Anamkucağı
bütün
derdini unuturmuş
çocuk
sığınırmış
anamkucağına
“yok
mu senin”
o
gün değilse, önceden ölmüştür
kalası
kalası topraktan başka
toprağa
sevgiyi özümüzden duyarız
ah
şu üveylik koyan dünya olmasa,
karışsa
da taşlar
gönül
gözümüzdür o
hep
beyaz kalır taşlasan da
taşlaşsada
değil
mi kireçtaşı,
beyaz,
yine
de gözsuyun değdirme
çıkartma
ateşini.
tortusu
boyar olur,
ayrışma,
değiştirme
koynunda
bir kucak bulsa
sevse
sevilse, kafiydi
büyümeden
çocuk
kalmaktı
dileği
kızmayın,
çocuktur ağlar,
koca
peygamber bile
sığınır
“anamkucağı”na
bir kere “gel”
“nasılsın”
desen
birde
kucağında noksanını silsen
elin
varmıyor
dilin
almıyor mu?
“kime?”
“ah
aman” edelim
duyuldu mu çocuğunu iten anamkucağı?
“ben
bilmiyorum”
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar