Kathâsaritsâgara Örneği Hint Filmlerinde Motif Çözümlemesi
Hazırlayan: Hatice İlay Karaoğlu
Gerçeklik
motifi hem Hint sineması hem de Hint edebiyatında sıkça kullanılan bir
motiftir. Bu motife temel olarak, bir olgu ya da bir sıfatı kanıtlama amacı
güden hikâyelerde yer verilmektedir. Gerçeklik motifini incelemek için ele
alınan beş film ve yorumları aşağıdaki gibidir.
Yönetmen: Shimit Amin
Yapımcı: Aditya Chopra
Senaryo: Jaideep Sahni
Görüntü Yönetmeni: Sudeep Chatteıjee
Kurgu: Amitabh Shukla
Besteci: Salim-Suleiman
Süre: 153 dk.
Yapım Yılı: 2007
Oyuncular: Shah Rukh Khan. Anaitha Nair, Tanya Abrol, Shilpa
Shukla, Chitrashi Rawat, Sandia Furtado, Sagarika Ghatge, Seema Azmi, Vidya
Malvade
Pakistan ve Hindistan arasında oynanan hokey dünya
kupası maçında Pakistan 1-0 öndeyken Hindistan takım kaptanı Kabir Khan penaltı
kullanır ve kaçırdığı penaltı ile Hindistan mağlup olmuş olur. Maç sonrası
medya Kabir Khan’ın penaltıyı bilerek kaçırdığına dair teoriler üreterek halka
yansıtır. Kabir Khan’ın Müslüman olması halkın gözünde bu haberi gerçek
kılmasında bir etkendir. Medyanın bu tutumu ve halkın bu teoriye inanmasıyla
Kabir Khan kısa sürede hain ilan edilir. Profesyonel kariyeri bu kara leke ile
son bulur. 7 yıl sonra Hindistan Kadın hokey takımının bir koça ihtiyaç duyduğu
söylenir fakat yönetim aynı zamanda bu takım için bir gelecek görmemektedir.
Kabir Khan Kadın Hokey Milli takımının koçu olmayı teklif eder. Şike yaptığı
iddiasıyla profesyonel kariyeri son bulan Kabir Khan, Hindistan kadın milli
takımını çalıştırıp büyük bir başarı elde etmeyi hedeflemektedir. Bu sayede
hakkındaki yanlış iddialar son bulacak ve adı temize çıkacaktır.
Yukarıda
açıklaması bulunan gerçeklik motifi çoğunlukla atılan bir iftiranın doğru olup
olmadığını ölçmek için kullanılmaktadır. İlk film örneği olan Chak De India’da
Müslüman bir sporcunun Hint milliyetçileri tarafından iftiraya uğraması konu
edilmektedir. Bu iftira üzerine hayatı olumsuz yönde değişen milli sporcu Kabir
Khan yıllarca sahalardan uzak kalmıştır. Yıllar sonra federasyona Hindistan
hokey milli takımını çalıştırmak istediğini belirtir. Tüm ülke tarafından bir
hain Pakistanlı olarak görülen Kabir Khan’ın isteği geri çevrilir. Bunun
üzerine umut vadetmeyen kadın milli hokey takımını çalıştırmayı teklif eder. Bu
takımı ciddiye almayan federasyon kaybedecek bir şeyleri olmadığını düşünerek
eski milli sporcuya bu takımın teknik direktörlüğünü verir. Kabir Khan eline
geçen bu fırsatı kendine atılan hain iftirasını temize çıkarmak için
kullanacaktır. Kabir Khan’ın düşüncesi tam bu noktada çalışmanın ana kaynağı
olan Kathasaritsagara’daki motiflerden gerçeklik motifi ile örtüşmektedir.
Atılan iftiranın bir bedel veya sınav sonucunda açığa kavuşması Hint
edebiyatında sık sık karşılaşılan bir temadır. Filmde Pakistanlı bir Müslüman
olmasına rağmen Hindistan’a kalpten bağlı olan Kabir Khan, bu iftirayı
temizlemek için imkânsız görünen bu işi başarmaya çalışmaktadır. Hindistan
Kadın milli Hokey takımı uzun uğraşlar sonunda Kabir
Khan’ın koçluğu ile dünya şampiyonu olmuştur. Bu mühim galibiyetten sonra Kabir
Khan bir hain değil, Müslüman olmasına rağmen ülkesini seven bir Hindistan
vatandaşı olduğunu kanıtlamıştır.
Yönetmen: Sanjay Leela Bhansali
Yapımcı: Bharat Shah
Senaryo: Prakash Kapadia (“Devdas” Sarat Chandra Chattopadhyay)
Görüntü Yönetmeni: Binod Pradhan
Kurgu: Bela Sehgal
Besteci: Ismail Darbar
Süre: 185 dk.
Yapım Yılı: 2002
Oyuncular: Shah Rukh Khan. Madhuri Dixit, Aishwarya Rai, Jackie
Shroff,
Kirron Kher, Smita Jaykar, Ananya Khare, Vijayendra
Ghatge, Ava Mukherjee
1900'lü
yılların başında geçen film, Devdas isimli bir gencin 10 yıl Londra'da
yaşadıktan sonra, Hindistan'a dönüş yolculuğunu konu alıyor. Uzun zaman önce
Londra’ya gitmiş olan Devdas’ın döneceği günü dört gözle bekleyen Paro, Herkese
rağmen Devdas’ın döneceğinden emindir. Hindistan’dan ayrılmadan önce Devdas
Paro’ya yanan bir mum vermiştir, bu mum sönmeden döneceğini söyleyerek Paro’ya
veda etmiştir. Paro ise Devdas olmadan geçen on yıl boyunca muma gözü gibi
bakmış, sönmesine izin vermemiştir. Mumun hala yanıyor olmasıyla Devdas’ın
döneceğine dair inancını diri tutan Paro, nihayet Devdas’ın dönmesiyle amacına
ulaşmıştır. Fakat evlenmek isteyen iki âşık ailelerinin onayını alamazlar,
dahası Devdas'ın annesi bu evliliği engellemek için pek çok olay çıkartır; öyle
ki Devdas kendisini alkole verir. Devdas’ın annesi türlü engeller çıkartırken,
Paro'nun ailesi de kızlarını zengin bir Toprak sahibiyle evlendirmeye
kararlıdırlar. İki âşık halen birbirlerini deli gibi sevmektedirler. Film,
Klasik Hint romanları arasına girmiş olan Sarat Chandra Chattopadhye'nin
romanından uyarlanmıştır.
Gerçeklik
motifine örnek olabilecek bir başka film; Devdas, Hint sinemasının önemli
yapıtlarından bir tanesidir. Film, Dev adındaki gencin sevdiğini geride bırakıp
İngiltere’ye gitmesi ile başlar. Dev sevdiği kadın Paro’ya kendisini beklemesini
söylerek bir mum verir. Hikâyeye göre bu mum sönmeden Dev evine ve Paro’ya geri
dönecektir. Yıllar geçerken Paro Dev’in ona bıraktığı muma gözü gibi
bakmaktadır. Çünkü Paro, mum sönmediği sürece umudunu yitirmeyecektir. Dev
yıllar geçtiği halde hala dönmemiştir ve Paro dışındaki herkes Dev’in
döneceğine ihtimal vermez fakat Paro umudunu kaybedeceği anlarda ateşi sönmeyen
muma bakarak Dev’in döneceğine dair inancını tazeler. Paro’nun bu hareketi, ele
alınan gerçeklik motifine güzel bir örnektir. Paro için Dev’in hala dönmemiş
olması değil mumun sönmemiş olması onun gerçekliğidir, çünkü Dev dönüşünü bu
mum ile bağdaştırmıştır. Paro ise Dev’in bu mecazına tüm kalbiyle bağlanarak
tüm umudunu mum ile ilişkilendirmiştir. Mum artık Paro için Gerçekliği ölçen bir
araçtır. Artık, Dev’in dönmemiş olması değil mumun sönmüş olması Paro’nun
umudunu tüketecek tek şey olacaktır. Sınava tabi tutulan şey Dev’in dönüp
dönmeyeceği, ölçme olayını gerçekleştiren nesne ise ateşi sönmeyen mumdur.
Film,
on yılın sonunda mum sönmeden geri dönen Dev ve Paro’nun zora düşen aşk
hiayesiyle devam etmektedir. Filmin sonunda Dev Paro’ya olan aşkı ve ona
kavuşamayışı sebebiyle ölür.[1] Dev’in ölümüyle “Gerçekliği ölçen araç” olarak
değerlendirilen mum söner. Bu hikâyedeki mum, gerçekliği ölçmenin yanı sıra
başkarakter Dev’in hayatı ile de ilişkilendirilmiştir. Buradan yola çıkarak,
mumun ancak ve ancak Dev’in ölümüyle söneceği, dolayısıyla Dev dönmeden sönen
mumun Dev’in ölümüne işaret edeceği sonucuna varılabilmektedir.
Yönetmen: Karan Johar
Yapımcı: Hiroo Johar, Gauri Khan
Senaryo: Shibani Bhatija
Görüntü Yönetmeni: Ravi K. Chandran
Kurgu: Deepa Bhatia
Besteci: Shankaar-Ehsaan-Loy
Süre: 165 dk.
Yapım Yılı: 2010
Oyuncular:
Shah Rukh Khan, Kajol, Sonya Jehan, Jimmy Sheirgill, Zarina
Wahab, Arjan Aujla, Aıjun Mathur, Vinay Pathak, Arif Zakaria, Pallavi Sharda,
Tanay Chheda
Rizvan
Khan çocukluğu boyunca annesi ile Hindistan’ın sakin bir bölgesinde yaşamış,
müslüman bir gençtir. Annesinin ölümünden sonra kardeşinin yanına Amerika'ya
gider. Amerika’ya gider gitmez görüp âşık olduğu Mandira isimli, Hindu, dul bir
kadınla evlenebilmek için çok çabalar ve sonunda Mandira’nın kalbini çalar.
Rizvan Khan Asperger sendromu hastasıdır, otizm rahatsızlığının bir çeşidi olan
bu hastalık Rizvan’ın sosyal yaşamını büyük ölçüde etkilemekte, insanlarla olan
iletişimi zora sokmaktadır. Duyduklarına olduğu gibi inanan saf bir yapısı olan
Rizvan aynı zamanda üstün bir zekâya sahiptir. 11 Eylül saldırısının ardından
Amerika’da başlayan Müslüman nefretinin bir sonucu olarak Mandira'nın oğlu
okuldaki ırkçı birkaç çocuk tarafından darp edilerek öldürülmüştür. Annesinin
Müslüman bir adamla evliliği üzerine soyadının Khan olması sebebiyle öldürülen
çocuğun annesi kahrolur. Mandira Rizvan’ın dolaylı da olsa bu lüme sebep
olduğunu düşünür ve acıya dayanamarak Rizvan’ı terkeder ve onu evden kovar.
Rizvan Mandira’ya eve ne zaman geri gelebileceğini sorduğunda, Mandira ona
Amerika Birleşik Devletleri başkanının yanına gidip, adının Khan olduğunu ama
bir terörist olmadığını açıkladığı takdirde geri dönebileceğini söyler. Rizvan
her şeyi söylendiği gibi anlayan özelliği yüzünden Mandira’nın söylediklerini
ciddiye alır ve Amerika’nın başkanına ulaşmak için bir yolculuğa çıkar. Rizvan
Başkan ile buluşmadan geri dönmemeye ve ona "Sayın Başkan, benim adım Khan
ve ben bir terörist değilim." demeye kararlıdır.
Bu
öyküde gerçeklik motifinin işlenişi şöyledir: Bu elim olay Müslümanları
terörist olarak gören bir grup tarafından gerçekleştirilir yani buradaki
suçlama tüm Müslümanlara yapılmaktadır. Rizvan ise Amerikan başkanına terörist
olmadığını söylemek istemektedir, bu istek gerçeklik motifinin sınanmasını
sağlayan araç görevi görmektedir. Bu sisteme göre Rizvan, başkan ile yapacağı
diyalogdan sonra müslümanların terörist olmadığını tüm dünyaya göstermiş
olacaktır. Bir sınama niteliğindeki bu çaba Rizvan’ın gerçekliğini
kanıtlamasının bir yoludur. Nitekim filmin sonunda da Rizvan bütün çabalarının
sonunda Başkana ve televiyon kanalları sayesinde tüm Amerika’ya ulaşmayı
başarmış, müslüman olduğunu fakat bir terörist olmadığını söylemiştir.
Yönetmen: Deepa Mehta
Yapımcı: Bobby Bedi, Deepa Mehta
Senaryo: Deepa Mehta
Görüntü Yönetmeni: Giles Nuttgens
Kurgu: Barry Farrell
Besteci: A. R. Rahman
Süre: 108 dk.
Yapım Yılı: 1996
Oyuncular: Nandita Das, Shabana Azmi, Dilip Mehta, Javed Jaffrey,
Vinay Pathak, Ranjit Chowdhry, Kulbhushan Kharbanda, Ram Gopal Bajaj, Devyani
Saltzman, Avijit Dutt
Aslında başkasına âşık olan Jatin evlenme çağının
geldiğini düşünen abisinin baskısıyla Sıta ile evlenir. Dışarıdan oldukça
normal görünen bu orta sınıf mensubu ailede normal olmayan olaylar
gelişmektedir. Evdeki iki evlilik de tutku, aşk ve duygudan yoksundur. Bir
yanda evlendikten sonra bile sevdiği kadınla görüşen ve karısını yok sayan
Catin, diğer yanda kendini dine adamış, karısına yaklaşmayan abi... Evde kendini
yalnız hisseden iki kadın Radha ve Sita zamanla daha çok vakit geçirmeye
başlarlar. Beraber vakit geçirdikçe duygusal bir bağ kuran Sita ve Radha,
korkusuzca duygularının peşinden giderler. Evde bulunan yardımcı tarafından
açığa çıkarılan bu ilişki sonunda Radha, tıpkı Ramayana destanında Sıta’nın
suçsuz olduğu için ateşten yanmadan kurtulması gibi, yanmaktan kurtularak
sevgilisine kavuşur.
Gerçeklik
motifi için incelenen bir diğer film olan Fire, bu motifi masumiyetin ölçülmesi
için kullanmaktadır. Hindistan’ın toplumsal gerçeklerine filmleriyle ışık tutan
Deepa Mehta’nın 1996 yapımı Fire filmi, hali hazırda sevdiği bir kadın varken
başka bir kadınla evlendirilen erkek ve ailesinin hikâyesini anlatır. Eve yeni
gelen gelin kocasının bir sevgilisi olduğunu bilir, evdeki diğer gelin ise
kocasının aşırı tutucu olması sebebiyle aşk ve tutkudan mahrum kalmaktadır.
Zamanla kocalarından umudu kesen bu iki gelin birbirlerine destek olan iki
yakın arkadaşa dönüşürler. Artık kocaları ve sorunlarından bahsetmez ve
arkadaşlıklarından keyif alırlar. Gün geçtikçe bu masum arkadaşlık bir aşka
dönüşür ve Hindistan’da bir tabu olan bu ilişki türü, iki gelinin başına bela
açar. İkilinin ilişkisine şahit olan evin hizmetçisi, kadınları kocalarına
şikâyet eder ve iki genç kadın zor bir durumun içinde kalırlar. Bu durumla baş
edemeyeceklerinin farkına varan gelinler kaçmaya karar verir. Kaçacakları
sırada suçlanan gelinlerden birine kumpas kurulur ve gelin alevler içinde ölüme
terkedilir. Gerçeklik motifi ise filmde tam olarak bu anda devreye girmektedir.
Alevler içinde kalan gelin mucizevi bir şekilde o alevlerden kurtulur ve
aşığıyla kaçmayı başarır. Kadının alevlerin içine hapsedilmesine rağmen
kurtulmuş olması, Tanrı Agni’nin onun masumiyetini onayladığını gösteren bir
işaret olarak görülebilir. Masum bir kadına iftira
atma
ve masumiyetin kanıtlanması motifinin işlendiği bu hikâye, Kathasaritsagara’da
yer alan Sıta’nın öyküsüyle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Öyküde
kaçırılan Sıta insanların iftirasına uğrar ve masumiyetinin kanıtlanması için
göle girerek şöyle der: “Toprak ana, hayatımda kocamdan başkasını düşündüysem,
şu kıyıdan karşıya geçemeyeyim.” Bunu söyledikten sonra göle giren Sıta’yı,
Toprak ana kucağına alarak karşı kıyıya taşır ve bu sayede Sıta’nın masumiyeti
kanıtlanmış olur.[2]
Hint
mitolojisinde alevlerden kurtulmak masumiyeti simgelemektedir. Öyle ki Klasik
Hint edebiyatının yapıtaşlarından olan Ramayana Destanı’nda Sıta Ravana
tarafından kaçırılmıştır ve Ravana’nın elinden kurtarılan Sıta’nın
masumiyetinden şüphe edilmektedir. Bu şüphenin giderilmesi için Sıta bir sınava
tabi tutulur. Hikâye Ramayana destanında şöyle anlatılır:
“............. Rama’nın yanında boynu
bükük durmakta olan Sıta kalktı ve yanan ateşe
doğru yaklaştı. Tanrıları ve Brahmanları eğilerek
selamladıktan sonra “kalbim hep Rama iledir, Ateş Tanrısı beni korusun”
biçiminde bir dua okudu ve korkusuzca ateşe girdi. Orada bulunan herkes
şaşkınlıkla izliyordu olup bitenleri. O ateşe girince maymunlar ve ifritler
büyük çığlık attılar. Bağrışları duyan Rama ’nın gözleri dolu dolu oldu. O
sırada göksel arabalarıyla tanrılar Lanka’ya gelmişlerdi. Kubera Yama,
Pitriler, bingözlü Indra, Varuna, Şiva ve yaratıcı Tanrı Brahma, Rama’ya
yaklaştılar ve ona şöyle seslendiler: “Tüm evrenin yaratıcısı olarak Sıta’nın
ateşe girmesine nasıl izin verirsin? Sen ki tanrıların önderi, her şeyin başı,
ortası ve sonusun. Senin yaptığını sıradan insanlar yapar.” Rama tanrıları
şöyle yanıtladı: “Ben kral Daşaratha ’nın oğlu Rama olarak bir insanım zaten.
Ama yüce Tanrı Brahma benim gerçekte ne olduğumu söylerse öğrenirim.” Tanrı
Brahma sözü aldı ve dedi ki: “Sen disk taşıyan Narayana’sın. Sen tek dişli
domuz, ölümsüz Brahma’sın. Sen tüm dünyaları yöneten en yüce Kanun’sun,
Yenilmez Vishnu, güçlü Krishna’sın. Sen başlangıç ve sonsun. Kutsal
Cüce ’sin. Ermişlerin ve yarı tanrıların koruyucususun. Kutsal Om hecesisin.
insanlar senin başını ve sonunu bilemez. Sen ise tüm canlıların içinde,
ineklerin ve Brahmanların içinde görünürsün. Sen dört yönde, dağlarda ve nehirlerdesin.
Sana bağlılık gösterenler isteklerine kavuşurlar.
Brahma’nın bu övgü dolu sözleri bittikten sonra, ateş
Tanrısı Sıta’yı kollarına aldı. Alevleri dağıtarak, bedenlenmiş halde doğruldu.
Kollarında tuttuğu genç Videha prensesini Rama ’ya doğru uzattı ve ona dedi ki:
“Sıta’nı geri al! Onun bir günahı yok!
sana hiçbir zaman ihanet etmedi. ifritlerin arasında
hep aklı sende olarak kaldı ve hep seni bekledi. İfrit onu çok çeşitli yollarla
kandırmak istediyse de o buna izin
vermedi. O yüzden onu kabul etmelisin ”[3]
Yönetmen: Deepa Mehta
Yapımcı: Deepa Mehta, Ravi Chopra, David Hamilton
Senaryo: Deepa Mehta
Görüntü Yönetmeni: Giles Nuttgens
Kurgu: Colin Monie
Besteci: Mychael Danna
Süre: 106 dk.
Yapım Yılı: 2008
Oyuncular:
Preity Zinta, Gick Grewal, Vansh Bhardwaj, Geetika
Sharma, Orville Maciel, Ramanjit Kaur, Balinder Johal, Rajinder Singh Cheema,
Gourrav Sihan, Yanna McIntosh
Chand,
Hindistan'daki evini bırakıp Kanada’ya gelin giden genç bir kadındır. Kocasını
hayatında ilk kez Kanada havaalanında gören Chand zorlu bir hayata adım
atmaktadır. Artık onun için her şey yeni ve yabancıdır. Chand, yeni hayatına,
eşine ve ailesine tğm nezaket ve iyi niyetiyle yaklaşmakta, mutlu bir yuva
kurmak için çabalamaktadır. Ancak çok geçmeden Chand’ın sahip olduğu iyimserlik
ve iyi niyetin bir işe yaramadığı ortaya çıkar çünkü Chand o evde hiç hak
etmediği davranışlara, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Bu
baskılara dayanamayan Chand Hindistan’a annesinin yanına dönmek ister fakat
annesiyle telefonda bile görüşmesine izin verilmez. Derin bir çaresizliğe
gömülen Chand bu kez evde mutlu olmanın yollarını aramaya başlar. Çeşitli
bitkilerle hazırladığı tariflerin işe yarayacağını ummakta, evliliğinde mutlu
olacağına inanmanın yollarını aramaktadır.
Chand
kısa bir süre sonra yaşadığı bu zorlu tecrübeler ve belki de hazırladığı
bitkisel büyüler yüzünden halisünasyon görmeye başlar. Gördüğü halisünasyon ise
kocasıdır. Kocasının ona çok iyi davrandığı, onu sevdiği ve değer verdiği bir
hayat yaşamaktadır. Bir zaman sonra farkına varacaktır ki kocası zannettiği
varlık yalnızca bir hayaldir. Odasında kocasının hayali ile konuşan Chand’ın
konuşmasına şahit olan aile fertleri Chand’ın başka bir erkekle olduğuna inanır
ve onu kocasına şikâyet ederler.
Chand’a
atılan bu iftira evde çığ gibi büyür ve Chand zan altında kalır. Üzerindeki bu
baskıya dayanamayan Chand bu iftiradan kurtulmak için bir kobraya dokunacağını
ve kobranın ona zarar vermeyeciğini çünkü masum olduğunu söyler.
Gerçeklik
motifi için incelenen diğer film “Heaven on Earth”te motif kullanımı bir önceki
film fire ile benzerlik göstermektedir. Bu filmde de Fire filminde olduğu gibi
atılan bir iftira sonucu masumiyetin ispatlanması yer almaktadır. Her iki
filmde de ispat yolu gerçek olmayan doğaüstü olayları içermektedir. Bu filmde
Hindistan’dan Kanada’ya gelin giden bir kadın karaktere yer verilmiştir.
Evlilik hayatı için türlü hayalleri olan Chand beklediğini bulamamakla kalmaz
aksine eşi ve ailesinden hem psikolojik hem de fiziksel şiddet görür. Chand,
Hindistan’a dönmek için çabalasa da eşi ve ailesi Chand’ın önüne türlü engeller
çıkarmaktadır. Üzerindeki baskı ve mutsuzluğun da etkisiyle Chand artık gerçek
ve hayali ayıramamakta, var olmayan kişiler görmektedir. Chand’ın bu gerçek
olmayan kişilerle konuştuğunu duyan aile fertleri Chand’ın eşin aldattığını
sanır. Chand’a iftira atan aile fertleri Chand’ı içinden çıkılması imkânsız bir
duruma sokarlar. Chand çaresizce ne yapacağını düşünür ve harekete geçer. Tam
bu sırada filmin gerçeklik motifine örnek olan devreye girmektedir. Chand,
bahçede bir kobra olduğunu ve bu kobraya dokunacağını söyler, “Eğer yalan
söylüyorsam kobra beni ısırır, eğer doğruyu söylüyorsam kobra bana hiçbir şey
yapmayacaktır” der. Filmin bu bölümü çalışmanın ana kaynağı Kathasaritsagara’da
yer alan “Şilavati”nin[4]
öyküsüyle birebir örtüşmektedir. Öyküde Şilavati adlı hizmetçi, iffetini
sınamak için oturan bir file dokunarak onu ayağa kaldırmaya çalışıp başarısız olan
tüm kadınların aksine, fili ayağa kaldırmayı başararak iffetini
kanıtlamaktadır. Filmin başkarakteri olan Chand’ın kobra ile olan imtihanı bu
öyküdeki sınava oldukça benzemektedir. Chand’ın sunduğu bu teklif üzerine tüm
aile fertleri bu teklifi kabul edip bahçeye çıkarlar. Chand dediği gibi elini
kobranın yuvasına sokar ve şunları söyler: Kanada’ya geldiğimden beri elime
yalnızca iki erkek eli değdi. Birincisi kocam, ikincisi ise bu yılandır. Chand
bu sözlerin üzerine kendisine hiçbir şey yapmayan kobrayı boynuna dolar. Aile
fertleri ve kocası gördükleri karşısında şaşırır ve Chand’ın masumiyetine boyun
eğmek zorunda kalırlar. Chand üzerine atılan iftirayı kobra testi ile temizler
ve masumiyetini kanıtlamış olur.
Gerçeklik
motifine verilebilecek en somut örneklerden biri bu filmken diğeri daha önce
bahsedilen Fire filmidir. Çünkü bu örneklerde atılan iftiranın çok net
olmasının yanında masumiyeti kanıtlamak için gereken test de bir o kadar net ve
somuttur. Bu filmde kobra olarak kullanılan test aracı Fire filminde ateş
olarak sunulmuştur.
BİR BAŞKASININ BEDENİNE GİRME / YENİDEN BEDENLENME
MOTİFİ
Hint
edebiyatının fantastik hikâyelerinde sıkça karşılaşılan bir motif olan yeniden
bedenlenme motifi, sunum açısından oldukça çeşitlilik göstermektedir. Yeniden
bedenlenme, içinde bulunduğu hikâyeye göre gerek ölümün ardından bir başkası
(insan, hayvan, eşya, vb.) olarak hayata dönme, gerekse hâlihazırda yaşayan bir
varlığın görüntüsüne bürünme gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir.
Aşağıda bu motifin açıkça sunulduğu beş film örneğine değinilmiştir.
Yönetmen: Farah Khan
Yapımcı: Red Chillies Entertainment
Senaryo: Farah Khan, Mushtaq Shiekh
Görüntü Yönetmeni: V. Manikandan
Kurgu: Shirish Kundar
Besteci: Vishal-Shekhar, Sandeep Chowta
Süre: 167 dk.
Yapım Yılı: 2007
Oyuncular: Shah Rukh Khan, Deepika Padukone, Aıjun Rampal,
Shreyas Talpade, Kirron Kher, Bindu, Javed Sheikh, Satish Shah, Yuvika
Chaudhary, Nitesh Pandey, Asawari Joshi
1970'lerin Hint sinemasında figüran rollerinde oynayan
Om Prakash Makhija, film yıldızı Shantipriya'ya âşıktır. Om, Shanti ile film
yapımcısı Mukesh Mehra arasındaki konuşmaya kulak misafiri olur. Bu konuşmada
Shanti yapımcının çocuğuna hamile olduğunu söyler ve Mukesh duyduğu haber
karşısında çok sevinmiştir. Mukesh, Shanti’yi bir film stüdyosuna çağırır ve
bir süprizi olduğunu söyler. Heyecan içinde buluşmaya giden Shanti önce
Mukesh’in güzel sözleriyle mutlu olur. Fakat sonra Mukesh gerçek yüzünü
gösterir, Shanti ve çocuğunu istemediğini, bu sorundan kurtulması gerektiğini
söyleyerek stüdyoyu ateşe verir ve Shanti’yi içeride bırakarak kapıya sağlam
bir kilit vurur. Shanti’nin kurtulması imkânsız görünürken ona âşık olan saf
kalpli Om Shanti’yi kurtarmak için kendini ateşe atar. Bu yangın sonucunda acı
bir şekilde can veren Shanti ve Om yıllar sonra aynı bedende farklı kişiler
olarak tekrar bedenlenecek ve hayatı Mukesh’e zindan etmek için ellerinden
geleni yapacaklardır.
Yukarıda
da bahsedildiği üzere yeniden bedenlenme bir amaç uğruna gerçekleşmektedir.
Bitmemiş bir iş ve intikam film hikâyelerinde en sık rastlanan nedenler
arasında bulunmaktadır. Ele alınan ‘Om Shanti Om’ filminde işlenen yeniden
bedenlenme motifi, ana karakterin intikam almak istemesi sebebiyle ortaya
çıkmaktadır. Filmde Om Prakash Makhija adındaki genç, sevdiği kızı kurtarmaya
çalışırken ölür ve öldüğü esnada doğan bir bebeğin bedeni ile yeniden hayat bulur.
Yıllar sonra çok ünlü bir film yıldızı olan Om, önceki hayatına dair işaretler
gördükçe olanları hatırlar. Zaman geçtikçe intikam planları kuran Om, sevdiği
kadın ve kendi ölümüne sebep olan kötü adamın acı çekmesi için elinden geleni
yapar. Om’un yeniden bedenlenmesinin yanı sıra, aynı yangında hayatını
kaybeden, Om’un sevdiği kadın olan Shanti de bir başkası olarak yeniden doğar.
Bu iki karakter ikinci hayatlarında birlikte hareket ederek hayatlarına son
veren kötü adama hak ettiği cezayı verirler. Başarıyla sonuçlanan bu intikam
planının ardından, önceki hayatlarında kavuşamayan iki genç, ikinci
hayatlarında kavuşma fırsatı bulurlar.
Yönetmen: Amol Palekar
Yapımcı: Gauri Khan
Senaryo: Sandhya Gokhale
Görüntü Yönetmeni: Ravi K. Chandran, Ayananka
Bose
Kurgu: Amitabh Shukla
Besteci: M. M. Keeravani, Aadesh Shrivastava
Süre: 141 dk.
Yapım Yılı: 2005
Oyuncular: Shah Rukh Khan, Rani Mukeıji, Anupam Kher, Aditi
Govitrikar, Rajpal Yadav, Dilip Pravabhavalkar, Palak Jain, A. K. Hangal,
Naseeruddin Shah, Ratna Pathak
Genç Lachchi bir tüccarın oğlu olan Kishan ile
evlenir. Kishan Babasının sözüne itaat eden bir evlattır, bu sebeple düğününden
bir gün sonra babasının uygun gördüğü bir işte çalışmak için çok uzaklara
gider. Kishan’ın ancak 5 yıl sonra dönebileceğini öğrenen karısı çok
üzülmüştür. Ertesi günlerde bir hayalet ortaya çıkar, bu hayalet Lachchi’nin
eve gelin olarak getirilişi sırasında Lachchi’yi görüp âşık olmuştur.
Lachchi’nin henüz evlendiği kocasının iş için uzaklara girdiğini öğrenen
hayalet, Kishan görünümüne bürünerek Lachchi’nin yanında olmayı başarmıştır.
Herkes Kishan’ın geri döndüğünü zannetmektedir, yine de kimse bu dönüşe anlam
verememiştir. Babasının sözünden çıkmayan, yumuşak başlı Kishan birdenbire
başına buyruk bir karakterle geri dönmüştür. Hayalet âşık olduğu kadınla çok
güzel zamanlar geçirir, öyle ki kocası ile tanışmadan evlenen Lachchi, kocası
sandığı hayalete gün geçtikçe âşık olur. İlk günlerin üzüntüsünün yerini
mutluluk ve aşk almıştır onun için. Zaman geçer ve asıl Kishan bir gün geri
döner. Bu dönüşle herkesin aklı karışsa da kimse yeni gelenin Kishan olduğuna
inanmaz, onun bir sahtekâr olduğunu düşünürler. Esas Kishan’nın geri dönüşüyle
olaylar karışır ve gerçek olanın hangisi olduğunu öğrenmek için iki Kishan’ı da
teste tabi tutarlar.
Yeniden
bedenlenme motifinin bir başka türünü işleyen bu film örneğinde, bir insanın
değil, insanüstü bir varlığın bedenlenmesine şahit olmaktayız. Bu kez yeniden
bedenlenme motifi bir intikam uğruna değil aşk uğruna kullanılmıştır.
Başkaraktere âşık olan cin âşık olduğu kadına yakın olmak için kadının uzakta
yaşayan kocasının yerine geçmektedir. Bu sayede aşkını doya doya yaşayacak olan
cinin varlığından hiç kimse haberdar değildir ve olaylar gelişir. Buradaki
bedenlenme çeşidi, hâlihazırda var olan ve yaşayan bir bedenin içine girilmesi
değil, o bedenin kopyalanması sonucunda ortaya çıkar. İnsan olmayan bir varlık
bu bedenlenme sayesinde kanlı canlı insan olmuştur.
Yönetmen: Priyadarshan
Yapımcı: Bhushan Kumar, Krishan Kumar
Senaryo: Neeraj Vora
Görüntü Yönetmeni: Tirru
Kurgu: N. Gopalakrishnan, Arun Kumar Aravind
Besteci: Pritam, Ranjit Borot
Süre: 154 dk.
Yapım Yılı: 2007
Oyuncular: Akshay Kumar, Ameesha Patel, Vidya Balan, Shiney
Ahuja, Paresh
Rawal, Rajpal Yadav, Asrani, Vikram Gokhale, Manoj
Joshi, Rasika Joshi, Tarina Patel, Vineeth
Badri, bir Bengali klasik dansçısının hayaletiyle
kuşatıldığına inanılan, Rajasthan’da atalarından kalmış bir sarayda yaşayan
ailenin başında gelmektedir. Badri’nin kardeşinin oğlu olan Siddharth ve eşi
Avni Amerika’dan ayrılıp bu sarayda yaşamak üzere Rajasthan’a dönerler. Saray
Siddharth’ın atası olan Raja Vibhuti Narayan’a aittir. Raja, Bengal’den gelen
bir dansçıya, Manjulika’ya âşık olmuştu. Fakat Majulika, kendisi gibi dansçı
olan Shahshidar’a âşıktır. İki dansçı bir gün kralı karşılamak için bir gösteri
sunmuştur, gösterinin sonunda Shahshidar’ı kıskanan kral dansçının kafasını
kılıç ile keser. Sevdiği adamın başının kesildiğine şahit olan Majulika büyük
şok geçirir. Yıllar sonra Bu saraya yerleşen Siddharth ve Avni başlarına
geleceklerden habersizdir. Dansçı Majulika’nın ruhu yaşadığı acı yüzünden
huzura erememiştir. Sarayda yaşamaya başlayan Avni’nin bedenine giren
Majulika’nın ruhu, krala çok benzediği için kral zannettiği Siddharth’ı
öldürmeye çalışır. Avni’de bir gariplik olduğunu sezen aile üyeleri bir uzmanla
görüşürler. Uzman saraya yerleşir ve olan biteni çözmeye çalışır.
Yeniden
bedenlenme motifinin bir başka biçimine örnek olarak gösterilebilen Bhool
Bhulaiyaa da, bu motifin ortak kullanımlarından olan intikam konusunu
işlemektedir. Yıllar evvel bir dansçının haksız yere öldürülen sevgilisinin
acısı yüzünden rahata ermemiş bir ruh, filmin ana konusunu oluşturmaktadır. Olayın
yaşandığı köşkte yaşayan aileyi ziyarete gelen torunları, bu ruhla baş etmek
zorunda kalacaklardır. Bunun sebebi ise bu iki eşin yılar önce olayı yaşayan
dansçı ve maşukunu öldüren krala benzemesidir. Bu sayede, filmde yeniden
bedenlenmenin iki türünü de görmekteyiz. Köşkten ayrılmamış olan ruh, eve gelen
torunların olaydaki kişilere benzerliği yüzünden karışıklık yaşamaktadır. Ruh
kendinin birebir aynısı olan gelinin bedenine girerek, kralı öldürmeye kalkar.
Kral olarak gördüğü kişi ise gelinin kocasıdır. Ev halkı sonunda durumun
karışıklığını anlayıp ruhun köşkü terk etmesi için bir oyun sahnelemeye karar
verirler. Oyunda Kral kılığına giren eş başkaları tarafından öldürülmektedir. Kralın öldürüldüğünü, maşukunun ise hala
yaşıyor olduğunu gören ruh huzura erer ve köşkü terk eder.
Yönetmen:
S. S. Rajamouli
Yapımcı:
Korrapathi Rangnata Sai, Daggubati Suresh Babu
Senaryo:
S. S. Rajamouli
Görüntü
Yönetmeni: K. K. Senthil Kumar
Kurgu:
Kotagiri Venkateswara Rao
Besteci:
M. M. Keeravani
Süre:
134 dk.
Yapım Yılı: 2012
Oyuncular:
Sudeep, Nani, Samantha Ruth Prabhu, Adithya,
Thagubothu
Ramesh, Santhanam, Noel Sean, Srinivasa Reddy,
Sivannarayana Naripeddi, Devadarshini
Nani
Havai fişek yapımında uzmanlaşan genç bir adamdır. Nani, bir mikro sanatçısı
olan komşusu Bindu’ya âşıktır. Bindu da gün geçtikçe Nani’yi sevmeye başlar
fakat bu hislerini belli etmez. Bindu üzerinde çalıştığı projesine sponsor
bulmak için zengin iş adamı Sudeep ile görüşür. Sudeep Bindu’yu görür görmez
ona sahip olmak istemiştir. Sudeep Bindu’ya gerekli parayı verir ve onun
güvenini kazanır. Bu sırada Bindu’nun bir erkek arkadaşı olduğunu öğrenen
Sudeep Nani’yi öldürmeyi planlamaktadır. Nani’nin Bindu’ya projesi için yardım
ettiği sırada Sudeep Nani’yi öldürür ve Bindu’yu kaçırır. Nani Sudeep
tarafından öldürülmesinin ardından bir karasinek olarak hayata geri döner.
Sudeep’i öldürmek ve Bindu’yu ondan kurtarmak amacıyla pek çok şey yapacaktır.
Nani ilk olarak Bindu’ya ulaşmaya çalışmaktadır. Uzun uğraşlar sonunda bu
karasineğin Nani olduğuna inanan Bindu, uzmanlığı sayesinde bir sinek olan Nani
için zırh ve silah gibi birçok mikro araç gereç yapmıştır. Bindu ve bir
karasinek olan Nani’nin baş başa vermesi ile olaylar gelişir.
Yeniden
bedenlenme motifini intikam için kullanmış olan bir başka film Eega, haksız
yere öldürülen gencin bir karasinek olarak yeniden hayata gelmesini konu alır.
Gencin ölümünden hemen sonra, bir karasinek gencin sevgilisinin peşinde
dolaşmaya başlar. Nani’nin sevgilisi olan Bindu, bir zaman sonra bu karasineğin
kendine bir şey anlatmak istediğinin farkına varır. Karasinek çeşitli
hareketlerle Bindu’ya Nani olduğunu kanıtlar. Nani bir karasinek olarak hayata
gelmiştir ve ölümünün bir hata değil cinayet olduğunu sevgilisine anlatır. Nani
ve Bindu bir araya gelerek, bu cinayeti işleyen kötü adamın cezasını çekmesi
için ellerinden geleni yapmaya karar verirler. Bindu mesleği gereği yaptığı
mikro savaş aletleri ile karasinek olan Nani’ye çeşitli silahlar ve zırh yapar.
Nani bu silahlar yardımıyla kendisini öldüren adamdan intikamını alır. Nani’nin
yeniden bedenlenmesi ve Bindu’nun yardımıyla adalet yerini bulmuş olur.
Talaash: The Answer Lies Within
Yönetmen: Reema Kagti
Yapımcı: Ritesh Sidhwani, Aamir Khan, Farhan Akhtar
Senaryo: Reema Kagti, Zoya Akhtar
Görüntü Yönetmeni: K. U. Mohanan
Kurgu: Anand Subaya
Besteci: Ram Sampath
Süre: 139 dk.
Yapım Yılı: 2012
Oyuncular: Aamir Khan, Kareena Kapoor, Rani Mukerji, Suhaas
Ahuja, Nawazuddin Siddiqui, Shernaz Patel, Rajkummar Rao, Sheeba Chaddha, Vivan
Bhatena
Polis müfettişi olan Surjan, oğlu Karen'i bir kaza
sonucu kaybedince eşi ile evliliklerinde sorunlar başlar. Aynı anda Bollywood
yıldızı olan Arman Kapoor bir trafik kazasında şüpheli bir şekilde yaşamını
yitirince Surjan Singh bu kazanın iç yüzünü araştırmaya başlar. Bir hayat
kadını olan Simran’ın polis memuru Surjan Singh’e yardımı sayesinde gizli
kalmış gerçekler gün yüzüne çıkacaktır.
Filmin
ana karakteri Surjan bir polis müfettişidir. Bir cinayet olayı üzerinde çalışan
polis ekibi olayın suçlularını bulmakta zorluk çeker. Surjan cinayetin içyüzünü
aydınlatmak istemektedir. Suçluları bulmaktan kolay kolay vazgeçmek istemeyen
polis memuruna bir hayat kadını olan Simran yardım etmeye başlar. Surjan ve
Simran cinayetin asıl suçlularını ortaya çıkarmak için birlik olurlar. Filmin
son sahnelerinde ise bu hayat kadını Simran’ın gerçek bir kişi değil bir
hayalet olduğu, bir cinayet sonucu öldürüldüğü ve katillerinin cezalarını
çekmediği ortaya çıkar. Simran, işlenen bu iki cinayetin adalete kavuşması
amacıyla dünyadan ayrılmamıştır. Bu filmde geçen bitmemiş iş ve intikam için
ölen kişinin hayata gelmesi, tam anlamıyla yeniden bedenlenme değildir. Fakat
Hint sinemasında var olan “ölse de dünyayı terk etmeyen” karakterler, hikâyede bitmemiş
bir iş sebebiyle yer aldıkları için bu örneğin, yeniden bedenlenme başlığı
altında bulunmasında herhangi bir sakınca yoktur. Birbirinden farklı pek çok
kullanıma sahip Bir Başkasının Bedenine Girme/ Yeniden Bedenlenme motifi en
belirgin motiflerden bir tanesidir. Bahsi geçen motif, bir hikâye ya da filmde
somut olarak görülebilen, yorum gerektirmeyen olayların sunumudur.
Hint
sanatları incelendiğinde, her bir sanatın en çok hangi konudan beslendiğini
görmek oldukça kolaydır. Her bir sanatın ele aldığı konular öncelikler tanrı
inancı ve aşkı barındırmaktadır. Bu iki konunun birçok
esere ilham olduğunu göz önünde bulundurursak, aşk ve tanrı inancının sanatta
çok önemli bir yere sahip olduğunu söylemek zor değildir. Hint sineması ise aşk
temasından çokça yararlanan bir sanat türüdür. Dolayısıyla Hint sineması aşk ve
bağlantılı konular ile ilgili çok fazla örneğe sahiptir. Bahsi geçen bu
örneklerde en sık rastlanan motiflerden biri olan aşk için ölme Motifi ve çoğu
zaman bağlantılı olarak Aşkta Aile Engeli motifini incelemek için seçtiğimiz 5
film ve motif yorumlamaları aşağıdaki gibidir.
Devdas[5]
Hint
edebiyatında naifliğin ve aşkın ne kadar önemli olduğunu görmek için birkaç
eser okumak bile yeterlidir. Aşk bu edebiyatın ana kaynaklarından bir
tanesidir. Gerek tanrıya duyulan aşk gerekse sevgiliye duyulan aşk, edebiyatın
yanı sıra sinemanın da en çok işlenen temalarından olmuştur. Filmlere konu olan
bu aşk hikâyeleri çok güçlü duygularla işlenir. Birbirini seven iki insanın
birbirleri için kendilerini feda ettiğini ya da kavuşamadıkları için
hayatlarına son verdiklerini görmek gerek Hint edebiyatında gerekse Hint
sinemasında rastlanması zor olmayan sonlardır. Bu araştırmanın üçüncü motifi
olan Aşk sebebiyle ya da aşk için ölme motifinin ilk örneği olan Devdas
filminden daha önce gerçeklik motifinde bahsetmiştik. Birbirini çok seven ve
uzun yıllar birbirini bekleyen iki aşığın hikâyesini anlatan film aynı zamanda
bu aşkın imkânsızlığını da seyirci karşısına çıkarmaktadır. Devdas filmi
örneği, kahramanın sevdiği kadından imkânsızlıklar sebebiyle ayrılması
bakımından Kathasaritsagara’daki Kral Yaşodha’nın öyküsüyle benzerlik
göstermektedir. Öyküye göre Kral Yaşodha, Unmadiriî adındaki genç kadını görür
görmez âşık olur fakat şerefli bir kral olan Yaşodha, evli olan Unmadinî’yi
elde etmek için hiçbir şey yapmaz. Kral, öykünün sonunda sevdiği kadına
kavuşamadığı için kederinden can verir. [6]
Tıpkı bu öyküde olduğu gibi Dev de sevdiği kadın, Paro’ya kavuşamadığı için
kederinden can vermektedir.
Yönetmen:
Aditya Chopra
Yapımcı:
Yash Chopra
Senaryo:
Aditya Chopra
Görüntü
Yönetmeni: Manmohan Singh
Kurgu:
V. V. Karnik, Singh Taranjeet
Besteci:
Jatin-Lalit
Süre:
216 dk.
Yapım Yılı: 2000
Oyuncular:
Shah Rukh Khan, Amitabh Bhachan, Aishwarya Rai, Jimmy
Sheirgill, Jugal Hansraj, Rohan Mehra, Uday Chopra, Shamita Shetty, Kim Sharma,
Preeti Jhangiani, Amrish Puri
Narayan
Shankar bir erkek okulunun katı kuralları olan müdürüdür. Narayan
öğrencilerinin bilim, gelenek ve disiplin konusunda en iyi eğitimi almalarını,
başka hiçbir şey ile dikkatlerinin dağılmamasını ister. Özellikle aşka karşı
olan katı tutumu, öğrencilerinin işini zorlaştırmakta hatta onları duygularını
doyasıya yaşamaktan alıkoymaktadır. Filmde özellikle üç öğrencinin aşk
hayatları konu edinmektedir. Sert mizaçlı müdürle zor zamanlar yaşayan
öğrencilerin imdadına, okul kadrosuna müzik öğretmeni olarak dâhil olan Raj
Aryan yetişecektir. Raj müdürün aksine neşeli, arkadaş canlısı ve aşkın gücüne
inanan bir öğretmendir. Kısa zaman içinde bu üç öğrenci ile yakın bir ilişki
kuran Raj onların aşk ilişkilerini desteklemekte hatta onlara arka çıkmaktadır.
Bir süre sonra Raj’ın yaptıklarından haberdar olan okul müdür ve Raj bir araya
gelir ve hesaplaşırlar. Raj’ın yıllar önce bu okulda öğrenciyken müdürün kızı
ile aşk yaşayan Raj olduğu ortaya çıkar. Narayan Shankar kızının Raj’ı
sevdiğini itiraf etmesi üzerine Raj’ı hiç tanışmadan okuldan attırmış ve
şehirden göndertmiştir. Bu ayrılığın acısına katlanamayan kızı Megha intihar
eder. Babası bu intihardan yıllarca kızının sevdiği adamı sorumlu tutar. Raj
ise okula kaybettiği aşkına rağmen aşklarına engel olan babanın kalbini
yumuşatmak için geri dönmüştür. Bu yüzleşme ve ardından olanlar taş kalpli
müdürün dengelerini yerinden oynatmıştır.
Her
motifte olduğu gibi bu motifin de birbirinden farklı kullanımı bulunmaktadır.
Bu filmde yer alan aşk için ölme motifinde, sevdiği kişiye kavuşamadığı için
intihar eden bir kadın karakter işlenmektedir. Aşktan ölme motifi için seçilen
filmler incelendiğinde, iki aşığın kavuşamamasının sebebinin çoğu zaman aileler
olduğu görülmektedir. Bu durumda aşktan ölme motifinin kullanıldığı filmlerde
Aşkta Aile Engeli motifinin izlerine de rastlamak mümkün diyebiliriz.
Mohabbatein de Devdas gibi her iki motifi içinde barındıran bir filmdir. Birbirini
delice seven iki gencin kavuşmasına bu kez kızın babası, aynı zamanda okul
müdürü Narayan Shankar engel olmaktadır. Henüz kızının sevdiği erkek ile
tanışmadan, aşk gibi aldatıcı duyguların kişiyi olumsuz etkilediği düşüncesiyle
kızının sevdiği erkekten ayrılmasını ister. Kızı babasını çok sevmekte ve ona
saygı duymaktadır (Hint filmlerinde çok kez rastlanan bir motif de; çocukların
babalarına duydukları aşırı saygıdır. Bu saygı, zaman zaman babaları ne derse
onu kabul etmek, zaman zaman ise babalarının isteği üzerine kendi
tercihlerinden vazgeçmelerini gerektirmektedir). Babasına duyduğu saygıdan
ötürü ona karşı gelmeyi aklından bile geçirmez. Sevdiği erkeği hala deli gibi
seven Megha bu durum karşısında yapacak hiçbir şey bulamayıp intihar etmeye karar
verir. Kızının tavırlarından sevdiği erkeği unutup hayatına devam ettiğini
sanan taş kalpli müdür kızının ölümüyle büyük bir şok geçirir.
Görüldüğü
üzere filmin hikâyesi inşaa edilirken iki ana motif kullanılmıştır. Hint
edebiyatında olduğu gibi burada da mutsuz bir sonla biten aşk hikâyesinde aile
engeli ve ölüm vardır. Filmin ana karakteri Megha, aşkı ve babası arasında
kalarak canına kıymaya karar vermiştir. Bu durumda ne babasına ne de aşkına
ihanet etmemiştir. Bu film çalışma içinde incelenen bir diğer motif olan
“Kendini Feda Etme Motifi”ne de örnek olarak gösterilebilmektedir. Öyle ki,
Megha sevdiği iki adamı da incitmek istemediği için kendi hayatına son vererek
kendini feda eder. Mohabbatein film örneğinde de görüldüğü
üzere Hint sineması, Hint edebiyatı gibi zengin bir içeriğe sahiptir. Hint
sineması aynı anda birçok hikâye ve motifi içinde barındırmakta, her bir
hikâyede seyirciye Hint kültüründen örnekler sunmaktadır.
Aashiqui 2
Yönetmen:
Mohit Suri
Yapımcı:
Mukesh Batt, Bhushan Kumar, Krishan Kumar
Senaryo:
Bir Yıldız Doğdu (1976) filminden uyarlandı
Görüntü
Yönetmeni: Vishnu Rao
Kurgu:
Deven Murudeshwar
Besteci:
Mithoon, Ankit Tiwari, Jeet Gannguli, Raju Singh,
Devansh Bhatnagar
Süre:
134 dk.
Yapım Yılı: 2013
Oyuncular:
Aditya Roy Kapur, Shraddha Kapoor, Shaad Randhawa,
Mahesh Thakur, Shubhangi Latkar, Chitrak Bandhopadyay, Mahesh Bhatt, Salil
Acharya, Ashish Bhatt, Aashna Gaikwad
Rahul
Jaykar, ünlü besteci, söz yazarı ve şarkıcıdır. Onu dibe sürükleyen tek şey
alkole bağımlı oluşudur. Zamanla şan, şöhret onun için önemsiz şeyler haline
gelmiştir. Taşrada bir yerde verdiği konser sonrası hayatında hiç beklenmedik
bir şeyle karşılaşacağından habersizdir. Küçük bir kazanın ardından barda şarkı
söyleyen bir kıza rastlar ve olayın ilginç tarafı kız RJ’nin, yani Rahul
Jaykar’ın kendi şarkısını söylemektedir. Onu dinlerken aslında kendi yazdığı ve
söylediği şarkıda neleri yanlış yaptığını anlar. Bu kız şarkıları ondan daha
etkileyici ve güzel bir şekilde söylemekte, şarkıya ruh katmaktadır. Kızı keşfeder
ve onu geleceğin sanatçısı yapmak için elinden geleni yapar. Rahul, bu noktada
karşılıksız yaptığı bu iyilikten ziyade Aarohi’ye koşulsuz âşık olur. Aarohi
her şeye rağmen var gücüyle Rahul’e yardım eden fedakâr bir âşıktır. Fakat
Rahul’un alkol bağımlısı olması ve Aarohi’nin ününün onun önüne geçmesi
aralarındaki ilişkiyi çıkmaza sokar.
Aşk
için ölme motifi için seçilen bir diğer film Aashiqui 2, bu motifin yanı sıra
kendini feda etme motifine de güçlü bir örnektir. Filmde sevilen bir müzisyen
olan Rahul ile küçük bir barda şarkı söyleyen Aarohi’nin aşkları işlenmektedir.
Rahul bir akşam Aarohi’yi tesadüf eseri şarkı söylerken duyar ve sesine hayran
kalır. Kısa sürede bu yeteneği başarılı bir müzisyene çevirir. Bu sürede iki
müzisyen birbirlerine gittikçe âşık olurlar, Aarohi kariyer basamaklarını hızla
çıkmakta Rahul ise bu durumdan mutlu olmaktadır. Aarohi halk tarafından çok
sevilir, öyle ki bir zamanlar Rahul’a hayran olan insanlar bile Aarohi’nin
müziğini dinlemeye başlarlar. Kariyerinde ani bir düşüş yaşayan Rahul kendini
alkole verir. Sevdiği kadına hala deliler gibi âşık olmasına rağmen onun
başarısını kıskanmadan edemez, gün geçtikçe alkole daha da bağlanır ve
kariyerinden de vazgeçer. Rahul’un günden güne eridiğini gören Aarohi
kariyerini Rahul için bir köşeye atmaya hazırdır, müzik yapmayı bırakır ve
Rahul’un bu bağımlılıktan kurtulması için elinden geleni yapmaya başlar. Rahul
Aarohi’nin yaptığı bu fedakârlık karşısında daha da ezilir ve kendinde
savaşacak gücü bulamayarak kendini uçurumdan aşağı atar. Aarohi Rahul’un ölümü
ile kahrolur ve elinde kalan yegâne şeye yani müziğine tutunur. Hikâyede de
görüldüğü gibi kendini feda etme motifi ve aşk için ölme motifi bağlantılı bir
biçimde kullanılmış. İki âşık da sevdiği için kendini feda etmek ister; Aarohi
Rahul için kariyerinden vazgeçerken, Rahul Aarohi’ye engel olduğunu düşünerek
hayatından vazgeçer. Film Rahul’un sevdiği kadın için hayatından
vazgeçmesi ile sona erer.
Goliyon Ki Raasleela Ram-Leela
Yönetmen:
Sanjay Leela Bhansali
Yapımcı:
Sanjay Leela Bhansali, Chetan Deolekar, Kishore Lulla,
Sandeep Singh
Senaryo:
Sanjay Leela Bhansali, Siddharth Garima
Görüntü
Yönetmeni: Ravi Varman
Kurgu:
Sanjay Leela Bhansali, Rajesh G. Pandey
Besteci:
Sanjay Leela Bhansali, Hemu Gadhvi, Monty Sharma
Süre:
155 dk.
Yapım Yılı: 2013
Oyuncular:
Ranveer Singh, Deepika Padukone, Supriya Pathak
Kapoor, Homi Wadia, Abhimanyu Singh, Richa Chadda, Gulshan Davaiah, Jameel
Khan, Sharad Kelkar, Barkha Sengupta
Gucarati
köyü, yasadışı satışların yaygınlığıyla bilinen bir yerdir. Silahların serbest
bir şekilde sergilenip satılması bile sıradan hale gelmiştir. Rajari ve Sanera
aileleri de, köyde etkili ve beş yüz yıldır birbirlerine düşman olan iki
ailedir. Holi festivali esnasında, Rajari ailesinin oğlu olan Ram, Sanera
ailesinin evine girer; ancak bir saldırının intikamını almak için girdiği
kutlamada, ev sahibi Sanera’nın kızı Leela’yı görüp âşık olacaktır. Leela da
ona âşık olur. Bir süre gizli saklı yaşadıkları aşkı bir gün ortaya çıkınca
kaçmaya karar verirler. İki düşman ailenin bu aşka engel olması ile yaşanan
zorluklar sonrasında iki âşık bu düşmanlıkla yaşamaya çalışırlar.
Hint
filmlerinde konu aşk olunca oldukça karmaşıklaşan hikâyelere rastlıyoruz. Aşk
için ölme motifine verdiğimiz bir diğer örnek olan Ram-Leela, bu motifin yanı
sıra Aşkta Aile Engeli motifi için de önemli bir örnektir. Shakespeare’in Romeo
Juliet oyunundan uyarlanan film iki düşman ailenin çocukları olan Ram ve
Leela’nın tutkulu aşkını konu alır. İki ailenin birbirine olan kinine rağmen
aşklarını yaşamaya çalışan iki âşık çok zor zamanlar atlatır. Birlikte olmak
uğruna yaptıkları her şeye rağmen Ram ve Leela aileleri yüzünden ayrılırlar.
Her iki âşık da ailesine karşı gelmekten vazgeçip aşkını kalbine gömmeye karar
verir. Hatta zaman geçtikçe birbirlerine tıpkı ailelerinin düşmanlığını
sürdürüyormuş gibi düşmanca davranırlar. Her ne kadar birbirlerine düşmanca
hareketler sergileseler de içlerinde besledikleri aşka karşı gelemeyip
buluşmaya karar verirler. Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar
kavuşamayacaklarını düşünen âşıklar birbirlerini öldürmeye
karar verirler. Aşkından vazgeçemeyen Ram ve Leela bu çaresiz aşk hikâyesine
ölümle son verirler. Hint sinemasının bir başka hüzünlü aşk hikâyesi önce Aşkta
Aile Engeli motifiyle başlar ve olaylar bu çerçevede vuku bulur. Ailelerin
karşı geldiği bu aşk hikâyesinde âşıkların çaresizliklerini kabul edip, aşkları
uğruna birbirlerini öldürmesiyle aşk için ölme motifinin farklı bir türüne
şahit oluruz.
Yönetmen:
Vikramaditya Motwane
Yapımcı:
Anurag Kashyap, Ekta Kapoor, Shobha Kapoor, Vikas Bahl
Senaryo:
Bhavani Iyer, Vikramaditya Motwane
Görüntü Yönetmeni: Mahendra J. Shetty,
Kurgu:
Dipika Kalra
Besteci:
Amit Trivedi
Süre:
135 dk.
Yapım Yılı: 2013
Oyuncular:
Ranveer Singh, Sonakshi Sinha, Barun Chanda, Vikrant
Massey, Arif Zakaria, Adil Hussain, Divya Dutta, Shirin Guha
1953
yılında Varun Shrivastav adındaki bir genç arkeolog olduğunu söyleyerek yerel
bir toprak sahibinin mabet niteliğindeki toprağına kazı yapmaya gelir. Genç
yaşının verdiği ruh halinin ötesinde bilgi ve deneyime sahip olan bu genç adam
çabucak toprak sahibi ve kızını etkilemeye başlar. Özellikle de toprak
sahibinin tek ve neşeli kızı Pakhi ona doğru geri dönülemez biçimde çekilmeye
başlar ve ikisi arasında doruğa çıkan cazibe, kırılgan ve derin bir aşkın
yolunu açar. Varun içine düştüğü bu aşkın etkisiyle ortağı ile yaptığı bu
plandan vazgeçmek istese de ortağının ısrarlarıyla işi bitirmeye karar verir.
Bu muazzam plan tam istendiği gibi işlemektedir ve bir zaman sonra Varun ve
ortağı bu malikâneyi soyup kaçar. Yaşadığı bu ihaneti kaldıramayan mal sahibi
bir zaman sonra vefat eder. Babasız, parasız ve yapayalnız kalan Pakhi küçük
bir eve taşınarak yaşamını sürdürür. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Varun
sevdiği kadın Pakhi’yi görmek ister ve köye geri döner. Döndüğünde sevdiği
kadının çok hasta olduğunu gören Varun yakalanacağını bile bile Pakhi’nin
yanından ayrılmaz ve olaylar gelişir.
Bu
kez ele alınan örnekte aşk için ölme motifi farklı bir yorumla ortaya
çıkmaktadır. Bir dolandırıcı olan Varun soymak için geldiği malikânede kendini
arkeolog olarak tanıtır. Plana göre değerli eski eşyaları alıp ortadan
kaybolacaktır. Fakat bu malikânede yaşayan Pakhi adındaki kıza âşık olacağından
bihaberdir. Soymak için geldiği bu evde Pakhi ile zaman geçirdikçe birbirlerine
âşık olurlar ve Varun plandan vazgeçmek ister fakat ortağının ısrarları ile
başladıkları işe devam eder ve evi soyarlar. Bu büyük soygunun ardından
Pakhi’nin babası büyük bir üzüntü duyar, vefat eder. Tek başına kalan Pakhi
başka bir yere taşınır ve hayatını orada sürdürmeye başlar. Bir zaman sonra
Varun Pakhi’yi yeniden görmek ister. Tüm köy halkı Varun’un yaptığı işten
haberdardır ve polisler de onun peşindedir. Varun’un köye döneceğinin haberini
alan polisler Pakhi’yi uyarmışlardır. Varun Pakhi’nin yanına döndüğünde
Pakhi’nin çok hasta olduğunu görür ve Pakhi onu istemese de yanından ayrılmaz.
Varun yakalanacağını bile bile Pakhi’nin yanında kalmaktadır. İki âşık
günlerini korku ve endişeyle geçirir. Varun önünde sonunda yakalanacak, Pakhi
ise ölecektir. Yine de birbirlerinden ayrılmak istemezler. Varun polislerin her
yerde kendisini aradığını bilir ve bu yüzden evden dışarı adımını atmaz. Fakat
bir gün polislerin onu beklediğini bile bile dışarı çıkar, Pakhi için yaptığı
kâğıttan yaprağı ağaca asacaktır çünkü ona ağacın tüm yaprakları dökülmeden
ölmeyeceğini söylemiştir. Varun polislerin onu beklediğini bile bile Pakhi’nin
pencereden görebileceği bir ağaca yaprağı asar ve eve doğru yürür. Bu sırada
polislerle karşılaşan Varun silahını çeker fakat polis memuru ona çoktan ateş
etmiştir. Pakhi için korkusuzca dışarı çıkan Varun ölmüştür.
Bu
kez ele alınan örnekte aşk, doğrudan ölümün sebebi olarak gösterilmemektedir.
Ana karakter sevdiği kadını mutlu etmek için her şeyi göze alarak saklandığı
yerden çıkmış ve öldürülmüştür. Aşk burada fedakârlığa sebep olmuş, yapılan bu
fedakârlık ise Varun karakterinin ölümüyle sonuçlanmıştır.
Hint
edebiyatının naif, sevgi ve saygı dolu hikâyelerinde sıkça rastlanan bir motif
olan kendini feda etme motifi, Hint sinemasında sevilen kişiye kendini adamanın
bir göstergesi olarak seyirci karşısına çıkmaktadır. Bu
motifi incelemek için seçilen beş film ve yorumları aşağıdaki gibidir.
Yönetmen: Yash Chopra
Yapımcı: Aditya Chopra
Senaryo: Aditya Chopa, Devika Bhagat
Görüntü Yönetmeni: Anil Mehta
Kurgu: Namrata Rao
Besteci: A. R. Rahman
Süre: 176 dk.
Yapım Yılı: 2012
Oyuncular: Shah Rukh Khan, Katrina Kaif, Anushka Sharma, Sarika,
Sharip
Hashmi, Gireesh Sahedev, Jay Conroy, Anupam Kher,
Rishi Kapoor, Neetu Singh
Hint
Ordusunda önemli işler yapan Samar Anand hayatını hiçe sayarak onlarca bombayı
etkisiz hale getirmesiyle tanınıyor. Bir televizyon kanalında muhabir olan
Akira Rai ise bu korkusuz asker Samar tarafından tam boğulmak üzereyken
kurtarılır. Samar’la tanıştıktan sonra onun yaşamından çok etkilenen Akira
Samar hakkında bir haber yapmak ister. Onu tanıdıkça Samar’ın bu cesaretinin
altında acılı bir aşk hikâyesinin olduğunu öğrenen Akira bu hikâyeyi gün yüzüne
çıkarıp insanlarla paylaşmak ister. Uzun uğraşlar sonunda ikna olan Samar,
yıllar önce ağır bir üzüntü ile terk ettiği Londra’ya geri döner. Akira’nın
uzun uğraşları sonucu iki eski aşığın yolları kesişir ve olaylar gelişir.
Gerek
Hint sineması gerek Hint edebiyatında çok sık karşılaşılan bir motif olan
kendini feda etme motifi, çoğunlukla karşı tarafa duyulan sevgi ya da saygının
büyüklüğünü ispatlamanın bir başka yolu olarak görülür. Çoğu filmde ailesine
saygısı sebebiyle kendi isteğini hiçe sayan karakterler; sevdiği kadın ya da
erkek zarar görmesin diye aşkını kalbine gömen bir âşık veya çocuklarının
yaşamı için canını dişine takarak çalışan anne babalar görmek oldukça sık
rastlanan bir durumdur. Hint kültüründe aile bağları ve ‘Ben’in zıttı olan
‘Sen’ kavramının ne kadar önemli olduğunu bu tür hikâyeleri barındıran
filmlerden anlayabiliriz. Son olarak ele alınan bu motif için incelenen ilk
film Jab Taak Hai Jaan, Londra’da tanışan iki gencin hikâyesini anlatmaktadır.
Tanıştıktan kısa süre sonra birbirlerine deli gibi âşık olan Samaar ve Meera
çok mutludur. Meera Samaar’la tanışmadan önce babasının isteğiyle bir
başkasıyla nişanlanmıştır. Samaar’la yaşadığı duygu dolu bu ilişkiden sonra
Meera babasına durumu anlatıp nişanı atacaktır. Meera tam babasına gidecekken
Samaar gözlerinin önünde ağır bir trafik kazası geçirir. Samaar’ın ölmesinden
korkan Meera tanrıya durmadan dua eder. Sevdiği adamı kaybetmekten o kadar
korkar ki tanrıyla kendince bir anlaşma yapar, Meera tanrıya Samaar’ın
yaşamasına izin verdiği takdirde onu bir daha görmeyeceğini, Samaar’dan sonsuza
dek ayrı kalacağını söyleyerek dua eder. Meera günler sonra kendine gelen
Samaar’ın yaşadığını görünce çok mutlu olur ve sözünü tutmak üzere Samaar’dan
uzaklaşır.
Yönetmen:
Yash Chopra
Yapımcı:
Yash Chopra, Aditya Chopra
Senaryo:
Aditya Chopra
Görüntü
Yönetmeni: Anil Mehta
Kurgu:
Ritesh Soni
Besteci:
Madan Mohan, Sanjeev Kohli
Süre:
192 dk.
Yapım Yılı: 2004
Oyuncular:
Shah Rukh Khan, Preity Zinta, Rani Mukerji, Akhilendra
Mishra, Kirron Kher, Boman Irani, Divya Dutta, Anupam Kher, Zohra Sehgal, Tom
Alter, Manoj Bajpayee, Amitabh Bachchan
Hindistanlı
bir pilot olan Veer, Zaara isimli genç bir Pakistanlı kızın hayatını kurtarır.
Bu kurtarışın ardından uzun ve keyifli bir gün geçiren ikili birbirlerine karşı
yoğun duygular hissetmeye başlarlar. Bu güzel günün ardından Zaara’ya âşık
olduğunu anlayan Veer ona olan duygularını itiraf eder fakat Zaara’nın
Pakistan’da bir nişanlısı vardır ve Veer’e karşı beslediği hislere rağmen ona
beklediği karşılığı veremez. Bir süre sonra evine Pakistan’a dönen Zaara Veer’i
aklından çıkaramamaktadır, nitekim Veer de Zaara’yı unutamamış ve onu görmek
için yola çıkmıştır. Zaara bir anda karşısına çıkan Veer’i gördüğünde
şaşkınlığını gizleyemez ve o an duygularından emin olduğuna karar verir. İki
aşık birbirleriyle olabilmek için ellerinden geleni yaparlar fakat Zaara’nın
nişanlısı onları rahat bırakmayacaktır. Bir kumpas sonucu Veer’i Zaara’dan uzaklaştırıp
hapse girmesini sağlayan kötü adam, iki aşığın hayatlarını sonsuza dek
değiştirmiştir. 22 yılın ardından genç bir kadın avukat Veer’in hikâyesini
öğrenir ve onun suçsuz olduğuna inanır. Veer’i hapisten çıkarmak için elinden
gelen her şeyi yapan avukat uzun uğraşlar sonunda başarılı olur ve Veer’in
suçsuz olduğunu ispatlar. Veer artık serbesttir ve hala Zaara’ya âşık,
Zaara’nın evlendiğini düşünen veer’in hiçbir umudu yokken Zaara birden Veer’in
karşısına çıkar. Genç avukat Zaara’nın izini bulmuş ve evlenmeyip hayatı
boyunca Veer’i beklediğini öğrendiğinde onları kavuşturmak istemiştir. Veer,
Zaara’nın hayatı boyunca evlenmediğini ve onu beklediğini öğrenince büyük bir
sevinç yaşar. Bu buluşmanın ardından iki âşık Hindistan’a yerleşip hayatlarının
geri kalanını beraber geçirirler.
Kendini
feda etme motifinin sıradaki örneği Veer-Zaara’da sevdiği kadının başı derde
girmesin diye kendi hayatından vazgeçen bir karakter kodu edilmektedir. Bir
otobüs kazası nedeniyle tanışan iki ana karakter, birlikte geçirdikleri bir
günün sonunda birbirlerine âşık olurlar. Fakat Zaara zaten nişanlıdır ve Veer
Zaara’nın nişanlı olduğunu bu yolculuk sonunda öğrenir. Veer yine de Zaara’ya
duyguların itiraf eder ve ayrılırlar. Bir zaman sonra ayrılığıa dayanamayan
âşıklar tekrar buluşurlar, bu buluşmaya şahit olan Zaara’nın nişanlısı ve tüm
ailesi bu aşka karşı çıkacaklardır. Zaara’nın da Veer’e âşık olduğunu anlayan
nişanlısı onları ayırmak için elinden geleni yapar. Fakat hiçbir şeyin işe
yaramadığını görür ve bu kez Veer’i Zaara’dan sonsuza dek ayıracak bir kumpas
kurmak için kolları sıvar. Zaara’nın nişanlısı Veer’e kurtulamayacağı bir
iftira atarak onu mahkûm eder, Veer ise atılan bu iftira karşısında sessiz
kalmayı tercih eder aksi halde Zaara’ya zarar gelmesinden korkar. Sevdiği kadın
için gözünü kırpmadan kendini feda eder ve yıllarda bir mahkûm olarak hayatını
sürdürür. Uzun yılların sonunda başarılı ve idealist bir avukatın çabasıyla
suçsuz olduğu ispatlanan Veer özgürlüğüne kavuşur. Veer hapishaneden çıktığında
çoktan yaşlanmış ve hayatının baharını geride bırakmıştır. Fakat mahkûmiyetinin
bittiğini öğrendiği gün Zaara’nın evlenmediği tek başına bir hayat sürdüğü
ortaya çıkar. Yıllardır Veer’in ölü olduğunu sanan Zaara ve Veer onca yılın
ardından kavuşurlar.
Yukarıda
bahsedilen hikâye Veer’in kendini feda etmesi ile başlar ancak sonradan
Zaara’nın aşklarına duyduğu saygı ve bağlılık sebebiyle hayatını feda ettiği
görülür. Veer’in öldüğünü sanmasına rağmen evlenmemiş, hayatını Veer’in yasını
tutarak geçirmiştir. Hint sineması ve edebiyatında karşılaşılan bu tür
hikâyeler çoğu seyircinin anlam veremeyeceği şekillerde
ilerler. Bir başkası için hayatını hiçe saymak, uzun yıllar boyunca sevilen
kişinin yasını tutmak ve bile bile mutlu olmamak, seyirciye imkânsız ve
anlamsız gelebilecek olaylardır. Fakat Hint edebiyatı ve sinemasında sık sık
rastlanan bu denli aşırı bağlılık hikâyeleri, olayın özünü en yoğun şekilde
izleyici ve okuyucuya aktarmak için seçilmiş bir yöntem diyebiliriz. Bir film
ya da kitaptaki hikâyede yer alan bu tür fedakârlıklar, seyirciye her ne kadar
aşırı gelse de bahsedilen aşkın büyüklüğünün güçlü bir şekilde anlaşılmasını
sağlamaktadır. Hint sineması en çok anlaşılmayı sevmektedir, bu sebeptendir ki
Hint sineması ele aldığı her şeyi abartmakta ve bu sayede seyirciye nüfuz
etmektedir.
Yönetmen:
Siddharth P. Malhotra
Yapımcı:
Hiroo Yash Johar, Karan Johar
Senaryo:
Gigi Levangie Grazer, Venita Coelho
Görüntü
Yönetmeni: K. U. Mohanan
Kurgu:
Deepa Bhatia
Besteci:
Shankar-Ehsaan- Loy
Süre:
115 dk.
Yapım Yılı: 2010
Oyuncular:
Kajol, Kareena Kapoor, Arjun Rampal, Aanchal Munjal,
Iravati Harshe, Amrita Prakash, Pawan Singh, Diya Sonecha, Ankit Malik, Dingy
Vira
Maya,
hayatı 3 çocuğunun etrafında dönen mükemmel bir annedir. Eşi Aman’dan
boşanmasına rağmen mutlu bir aile oluşturmaya çalışan Maya, eşiyle iyi bir
iletişim çabası içindedir. Fakat Aman’ın yeni kız arkadaşı Shreya aileye dâhil
olunca dengeler değişmeye başlar. Çocuklar Shreya’dan hoşlanmazlar ve onun
ailede olması çocuklara huzursuzluk verir. Günler sonra Maya rahim ağzı kanseri
olduğunu öğrenir ve Aman’a söyler. Maya, öldükten sonra çocukların zorluk
yaşamalarından korktuğu için Aman’ın aileye geri dönmesi gerektiğini
söylemektedir. Maya, Shreya’ya kanser olduğundan bahseder, Aman’ın aileye geri
dönmesiyle birlikte o da aileye dâhil olacaktır. Böylelikle Aman ve Maya tedavi
ile ilgilenirken Shreya da çocuklara bakabilecektir. Çocuklar zamanla Shreya
ile bağ kurmaya başlarlar. Buna şahit olan Maya durumdan çok hoşnut olmaz fakat
doktor ona yalnızca birkaç gününün kaldığını, hastalığının geri dönüşü
olmadığını söylemiştir. Maya her ne kadar mutlu olmasa da Shreya ve çocukların
kaynaşması için uğraşacaktır çünkü çocuklarını düşünmektedir. Shreya ve
çocukların anlaşması sayesinde çocuklar annelerinin ölümüne rağmen sevgi dolu
bir ailede yaşamaya devam edeceklerdir.
We
Are Family, boşanmış bir annenin çocuklarının mutlu bir ailede büyümesi için
yaptığı fedakârlığı konu almaktadır. Eşinden boşanan Maya üç çocuğu ile
birlikte yaşamaktadır. Çocuklarının mutluluğu için eski eşiyle sağlıklı bir
ilişki yürütmeye çalışan Maya kansere yakalandığını öğrenir. Kanserin ileri
safhalarında olduğunu ve kısa bir zaman sonra öleceğini öğrenince Maya’nın
dünyası başına yıkılır. Onun endişelendiği şey kendi hayatından ziyade
çocuklarının annesiz kalacak olmalarıdır. Maya’nın eski eşi Aman boşanmanın
ardından bir kız arkadaş edinmiştir, Maya bu kız arkadaşın hayatlarına dâhil
olmasından hoşlanmamakta, çocuklarına zarar verdiğini düşünmektedir. Fakat
yakın zamanda öleceğini öğrenince aileye girmeye çalışan Shreya’ya bir şans
tanımaya karar verir. Maya çocuklarının onun ölümünden olabildiğince az
etkilenmelerini ve bir an önce toparlanmalarını ister. Bu yüzden çocukları
kendinden olabildiğince uzak tutmakta, bütün zamanlarını Shreya ile
geçirmelerini sağlamak için elinden geleni yapmaktadır. Son zamanlarını
çocuklarıyla geçiremediği için kahrolsa da bunun çocuklar için en doğru şey
olduğundan emindir. Çocuklar tam da annelerinin istediği gibi gün geçtikçe
Shreya’ya alışmakta ve onunla vakit geçirmekten keyif almaktadırlar. Maya
çocuklarının Shreya ile kurdukları bağı gördükçe kahrolmaktadır fakat başka
çaresi olmadığı için sessiz kalır. Maya bir zaman sonra ölür ve çocukları
Maya’nın istediği gibi “bir aile” ile hayatlarına devam ederler. Bu hikâyede
feda edilen şey ve sebebi diğer filmlerdeki kadar somut değildir. Olay
örgüsünde yer alan tema dinsel bir kurban edilişin değil, sevdikleri için kendi
hazzından vazgeçen bir annenin üzerine kurulmuştur. Hikâyenin başkarakteri olan
anne çocuklarının iyi bir ailede yaşamasını istediği için eski eşi ve
sevgilisini aileye dâhil etmeye çalışır. Tüm zaman boyunca hem eski eşinin hem
de çocuklaırının ailenin bu yeni üyesi Shreya ile yakın olmaları canını yaksa
da, çocukları için yapılabilecek en doğru şeyin bu olduğunu düşünür. Özellikle
yaşamının son zamanlarında çocuklarıyla vakit geçirmek istese de bundan
kaçınır. Ölmeden önce çocuklarının Shreya’ya yeterince ısınmalarını ister ve bu
yüzden zamanlarının çocuğunu Shreya ile geçirmelerini sağlar. Sonuç olarak
kendi zevki ve isteklerinden çocukları için vazgeçmiş bir anne, kendini feda
etme motifinin bu filmdeki örneği olarak görülebilmektedir.
Yönetmen: Pradeep Sarkar
Yapımcı: Aditya Chopra
Senaryo: Rekha Nigam
Görüntü Yönetmeni: Sushil Rajpar
Kurgu: Kaushik Das
Besteci:
Shantanu Moitra
Süre:
137 dk.
Yapım Yılı: 2007
Oyuncular:
Rani Mukerji, Jaya Bachchan, Konkona Sen Sharma,
Anupam Kher,
Kunal Kapoor, Abhishek Bachchan, Kamini Kaushal, Hema
Malini
Badki
ve Chutki anne babası Shabitri ve Vibhavar ile yaşayan iki kız kardeştir.
Benares’te
Ganj nehrinin kıyısında yaşayan aile geçim sıkıntısı yaşamaktadır. Uzun
zamandır ailesinin maddi durumu kötü olan ve daha da kötüleşen Badki ailesinin
üzülmesine dayanamaz ve Mumbai’ye çalışmaya gider. Fakat bu büyük şehirde
yaşamak hiç de düşündüğü kadar kolay değildir. Uzun bir süre iş bulamaz ve bir
arkadaşının evinde kalır. Annesi ile konuşması gün geçtikçe onu daha da üzer.
Ailesinin bu halde olması Badki’yi yapmak istemediği işlere sürüklemektedir.
Annesi ile son görüşmesinde annesi, babasının hastaneye kaldırıldığını ve ne
olursa olsun artık para göndermesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine iş
görüşmesine gittiğinde ona iş vereceğini fakat bir şartı olduğunu söyleyen
kişinin şartını kabul ederek onunla birlikte olur. Fakat adam ona iş vermek
yerine bir miktar para vermiş ve Badki’yi başından savmıştır. Badki
kahrolmuştur fakat aldığı parayı ailesine gönderdiğinde annesinin ne kadar
mutlu olduğunu öğrenir ve bu işi yapmaya karar verir. Badki olanları ve amacını
arkadaşına anlatır, arkadaşı ilk etapta tepki gösterse de Badki’nin
çaresizliğini görüp ona yardım etmeye karar verir. Badki artık üst sınıf metres
olmuştur ve oldukça iyi para kazanmaya başlar. Kazandığı bu parayla ailesinin
yüzünü güldüren Badki içten içe üzüntü duymaktadır.
Laaga
Chunari Mein Daag, ailesi için kendini fedan eden Badki ve yaşadıklarını
anlatan bir film olmakla birlikte, ele alınan kendini feda etme motifine güzel
bir örnektir. Badki anne babası ve kardeşiyle birlikte Benares’te yaşayan iyi
kalpli bir kızdır. Ailesinin geçim sıkıntısı yüzünden okuyamamıştır fakat kız
kardeşinin okumasını çok ister. Sağlığı kötüye giden babası ve gecesini
gündüzüne katarak çalışan annesini gördükçe üzülen Badki ailesini geçindirmek
ister ve iyi bir iş bulmak için Mumbai’ye gider. Mumbai’ye gider gitmez bir
yaşam savaşına başlayan Badki günlerce iyi bir iş bulmak için çabalar. Sonunda
iyi bir iş sahibi olacağını düşünerek gittiği görüşmede ahlaksız bir teklifle
karşı karşıya kalır, tam o sırada annesinden babasının hastaneye kaldırıldığını
ve acil paraya ihtiyaç olduğunu öğrenir ve Badki çaresizce bu ahlaksız teklifi
kabul eder. Gecenin ardından Badki’ye verdiği sözü tutmayan patron Badki’nin eline bir miktar para sıkıştırıp onu başından savar.
Bu olayın ardından gözü kararan Badki ailesini kurtarmak için kendini feda
ederek eskort olmaya karar verir. Kısa zamanda çok iyi paralar kazanan Badki
sonunda ailesine zenginliği getirmiştir lakin yaşadığı hayat ve kendini kurban
edişi yüzünden son derece mutsuz bir yaşam sürdürmektedir. Bu hikâyede de
açıkça görüldüğü üzere genç kız ailesinin iyi bir yaşam sürebilmesi için hiç
istemediği bir hayata kendini mahkûm etmektedir.
Yönetmen:
Karan Johar
Yapımcı:
Hiroo Yash Johar, Karan Johar
Senaryo:
Karan Johar, Shibani Bhatija, Niranjan Iyengar
Görüntü Yönetmeni: Anil Mehta
Kurgu:
Sanjay Sankla
Besteci:
Shankar-Ehsaan-Loy
Süre:
192 dk.
Yapım Yılı: 2006
Oyuncular:
Amitabh Bachchan, Shah Rukh Khan, Abishek Bachchan,
Rani Mukerji, Preity Zinta, Kirron Kher, Ahsaas Channa, Arjun Rampal, Kajol,
John Abraham, Riteish Deshmukh
Dev
futbol kariyerinin zirvesindeyken geçirdiği bir kazayla sakatlanır ve tutkun
olduğu mesleğini geride bırakarak okulda spor hocalığı yapmaya başlar. Dev’in
karısı Rhea ise kariyer basamaklarını koşarak tırmanmış evin geçimini
üstlenmiştir. Çiftin bir çocuğu vardır ve Rhea’nın işi dolayısıyla çocuğun
bakımının büyük bir çoğunluğunu Dev üstlenir. Dev geçirdiği kaza ve sakatlığı
yüzünden her zaman gergin ve sinirli bir adama dönüşmüştür. Filmin diğer
başkarakteri Maya ise anne babasının kaybından sonra ona bakan ailenin oğluyla
evlendirilmek istenir. Maya bu evliliği istemiyor olsa da aileye duyduğu saygı
sebebiyle bu evliliği kabul eder. Düğün günü dışarıda tek başına oturan Maya ve
yanına oturan Dev orada tanışırlar. Sonraki zamanlarda tesadüfen yeniden bir
araya gelen Dev ve Maya mutsuz oldukları hayatlarından kaçarak yakınlaşmaya
başlarlar. Bu yakınlaşma iki evliliği de bitirecektir. Bu ihanetin vicdanı ile
baş edemeyen Maya ve Dev yollarına ayrı devam ederler. Bir nevi ayrı kalarak
kendilerini cezalandıran bu iki kişi yıllar sonra yeniden bir araya
geleceklerdir.
Filmde
ilk olarak iki mutsuz evliliğe yer verilmektedir. Bu iki evliliğin
kahramanlarının yolu bir şekilde kesişir. Baş erkek karakter Dev, eski bir
futbol oyuncusudur, geçirdiği sakatlık sebebiyle futbol hayatı biten Dev
gittikçe huysuz bir adama dönüşür. Yaşamaktan keyif almadığı gibi evliliğinden
de mutlu değildir. Diğer yandan filmde yer alan başka bir çift de zor zamanlar
yaşamaktadır. Yanında yaşadığı aileye minnet duyduğu için oğullarıyla evlenmiş
olan Maya bu evlilikten mutlu değildir. Bir gün Maya ile Dev’in yolları kesişir
ve zamanla iyi birer arkadaş olurlar. Bu arkadaşlık gün geçtikçe romantik bir
ilişkiye dönüşür. İkili birbirlerine âşık olmuştur fakat ne yapacaklarını
bilemezler. Her ikisi de evlidir ve bunun yanlış olduğunu bilirler. Yine de
sevgilerine karşı koyamaz ve eşlerini aldatırlar. Bir zaman sonra ortaya çıkan
bu ihanet ile evlilikleri biten iki âşık yol açtıkları bu felaketin altında
ezilirler ve evlilikleri bitmesine rağmen birbirlerini bir daha görmemek üzere
ayrılırlar. Bu örnekte işlenen kendini feda etme motifi bir anlamda günah
çıkarma sayılabilir. Masum iki insana karşı kendilerini suçlu hissederler ve
kendilerini affetmezler. Bu suçun bedelini ise kendilerince birbirlerini
sevmelerine rağmen kavuşmayarak ödemektedirler. Bu, bir anlamda aşklarını, bu
korkunç ihanete feda etmek ve cezalarını çekmek anlamına gelmektedir.
Kendini
feda etme motifine örnek olarak gösterilen bu film aynı zamanda gerçeklik
motifine de bir örnektir. Hikâyede feda edilen şey bu iki aşığın aşklarıdır,
eşlerinin bu ilişkiyi öğrenmesi üzerine kavuşmamaları için hiçbir engel
kalmamasına rağmen ayrılan bu çift kendi kendilerine verdikleri bu ceza ile
esasında kötü insan olmadıklarını, suçlarını bildiklerini ve bedelini
ödeyeceklerini göstermektedirler. Bu durumda gerçeklik motifi için sınanan şey
ikilinin insaniyetleri, sınamak için kullandıkları şey ise feda ettikleri
aşklarıdır.
Film
incelemelerinin ardından kendini feda etme motifinin birden çok motifle
bağlantılı olduğu görülmektedir. Her bir hikâyede adanmışlığı temsil eden bu
motif, aynı zamanda bir sınanmayı da beraberinde getirmektedir. Sevdiği
insanlar için kendini adayan bir insan temelde kendi aşkını/sevgisini bir olay
ile sınamaktadır. Bu olay çoğunlukla sevdiği kişi için kendinden vazgeçmek,
hayatını bir başkası için hiçe saymaktır. Bir sonuç olarak kendini feda etmemotifi
bir bakıma gerçeklik motifidir ve bu, sevginin sınanması ve ispatı ile
gerçekleşmektedir denilebilmektedir.
Kaynak: Hatice İlay
Karaoğlu, Hint Sinemasının Edebi Kaynakları: Kathâsaritsâgara Örneği
[1] Bkz. Aşktan/Aşk İçin Ölme Motifi: Devdas Örneği.
[2] Somadeva, C. I, s. 538.
[3] Detaylı bilgi için bkz. Ramayana, çev. Korhan Kaya, İmge
Kitapevi, Ankara 2002, s. 256-257
[4] Somadeva, Kathasaritsagara, çev. Korhan Kaya, Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, C. I, Ankara 2011, s. 360.
[5] Film Künyesi için Bkz.
s. 36.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar