Print Friendly and PDF

Bu Aşk Ne Biçim Definedir

Bunlarada Bakarsınız

 


XXXII

Bezen on perde-i dûşin ki men ez nûş-ı tu mestem

Bedeh ey Hâtem-i âlem kedeh-i zeft be destem

Sun o dün akşamki şarabı; senin tatlı şarabınla sarhoşum. a âlemin Hâtem’i, elime bir koca sağrak sun.

A erlerin sâkîsi; bir soluk bile yüzünü çevirme benden; kadeh, şişe kırmadıysam sen de gönlümü kırma benim.

Elimde bir kadeh vardı, düşürdüm, kırdım; yüzlerce çıplak ayağı da kadeh kırıklarıyla yaraladım.

Senin şarabın şişeyle, kadehle sunulur; o yüzden de o şişeye taparsın... fakat benim şarabım üzüm cibresinden değil, ne diye şişeye tapacakmışım?

A gönül, iç can şarabını; sağ esen yat, uyu. çünkü derdin boynunu kestim, gamdan, gussadan kurtuldum gitti.

Gönlüm yücelere ağdı; bedenim aşağılara düştü. Çaresiz bir kişiyim ben; ne yücelerdeyim, ne aşağılarda.

Ne de hoş bir elmayım; dala asılmış kalmışım; ama taş atmanı da sabırsızlıkla bekliyorum. Elest sarhoşuysam Belâ’ya nasıl sabredebilirim?

Sen bana sor; bu aşk ne biçim definedir, içinde neler var? Bir de beni ona sor; ne söylüyor, ne biçim adam bu de.

Dere kıyısında ne yapıyorsun, ersen sıçra ırmaktan; sıçra da beni ara... çünkü ben ırmaktan sıçradım, çıktım.

Oturursan otururuz; kalkar gidersen, kalkar gideriz. sen yersen biz de yeriz; sen oturursan biz de otururuz.

Öylesine sarhoş bir davulcuyum ki sarhoş bir halde meydana çıkmışım; davulumu da bayrak gibi, tuğ gibi mızrağın ucuna takmışım.

Ne de hoşsun, ne güzel de kendinden geçmiş bir padişahsın. değil mi ki varlıktan kurtuldum; tekrar varlığa ne diye çekersin beni?

Kaynak: Cilt 7-2

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar