Cennet De Senin Buyruğuna Kul, Cehennem De; Bize Cenneti Cehennem Ediyorsun, Etme
LXXXI
Duydum ki sefere
çıkmayı kuruyormuşsun,
etme. Bir
başkasını sevmeye, bir başkasını dost edinmeye niyetlenmişsin, yapma.
Zaten dünyada
garipsin, eşin, benzerin yok, ne diye bir de gurbete düşeceksin? Hangi ciğeri
yaralanmışa kastediyorsun? Etme.
Bizden ayrılıp
yabancılara gitme; gizlice, hırsızlamaca başkalarına bakıyorsun, bakma.
(s. 119) A ay
yüzlü, gök bile senin yüzünden altüst olmuş; bizi yıkıyor, yerlere seriyor,
altüst ediyorsun, etme.
Ne diye vaad
ediyorsun, ne diye yemin ediyorsun? Yemini, işveyi kalkan ediniyorsun kendine,
yapma şu işi.
Nerde benimle
ettiğin ahit, hani bana verdiğin söz? Bu kulla ettiğin ahdi bozuyorsun, bozma;
verdiğin sözden dönüy orsun, dönme.
Ey tapısı
varlıktan da üstün ve yüksek olan, yokluktan da; varlık ülkesinden geçip
gidiyorsun, gitme.
Cennet de senin
buyruğuna kul, cehennem de; bize cenneti cehennem ediyorsun, etme.
Senin şeker
yurdunda zehirden eminiz, fakat tutuyorsun, o zehri şekere katıyorsun, katma.
Canım ateşlerle
dopdolu bir ocak sanki; yetmez mi bu yaptığın? Ayrılıkla yüzümü altına
döndürdün, sarardım soldum; etme.
Sen yüzünü
gizledin mi Ay bile derdinle kararır, Ay’ın tutulmasını mı istiyorsun, kastın
bu mu? Yapma.
Kırılıp darıldın
da sustun mu bizim de dudaklarımız kurur; ne diye gözlerimizi gözyaşlarıyla
ıslarsın? Etme şu işi.
Mademki âşıklar
topluluğuna tahammülün yok, ne diye aklını şaşırırsın, âşıklara hiç bakma, hiç
görme onları.
Pehriz yüzünden
hastaya helva vermiyorsun, tatlı bir yüz göstermiyorsun amma hastanı daha da
beter ediyorsun, etme.
Şu haramlar
yemeye alışmış gözüm güzelliğinin hırsızı; fakat canım benim, göz
hırsızına ceza
veriyorsun, verme.
Çek başını a yol arkadaşı, söz söyleme sırası değil; aşkın zaten
başı yok, hal böyleyken ne diye başını kesmeye kalkışıyorsun? Kesme.
Kaynak: Cilt 2
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy
GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar