Print Friendly and PDF

Tarih Geçidinde Bir Damla Gözyaşı…اشکی در گذرگاه تاریخ فریدون

 

 

فریدون مشیری

از همان روزی که دست حضرت قابیل

گشت آلوده به خون حضرت هابیل

از همان روزی که فرزندان آدم

زهر تلخ دشمنی در خون شان جوشید

آدمیت مرد

گرچه آدم زنده بود

از همان روزی که یوسف را برادرها به چاه انداختند

از همان روزی که با شلاق و خون دیوار چین را ساختند

آدمیت مرده بود

بعد دنیا هی پر از آدم شد و این آسیاب

گشت و گشت

قرنها از مرگ آدم هم گذشت

ای دریغ

آدمیت برنگشت

قرن ما

روزگار مرگ انسانیت است

سینه دنیا ز خوبی ها تهی است

صحبت از آزادگی پاکی مروت ابلهی است

صحبت از موسی و عیسی و محمد نابجاست

قرن موسی چمبه هاست

روزگار مرگ انسانیت است

من که از پژمردن یک شاخه گل

از نگاه ساکت یک کودک بیمار

از فغان یک قناری در قفس

از غم یک مرد در زنجیر حتی قاتلی بر دار

اشک در چشمان و بغضم در گلوست

وندرین ایام زخهرم در پیاله زهر مارم در سبوست

مرگ او را از کجا باور کنم

صحبت از پژمردن یک برگ نیست

وای جنگل را بیابان میکنند

دست خون آلود را در پیش چشم خلق پنهان میکنند

هیچ حیوانی به حیوانی نمی دارد روا

آنچه این نامردمان با جان انسان میکنند

 صحبت از پژمردن یک برگ نیست

فرض کن مرگ قناری در قفس هم مرگ نیسم

فرض کن یک شاخه گل هم در جهان هرگز نرست

فرض کن جنگل بیابان بود از روز نخست

 در کویری سوت و کور

در میان مردمی با این مصیبت ها صبور

صحبت از مرگ محبت مرگ عشق

گفتگو از مرگ انسانیت است

Tarih Geçidinde Bir Damla Gözyaşı

Hazreti Kâbil’in elinin

Hazreti Hâbil’in kanına bulandığı o günden beri,

Âdem’in çocuklarının damarlarındaki kanda,

Acı düşmanlık zehrinin dolaşmaya başladığı o günden beri;

İnsanlık öldü!

Her ne kadar Âdem diri olsa da.

Kardeşleri, Yusuf’u karanlık kuyuya attığı o günden beri,

Baskı, zulüm ve kanla Çin Seddi’nin duvarlarının yükseldiği o günden beri,

İnsanlık ölmüştü!

Sonra, dünya insanlarla doldu ve bu değirmen,

Döndü ve döndü,

Âdem’in ölümünden sonra asırlar geçti.

Yazık!

İnsanlık bir daha geri dönmedi!

Asrımız

İnsanlığın ölüm çağıdır

Dünyanın sinesi iyiliklere kapalıdır

Özgürlükten, doğruluktan, cömertlikten söz etmek aptallıktır!

Musa’dan, İsa’dan, Muhammed’den söz etmek yersizdir.

İnsanlığın ölüm zamanıdır:

Ben, bir gül dalının solmasından,

Hasta bir çocuğun sessiz bakışından,

Kafesteki bir kanaryanın inleyip sızlamasından,

Zincirlere, prangalara vurulmuş birinin üzüntüsü yüzünden

-İdam sehpasında asılmak üzere olan bir katilin bile-

Gözleri yaşlı, kızgınlığı boğazında düğümlenen biriyim.

Onun ölümüne nasıl inanayım?

Bir yaprağın kurumasından bahsetmiyorum.

Ah, yazık! Ormanları çöle çeviriyorlar.

Kana bulanmış ellerini, halkın gözleri önünde saklıyorlar!

Bu namertlerin insana reva gördüklerini,

Hiçbir hayvan diğer bir hayvana yakıştıramaz!

Bir yaprağın solup pörsümesinden bahsetmiyorum.

Kanaryanın kafeste can verişinin ölüm olmadığını farzet.

Dünya üzerinde bir gül dalının bile yetişmediğini farzet.

Ormanların ta yaratılıştan beri çöl olduğunu farzet.

Bütün bu musibetlere, sabırla direnen insanlar arasında,

Sevginin ölümünden, aşkın tükenişinden söz edilmektedir.

Dillerde dolaşan, insanlığın ölümüdür!

 

Yıldırım, Nimet, “Ferîdûn-i Muşirî ve Şiiri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Erzurum 1998, X, 47-63., s. 52-54; Muşirî, Gozîne-yi Eş‘âr, s. 119.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar