Print Friendly and PDF

Dostlarımı Unutmam Ben

Bunlarada Bakarsınız

 


— Y — XII

Tanrı zevkinizi tertemiz, neşenizi daimî etsin, bizi de sizden uzak düşürmesin; dostlarımı unutmam ben, cefa etmek, mezhebim, yolum yordamım değil benim.

Kullarına sal gölgeni, çünkü her gecenin ay ışığı sensin; bir söz söyle, susma, dudakların pek şeker.

Sizden ayrıldım ayrılalı bir teselli bulamadım, haklarınızı unutmadım; hay aliniz hep gözümde, güzelliğiniz gizlenecek, unutulacak şey değil ki zaten.

Can bir süvaridir, beden bineğine binmiş, beden eşeği, baldırlarının altında onun; fakat şu canın, eşeğin altına girip bineklik yapması, çirkin bir şey.

Tanrı gözlerimizi aydın etsin, aç sın, ışıtsın, Rabbim bizi size kavuştursun; ah, bir ahdinizde dursanız da o alımla, o güzellikle, o yüzle gerdan kırarak gelseniz bize.

Hele şundan da geç de o muteber kadehi sun; gönül de o şarapla şu dağınıklıktan kurtulur, can da.

Doldur kadehi, sun; hele sabredin deme; sabır da tükendi a benim sevgilim, efendim, takvâ da.

Yeryüzü senin yüzünden yörük bir hale geldi, gökyüzü sana kul köle kesildi; iki dünya da senin yüzünden dirildi, canlandı; ne de gönüller alıcı meşrebin varmış, ne de canlar bağışlar bir içkiymişsin.

Dönmeye başladığı günden beri yerin ağzı göğe doğrudur, göğe açılmıştır; tıpkı onun gibi benim de maksadım, isteğim sensin, hatırımdan çıkmana imkân yok.

Gönül, şu dünyanın sebeplerine senin ümidinle düşmede; çünkü bütün sebepler senin elinde, sensin onları meydana getiren, sebep haline sokan.

* Gönüller senin yüzünden sebeplerle oyalanmada, halbuki haberleri yok ki sen o gönüllere yakından da daha yakınsın.

Efendim, kadehi rahibin oğlunun küplerinden doldur; a büyük er, a ikram, ihsan sahibi sâkî, güzelleş, neşelen, çal, çağır.

Hele sus artık, haydin deme, şarabın var, doldur, iç; mademki şu devletin gölgesindesin, ne diye kıvranıp durursun?

Kavim sarhoş oldu, susun da artık can nağmelerini dinleyin; ulaşın, kavuşun dosta, üst olmak, üstün gelmek için kavgaya, savaşa düşmeyin.

Kaynak: Cilt 3

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar