Print Friendly and PDF

Ben, insanların dikkatini bir anlığına da olsa benim gibilere çekmek istedim.

 


I, Olga Hepnarová (2016)

İnsanlar beni dışladılar, şimdiyse geri dönmemi bekliyorlar?

 Hayır, bunu asla yapmayacağım.

105 dk

Yönetmen:Petr Kazda, Tomás Weinreb

Senaryo:Roman Cílek, Tomás Weinreb, Petr Kazda

Ülke:Çek Cumhuriyeti  , Polonya  Slovakya, Fransa 

Tür:Biyografi, Suç, Dram

Vizyon Tarihi:11 Şubat 2016

Dil:Çekçe

Nam-ı Diğer:I, Olga Hepnarová

Oyuncular

Michalina   Olszanska

Martin  Pechlát

Klára   Melísková

Marika   Soposká

Juraj  Nvota

Özet

Film, 22 yaşındaki yalnız bir genç kadının 10 Temmuz 1973 günü bir seri katile dönüşmesini anlatıyor. Kamyonetini Prag’da bir grup insanın üzerine sürerek sekiz kişiyi öldüren Olga, yazdığı mektupta, kendisinden nefret ettiğini düşündüğü insanlardan ve dünyadan intikam aldığını belirtiyor. Olga Hepnarová, Çekoslovakya’da halkın önünde idam edilen son kadındır. Uzun araştırmalar sonunda ortaya çıkan film, gerçek olaylara dayanmaktadır.

Altyazı

Ben, Olga Hepnarova

Kalkma vakti!

 Olga, kalkma vakti.

 Beni ikiletme.

 Okula gidesim yok.

10 adet kas gevşetici içmiş.

 Bir tadına bakmak istemiş belli ki.

 Bu dozda bir işe yaramaz.

 Biz yine de midesini yıkadık.

 Bir sıkıntı çıkacağını sanmıyorum.

 Teşekkür ederim.

 Kendini öldürmek sağlam irade ister, çocuk.

 Kabul edelim ki, sende bu kesinlikle yok.

 Korkacak bir şey yok.

 Sigara ister misin?

 İçmiyorum.

 Sen bilirsin.

 Boşver.

 Kimsenin yatağıma yanaşmasını istemiyorum.

 Neden buradasın?

 Bilmem.

 Evden kaçmak için, sanırım.

 Olga, neden daha faydalı kitaplar okumuyorsun?

 Git başımdan.

 Ben yalnız biriyim, bu yüzden size yazıyorum.

 Babamla en son, geçen sonbahar beni dövdüğünde konuşmuştum.

 Geçenlerde, ben de kız kardeşimi hırpaladım.

 Gereksiz bir meseleden ötürü.

 Tuhaftır, pişmanlık duymuyorum.

 O da bana saldırmıştı daha önce.

 Tek konuştuğum kişi, az da olsa, annem.

 Ama konuşacak hiçbir şeyimiz yok.

 Kimseyle konuşamam.

 Ben her yerde yalnızım.

 İnsanlar sırf konuşmak için biraraya geliyor ve bana göre komik bile olmayan şeylere gülüyorlar.

 Konuşmaları bir şeyler söylemek ve söyledikleri şeyin doğru olduğuna inanmaktan ibaret.

 Bense oturuyorum ve gün oluyor ki, tek kelime etmeden bitiyor.

 Buna alıştım artık.

 İnsanları hor görüyor olabilirim.

 Alınıyor olabilirler ama gerçekten umursamıyorum.

 Gelecekte bu konuda ne hissedeceğimi merak ediyorum.

 'Quiet American' diyor ki:

''Birbirimizi anlamaya çalışmasak daha iyi olmaz mıydı, ve hiç kimsenin, bir diğerini, asla anlayamayacağını kabul etsek,  bir karı-kocanın, bir aşık ve sevdiğininin,  hatta bir anne-baba ve çocuğunun bile?

'' Eğer özgürlük diye bir şey varsa, kimseyle bir bağı olmayan insanın içindedir.

 Hiç kimseyle.

 Ben yalnızken, mutluyum.

 İnsanlar beni dışladılar, şimdiyse geri dönmemi bekliyorlar?

 Hayır, bunu asla yapmayacağım.

 Kendimi onlarla aynı safta göremiyorum.

 Sadece nefretim onlarla saf tutabilir.

 Nefretim ki, kimseyi incitemez, kendimden başka  

Rahatsız etmiyoruz, değil mi?

 Ediyorsunuz.

 Yalnızlığımla ilgili endişelenmektense onunla mutlu olmaya çalışıyorum,  tüm bu mutsuzluğa ve öfkeye rağmen.

 Size düşüncelerimden bahsediyorum ama aslında onlardan emin de sayılmam.

 Çok mu mutsuzum yoksa çok mu mutluyum?

 Bilmiyorum.

 Ama umarım anlıyorsunuzdur.

 Tatilde Moravia'ya gitmek istiyorum, bisikletimle.

 Annem, tek gitmek isteyip istemediğimi sordu?

 Ne kadar yalnız olduğuma dair hiçbir fikri yok.

 Ayrıca dans kursuna yazılmayı reddetmeme de oldukça şaşırdı.

 Sosyallikle ilgili klişeler?

 Teşekkürler, almayayım.

 İnsansız da yapabilirim, dans etmeden de pekala yapabilirim.

 Umarım siz cevap yazmadan, düşüncelerimin üstesinden gelebilirim.

 Teşekkürler.

 Olga Hepnarova.

 Doğum günün için herhangi bir hediye almadık henüz.

 Ne isterdin?

 Buradan gitmenizi.

 Afiyet olsun!

 Gözünü dikme öyle.

 Teşekkür ederim.

 Teşekkürler.

 Teşekkür ederim.

 Merhaba, bugün ne kadar?

 Teşekkürler.

 Sıradaki!

 Sıradaki, lütfen!

 Merhaba.

 Anne, kulübeyle ilgili yardıma ihtiyacım var.

 Evet.

 Biraz da paraya.

 Neden akşam yemeğine gitmiyoruz?

 Adın ne?

 Seninki?

 Olga.

 Ben taşırım.

 Bana bırak.

 Bu sobanın kışı kurtaracağını sanmıyorum.

 - Eve dönmeyeceğim.

 - Yapma, Olga.

 Sınava tekrar girmeme izin verdiler, şoför olarak çalışıyorum.

 Kışın eve dönüyorsun.

 Kimse bana ne yapacağımı söyleyemez!

 Özellikle de sen!

 Ya da  babam, ya da kardeşim, hiç kimse!

 Git buradan!

 - Ne içersin?

 - Beyaz şarap.

 Teşekkürler.

 Tam bir kaçıksın.

 Merhaba, gelmek ister misin?

 - Merhaba.

 - Merhaba.

 Teşekkürler.

 Bu kız arkadaşım Jana.

 Merhaba, Ben Jana.

 Kahve ister misin?

 Bira alayım ben.

 Bebek sizin mi?

 Saçmalama, Jana'nın sadece.

 İçecek bir şeyimiz var mı?

 Evet, ne istediniz?

 - 300 gram salam ve şarap.

 - Pardon?

 300 gram salam ve şarap.

 - Hangisinden?

 - Beyaz.

 Beyaz.

 9.80 Çek Korunası.

 Olga, yavaşla biraz, hamileyim.

 Akşam yemeğine davetlisin.

 Suyu nereden aldın?

 Pompayla çektim.

 Yemek hazır.

 Merhaba, Olga.

 Olga, selam vermeyi bilmiyor musun?

 Otobüse bindiğinde dahi selam vermiyorsun.

 Tanıyor olsan bile.

 Ben de böyle biriyim.

 Her neyse, sen bilirsin.

 Nasıl biliyorsan öyle yap.

 Frantisek Ruzicka.

 Jitka!

 Jitka.

 Kulübemi sana vermeye karar verdim.

 Beni istemiyor musun?

 Bir sorun mu var?

 Kahpenin tekisin.

 Ben Jana ile birlikteyim.

 Ve diğer kızlarla da!

 Tıpkı senin gibi  Özür dilerim.

 Hepsi bu mu!

 Bir şey söyle.

 Daha önce kafaya takmamıştın ama.

 Giyim tarzını beğenmiyorum, sürekli pantolon giyiyorsun.

 Beni tahrik etmiyor.

 Sıkıcı.

 Leş gibisin ve yağ kokuyorsun.

 Ben bir şoförüm.

 Korkma.

 Sana zarar vermeyeceğim.

 Kendimi öldürmek istiyorum.

 Sana inanamıyorum!

 - Kızma bana.

 - Sorun yok, hiçbir şey olmamış gibi.

 Özür dilerim.

 Bitti, tamam?

 Bizim sokağın su borusu patlamış.

 İşe gitmeye çalışmak kabus gibiydi.

 Hepnarova, iğrençsin.

 Yarın bile kokarım artık.

 Çıkmaz sokak burası!

 Acelemiz yok nasılsa.

 Annenin yerinde olsam seni asardım.

 Zahmet etmeyin, ben kendim yaparım.

 Girin.

 Şikayetleri ve tüm şartları göz önüne alarak  Hepnarova'nın kontratının fesih edilmesini talep ediyorum.

 Hepnarova'nın kontratının fesih edilmesini talep ediyorum.

 Bu süre zarfında, kendisi sadece yardımcı görevlerde kullanılmalı.

  ve şirket doktoru tarafından kontrol edilecektir.

 Tamamdır.

 Bir psikopat olduğumu biliyorum, ama kültürlü olanından.

 Bir gün bu kahkahalarınızın ve göz yaşlarımın bedelini ödeyeceksiniz.

 - Merhaba, ben Marika.

 - Ben Sandy Winiferova.

 Hadi başka bir yere gidelim.

 Günaydın, Bayan.

 Canınız mı sıkkın?

 Affedersiniz, rahatsız etmek istememiştim.

 Neden canım sıkkkın olsun?

 Ben hep böyle görünürüm.

 Ben Mira.

 Sıkma canını 

Benim babam da beni tekmeler, döver, suratımı dağıtırdı,  kasap bıçağıyla annemi bıçakladı, tam bir hayvandı.

 Annem ben 13 yaşındayken öldü.

 Sonrasında üvey annem oldu.

 Tabii ona anne denirse.

 İğrenç bir kadındı, şeytanın tekiydi.

 Koyu katolik hatta nazi hayranıydı.

 Ve bu kahpe, bana bütün gün boyunca nazi ideasını anlatırdı.

 Ucube, tam bir deli.

 Bütün aileler idam edilmeli ve bütün çocuklar enstitülere yatırılımalı.

 Ama kardeşi oldukça asil, kibar bir insandı.

 Hayatta kalsan da, ölsen de, hangisini seçersen seç, zordur.

 İki tane daha alıyorum.

 Dostum, iki tane daha.

 Su gibi gidiyor, değil mi?

 İki bira bana!

 Gel bize katıl!

 Zor zamanlardı.

 Hapise bile girdim, neredeyse kaçacaktım.

 Bütün gün benimle uğraşıyorlardı.

 Ben de hapisteydim.

 İlginçmiş.

 İnsanlara bağımlı yaşamaktan çok utanıyordum.

 Artık değil.

 Ben onları anlamıyorum onlar da beni.

 Mesela, işyerinde sebepsiz yere beni suçlayabiliyorlar.

 Bu çok sık oluyor, her zaman.

 İnsanlara karşı zar zor bir his besleyebiliyorum.

 Genel olarak insanlardan hoşlanıyor musun?

 Gerçeklikle pek fazla ilgilenmiyorum.

 Ben, Dünya'ya farklı bakıyorum.

 Nasıl?

 Cansız bir mesele olarak.

 Bu çok soyut bir fikir.

 Bununla ne yapmalıyım?

 Bu soyut çünkü beni kaygılandırmıyor.

 Dünya'nın bir değeri yok.

 Senin için mi, yoksa herkes için mi?

 Herkes adına konuşamam.

 Kim adına konuşabilirsin?

 Hepnarova adına.

 Dünya'nın hiçbir değeri olmadığını söyledin.

 Peki kendine değer veriyor musun?

 Toplumdan tamamen izole olmak tehlikelidir.

 Özellikle de senin için.

 Benim için, artık bir tehlikesi yok.

 Kimin için var o halde?

 Arazi ve kulübenin, tahmini 17,000 Koruna ederi var.

 Kulağa iyi geliyor.

 En az iki katına ihtiyacım var.

 Hayalim var, kendi arabamı almak istiyorum.

 İşte istirahat raporun.

 Anne?

 Anne?

 Babam kim o halde?

 Bu ekmek bir tuhaf kokuyor.

 Alena, pencereyi kapat!

 Merhaba!

 Bayan Hepnarova, Yeni bir araç geldi.

 Siz iyi kullanıyorsunuz, onu size sakladım.

 Yarın alırsınız, evrak işlemleri için yarın biraz erken gelin.

 Bunu sıkça düşünüyorum.

 Görünen o ki ben bir lezbiyenim ve bir eş arıyorum.

 Bulmamda yardımcı olur musunuz?

 Maalesef bu sağlık sisteminde bu mümkün değil.

 Bir aydır geliyorum.

 Ne zaman gireceğim bu lobektomiye?

 Sabırlı olmalısın.

 İnsanlar bunun için aylarca bekliyorlar.

 Demek bana yardımcı olamazsınız.

 Halihazırda olmaya çalışıyorum zaten.

 Kestirme terapi yoktur.

 Anlaştık?

 Bak, benim doktoruma gidelim.

 Psikolog.

 O, sana yardım edebilir.

 Bana kimse yardım edemez.

 Kendini toplamalısın.

 Hayır.

 Evet, Olga.

 Beni tanıyor, sana yardım edecektir.

 Bugün randevunuz yoktu.

 Olga'yı bir muayene etmenizi rica edeceğim.

 Birazdan çıkacağım.

 Sorun nedir?

 Bohnice Hastanesi'ne gitmek istiyorum.

 İyi hissetmiyorum.

 Dinlenmeye ihtiyacım var.

 Psikiyatri merkezleri dinlenme yeri değil, hastanedir.

 Kimliğine bir bakayım.

 Buraya kayıtlı değilsin.

 Yorulduysan birkaç gün izin al.

 Başka problemlerin varsa, şirket doktoruna görün.

 Başka problemlerin varsa, şirket doktoruna görün.

 Gidebilirsin.

 İşe gitmiyor muyuz?

 Bensiz git.

 İşe gitmedin mi, Olga?

 Boğazım ağrıyor.

 İyi hissetmiyorum ve uyuyamıyorum.

 Bunun için bir şey yazamaz mısın?

 Yazayım.

 Dormiphen.

 (Uyku İlacı) Sadece yarım al ve araba süreceğin zaman alma.

 Aklıma yazdım.

 Yarın Most'a gideceğim.

 Bana yardımcı olacak bir ev sahibi buldum.

 Umarım işe yarar.

 Ama çok paraya ihtiyacım var.

 Trabant'ı satmalıyız.

 Endişelenme, her şeyi ayarladım.

  Sen imzayı atacaksın, bende kuzeyli bir kasabalı gence satacağım.

 İçmiyor musun?

 Sevgili insanlık, bu mektubumu somut bir belge olarak kabul edebilirsiniz.

 13 yıldır 'iyi bir ailede', tutukluyum.

 Dayak ve zulüm görmüş, yetişkinler için bir oyuncak, bir çocuk kurbanım.

 Takma adlarım:  ejderkız, mumya, düşmüş melek ve uyuyan bakire.

 İşkencecilerim merhametsizdi.

 Ben bu ailede, sürünün kara koyunuyum.

 Hiç arkadaşım yok, Hiç olmadı.

 Umutsuzluğa düştüm ve sonuç:  okuldan, evden, ve nihayetinde hayatımdan kaçmak.

 Çocuk Pskiyatri Merkezi öğretti ki,  psikiyatrik ilaçlar hiçbir işe yaramıyor.

 1971'de, yalnızlığımın sembolü olan kulübeye taşındım.

 18 ay sonra da, şirketin yatakhanesine,  ki buradan kimse, girdiği gibi çıkamamıştır.

 Bir uyuşturucu bağımlısı kadar bitiğim.

 Ama uyuşturucularım?

 Neredeyse tüm hislerim tükendi.

 Hiç umudum kalmadı.

 Ve düşmüş melek kırıldı.

 Neden bunu yapıyorum?

 İnsanların, umutsuzluğun sonuçlarını görmeleri için.

 Benim bu toplumdaki ruh halim, Amerika'daki bir siyahininkinden çok daha kötü.

 Neden?

 Çünkü ben yalnızım.

 Binlerce kez linç edildim:  babam tarafından,  banyoya kilitlenip her yerimden kanlar akana kadar,  defalarca bu perişan insanın, toplumda bir yeri olamayacağı söylendi,  defalarca suratıma tükürüldü, insanlar tarafından aşağılandım,  Çekoslovokya sokaklarında.

 Girdiğim her işte, üzerime çamur atıldı, gülündüm, ulu orta aşağılandım.

 Duygusal durumum: Sakat.

 İnsan ilişkileri yaratmada ya da bunun bir parçası olmada acizim.

 Ben bir enkazım.

 İnsanlar tarafından darmadağın edildim.

 Bu yüzden önümde iki şık var: ya kendimi öldüreceğim, ya da başkalarını.

 Benim kararım: İntikam.

 Kendimi öldürmem kimsenin umurunda olmaz.

 Çünkü toplumun dişlileri, kendisini sıkı sıkıya korumak üzerine,  çoğunlukla bunu kişisel algılar, kimi zaman cezalandırır, kimi zamansa sadece şok olur.

 Benim hükmüm: Ben, Olga Hepnarova, vahşiliğiniz kurbanı,  sizi ezilerek ölüme mahkum ediyorum.

  ve ekliyorum, bir kaç umarsız can, benim hayatım için fazla ucuz.

 Acta non verba.

 (az laf, çok iş) Teşekkürler.

 Prag, 1973.

 Olga Hepnarova.

 Tanrı aşkına, ne yaptın sen?

 Fren mi patladı yoksa?

 Uyuya mı kaldın?

 Hayır.

 Hiçbiri.

 Bilerek yaptım.

 Ne?

 İn!

 Gözün üzerinde olsun, olay yerine dönmem gerek.

 - Duruşma ne zaman?

 - Yakında.

 Kriminal kitapçığını ödünç aldığını duydum.

 Evet.

 Yazdıklarını okudum.

 Hala ölüm hükmü verdiğin konusunda ısrarcı mısın?

 İyi de olan bu.

 İşlediğim suçla, intihar ettik aslında.

 Sen söyle  İkinci bir hayat bana ne verebilir ki?

 Sen idam istiyorsun, çünkü farkındasın ki,  bu vicdan azabıyla yaşamak çok daha zor?

 Bu yüzden mi yaşamak istemiyorsun?

 Eğer beni asarlarsa, yaptığım şeyin değeri yükselir.

 Değeri mi?

 Bir zorbalık kurbanı olarak ben bir istisnayım.

 Sağlıklıyım, iki kolum ve iki bacağım var.

 Çekce konuşuyorum, beyaz tenliyim.

 Kimseye hiçbir şey yapmadım.

 Yine de, toplum beni vahşice, bir tehdit olarak gördü.

 Bunlar sadece senin hissettiklerin olabilir.

 Hayır.

 İnsanlar adeta beni seçti.

 Yani, adaletsizliği tecrübe eden bir insan, intikam mı aramalı?

 Siz aramayabilirsiniz, ben ararım.

 Benim artık takatim kalmadı.

 Ben Tanrı değilim, ama yine de cezalandırabilirim.

 İntikam almak benim en doğal hakkım.

 Başta zavallı bir kurbandın, şimdiyse Tanrı oldun.

 Söyler misin tam olarak nesin?

 Ben artık bir insan sayılmam, hele ki hristiyan hiç sayılmam.

 Yaptıklarımla, çizgiyi aştım.

 Her ilacın bir yan etkisi vardır.

 İlaç mı?

 Kötülük, kötülükle tedavi edilemez.

 İnsanlar hep kötüydü.

 Sen, insanların iyiyi ya da kötüyü seçme olasılığını, basitçe reddediyorsun.

 Sen zayıfsın.

 Ama ben seçme olasılığıyla ilgili herhangi bir şey söylemedim.

 Olasılıklar hep vardır, ama insanlar her zaman kötülüğü seçerler.

 Tıpkı senin yaptığın gibi.

 Sen de artık onlar gibisin.

 Gerçekten seni nasıl savunabileceğimi bilmiyorum.

 Acı çekmek istiyorsun.

 Tek bir talebim var.

 Tek bir talebim var.

 'Ruh sağlığı bozuk savunması' yapmayın.

 Mağdur, Vera Mrazkova'nın, kırılan saati için, 350 Koruna.

 Ludmila Jedlickova, 63 Koruna, 12 kilogram kuş üzümü ve  kocasının paha biçemediği kıyafetlerinde meydana gelen zarar için.

 Jiri Herck, 5,700 Koruna, arzuhalci masrafları,  ekstra defin giderleri, mezarlık masrafları için,  tazminat talep etmektedir.

 Bozena Horailkova tazminat talep etmiyor.

 Prague Provision ise hasar gören penceresi için 2,542.60 Koruna talep etmekte.

 10 Haziran 1973'te, büyük bir kamyonet,  kasten kaldırıma çıkarak,  31 metre boyunca ilerlemek suretiyle, insanlara çarparak,  ve ezerek, 12 kişinin yaralanmasına, 8 kişinin ise ölümüne sebep oldu.

 7 Eylül 1970'de, Zaibroda'daki çiftlikte,  yangın çıkardı ve çiftliğin kül olmasına,  100 CSK değerinde hasara neden oldu.

 Bu olaylarda, Olga Hepnarova,  birinci ve ikinci derecede cinayete teşebbüsten,  ve başkalarının arazisine kasten zarar vermekten suçlanıyor.

 Bu suçlamaları kabul ediyor musunuz?

 Siz 8 ölü gördünüz, ben de 8 ölü gördüm.

 Ya da belki de 8'er kez, 10'ar ölü gördüm.

 Ama önemli olan onlar nasıl insanlardı?

 Onlara şamar oğlanı denebilir miydi?

 Hayır.

 Ben şamar oğlanıyım.

 Ben size bu tür insanların ürememesi gerektiğini söylüyorum.

 Eğer bu tür insanlar üremeye devam ederse, asla benim gibiler rahat edemez,  ve ne yapmak istediğimi de anlayamazsınız.

 'Şamar oğlanı' kelimesi size tam olarak ne ifade ediyor açıklar mısınız?

 Zorbalık kurbanı.

 Son oturum için çağrı.

 Bizim talebimiz, işlediği suçlardan ötürü,  istisnai bir cezaya çarptırılması.

 Sanığın sağlık durumuyla ilgili psikiyatrik raporun, dikkate alınmamasını,  bu raporun uygunsuz bir şekilde hazırlandığını belirtmek istiyorum.

 Uzman raporunun aksine,  ben, Hepnarova'nın, şizofren olduğuna inanıyorum.

 Bu durum dâhilinde, eylemlerinden sorumlu tutulamaz.

 Bugünün insanlarına insan demek doğru olmaz.

 Bana ya da benim gibilere, insan gibi davranmıyorlar.

 Ben, bunu intikam dolu hislerden ziyade,  gelecekte, bu tür durumların tekrarlanmasını önlemek için gerçekleştirdim.

 Benim gibi daha nice potansiyel katiller var.

 Ancak bunu gerçekleştirecek cesaretleri yok.

 Ben, insanların dikkatini bir anlığına da olsa benim gibilere çekmek istedim.

 Bununla ilgili, gelecekte bu tür olayların,  tekrarlanmaması adına, bazı önlemler almanız gerektiğini düşünüyorum.

 Eğer sokakta öldürülmek istemiyorsanız,  ya da başka bir yerde, biz şamar oğlanları tarafından,  adaletinizin, ya da başka bir deyişle,   olmayan adaletinizin gereğini yapmalısınız.

 Kendimi öldürebilirdim.

  böylece, bu zorbalara bulaşmadan da onlardan kurtulabilirdim.

 Şunu söylemek istiyorum, bunu bana, dolaylı da olsa, siz yaptırdınız.

 Sadece, sessizce kendimi öldürmeyeceğimi hesaba katamadınız.

 Yine olsa  Yine yaparım.

 Son olarak, isnat edilen suçları kabul ettiğimi söylemek istiyorum.

 Ayrıca  Sizden, beni, ölüme mahkum etmenizi istiyorum.

 Jüri'nin kararı için mahkemeye ara veriyoruz.

 Hiçbir hafifletici sebep olmadığını,  ve olayın işleniş tarzını da düşünerek, sanığın, idam cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir.

 Sanık karara itiraz edebilme hakkına sahiptir.

 Sanığın bu kararla ilgili söylemek istediği bir şey var mı?

 Akli dengesini göz önüne alarak,  sanığın, söylediği hiçbir şeyden sorumlu tutulamayacağını belirtmek isterim.

 Bu benim şahsi fikrim.

 Bu mahkemede bulunan herkese teşekkür etmek isterim,  kendilerine ve geleceğin şamar oğlanlarına gösterdikleri töleranstan ötürü.

 Karara itiraz etmek istemediğimi söylemek istiyorum.

 Karara itiraz etmeyeceğim.

 Dışarı!

 Ne istiyorsunuz?

 Bir yıldır kimse gelmedi.

 Umrumda değilsiniz.

 Herhangi bir talebim olmadı, herhangi bir duruşmam da yok.

 Hücre cezası canını sıktı mı?

 Açıkçası iyi geldi.

 Yürüdüm ve kitap okudum.

 Gizli Servisin Patronları'nı okuyorum.

 İçinde ya da etrafında herhangi önemli bir şeyler oluyor mu?

 Önemli  Hayır.

 Benimle konuşmak istememesi dışında.

 Kimin?

 Bu seni üzüyor mu?

 Neden gülümsedin?

 Bilmem.

 Kim seninle konuşmuyor?

 Biriyle konuşmaya mı ihtiyacın var?

 Ben onunla konuşuyorum, ama kırk yılda bir.

 Winifer'le.

 Babam olarak bildiğim kişiyle.

 Victor Hugo Sokağında, kendisini babam olarak imzaladığım kişiyle.

 Onun sesini duydun mu?

 Sana onunla konuştum diyorum.

 Onunla konuşmak nasıldı?

 O bana çocuğum derdi, bende ona babam.

 Ne hakkında konuşurdunuz?

 Sakin kalmam gerektiğini, serbest kalacağımı söyledi.

 Endişelenmemem gerektiğini.

 Beni tanıdın mı?

 Evet.

 İsmini biliyor musun?

 Winiferova.

 Babam Oto Winifer.

 Peki kimliğinde ne yazıyor?

 Hepnarova.

 Bana verdikleri isim.

 Hepnar'lar mı büyüttü seni?

 Evet.

 En azından annen gerçek, değil mi?

 Kim bilir, resmi olarak öyle  Gerçek babam Vatikan'da.

 Vatikan Bölgesel Polisi.

 Vatikan'da gizli polis.

 Karşı İstihbarat.

 Hepnar'ın baban olmadığını neden bize söylemedin?

 Bilmiyordum.

 Bilmezken, söyleyemezsin.

 Ne sıklıkla konuşuyorsunuz?

 Haftada iki kez.

 Ona cevap veriyor musun?

 Evet.

 Dış sesle?

 Duymamaları için fısıldıyorum.

 Bazen üzülmeyeyim diye şarkılar söylüyor.

 Üzgün müsün?

 Evet.

 Neden?

 Bilmiyorum.

 Pişmanlık duyuyorum  Onlar için gerçekten, vicdan azabı çekiyorum ama  Olanlar için pişmanlık duymadığımı söyleyeceğimde bahaneler bulmam gerekiyor.

 Bunu daha önce söyleyemezdim, bu oyunun bir parçası.

 - Oyunun amacını biliyor musun?

 - Evet, ama tamamen değil.

 Ben sadece yaptığımı biliyorum  İtiraf etmek.

 İşlemediğin bir suçu üstlenmek?

 "İşlemediğin" derken?

 Suç bana ait.

 Ben Winiferova.

 Kim işledi suçu, Winiferova mı yoksa Hepnarova mı?

 Hepnarova.

 Ama cezalandırdığınız sadece benim.

 - Hepnarova bir keresinde demişti ki  - Söyleme!

 Ben yine olsa yine yaparım demedim.

 Ben, Hepnarova'nın asılmak istediğini söylemeye çalışıyordum.

 İnsanların davasından haberdar olması için.

 Buna ne diyeceksin?

 Nasıl olsa asılsam bile, ölen ben olmayacağım.

 Winifer beni koruyacaktır.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar