Print Friendly and PDF

Gün, Güneşli Olmalı

 


 

Dünyamız bazen gece yüzünü giyiyor,

 siyah çoraplar gibi,  ayaktan çıkacak bir şeydir.

Geçicidir.

Üzülmemek ve ısrar etmemek gerekir.

Derviş bir gün bunalmış tekkede sızlanıp duruyordu. Olmaz bu yetmez mi dediği işler peşepeşe gelmişti. Bir şey olsa alttan almak ve şefkatli olmak âdeti idi. Ancak arkadaşları çok arsız, sanki derviş değillerdi.  Bir nevi şeytanla hoşbeş eden eşkıya tayfası. Gününü karartan olay sürekli bitmezdi. Her gün bir baskı makinesinden çıkan kopya kağıtları gibi tekrar tekrar aynı şeyleri yaşardı.

Derviş, karar verdi, onlar değişmiyorsa, ben değişeyim, dedi. Değiş demekle değişilmez ki, derviş, gül bahçesinin nadide gülü. Üzüntülü üzüntülü çile hücresine çekildi. İçine döndü. İçinden gelen sesini dinledi, tamam dediği şeyleri yapacaktı.

Ses, yazmak ötesi kalbe şifa gönle devadır. Kur’ân-ı Kerim’i bile Cebrail sözle getirdi. Söz canlı kalsın ve devam etsin diye. Kur’ân-ı Kerim’deki hikâyeler incelendiğinde hep bir konuşmanın varlığına işaret eder.

Sohbet ilk defa Allah Teâlâ ile Cebrail arasında oldu. Sonra sırasıyla peygamberlere miras kaldı.  

Derviş hücresinde bekledi. Olan olmuştu.  Her zaman olmaz. Ancak gönül insanı olmanın bereketi, dost dostunu dışarda değil içte buldu. Gönlü sustu, şöylece baktı ve kötü arkadaşlarından geçti, ve içini dinledi.

Dedi ki              

Sevgiler karşılıklıdır.

Allah'ın sofrasında bütün gönüller beraberdir.

Birinin yanında olmak benle değil O'nun merhameti ve sevgisiyle alakalıdır.

Ancak insanlar sevgiyi nefiste aramaya başlayıp çar çaput ettiler.                        

Sonrada buğz,  kin, düşmanlık vb. kaldı.

Sevmek Allah  işidir.

O, eğer bizleri sevmeseydi mülkünü bizlerle paylaşır mıydı?

Asıl seven Allah Teâlâ'dır.

Gönüllerde böyledir.

Biz seveceğiz.

Sevgi, iyi insanların  tek gücü. Ancak kötüler sevgideki kuvvetli duruşumuzdan rahatsız olurlar.                       

Kimsenin incinmesini istemediğimiz gibi, sevgimiz,  dahi kimseyi incitmesin.

Elması işleyen usta gibi, sevgide kendini ve kalbi işler. Kalbi işlemek ise gerçekten zordur. Ancak zamanla sevgi bu güzelliği başaracaktır.

Büyükler der ki, bütün işlerin bir rehni ve himmet vakti vardır. Beklemekte sabrını zorlama. Sadece duruşu  başar.                       

Öyleyse herşeyi tekrar başa al, seni üzen o sahneleri sil. Filmini en güzel kaldığı yerden devam ettir. Kendi filminin yönetmeni sen olunca, kötü sahneleri silme hakkın vardır.  Onları da sen yönetmeye başlamış olursun.. Ancak bunu da sakinleşirsen başaracaksın. Eğer kızgınlığın ateşi devam ederse film karelerini yerli yersiz yakabilir.

Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz kötüler için dermiş ki, insanlar neden bunu yapıyorlar?

Kötüler neden kötü olur. Peygamberimizin dahi taaccüp ettiği şey olduğunu düşünürsek kötülük iyilerin defterinde varlık olarak bulunmaz. Aslında kötülük nedir biliyor musun?

Kötülük yolu uzatmak ve geleceği unutmaktır. Bizim geleceğimiz, geçmişimizdedir. Kötüler bizim geçmişizi silmek istiyorlar. Gelecek zaten Allah Teâlâ'nındır. Onların yetişemediği değil mi ve de kıskançlık. Her şey, sana ihsan oldu diye.

Şeytan da bu nedenle geçmişin acısını yaşar, gelecek ve cehennemden korkusu onda olsaydı bile bile günaha yönelmezdi. Bilmek dediğimizde onu kulakla değil, kalbimizle bilmeliyiz. Çok dilde seven vardır, ancak kalbin sevgisini kaç kişi buldu...  

Derviş bir güldü,  gönül bahçesine doğan güneşle gönlü şenlendi.. O güldüğünde sanki herşeyde gülümsüyordu. Anladı ki, her şey kendi gönlüne bakıyordu. Karar verdi. Hayata üzülmeden devam etmek, kaldığı yerden diye bir şey olmadan. Her doğan günüm gülsün bulutsuz ve güneşli olmalı diye kararını verdi. Tekkenin şeyhi vardı. Ancak bazen insan kendinin şeyhi de olmalıydı.

İsmail Hakkı Altuntaş

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar