Nev’î-zâde Atayî ve Hamse'sinden
Cihanı aydınlatan güneş sevgidir.
Gönlü yakan ateş sevgidir.
Sevgi güneşinin ışığı gönlün ışığını yakar.
Sevgi gönül meyhanesinin
mestidir.
Mestlerin aklını başından o mey
alır.
Aşığı meye taptıran o içkidir.
Ondan içtikçe yanma yakılma
artar.
Aşk bahçesi ateşle terbiye olur.
Sevgi bulunmaz bir hazinedir.
Aşk oku, cana işler.
Kays, Leyla'sını bir yıl ayakta
beklemiştir;
…
Hindistan'ı zapteden büyük
hükümdar Gazneli Mahmud kendisine Ayaz'ı yakın dost etmeden önce, daha yaşı
küçük tecrübesiz bir hükümdardır. Emirleri vezirleri sahtekârdırlar. Şahı
kandırıp, ülkeyi sömürürler. Halkın çektiklerine aldırmazlar. Şah içki ve
eğlence ile meşgulken vükelası ülkeyi soyar. Kötüler şahı kuşatmışlardır,
iyileri yanma sokmazlar. Şah fitnenin farkına varmaya başlar. İş böyle giderse,
sonunun kötü olacağını sezer. Düşünüp üzülürken bir gece uykuya dalar. Gönül
gözü açılır. Eşi benzeri olmayan güzellikte bir bahçe görür. Gölge veren
ağaçlar, akarsular, nilüferler, güzel kokulu toprak her tarafı süslerler. Orada
içi dışı aydınlık zümrütten bir kubbe vardır. Kubbenin altında yeşil elbiseli,
Hızır'a benzeyen bir pir durur. Yüzü nur saçar. Şah, piri saygıyla selamlar.
Pir onu yanma alır. Şahın, çevredeki güzelliklere tahassürle baktığını gören
pir, böyle bir yer istiyorsa, önce iyi bir bahçıvan bulmasını, sonra bahçeyi
yeniden düzenlemesini, yeni bahçede eski, işe yaramayan ağaçları dalları
ayıklamasını, bahçeyi iyi bir bakımla elden geçirmesini öğütler. Şah pirin
elini öper , lutfunu diler. Pir bir genci gösterir. Konuşmasını, çabukluğunu,
aklını, idrakini, bilgisini över. Onu bahçıvan yapmasını tavsiye eder. Şah
bakar benzersiz bir güzel görür. Aşk ateşi bağrını deler. Bir bakışta vurulur.
Uykudan gözyaşları ile uyanır. Huzursuzdur. Birgün sabah vakti atına atlar, saf
saf askerleri ile ava çıkar. Etraf yemyeşildir. Çiçekler açmış, ağaçlar meyva
vermiştir. Şah av emrini verir. Asker topluluğu bir girdaba döner. Ahular
yakalanır. Köpekler havlar. Şahinler uçurulur. Av böyle sürerken şahın önünde
birden bir ahu belirir. Şah ahunun ardına takılır, askerinden uzaklaşır.
Sahrada yaşayan bir kabileye rastlar. Ahu bir çadıra girer kaybolur. Çadırdan
şahın rüyasında âşık olduğu güzel çıkar. Şah misafir edilir. Güzele adını,
neyle geçindiğini sorar. Güzel, adının Ayaz olduğunu, koyunculukla geçindiğini,
vahşi hayvanlarla dost olduğunu söyler. Koyunlarını raiyyete, köpeklerini
emrinde çalışan adamlara benzetir. Onlarla mutlu olduğunu, onlardan
yararlandığını, buna karşılık onları koruyup yönettiğini, şahların tebaam ne
halde olduğunu bilmesi gerektiğini, kendisinin de bir tür şah olduğunu söyler.
Mahmud onun sözlerini dinler değerini anlar. Vezirlik teklif eder. Çok dil
döker; ama razı edemez. O sırada şahın adamları gelir. Yerler titrer. Ayaz
şaşmaz, sarsılmaz, edebini bozmaz. Şah, onun kendisini tanımış ve nezaketle
yönetim dersi vermiş olduğunu anlar. Onu daha da beğenir. Üzüntü ile geri
döner. Bir iki gün geçer. Dayanamaz, tek başına, Ayaz'ın yanına gitmek için
yola çıkar. Tehlikeli bir vadiden geçerken yoluna korkunç bir erkek arslan
çıkar. Şah kılıcını çekip onu bir hamlede öldürür. Arslandan sonra arslana
arkadaşlık eden bir panterle karşılaşır. Şah panteri kılıcıyla ikiye biçer.
Yoluna devam eder. Bir mağara içinde bir ışık görür. Yaklaşınca onun bir
ejderin ağzından görünen ateş olduğunu anlar. Korkunç ejderha ateşler saçarak
üstüne yürür. Şah yayını ele alır. Ejderi gözünden vurur. Gürzle kafasını ezer.
Bunlar olurken Ayaz'ın bulunduğu yere yaklaşmıştır. Ayaz sesler duyup ne
olduğunu anlamaya çıkmıştır. Şah ile karşılaşır, onu kutlar. Evine çağırır. Yer
içerler. Şah, Ayaz'a duygularının temizliğini, cinsellikten arınmışlığını
anlatır. Ayaz etkilenir. Onun içtenliğine, sevgisinin temizliğine inanır,
yumuşar. Bir gece rüyasında cennete benzeyen bir bahçede yeşil bir seccadede
oturan bir pirin kendisine bir şahın hizmetini telkin ettiğini kendisinin o
şahı beklediğini anlatır. Şah bunu duyunca hemen kendi rüyasını anlatır.
Rüyaların biribiriyle uyuştuğunu görünce ikisi de sevinir, iki gönül bir olur.
Mahmud, Ayaz'ı vezir eder. Kötüler ceza görür. Ülkeyi yeniden düzenlerler.
Mahmud'un ünü büyür. Adı Ayaz'la dillerde kalır.
…
Kaynak: Prof. Dr. Tunca
KORTANTAMER, Nev’î-zâde Atayî ve Hamse, 1997, İzmir
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar