Print Friendly and PDF

Var Ve Yok Demenle O Yok mu Oluyor?

 


Varmış yokmuş, demek ile inandım inanmadım demek arasındaki fark kadar incelik ölçülemeyecek kadar yok gibidir.

Dinlinin/dinsizin kutsal kitabında düzdükleri dizinde birbirinden habersiz binlerce kişinin mücadelesi karşısında insanlar hala inanmak/inanmak için çare/çözüm neden ararlar, denilince, cevap yok olup gidiyor. Bizim var ve yok dememizle bir şey var ve yok olmadığına göre  tıkandığımız yer nedir?

İnsan her şeyi bıraksa tapmak için verdiği mücadelede yabancı ve uzak kaldığı mefhumları irdelerken, inancını bazen toprağın içinde bazen ateşin içinde bulmaya çalışıyor. Putları kırılmış düzenler, yeni putunu ararken değişen sadece hazlarının dışa vurduğu kadarını görürüz. Ulaşamadığımız şeylerden mutlu olduğumuza göre seçtiğimiz idole kavuşmakla mutluda olamıyoruz. Biten, insan için bitiyor.

Hangi güç bize yön verecek. Gençlikte kuvvetin karşılığına gelen imgeler, ihtiyarlayınca şefkat ve rahmet ile aranılınca değişen bizim isteklerimizin ilahlaşan çizgilerine nasıl doğrudur diye bağlanacağız. Bugün doğru yarın yanlış olan duygularımız.

Hakkı gören gözümüzün öncesini unuttuğumuz sonrasında kurtuluşumuzun hedeflerini bencilliğimizin tayin ettiği güzellikler ile koruduğumuzda, doğru ve isabetli olduğumuzu nasıl haklı görebiliriz ki. Yok olan ufkumuz karanlığa boğulurken aydınlığını ne ile sağlayacağız, bu bize yorgunlukta veriyor.

Gelen gidiyor ölen kalıyor. Sonrasını haber verende çok olmuyor. Söz varmış yokmuş ile başlıyor bitiyor. Kimi gökte aradığını bazısı toprakta buluyor. Tatmin olmayan doymayan aklımızı sakin kılan karnımızı doyurmak veya istediğimize ulaşmakla da olmuyor. Doymayan bir kalp ile sarsıla sarsıla yıkılan hislerimizi dizginleyen bir şeyi arıyoruz. Bazen bu güzel kadın oluyor, âşık oluyoruz, bazen bir çocuk oluyor, bakıp büyütüyoruz.  Yetmeyen doymayan işlerimizin neticesinde vardığımızın yerin arkasını görmek istediğimizde onların dönüşünü bekliyoruz.

Öldü diyorlar, öldüğümüzü biz biliyor muyuz bilmiyor muyuza cevap verirken onu da destek bulduğumuz bir bilgi ile aşmaya çalışıyoruz. Diyorlar ki ile başlayıp diyorlar ki ile bitiriyoruz.

Bilgi bizim için taklid ile kalırken bazıları aşkın halleri ile bir ileri adımla “bildiğiniz gibi değil” ile başlıyor, bitiriyor. İnanıp inanmamakta zorlandığımız hallerimize çözüm ararken bir şey oluyor. O şey, hayatımızı değiştiren O şey,

O. Ne güzel bir daire, harflerin içinde en güzel bir harf şekli başı sonu yok. Dönüp duruyor.

O. Bizi etkileyen O. Tarifi mümkün olmayan ancak duyduğumuz O. Onunla bildiğimiz, Onunla sevindiğimiz…yaptığımız her şey O oluyor. O kim. O ne.

O, tarifini O nunla yaptığımız O. İnanandığımız O, bazen isyan ettiğimiz, bazen can verceğimiz kadar değerlenen O.

O her şey.

Neden O niçin O.

Cevapsız bıraktığımız, ifade ederken zorlandığımız O’ yu ispatlamaya çalışıyoruz.

O diyoruz.

Sonra varmış yokmuş ile başlayan her şey, bizim varmışımız ile biterken bir başkasında yok muşumuz ile sonuçlanıyor.

Sonuçta mutluluk ölümle geliyor. Ölüm kimine göre toprağın altında çürümek kadar bir hiç olurken, bir başkası için daha büyük kapı oluyor.

Ne olmuş ki bu kadar bildiğimiz ile bulmadığımız O, şimdi bize uzak kadar yakın olan durumumuzun da kıymeti olmayan hayatımız kısalmış giderken, ispat edemediğimiz bir çok şey varken sadece bir yalnızlığımız kalıyor. Yalnız olan İnsanlığımız.

İnsanlığın ne olduğunu kendimiz bulabilir miyiz? Bulanlar, bulduranlar var. Şüphemiz olsa da. Şüphe bitmez. Nihayetsiz hallerimiz bizi bir yere doğru savururken, rüzgarımızı durduran bir ışık gelip aydınlatmasa, olacak olmuştur, en-nihayet ile bitmiyor.

Yine onlarsız bulmak, onlarsız olmak çözüm olmadı. Onlar, Onu buldular. onu bulmak ile bulmadığımız bir ise yalnız kaldığımız varlığımızı nasıl taşıyacağız demek zor bir haber değil mi.

Bir gün bulana “nasıl buldun” dediklerinde “ben buldum” demiş.   Soranlar “bulmadın” “sende taklid ettin”. “Bulduğun inandığını bir önceden bulan var.” Öyle ise ben neyim demende bir şey ifade etmiyor.

Varmış yokmuş hikayesi tekrar başladı. Bulanın bulduğu bulunmuşu bulup, önceden giden kervana içinde bizde kaybolup hiç olmuşuz.

Sonuçta bizim var veya yok dememiz ile O var veya yok oluyor.

İsmail Hakkı Altuntaş

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar