Allah’ın Garibi
Zamanında birinde garip bir kul vardı. Yaşına ulaşan olmamıştı.
Sordular
“Bu kadar uzun ömrü nasıl buldun” diye
O da susardı. Fakat vakti gelmiş,
gidecekken babanın biri:
“Ey Allah’ın Garibi!
Azrail, seni alıp götürecek, bizde bu dünyada seni bulamayacağız, sırrını açıkla
da git, bari” dedi.
O kul durdu düşündü. Sonra;
“Ezelde bana takdir edilen rızkım ve ömrüm
çok kısa idi. Ancak Allah Teâlâ bize bir gönül vermiş. Bu gönül yüzünden, bana her ölüm meleği geldiğinde,
Allah’ım izin veriyor musun, mühleti
doldu, alayım mı?” dediğinde
Allah Teâlâ da hep hayır dedi.
“Şimdi ise ben gitmek istiyorum. Ya Rabbi”
dedim.
Allah Teâlâ, evet şimdi yakın zamanda Has
odama seni alacağım, dedi.
Baba dedi ki,
“Allah Teâlâ bir kuluna bu kadar imtiyaz
tanımaz. Sendeki bu hal nedir?”
Kul:
“Allah Teâlâ bir kader sistemi kurmuştur.
Kendine de sözü vardır, düzeni bozmaz, benim gönlüme sahip birinin doğuşunu
bekledi, ondan dolayı beni bekletti. Yoksa nefesim bitik rızkım bitik. Buna
rağmen bana ömürler, hayat üstü hayatlar verdi. Şu an ki yediklerim küçük
çocuğumun artık kalanları, aldığım nefes bizim hanımın hastayken almadığı nefesler.”
Baba dedi ki, “olmaz böyle şey…”
Kul, “Olur, olur…” dediğinde baba;
“Hala sorumun cevabını vermedin”
Kul, “cevabı var.”
“….”
(Not:
Böyleyken böyle….”
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar