Âşık Dertli
KOŞMALAR
1.
Hâl-ü hat rûyunde eylemiş tuğyan
Zaptetmek isterler hüsnün kişveri
Mülk-i Rûm fethine eylemiş ferman
Çekmiş taburları Hindû askeri
Cemâlinden kemâl oluptur izhâr
İbretle bakılsa bin nişane var
Resmolmuş alnında çifte Zülfikâr
Yâdeder gözlerin ism-i Hayder’i
Aşk odu’na düşüp ağlayan gülmez
El uzatıp hûn-ı giryesin silmez
Dânâ olan bilir, nâdanlar bilmez
Âşıkm gönlünde olan dilberi
Seni sevenlerle sen ülfet eyle
Kadrin bilmeyenden kaç nefret eyle
Perişan hâlime mürüvvet eyle
Ağlatma sevdiğim Dertli kemteri
2.
Gerçi esb-i nâze suvâr olmuşsun
Ne kaçar, ne kovar, ne tutulursun
Bir yüze gülücü mekkâr olmuşsun
Ne candan sevilir, ne atılırsın
' Riya sözlerine karnımız toktur
Gerçi mahbublukta akranın yoktur
ikrar pazarında metâ'ın çoktur
Ne alır, ne satar, ne satılırsın
Yetişir Dertli’ye sen eyledin nâz
Nedir bu ettiğin behey hiylebâz
Adam aldatıcı ey baş kumanbâz
Ne oynar, ne üter, ne ütülürsün
3.
Bana olan cefâ senden değildir
Benim kendi bahtım kara sevdiğim
Sana meyil vermek benden değildir
Gönül düştü nedir çâre sevdiğim
Bir gönce almışım cemâl bağından
Bülbül - veş yâd oldum gül budağından
Müjgân oklarından, hasret dağından
Ciğerciğim pâre pâre sevdiğim
Sen gibi cânâna kurban olursam
Terk-i vücûd, terk-i cihan olursam
Birgün de çeşminden nihan olursam
Garib Dertli diye ara sevdiğim
4.
Yürü gönül yürü dostundan kalma
Dâim hatırını soruver gitsin
Eski düşman sakm dost olur sanma
Arkasından bıyık buruver gitsin
Eğer arif isen dünyâdan el çek
Yalan meydan aldı, tükendi gerçek
Baktın bir düşmanın seni serecek
Sakalına piyaz veriver gitsin
Ey Dertli, bu âlem dost düşman olur
Kişi sevdiğine son pişman olur
Öfke baldan tatlı çok zebân olur
Hayr-et yüzün hâke sürüver gitsin
5.
Terk-i diyâr ettim elvedâ seni
Sevdiğim sağlıkla kal şimdengeru
Aşkın ile yaktın bu cân-u teni
Ki her dem ağlattın bil şimdengeru
Nâmerdi dilersen vasfına ermez
Ağlarım gözüme uykular girmez
Hakikatli yâr, dost size elvermez
Var başına sultan ol şimdengeru
Nâr-ı aşkın ile kül olup yandım
Ben seni kendime sâdık yâr sandım
Kahrını çok çektim, gayri usandım
Kafadârın olsun il şimdengeru
Kal benim sevdiğim hûrî isen de
Kişizâde değil, peri isen de
Yûsuf-û Ken'an’ın biri isen de
Yâr senden el çektim bil şimdengeru
Gel yeter cevrettin, bâri var öldür
Gözlerimin yaşı bulanık seldir
Dertli gideceği bir düşman ildir
Düşmandan intikam al şimdengeru
6
Sâkıyâ camında nedir bu esrar
Kıldı bir katresi mestâne beni
Şarâb-ı lâ'linde ne keyfiyet var
Söyletir efsâne efsâne beni
Ref’et mikâbını ey vech-i enver
Zulmette gönlümüz olsun münevver
Şarâb-ı lâ'Iimn lezzeti dilber
Gezdirir meyhâne meyhâne beni
Âşıkm çok belâ gelir başına
Tahammül gerektir adû taşına
Şem‘-i ruhsârma, aşk âteşine
Yanmakta seyretsin pervâne beni
Bakmazlar Dertli’ye algundur deyu
Hakikat bahrine dalgundur deyu
Bir saçı Leylâ’ya Mecıum’dur deyu
Yazmışlar defter-ü dîvâna beni
7.
Bâd-ı sabâ benim hasb-i hâlimden
Varıp nazlı yâre dedin, ne dedi?
Cünûn-ı aşk ile âşık-ı şeydâ
Geziyor âvâre dedin, ne dedi?
Ne vakt idi dost iline varışın
El bağlayıp dîvânına duruşun
Derd-mend Dertli’yi anıp soruşun
Gamzesi gaddâre dedin, ne dedi?
8.
Yâr neden hazzeder, neden hoşlanır
Bilmem güzel nenin müptelâsıdır
Gönül gâh söyünür, gâh ateşlenir
Ne çâre çekmeli aşk belâsıdır
Sefîne-i aşkın engine saldım
Girdâb-ı mihnette eğlenip kaldım
Yüzbin aman dedim, bir bûse aldım
Hâsılı ömrümün kan bahâsıdır
Canlar fedâ olsun ahû-veş göze
Hiç doymak olur mu bu şîrîn söze
Bin tekellüm ettik bakmadı yüze
Bilmem o yâr kimin âşinâsıdır
Dertli vazgeçer mi ol meh-cebînden
Yahşi haber aldım öz nesebinden
Verdiği ıbûseler lâ‘1-1 lebinden
îftâr-ı vasimin diş kirâsıdır
Ü.
Sevdâ-yı mahbuıbtan gönül usandı
Güzeller cefâdan niçin usanmaz
Demez ki üftâdem odlara yandı
Hak’tan hayâ kılmaz, kuldan utanmaz
Tîr-i müjgânlarm cana dayandı
Vücûdüm serapa kana boyandı
Feryadımdan halk-ı cihan uyandı
Dîde-i ikbâlim niçin uyanmaz
Ayaklar altında bıraktı sersem
Bari ölmeden bir vaslma ersem
Dertli hasretinle can verdi desem
Gelse, ■
mezarımı görse inanmaz
10.
Şur(a)da bir yavruya meyil aldırdım
N’ideyim gelmiyor yola anası
Bir tercüman gerek hâlim söyleyim
O zaman derdimden bile anası
Başıma getirdin olanca işi
Aslâ kurumaya gözünün yaşı
Dökülsün ağzında kalmasın dişi
Bana ideceğin ola-anası
Mâil oldum kaşı ile yüzüne
Mevlâm illet versin iki gözüne
As’â kötü söyleyemem kızına
Dilerim Mevlâ’dan bula anası
Bu Dertli hicranım böyle giderse
Dinleyin ağalar dil ne söylerse
Eğer ki kızım bana verirse
Ol zaman duâlar ala anası
11.
Şöyle zayıf etti çille-i aşkın
Gözlere görünmez oldu bu tenim
Düştü iç iklime gülle-i aşkın
Yıktı, harâb etti burc-u bedenim
Bir göncedir hüsün gülistanında
Bülbüller cem'olmuş çevre yanında
Eğer can verirsem âsitânında
Sarı perçemiyle diksin kefenim
Sevdiğim bir tane, meftun şenindir
Dertli aşka feda can-ü tenindir
Sorarlarsa şu mehpâre kimindir
Vallâhi benimdir, billahi benim
12.
Mürüvvet kılsan a behey bî-vefâ
Âşıklar yolunda hamyâze çekmiş
Evrâk-ı hüsnüne Vâcib Te'âlâ
Rişte-i cânımdan şîrâze çekmiş
Görmedim âlemde emsâlin güzel
Vasfın (i)çin yazmıştım nice bin gazel
Kaşların nakşeden Nakkâş-ı ezel
Perkârlar çevirmiş, endaze çekmiş
Câm-ı mey yollamış nûş etsin deyu
içsin de hatırın hoş etsin deyu
Nâle-vü fer yâdım gûş etsin deyu
Hüseynî perdesin Hicaz’a çekmiş
Aşkı bana vermiş fikretsin deyu
Baksın cemâlime şükretsin deyu
Ehl-i aşk olanlar zikretsin deyu
Dertli aşk defterin beyaza çekmiş
13.
Aşık olan gezer gurbet illeri
Böyledir mürşidden icazetimiz
Sıdk ile tutmuşuz tevekkül bâbın
Gün begün artmakta kemâlâtımız
Âşıklar ta'netmez yoksulu, bayı
Gönülde bir tutar bay-ü gedâyı
Esîr-i aşk olan bilmez safâyı
Bizim gam çekmektir sefahatimiz
Dertli gurbet ilde kaldı bî-hemtâ
Görünmez gözüne cevher-i yekta
Recâm budur sana Hazret-i Mevlâ
Nâsib et bizlere vilâyetimiz
14.
Gönce üsküflendi gülşen donandı
Gül kadrin bülbül-i şeydâya sorun
Saltanat-ı şitâ odlara yandı
Murglar zârını sahrâya sorun
Nâzenîn ömürümüz etmekte mürûr
Kul mudur dost aşkı etmemiş zuhûr
Kaplamış etrâfın vuhûş-ü tuyûr
Mecnûn’un hâlinden Leylâ’ya sorun
Candan bir dost desen bin sevab değer
Kul mudur dost aşkı olmayan meğer
Dertli’yi uslanmaz derseniz eğer
Keyfiyet-i aşkı Mevlâ’ya sorun
15.
Çıkarma sevdiğim kenâr-ı festen
Açmasın sinemde yâre perçemin
Kesti beni tâb-ü derman, nefesten
Eylemez derdime çâre perçemin
Aşkınla âşıklar n’eylesin, n’etsin
Başın alsın kangı diyara gitsin
Cem'olup hacılar ziyaret etsin
Kisve-i beyt gibi kara perçemin
Mukavves kaşların san'at-ı Yezdân
Bu güzellik sana Huda’dan ihsan
Bir telini zâyi‘ kılsan nev-civan
Bağrımın başında ara perçemin
Gönül ülfet etmez gayri ferd ile
Değil nâmerd ile dahi merd ile
Dîvâne Dertli’yi böyle derd ile
Berbâd eder vara vara perçemin
16.
Çekmiş keşidesin vurmuş okların
Almışlar sînemi nişan kaşların
Hânümânm harâb etti çokların
Verdi her gönüle nişan kaşların
Can telef etmeye kasdı var gibi
Baş başa vermişler çifte mâr gibi
Yed-i Hayder’deki Zülfikâr gibi
Vermez Rüstem’lere eman kaşların
Âşık öldürmeye tedbir ettiler
Yazdılar fermanım temhir ettiler
Tatâr-ı gamzenle elıbir ettiler
Kılmaya dil mülkün vîrân kaşların
Cevrindir hatırım nâşâd eyleyen
Lûtfundur harabım âbâd eyleyen
Dert-mend Dertli’yi berbâd eyleyen
Şûhâne bakışın, keman kaşların
17.
Yağma edip akl-ü fikrimiz aldı
Bir nâzik edalı elvanlı güzel
Yeni baştan bizi sevdaya saldı
Ahû gözlü, bir ak gerdanlı güzel
Bir kûh-ü sahrâya konmuş obası
Geşt-ü güzâr ettim dağı, ovası
Şehir dilberinin çoktur edâsı
Aşirette molla ünvanlı güzel
Hüsnü meh-i Şa*ban, tal'ati Receb
Cihâna gelmemiş böyle gonce-leb
Aklı zâhir, kendi bir âlî-neseb
Sağ olsun Dertli’ye dermanli güzel
18.
Bahar seli gibi dağlar (başında
Gör nice torlandıra, nice bulandım
Bir dâr-ı şifâdan boşanmış giıbi
Sürüyüp zinciri hayli dolandım
Ömrüm helâk ettim dehrin peşinde
Yüzibin çille vardır her bir işinde
Hicran ocağında, aşk âteşinde
Ciğer-kebâb oldum, gör, nice yandım
Gâhi sâil gibi düştüm yollarda
Gâh Mecnûn-kıyâfet gezdim çöllerde
Bir kısmet cem'ine gurbet illerde
Çok meşakkat çektim, çok yuvarlandım
Bıktım o sofunun ibâdetinden
Geçtim o tekkenin kerametinden
Usandım mürşidin icazetinden
Çille-i felekten bezdim, usandım
Himmeti bu imiş bize pirlerin
Hizmetini ettim nice mirlerin
Hayli müsellem’in, çok vezir’lerin
Sayesinde bir Dertli’lik kazandım
19.
Aşk ehline derman sordum âlemde
Ne Eflâtun bilir, ne Lokman yazar
Erbâb-ı aşk olan kalır mâtemde
Anların ahvâlin perişan yazar
Bulunmaz âlemde böyle dilrubâ
Aşk-u mahabbeti başlara belâ
Münkiri öldürmek sevabdır, amma
Zâlim kadı üstümüze kan yazar
Dertli aşk yolunda olmuştur gulâm
Mastur cebininde harf-i Eliflâm
Hâkimler hakkında vazamaz î‘lâ.m
Yazarsa fermanım Âlîşan yazar
20.
Bakıp raıhmeylemez çeşmim yaşma
Durmaz cefâ eder nev-civan bize
Böyle derd vermesin kullar başına
Çün ezelî vermiş Lâmekân bize
Keman kaşlarına ezel mailim
Bir lâhza görmesem aklı zâilim
Bir gün değil beş-on güne kâilim
Etmesin bu çevri her zaman bize
Câme-i sabrımı odlara yaktı
Mahabbet kemendin boynuma taktı
Yalın ayak, keçe külâh bıraktı
Gör ne etti âdil Âlîşan bize
Taksimde dert düştü dil (i) nâşâdıma
Anın için Dertli denmiş adıma
Ne yâre hayrım var, ne evlâdıma
Âhir haram oldu hânüman bize
21.
Bin pend-ü nasihat eyledim sana
Gönül düşme dedim bî-vefâlara
Sen gûş-ı huşunu vermedin bana
Uğrattın başım bin belâlara
Vaktin dilberinde namus, âr olmaz
ikrarında sabit, berkarar olmaz
Aldatırlar seni sana yâr olmaz
Gönül ne inandın dilrubâlara
Bağda gönce olmaz gül-femi gibi
Çıkarır dîdeden göz nemi gibi
Atar baştan seni perçemi gibi
Teslim olur başka âşinâlara
Münafık sözünü gûş etme beyim
Hâtır-ı mahzûnura incitme beyim
Derd-mend Dertli’ye cevretme beyim
Zira dayanmayız bu cefâlara
22.
Hicrânınla uyku girmez gözüme
Bî-devlet ser ister yâr kucağını
Değmiş bâd-ı sabâ perişan etmiş
Deste deste duran zülfün bağını
Candan hayranıyım o nev-civânm
Sinem nişanesi ebrû-kemânın
Gülşen-i hüsn içre gönce fidânm
Şukûfeler almış soku sağını
Ayaklar altında Dertli bir kuldur
Ayarda cevherdir, bahâda puldur
Sâkî nöbet gözle câm-ı mey doldur
Badedir yandıran aşk ocağım
23.
Şairlik dâvasın sürme ey gönül
Huzûr-ı devlete âkılâne var
Benlik kapısından girme ey gönül
Bûs-eyle dâmânın dervişâne var
Düş râhma göz yaşların silerek
Gâhi ağlayarak, gâhi gülerek
Miktarın tanıyıp, haddin bilerek
Serkeşlik eyleme kâmilâne var
Ehli aşk olanın yüzü yerdedir.
Bu benlik dâvâsı aşka perdedir
Dedim ki Dertli’ye derman nerdedir
Dediler devletli Âlîşan’e var
24.
Baş keser kaddine servi gülşende
Hey kâmeti bâlâ seni görünce
Güller girye eder, gönceler hande
Ey ruhleri hamrâ seni görünce
Aşk ile bağrıma bastım taşları
Akıttım dîdemden kanlı yaşları
Zaptedemez kendin gönül kuşları
Koparır vâveylâ seni görünce
Zülfikâr resminde çekilmiş kaşlar
Ehl-i aşk hâlinden bilmeyen taşlar
Gülşen-i hüsnünde evrada başlar
Her bülbül-i şeydâ seni görünce
Mevc urur deryâ-veş dü çeşmim seli
Eser başımızda mahabfoet yeli
Açılmaz dehânı, söylemez dili
Derd-mend Dertliyâ seni görünce
25.
Cemâl'.n görünce ey gül-i râ‘nâ
Vücûdüm şehrine düştü velvele
Hasret-i hecrinle çekerim sevdâ
Sanki dil mülküne düştü zelzele
Dağılmış cihâna şöhretin, şânın
Murg-ı tûtî gibi söyler lisânın
Neş’e verir halka şîrîn zebanın
Düşer âlem içre hemen gulgule
Can alır cesetten ol keman-ebrû
Serâpâ vechinde leşker-i Hindû
Baş çıkarmış festen mâr-veş gîsû
Mûy-i müşkîn sarışmışlar tel tele
Gezer idik herdem bilmezdik nerde
Yanar aşk âteşi söyünmez serde
Unutma Dertli’yi gezdiğin yerde
Verme adûlarla câmm el ele
26.
Dün. gece seyrimde aşk pazarında
Gördüm cânân ile cana değiş var
Bir zaman meksettim kırklar dârında
Ne bundan geç derler, ne bir alış var
Bir şatranç düzerek yâr ile bile
Sürdün piyâde’yi atlar da gele
Ruh’u ruh’a verdin kaldık fil fil’e
Sakın ferz evinden şah’ma giş var
Candan sultanıdır Habib Dertli’nin
N’eylesin derdine tabilb Dertli’nin .
Yanıp yakıldığı garib Dertli’nin
Pek de boş değildir bunda bir iş var
27.
Hatırlayıp sorar m(ı) ola hâlimden
Kirpikleri kara, kalem kaşlı yâr
Zikr-ü fikri gitmez benim dilimden
Anadan gülmedik garib başlı yâr
I'sb i aşka suvar olsam yarışmaz
Hûn-ı dîdem deryalara karışmaz
Çoktanberi küsülüdür barışmaz
Benim ile mercimeği taşlı yâr
Dertli seril sefil gurbet illerde
Beyhude şöhreti gezer dillerde
Paşam gelir deyu gözü yollarda
Elleri kınalı, gözü yaşlı yâr
28.
Haraba kul olduk ibezm-i Âdem’de
Âbâd olsak da bir, olmasak da bir
Düştük çâre nedir dâme âlemde
Âzâd olsak da bir, olmasak da bir
Aşk odu’na yanmış ciğer-kebâbız
Hecr ile giryânız, dîde pür-âbız
Yapılmış, yıkılmış hâne-harâbız
Bünyâd olsak da bir, olmasak da bir
Biz Şîrîn elinden aşk meyin içtik
Hak ile bâtılı farkedip seçtik
Varlık dağlarını deldik de geçtik
Ferhâd olsak da bir, olmasak da bir
Ey Dertli âlemde biz şâiri diliz
Hak’tan, hakikatten' âgâh-ı diliz
Tarîk-ı esrâra ervâh-ı diliz
îrşâd olsak da bir, olmasak da bir
29.
Şarâb-ı lâ’linin lezzeti d'lber
Ne Âb-ı Kevser’de, ne Zemzem’de var
Mûcize enfâsm ey verd-i ahmer
Ne Mesîhâ’da var, ne Meryem’de var
Bu edâ, bu etvar, bu servi kamet
Nedir bu şendeki yosma kıyâfet
Bu atâ, bu ıhürvet, böyle sehâvet
Ne Bermekî’de var, ne Hâtem’de var
Nedir Dertli sende bu şîrîn sözler
Bu şîve, bu cilve, bu nâzik nazlar
Bu keman ebrûlar, bu kara gözler
Ne hûrî, peride, ne âdemde var
30.
Bir yere cem'olmuş beş-on âşıklar
Biribirleriyle meydan ederler
Dönmez ikrarından kavle sâdıklar
Mahabbet sırrını pinhân ederler
Olsaydım anların dânnda ıberdâr
Muhabbetleriyle olduk târümâr
Oniki koyunum, ondört kuzum var
Gönül yaylasında cevlân ederler
Dertli dertlerine düşeldenberi
Gâıhî geri gider, gâhî ileri
Çağırsan münkiri gelmez içeri
Mahabbete kuru bühtân ederler
31.
Aşıkları diyar diyar gezdiren
Başta siyah perçem-(i) perîşâmndır
Kemâl-i mahbubluk hatmolmuş sende
Hâllerin Yûsuf’tan bir nişânındır
Bir Mecnûn misâli bir aklı zây(İ) im
Bîr miskin - kıyâfet, bir bî-nevâyım
Han değilim, şah değilim, gedâyım
Gedâya mürüvvet senin şânındır
Çoktanberi âsitânm beklerim
Derd üstüne gam-ı hicran eklerim
Verme rüzgâra yâr emeklerim
Dert-mend Dertliyâ dervişânındır
32.
Sefîne-i kalbin engine salma
Aşk bahrinde rüzgâr eser demişler
Gark olup girdâb-ı mihnete dalma
Gemisin kurtarmak hüner demişler
Rızk için teessüf çekme âlemde
Rezzâk ismi varken levh-ü kalem’de
Usrün yüsrü vardır, kalma elemde
Attan inen yine biner demişler
Sen hakkına râzı olman(g) mı Dertli
Çün geldin cihâna ölmen (g) mi Dertli
Nahnü Kasemnâ’yı bilmen (g) mi Dertli
Hak’tan ne gelirse kader demişler
33.
Sâkî sunma bize mey-i engûru
Canlar câm-ı pîr-i mugandan kanık
Dost ilinden düştük gurbet illere
Hecr ile gözlerim kana bulanık
Gider gıll-ü gışım, gönlüm sâf eyle
Mâsivâ gussesin bertaraf eyle
îmânın yok amma gel insaf eyle
Aşkınla âşıklar candan usanık
Vâsıl olan var mı hiç visaline
Akl-ü fikir ermez bir kemâline
Âfitâb hüsnüne, hub cemâline
Var mı Dertli gibi abası yanık
34.
Bir zamanlar gezdim sulb-i pederde
Kereme uğradım kâna yetiştim
Bir zaman meksettim rahm-i mâderde
Vücûd hâsıl ettim câna yetiştim
Erba‘-anâsır’dan olundum tert'b
Üstâdım Hudâ’dır eylemiş terkib
Ben ana kul oldum ol bana habib
Hâk idim şekl-i insana yetiştim
Hak mi'manm oldu, kuruldu binâm
El ayak parmaklar yapıldı tamam
Dokuz ay dokuz gün olunca hitam
Vakt erişti bu cihâna yetiştim
Dertli, Hak’tan nutuk geldi dilime
Tarîkatten bir yol geçti elime
Hakikatten su bağlandı gülüme
Katre idim bir ummana yetiştim
35.
Girdâb-ı mihnette kapandım kaldın
Vermedin bir yandan ses, kara bahtım
Anladım gafilsin uykuya daldın
Deli poyraz gibi es, kara bahtım
Alemde bir candan korkulmaz iken
Pençenden kimseler kurtulmaz iken
Arslana, kaplana yırtılmaz iken
Dedirttin tilkiye pes, kara bahtım
Dertliyâ çıkar mı bu işin ucu
Şimdi farkeden yok altunu, tuncu
Evvel beğenmezdim mesti, pabucu
Verdirdin çarığa mes(h), kara bahtım
36.
Ben senin aslından aldım haberi
Âşıklık bilmezsin, densizlenirsin
Nâfile söylenip üste eş'ârı
Geçip üst yanlara şehbazlamrsın
Bir yerde kurarlar bezm-i dîvânı
Ararsan görünmez mahbub-(ı) zamânî
Kimden ezber ettin sen bu yalanı
Güzeli sevdikçe elfazlanırsın
Yutabilir misin sen bu lokmayı
Öğretirler sana ders okutmayı
incecik eğirip sık dokutmayı
Gider kahvelerde kurnazlanırsm
Dertliyâ gevherden çekme hesâbı
Âşık’m yanında var mı cevâbı
Okuyabilmezsin İncil kitabı
Hemen Aynaroz’da papaslanırsın
37.
Şarâb-ı ledüıı’den içeldenberi
Ayılmadım gitti mestânesiyim
Bî-hûş olup candan geçeldenberi
Serseri gezerim efsânesiyim
Meylim yok cihanın külli varında
Destimi gezdirmem kisıb-ü kârında
Şem‘-i ruhsârında, aşkı nârında
Gece gündüz yanan pervânesiyim
Rahmeyle hâlime eyleme azâb
Kudret yok vermeye suâle cevab
Ey cebini hurşid, hüsnü mâh-'tâb
Zincîr-i zülfünün dîvânesiyim
Dertli tellâlıdır bâzâr-ı aşkın
Kulu kurbanıdır kerrâr-ı aşkın
Aşkı bünyâd eden mi‘mâr-ı aşkın
Ta'mir kabûl etmez vîrânesiyim
38.
Minnet eyledikçe aksine döner
Etmeyelim çarh-ı devrâna minnet
Geceler mahabbeıt şem'ası yanar
Hâcet değil mâh-ı tâbâna minnet
Ezberden okuduk aşk kitabını
Anladık sofunun her sevâbını
Sâkî sundu bize hayat âbını
Kalmamıştır Ab-ı hayvan’a minnet
Mü’minler işine münafık şaşa
Münkirler başını ko vursun taşa
Kanâat tacını giyince başa
Ne sultana minnet, ne hâna minnet
Erenler ıbezmine girmez nâ-mahrem
Bu yolda baş veren olurmuş mahrem
Dost derdinden buldu derdine merhem
Dertli etmez gayri dermana minnet
39.
Makbûl-ü mergûb-ı Mevlâ olursun
Aşk ile dökersen eğer kanla yaş
Giderek ârif-i dânâ olursun
Tevekkülde karar edersen kardaş
Bize cevreyleyen devr-i felektir
Münafık derûnu demirden pektir
Renkte bir cevherin zâti gerektir
Surh ile lâ‘l olmaz herbir kara taş
Ko cefâ eylesin habib, Dertli’ye
Tek derman etmesin tabib, Dertli’ye
Miskin Beypaaar’h garib Dertli’ye
Kimi ak kiilâh der, kimi kızılbaş
40.
Bâb-ı ihsânından inâyet eyle
Karıştırma herbir eşyâya beni
Bakma isyanıma merhamet eyle
Ulaştır meaızil-i âlâ’ya beni
Küm buyurdun her eşyayı yetirdin
Mevcûdâtı kemâline getirdin
Yaptın Ars-u kürsî kendin bitirdin
Düşürdün tükenmez kavgaya beni
Dertli’ye tükenmez nice dert verdin
Ne çekmeye sabır, ne gayret verdin .
Ne saltanat verdin, ne devlet verdin
Ya, niçin getirdin dünyâya beni
41.
Hamdiliriâh esti nesim yelleri
Gitti şitâ geldi fasl-ı nevlbahar
Zümürrüd-renk oldu çemen illeri
Şukûfeyle tezyin oldu her diyar
Sarı çiğdem evvel geldi dünyâya
Menefşe baş eğip durdu duaya
Seherde bülbüller başlar nevâya
Seçerler semerler verir berk-ü bâr
Hâk’ten su yürüdü her bir dirahta
Sünbül saçaklandı garkoldu Tahta
Husrev-i gül geçti oturdu tahta
Üsküflü gönceler Hürmüz tâç-dâr
Şiddet-i şitâdan çok çektik zârı
Hele bihamdillâh kurtardı Bâri
Ey Dertli medheyle sen nevbahârı
Cihâna bir zînet verdi Kirdikâr
42.
Kirâmen kâtibîn hâme-i Kudret
Yazmış almanıza kara yazılar
Bir taraftan gurbet, derd ile mihnet
Âh ettikçe yaralarım sızılar
Aksine dönmekte bu çarh-ı devran
Bilmem bu sözümde var mıdır noksan
Biz gurbet ilinde sefil, serkerdân
Bilmem ne hâldedir körpe kuzular
Dertli ölüm haktır, âsân demişler
Ölümden beterdir hicran demişler
Hubbü’l-vatan mine’l-îmân demişler
Gönül ol sebebden vatan arzular
43.
Hitâb-ı Elest’de, bezm-i ezelde
Sadâkatle ikrar verenlerdeniz
Gönül gezdirmeyiz gayri güzelde
Biz Ccmâlu’llâh’ı görenlerdeniz
Bir Kün emri ile halkoldu dünyâ
Bü kadar mevcûdât, bu kadar eşyâ
Nefhatün min rûhi dedikte Mevâ
Vücûd-i Âdem’e girenlerdeniz
Bin türlü derd ile bezet Dertli’yi
Gerek kısalt, gerek uzat Dertli’yi
Bâb-ı velâyette gözet Dertli’yi
Yabancı değiliz, erenlerdeniz
44.
Sanma söfî bizim rûzemiz yoktur
Ramazan-ı aşkın sıyâmı’yız biz
Söyletme derûnda derdimiz çoktur
Dertte noksan değil, tamamıyız biz
Yoktur halâsımız, aşk esiriyiz
Memâlik-i aşkın şâh-ü miriyiz
Yetim âyeti’nin müfessiriyiz
Hel etâ dersinin imâmıyız biz
Dertten hâli değil dil (i)-nâşâdımız
Anın için Dertli kaldı adımız
Kıyâmete değin yok azadımız
Ali Muhammed’in gulâmıyız biz
45.
Vakti mürûr eder har âb ehlinin
«Meded senden ey şâh, ey şâh!» diyerek
Recâ halvetinde, niyaz babında
Geçti ömrüm «Eyvâh, eyvâh!» diyerek
Kavs-i kuzah gibi bükmüş belini
Habt-etmiş cihanın tutmuş dilini
Gözün göğe dikmiş, açmış elini
-Doğmaz m (ı) ola ol mâh, ol mâh!» diyerek
Dertli aşk yolunda olmuştur irşâd
Memâlik-i aşkı eyledi âbâd
Tîşesin taşlara ururdu Eerhâd
Bfetun’da «Allah, Allah!» diyerek
46.
Nûrdan mı yaratmış seni yaradan
İÂfet-i devrânım, sen safa geldin
Ayırdılar beni kaşı karadan
Zülfü perîşâmm sen safa geldin
Bu gözlerim seni görünce melek
Dîdelerim rûşen eyledi felek
Rûz ile şeb Hak’tan eyledim dilek
Güzeller sultânım sen safâ geldin
Beni Mecnûn etti ol saçı Leylâ
Bana aşkı veren Hazret-i Mevlâ
Deırd-mend Dertliyâ durma kan ağla
Ey şâh-ı hûbânım sen safâ geldin
47.
Nahnü kasemnâ’da taksimde Mevlâ
Bu noksan kısmeti bana mı verdin
İÂleme safâlar eyledin ‘atâ
Derd ile mihneti bana mı verdin
Geleli dünyâya rahm-i mâderden
Gönül şâd olmadı gamdan, kederden
Türlü serencâmlar geçirdik serden
Hep gam-u kasveti bana mı verdin
İçirdin feleğin câm-ı zehrini
Aldı gam leşken gönül şehrini
Yeter, bunca demdir çektim kahrım
Diyâr-ı gurbeti bana mı verdin
Bu nasıl tecellî bilmem ne hikmet
Serpilmiş âleme dâne-i kısmet
Dertli’yi gurbette koydun akıbet
Firakı, hasreti bana mı verdin
48.
Ayaklar altında bıraktı sersem
Her baktıkça senin âhû gözlerin
Düşer ser-pençe-i aşkına âlem
Süzüldükçe keman-ebrû gözlerin
Mir’ât-i Hudâ’dır o al ruhsârın
Kudret manzarası hüsn-i etvârın
Seb'ül Mesânî’de Sun‘-i Settâr’m
Saâdet ahteri meıh-rû gözlerin
Dertli aşkın ile böyle sersemdir
Bizlere verdiğin ne Câm-ı Cem’dir
Kirpiklerin sinan, kaşın Mülcem’dir
Şehid eyler beni âhû gözlerin
49.
Ervâıh-ı ezelde, evvelki safda
Elest ıhitâbında ben belâ dedim
Koyma beni anâsırda, hilâfda
Câmm cemâline mübtelâ dedim
Ruhlar aşk meyinden oldu mestâne
Kimi küfre daldı, kimi îmâne
Saf-be-saf olarak durduk dîvâne
Münkirler lâ dedi, ben illâ dedim
Ne çâre Kiin emri zuhûra geldi
Eşya ve mahlûkat hep zâhir oldu
Her ervâh kendini bu yolda buldu
îmân-u ikrarı ben sana dedim
Dertli çok hikmetten irşâd olmadı
Sensiz Mahşer yeri kiişâd olmadı
Çok nebiye vardım, imdâd olmadı
Şefaat kânısın Mustafâ dedim
50.
Gönül, ziyâ dursun gam zulmetinde
Kalk, aydınlık bir mekâna var yürü
Bağlanma münkirin bed mihnetinde
Himmet ehli bir sultana var yürü
Dosttan bir haber al, var, bir bilenden
Dinle ki ne söyler cânân ilinden
Âl-i Muhammed’i koyma dilinden
Bu aşk ile yana yana var yürü
Muhammed’in şevki rûz-i cezâdır
ÂI-ü bendesine sâhib-'atâdır
Hasan-ü Hüseyin Bedrü’d-dücâ’dır
Ağlayarak o dîvâna var yürü
Dedim ki bir pire : Ey pîr-i fâni
Pir dedi : Derdin ne, eyle beyânı
Dedim pire : Neır’de Dertli dermânı
Pirim dedi : Âlîşan’a var yürü
51.
Derd bî-hesab iken sıfırda kaldı
Bin derdi tarhetti bire ulaştı
O bir derd cihâm gümâna saldı
Gerçi birdir amma bine bulaştı
Yâri gördüm zülüflerin tararken
Tûl-i visal riştelerin sararken
Dâne-i vechinde kısmet ararken
Dil murgunun payı zülfe dolaştı
Dil Mâsivâ kaydin 'bırakıp yattı
ikilik heybesin boynundan attı
Erenler Dertli’yi bir pula sattı
Sürdüm ol yol kurb-i Hakk’a yanaştı
52.
Gülşen-i dehr içre gezme serseri
Sonra düşürürler tuzağa seni
Ne belâ çekmiştir sefil pederi
Getirinceyedek bu çağa seni
Terbiyeler etti beğlendirmeğe
Tûtî gibi seni söylendirmeğe
Gezdirip bağları eğlendirmeğe
Almıştır dâyeler kucağa seni
Saçın görse sünbül perişan olur
Gider aklı baştan dardağan olur
Güncelerin bağrı kızıl kan olur
Koymasın bâğbân her bağa seni
Noksansın Dertli’ye çaresâzlıkta
Yektasın a kuzuna her cambazlıkta
Gönüller çalmada, oyunbazlıkta
Sarmamış analar kundağa seni
DEVRİYE
Anâsır gömleğin giymezden evvel
Âzâde başıma hünkâr idim ben
Yemekten içmekten münezzeh idim
Manzar-ı Mevlâ’da envâr idim ben
Halk olmazdan evvel mülk-i melekût
Kimse kılmaz iken Mevlâ’ya sucûd
Arş-u kurs, levh, kalem olmazdan mevcut
İnd-i manevîde hem var idim ben
Ezel bî-dert idim bir Dertli oldum
Makam makam gezdim cihâna geldim
Kendimi ahsenü takvîm’de buldum
Hak ile vâkıf-ı esrâr idim ben
SEMAÎLER
1.
TAŞLAMA
Telli sazdır bunun adı
Ne âyet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Venedik’ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah’ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde
Abdest alsan, aldın demez
Namaz kılsan, kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde
İçinde mi, dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Kirişden bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde
&
Hav (a)landm mı telli turnam
Uçup gitme yele karşı
Zülüflerin tel tel olmuş
Döküp gitme ile karşı
Davlunbaza vur turayı
Dünden avladık burayı
Getir oğlan boz kulayı
Binem gidem yâre karşı
Şahinim var, bazlarım var
Ördeğim var, kazlarım var
Yâre tenha sözlerim var
Diyemem agyâre karşı
Dertli der ki dünyâ fânî
Seni seven n’eyler malı
Yakışmazsam öldür beni
Giyin yeşil ala karşı
SATRANÇ
Medhine meddah olalım
Husrevi hûbân güzele
Vasfına sözler bulalım
Dinleye, yârân güzele
Benzeyemez hûr-u melek
Hizmetine çektik emek
Dişleri zer-şâne gerek
Zülfü perişan güzele
Dayanamam nâzlarına
Tûtî gibi sözlerine
Çekme seza gözlerine
Kûhl-i Sifâhan güzele
Söyleme efsâne gibi
Bakması bigâne gibi
Şem'ine pervane gibi
Yan güzele, yan güzele
Söylese diller dolaşır
Bakmaya gözler kamaşır
Sırmalı kaftan yaraşır
Serv-i hirâman güzele
Yüzüne zer hızırie ile
Cebhe zeheıb düzme ile
Başta oya yazma ile
Yakışır elvan güzele
Ruhleri gül, gönce femi
Kendi aşiret Hâtem’i
Gezseler Rum-u Acem’i
Olmaya akran güzele
Servi sehî kametime
Kameti kıyâmetime
Gelse eğer davetime
Kesmeli kurban güzele
Emrine tâat edelim
Çevrine gayret edelim
Hâneyi halvet edelim
Bir gece mihmân güzele
Câm ile mey süzdürelim
Bezme şeker ezdirelim
Seyrederek gezdirelim
Bağ ile bostan güzele
Dertli
efkendeleriz
Vasfına gûyendeleriz
Can baş ile bendeleriz
Şimdi Âlîşân güzele
GAZELLER
1.
Yâri bil, ağyarı bil, aklın başında yâr iken
Fevt-i fırsat eyleme, fırsat yedinde vâr iken
Evvelâ Hak bâdehû devlet rızâsın hoş gözet
İltif ât-ı hazreti Sultan Mecid derkâr iken
Âleme cûd-ii sehânı kimdir inkâr eyleyen
Gül gibi pertev salan hüsnünde şems izhâr iken
Gayre göstermek ne hacet defter-i a'mâlimi
Sen mürüvvet mâdeni sancakta defterdâr iken
Böyle dermân etmemek lâyık değildir şanına
Dergehinde Dertli-i bîçâreniz bîmâr iken
2.
ikbâle zevâl erse ne var, sende kemâl var
Mağrûr-ı kemâl olma ki ardınca zevâl var
Heribir kişinin tâli’i devlette bir olmaz
Bir lokması yoktur ki yesin bunca rical var
Ahvâl-i perişanımı sormazsın efendim
Vallahi beyim boynuna bu ;şde vebâl var
Bir başıma kalsam şehe, sultâna kul olmam
Vîrân kalası hanede evlâd-ü ‘iyâl var
Dûr olmayı ister mi kişi öz vatanından
Ey Dertli-i bîçâre bu esrarda ne hâl var
3.
Getir sâkî mey-i engûru el tutmaz, ayak tutmaz
Anı zâhid yasak ettiyse aşk ehli yasak tutmaz
Çıkup kürsîde vâ'iz tahta1 ar dövme, guluv etme
Harâbât ehli zirâ pendine asla kulak tutmaz
Ne denlû ettim ıtlak der isen kâzibsin ey sofi
Bu nefs-i pîrezen’den hiç gönül geçmez, talak tutmaz
İlişmen (g) Dertli-i bîçâreye derdiyle başrolsün
Anı dünyâ-vü uhrâ uğrular çalmaz, ulak tutmaz
4
Ok gibi hûblar beni yaydan yabâna attılar
Bilmediler kadrimi ehven bahâya sattılar
îd-i vuslatta güzeller bûse ıkrâr ettiler
Vermediler hâsılı bu gönlümü aldattılar
Biri Şîrîn, biri Leylâ bu iki pakızeıer
Kûhkenle Mecnıufu dağdan dağa atlattılar
01 kara gözlü güzeli bulmağa iz kestiler
Kelb rakib ol şûhu da tavşan gibi kanlattılar
Gördüler Ferhâd-ü Kays efsâne-i aşkım benim
Ben gelince adları zîr-i zemîne battılar
Hâniyâ vasfettiğin dilber senin Salih deyu
Dün gece ol dilberi bir badeye oynattılar
Gördüm ol hûrî-s:fat üJtet eaer ağyar de
Hasedinden Dertli’yi toplar gibi patlattılar
. 5
Kande görsem nâzenîn gec gec nigâh eyler bana
Taht-ı zülfe gizleyip vechin siyâh eyler bana
Bûseler ikrar eder, durmaz sözünde, tiz döner
Mevlivî’dir sevdiğim hergün külah eyler bana
Zülfü leylimdir, Cemâl-i pâki yârin güdüzüm
Bir yüzün şems eyleyip bîrin de mâh eyler bana
Halk-ı âlem âşkla rüsvâlığım seyretseler
Kâfi olsa hâlimi gördükte âh eyler bana
Mülk-i dilde hükmeder sultânıdır ben Dertli’nin
Her ne cevretse vefâdır, pâdişâh eyler bana
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar