Print Friendly and PDF

Yarda Kalan Katre

 




Derya aşkıyla yanan ırmak katreleriyle yola düşmüş, heyecanla kavuşacakları deryayı hayal ediyorlardı. Atalarından duydukları vardı, deryaya gark olmak. Bunu kendilerine derd edinmişlerdi. İçlerinde biri ise hep şunu derdi.

“Siz deryanın derdindesiniz, acaba hangimiz yar başında kalacak kadar şanslıdır.”

            “Nasıl”

“Büyüklerimiz bize deryayı söylediler” dedi. Yar başını anlayanda çok çıkmadı. Bilmiyorlardı ki anlasınlar. Yine de hepsi heyecan içinde bir an önce deryaya kavuşalım hırsıyla akıp gidiyorlardı.

Yaşlanmış bir katre vardı. Kadehe dökülse, tadıyla tükürülecek kadar acımış,  itilmişti. Birde yetmezmiş gibi hakaretlere uğramış bulanık ve ağırlaşmıştı.

Berrak katreleri, güneş görse yanına çağıracak kadar çekici, canlı görse içmek için avuçlanacak kadar tatlıydı.

Irmak kaynaktan deryaya doğru akıyordu. Kendi halinde son deme doğru giderken arkalara düşecek kadar yorulmuş aşağılanmış haliyle katre umutla takip etmeye çalışıyordu. Olması gereken dönüşüm mevsimi geldi. Havalar soğudu. Katrelerde  yarı yolda kalırız, deryaya varamayız, diye bir heyecan başladı.. Irmak son geçiti olan yara geldi. Oradan kendini deryaya bıraktı. Bir çoşku bir heyecan. Irmak son katresini bırakmayacak kadar çağlayan olmuştu. Yardan dökülen katreler sarhoş gibi deryaya düşerken, buz gibi soğuk hava, zayıf itilmiş ve kakılmış katreyi yar ucunda durdurdu. Hani derler ya bir şans olsa, anda düşecek. Olmadı. Düşmeden yar ucunda yapışıp kaldı.

Arkadaşlarını kaybetmiş, bir kış boyu, yalnız kalakalmıştı. Kaldı da, günler gördü, geceler gördü, ay gördü, güneşi gördü. Neler görmedi ki,  ayazı eksik değildi.

hayat canlandıran ilkbahar  yine geldi.

Kaynaktan bir gürültü koptu. Irmakta hayat yeniden başlamıştı. Doğan katreler hızla geldiler, yar ucundaki katreyi deryaya kavuşturdular. Kaybettiklerini düşünen arkadaşları onu görünce:

“Neredeydin?” diye sordular.

“Sormayın” dedi, tam sizinle deryaya düşecekken yar ucunda kaldım. Çok şeyler gördüm canım yandı. Ama, anlatacak hikayelerim var.”

 Arkadaşları sordukça, o anlatıyordu.  Beğenmedikleri arakalarına bıraktıkları  katrenin söylediği birçok şeyin hayalini bile edemiyorlardı. Her şey iyiydi ama duyduklarını yaşamak için dönüş gerekiyordu. Bunun da ancak güneşte yanmakla olduğunu anlamışlarlardı.  Birde yanmanın adını aşk koymuşlardı.

Yanacaksın  uçacaksın. Birçokları katreden duyduklarını yaşamak için denemeye karar verdiler. Birçok katre yandı ve uçtu. Dağlara düştüler. Irmağa kavuşmak için kaynağa ulaştılar. Ancak yol uzundu. Yine birçoğu yine bu anlatıları unutmuştu. Duymamış gibi…..

İsmail Hakkı Altuntaş

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar