Print Friendly and PDF

Yüreğimde Açmış Gülü Soldurmam

Bunlarada Bakarsınız


125





سَوْفَ تَرٰى النُّـور قَبــْلَ اْلاُفُول                                                                 
 Sevfe tera’n-nuri kable’l-ufûl





يَهْــزَمُ  عسى بـه اَجْنـَاد غُـول                                                                    
    Yehzem İsâ bihi ecnâdi-gul 





سَوْفَ تَرى ظُـلْـمَتَـهـُـمْ تَجَــلَّى                                                                        
        Sevfe terâ zulmetehüm tecellâ
بـه هَلاَكُــهُــمْ عَلَــيْهـمْ يَـحـُول                                                                             
      Bihi helâkühüm aleyhim yahûl





سَوْفَ تَرى منْ غَـفـاَّرَيــْتَـهُم                                                                              
       Sevfe terâ mir Gaffâreytehüm
حيـنَ رآ هُ مـنْ قَـريبٍ يَـقُـولُ
Hine reâhü min karîbin yekul                                                             





سَوْفَ تَرى اَهْـل سمـآءٍ يُـجـئُ
Sevfe terâ ehli semâin yücîü      
 يَسْـجُـدُ بالطَّـوْع لَـهُ وَالْـقَـبُـولُ





Yescüdü bi’t-tav’i lehû ve’l-kabûl        
      سَوْفَ تَرى تُـرْبــَةً مصْريَّـةً                                                                            
  Sevfe terâ türbeten Mısriyyeten
تَـنْشَقُّ عَـنْهُ اَرْضه بلْـوُصُـول
Tenşakku anhü ardihâ bi’l-vusûl                                                    
سَوْفَ تَرٰى النُّـور قَبــْلَ اْلاُفُول





Şerîat-i Muhammediyenin nûruna kavuşulmasına yaklaşılmış olduğunu göreceksin.





يَهْــزَمُ  عسىٰ بـه اَجْنـَاد غُـول





Hz. İsâ aleyhisselâm Gulyabânin askerlerini hezimete uğratacak





Gulyabanî olarak basettiği Vani Mehmed Efendidir.





سَوْفَ تَرى ظُـلْـمَتَـهـُـمْ تَجَــلَّى





Onlarda karanlıkların tecellilerini görürsün.





بـه هَلاَكُــهُــمْ عَلَــيْهـمْ يَـحـُول





Helakları onları çevreler, kurtulamazlar.





سَوْفَ تَرٰى منْ غَـفـاَّرَيــْتَـهُم





Onları bağışlayıcılığını görürsün





Niyâzî-i Mısrî onları yine affedici olduğunu bildiriyor.





حيـنَ رآ هُ مـنْ قَـريبٍ يَـقُـولُ





Yakından görürsürsün ki sana söyleyen ilham eden,





سَوْفَ تَرٰى اَهْـل سمـآءٍ يُـجـئُ





Semâ ehlini inerken görürsün





 يَسْـجُـدُ بالطَّـوْع لَـهُ وَالْـقَـبُـولُ





Kabul ve istekli olarak secde ederler.





 سَوْفَ تَرى تُـرْبــَةً مصْريَّـةً





Mısrî’nin türbesi görürsen





تَـنْشَقُّ عَـنْهُ اَرْضه بلْـوُصُـول





Şakk olup ( şimşeğin göğü yarıp girmesi gibi ),  canâna ulaşmış.





 (Limni adasında) medfundur.





 





Burada İsâ olarak anlattığı durumlar Niyâzî-i Mısrî kuddise sırruhu’l-azizin İseviyet Makamında yaşadığı durumlardır.







Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar