Vitrin Tek Rekat Kılınması Hakkında
Hazırlayan: Dursun DEMİR
Vitir, fıkıh usülünde belli bir
süre içerisinde kılınan özel bir namaz için kullanılmıştır. Bu namazın, vitir
olarak isimlendirilmesi, vitir namazının tek olan rekâtlarla kılınmasındandır.
Burada mezhepler arasında sayı bakımından ihtilaf olsa bile hepsinde ortak
görüş vitrin tek rekâtlarla kılınmasıdır.
Vitir namazının mezheplerdeki
karşılığına gelince;
Hanefîler’e göre
vitir namazı sünnet/hadîsle vacip olan, tek selamla üç rekât kılınan ve
üçüncü rekâtın sonunda tekbir alınarak kunût dualarının okunduğu bir namazdır.
Hanefîler’de vitir namazı vacip olduğu için binit üzerinde kılınması caiz
değildir ve vitir namazını vaktinde edâ edemeyen kişi onu kaza eder.
Şâfiîler’de vitir namazı
sünnettir. Üç rekâtla kılınır. Hanefîler’den farklı olarak önce iki rekât
kılınır ve selam verilir daha sonra da tek rekât kılınır. Ramazan ayının
son yarısı müstesna vitir namazında kunût duası okunmaz. Vitir namazı sünnet
olduğu için kaza edilmesine gerek yoktur ve binit üzerinde kılınabilir.
Mâlikî mezhebinde
vitir namazı sünnet-i müekkededir. Tek rekatla kılınabilir; ama öncesinde
iki rekat kılınması gerekmektedir. Öncesinde kılınan çift rekâtla, sonradan
kılınan tek rekât arasında selam verilmelidir. Vitir namazında kunût duası
okunmaz. Mâlikîler’de sadece sabah namazında kunût duası okunur.
Hanbelîler’e göre
vitir namazı müekked sünnettir. Bir rekât kılınması caizdir; ama tercih edilen
üç rekâtla kılınmasıdır. Vitir namazında öncesinde kıbleye dönmek şartıyla
binit üzerinde kılmak caizdir. Rükûdan önce kunût duası okunur.
Vitir Namazının Tek Rekat
Kılınmasıyla İlgili Rivâyetler
Zeyd b. Hâlid (78/697) anlatıyor:
“Gece Hz. Peygamber’in namaz kılışını göz ucuyla takip ettim. Başımı onun
kapısının veya çadırının eşiğine koymuştum. Rasûlullah (salla'llâhü aleyhi ve
sellem) kalktı ve uzun uzadıya iki rekât namaz kıldı. Sonra iki rekât daha
namaz kıldı, o ikisi daha önceki iki rekâttan daha kısaydı. Sonra iki rekât
daha kıldı ve o iki rekât da daha önce kıldığı o iki rekâttan daha kısaydı.
Sonra iki rekât daha kıldı ve o iki rekât da daha önce kıldığı iki rekâttan
daha kısaydı. Sonra iki rekât daha kıldı ve o iki rekât da daha önce kıldığı
iki rekâttan daha kısaydı. Sonra iki rekât daha kıldı ve o iki rekât da daha
önce kıldığı iki rekâttan daha kısaydı. Sonra da vitir kıldı. Onüç rekât işte
bunlardır. ”
[Muvattâ, Salâtu’l-Leyl, 12]
[MÂLİK B. ENES, Salâtu’l-Leyl, 12 (I, 122); ‘ABDÜRREZZÂK, el-Musannef,
III, 39 (hno: 4712); AHMED B. HANBEL, Müsned, V, 193; MÜSLİM, Musâfirûn, 195;
İBN MÂCE, İkâme, 181 (hno:1362); EBÛ DÂVUD, Tatavvu’, 26 (hno:1366)]
‘Abdürrezzâk’ta (211/826) geçen metinde bir
eksiklik dikkatimizi çekmektedir. Orada, “Hafifçe iki rekât namaz kıldı, sonra
uzunca iki rekât namaz kıldı, sonra o ikisinden daha kısa iki rekât daha namaz
kıldı. Hz. Peygamber bu şekilde toplam onüç rekât namaz kıldı.” şeklinde yer
almaktadır. Buradaki ifadelerden Hz. Peygamber’in yedi rekât namaz kıldığı
anlaşılmakta iken, hadîsin metninde Hz. Peygamber’in onüç rekât namaz kıldığı
rivâyet edilmiştir. Diğerlerinde metin aynıdır.
İbn ‘Abbâs (68/687) haber verdi
ve dedi ki: “Bir gece halam/teyzem Hz. Meymûne’nin yanında geceledim. Başımı
yatağın enine koyarak uzandım, Hz. Peygamber ve ailesi de yatağın boyuna
uzandılar ve uyudular. Peygamber (salla'llâhü aleyhi ve sellem) gece yarısında
veya ona yakın bir zamanda kalktı ve elleriyle uykusunu gidermek için gözlerini
ovuşturdu. Sonra Âl-i ‘Imrân sûresinden on âyet okudu. Sonra kalktı ve asılı
olan küçük kırbaya uzandı. Oradan güzelce bir şekilde abdest aldı. Sonra namaza
durdu. (Ibn Abbas derdi:). Ben de onun yaptığı gibi yaptım, sonra gittim yanına
durdum, Hz. Peygamber sağ elini başıma koydu ve kulağımı ovuşturmaya
başladı. Sonra iki rekât namaz kıldı, yine iki rekât, yine iki rekât, yine iki
rekât, yine iki rekât, yine iki rekât namaz kıldı, ondan sonra vitir namazını
kıldı. Sonra müezzin gelinceye kadar yine uzandı, sonra kalktı hafif iki
rekât kıldıktan sonra çıkıp sabah namazını kıldırdı.
[Buhârî, Vitr, 1 (hno:992)]
[MÂLİK
B. ENES, Muvattâ, Salâtu’l-Leyl, 11; ‘ABDÜRREZZÂK, el-Musannef, III, 36 (hno:
4707); AHMED B. HANBEL, Müsned, I, 242; BUHÂRÎ, Vitr, 1 (hno:992); MÜSLİM,
Musâfirûn, 182; İBN MÂCE, İkâme, 181 (hno:1363); EBÛ DÂVUD, Tatavvu’, 26
(hno:1367); NESÂÎ, Kıyâmu’l-Leyl, 9 (hno:1621); İBN HUZEYME, es-Sahîh, II, 149]
Mâlik b. Enes’in (179/795) Muvattâ’ında ve
‘Abdürrezzâk’ın (211/826) el-Musannefinde geçen rivâyette “gece yarısı, ondan
biraz önce veya biraz sonra” ifadesi ile Hz. Peygamber’in okuduğu âyetlerin
“Âl-i ‘İmrân sûresinin son on âyeti” olduğu zikredilmiştir. Diğer metinler
aynıdır.
Hz. Peygamber’in eşi Hz. ‘Âişe
(58/678) şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v) yatsı namazını (ki o insanların atame
dedikleri namazdır) kılıp ayrıldıktan tâ sabah namazına kadarki arada onbir
rekât namaz kılardı. Her iki rekâtta bir selam verir, bir rekâtı da vitir
yapardı. Rasûlullah, müezzin sabah namazı ezanını okuyup sustuktan sonra
kendisine fecrin tulûu tebeyyün ettikten, haber vermek için müezzinde geldikten
sonra kalkıp hafifçe iki rekât kılar, sonra ikameti haber vermek için müezzin
gelinceye kadar sağ yanı üzerine yatardı. ”
[Müslim, Musâfirûn, 122]
[MÂLİK
B. ENES, Muvattâ, Salâtu’l-Leyl, 8 (I, 120); TAYÂLİSÎ, Müsned, I, 167; ‘ABDÜRREZZÂK,
el-Musannef, III, 35 (hno: 4704); AHMED B. HANBEL, Müsned, VI, 143; DÂRİMÎ,
Vitr, 10 (II, 372) MÜSLİM, Musâfirûn, 116 (II, 387-388); İBN MÂCE, İkâme, 116
(hno: 1177); EBÛ DÂVUD, Tatavvu‘, 26 (hno:1336); NESÂÎ, Ezân, 41 (hno:686); İBN
HİBBÂN, es-Sahîh, VI, 187 (hno: 2431)]
Muvattâ’da, “Hz. Peygamber geceleyin onbir
rekât namaz kılar ve onlardan bir rekâtla da vitir namazını eda ederdi.”
şeklinde iken; Tayâlisî’de (204/819), “Hz. Peygamber tek rekâtla vitir namazını
eda eder ve secdeye gittiği zaman sizden birinin elli âyet okuyacağı kadar
secdeyi uzatırdı.” ifadeleriyle rivayet edilmiştir. Burada Hz. Peygamber’in
yaptığı bir fiile, râvîlerden birinin yorum kattığını söyleyebiliriz. Çünkü
hadîsin diğer tarîklerinde bu ifade mevcut değildir. Özellikle hadîsin
senedlerinin aynı olduğunu dikkate alırsak bu yargımız daha da güçlenmektedir.
İbn Mâce’nin (273/886) Sünen’inde rivâyet ettiği metinde ise “her iki rekâtta,
bir selam verdiği” ifadesi mevcuttur.
Abdullah b. Ömer’den (74/693):
“Bir adam Hz. Peygambere gece namazı ile ilgili bir soru sordu. Hz. Peygamber:
İkişer, ikişer rekat! Sizden biri sabahın olmasından korkarsa son olarak bir
rekât kılsın. Böylece kıldıklarının hepsi vitir namazı olmuş olur. ”
[Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl, 35]
[MÂLİK
B. ENES, Salâtu’l-Leyl, 13 (I, 123); ‘ABDÜRREZZÂK, el-Musannef, III, 28 (hno:
4674); İBN EBÎ ŞEYBE, el-Musannef, II, 192; AHMED B. HANBEL, Müsned, II, 49;
DÂRİMÎ, Salât, 210 (II, 372); BUHÂRÎ, Vitr, 1 (II, 24); MÜSLİM, Musâfirûn, 140;
NESÂÎ, Kıyâmu’l-Leyl, 35 (II, 191-192) ]
Hhadîsler metin olarak
birbirleriyle benzerlik göstermektedirler. Burada hadîsleri farklı birer hadîs
olarak vermemizin sebebi, bunların aynı kaynaklarda farklı hadîs gibi
bulunmasından dolayıdır. ‘Abdürrezzâk’ta (211/826) soru meçhul sîgasıyla
sorulmuştur. İfade “Hz. Peygamber’e soruldu” şeklindedir ve soruyu soran belli
değildir. İbn Ebî Şeybe’de (235/849) hadîsin senedinde sahâbî râvî
hârîcindekilerde farklılık vardır. Bu farklılık metne “sabahın olmasından
korktuğunda veya sabah olmasını hissettiğinde” şeklinde yansımıştır. 15.
hadîsin Tayâlisî’de (204/819) geçen versiyonunda hadîsin hangi sebepten
söylendiği mevcut değildir. Hadîs, Hz. Peygamber’den merfu bir şekilde
verilmiştir. Yani hadîs “Vitir gecenin sonunda tek rekâttır.” şeklinde yer
almıştır. Nesâî’de (303/915) ise, aynı bâbta hadîsin sahâbî râvîsi hârîcinde
diğer râvîler farklı olmak üzere üç değişik şekildedir. Son verilen hadîste Hz.
Peygamber’e soru soran kişinin bir bedevi olduğu zikredilmiştir. 16. hadîste de
“namaz kılmayı bırakmak istediğinde”, farklılığı mevcuttur.
Genel olarak hadîslere baktığımız
zaman Hz. Peygamber’e bir sahâbînin (soru soranın İbn Ömer veya bir bedevi
olduğu) soru sorması üzerine, Hz. Peygamber’in bu ifadeleri söylemiş olduğunu
görmekteyiz.
İbn Ömer (74/693) anlatıyor: “Hz.
Peygamber’e çöl ahalisinden bir adam gece namazı hakkında soru sordu. Hz.
Peygamber (s.a.v) de, parmağıyla işaret ederek ikişer ikişerdir ve vitir de
gecenin sonunda tek rekâttır.” buyurdular.
[Ebû Dâvud, Vitr, 3]
[TAYÂLİSÎ, Müsned, I, 163; EBÛ DÂVUD, Vitr, 3 (hno:1421); NESÂÎ,
Kıyâmu’l-Leyl, 34 (hno:1692)]
Abdullah b. Ömer Hz. Peygamber’in
şöyle buyurduğunu naklediyor: “Gece namazını iki rekât, iki rekât kıl. Bitirmek
istediğin zaman tek rekât olarak kıl. Böylece kıldıkların vitir yerine geçer.
[Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl, 35 (II,
191)]
[BUHÂRÎ, Vitr, 1 (hno:993); TİRMİZÎ, Vitr, 8 (II, 248); NESÂÎ,
Kıyâmu’l-Leyl, 35 (II, 191¬192)]
Sa‘d b. Hişâm (90/709)
mü’minlerin annesi Hz. Aişe’ye gelerek, Rasûlullah’ın vitrine dair soru sordu.
Hz. Aişe’de şöyle cevap verdi: “Rasûlullah (s.a.v) geceleri sekiz rekât namaz
kılar, dokuzuncu rekât olarak da vitri kılardı. Daha sonra oturduğu yerden iki
rekât daha namaz kılardı. ”
[Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl, 43]
[TAYÂLİSÎ,
Müsned, I, 165; NESÂÎ, Kıyâmu’l-Leyl, 41 (II, 200)]
İlk dört râvîsi aynı olan ve iki
yerde tespit edebildiğimiz bu rivâyet Tayâlisî’de (204/819), Hz. Peygamber’in
altı rekât namaz kıldığı, yedinci rekât ile de vitir namazını eda ettiği ve daha
sonra oturarak iki rekât namaz kıldığı, şeklindedir.
Ebû ‘Ubeyde rivâyet etti ve dedi
ki: Hz. Peygamber (salla'llâhü aleyhi ve sellem), “Ey Kur’an Ehli vitir
kılınız, muhakkak ki Allah birdir ve teki sever.”buyurunca bir bedevi, Allah
Resûlü ne diyor dedi. Hz. Peygamber (salla'llâhü aleyhi ve sellem) de, “Senin
için ve arkadaşların için yoktur. ”buyurmuşlardır.
[İbn Ebî Şeybe, el-Musannef,
II, 198]
[‘ABDÜRREZZÂK, el-Musannef, III, 4 (hno: 4571); İBN EBÎ ŞEYBE,
el-Musannef, II, 198; DÂRİMÎ, Salât, 209 (II, 371); İBN MÂCE, İkâme, 114 (hno:
1169); EBÛ DÂVUD, Vitr, 1 (II, 327)]
“Allah tektir ve teki sever” hadîsi değişik
kaynaklarda çeşitli arka planla rivâyet edilmiştir. Hadîslerin râvîlerinin
genel olarak benzer olması hadîslerin tasnîfinde önemli bir sebep olmuştur.
Dârimî (255/868) dışındaki rivâyetlerde, ilk üç râvî tabakası aynıdır.
‘Abdürrezzâk’taki (211/826) hadîs buradaki metinle aynıdır. Diğer metinlerde
sadece “Allah tektir ve teki sever.” şekliyle yer almıştır.
Ebû Seleme dedi ki: Hz. Aişe’ye
Hz. Peygamber’in namazını sordum. Şöyle dedi: “Allah Resûlü onüç rekât kılardı.
Şöyle ki, ibtida sekiz rekât kılardı. Sonra bir rekât vitir kılardı. Sonra
oturduğu yerde iki rekât kılar, oturarak kıldığı bu iki rekâtta rukûa varmak
istediğinde ayağa kalkıp akabinde ruku’
ederdi. Sonra sabah namazının ezanı ile ikameti arasında iki rekat kılardı.”
[Müslim, Musâfirûn, 126]
[TAYÂLİSÎ,
Müsned, I, 165; MÜSLİM, Musâfirûn, 120]
Hz. ‘Âişe anlatıyor: “Hz.
Peygamberin namazı geceleyin on rekâttı. Bir rekâtla da vitir kılar ve sonra
sabah namazının iki rekâtını (sünnetini) eda ederdi. Onüç rekât işte bunlardır.
[Muslim, Musafirun, 128]
Tek Rekât Kılınması İle İlgili Hadîslerin Tahlili
İbn
Ömer’den rivâyet edilen ve Hz. Peygamber’in geceleri, ikişer ikişer namaz
kıldığını belirten hadîste, soru sorma işleminin birkaç kez meydana gelmesi
mümkündür. Kaynaklardaki rivâyetin birinde soru soran kişinin bir bedevi olduğu
ifade edilirken, başka bir rivâyette ise İbn Ömer olduğu söylenmiştir. Hz.
Peygamber’in, ikişer ikişer ifadesini kullanmasının sebebi, soru soran kişinin
vitir namazının rekâtlarının sayısını öğrenmek istemesindendir. Bu ifade gayrı
munsarıftır ve namazın nasıl kılınması gerektiğini, onun sayısını belirtir. İbn
Ömer, başka bir hadîsinde ise bu ifadenin her iki rekâtta bir selam vermek
süretiyle kılmak olduğunu belirtmiştir. Zemahşeri (538/1143), bu ifadenin
tekrar edilmesinin sebebinin, o ifadenin denkliğini ve vasfını te’kid için
olduğunu söylemiştir. Çünkü o ifade, ona göre dört defa ikişer ikişer
manasındadır. Aynî (855/1451) ise buradaki ifadenin her iki rekâtta bir
teşehhütte bulunmak anlamına geleceğini söylemiştir.[1]
Hanefîlerin görüşleri de bu doğrultudadır.
Cumhur
uleması ve Hanefî imamlardan İmam Muhammed ve Ebu Yûsuf, Hanefîler’de fetvaya
esas olan yukarıdaki görüşü kabul etmemişler ve gece namazlarının ikişer ikişer
kılınacağını söylemişlerdir. Hanefîlerin ikişer ikişer ifadesinde, her iki
rekâtta bir teşehhütte bulunmak hükmünün ise bir te’vil olduğu söylenmiştir.
Çünkü hadîste her iki rekâtta bir teşehhüt etmekten değil, farz namazların
dışında kalan diğer namazların iki rekâtta bir selam verilerek kılınmasından
bahsedilir.[2]
Bu rivâyetin bazı farklı versiyonlarında “gündüz” ifadesinin ziyade edildiğini
görmekteyiz. Bu ifade mevkuf bir ifadedir ve sadece gece kavramının
zikredildiği rivâyetler, her iki kavramında zikredildiği rivâyetlerden sened
bakımından daha sahîhtir. Gündüz kavramının da ziyade edildiği bu rivâyetlerde
râvîlerden birinin merfu ile mevkûfu karıştırmış olması muhtemeldir. Bu ziyade
sahîh değildir ve şazz bir ifadedir.[3]
İbn
Ömer tarafından rivâyet edilen bu hadîs mezhepler tarafından nafile namazların
nasıl kılınacağıyla ilgili fıkhî hükümlerin de temelini oluşturmaktadır.
Hanefîler’e göre nafile namazlar her iki rekâtta bir teşehhüt yapılarak, dört
rekât şeklinde kılınır. Diğer mezhepler ise bu ifadenin lâfzî hükmüyle amel
etmişler ve her iki rekâtta bir selam vererek nafile namazların kılınacağına
hükmetmişlerdir. Cumhur ulemasının vitir namazını kılarken çift rekâtların
sonunda selam verip, kalan tek rekâtı da ayrı kılmalarının temelinde bu hadîs
yer almaktadır. Hadîsin senedi her iki tarafça da sahîh olarak nitelenmiştir.
Buradaki ihtilafın sebebi hadîste geçen “ikişer İkişer” ifadesinin farklı
yorumlanmasındandır.
Cumhura
göre, vitir namazını selam vererek kılmak faziletlidir. Kaç rekât kılınırsa
kılınsın vitir namazında en son kılınan tek rekâtla daha öncesinde kılınan çift
rekâtlar arasında selam vererek kılmak daha faziletlidir. Çünkü Hz. Peygamber’den
rivâyet edilen ve onun selam vermeksizin vitir namazı kılmasıyla ilgili açık
bir rivâyet mevcut değildir. Muhammed b. Nasr, Hz. Peygamber’den selam vermeden
üç rekât vitir kılmasıyla ilgili açık bir delilin olmadığını ve bu konudaki
hadîslerin, Hz. Peygamber’in üç rekât vitir kılmasıyla ilgili olduğunu
söylemiştir. Hz. Peygamber’in tek rekâtla vitir kılmasından maksat, onun, daha
önce kılmış olduğu çift rekâta muzâf olmasıdır. Hanefîlerin selam vermeksizin
üç rekât vitir kılınmasıyla ilgili delilleri sahâbenin bu konudaki icmaına
dayanmaktadır.68 Tahâvî, vitir namazının üç rekât kılınmasıyla
alakalı âlimlerin ittifak ettiğini, lakin bu konudaki ihtilafların selam
vererek mi yoksa selam vermeden mi kılınacağı hususunda olduğunu belirtmiştir.69
İmam
Şâfiî’ye göre mekruh olmakla birlikte bir rekâtla vitir namazı kılmak caizdir. Vitir namazının bir rekât
kılınmasıyla ilgili hadîslerin senedleri sahîhtir.70 Bu rivâyetlerden
bazıları mürsel rivâyetlerdir; ama cumhur mürsel rivâyetleri hüccet olarak kabul
etmiştir. İbnu’s-Salah (643/1245), Hz. Peygamber’in tek rekâtla vitir
kılmasının, devamlı olan bir uygulaması olmadığını söylerken, İbn Hacer
(748/1448) tek rekâtla vitir namazı olmayacağını savunmuştur.71 İmam
Şâfiî’nin tek rekâtla vitir namazı kılınması konusundaki delili; Hz. ‘Âişe’den
(58/677) rivâyet edilen, “Hz. Peygamber’in geceleyin on rekât namaz kılması
ve bir rekâtla da vitir kılmasıyla” ilgili hadîstir. Ebû Hanîfe (150/767)
ise bu konuya daha bütüncül yaklaşarak tek rekâtla kılınan namazın sahih
olmadığını dolayısıyla da sadece bir rekâtla kılınan vitir namazının da caiz
olmayacağını söylemiştir.72
Bir
rekâtla vitir namazı kılmak, fecrin doğuşundan yani vitir kılmak için zaruri
vaktin çıkmasından korkan için bir ruhsattır.73 Bu konuda İbn Ömer’den
rivâyet edilen hadîs ise tek rekâtla da vitir kılınabileceğini göstermek
içindir.74 Ayrıca sahâbeden Osman b. Afvân, Sa‘d b. Ebû Vakkâs,
Zeyd b. Sabit, Ebû Mûsâ el-Eş’ârî, Hz. ‘Âişe (58/677),
İbn ‘Abbâs (68/687), ve İbn Zübeyr (73/692) de vitir namazının tek rekât
kılınacağını zikretmişlerdir.[4]
Bu
konuda yapılan tartışmalara baktığımızda şârihlerin mezhebî kaygılarını daha
açık bir şekilde gözlemleyebiliriz. Nevevî (676/1277), “Bizim
arkadaşlarımızdan hiç kimse tek rekâtla vitrin sahîh olduğunu söylemediğini,
ancak bunu Ebû Hanîfe, Sevrî ve arkadaşlarının söylediğini.” nakletmiştir.
Aynî ise Nevevî’nin bu sözlerini hayretle karşıladığını ve Medine Fukahası’nın,
vitir namazının tek selamla üç rekât kılınabileceği konusundaki fetvasını
zikrederek, Ebû Hanîfe, Sevrî ve arkadaşlarına yapılan bu atfın hata olduğunu
belirtmiştir.[5]
Muhtelif şekillerde kılınmakta olan vitir namazı, kaynağını Hz.
Peygamber’in uygulamalarından almaktadır. Kaynak aynı olmasına rağmen, vitir
konusunda müslümanlar arasında bir ihtilafın olduğu görülmektedir. Bu
ihtilaflar hadîslerin ya metninden ya da senedlerinden kaynaklanabilmektedir.
Burada şunu belirtmek gerekir ki, Hz. Peygamber değişik şekillerde vitir
namazını eda etmiştir. Nitekim bu farklılık hadîslere de yansımıştır. Ancak
mezhepler görüşlerini oluştururlarken bu farklılıkları belirtmeksizin vitir
namazı hakkında fıkhî hükümlerini ortaya koymuşlardır.
Vitir namazı hakkında ihtilafların çıkmasına sebep olan diğer bir husus da hadîslerin rivayet ediliş biçimleridir. Bu durum, ya hadîsin senedinden veya râvîlerin hadîsin metnine yapmış oldukları etkiden kaynaklanabilmektedir. Öncelikli olarak, bir hadîsin Hz. Peygamber’e aidiyeti hususunda bir anlam ifade edebilmesi için kaynağa götüren yolun yani senedinin sahih olması gerekmektedir. Râvîlerin hadîse yapmış oldukları idrac da hadîsler arasında ihtilafın kaynağı olabilmektedir. Râvî etkisine verebileceğimiz diğer bir tür olan, râvîlerin mevkûf veya maktu haberleri merfû gibi rivayet etmeleri, vitir konusunda ihtilafların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Vitir kavramının sözlük anlamına
bakıldığında sayısal bir teklikten bahsedildiğini görmekteyiz. Bunu, “bir”
manasına indirgeyebileceğimiz gibi üç, beş, yedi vb. şeklinde devam eden tek
sayılar olarak da anlamlandırabiliriz. Vitir kelimesinin kavramsallaşması
ile oluşan vitir namazı da bu farklılığa binaen değişik şekillerde
kılınmaktadır. Burada açıklamaya çalıştığımız diğer bir ifade de “değer” kavramıdır.
Hadîsler belli usüller
çerçevesinde kitaplaşıncaya kadar râvîler yoluyla kuşaktan kuşağa
aktarılmıştır. Hadîs usülünde bu aktarımın genel adı sened olarak ifade
edilmiştir. İkinci bölümde hadîslerin senedlerini zikrederek bu senedlerde
bulunan râvîleri hadîs kriterleri açısından incelemeye çalıştık. Bu bölümde
genel olarak ulaştığımız sonuçlar, cumhur ulemasının delil olarak kullandığı
hadîslerin diğerlerine göre daha sahih olduğu şeklindedir.
Hanefî âlimlerinin özellikle
vitir namazının keyfiyeti ile ilgili delil olarak kullandıkları hadîsler
râvîleri yönünden eleştirilmiştir. Bu konuda cumhur’un delilleri tercihe
şayandır. Hz. Peygamber’in vitir namazını kaç rekât ve ne şekilde kıldığıyla
ilgili hadîslere baktığımız zaman, bunların görünürde birbiriyle tearuz halinde
olduğunu görmekteyiz. Bununla beraber bu hadîsler sened bakımından sahih olarak
addedilmiştir. Dolayısıyla burada şunu belirtmeliyiz ki, Hz. Peygamber (salla'llâhü
aleyhi ve sellem) değişik şekillerde vitir namazını kılmıştır; ama onun genel
uygulamasına gelince bu konuda da cumhurun delilleri Hz. Peygamber’in genel
sünnetini ifade etmektedir. Vitir namazında kunut duası okunmasına dair
hadîslere baktığımızda Hanefîler’in delilleri kuvvetli olmakla birlikte, hangi
duanın okunması gerektiğiyle ilgili cumhurun delil olarak aldığı hadîsin sened
açısından tercih edilebilir olduğunu söyleyebiliriz.
Metin açısından hadîslere
baktığımız zaman, Hz. Peygamber vitir namazına özel bir önem atfederek devamlı
suretle bu namazı eda etmiştir. Dolayısıyla da bu durum ashab tarafından vacib
kategorisinde değerlendirilmiş ve o şekilde nakledilmiştir. Hz. Peygamber’in bu
namaza özel bir önem atfetmesi bu namazın onun şahsına vacip olması ile ilgili
olabilir. Bilindiği üzere bazı fiiller Hz. Peygamber’in şahsına farklı bir
hüküm ifade ederken ümmet için farklı hükümler ihtiva etmektedir. Vitir
namazını da bu konu çerçevesinde değerlendirebiliriz. Genel olarak Hz.
Peygamber ikinci rekâtın sonunda selam vererek üç rekât şeklinde vitir namazını
kılmıştır. Diğer uygulamaları ise vitir namazının o şekilde de kılınabileceğini
göstermek içindir. Hz. Peygamber’in kunut duası okuması konusuna gelince farz
namazlarda kunut duasını okumayı terk etmekle birlikte vitir namazında kunut
duasını okumaya devam etmiştir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki,
vitir namazı, problemli bir konudur.
[1] Ebû Hanîfe’nin ve Hanefî âlimlerin bu konudaki delilleri
için bk. ‘AYNÎ, ‘Umdetü’l-kârî, III, 403; AZÎMÂBÂDÎ, ‘Avnu’l-ma’bûd, IV,
295-297
[2] İBN HACER, Fethu’l-bârî, II, 479-480; SUYÛTÎ, et-Tevşîh,
III, 903; KANÛCİ, Ebu’t-Tayyib Sıddık b. Hasan b. ‘Ali, ‘Avnu’l-bârî, II,
90-91; İBN ABDİlBeR, el-İstizkâr,
V, 222-255; KADI İYAZ, İkmalu’l-mü’lim, III, 80-100; el-BÂCÎ, el-Müntekâ, I,
214-220; ZÜRKÂNÎ, Şerhu’z- Zürkânî, I, 228; ‘ALİ el-KÂRÎ, Mirkatü’l-mefâtîh,
II, 149; İBN ABDİLBER bu konuda ek bilgi olarak Evzâ‘î’nin ‘gece namazı ikişer
ikişer kılınır; ama gündüz kılınan farz namazların dışındaki namazlar ise
dörder rekâtla kılınacağını’ konusundaki görüşünü zikretmiştir.
[3] KANÛCİ, ‘Avnu’l-bârî, II, 91
[4] KİRMÂNÎ, Şerhu’l-Kirmânî, VI,
90-97
[5] ‘AYNÎ, ‘Umdetü’l-kârî, III, 404
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar