Gül Geç
tezelden
iyi ki doğmuşsun
nesi var deme
keder mutluluksa
olur seninle
gelmek istememişsin
kötü mü… iyi ki geldin
sevincin bize
üzüntüde olsa çekeriz
nişangahlarda
vursunlar var diye… bize
takıldın mı
yumruklaşan iki kişi
tutkusuz
hunharca sevişenler
bunlara değer mi… deme
asıl sen neden burdasın
alçak gönüllü
bekleyen güzellik uykuları
sonbaharı seçmesinler
nefes...nefes...
sönmesin
tezeller
nerede? neredeler
kumlardan yapılan
mengeneye sıkılmış yaralarım
ruhum acıyor
rüya kuyusuna düşmüş Yusuf gibi
neresi?
birlikte kelime gömdüğümüz çukur vardı ya
oraya gitmeli
sevgiyi okuyup üflediğimiz
elimizde tutamadığımız
yalandan değil
bir dikenle büyüyen
baktıkça ağlayıp
yandıkça yeniden andığımız
neşe ve keder de
eşit uzaklıkla beraber
sözlerimiz
çöl yolculuğuna çıkmıştı
ölüm son salınacak
ezeli sürgün kum tanesi
bir suvar
çoktan ölmüş olsa
bir gözde bin kederi
kadim bir bedelin daimi ödemesi
kaderin kalın çizgileri
zulmün hüznünde tez kızaran güller
kurumasın
ne yapabilirim başka
kelimelerimin sersemliği
gül geç
ama yakayı bırakma
bakan gözler
yollara
kim bilir harflerle
toplanır
neden olmasın
hiç tutulmayacak sözler
olduğu gibi kalır
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar