz etkilediği düşüncesiyle kızının sevdiği erkekten ayrılmasını ister. Kızı babasını çok sevmekte ve ona saygı duymaktadır (Hint filmlerinde çok kez rastlanan bir motif de; çocukların babalarına duydukları aşırı saygıdır. Bu saygı, zaman zaman babaları ne derse onu kabul etmek, zaman zaman ise babalarının isteği üzerine kendi tercihlerinden vazgeçmelerini gerektirmektedir). Babasına duyduğu saygıdan ötürü ona karşı gelmeyi aklından bile geçirmez. Sevdiği erkeği hala deli gibi seven Megha bu durum karşısında yapacak hiçbir şey bulamayıp intihar etmeye karar verir. Kızının tavırlarından sevdiği erkeği unutup hayatına devam ettiğini sanan taş kalpli müdür kızının ölümüyle büyük bir şok geçirir.

Görüldüğü üzere filmin hikâyesi inşaa edilirken iki ana motif kullanılmıştır. Hint edebiyatında olduğu gibi burada da mutsuz bir sonla biten aşk hikâyesinde aile engeli ve ölüm vardır. Filmin ana karakteri Megha, aşkı ve babası arasında kalarak canına kıymaya karar vermiştir. Bu durumda ne babasına ne de aşkına ihanet etmemiştir. Bu film çalışma içinde incelenen bir diğer motif olan “Kendini Feda Etme Motifi”ne de örnek olarak gösterilebilmektedir. Öyle ki, Megha sevdiği iki adamı da incitmek istemediği için kendi hayatına son vererek kendini feda eder. Mohabbatein film örneğinde de görüldüğü üzere Hint sineması, Hint edebiyatı gibi zengin bir içeriğe sahiptir. Hint sineması aynı anda birçok hikâye ve motifi içinde barındırmakta, her bir hikâyede seyirciye Hint kültüründen örnekler sunmaktadır.

Aashiqui 2

Yönetmen: Mohit Suri

Yapımcı: Mukesh Batt, Bhushan Kumar, Krishan Kumar

Senaryo: Bir Yıldız Doğdu (1976) filminden uyarlandı

Görüntü Yönetmeni: Vishnu Rao

Kurgu: Deven Murudeshwar

Besteci: Mithoon, Ankit Tiwari, Jeet Gannguli, Raju Singh, Devansh Bhatnagar

Süre: 134 dk.

Yapım Yılı: 2013

Oyuncular: Aditya Roy Kapur, Shraddha Kapoor, Shaad Randhawa, Mahesh Thakur, Shubhangi Latkar, Chitrak Bandhopadyay, Mahesh Bhatt, Salil Acharya, Ashish Bhatt, Aashna Gaikwad

Konusu

Rahul Jaykar, ünlü besteci, söz yazarı ve şarkıcıdır. Onu dibe sürükleyen tek şey alkole bağımlı oluşudur. Zamanla şan, şöhret onun için önemsiz şeyler haline gelmiştir. Taşrada bir yerde verdiği konser sonrası hayatında hiç beklenmedik bir şeyle karşılaşacağından habersizdir. Küçük bir kazanın ardından barda şarkı söyleyen bir kıza rastlar ve olayın ilginç tarafı kız RJ’nin, yani Rahul Jaykar’ın kendi şarkısını söylemektedir. Onu dinlerken aslında kendi yazdığı ve söylediği şarkıda neleri yanlış yaptığını anlar. Bu kız şarkıları ondan daha etkileyici ve güzel bir şekilde söylemekte, şarkıya ruh katmaktadır. Kızı keşfeder ve onu geleceğin sanatçısı yapmak için elinden geleni yapar. Rahul, bu noktada karşılıksız yaptığı bu iyilikten ziyade Aarohi’ye koşulsuz âşık olur. Aarohi her şeye rağmen var gücüyle Rahul’e yardım eden fedakâr bir âşıktır. Fakat Rahul’un alkol bağımlısı olması ve Aarohi’nin ününün onun önüne geçmesi aralarındaki ilişkiyi çıkmaza sokar.

Motif Yorumlaması

Aşk için ölme motifi için seçilen bir diğer film Aashiqui 2, bu motifin yanı sıra kendini feda etme motifine de güçlü bir örnektir. Filmde sevilen bir müzisyen olan Rahul ile küçük bir barda şarkı söyleyen Aarohi’nin aşkları işlenmektedir. Rahul bir akşam Aarohi’yi tesadüf eseri şarkı söylerken duyar ve sesine hayran kalır. Kısa sürede bu yeteneği başarılı bir müzisyene çevirir. Bu sürede iki müzisyen birbirlerine gittikçe âşık olurlar, Aarohi kariyer basamaklarını hızla çıkmakta Rahul ise bu durumdan mutlu olmaktadır. Aarohi halk tarafından çok sevilir, öyle ki bir zamanlar Rahul’a hayran olan insanlar bile Aarohi’nin müziğini dinlemeye başlarlar. Kariyerinde ani bir düşüş yaşayan Rahul kendini alkole verir. Sevdiği kadına hala deliler gibi âşık olmasına rağmen onun başarısını kıskanmadan edemez, gün geçtikçe alkole daha da bağlanır ve kariyerinden de vazgeçer. Rahul’un günden güne eridiğini gören Aarohi kariyerini Rahul için bir köşeye atmaya hazırdır, müzik yapmayı bırakır ve Rahul’un bu bağımlılıktan kurtulması için elinden geleni yapmaya başlar. Rahul Aarohi’nin yaptığı bu fedakârlık karşısında daha da ezilir ve kendinde savaşacak gücü bulamayarak kendini uçurumdan aşağı atar. Aarohi Rahul’un ölümü ile kahrolur ve elinde kalan yegâne şeye yani müziğine tutunur. Hikâyede de görüldüğü gibi kendini feda etme motifi ve aşk için ölme motifi bağlantılı bir biçimde kullanılmış. İki âşık da sevdiği için kendini feda etmek ister; Aarohi Rahul için kariyerinden vazgeçerken, Rahul Aarohi’ye engel olduğunu düşünerek hayatından vazgeçer. Film Rahul’un sevdiği kadın için hayatından vazgeçmesi ile sona erer.

Goliyon Ki Raasleela Ram-Leela

Yönetmen: Sanjay Leela Bhansali

Yapımcı: Sanjay Leela Bhansali, Chetan Deolekar, Kishore Lulla, Sandeep Singh

Senaryo: Sanjay Leela Bhansali, Siddharth Garima

Görüntü Yönetmeni: Ravi Varman

Kurgu: Sanjay Leela Bhansali, Rajesh G. Pandey

Besteci: Sanjay Leela Bhansali, Hemu Gadhvi, Monty Sharma

Süre: 155 dk.

Yapım Yılı: 2013

Oyuncular: Ranveer Singh, Deepika Padukone, Supriya Pathak Kapoor, Homi Wadia, Abhimanyu Singh, Richa Chadda, Gulshan Davaiah, Jameel Khan, Sharad Kelkar, Barkha Sengupta

Konusu

Gucarati köyü, yasadışı satışların yaygınlığıyla bilinen bir yerdir. Silahların serbest bir şekilde sergilenip satılması bile sıradan hale gelmiştir. Rajari ve Sanera aileleri de, köyde etkili ve beş yüz yıldır birbirlerine düşman olan iki ailedir. Holi festivali esnasında, Rajari ailesinin oğlu olan Ram, Sanera ailesinin evine girer; ancak bir saldırının intikamını almak için girdiği kutlamada, ev sahibi Sanera’nın kızı Leela’yı görüp âşık olacaktır. Leela da ona âşık olur. Bir süre gizli saklı yaşadıkları aşkı bir gün ortaya çıkınca kaçmaya karar verirler. İki düşman ailenin bu aşka engel olması ile yaşanan zorluklar sonrasında iki âşık bu düşmanlıkla yaşamaya çalışırlar.

Motif Yorumlaması

Hint filmlerinde konu aşk olunca oldukça karmaşıklaşan hikâyelere rastlıyoruz. Aşk için ölme motifine verdiğimiz bir diğer örnek olan Ram-Leela, bu motifin yanı sıra Aşkta Aile Engeli motifi için de önemli bir örnektir. Shakespeare’in Romeo Juliet oyunundan uyarlanan film iki düşman ailenin çocukları olan Ram ve Leela’nın tutkulu aşkını konu alır. İki ailenin birbirine olan kinine rağmen aşklarını yaşamaya çalışan iki âşık çok zor zamanlar atlatır. Birlikte olmak uğruna yaptıkları her şeye rağmen Ram ve Leela aileleri yüzünden ayrılırlar. Her iki âşık da ailesine karşı gelmekten vazgeçip aşkını kalbine gömmeye karar verir. Hatta zaman geçtikçe birbirlerine tıpkı ailelerinin düşmanlığını sürdürüyormuş gibi düşmanca davranırlar. Her ne kadar birbirlerine düşmanca hareketler sergileseler de içlerinde besledikleri aşka karşı gelemeyip buluşmaya karar verirler. Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar kavuşamayacaklarını düşünen âşıklar birbirlerini öldürmeye karar verirler. Aşkından vazgeçemeyen Ram ve Leela bu çaresiz aşk hikâyesine ölümle son verirler. Hint sinemasının bir başka hüzünlü aşk hikâyesi önce Aşkta Aile Engeli motifiyle başlar ve olaylar bu çerçevede vuku bulur. Ailelerin karşı geldiği bu aşk hikâyesinde âşıkların çaresizliklerini kabul edip, aşkları uğruna birbirlerini öldürmesiyle aşk için ölme motifinin farklı bir türüne şahit oluruz.

Lootera

Yönetmen: Vikramaditya Motwane

Yapımcı: Anurag Kashyap, Ekta Kapoor, Shobha Kapoor, Vikas Bahl

Senaryo: Bhavani Iyer, Vikramaditya Motwane

Görüntü Yönetmeni: Mahendra J. Shetty,

Kurgu: Dipika Kalra

Besteci: Amit Trivedi

Süre: 135 dk.

Yapım Yılı: 2013

Oyuncular: Ranveer Singh, Sonakshi Sinha, Barun Chanda, Vikrant Massey, Arif Zakaria, Adil Hussain, Divya Dutta, Shirin Guha

Konusu

1953 yılında Varun Shrivastav adındaki bir genç arkeolog olduğunu söyleyerek yerel bir toprak sahibinin mabet niteliğindeki toprağına kazı yapmaya gelir. Genç yaşının verdiği ruh halinin ötesinde bilgi ve deneyime sahip olan bu genç adam çabucak toprak sahibi ve kızını etkilemeye başlar. Özellikle de toprak sahibinin tek ve neşeli kızı Pakhi ona doğru geri dönülemez biçimde çekilmeye başlar ve ikisi arasında doruğa çıkan cazibe, kırılgan ve derin bir aşkın yolunu açar. Varun içine düştüğü bu aşkın etkisiyle ortağı ile yaptığı bu plandan vazgeçmek istese de ortağının ısrarlarıyla işi bitirmeye karar verir. Bu muazzam plan tam istendiği gibi işlemektedir ve bir zaman sonra Varun ve ortağı bu malikâneyi soyup kaçar. Yaşadığı bu ihaneti kaldıramayan mal sahibi bir zaman sonra vefat eder. Babasız, parasız ve yapayalnız kalan Pakhi küçük bir eve taşınarak yaşamını sürdürür. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Varun sevdiği kadın Pakhi’yi görmek ister ve köye geri döner. Döndüğünde sevdiği kadının çok hasta olduğunu gören Varun yakalanacağını bile bile Pakhi’nin yanından ayrılmaz ve olaylar gelişir.

Motif Yorumlaması

Bu kez ele alınan örnekte aşk için ölme motifi farklı bir yorumla ortaya çıkmaktadır. Bir dolandırıcı olan Varun soymak için geldiği malikânede kendini arkeolog olarak tanıtır. Plana göre değerli eski eşyaları alıp ortadan kaybolacaktır. Fakat bu malikânede yaşayan Pakhi adındaki kıza âşık olacağından bihaberdir. Soymak için geldiği bu evde Pakhi ile zaman geçirdikçe birbirlerine âşık olurlar ve Varun plandan vazgeçmek ister fakat ortağının ısrarları ile başladıkları işe devam eder ve evi soyarlar. Bu büyük soygunun ardından Pakhi’nin babası büyük bir üzüntü duyar, vefat eder. Tek başına kalan Pakhi başka bir yere taşınır ve hayatını orada sürdürmeye başlar. Bir zaman sonra Varun Pakhi’yi yeniden görmek ister. Tüm köy halkı Varun’un yaptığı işten haberdardır ve polisler de onun peşindedir. Varun’un köye döneceğinin haberini alan polisler Pakhi’yi uyarmışlardır. Varun Pakhi’nin yanına döndüğünde Pakhi’nin çok hasta olduğunu görür ve Pakhi onu istemese de yanından ayrılmaz. Varun yakalanacağını bile bile Pakhi’nin yanında kalmaktadır. İki âşık günlerini korku ve endişeyle geçirir. Varun önünde sonunda yakalanacak, Pakhi ise ölecektir. Yine de birbirlerinden ayrılmak istemezler. Varun polislerin her yerde kendisini aradığını bilir ve bu yüzden evden dışarı adımını atmaz. Fakat bir gün polislerin onu beklediğini bile bile dışarı çıkar, Pakhi için yaptığı kâğıttan yaprağı ağaca asacaktır çünkü ona ağacın tüm yaprakları dökülmeden ölmeyeceğini söylemiştir. Varun polislerin onu beklediğini bile bile Pakhi’nin pencereden görebileceği bir ağaca yaprağı asar ve eve doğru yürür. Bu sırada polislerle karşılaşan Varun silahını çeker fakat polis memuru ona çoktan ateş etmiştir. Pakhi için korkusuzca dışarı çıkan Varun ölmüştür.

Bu kez ele alınan örnekte aşk, doğrudan ölümün sebebi olarak gösterilmemektedir. Ana karakter sevdiği kadını mutlu etmek için her şeyi göze alarak saklandığı yerden çıkmış ve öldürülmüştür. Aşk burada fedakârlığa sebep olmuş, yapılan bu fedakârlık ise Varun karakterinin ölümüyle sonuçlanmıştır.

Görüldüğü üzere filmlerdeki motif etkilerini incelemek adına seçilen filmler, birden fazla motifi aynı anda ve bağlantılı bir biçimde seyirciye sunabilmektedir. Hint sineması ve edebiyatında konu sevgi, aşk ve bağlılık olduğunda kendini feda etme, Aşk Sebebiyle Ölme, ya da Aşkta Aile Engeli gibi motifleri sıkça ve bir arada görmek zor rastlanan bir durum değildir.

KENDİNİ FEDA ETME MOTİFİ

Hint edebiyatının naif, sevgi ve saygı dolu hikâyelerinde sıkça rastlanan bir motif olan kendini feda etme motifi, Hint sinemasında sevilen kişiye kendini adamanın bir göstergesi olarak seyirci karşısına çıkmaktadır. Bu motifi incelemek için seçilen beş film ve yorumları aşağıdaki gibidir.

Jab Taak Hai Jaan

 

Yönetmen: Yash Chopra

Yapımcı: Aditya Chopra

Senaryo: Aditya Chopa, Devika Bhagat

Görüntü Yönetmeni: Anil Mehta

Kurgu: Namrata Rao

Besteci: A. R. Rahman

Süre: 176 dk.

Yapım Yılı: 2012

Oyuncular: Shah Rukh Khan, Katrina Kaif, Anushka Sharma, Sarika, Sharip

Hashmi, Gireesh Sahedev, Jay Conroy, Anupam Kher, Rishi Kapoor, Neetu Singh

Konusu

Hint Ordusunda önemli işler yapan Samar Anand hayatını hiçe sayarak onlarca bombayı etkisiz hale getirmesiyle tanınıyor. Bir televizyon kanalında muhabir olan Akira Rai ise bu korkusuz asker Samar tarafından tam boğulmak üzereyken kurtarılır. Samar’la tanıştıktan sonra onun yaşamından çok etkilenen Akira Samar hakkında bir haber yapmak ister. Onu tanıdıkça Samar’ın bu cesaretinin altında acılı bir aşk hikâyesinin olduğunu öğrenen Akira bu hikâyeyi gün yüzüne çıkarıp insanlarla paylaşmak ister. Uzun uğraşlar sonunda ikna olan Samar, yıllar önce ağır bir üzüntü ile terk ettiği Londra’ya geri döner. Akira’nın uzun uğraşları sonucu iki eski aşığın yolları kesişir ve olaylar gelişir.

Motif Yorumlaması

Gerek Hint sineması gerek Hint edebiyatında çok sık karşılaşılan bir motif olan kendini feda etme motifi, çoğunlukla karşı tarafa duyulan sevgi ya da saygının büyüklüğünü ispatlamanın bir başka yolu olarak görülür. Çoğu filmde ailesine saygısı sebebiyle kendi isteğini hiçe sayan karakterler; sevdiği kadın ya da erkek zarar görmesin diye aşkını kalbine gömen bir âşık veya çocuklarının yaşamı için canını dişine takarak çalışan anne babalar görmek oldukça sık rastlanan bir durumdur. Hint kültüründe aile bağları ve ‘Ben’in zıttı olan ‘Sen’ kavramının ne kadar önemli olduğunu bu tür hikâyeleri barındıran filmlerden anlayabiliriz. Son olarak ele alınan bu motif için incelenen ilk film Jab Taak Hai Jaan, Londra’da tanışan iki gencin hikâyesini anlatmaktadır. Tanıştıktan kısa süre sonra birbirlerine deli gibi âşık olan Samaar ve Meera çok mutludur. Meera Samaar’la tanışmadan önce babasının isteğiyle bir başkasıyla nişanlanmıştır. Samaar’la yaşadığı duygu dolu bu ilişkiden sonra Meera babasına durumu anlatıp nişanı atacaktır. Meera tam babasına gidecekken Samaar gözlerinin önünde ağır bir trafik kazası geçirir. Samaar’ın ölmesinden korkan Meera tanrıya durmadan dua eder. Sevdiği adamı kaybetmekten o kadar korkar ki tanrıyla kendince bir anlaşma yapar, Meera tanrıya Samaar’ın yaşamasına izin verdiği takdirde onu bir daha görmeyeceğini, Samaar’dan sonsuza dek ayrı kalacağını söyleyerek dua eder. Meera günler sonra kendine gelen Samaar’ın yaşadığını görünce çok mutlu olur ve sözünü tutmak üzere Samaar’dan uzaklaşır.

Meera’nın tanrı ile yaptığı bu anlaşma kendini feda etme motifinin bir örneğidir. Hikâyeye göre Meera sevdiği adamın yaşamı için ondan vazgeçerek kendini ve aşklarını feda etmiştir. Bu filmde görülen kendini feda etme motifi, kurban mitinden farklı değildir. Örnek olarak seçilen diğer filmlerin aksine özellikle bu filmde karakter, tanrıyla anlaşma yapmakta ve aşkını tanrıya sunarak sevdiği adamın yaşamını kurtarmaktadır. Jab Taak Hai Jaan bu özelliğiyle dinlerde yer alan kurban mitiyle birebir örtüşmektedir.

Veer-Zaara

 









Yönetmen: Yash Chopra

Yapımcı: Yash Chopra, Aditya Chopra

Senaryo: Aditya Chopra

Görüntü Yönetmeni: Anil Mehta

Kurgu: Ritesh Soni

Besteci: Madan Mohan, Sanjeev Kohli

Süre: 192 dk.

Yapım Yılı: 2004

Oyuncular: Shah Rukh Khan, Preity Zinta, Rani Mukerji, Akhilendra Mishra, Kirron Kher, Boman Irani, Divya Dutta, Anupam Kher, Zohra Sehgal, Tom Alter, Manoj Bajpayee, Amitabh Bachchan

Konusu

Hindistanlı bir pilot olan Veer, Zaara isimli genç bir Pakistanlı kızın hayatını kurtarır. Bu kurtarışın ardından uzun ve keyifli bir gün geçiren ikili birbirlerine karşı yoğun duygular hissetmeye başlarlar. Bu güzel günün ardından Zaara’ya âşık olduğunu anlayan Veer ona olan duygularını itiraf eder fakat Zaara’nın Pakistan’da bir nişanlısı vardır ve Veer’e karşı beslediği hislere rağmen ona beklediği karşılığı veremez. Bir süre sonra evine Pakistan’a dönen Zaara Veer’i aklından çıkaramamaktadır, nitekim Veer de Zaara’yı unutamamış ve onu görmek için yola çıkmıştır. Zaara bir anda karşısına çıkan Veer’i gördüğünde şaşkınlığını gizleyemez ve o an duygularından emin olduğuna karar verir. İki aşık birbirleriyle olabilmek için ellerinden geleni yaparlar fakat Zaara’nın nişanlısı onları rahat bırakmayacaktır. Bir kumpas sonucu Veer’i Zaara’dan uzaklaştırıp hapse girmesini sağlayan kötü adam, iki aşığın hayatlarını sonsuza dek değiştirmiştir. 22 yılın ardından genç bir kadın avukat Veer’in hikâyesini öğrenir ve onun suçsuz olduğuna inanır. Veer’i hapisten çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapan avukat uzun uğraşlar sonunda başarılı olur ve Veer’in suçsuz olduğunu ispatlar. Veer artık serbesttir ve hala Zaara’ya âşık, Zaara’nın evlendiğini düşünen veer’in hiçbir umudu yokken Zaara birden Veer’in karşısına çıkar. Genç avukat Zaara’nın izini bulmuş ve evlenmeyip hayatı boyunca Veer’i beklediğini öğrendiğinde onları kavuşturmak istemiştir. Veer, Zaara’nın hayatı boyunca evlenmediğini ve onu beklediğini öğrenince büyük bir sevinç yaşar. Bu buluşmanın ardından iki âşık Hindistan’a yerleşip hayatlarının geri kalanını beraber geçirirler.

Motif Yorumlaması

Kendini feda etme motifinin sıradaki örneği Veer-Zaara’da sevdiği kadının başı derde girmesin diye kendi hayatından vazgeçen bir karakter kodu edilmektedir. Bir otobüs kazası nedeniyle tanışan iki ana karakter, birlikte geçirdikleri bir günün sonunda birbirlerine âşık olurlar. Fakat Zaara zaten nişanlıdır ve Veer Zaara’nın nişanlı olduğunu bu yolculuk sonunda öğrenir. Veer yine de Zaara’ya duyguların itiraf eder ve ayrılırlar. Bir zaman sonra ayrılığıa dayanamayan âşıklar tekrar buluşurlar, bu buluşmaya şahit olan Zaara’nın nişanlısı ve tüm ailesi bu aşka karşı çıkacaklardır. Zaara’nın da Veer’e âşık olduğunu anlayan nişanlısı onları ayırmak için elinden geleni yapar. Fakat hiçbir şeyin işe yaramadığını görür ve bu kez Veer’i Zaara’dan sonsuza dek ayıracak bir kumpas kurmak için kolları sıvar. Zaara’nın nişanlısı Veer’e kurtulamayacağı bir iftira atarak onu mahkûm eder, Veer ise atılan bu iftira karşısında sessiz kalmayı tercih eder aksi halde Zaara’ya zarar gelmesinden korkar. Sevdiği kadın için gözünü kırpmadan kendini feda eder ve yıllarda bir mahkûm olarak hayatını sürdürür. Uzun yılların sonunda başarılı ve idealist bir avukatın çabasıyla suçsuz olduğu ispatlanan Veer özgürlüğüne kavuşur. Veer hapishaneden çıktığında çoktan yaşlanmış ve hayatının baharını geride bırakmıştır. Fakat mahkûmiyetinin bittiğini öğrendiği gün Zaara’nın evlenmediği tek başına bir hayat sürdüğü ortaya çıkar. Yıllardır Veer’in ölü olduğunu sanan Zaara ve Veer onca yılın ardından kavuşurlar.

Yukarıda bahsedilen hikâye Veer’in kendini feda etmesi ile başlar ancak sonradan Zaara’nın aşklarına duyduğu saygı ve bağlılık sebebiyle hayatını feda ettiği görülür. Veer’in öldüğünü sanmasına rağmen evlenmemiş, hayatını Veer’in yasını tutarak geçirmiştir. Hint sineması ve edebiyatında karşılaşılan bu tür hikâyeler çoğu seyircinin anlam veremeyeceği şekillerde ilerler. Bir başkası için hayatını hiçe saymak, uzun yıllar boyunca sevilen kişinin yasını tutmak ve bile bile mutlu olmamak, seyirciye imkânsız ve anlamsız gelebilecek olaylardır. Fakat Hint edebiyatı ve sinemasında sık sık rastlanan bu denli aşırı bağlılık hikâyeleri, olayın özünü en yoğun şekilde izleyici ve okuyucuya aktarmak için seçilmiş bir yöntem diyebiliriz. Bir film ya da kitaptaki hikâyede yer alan bu tür fedakârlıklar, seyirciye her ne kadar aşırı gelse de bahsedilen aşkın büyüklüğünün güçlü bir şekilde anlaşılmasını sağlamaktadır. Hint sineması en çok anlaşılmayı sevmektedir, bu sebeptendir ki Hint sineması ele aldığı her şeyi abartmakta ve bu sayede seyirciye nüfuz etmektedir.

We Are Family











Yönetmen: Siddharth P. Malhotra

Yapımcı: Hiroo Yash Johar, Karan Johar

Senaryo: Gigi Levangie Grazer, Venita Coelho

Görüntü Yönetmeni: K. U. Mohanan

Kurgu: Deepa Bhatia

Besteci: Shankar-Ehsaan- Loy

Süre: 115 dk.

Yapım Yılı: 2010

Oyuncular: Kajol, Kareena Kapoor, Arjun Rampal, Aanchal Munjal, Iravati Harshe, Amrita Prakash, Pawan Singh, Diya Sonecha, Ankit Malik, Dingy Vira

Konusu

Maya, hayatı 3 çocuğunun etrafında dönen mükemmel bir annedir. Eşi Aman’dan boşanmasına rağmen mutlu bir aile oluşturmaya çalışan Maya, eşiyle iyi bir iletişim çabası içindedir. Fakat Aman’ın yeni kız arkadaşı Shreya aileye dâhil olunca dengeler değişmeye başlar. Çocuklar Shreya’dan hoşlanmazlar ve onun ailede olması çocuklara huzursuzluk verir. Günler sonra Maya rahim ağzı kanseri olduğunu öğrenir ve Aman’a söyler. Maya, öldükten sonra çocukların zorluk yaşamalarından korktuğu için Aman’ın aileye geri dönmesi gerektiğini söylemektedir. Maya, Shreya’ya kanser olduğundan bahseder, Aman’ın aileye geri dönmesiyle birlikte o da aileye dâhil olacaktır. Böylelikle Aman ve Maya tedavi ile ilgilenirken Shreya da çocuklara bakabilecektir. Çocuklar zamanla Shreya ile bağ kurmaya başlarlar. Buna şahit olan Maya durumdan çok hoşnut olmaz fakat doktor ona yalnızca birkaç gününün kaldığını, hastalığının geri dönüşü olmadığını söylemiştir. Maya her ne kadar mutlu olmasa da Shreya ve çocukların kaynaşması için uğraşacaktır çünkü çocuklarını düşünmektedir. Shreya ve çocukların anlaşması sayesinde çocuklar annelerinin ölümüne rağmen sevgi dolu bir ailede yaşamaya devam edeceklerdir.

Motif Yorumlaması

We Are Family, boşanmış bir annenin çocuklarının mutlu bir ailede büyümesi için yaptığı fedakârlığı konu almaktadır. Eşinden boşanan Maya üç çocuğu ile birlikte yaşamaktadır. Çocuklarının mutluluğu için eski eşiyle sağlıklı bir ilişki yürütmeye çalışan Maya kansere yakalandığını öğrenir. Kanserin ileri safhalarında olduğunu ve kısa bir zaman sonra öleceğini öğrenince Maya’nın dünyası başına yıkılır. Onun endişelendiği şey kendi hayatından ziyade çocuklarının annesiz kalacak olmalarıdır. Maya’nın eski eşi Aman boşanmanın ardından bir kız arkadaş edinmiştir, Maya bu kız arkadaşın hayatlarına dâhil olmasından hoşlanmamakta, çocuklarına zarar verdiğini düşünmektedir. Fakat yakın zamanda öleceğini öğrenince aileye girmeye çalışan Shreya’ya bir şans tanımaya karar verir. Maya çocuklarının onun ölümünden olabildiğince az etkilenmelerini ve bir an önce toparlanmalarını ister. Bu yüzden çocukları kendinden olabildiğince uzak tutmakta, bütün zamanlarını Shreya ile geçirmelerini sağlamak için elinden geleni yapmaktadır. Son zamanlarını çocuklarıyla geçiremediği için kahrolsa da bunun çocuklar için en doğru şey olduğundan emindir. Çocuklar tam da annelerinin istediği gibi gün geçtikçe Shreya’ya alışmakta ve onunla vakit geçirmekten keyif almaktadırlar. Maya çocuklarının Shreya ile kurdukları bağı gördükçe kahrolmaktadır fakat başka çaresi olmadığı için sessiz kalır. Maya bir zaman sonra ölür ve çocukları Maya’nın istediği gibi “bir aile” ile hayatlarına devam ederler. Bu hikâyede feda edilen şey ve sebebi diğer filmlerdeki kadar somut değildir. Olay örgüsünde yer alan tema dinsel bir kurban edilişin değil, sevdikleri için kendi hazzından vazgeçen bir annenin üzerine kurulmuştur. Hikâyenin başkarakteri olan anne çocuklarının iyi bir ailede yaşamasını istediği için eski eşi ve sevgilisini aileye dâhil etmeye çalışır. Tüm zaman boyunca hem eski eşinin hem de çocuklaırının ailenin bu yeni üyesi Shreya ile yakın olmaları canını yaksa da, çocukları için yapılabilecek en doğru şeyin bu olduğunu düşünür. Özellikle yaşamının son zamanlarında çocuklarıyla vakit geçirmek istese de bundan kaçınır. Ölmeden önce çocuklarının Shreya’ya yeterince ısınmalarını ister ve bu yüzden zamanlarının çocuğunu Shreya ile geçirmelerini sağlar. Sonuç olarak kendi zevki ve isteklerinden çocukları için vazgeçmiş bir anne, kendini feda etme motifinin bu filmdeki örneği olarak görülebilmektedir.

Laaga Chunari Mein Daag


 









Yönetmen: Pradeep Sarkar

Yapımcı: Aditya Chopra

Senaryo: Rekha Nigam

Görüntü Yönetmeni: Sushil Rajpar

Kurgu: Kaushik Das

Besteci: Shantanu Moitra

Süre: 137 dk.

Yapım Yılı: 2007

Oyuncular: Rani Mukerji, Jaya Bachchan, Konkona Sen Sharma, Anupam Kher,

Kunal Kapoor, Abhishek Bachchan, Kamini Kaushal, Hema Malini

Konusu

Badki ve Chutki anne babası Shabitri ve Vibhavar ile yaşayan iki kız kardeştir.

Benares’te Ganj nehrinin kıyısında yaşayan aile geçim sıkıntısı yaşamaktadır. Uzun zamandır ailesinin maddi durumu kötü olan ve daha da kötüleşen Badki ailesinin üzülmesine dayanamaz ve Mumbai’ye çalışmaya gider. Fakat bu büyük şehirde yaşamak hiç de düşündüğü kadar kolay değildir. Uzun bir süre iş bulamaz ve bir arkadaşının evinde kalır. Annesi ile konuşması gün geçtikçe onu daha da üzer. Ailesinin bu halde olması Badki’yi yapmak istemediği işlere sürüklemektedir. Annesi ile son görüşmesinde annesi, babasının hastaneye kaldırıldığını ve ne olursa olsun artık para göndermesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine iş görüşmesine gittiğinde ona iş vereceğini fakat bir şartı olduğunu söyleyen kişinin şartını kabul ederek onunla birlikte olur. Fakat adam ona iş vermek yerine bir miktar para vermiş ve Badki’yi başından savmıştır. Badki kahrolmuştur fakat aldığı parayı ailesine gönderdiğinde annesinin ne kadar mutlu olduğunu öğrenir ve bu işi yapmaya karar verir. Badki olanları ve amacını arkadaşına anlatır, arkadaşı ilk etapta tepki gösterse de Badki’nin çaresizliğini görüp ona yardım etmeye karar verir. Badki artık üst sınıf metres olmuştur ve oldukça iyi para kazanmaya başlar. Kazandığı bu parayla ailesinin yüzünü güldüren Badki içten içe üzüntü duymaktadır.

Motif Yorumlaması

Laaga Chunari Mein Daag, ailesi için kendini fedan eden Badki ve yaşadıklarını anlatan bir film olmakla birlikte, ele alınan kendini feda etme motifine güzel bir örnektir. Badki anne babası ve kardeşiyle birlikte Benares’te yaşayan iyi kalpli bir kızdır. Ailesinin geçim sıkıntısı yüzünden okuyamamıştır fakat kız kardeşinin okumasını çok ister. Sağlığı kötüye giden babası ve gecesini gündüzüne katarak çalışan annesini gördükçe üzülen Badki ailesini geçindirmek ister ve iyi bir iş bulmak için Mumbai’ye gider. Mumbai’ye gider gitmez bir yaşam savaşına başlayan Badki günlerce iyi bir iş bulmak için çabalar. Sonunda iyi bir iş sahibi olacağını düşünerek gittiği görüşmede ahlaksız bir teklifle karşı karşıya kalır, tam o sırada annesinden babasının hastaneye kaldırıldığını ve acil paraya ihtiyaç olduğunu öğrenir ve Badki çaresizce bu ahlaksız teklifi kabul eder. Gecenin ardından Badki’ye verdiği sözü tutmayan patron Badki’nin eline bir miktar para sıkıştırıp onu başından savar. Bu olayın ardından gözü kararan Badki ailesini kurtarmak için kendini feda ederek eskort olmaya karar verir. Kısa zamanda çok iyi paralar kazanan Badki sonunda ailesine zenginliği getirmiştir lakin yaşadığı hayat ve kendini kurban edişi yüzünden son derece mutsuz bir yaşam sürdürmektedir. Bu hikâyede de açıkça görüldüğü üzere genç kız ailesinin iyi bir yaşam sürebilmesi için hiç istemediği bir hayata kendini mahkûm etmektedir.

Kabhi Alvida Naa Kehna


 









Yönetmen: Karan Johar

Yapımcı: Hiroo Yash Johar, Karan Johar

Senaryo: Karan Johar, Shibani Bhatija, Niranjan Iyengar

Görüntü Yönetmeni: Anil Mehta

Kurgu: Sanjay Sankla

Besteci: Shankar-Ehsaan-Loy

Süre: 192 dk.

Yapım Yılı: 2006

Oyuncular: Amitabh Bachchan, Shah Rukh Khan, Abishek Bachchan, Rani Mukerji, Preity Zinta, Kirron Kher, Ahsaas Channa, Arjun Rampal, Kajol, John Abraham, Riteish Deshmukh

Konusu

Dev futbol kariyerinin zirvesindeyken geçirdiği bir kazayla sakatlanır ve tutkun olduğu mesleğini geride bırakarak okulda spor hocalığı yapmaya başlar. Dev’in karısı Rhea ise kariyer basamaklarını koşarak tırmanmış evin geçimini üstlenmiştir. Çiftin bir çocuğu vardır ve Rhea’nın işi dolayısıyla çocuğun bakımının büyük bir çoğunluğunu Dev üstlenir. Dev geçirdiği kaza ve sakatlığı yüzünden her zaman gergin ve sinirli bir adama dönüşmüştür. Filmin diğer başkarakteri Maya ise anne babasının kaybından sonra ona bakan ailenin oğluyla evlendirilmek istenir. Maya bu evliliği istemiyor olsa da aileye duyduğu saygı sebebiyle bu evliliği kabul eder. Düğün günü dışarıda tek başına oturan Maya ve yanına oturan Dev orada tanışırlar. Sonraki zamanlarda tesadüfen yeniden bir araya gelen Dev ve Maya mutsuz oldukları hayatlarından kaçarak yakınlaşmaya başlarlar. Bu yakınlaşma iki evliliği de bitirecektir. Bu ihanetin vicdanı ile baş edemeyen Maya ve Dev yollarına ayrı devam ederler. Bir nevi ayrı kalarak kendilerini cezalandıran bu iki kişi yıllar sonra yeniden bir araya geleceklerdir.

Motif Yorumlaması

Filmde ilk olarak iki mutsuz evliliğe yer verilmektedir. Bu iki evliliğin kahramanlarının yolu bir şekilde kesişir. Baş erkek karakter Dev, eski bir futbol oyuncusudur, geçirdiği sakatlık sebebiyle futbol hayatı biten Dev gittikçe huysuz bir adama dönüşür. Yaşamaktan keyif almadığı gibi evliliğinden de mutlu değildir. Diğer yandan filmde yer alan başka bir çift de zor zamanlar yaşamaktadır. Yanında yaşadığı aileye minnet duyduğu için oğullarıyla evlenmiş olan Maya bu evlilikten mutlu değildir. Bir gün Maya ile Dev’in yolları kesişir ve zamanla iyi birer arkadaş olurlar. Bu arkadaşlık gün geçtikçe romantik bir ilişkiye dönüşür. İkili birbirlerine âşık olmuştur fakat ne yapacaklarını bilemezler. Her ikisi de evlidir ve bunun yanlış olduğunu bilirler. Yine de sevgilerine karşı koyamaz ve eşlerini aldatırlar. Bir zaman sonra ortaya çıkan bu ihanet ile evlilikleri biten iki âşık yol açtıkları bu felaketin altında ezilirler ve evlilikleri bitmesine rağmen birbirlerini bir daha görmemek üzere ayrılırlar. Bu örnekte işlenen kendini feda etme motifi bir anlamda günah çıkarma sayılabilir. Masum iki insana karşı kendilerini suçlu hissederler ve kendilerini affetmezler. Bu suçun bedelini ise kendilerince birbirlerini sevmelerine rağmen kavuşmayarak ödemektedirler. Bu, bir anlamda aşklarını, bu korkunç ihanete feda etmek ve cezalarını çekmek anlamına gelmektedir.

Kendini feda etme motifine örnek olarak gösterilen bu film aynı zamanda gerçeklik motifine de bir örnektir. Hikâyede feda edilen şey bu iki aşığın aşklarıdır, eşlerinin bu ilişkiyi öğrenmesi üzerine kavuşmamaları için hiçbir engel kalmamasına rağmen ayrılan bu çift kendi kendilerine verdikleri bu ceza ile esasında kötü insan olmadıklarını, suçlarını bildiklerini ve bedelini ödeyeceklerini göstermektedirler. Bu durumda gerçeklik motifi için sınanan şey ikilinin insaniyetleri, sınamak için kullandıkları şey ise feda ettikleri aşklarıdır.

Film incelemelerinin ardından kendini feda etme motifinin birden çok motifle bağlantılı olduğu görülmektedir. Her bir hikâyede adanmışlığı temsil eden bu motif, aynı zamanda bir sınanmayı da beraberinde getirmektedir. Sevdiği insanlar için kendini adayan bir insan temelde kendi aşkını/sevgisini bir olay ile sınamaktadır. Bu olay çoğunlukla sevdiği kişi için kendinden vazgeçmek, hayatını bir başkası için hiçe saymaktır. Bir sonuç olarak kendini feda etmemotifi bir bakıma gerçeklik motifidir ve bu, sevginin sınanması ve ispatı ile gerçekleşmektedir denilebilmektedir.

Kaynak: Hatice İlay Karaoğlu, Hint Sinemasının Edebi Kaynakları: Kathâsaritsâgara Örneği

 



[1] Bkz. Aşktan/Aşk İçin Ölme Motifi: Devdas Örneği.

[2] Somadeva, C. I, s. 538.

[3] Detaylı bilgi için bkz. Ramayana, çev. Korhan Kaya, İmge Kitapevi, Ankara 2002, s. 256-257

[4] Somadeva, Kathasaritsagara, çev. Korhan Kaya, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, C. I, Ankara 2011, s. 360.

[5] Film Künyesi için Bkz. s. 36.

Somadeva, C. II, s. 324-325.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar