Eşeklerin Yayıldığı Şu Yerden Ne Diye Çadırımızı Sökmeyelim
LXXV
Der forobend ki mâ âşık-ı in encomenîm
Tâ ki bâ yâr-ı şeker-leb nefesî dem bezenîm
Kapıyı ört; bu topluluğa âşıkız biz... kapıyı ört de şeker dudaklı
sâkî ile bir solukcağız nefes alalım, konuşup sevişelim.
Biz bu mecliste oldukça ne diye şarapla meze eksilecekmiş. Biz
yeşillikteyken selviyle ağustosgülü eksik olur mu hiç?
Sunduğun kadeh elimizde, havan başımızda. Hasan’ın da yort
savuluna boş vermişiz, Hasan’ın babasının da.
Meşalemiz sen oldukça gökyüzünün mumuyuz biz; değil mi ki seçilmiş
sâkîmiz sensin; biz de zamanın seçkin erleriyiz.
Tuzağının ipi bizi kuyudan kurtardı kurtaralı iple oynamaya
düştük, ipe eş dost kesildik.
Aklın da
aklısın, gönlün de gönlü; üstesine yüzlerce de cansın sen... Artık bize de
bedenin ipini örmemek gerek.
Mademki
gökyüzü damına bizim için çadır kurdular; eşeklerin yayıldığı şu yerden ne diye
çadırımızı sökmeyelim?
Zümrüdüanka’ya
benzeyen duayız sanki; gökyüzüne uçalım. Kaza, kader çavuşuna benziyoruz;
orduları kıralım, birbirine geçirelim.
Sele
benziyoruz, sense denizsin; uzak düşmüşüz senden; bu yüzden başımızı ayak
yapmışız; koşa koşa, yüzümüzü yerlere süre sürüy e yurdumuza yönelmişiz.
Bu yolda sel
gibi naralar atmadayız; yüzüstü akmadayız; kendi çevresinde dönen kokmuş su
gibi kendimize rehin olmamışız biz.
Hadi, tez o
koca sağrağı sun bana; fazla söyleme. Söyleyeceksen bile nimetlere gark olmuşuz
de, bu sözü söyle.
Tebrizli
Şems, lâ’l, akıyk sermayesidir; biz de o yüzden Bedahşan lâ’liyiz, Yemen
akıykıyız.
Kaynak: Cilt7/1
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan :
Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar