Görünmeyen 50 Yıllık Amerika Başkanı
“Bilgi güçtür.”
John Edgar Hoover
J. Edgar Hoover ( İng. The John Edgar Hoover ;
1 Ocak 1895 yılı , Washington - 2 Mayıs 1972 yılı , age) - 1924'ten 1972'deki
ölümüne kadar...yaklaşık yarım yüzyıldır Federal Soruşturma Bürosu'nun
direktörü olarak görev yapan Amerikalı devlet adamı
29 yaşında Soruşturma Bürosu'nun
başında (1935'te FBI olarak yeniden adlandırıldı) Hoover, Büyük Buhran ,
Roosevelt'in reformları , İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş'ın ilk aşamaları,
Kore Savaşı ve Vietnam Savaşı boyunca yaşadı. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki
en etkili figürlerden biri olmak . Hoover'ın ülkeye yaptığı hizmetlere dikkat
çeken birçok kişi onu çok sayıda yetkiyi kötüye kullanmakla suçladı. Çelişkili
figürü ve olağanüstü görev süresi, ondan sonra FBI direktörlerinin maksimum
görev süresinin 10 yıl olarak belirlenmesine neden oldu.
İlk yıllar
John Edgar Hoover, Haritacılık ve
Haritacılık Departmanında çalışan Dickerson Naylor Hoover ile Annie Marie
Scheitlin Hoover'ın üçüncü çocuğu olarak 1 Ocak 1895'te Washington DC'de doğdu
.
Hoover, 1917'de Kongre
Kütüphanesi'nde çalışırken George Washington Üniversitesi Akşam Hukuk
Okulu'ndan mezun oldu . Üniversitede Kappa Alpha kardeşliğinin bir üyesiydi.
ABD Adalet Bakanlığı'na katıldı . Taslak kaçakçılarının izini sürmekle meşguldü
. Yakında düşman devletlerin vatandaşlarının kayıt bölümüne başkanlık etti.
Kızıl Tehdit
1919'da Amerika Birleşik
Devletleri Adalet Bakanlığı Genel İstihbarat Birimi Başkanı olarak atandı .
Adalet Bakanlığı'na Alexander Palmer başkanlık ettikten sonra, yardımcısı oldu
ve Palmer baskınları olarak adlandırılan ABD'deki radikallerin toplu
tutuklamalarını ve sınır dışı edilmelerini organize etmeye katıldı . Hoover
kısa sürede 150.000 kişi için bir şüpheli kişi dizini oluşturdu ve 1921 yılına
kadar 450.000 girişe ulaştı . Palmer ve Hoover, ABD tarihindeki en büyük toplu
tutuklamaları organize etti: Ocak 1920'ye kadar en az 10.000 kişi tutuklandı . 1921'de
Hoover, Soruşturma Bürosu'nun müdür yardımcısı oldu. Hoover'ın babası 1922'de
öldü. 1924'te Başkan Calvin Coolidge Hoover'ı Soruşturma Bürosu'na müdür olarak
atadı.
FBI
Hoover, Soruşturma Bürosu
başkanlığını devraldığında, 440 ajan dahil olmak üzere yaklaşık 650 çalışanı
vardı. İlk yıllarda, Hoover ajansın çalışan sayısını ve maliyetlerini büyük
ölçüde azalttı. Hoover, Soruşturma Bürosu'nu güçlü ve modern bir organizasyona
dönüştürdü. İşe alınan çalışanlar için gereksinimler artırıldı ve yeni gelenler
için özel bir okul oluşturuldu. Teknolojinin kullanımına, adli laboratuvarların
ekipmanına, parmak izi arşivinin oluşturulmasına özel önem verdi
FBI'ın Yeni İmajı
Hoover, FBI direktörü olarak en
önemli görevlerinden birinin Amerikalıların gözünde örgütün yeni bir imajını
yaratmada olduğunu gördü. Bu amaçla ünlü aktörlerle etkinliklere aktif olarak
katıldı, inisiyatifiyle kampanya materyalleri oluşturuldu, Büro'ya adanmış
filmler ve radyo oyunları üretildi. Yetkili bir departman imajı yaratma amacı
için, Amerika Birleşik Devletleri'nin neredeyse tüm kitle iletişim araçlarını tabi
tuttu. Sözde "Suçla Savaş" Hoover'ın eline geçti. Suç dünyasının
liderlerinin isimlerini kullanan FBI direktörü, onlar için sadece FBI
ajanlarının durdurabileceği acımasız gangsterlerin görüntülerini yarattı. Yavaş
yavaş, Amerikan halkı FBI'ı ulusal güvenlik için gerekli bir araç olarak
algılamaya başladı.
Amerikan vatandaşları, FBI
ajanlarını Amerikan yaşam tarzının gangsterlerden ve dış tehlikelerden
güvenilir bir destek ve koruma olarak görmeye başladılar. FBI için tasarlanan
eserler Amerikan popüler kültüründe önemli bir iz bıraktı .
Ortabatı Çeteleri
1930'larda, Soruşturma Bürosu,
Ortabatı'daki organize suçun yükselişi ve banka soygunu salgınıyla mücadele
etti. O zaman, küçük çeteler bankaları soydular, yerel polise üstünlük sağlamak
için otomatik silahlar ve hızlı arabalar kullandılar ve takipten kaçmak için
eyalet sınırlarını aştılar. Büro, 1933-1934'te teşkilatın yetkilerini
genişlettikten sonra, John Dillinger de dahil olmak üzere bir dizi ünlü
gangsterin izini sürmeyi, tutuklamayı veya yok etmeyi başardı . 1935 yılında,
Soruşturma Bürosu , Federal Soruşturma Bürosu olarak yeniden adlandırıldı .
Roosevelt dönemi
Franklin Roosevelt Amerika
Birleşik Devletleri başkanı seçildiğinde , 1936'da Hoover'a "ABD'deki
yıkıcı faaliyetleri, özellikle faşizm ve komünizmi" araştırması talimatını
verdi .
1942'de FBI, ABD kıyılarına inen
iki Alman sabotajcı grubunu denizaltılardan yakalamayı başardı, ancak iki
sabotajcı kendilerini Amerikan yetkililerine teslim ettiği ve geri kalanını
teslim ettiği için büronun değerinin ne kadar büyük olduğunu söylemek zor. .
Savaş sırasında Stratejik
Hizmetler Ofisi oluşturulduğunda , İngiliz Gizli Servisi ile yakın işbirliği
içinde, Hoover ondan şüphelendi ve pratikte OSS ile işbirliği yapmadı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında
FBI, 5.000'i ajan olan 13.000 çalışana ulaştı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan Sonra
1946'da ABD Başsavcısı Tom Clark
( İng. Tom C. The Clark ) Hoover , ulusal bir acil durumda veya savaş zamanında
gözaltına alınabilecek potansiyel olarak sadakatsiz Amerikalıların bir
listesini yapma talimatı verdi . Kore Savaşı'nın patlak vermesinden bir hafta
sonra (Haziran 1950), Edgar Hoover, Başkan Truman'a , Habeas Corpus'u askıya
alması gereken , yani mahkeme tarafından her tutuklama vakasını ayrı ayrı
değerlendirmeyi reddetmek için bir plan sundu ve devlet rejimine sadık olmayan
12 bin Amerikan vatandaşını tutuklamak. Truman bu planı takip etmedi .
Hoover, " rock and roll
" terimini ilk kez kullanan Cleveland radyo sunucusu Alan Fried'e yönelik
zulmün başlatıcısı olarak bilinir : 50'lerin sonlarında Fried, belirli
rock'ları tanıtmak için radyodaki disk jokeyler arasında rüşvet vermekle
suçlandı. ve rulo bileşimleri . Hoover genellikle rock and roll'u yıkıcı, asi
müzik olarak algıladı ve gençleri bir parçalayıcı enzim gibi etkiledi .
Kişisel yaşam
Hoover ve Clyde Tolson sahilde,
1939
Hoover kararlı bir bekardı.
Hoover'ın yaşamı boyunca eşcinsel olduğuna dair söylentiler vardı .
Bazı tanıdıklar ve biyografi yazarları bu görüşün olası olmadığını düşünürken ,
diğerleri bu bilgiyi olası ve hatta kanıtlanmış olarak görmektedir . Kural
olarak, Hoover'ın ortağına uzun zamandır arkadaşı olan FBI Direktör Yardımcısı
Clyde Tolson [17] deniyordu . Hoover ve Tolson uzun yıllar birlikte çalıştılar,
ikisi de evlenmedi, birlikte yemek yediler, gece kulüplerine gittiler ve tatile
gittiler ( resimde ) . Hoover, ölümünden kısa bir süre önce tüm servetini
Tolson'a bıraktı. Hoover'ın cenazesinde Tolson, Hoover'ın tabutunu örten
Amerikan bayrağını aldı.[yaklaşık. 1] . Tolson, Hoover Kongre Mezarlığı'ndaki
mezarın yanına gömüldü .
Masonluk
Hoover, 9 Kasım 1920'de 1 No'lu
Federal Loca'da ( Washington , DC ) bir Mason olarak atandı ve yirmi altıncı
doğum gününden sadece iki ay önce ustalık derecesine yükseltildi . Yarım
asırlık Masonluk için birçok madalya ve ödül aldı. 1955'te Eski ve Kabul
Edilmiş İskoç Riti'nin ( Amerika Birleşik Devletleri Güney Yargı Yüksek
Konseyi) 33. derecesine yükseltildi ve Egemen Yüksek Müfettiş olarak tanındı .
Hoover ayrıca 1965'te Büyük Şeref Haçı olan İskoç Riti'nin en yüksek
tanınmasına layık görüldü.
Edgar Hoover'ın odası , Hoover'ın birçok kişisel
belgesini içeren SPSU güney yargısının Mason Tapınağı'nda bulunmaktadır .
J. Edgar (2011)
137 dk
Yönetmen:Clint Eastwood
Senaryo:Dustin Lance Black
Ülke:ABD
Tür:Biyografi, Suç, Dram
Vizyon Tarihi:02 Mart 2012
(Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Clint Eastwood
Nam-ı Diğer:Hoover
Oyuncular
Leonardo DiCaprio
Josh Hamilton
Geoff Pierson
Cheryl Lawson
Kaitlyn Dever
Tüm Kadro
Özet
Amerika bugün FBI ile gurur
duyuyorsa bunda hiç şüphesiz ki J. Edgar Hoover'ın on yıllarca kendisini
mesleğine ve büroya adamış olmasının etkisi var. 20. yüzyılın en tartışmalı, en
esrarengiz ve en güçlü portrelerinden biri olan J. Edgar'ın gerçek hayat hikayesinden
uyarlanan filmde ünlü FBI başkanının gençliğinden başlayarak Amerikan Adalet
Bakanlığı'ndaki yükselişine ve neredeyse 50 yıl boyunca Federal Büro üzerindeki
etkisine beyazperdeye taşınıyor.
Ondan nefret edenler, mecburen
saygı gösterenler ve samimi biçimde hayranlık besleyenler... Elinde
bulundurduğu büyük güce rağmen, korkuları, zaafları da olan, kapalı kapılar
ardında sakladığı büyük sırlarla kariyerini, hayatını mahveden bir adam...
Leonardo DiCaprio'nun Amerikan
tarihinin en önemli figürlerinden J. Edgar Hoover'ı canlandırdığı filmin
senaryosu Oscarlı Milk filminin ve sıra dışı bir dizi olan Big Love'ın
senaristi Dustin Lance Black' aitken, yönetmen koltuğunda Dicaprio ile görmeye
alıştığımız efsane yönetmen Clint Eastwood oturuyor
Altyazı
Güney Hıristiyan Liderliği
Birliği'nin doğrudan Komünist Parti bağlantıları var.
Büyük adamlar bile yozlaşabilir, değil mi?
Komünizm siyasi bir parti değil.
Bir hastalık.
İnsanın ruhunu çürütüyor, en nazik insanları
bile gaddar, kötü zalimlere dönüştürüyor.
Hukuk ve düzene karşı yayılmacı bir
saygısızlıkla karşı karşıyayız.
Suç oranları yükseliyor.
Otoritemize karşı artan açık itaatsizlik var ve
dediğimi unutma, bu cezasız kalırsa ulusumuzu tekrardan anarşiye sürükleyecek.
Her şey barışçıl şekilde başlıyor, değil mi,
Bay lrwin?
Bombalı saldırıları ve şiddet olaylarını önleyebileceğiniz
gerçeğiyle yaşamanız gerekecek.
Siz ve FBI hakkında yazılanlarla ilgileniyorum.
Kötü adamların yeniden sahneye çıkmasına izin
vermeyecek kadar çok ve uzun süre çalıştım, değil mi?
Özellikle ünlü olmak ve hayranlık yaratmak
için yapılan kötü şöhretin tuhaf yanı ne, biliyor musun?
Cezalandırılmazsa, sonuçta kötülüğe götürür.
İkimizin de, en çok sevdiğini bildiğimiz şeyin
itibarını yok etmeden önce bu didişmeye göz atmanı öneririm.
DOKTOR KING, HOOVER'IN SUÇLAMALARINI ÇÜRÜTTÜ <i>Suç
Kayıtları, Halkla İlişkiler'den yazar geldi, efendim.
Ön büromda ona bir daktilo ayarlayın.
Bayan Gandy, bu neslin, hikayeyi bir de benden
dinleme vakti geldi.
- Derhal.
- Teşekkürler.
1919'da, Adalet Bakanlığı'ndaki ilk amirim
Ajan Smith Başsavcı A.
Mitchell Palmer'dı.
O bir Quaker'dı.
Savaşa inanmazdı ancak güç ile kararlılığın
gerekli olduğunu anlardı.
Tarihçilere inanabilirsin ancak çoğu bağlamı
es geçip bugünün bakış açısından yazıyor.
Mitchell Palmer bir kahramandı.
İyi misin?
- İyi misin?
- Evet.
Sanırım.
Evet.
Geçti.
Geçti.
Hayır, her şey yolunda.
İyi misin?
Geçti.
İyi misin?
Palmer da benim gibi radikallerle savaştı.
Benim gibi o da hedef oldu.
Yalnız değildi.
O gece ülke çapında sekiz bomba patladı.
Hepsi gece 11'de.
İki ABD senatörü dört kabine üyesi, bir Yüce
Divan yargıcı John D.
Rockefeller, J.
P.
Morgan hepsi de Bolşevik Komünistlerin hedefı
olmuştu.
Evet, tüm binayı salladı.
Radikalin bombasının erken patladığı ve ondan
geriye sokakta sadece kanı kaldığı aşikardı.
Ancak müfettişler, kanıt toplamak yerine kovalarla
ortalığı temizlemişti.
Parmak izlerini almadan tabancasını bir kenara
attılar.
Bu beceriksiz polis işi değildi.
O dönemlerde normal prosedürdü.
Bu ülkede kıyamet kopabilir, Dwight.
Yıl 1919'du, kimse kriminolojiye saygı
duymuyordu federal güçler, FBl yoktu.
O gece gözlerim açıldı.
Tam o gece.
Komşulardan biri mi, efendim?
Hayır.
Benim ofisimde çalışıyor.
''Cinayetler olacaktır.
Gerekli olduğu için adam öldüreceğiz.
Dünyayı zalim kurumlarınızdan kurtarmak için yakıp
dökeceğiz.
'' <i>O gece Başsavcı Palmer'ın evinde
miydiniz?
Bunu okuyucunun hayal gücüne bırakalım.
Kahramanımıza biraz gizem katmamız önemli.
Tanımınıza uyan bir gençten bahsedebilirim.
İki yönlü işler.
Hangi hukuk fakültesinden mezun oldun?
George Washington.
Burada büyüdüm.
Anneme bakmam gerekiyordu, çok uzaklaşmadım.
İngilizce bölümünü de bitirdim.
Bir adamın mirasını belirleyen şeyin genelde
görünür olmadığını belirtmeme gerek yok.
Şu anda önemli olan kötü adamla, kahraman
arasındaki farkı yeniden açığa kavuşturmak.
Bugünle ne gibi benzerlikleri var sence?
Emin değilim, efendim.
Biraz daha dinlemek isterim.
Yarın tekrar gelebilirim.
Tamam.
Fakat sayfalar burada kalacak.
Elbette, efendim.
Ajan Smith.
Teşekkür ederim.
Burada sesli konuşmak iyi bir fikir değildir.
- Günaydın, John.
- Günaydın.
Bay Palmer bugün acil toplantıya katılmanı
istedi.
Bayan Gladwell, unutmayın adım Bay Hoover.
Saat ikide.
Bu sefer erken gelmeyin.
Geç kalmak kadar kabalıktır.
Sekreter havuzuna gelen bu güzel ek kim?
Helen, kendini tanıt.
Memnun oldum, Bay Hoover.
Ben Helen Gandy.
Memnun oldum, Bayan Gandy.
Adalet Bakanlığı'na hoş geldiniz.
Bay Palmer'a geleceğimi bildirebilirsiniz.
Elbette.
Hep böyle çekicidir.
Hiçbir şeyi ciddiye alma.
Jeremy, yardımın lazım!
Yardım lazım!
Yardımın lazım.
İyi akşamlar, anne.
Edgar.
Madam Marcia bugün toplantı yaptı.
Uyarısı: Elbise almalıymışım.
Babanın yakında öleceğini söylüyor.
Öldüğünde, ülkenin en güçlü adamı haline
gelecekmişsin.
Kardeşin iyi biri, Edgar fakat ailemizi
tekrardan sen yücelteceksin.
Edgar?
Edgar?
Seni sıkıyor muyum?
Dinliyorum, anne.
Hizmetçiyi kovmuşsun.
İşini bitirince istifa edebileceğini söyledim.
Arsızlığı için para veremem.
Tüm zenci ırkı açık açık isyan ediyor.
- Soruşturma açabilirim.
- Rahata alıştılar.
Ne dediğimi duydun mu, anne?
Soruşturma açabilirim dedim.
Açıkla.
Bay Palmer bugün beni toplantıya çağırdı.
Bolşeviklere karşı savaş başladı.
Anti-radikaller bölümünün başına geçmemde
ısrar etti.
Sazan gibi atladın mı hemen?
Bunun ulusumuzun yüzleştiği en büyük tehdit
olabileceğini ve etkili olamazsam görevi kabul edemeyeceğimi söyledim.
Aferin.
Fakat işi kabul et.
Yılda üç bin dolar, anne.
Sana yeni kıyafetler alırım.
Artık böyle giyinemezsin.
Sadece dört saat içinde 40 şüpheli radikal
buldum bile.
Ay sonuna kadar on bini bulurum.
Kendi elemanlarım var, güvenilir ajanlar.
Edgar, sigara mı içiyorsun?
Sigaradan hoşlanmıyorum, anne.
Doktoru dinle.
Bu yeni iş yükü sinirlerini zorlayabilir.
Sonun baban gibi olsun istemezsin.
Git bir tane dene.
Babanı odasına koyabilirsin.
Akşam yemeğine hazırlanmalıyım.
Bu gece beni yalnız mı bırakıyorsun?
Bir daktilocu kız.
Çok düzenli.
Randevu mu bu?
Galiba öyle.
Galiba.
Kongre Kütüphanesi'nde ona eski kart katalog
sistemimi göstereceğim.
Onu büyüle.
Mavi kravat tak.
Mavi kravatla çok yakışıklı oluyorsun.
Tavana bak.
İnanılmaz.
Buraya hiç gelmedim.
KONGRE KÜTÜPHANESİ Düzenlenmesine yardım ettim.
Her bir parçanın kendi katalog kartı var ve de
eşsiz kodu.
Bu şekilde başlık, yazar, mekan ve konu
belirtiliyor.
Eskiden günlerce aranan şeyler artık dakikalar
içinde bulunuyor.
Hadi.
Bir yazar ya da konu söyle.
Ne olursa.
Düşüncesizlik.
Hangi dönem?
Günümüz.
Güzel.
Zaman tut.
Neredeyse buldum.
Siyasi düşüncesizliği kastetmediğimi ne
biliyorsun?
İstersen baştan alabilirim.
Bu idare eder.
Ne kadar sürdü?
Bir dakika, on saniye.
Bu ülkedeki her bir vatandaşın kendi kart ve numaralarıyla
parmak izleriyle, eşsiz şekilde tanımlanabilir olduğunu hayal et.
Suç işlediklerinde onları ne kadar çabuk
bulurduk, düşün.
Bu çok etkileyici, John.
Burada mı kalmak istersin, başka bir yere
gidelim mi?
Seçim senin.
Bay Hoover.
Bunun nereye varacağını düşündüğünüzden emin
değilim.
Elbette.
Bayan Gandy.
Birbirimizi çok kısa süredir tanıdığımızı
biliyorum ancak benim için en iyi eş olacağınızdan eminim.
Gücünüz, karakteriniz, eğitiminiz.
Dalga mı geçiyorsunuz?
Hayır.
Hayır, hayır, tabii ki hayır.
O halde lütfen kalkın, Bay Hoover.
Bunu diğer daktilocu kızlarla paylaşmazsanız minnettar
kalırım.
Tabii ki hayır.
Tamam.
Acaba, ne, ne ne tür bir kusur buldunuz karakterimde?
Hayır.
Yeni tanıştık.
Evet, elbette.
Ben hızlı ve iyi bir kişilik sarrafı olduğumu
düşünüyorum.
Sadece üç kez çıktık.
Bana bundan fazlası gerekmez.
Çoğu kişiye gerekir, bana değil.
İnsanların hemen çözerim.
Lütfen bana Edgar deyin.
Annem böyle seslenir.
- Edgar?
- Evet?
Sır tutabilir misin?
Evet.
Elbette.
Söz veriyorum.
Evlenmekle ilgilenmiyorum.
Önce işim geliyor.
O halde şahsi sekreterim olmakla ilgilenirsin
belki.
Evet.
Çıkalım mı?
Kitap.
Evet.
Önden buyur.
Kütüphaneyi düzenlemeye yardım ettim, FBl'ı da
öyle.
İkisi de gereksiz diyen çok oldu.
Yenilikçiler çoğu zaman hoş karşılanmaz.
En azından başlarda.
Bayan Gandy!
Bayan Gandy!
Şu ahmak Kennedy veledi, yine çıngırağını
çalmış.
Yeni bez istiyor belki de.
Başsavcının ne istediğini öğreneyim mi?
Yok, Los Angeles kayıtlarının tam deşifresini
istiyorum.
Onları alınca, telefonuna cevap veririm.
Pekala.
Edgar, Ajan Smith döndü.
Palmer Baskınları hakkında soruları var.
Gitmesini söyleyeyim mi?
Helen, ondan hoşlanıyor musun?
Henüz hakkında bir fikrim oluşmadı.
Ben onu sevdim.
Ona güveniyorum.
Onu ön büroya alayım.
Hayır.
Hayır, hayır.
Ona buraya bir masa getir.
Fakat 1920'de, bizi herkesten nasıl
koruyacaktım?
Ben bu büroya taşınmadan önce acizdik.
Çok az federal yasa vardı, silah taşıma
hakkımız yoktu ve Kongre öyle olmasını istiyordu.
Suçlular ortalıkta dolaşıyordu ve onları izlemeye
karşı bir yasa yoktu ben de kendim bir karar verdim.
Not kağıtları ve beş binin üzerinde isim
topladım ve Washington'da hala biraz gücü olan tek bakanlığı aradım.
Çalışma Bakanlığı mı, efendim?
Sınırdışı etme gücü mü?
İki kutusu işaretli olanları sınırdışı etmek
hakkı.
Yabancı uyruklu olmalılar ve ülkemize zarar
vermeye çalışmalılardı.
Sizinle işbirliği yaptılar mı?
Tabii ki hayır.
Washington'da kimse yetkisini paylaşmaz, Ajan
Smith.
Sınırdışı edilmesi gerektiğini belgelediğim
bir yabancının tutuklanması için mahkeme emri çıkartmamı sağlayacak bir yasa
yok mu?
Kanıt olmaksızın olmaz, Sayın Başsavcı.
- Orada bir yasal süreç var.
- Yasal süreç mi?
- Ya ülkemize karşı tehdit?
- Ülkemize karşı tehdit olabilir Olabilir mi?
Tamam.
Ülkemize karşı tehdit var.
Suça dair kanıt yoksa sınırdışı gerekçesi
olamaz.
Göreceğiz.
Tekrar görüşeceğiz.
Yöneticilerinden biri Bay Caminetti'ydi.
Adalet Bakanlığı'mızdan bıkmıştı, özellikle
nefret ettiği biri vardı.
Ben doğuştan devrimciyim ve bu yüzden işgale
karşı isyan edip direnme hakkım var güç kullanımı dahil her yolla!
Emma Goldman.
Radikal hareketin kahramanıydı.
Caminetti'ye Emma Goldman'ı, teslim edebilsem
anında sınırdışı ederdi.
Ancak o bir vatandaştı.
Durmak ister misiniz?
Hayır.
Bugün bunları hayal etmek senin için zordur
ancak bir dönem sıradan Amerikalılar, güvenlik ve canlarından endişeliydi, Ajan
Smith.
Şikago'da, komünist işçilerin başlattığı kömür
grevi yüzünden elektrikler kesildi.
Peşinden isyanlar geldi.
Ve Centralia, Washington'da Ateşkes Günü'nde savaştan
yeni dönmüş gaziler radikaller tarafından öldürüldü.
Kızıl devrim, topraklarımıza ulaşmıştı.
Hayır.
Onları tek tek tutuklayamayız.
Yoksa yeraltına inerler ve senatörlerin posta
kutusuna bomba gönderilir.
Eşzamanlı baskın yapıp hepsini aynı anda
yakalamalıyız.
- Kim onlar?
- Bunu siz bulacaksınız.
Bu ülkedeki her radikal hakkında bir dosya
istiyorum.
Duvara yaslayın, teşekkürler.
Kim olduklarını, nereden geldiklerini, gruplarını,
ne dediklerini bilmeliyim.
Hangileri suç işlemiş?
İşledikleri suçlardan ziyade, işlemeye niyetli
oldukları suçlarla ilgileniyorum.
- Duvara yaslayın.
Teşekkürler.
- Ekibimizde kaç kişi var?
Şu anda sadece dördünüz.
Ben kilitleri taktırayım.
Hayır, Bayan Gandy.
Çok fazla ilgi çeker.
Hiçbir şey alfabetik sıralanmayacak.
Kartlar konu ve kategorilere göre düzenlensin.
Açıklandığında bu sistem çok kolay.
Açıklanmazsa, bilgi bulmak imkansız olur.
Kimseye güvenmeyin, ajan arkadaşlarınıza bile.
Meslektaşlarımızın yarısı iki taraftan maaş
alıyor.
Soruşturduğumuz suçlar aslında suç değil,
fikirler.
Fikirlerin Duvara, beyler.
Teşekkürler.
Ülkemize gelip hükümeti devirmek için komplo
düzenleme fikrin varsa o halde bu bir suçtur.
Bayan Goldman, bir ABD vatandaşıyla evlendi.
Evlendiği adam onu bir kez bile hapiste
ziyaret etmedi, ancak nikahtan beri birlikte yaşadığı adam her gece ziyaret
ediyor.
John, listendekilere baskın yapıp bir şey
bulamazsak ne olur?
Silah, bomba bulmadan masumlar sınırdışı
edilir.
Ülkenin dört bir yanındaki Amerikan halkı Başsavcıdan
bu şiddet olayları konusunda bir şey yapıp ABD'yi yeniden barış ve ihtişama döndürmesini
istiyor.
İtirazlarınızı zevkle Bay Palmer'a şahsen
iletirim ancak bu arada Bayan Goldman'ın sahte evliliğini su yüzüne çıkarıp takım
elbiseni de değiştireceksin.
- Efendim, John?
- Takım elbiseniz.
Burası meyhane değil.
Kendine biraz saygı göster, daha önemlisi bu
bölüme saygı göster.
Bayan Gandy?
Bayan Goldman, anarşist misiniz?
Cevap vermeyi reddediyorum.
Anarşist olduğunuzu inkar mı ediyorsunuz?
Cevap vermeyi reddediyorum.
ABD hükümetinin güç kullanılarak devrilmesi
fikrine inanıyor musunuz?
Cevap vermeyi reddediyorum.
Kamu görevlisi suikastlarını destekliyor
musunuz?
Cevap vermeyi reddediyorum.
Yabancı, mahkeme emrindeki suçlamalarla ilgili
olarak sorulan sorulara cevap vermeyi reddetti ve ona sunulan fırsatları
kullanmadı.
Sınırdışı edilmesini öneriyorum.
Ve kolayca emsal dava oluşmuştu.
Edgar, Sevgililer Günü'nde Paterson
yolculuğumuzu ayarlayayım mı?
Elbette, Bayan Gandy.
14 Şubat'ta, trenle Paterson, New Jersey'e
gittim.
Şu radikallere suçüstü yapabilsem Çalışma
Bakanlığı onları memleketlerine yollamak zorunda kalırdı.
Büro'nun ajanları ve yerel polis ülkede
bilinen komünist toplanma mekanlarına baskın yapmaya başladı.
Bu insanlar silahlı ve saldırgan.
Yakalanmamak için öldürmeye hazırlar.
Bir tane alın.
Hadi.
Kullanma izni var mı?
Bunlar benden size hediye.
Kendi silahlarımızı kullanmaya karşı yasak yok.
Beyler, silahlarınızı alın.
Beyler, çabuk.
Gidelim!
Polis!
Bu bir baskındır!
Yeter!
El ilanları aynı çıktı.
Bombalı saldırıları çözmüştük.
Sonuçta yaklaşık 4000 komünist radikal tutukladık
ve 500'ünü sınırdışı ettik.
Tüm şartlara rağmen, büyük kişisel risk
alınarak yapılmıştı.
Sahte para baskı makinesi, beş tabanca, iki
otomatik tüfek bulduk.
Trenton'da barut, bakır, tel ve piller
buldular.
- Bir bomba fabrikası.
- Evet.
Detroit'ta 120 tutuklama, Philadelphia'da 41
ve burada 17.
Büro'da bu tutuklamalara karışan herkes
işinden oldu, değil mi?
Palmer bile?
Bazıları.
Bundan ders çıkarmalı.
Bombalı saldırılar durdu ve huzur geldi.
Amerikan halkı bir tehdit olduğunu bile unuttu.
Siyasi rakipleri Palmer'a ülkesini komünizmden
korumaya çalıştı diye saldırdığında vatandaşlarımız izin verdi.
Bugün gibi bombaları, dökülen kanları, korkuyu
unutmuşlardı.
Baskınları siz düzenlediniz, neden siz değil
de Palmer?
24 yaşındaydım, Ajan Smith.
Sadece emirleri uyguluyordum.
Anlıyorum, efendim.
Bunları yapmasaydık, bugün sevdiğin bu ülke
yerine, komünist bir ülkede doğmuş olabilirdin.
- Haklı mıyım?
- Elbette, efendim.
Edgar?
Ona aldırma.
Edgar?
Toplantıdayım, Bay Tolson.
Birazdan çıkarım.
Başsavcıyla randevunu unutma, Edgar.
Dosyalar daha tamamlanmadı, Bay Tolson.
Lütfen gidin!
Teşekkürler.
Sağ olun.
Özür dilerim.
Bu bölümü bu gece bitiririm.
Pekala, Ajan Smith.
Akademi'de buraya nasıl geldiğimi anlatıyorlar
mı?
Evet, efendim.
Başsavcının bürosuna çağrıldınız Harlan Fiske
Stone.
Evet, efendim.
Başsavcı Stone.
Sizi bürosuna çağırdı ve oturmanızı söyledi.
Şikago'da bir düzineden fazla boş pozisyon var.
Soygun oranları artıyor, bu boş pozisyonları
doldurup ilerleme kaydetmek Büro'nun yararına olur.
Potansiyel zanlıların dosyalarıyla dolu
dolaplarım var ve bir kongre duruşmasıyla cidden Sesini biraz düşür, evlat.
Bu toplantıyı sen düzenlemedin.
Otur.
Evet, efendim.
Birlikte çalıştığın herkes gitti.
Bunun bir nedeni var.
Bu Büro'dan çok pis kokular geliyor.
Sence de öyle mi?
Evet, efendim.
Alınma ama sosyal hayatın yok gibi.
Ne eş, ne kız arkadaş.
Gördüğüm kadarıyla dostun da yok.
Doğru, efendim.
Ve şu parmak izi alma zırvasına kafayı takmış
durumdasın.
Emin olun, parmak izlerinin burada merkezi
kaydı olsa zırva olmaz.
En fazla tahmine dayalı bir bilimdir.
Evet, efendim.
Sana niye Hız diyorlar?
Kim diyor?
Arkandan herkes diyor.
On yaşımdayken bakkaldan teslimat yaparken nam
yaptım.
Mahallenin en hızlısıydım.
Sadece bir lakap.
Konuşma tarzınızdan olmasın?
Belki, efendim.
Genç adam, Soruşturma Bürosu'nun müdür vekili
olmanı istiyorum.
Görevi kabul ediyorum, Bay Stone ancak bazı
şartlarım var.
Nedir?
Büro, siyasetten tamamen uzak olmalı ve
siyasetçilerin güdümünde olmamalı.
İşe alınacaklar üniversite mezunu olmalı.
Atamalar liyakata göre olmalı.
Terfiler, kanıtlanmış yeteneğe göre yapılmalı.
Ve Büro sadece size karşı sorumlu olacak,
efendim Başsavcıya.
Başka şartlar altında işi sana vermezdim zaten.
Bu kadar.
İyi günler.
Teşekkür, efendim.
Alkol kullanan tüm çalışanları geçici olarak bu
Büro'dan uzaklaştırmakta kararlıyım.
Bir adam, bu Büro'nun bir parçası olduğunda resmi
ve gayrıresmi olarak göreviyle ilgili olarak en ufak bir eleştiri ihtimalini
bile ortadan kaldırmaya kendini adamalı.
Adınız nedir?
Ajan Williams, efendim.
- Memnun oldum, Ajan Williams.
- Ben de, efendim.
Sizin adınız?
Ajan Caffrey, efendim.
Göreviniz nedir, Ajan Caffrey?
Bugün Kansas City'ye gideceğim banka
soyguncusu Frank Nash'in aranmasına yardım için.
Bu tehlikeli bir görev ve döndüğünde ülkene
hizmetin için ödüllendirileceksin.
Hala bıyıktan vazgeçemediniz mi, Ajan Stokes?
Hanımların hoşuna gidiyor.
Hanımların fikirleri, Büro'nunkilerden daha
önemli galiba?
Hayır.
Efendim.
Belki de Soruşturma Bürosu yerine polis gücüne
daha uygunsundur.
Yedi yıldır Adalet Bakanlığı ve Büro'dayım,
Edgar.
Neredeyse senin kadar.
Hayır.
Yedi yıldır Büro'da çalışıyordun ve o Büro
artık yok.
Sen de yoksun.
Standartlarıma uymayan tüm ajanları çabucak
çıkardım: <i>Eğitim, fıziksel form ve her şeyden önemlisi, sadakat.
İki tane yaptırdım.
Aynı kesim, farklı desen.
Sana da iki takım elbise.
Cuma teslim edilecek.
Teşekkürler, anne.
Bu platin altı elmas ve yıldız safir.
Çok güzel, anne.
Teşekkürler.
Tüm mahalleye anlattım seni.
Hepsi biliyor.
Almayayım, kilo alıyorum, anne.
Kastır o.
Bir erkeğin kaslı olmasında bir sakınca yok.
- Tamam.
- Seninle çok gurur duyuyorum, Edgar.
Senin için bir albüm açtım.
Her şeyi albüme koyacağım.
Bu daha başlangıç.
''Johnny Hoover, Soruşturma Bürosu'nun müdür
vekili olarak atandı.
'' Okuyabilir misin?
Amcanla gurur duyuyor musun?
Beyler.
Tanıştırayım.
Benimle gelin.
Edgar, seni görmek ne hoş.
Seni de, Lawrence.
Tanıştırayım, Bay Clyde Tolson.
Bu gece George Washington Üniversitesi
hukuktan mezun oldu.
Tebrikler, Bay Tolson.
Teşekkürler, Bay Hoover.
Bence siz en saygın mezunlarımızdan birisiniz.
Evet, o okuldan bir derece almıştım.
Takım elbisenize hayran kaldım, Bay Tolson.
Ondan ders almalısın, Lawrence.
Teşekkür ederim.
Garfinkel mağazasından özel kesim.
Bir kartınız var mı, Bay Tolson?
Var tabii ki.
Buyurun.
Seni görmek güzeldi, Lawrence.
Sağ olun, efendim.
''İyi eğitimli, iyi referansları var, beş yıl
hizmet garantisi veriyor.
New York'ta ailesi ve yeni doğmuş bebeği var.
'' Görüşme istemez.
New York'taki ailesi mi, bebek mi?
Bayan Gandy, beş yıl yeterli değil.
Bize hayatlarını adayacak adam lazım.
Kaç kişi etti?
320 ret ve 21 görüşme.
Bay Tolson diye birinden başvuru geldi mi?
Evet.
Evet, raporuna göre özgüveni iyi, ağırbaşlı diksiyonu
mükemmel.
Fiziksel olarak formda olsa da zor işlerden
hoşlanmayabilir.
Büro'ya olan ilgisi, özel hukuk pratiğine yardımcı
olacak deneyim kazanmak.
Burada belli bir süre kalmakla ilgilenmiyor bu
yüzden istihdamı şüpheli.
Savaş Bakanı yardımcısından referans mektubu
almış.
Bu harika, Bayan Gandy.
Evet.
Bay Tolson'un kadınlara pek ilgi göstermediği
yazılı.
Öte yandan, en iyi ajanlarımızdan bazıları aileleri
olmadığı için çok iyi.
Haklısınız.
Görüşme ayarlayın.
Sorun ne biliyor musunuz, Bayan Gandy?
Bu adamlar bana gıpta ile bakmıyor.
Tabii ki bakıyorlar.
Mecazi anlamda değil.
Bana aşağıdan bakmıyorlar.
Büroda dolaşmak yerine görüşmeyi masa
arkasından yapsanız bunu düzeltebilirdim.
Doğru.
Bayan Gandy, güçlü bir konumda biri hakkında
elimde özel bilgi var diyelim zarar verici bilgi.
Bu tür bir bilgiyi yok etmek benim doğama
aykırı ancak bunu genel dosyalara da koyamam.
Size emanet edebilir miyim?
Gizli bir dosya oluştursak yani?
Elbette, Edgar.
Teşekkürler, Bayan Gandy.
Bilgi güçtür.
1919'da bizi komünistlerden korudu ve o günden
beri FBI'ımız tarafından bilgi toplandı, düzenlendi ve korundu.
Savcı General Kennedy'nin Bürosu.
Bu şömine hep var mıydı, sonradan mı
eklettiniz?
Sonradan eklendi.
O evde dinleme cihazlarıyla ne işiniz vardı?
Organize suçun üstüne gitmemi istemiştiniz,
Bay Kennedy ben de öyle yaptım, kararlılıkla.
- Şömineyi kullanıyor musunuz?
- Nadiren.
Kayıtları başka kim duydu?
Konuyu kişisel ve gizli olarak dosyaladım.
Tek erişimi olan benim.
Bay Hoover, gerçek bir tehdidin üstüne gidin
dedim.
Bunun yerine organize suçun varlığını inkar
ettiniz şimdi de bu iğrenç tehdit gösterisi.
Sayın Başsavcı, ben sadece emirleri
uyguluyordum.
Los Angeles'ta bir evin kilerinden hattı
dinledik orası suçluların bilinen bir toplantı mekanıydı.
Ben nereden bileyim Doğu Almanyalı bir
komünistin orada ABD Başkanı abinizle seks yapacağını?
Elçiye zeval olmaz.
İkinizi de korumak üzere buradayım.
Bunu unutmayın.
Benden ne istiyorsun?
Bu bilgi açığa çıkacak olursa abinizin
liderlik yeteneklerine karşı geniş çapta güvensizlik yaratır.
Her şeyden önce ulusumuzun refahını ön planda
tutuyorum.
Nasıl yardımcı olabilirim, Bay Hoover?
Tehdit kabul ettiğiniz unsurların peşine
düşeceksem sizden naçizane, acil tehdit gördüğüm grupları izlemek için aynı
yetki ve izinleri vermenizi rica ediyorum.
Artık 1920'de değiliz.
Stanley Levinson kim, biliyor musunuz?
Bir avukat.
Beyaz, komünist bir avukat, SCLC dahil en üst
seviyede örgütlenmeyi yürütüyor.
Şu anda grupları büyüyor.
Kendi başlarına buyruklar ve liderleri bu
departmanı açıkça eleştiriyor.
Gönderdiğim notları okudunuz mu?
Yok, okuduğumu söyleyemem.
Orada yazılı, Bay Kennedy.
Basında dediklerine göre biz, en alçak
suçlarda bile tutuklama sağlayamıyormuşuz.
Ve bu dairenin baskısı, karmaşıklığı ve
sorumluluğu altında ezilmişiz.
- The Washington Post gazetesinde.
- Biraz eleştiri kaldıramıyor musun?
Amaçlarının ne olduğuna bağlı.
Büyük güç kazanıyorlar.
Öncelikleri tamamen kendi meselelerine yönelik.
İsyan başlatmaya çalışıyorlar.
Açıkçası, benimkinden çok senin departmanı
eleştiriyorlar.
Komünizmin yeni bir çehresi var, Edgar.
Ve bu o değil.
Komünizm artık dış tehdit, iç tehdit değil.
Bay Kennedy, siz daha doğmadan önce bu
sözlerin aynısını Bay Mitchell Palmer söylemişti.
Fikrini ne değiştirdi, biliyor musunuz?
Bir bomba.
1919'da sallanan sandalyesinde beş dakika daha
otursaydı parmağını bile bulsak şanslı sayılırdık.
Bunun size ya da kardeşinize olmasını
istemiyorum.
İkimizin de istediğini alamaması için bir
neden yok.
İki cephede savaşabiliriz, efendim.
Anlıyor musunuz?
Gidebilirsiniz, Bay Hoover.
Evet, efendim.
Dökümleri bana bırakın.
Tamam, efendim.
Bunları kardeşinizle paylaşabilirsiniz.
Aa, bir kopyasını sakladığımı da bildirin.
Saat dört randevunuz geldi.
Teşekkürler, Bayan Gandy.
Onu içeri yollayın.
Lütfen oturun, Bay Tolson.
Bay Hoover, bu fırsat için çok teşekkür ederim.
Evet.
Lütfen.
- Oturun.
- Sağ olun, efendim.
Başvurunuzda birkaç sorun var, Bay Tolson bunlardan
bir tanesi Büro için gerekli nitelikleri taşımamanız ve bir de Amerikan halkı
ve yaşam tarzını korumaya kararlı görünmeyişiniz.
Buranın özel sektörde daha yüksek maaş için sıçrama
tahtası olmadığını hatırlatmama gerek var mı?
Bir sorun mu var, Bay Tolson?
Hayır, efendim.
Egzersiz tüm ajanlar için şart mı, efendim?
Evet.
Tüm ajanlarımız en yüksek formda olmalı.
Her yerde halk düşmanları zeka ve fizik olarak
geçmeliyiz.
Elbette.
Sizin programınız ne, efendim?
Şınav, mekik ve çömelme.
Anlıyorum.
Perdeyi düzeltmemi ister misiniz?
Ya da cam açabilirim.
Egzersiz sonrası temiz havayı severim.
Ya siz?
Sizi tatmin edecekse.
Özgeçmiş açısından yetersiz olabilirim ancak
dürüstlük açısından herkesten ilerideyim.
Görüşme ayarlamak için yalan söylemedim.
Diğerleri gibi ben de özel sektöre geçmek
isterim ancak uygun fırsatlar doğarsa kalmaya ikna edilebilirim.
Yeterince iyi, Bay Tolson.
Yeterince iyi.
Bu kollar doğru uzunlukta gibi.
Size iki kravat seçeneği buldum, efendim.
Biri biraz daha moda, daha dikkat çekici ancak
bence takımı, kesimi ve kumaşı çok iyi tamamlar.
Biraz fazla ilgi çekici.
Fazla mı?
Tamam, bu yüzden bir tane yedek buldum.
Biraz daha yönetici tarzı, yani biraz daha Biraz
daha resmi, katılıyorum.
Bu ikinci seçenek olarak kalsın.
Teşekkürler, Clyde.
Bay John Hoover siz misiniz?
Evet.
Bir sorun mu var?
Görünüşe göre John Hoover diye biri bize
borçlu kalmış.
O da sizsiniz.
Ben değilim, yemin ederim.
Annem bana Edgar der, yeğenim J.
E.
ve imzam John değil, John E.
Bay Tolson'un arkadaşıysanız bir isim seçin ve
yeniden başvurun.
Tamam.
Teşekkürler.
Günaydın, Bayan Gandy.
Ne o?
Beğenmediniz mi?
Bay Hoover, Kansas City'de katliam yaşandı.
Bizden biri mi?
Özel Ajan Caffrey mi?
Vurun hepsini!
1930'da komünist tehdit püskürtülmüştü ancak
Buhran döneminde yeni bir tehdit baş gösterdi.
Banka soyguncusu, araba hırsızı, rehineci.
Ne yazık ki Amerika, komünizmdeki gibi öfkeyle
tepki vermedi.
Amerikan gangsterlerine hayranlık beslediler.
Çaresiz, silahlı suçluların toplum ve
medeniyet güçlerini hiçe sayması artık gözardı edilemez.
Bugs Moran ve Al Capone halk düşmanları
listesinin başında.
Etrafınıza bakın.
Her yerde olabilirler.
Soruşturma Bürosu'nun, koruyucunuz olduğunu
hatırlatmak isterim.
Büro size aittir.
Size en yakın telefon kadar yakındır.
Sizin yardımınızla Warner Bros.
sunar.
Bir Vitaphone yapımı Halk Düşmanı.
James Cagney, bir numaralı halk düşmanı
rolünde.
Seni adi.
Yine bir şeyler istemeye başladın.
Belki daha çok hoşlandığın birini buldun.
Yakında muhitinizdeki sinemalarda.
Harika.
O yaz, bir suç, işleri düzeltme fırsatı sundu.
Bu neydi, biliyor musunuz, Bay Jones?
Affedersiniz, neydi, efendim?
20.
yüzyılın en meşhur adamı kimdir?
Joe McCarthy mi, efendim?
McCarthy fırsatçının tekiydi vatansever
değildi, Bay Jones.
Şu ana kadar 20.
yüzyılın en ünlü adamı kim?
En ünlüsü mü?
Siz misiniz, efendim?
Bence şöhret, hangi alanda çalıştığına bağlı.
Onun alanı bulutlardı.
Bu durumda Charles Lindbergh.
Evet?
Charles Lindbergh'in çocuğu evinden kaçırıldı.
Trenton'dan memur yollayın.
İlk trenle geleceğim.
Ne oldu?
Charles Lindbergh Lindbergh'in bebeği
kaçırılmış.
Onu bulmalısın, Edgar.
Evine sağ salim dönmeli.
Tamam, anne.
Tamam, anne.
Biliyorum.
1932'de o sabah Bay Lindbergh'in evine
vardığımızda Büro'yu sonsuza dek değiştirecek bir soruşturma başlattık.
Sadece bu sabah bizi Pennsylvania Demiryolları,
Will Rogers Başkan Hoover, Vali Roosevelt, Gümrük Dairesi ABD Posta ve İzciler
aradı.
Hepiniz!
Çekilin oradan.
Kanıtları eziyorsunuz.
Hemen!
Çekilin!
Bir şey yok.
Kontrol ettik.
Ayakkabı izi yok.
Ayakkabılarını kumaşa sarmış anlaşılan.
İzlerin büyüklüğünün değeri yok mu sizce?
Yukarı nasıl çıktı?
Pencere ve duvarda da ayak izi var mı?
Merdivenle.
90 metre uzaktaydı.
Üç parça.
İçeri taşıdık.
Taşıdınız mı?
Evet, muhafaza etmek için.
Tebrikler, Bay Schwarzkopf.
Suç mahallini tamamen kirletmişsiniz.
Şimdi çizmelerinizi bu mülkten çekin.
Teşekkürler.
Burada olmaya ne hakkınız var, Bay J.
Edgar Hoover, Soruşturma Bürosu müdürü.
Soruşturmanın başarılı olması için Başkan
Hoover tarafından gönderildik.
Başkan belge ve kanıtlara erişim izni verdi.
Bay Hoover, gözlem yapabilirsiniz ancak New
Jersey başkanın yetki alanı değil.
Bay Lindbergh nerede?
Onun fikrini almak isterim.
- Bay Lindbergh arkada.
- Önden buyurun.
Tüm gece ayaktaydı haliyle.
Bay Lindbergh beni karşılamaya geldi.
Elimi sıktı ve genç Büro'muza minnettarlığını
ve inancını dile getirdi.
Bir buçuk metreden düşmüş.
Kim?
Rehineci, kollarında çocukla.
Bu tahmin, Bay Hoover.
Bay Lindbergh, şahıs yukarı çıkarken merdiven
parçalansaydı içe göçerdi.
Yani yanlış hesap var.
Yukarı çıkan bir adama göre hazırlanmış aşağı
çocukla inen bir adamın ağırlığına göre değil.
Başka teorilerimiz var.
Fidye mektubu nerede?
Elbette.
Ona çıplak elle mi dokunuyorsunuz?
Kontrol ettik.
Şu değer verdiğiniz parmak izlerinden yok, Bay
Hoover.
Lütfen verin mektubu, Bay Schwarzkopf.
Albay Schwarzkopf.
''50.
000 dolar hazırlayın,'' H- A-Z-R yazmış.
''Parayı nereye göndereceğinizi '' ''göndercenizi''
yazmış, '' bildireceğiz'' ''bildirecez'' yazmış.
''Uyarıyoruz, hiçbir şey açıklamayın ve polisi
aramayın.
'' ''İmza tüm mektuplar için belrileyicidir.
'' ''belrileyici.
'' Üç delik.
Bu mektubu ve merdiveni istiyorum.
Burada federal yetki geçersiz.
İstediklerinizi gösterdim.
- Gitme vaktiniz geldi.
- Bay Lindbergh, lütfen Bay Hoover,
teşekkürler.
Gördüğünüz gibi her şey kontrolümüz altında.
Teşekkürler, beyler.
Vakit ayırdığınız için sağ olun, Bay Lindbergh.
Clyde.
Clyde, bu çocuk için korkuyorum.
Yerel polise, bizden çok güveniyor.
Bizi salak sanıyor.
Onları da atlatacaktır.
Rehinecilerle pazarlık yapacak.
Başkan Hoover, çocuğun kaçırıldığı sabah beni
aradı ve bu suçu çözmek için tüm gücümü kullanmamı istedi.
Federal yasalar, silahlar, tutuklama yetkisi
olmadan Soruşturma Bürosu'nun gücü nedir sizce?
Hiç.
Sayın Sözcü, Lindbergh yasasının kabul
edilmesini adam kaçırmanın federal suç olmasını istiyorum.
Merkezi bir arşiv oluşturmak amacıyla ülkedeki
tüm parmak izlerinin büroma iletilmesi için.
Ajanlarımızın, Amerikan tarihindeki en
tehlikeli suçluların makineli tüfeklerine karşı bir şansı olması için silahlandırılması
amacıyla.
Bunları sizden Küçük Lindy adına talep
ediyorum.
Çünkü o kaçırılabiliyorsa hangi çocuk
güvendedir?
Evine sağ salim dönmesine yardımcı
olamıyorsak, ne işe yararız?
Ülkenin dört yanındaki yerel otoritelerden tüm
parmak izleri gelmeye başladı.
Sonunda merkezi bir sistemimiz oluşturuldu.
Sorun ne, Edgar?
Şikago'dan son parmak izleri geldi.
Yeni başkanımızın benimle toplantı istediğini
biliyor musunuz, Bayan Gandy?
Büro'yu yeniden organize etme hakkında
söylentiler var.
Evet, benzer fısıltılar duydum.
Öyle mi?
Bayan Gandy, eşiyle ilgili dosyayı hatırlıyor
musunuz?
Bayan Roosevelt mi?
Evet.
Benim için bir kopya yapar mısınız?
Elbette.
Teşekkürler, Bayan Gandy.
Lindbergh oğlunu bulmaları için suçluları
tuttu.
Kalkın, Ajan Garrison, beni izleyin.
Baş üstüne.
Fidye parasının ödenmesi için Al Capone'dan
teklif geldi ancak John Condon adında egzantrik biriyle anlaştı.
Condon rehinecilerle pazarlık için gazeteye
ilan verdi.
Condon da bir suçlu mu?
Bir kolluk gücü mensubu olmadığı kesin.
Bunu niye yapıyorsun?
Bir anne, çocuğuna kavuşsun diye.
Amerikan halkının sizin cesaretiniz sayesinde onlara
kazandırdığınız gurur için minnettar olduğunu bilin diye.
Rehinecinin, elinizdeki mektupları yazan kişi
olduğunu nereden bileceğiz?
Simge, orijinal mektuptaki simgeyle aynı,
değil mi?
Ne oldu, Bay Lindbergh?
Bir anlık düşüncesizlikle simgeyi yardım
öneren başka adamlara gösterdim ve güvenilir olduklarından emin değilim.
Artık kim güvenilir bilmiyorum.
Mektuplarınızı analiz ettireceğim ve aynı
kişiden olup olmadıklarını belirleyeceğim.
Bay Lindbergh suçlulara bel bağlarken suçluların
dünyadaki tüm silahlarla bile baş edemeyecekleri şeyi toplamaya başladık.
Beyler, lütfen odayı terk edin.
Tüm masaları boşaltın.
Hepiniz, gitme vakti.
Nerede sigara içebiliriz?
Orası beni ilgilendirmez.
Gözümden uzakta yapın.
Bay Osborne, ne lazımsa söyleyin.
Parlak ışıklar, bir mikroskop ölçme aletleri, büyüteçler,
bir projektör.
Büro'nun tüm kaynakları emrinde.
Çekinme, bir çocuğun hayatı bağlı buna.
Tamam.
Tüm bölgesel üreticilerden kağıt numuneleri.
Bay Osborne, bu Bay Tolson.
Mektupların aynı kişiden geldiğini kanıtlaması
için Bay Osborne'a ne gerekiyorsa vereceksin.
Beyler, lütfen.
Teşekkürler.
ADALET BAKANLlĞl SİGARA ODASl Baş savcıya
söylesek mi?
Üçüncü kez hayır desin diye mi?
Bunun gibi bir tabela hazırlayın.
Ne yazılı olsun, ''Girmeyin'' mi?
''Soruşturma Bürosu Teknik Laboratuar.
'' Tahtaya oyulsun ve duvara çivilensin.
Kalkmasını istiyorsa kendi söksün.
Kötü adamların yapmadığı bir şeyi yapalım
artık.
Dekorasyon mu?
Bilim, Clyde.
Bilim.
Mürekkep farklı ancak el yazısı uyumlu.
Bay Condon kiminle iletişimdeyse ilk mektubu
yazan da o.
Ya da tüm notları Condon yazdı.
Bay Lindbergh, fidye parasını Condon'la iletme
niyetinde.
- Gerçekleşmiş olabilir.
- Maliye'yi ara.
Lindbergh'in evine gitsinler.
Tüm paralar işaretli olsun.
Anladın mı?
Evet, efendim.
Bu kadar mı, Bay Hoover?
14:30 dersim var.
Hayır, yok.
Ücretiniz iki katına çıktı.
Artık ülkeniz için çalışıyorsunuz, Bay Osborne.
Tebrikler.
Doktor!
Parayı getirdin mi?
Çocuğu görene kadar parayı getiremem.
Yemin ederim polis yok.
Çok tehlikeli.
Dur!
Hemen durdur şunu!
Kimse sana zarar vermeyecek.
Beni yakalarlarsa verirler.
Hayır, sadece çocuğu istiyorlar.
Yakalanırsam 30 yıl yerim.
Beni kızartırlar.
Hayır.
Hayır.
Ben yapmadım.
Ben sadece elçiyim.
Ya çocuk öldüyse?
Öldüyse idam edilmem mi?
Çocuk ölmüş olsa neden buluşalım?
Parayı hazırlayınca gazeteye bir ilan daha
verin.
Bir fıdye ödenirse banknotları takip
edebilmeliydik.
IRS'i devreye sokup kendi iyiliği için onu
planımıza uymaya zorladık.
Sarı banknotlar tedavülden kalkacak
sanıyordum, Bay lrey.
Umudumuz o yönde.
Banknotlar kolay teşhis edilir.
Paraya ihtiyacım yok, Bay Hoover.
Sadece oğlumu istiyorum.
Bu sırf oğlunuzla ilgili değil, Bay Lindbergh.
Rehineciler serbest kalırsa bu ülkede hiçbir
çocuk güvende olmaz.
Bu yüzden 26 kişilik bir ekip topladım, başlarında
Özen Ajan Sisk var.
Bu işe karıştığınızı öğrenirlerse oğlumu bir
daha göremeyebilirim.
Bay Lindbergh, oğlunuz sağ salim annesinin
kollarına dönmeden ipuçlarının üstüne gitmeyeceğiz.
Size söz veriyorum.
Charles A.
Lindbergh, Jr.
'ın kaçırılması bir trajediydi sırf Albay ve
Bayan Lindbergh için değil, tüm ülke için.
Hopewell'deki evinden kaçırılması Amerika'ya
meydan okumaktı.
Kaçırma olayının tek ipucu merdiven, ev
yapımıydı.
Lindbergh'lerin çocuğu davasındaki gelişmeler sadece
bu olayın değil, tüm fıdye olayları ve suçların yol açtığı lekeyi temizleyecek bir
hareket başlatsın.
Hey, doktor!
Bunu altı saatten önce açmayacağına söz ver.
Teşekkürler.
20.
000 dolar indirime ikna ettim.
Memnun olsun da para gitsin.
Onu kızdırmak istemem.
Çocuk nerede?
Altı saat açmayacağıma söz vermiştim.
Sen söz verdin, ben değil.
''Çocuk Nelly isimli teknede.
Dokuz metrelik küçük bir tekne.
Teknede iki kişi var.
Onlar masum.
Tekne, Elizabeth Adası yakınındaki Horseneck
Sahili ile Gay Head arasında.
'' <i>Orası Nantucket, değil mi?
Teknede ne vardı?
Tekne yoktu.
Lindbergh bize güvenmedi.
Kendi halletmek istedi.
Onu kim suçlayabilir?
O ara bize kimse saygı göstermezdi.
Bay Hoover, sizi aradık.
Edgar.
Gitme vakti, Ajan Garrison.
Hemen.
Başsavcı telefon dinlemeye onay verdi.
Çok iyi, Bayan Gandy.
Edgar, bundan emin misin?
Bir kez yapınca, geri dönüşü olmaz.
Haklılığımı kanıtlarsam, bu ülkeyi radikal bir
devrimden daha kurtarmış oluruz.
Tarih bunu hatırlayacaktır, Clyde.
Evet ama yanılıyorsanız tarih bunu yasadışı
bir hareket olarak hatırlar.
İtibarımız değersiz mi sizce, Bay Tolson?
- Yok, ben - Cihazların siparişini ver.
Bunu yemekte konuşsak?
Cihaz siparişinden sonra.
Baş üstüne.
Müdür yolda.
Önden buyurun.
Durun lütfen.
Harvey's Restoran mı?
Hayır, Beyaz Saray'a.
Büyük Buhran'ın tam ortasındaydık ve tarihin
en kötü savaşına ramak kalmıştı.
Korumak için daha çok güç gerekiyordu ancak
her başkanda olduğu gibi bu Büro'nun geleceği ve benim işim tartışma konusu
yapılıyordu.
Başkan sizinle görüşmeye hazır.
Tamam.
Buyurun.
Oturun, Bay Hoover.
Her seferinde aynı dans.
Beni bekletiyorlar.
Gerildiğimi, patronun kim olduğunu gösterip,
uyumlu olacağımı düşünüyorlar.
Teşekkürler.
Sonra ona dökümü mü gösterdin?
Yok.
Okumak istemedi.
Daha önce hiç olmadı.
Anlatmamı istedi.
Bilgiyi nasıl edindiğini mi?
Hayır, Bayan Roosevelt'i bir komünist
ajitasyoncunun yatak odasında bulmayı beklemediğimizi söyledim özellikle de çok
özel bir durumda.
Ne yapacağım konusunda tavsiyelerini istedim.
Bir müttefiki olduğunu bilsin istedim.
İstifa etmeni istemeye fırsat bulamadan önce.
Kesinlikle.
Sözlerimi bitirince dosyayı bir kenara itti sanki
ilgilenmiyormuş gibi.
Clyde, ABD Başkanı korkuyor.
Senden mi korkuyor?
Yabancı bir istiladan korkuyor.
En iyi şampanyanızdan iki kadeh.
Elbette, Bay Hoover.
Artık içiyor musunuz?
Kutlama yapıyoruz, Clyde.
Sana güvenebileceğimi düşündüğümü biliyorsun,
değil mi?
Öyle düşünmeyi tercih ediyorum.
Başkan gizli bir talimat imzaladı ve mahkeme
emri olmaksızın komünistleri ve radikalleri gizlice takip etme yetkisi verdi.
Bu yasal mı?
Bazen ülkeni korumak için kuralları biraz
aşmak gerekir, değil mi?
Yanlış duymadığımı teyit için Dışişleri Bakanı
Hull ile buna netlik kazandırdım.
Şöyle dedi: ''Devam et ve o itleri soruştur.
'' - Argo.
- Katılıyorum.
Clyde senden bir şey isteyecektim.
İste tabii.
Burada nelerin söz konusu olduğunu anlayan
biri lazım bana anlıyor musun?
Güvenebileceğim biri Büro'nun müdür vekili
olacak biri.
Şu anki konumunda ancak 12 aydır bulunduğunu
biliyorum.
Neredeyse 18 ay, efendim.
Ne demek istediğimi anlamadın, Clyde.
İki numaralı adamım olmanı istiyorum.
Spot ışıklarına alışkın değilim, Edgar.
Sana ihtiyacım var, Clyde.
Anladın mı?
Sana ihtiyacım var.
Tek şartla.
İyi ya da kötü günde, anlaşsak da anlaşmasak
da birlikte yemek yeme fırsatını anlatmayacağız.
Aksini düşünmem bile.
Hey, kenara çek.
Rose Dağı'na 800 metre kaldı.
Tutamam.
Orville!
Sonunda çocuğun cesedi Bay Lindbergh'in
evinden görüş mesafesinde bulundu.
Ceset kararmıştı sol dizinden aşağı bacağı
yoktu.
Kafatasında görünür bir çatlak vardı.
Kafasına şiddetli bir darbe almıştı.
Onlara aylar önce söyledim, anne.
Aşağı inerken bebek kollarında düşmüş
olmalıydı.
Günahkarlar biziz, Edgar.
Şeytani boyutlara varana kadar ülkede
hukuksuzluğa hoşgörü gösterdik.
O bebeğin kanı, hepimizin ellerinde, Edgar.
Senin ellerinde, Edgar.
Evet, anne.
Rehine olayından altı hafta sonra Kongre,
Lindbergh yasasını kabul etti ve adam kaçırma federal suç oldu.
Ardından tutuklama yetkisi ve silah taşıma
hakkı geldi.
Ülkedeki en iyi bilim insanlarını toplamaya
devam ettim.
Tahta analizinde dünya çapında uzmanmış.
Bir konuya ilgi gösteren tek kişiysen dünya
çapında uzman olursun.
Bir parça odundan, doktorun otopsiden çıkarttığı
kadar bilgi çıkarabilirmiş.
Ayrıca sosyal sorunları varmış.
Akıl sağlığı bozuk, değil mi?
Ancak sizin kadar deli, efendim.
Burası geçici olarak kullanılacaktı, Bay
Hoover.
Sherlock Holmes'culuk oynayacaksanız önerim Nereye
gitmemizi önerirsiniz?
Talebinizi Kongre'ye götürmenizi öneririm.
İstediğiniz gibi olsun.
Amerikan halkına Lindbergh davasını uygun
laboratuarlara paramız yetmediği ve Başsavcı sigara odasını bile kullandırtmadığı
için çözemediğimizi anlatırım.
Tamam.
Şimdi şu bilim fuarı projenizi çıkarın.
Hemen, efendim.
Beyler, çalışmaya devam.
Bay Tolson, Başkan'ı arayalım.
Kurt sürüsü gibi eyalet eyalet dolaşan acımasız
suçluların yarattığı durum Amerika'nın silahlı bir işgaline denktir.
İç ve dış düşmanlarımızı zeka ile yenmeliyiz.
Onların bomba yapan kimyagerleri var.
Bize izlerini sürecek kimyager lazım.
Dünyanın en güvenli ulusu olmak istiyorsak en
gelişmiş güvenlik gücüne sahip olmalıyız.
Ve lütfen beyler, bir an bile amaçlarımızı
unutmayalım: Dürüst vatandaşları korumak ve tüm hilelere, dönekliklere, zorbalıklarına
ve alçaklıklarına rağmen suçlulara kolluk güçlerinin tek kuralından kaçamayacaklarını
belletmek: Suç kimsenin yanına kar kalmaz.
Teşekkürler.
Teşekkürler, Bay Hoover.
Kurumunuz, Washington'ın en yüksek bütçeli
kurumlarından biri, değil mi?
Doğrudur, efendim ancak araba ve banka
soygunlarından geçen yıl 6.
5 milyon dolar ele geçirdik ve bizim bütçemiz iki
milyon dolar.
Washington'daki diğer departmanların aksine,
kar ediyoruz.
Yakışıklı Floyd, Bebekyüz Nelson, Makineli
Kelly ve benzeri diğer suçlulara karşı elde ettiğimiz başarılara paha bile
biçemem.
Bay Hoover Büro'nun parasını dolaylı ya da
dolaysız reklama harcadığınız doğru mu?
Hiçbir şekilde reklamda bulunmaya iznimiz yok.
Radyo programları ve çizgi romanların hazırlanmasına
katkıda bulunuyorsunuz.
Birkaç G-Men programını dinlemiştim.
Bunlarda sık sık boy gösteriyorsunuz.
Herhangi bir onay vermeyi reddettik yapımlarıyla
ilgimiz yoktu ne teknik ne de başka öneride bulunmadık.
Bu reklama göre yayınlar şu özellikleri
taşıyor ''Federal Soruşturma Bürosu dosyalarındaki gerçek vakaların resmi
kayıtlarına dayanan gerçek yansımaları Cumartesi gecesi sekizde.
'' Bay Hoover, bu Büro'da liderlik için tam
olarak ne gibi nitelikler taşıyorsunuz?
Niteliklerim mi, efendim?
Adalet Bakanlığı'nda on dokuz yıl.
On dokuz.
12 yılı müdür olarak.
Bunca zaman hiç kendiniz tutuklama yaptınız mı?
Soruşturma yaptım.
Aynı anda birkaç vaka yönetiyorum.
Sorduğum bu değildi.
Çizgi romanlarda elinizde makineli, tutuklama
yapıyorsunuz.
Kurgu mu bu?
Binlerce tutuklamadan sorumluyum, efendim.
Kurgu olduğunu kabul ediyorsunuz.
Hatta John Dillinger'i izleyen ve yakalayan
siz değildiniz.
Ajan Purvis'ti.
Doğru mu?
O soruşturmalardan ben sorumluydum fakat
şahsen tutuklamada bulunmadım.
Başka sorusu olan var mı, beyler?
Oylamaya geçelim.
Kaldır şunları.
Çok iyi gitmedi.
Ömrümüzü adalete adadık ve karşılığı siyasi
saldırı mı?
Suçların çözülmemesini mi istiyor?
Niye benimle savaşıyor?
Senatör McKellar hakkında bir dosya aç.
Dört ajan onu sürekli izlesin.
Çöpünde ne olduğunu bilmeliyim, her yemekte
resmini çekin.
Arabaya binme.
Yürüyerek dönebilirsin.
Edgar, yemeğimiz var.
Yemek kaçırmayacaktık, unuttun mu?
Orada benden uzaklaştın.
Yalan ifade verdin Edgar ve yalanın kolayca
kanıtlanabilirdi.
Üstüne gitse, kim bilir ne kadar kötü olurdu.
Ajan Purvis'i bul.
Hemen rütbesi düşürülsün, hatta kovulsun.
John Dillinger'ı öldüren adamı kovmak halkla
ilişkiler felaketi.
Kariyerini masa başında geçirsin.
İşini korumak istiyorsa gazetelerden uzak
dursun.
Sür.
Artık kime güveneceğimi bilmiyorum.
Sadece sana.
Sadece sana, anne.
Beni güvende tutacak sadece sen varsın,
anladın mı?
Lütfen, anne, seni doktora götürmeme izin ver.
Basit bir muayene günah değildir ya?
Anne.
Anne, lütfen.
İnanç, Edgar.
İnanç.
Çiçek gibi solma hemen.
Güçlü ol.
Evet, anne.
Olacağım.
Olacağım.
Kongre zeka ve beyinden çok kaba güce değer
veriyorsa istedikleri şey silahlı bir Amerikan kahramanıysa ikisini de vermek
için hayatımı riske atmaya hazırdım.
Hadi.
Başla.
Durun, devlet ajanları!
Tutuklamayı ben yapacağım!
Çekil.
Bay Karpis, tutuklusunuz.
Bay Hoover'ın ta kendisi.
Ünlü olacağım.
Kelepçe takın.
Kımıldamayın, Bay Mahan.
Ateş edin.
Hadi.
Bay Brunette, tutuklusunuz.
Alvin Karpis canlı yakalanmayacağını söyledi ama
tek el ateş etmeden yakaladık.
Ve titriyordu.
Sesi, elleri ve dizleri titriyordu.
Toledo'da Harry Campbell ve Manhattan'da
Brunette'i siz tutukladınız.
Ve Kaliforniya'da William Mahan'ı.
Hiç şüpheye yer bırakmaksızın şunu söyleyelim bu
bir takım çalışmasıydı, şahsi değil.
Edgar, şuna bak.
Kahvaltılık kutusuna çıkmışız.
''Melvin Purvis, Dillinger'ı yakalayan FBl
ajanı.
'' Bu üreticiye yaz.
Bilsinler ki Aa, ''Küçük G-Man.
'' Bundan sonraki kutulara ''eski FBl ajanı''
yazmalarını söyle.
Otur, Clyde.
Sana bir şey okuyacağım.
''Sadece sekiz gün daha.
En sevilen yüz bile zamanla soluyor, tuhaf.
En belirgin şekilde biraz muzipçe gülen
gözlerini hatırlıyorum ve ağzının hemen sol üstünde dudaklarıma temas eden o
yumuşak noktayı.
'' Nedir bu?
Lorena Hickok'tan mektup şu nefesi kokan Beyaz
Saray muhabirinden, Bayan Roosevelt'a.
Hayır.
Bununla ne yapacaksın?
Hiç.
Bir erkekle ilişkisi olmakla suçladım onu ve
At Suratlı, Bayan Yarasa Nefes'le ilişki yaşıyormuş!
Bir kadınla!
İnanabiliyor musun?
Affedersiniz, Bay Hoover.
Laboratuarda sizi bekliyorlar.
Evet, Bayan Gandy.
Bir dakikaya geleceğimi söyleyin.
Teşekkürler.
Bunu sonra konuşuruz.
Attan söz etmişken, Clyde, hafta sonu Del
Mar'a gidiyorum.
Kısa bir tatil düşünüyorum ve belki katılmak
istersin dedim.
Ben at yarışlarına hiç gitmedim, Edgar.
Çok güzeldir.
Aramızda kalsın, kaybedince kaybımı
gideriyorlar.
- Ya kazanırsan?
- Yine de ödüyorlar.
Heyecan nerede?
Tribünlere gelen güneş, otel odaları, servis restoranlar,
fakat her şeyden önce Clyde, arkadaşlar.
- Benimle gel.
- Memnuniyetle.
Harika.
Bayan Gandy'e tüm düzenlemeleri yaptırırım.
Edgar, şu anda gelemem.
Birkaç ay para biriktirince olabilir.
Masraflar halledildi, Clyde.
Edgar, bunu yapmana izin veremem.
Büro ve benim için çok şey yaptın.
Teşekkür kabul et.
Bu beni rahatlatır mı bilmem.
Dinle, Clyde: Farklı odalarda kalmaktansa bitişik
odalı bir süit tutarım.
Yeterince tasarruflu olur.
Anlaştık.
Benim için ne buldunuz, Bay Koehler?
Gördüğünüz gibi burada birkaç farklı tahta var.
Çam, huş, köknar, yakından bakınca -
Teşekkürler.
- Bay Tolson.
Her birinin kendi işaretleri, halka ve
düğümleri var bir de kereste üzerinde kullanılan makinelerden kalma dış izler
var ve merdiveni yapmak için kullanılan aletler.
Rehinecileri teşhis etmemizde bu ne işimize
yarayacak, Bay Koehler?
Bana daha çok para lazım.
- Ne için?
- Posta.
Doğu Sahili'ndeki tüm kereste fabrikalarına
yazıp bıçaklarının izleri buna uyuyor mu görmeliyim.
Her fabrikadan bir rapor ve ipuçlarıyla ilgili
harita istiyorum.
New York'tan döndüğümüzde rapor edecek bir
şeyiniz olsun.
İyi günler.
Daha önce komünistlere olduğu gibi gangsterler
de gözden düştü.
Nihayet çocuklar FBl'a katılma hayali
kuruyordu.
Kalk.
Kalk.
Evet?
Duş alıyor.
Mesajınız var mı?
Orada duş falan yok, aynasız.
Bayan Temple!
Bay Hoover, polis gücüme katılır mısınız diye
soracaktım.
Elbette, Bayan Temple.
Onursal G-Woman olup bana küçük bir öpücük
vermeyi kabul ederseniz.
Karınız bunu onaylar mı bilemem, Bay Hoover.
İyi de Bayan Temple, hala annemin yanındayım.
Tamam.
- Bu tarafa lütfen!
- Çok güzel.
Tekrar!
Güzel gülümseme.
Teşekkürler.
Affedersiniz.
Yorum alabilir miyiz?
Filmi nasıl buldunuz?
Bu tarafa, Bay Hoover!
Önden buyur, anne.
Kulübe gidelim mi?
Annemi otele bıraktıktan sonra.
Anita Colby ile aynı masaya oturturum.
Lela Rogers ve kızı Ginger katılabilir miyiz
diye sordu.
Önlerde olduğu sürece olur.
Bayan Rogers, memnun oldum.
Anneniz olmalı.
Merhaba.
J.
Edgar Hoover.
Bu Clyde Tolson.
Anita, seni tekrar görmek güzel.
Kurşun kafanın arkasından girmiş ve önden,
yanağına yakın yerden çıkmış.
İnsanlar çok az kan olmasını anlamıyor bir
türlü.
Kurşunun sıcaklığı giriş yerinde yarayı
dağlıyor bu yüzden suç mahalli, filmlerinize göre daha huzurlu.
Ve küçük Lindy.
Çocuğu kendi gözlerinizle gördünüz mü?
Bu tür ayrıntıları sizin gibi nezih bir grup
hanımla paylaşmak istemem.
Birinizin bile gözyaşı dökmesine katlanamam.
Sizi temin ederim iz üstündeyiz.
Lindbergh'leri Paris'te gördüm.
Zar zor tanıdım.
Ancak adalet, hayatlarına bir anlam katabilir.
Sır tutacağınıza yemin ederseniz gizli bir
ipucunu paylaşabilirim.
Elbette.
Fidye parasından ilk sarı banknotlar ortaya
çıktı.
Nerede dersiniz?
Söyleyin.
Lütfen, Bay Hoover.
Üç ayrı yerde, Bronx'ta.
Dükkan sahiplerinin iddiasına göre parayı
sivri çeneli, Alman aksanlı bir adamdan almışlar.
İnanın bana, Bay Hoover.
Dünyadaki tüm hayranlık, aşkın yerini tutamaz.
Ya da yatağınızı ısıtamaz.
Ben ülkeme hizmet ediyorum, Bayan Colby.
Ulusun hayranlığı bana yeter de artar bile.
Yatağınızın soğuk kalmasına neden oluyordur.
Bay Hoover, sizi dansa kaldırsam uygunsuz olur
mu?
Nasıl yani?
Basit bir dans.
Dans edebiliyorsunuz, değil mi?
Henüz tam öğrenemediğim bir yetenek.
Ayrıca çok geç oldu, değil mi, Bay Tolson?
Bay Tolson?
Şimdiki zaman gibisi yoktur.
En sevdiğim şarkı, hadi.
Bay Tolson, gitme vaktimiz geldi.
Çok işimiz var.
Yarın çok işimiz var ve ben Dansa vaktimiz yok.
Çok meşgulüz, değil mi, Bay Tolson?
Evet.
Ve, ve çok özür dilerim.
Ben Gitmeliyiz, Bay Tolson, hemen.
Çok teşekkürler.
İyi akşamlar.
İyi geceler.
Ben Ben, ben dans etmekten hoşlanmıyorum, anne.
- Dans etmekten - Edgar, git ve aynaya bak.
Doktorun öğrettiği şekilde konuş.
Hızlı konuş.
Ben kelimeleri çok kesin Ben kelimeleri çok
kesin, net, doğru telaffuzla söyleyebilirim.
Ben, ben kelimeleri çok kesin, net, doğru
telaffuzla söyleyebilirim.
Yetenekli, üstün bir gencim, üstün, asil
işlerin adamıyım.
Yetenekli, üstün bir gencim, üstün, asil
işlerin adamıyım.
Anne.
Dans etmeyi sevmiyorum.
Kimseyle dans etmeyi sevmiyorum, özellikle de
kadınlarla.
Bence artık bunu öğrenmelisin.
Bunu aşağılayıcı buluyorum ve aşağılanmayı
reddediyorum!
Edgar, dur.
Barton Pincus'u hatırlıyor musun?
Evet, anne.
Babası bir saatçiydi.
Benden on yaş küçüktü ve sen ona Kuş ya da
Yumuş gibi bir şey derdin.
Yumuş'a ne olduğunu hatırlıyor musun?
Okul görevlisi onu etekli ve boneli olarak
yakaladıktan sonra?
Ceza olarak onu okulun önünde beklettiler bone
ve eteği giymiş halde.
Ona neden Yumuş dediğimizi merak ettin mi?
Tuhaf davranışları yüzünden herhalde.
Yumuş, 'yumuşak'ın kısaltması, Edgar.
Yumuşak Pincus'a ne olduğunu hatırlıyor musun?
Evet, anne.
O Altı hafta sonra kendini vurdu.
Evet.
Şükürler olsun ki oğullarım böyle bir şeyden
muzdarip değil.
Edgar.
Yumuşak bir oğlum olacağına ölü bir oğlum olsa
daha iyi.
Şimdi sana dans etmeyi öğreteceğim.
Tamam, anne.
ULUSAL KERESTE ŞİRKETİ - Buraya getirin,
lütfen.
- Elbette.
Pekala.
Bu teslimat ne zaman yapıldı?
Uzun zaman önce.
1931 Kasım'da galiba.
Fidye olayından üç ay önce.
Tamam.
Teşekkürler.
Kereste fabrikası nakit çalışıyorsa fiş ya da
isim yoktur.
Onu aradığımızı bilmeden önce alışveriş
yaptığı yerleri gösterir.
Fidye mektuplarının ortaya çıktığı adresleri
göster.
456 West Third.
Ve 476 West Third.
Bu şu sokakta.
Kimi aradığımızı biliyorduk.
Yıllarca bu semtte iş yapan birini.
Hala burada olan birini.
Ortalama boyda, mavi gözlüydü.
Elmacık kemikleri çıkık ve çenesi sivriydi.
Evet, çenesi çıkık ve aksanı da Alman aksanı
gibi mi?
Elmacık kemikleri çıkık bir Alman.
Adamın başına bela açacak mıyım?
Yanlış yapmadıysa hayır.
Biz FBl'ız, evlat.
Biz iyi adamlarız.
Walter Lyle tarafından yatırıldı.
Lexington ve 127.
Cadde köşesindeki benzinliğin müdürü.
Walter Lyle mı?
Bu parayla ödeme yapan adamı hatırlıyor musun?
Evet, 89 sentlik benzin aldı.
Bu parayla mı ödeme yaptı?
Evet, efendim.
Onu tanımıyorum ama.
Sonra görmedim.
Tekrar gelse hatırlanacak biri mi?
Evet, Alman'dı galiba.
Yani aksanlı ve sivri çeneli.
Çıkık elmacık kemikli.
Evet.
Banknota tuhaf baktım çünkü evinde yüz tane
daha olduğunu söyledi.
Onunla sohbet mi ettin?
Yok, bu kadardı.
Teşekkürler, Bay Lyle.
Plakasını yazmıştım.
Banknotun kenarındaki yazı.
Gidelim.
Bayan Gandy, Bay Tolson'u bulun.
Ajan Sisk.
New York Motorlu Taşıtlar Dairesi'ne göre 1930
model açık mavi Dodge sedan.
Sahibi, Almanya doğumlu bir marangoz Bronx'ta
Doğu 222.
Cadde 1279 numarada oturuyor.
Adı Bruno Richard Hauptmann.
Gidelim.
19 Eylül 1934'te, Amerika'nın en çok aranan
adamını tutuklayamadan kırık stop lambası yüzünden bir yerel polis tarafından
durdurulmuştu.
Buna inanamıyorum.
Sağa çek.
FBl, eller havaya!
- Eller havaya!
- Bir sorun mu var?
Arabadan in!
Bruno Hauptmann Charles Lindbergh Jr.
'ı kaçırmak ve öldürmekten tutuklusun.
Kelepçeleyin.
Sonunda onu ele geçirmiştik.
Şimdi mahkum ettirmeliydik, geçmişteki
denemelerin aksine elimizde adli tıp verileri, uzman tanıklar ve bilgi vardı.
''BAŞLIKSIZ FBI HİKAYESİ'' J.
Edgar Hoover Bize başlık lazım, Ajan Garrison.
Hemen, Bay Hoover.
Çalışıyoruz, Bayan Gandy.
Kaset geldi.
Özel büroma getir.
Şimdilik bu kadar, Ajan Garrison.
O barda çok güzel göründüğünü söylemeliyim.
Beni izlediğini gördüm.
İtiraf ediyorum, seni uzun süredir izliyordum.
Biraz yavaşla.
Tamam.
Şunu çıkartayım.
Dön.
Açtın mı?
Bayan Gandy, rahatsız edilmememi söylemiştim.
Affedersiniz.
Bay Hoover?
Evet, acil.
Dallas'tan Ajan Shanklin hatta.
Özür dilerim.
Bayan Gandy'ye hemen bağlamasını söyledim.
Konu nedir, Ajan Shanklin?
Efendim, Başkan vuruldu.
Bunu başka kim biliyor?
Kimse, efendim.
Basın bildirmeden önce bilmeniz gerekir dedim.
- Teşekkürler, Ajan Shanklin.
- Tamam, efendim.
Aa, bu çok güzel.
Hemen Robert Kennedy'yi bağla.
Bay Hoover?
Bay Kennedy, Başkan vuruldu.
Ne?
Bay Hoover?
Ne?
Bay Hoover?
Frosty Mountain bir buçuk boy önde.
Jazz altı boy geride üçüncü.
Slapjacks dördüncü.
Popstar Morell üç çeyrek.
Son dönüşe girildi, Frosty Mountain sol içte
bir buçuk boy önde.
Beş numara arayı kapatıyor.
Frosty Mountain kazandı.
O ata oynadım mı bilmiyorum.
Yine kaybettik, Clyde.
Dextro iç kulvarda yarım boy geride.
Dextro atağa geçti.
Findlay kamçı kullanıyor.
İşte geliyor, işte geliyor!
Hadi, Dextro, hadi, Dextro!
Ayakkabılarını gördün mü?
Desi Arnaz'ın mı?
Korkunç tokalı timsah derisi ayakkabılar mı?
Yok, hiç dikkatimi çekmedi.
O kadar parayla biraz olsun modadan anlamaları
gerekir ya da anlayanları tutmaları gerekir.
Aa bir de sahte kızıl karısı.
İçeri girdiğinde bir avcı o şapkasına tüfek
doğrultacak sandım.
Aynen böyleydi Evet, tüylerle.
Biliyor musun, sana çok değer veriyorum, Clyde.
Öyle.
Seni seviyorum, Edgar.
Her şey yolunda mı?
Evet, iyiyim.
İyiyim.
Sana bir şey soracaktım, Clyde.
Ne istersen.
Aktris Dorothy Lamour hakkında ne düşünüyorsun?
Stork Club'da, Rudy Vallee ile olan mı?
Evet.
Ta kendisi.
Bana göre biraz sıradan ancak Ona teklif
etmeyi düşünüyordum da.
Yemek teklifi mi?
Yok, yemek değil.
Birkaç kez akşam yemeği yedik.
Ne zaman?
Hafta sonları New York'a gittiğimde.
Anlıyorum.
Clyde, burada söylemek istediğim şey aslında bir
Bayan Hoover için vaktin geldiği.
Ondan hoşlanmadın mı?
Olay bu mu?
Dalga geçme benimle, Edgar.
Geçmiyorum, Clyde, seninle dalga geçmiyorum.
Fiziksel yakınlaşma oldu mu?
Evet, oldu.
Olay ne, Clyde?
Yarım insan mı kalayım?
Kendimi tamamlamayayım mı?
Sana göre ben eksik bir insan mıyım?
Clyde, hemen topla şunları!
Hayır!
Bunun için bir nedenim yok!
Reddediyorum!
Hadi, kov beni.
Hadi!
Hemen!
Clyde, kendine gel.
Aptal gibi davranıyorsun!
Kes şunu!
Clyde!
Ayakkabın yok, Tanrı aşkına!
Hayır!
Seni dinlemeyeceğim bile!
Ne yapacağımı söylemeyeceksin!
O hakkını kaybettin!
- Kes şunu!
- Seni çözdüm ben!
Korku dolu, kalpsiz, korkunç bir adamsın!
Sakın buna cüret etme!
Sakın bir daha yapma.
Yapmam.
Clyde, nereye gidiyorsun?
Clyde, lütfen!
Clyde, beni bırakma!
Clyde, lütfen!
Clyde, üzgünüm!
Clyde, lütfen beni bırakma!
Yalvarıyorum sana!
Sana yalvarıyorum, Clyde!
Lütfen.
Sonuçta Sonuçta yarışlar bir gün daha devam
edecek.
Bir daha bir bayan arkadaştan söz edersen son
kez dostluğumu paylaşmış olursun.
Seni seviyorum, Clyde.
Seni seviyorum.
Bay Meter ümit verici gibi.
Ne oldu, Clyde?
Clyde?
Biri doktor çağırsın.
Clyde.
Biri doktor çağırsın!
Doktor çağırın!
Clyde, bana bak.
Bana bak.
Biri doktor çağırsın!
Yardım edin!
İşlevlerinin çoğu yerine gelecek ancak böyle
bir inme çalışma saatlerini ve işleyebileceği bilgiyi sınırlar.
İyi misiniz, Bay Hoover?
Evet, iyiyim.
Cumartesi köpeğimle bahçede oynadım biraz, o
kadar.
Su kaybı olabilir.
O yol açabilir ancak çalışma saatlerinizi
azaltmanız akıllıca olur.
Sizin yaşınızda izin önemli.
Bayan Gandy, lütfen bizi biraz yalnız bırakır
mısınız?
Dinle, bir daha personelimin önünde beni
aşağılarsan seni mesleğinden attırırım.
Anladın mı?
Özür dilerim, efendim.
Söyle bakalım.
Enerji verecek ne var?
Enerji veren rejim hapları var.
Birkaç kilo verip daha çok enerjim olsun diye
mi?
Kilonuz için endişelenmezdim, efendim.
Tamamen kas.
Günlük ziyaret ayarla.
Baş üstüne.
King'e Nobel Ödülü veriyorlar.
İnanabiliyor musun?
Yozlaşmışlar ve radikaller, uluslararası
teşvik alıyor.
Yeniden 1920'lerde gibiyiz.
Yapma.
Elimizde ses kaydının olduğunu, karakteri
hakkında gerçeği bildiğimizi öğrenince ödülü geri çevirecektir, Clyde.
İnan bana.
Başkan Johnson Bekle.
- Clyde.
- Bekle.
Telaffuz etmeyi öğrenmelisin.
Seni anlayamıyorum.
Sorun şu: Elimizde yasal araçlar yok.
Yasalarımız, günümüz suçlularının gelişmiş
taktiklerinin hızına ayak uyduramadı.
Bunu senin için yapacağım.
Ne düşünüyorsun?
Basında dostlarımız var, değil mi?
Onlara haber servis ederiz ve şüpheli
radikallerin eylemleri gün yüzüne çıkar.
Peşine düşerler.
Ancak gerçekse.
Buna karşı istihbarat denir, Clyde.
Haber ne kadar gerçekdışıysa, etkisi o kadar
büyük olur.
Otelde yapılan kaydı ve şahsi bir mektubu,
Nobel Ödülü almasından önceki gün yollayacağım.
Ödülü kabul ederse, kayıtları doğrudan basına
yollarız.
Bu tür bir istihbarata katılmak istediğinden
emin misin?
Bu yüzden mektup benden olmayacak.
Kendi adamlarından sahte bir mektup olacak.
Hata payı sıfır.
Bunu yapabileceğimizden pek emin Ne dediğini
anlayamıyorum, Clyde.
Lütfen.
Hadi.
Düzgün konuşmayı öğren.
Dinle.
Yarın büroda sana ihtiyacım var.
Merhametin sırası değil.
Yapamam.
Yapabilirsin.
Ye şimdi.
Bunca zaman sonra yumurtayı doğru pişirmesini
bekliyorsun.
İğnelerde tam olarak ne var?
Sadece vitamin, biraz toparlayıcı.
''Kalbine bak.
Sahtekarın teki ve biz zenciler için büyük bir
sorun olduğunu biliyorsun.
'' ''Biz zenciler'' dedim Bayan Gandy, ''zenciler''
değil.
Şimdi de zenci mi oldunuz?
Kelimesi kelimesine söylediğim gibi yaz, tamam
mı?
Şimdi, ''Bu ülkede beyazların yeterince kendi
sahtekarları var fakat şu sıralar sana denk bir sahtekarları olmadığından
eminim.
Tekrarlıyorum '' Efendim, bu ne tür bir
uygulama?
Bayan Gandy, dikte ederken soru cevaplamayacağım,
yazın.
''Tekrarlıyorum, büyük bir sahtekarsın ve
üstüne üstlük kötüsün.
Tanrı'ya inanmıyorsun.
Kişisel ahlaki ilkelere de inanmadığın ortada.
'' Bu mektubun kime yazıldığını sorabilir miyim
Sorun kime yazıldığı değil Bayan Gandy kimden geldiği ve bu bürodan gelmiyor,
anlaşıldı mı?
''Lider olmadığın ortaya çıktı sen rezil,
anormal, ahlaki bir embesilsin.
Yapacak tek şeyin kaldı ve ne olduğunu
biliyorsun.
Bir tek kurtuluşun var ve bunu kullan pis,
anormal, sahtekar kimliğin ulusa açıklanmadan önce.
'' Her şeyi yazdınız mı, Bayan Gandy?
- Edgar.
- Yaz.
Yaz.
Halkla İlişkiler departmanımızda çalışıyormuşsun,
doğru mu?
İki yıldır, efendim.
O halde Edward Clarke ve Ku Klux Klan'ına
karşı çalışmalarımı biliyorsundur, doğru mu?
Evet, efendim.
Beyaz bir kadınla evlilik dışı ilişki yaşamak
üzere eyalet sınırlarını geçtiği için ilgili yasadan tutuklandı.
Doğru mu, efendim?
Doğru.
O zaman elimdeki en güçlü yasa buydu.
Çalışmalarımdan gurur duyduğumu bilmeni
isterim.
Bayan Gandy, Bruno Hauptmann'ın tutuklanmasında
kaldığınızı söyledi.
- Oradan başlayalım mı?
- Evet.
Öyle yapalım.
Bay Hauptmann, 2 Ocak 1935'te mahkemeye
çıkartıldı.
H.
L.
Mencken, bunu dirilişten beri en büyük haber
olarak niteledi.
Görünüşe bakılırsa daha da büyük haber
olabilir.
Hiçbir testere, diğeriyle aynı izleri bırakmaz.
Bruno Hauptmann'ın alet çantasındaki testerenin
izleri suçta kullanılan merdivendeki izlerle aynı.
Fidye mektubu ve Bay Hauptmann'ın kişisel
yazışmalarında 'bir şey' yerine 'bişi' yazıyor, 'iyi' yerine 'eyi' 'tekne'
yerine 'dekne' yazıyor, büyük N'lere dikkat edin.
J'ye benzeyen Y'lere de.
Bay Lindbergh, o gece mezarlıkta bir ses
duyduğunuzu söylediniz.
Evet, çok net.
Mezarlıktan gelen bir ses, ve anladığım
kadarıyla yabancı bir aksanla Doktor Condon'a sesleniyordu.
''Hey, doktor.
'' Ondan sonra aynı sesi duydunuz mu?
Evet, duydum.
O gece mezarlıkta ''Hey, doktor!
'' derken duyduğunuz ses kimin sesiydi, Albay?
Hauptmann'ın sesiydi.
Tek başına mı hareket ediyordu?
Asla itiraf etmedi, hangi sosyopat eder ki?
Kanıtlar gayet açıktı.
Soygun yaparken birinci derece cinayet işlemekten
mahkum oldu.
New Jersey'de bu idam cezası alabilir.
Bay Hauptmann, bugün bu mahkemede tüm gerçeği anlatma
fırsatınız vardı.
Gerçeği anlattınız mı?
Gerçeği anlattım.
Bölge savcısı Foley'e yaptığınız açıklamalar.
Ona tüm gerçeği anlattınız mı?
Belli bir ölçüde.
Belli bir ölçüde ona tüm gerçeği anlatmadınız,
doğru mu?
Dolabınızda bu tahta bulundu, üzerinde S-204 numaraları
yazılmış.
Biraz flu, değil mi?
Öyle görünüyor.
Sayılar ve bazı kelimeler arasında.
Decatur ve Sedgwick'e benziyor.
Gördünüz mü?
Anlamını biliyorsunuz, değil mi?
Buradaki adresin?
Tam değil.
Bunlar Doktor Condon'un adresi ve telefon
numarası fidyeyi ödeyen adamınkiler el yazınızla, dolabınızda bir tahtanın
üzerinde yazılı.
Bay Hoover, doktor sizi görmeye geldi.
King'in tarihi konuşmasının ardından pek çok
kişi o gün ulusun bilincinde yeni bir uyanışın başladığını söyledi.
Buna ulusal utanç diyenler de var.
İnsanın insana zulmünün uzun tarihinde bu umut
dolu bir gündü.
Bir hayalim var günün birinde bu
ulus ayağa kalkacak ve inançlarının gerçek anlamı ışığında yaşayacak.
Bir insanın mirası, hikayenin nerede bittiğiyle
belirlenir, Ajan Owens.
Bu gece bunu düşünelim ve yarın karar alalım,
olur mu?
Bir adamın mirasıyla mı ilgili?
Bir kurumun itibarıyla mı?
İkisi birbirine bağlı, Ajan Owens.
Biri diğerini icat etti ve de tersi.
İyi günler.
Evet, efendim.
Biz jüri olarak sanık Bruno Richard
Hauptmann'ı kasıtlı cinayetten suçlu bulduk.
Sayın Yargıç, hemen cezalandırma istiyorum.
Bu eyaletin yasaları uyarınca Bay Bruno
Hauptmann'ın yasanın belirleyeceği yer ve zamanda ve yöntemle idamına
hükmediyorum.
Hauptmann idam cezası aldı!
Yüzyılın duruşmasında suçlular rezil oldu, FBl
halk kahramanı rolünü sağlamlaştırdı.
İşte bu bizim bitiş, ajan.
Yalnız mı yapmıştı?
Beşikten çocuğu alan o mu peki?
Nasıl emin olabilirsiniz?
Bulduğumuz, ortaya çıkardığımız, doğrulattığımız
tonlarca kanıt var.
İnkar edilemez.
- Clarence Darrow inkar etti.
- Elbette.
Elbette, Ajan Owens.
Onun işi bu.
Bayan Roosevelt, onun suçluluğunu sorgulayan
açıklama yaptı.
Amerikan karşıtı eylemler konusunda kendisinin
de saklayacağı şeyler var.
Bitiş olarak bundan memnunsanız elimden geleni
yaparım.
Evet.
Memnunum.
Efendim.
Bunu benimle izle.
Dün gece mektubumu ve ses kayıtlarını aldı.
Başkan Johnson, 100'den fazla kalemle imza
atıyor.
Bu imrenilen hatıralıklardan biri Nobel
sahibi, kararlı lider Martin Luther King'e gidiyor Hadi söyle, Clyde.
Birkaç olumsuz makale yüzünden çok riskli
görünüyor, Edgar.
Kasten etrafına komünistleri topladı ve
topladığı güçle artık en büyük iç tehdidimiz.
Nobel Komitesi adına - size verdiğimiz nişan -
Ödülü geri çevirecek, Clyde.
Elimizdekilerin onu mahvedeceğini biliyor.
Nobel Ödülü'nün diploması ve altın madalyası.
Hiç şüphe yok.
İşi bitti.
Nobel Barış Ödülü'nü kabul ediyorum.
Şu anda Birleşik Devletler'de 22 milyon zenci birlikte
Böldüğüm için üzgünüm.
Bir sonraki randevunuz geldi.
Önce doktor, Bayan Gandy.
Elbette.
Birkaç dakika sonra yolla.
Teşekkürler.
Güçlü ol, Edgar.
Güçlü olmalısın, Edgar.
Güçlü ol.
yemin töreni için geçit Senato binasına
ilerliyor.
Önde Roosevelt Bandosu'nu görebilirsiniz.
Motorlu geçit töreni Pennsylvania Bulvarı'nda 37.
Başkanımızla ilerliyor.
Richard Milhous Nixon, kalabalığa el sallıyor.
Evet, başkan ve karısı Pat mutlu mutlu el
sallıyor.
Ahlak bozulduğunda ve iyiler bir şey
yapmadığında kötülük serpilir.
Tüm vatandaşların, yurdunu, çocuklarını tehdit
eden bu durumu öğrenme görevi var.
Geçmişten ders almaya ilgisiz ve hevessiz bir
toplum mahvolmuştur.
Geçmişimizi asla unutmamalıyız.
Asla gardımızı düşürmemeliyiz.
Bugün bile ilk hedefleri Amerika olan kuruluşlar
var.
Onlara kalsa her bireyin güvenliği ve mutluluğunu
yok edip bizi hayallerimizin ötesinde bir düzensizlik ve ahlaksızlığa iterler.
Başkan sizinle görüşecek, Bay Hoover.
Tamam.
Edgar, gel.
Kusura bakmayın, Bay Hoover.
Telefona bakmıyordunuz.
Emekli olan bir ajanla resim çekilecektiniz.
Şimdi gidiyor.
Clyde nerede?
Onun için kötü bir gün, efendim.
Bizim için bir akşam yemeği programı yapar
mısın eski köşemizde?
Ne yazık ki çok yorgun, efendim.
Belki onun evinde yemek istersiniz?
Bence hoşuna gider.
Evet.
Teşekkürler, Bayan Gandy.
Helen?
Efendim?
Sevdiğim her şeyi öldürüyor muyum?
Henüz ölmedi, Edgar.
Ya kurduğumuz her şeyi?
Hayır.
Büro artık senden benden daha güçlü.
Çocuğun güvende ve ülkede güvenliği sağlıyor.
Helen, eğer Eğer başıma bir şey gelirse,
senden bir şey yapmanı isteyeceğim, tamam mı?
Elbette.
Nixon, dosyaları almak isteyecektir.
Beni ve Büro'yu çarmıha gerer.
Dosyaları korumak üzere burada olmazsam
olacaklardan korkuyorum.
Özel dosyalarınız mı, efendim?
O halde kimse onları bulamayacak.
Teşekkürler, Helen.
Ne kadar baskı uygularlarsa uygulasınlar mı?
Ne kadar uygulasalar da mı?
Evet, Edgar.
Ne kadar baskı uygulasalar da.
Sana söz veriyorum.
Teşekkürler, Helen.
Nixon istifanızı istedi mi?
Hayır, dosyalarda hakkında neler olduğunu
öğrenmek istedi.
Ne dediniz?
''Ne dosyası, efendim?
'' dedim.
Fakat biliyor.
Şimdi gazetecileri de dinlememizi istiyor,
Clyde.
Bunu yapamayız, özellikle şimdi.
Sorun bu, Clyde.
Onun pis işlerini yapmayı kabul etmezsem,
kendi özel gücünü kurar.
Bu yasadışı.
Bunu açıkça söylemedi fakat gözlerinde gördüm.
O kontrol edilemez, Clyde.
İktidarda kalmak için her şeyi yapacak bir
bela o.
Evet.
Anlıyorum.
Evet.
Ben onun oyununu hiç oynamadım, sorun bu.
Bazen kuralları esnetiyor gibi görünsem de esas
onlar kendi içlerine bakıp şantaj ya da tehdide uğramalarına neden olan şeyin ne
olduğuna bakmalılar.
Bunu düşünmüyordum.
Ne peki?
O halde ne düşünüyordun?
Belki de emekli olma vaktimiz geldi diye
düşündüm.
Kes sesini, Clyde.
Harika bir şey yarattın, Edgar.
Şu anda bırakırsanız sizi yüceltirler.
Bu hep istediğin şeydi, değil mi?
Ülkemizin kalıcı hayranlığı?
Bunu elde etmen için bir şans var.
Evet.
Neden yapmayayım?
Neden yapmayayım, Clyde?
Ben bu ülkeyi Bolşevik işgalinden korudum radikallerden
kurtardım, Makineli Kelly'yi yakaladım Dillinger öldü, Karpis'i yakaladım, Hauptmann'ı
mahkum ettirdim.
Şimdi son nefesimde bu ülkeye yeniden yardım
etmeye çalışırken zorunlu emeklilikle mi ödüllendiriliyorum?
Bu adama boyun eğmem ve bunu önermen sadakatini
sorgulatıyor bana.
Sadakatimi mi, Edgar?
Evet, sadakatini, Clyde.
Yazılanları okudum, Edgar.
Karpis'i sen tutuklamadın.
Sen de biliyorsun, sokakta beyaz bir at yoktu arka
koltukta da silah.
Dillinger'ı sen öldürmedin.
Ajan Purvis öldürdü.
Fakat tüm payeyi kendine çıkardın.
Makineli Kelly asla ''Ateş etmeyin, G-Men.
'' demedi.
Çizgi roman sattırmak için bunu uydurdun,
Edgar.
Ve yüzyılın en büyük suçunun olay yerine
gittiğimizde Bay Lindbergh dışarı çıkıp elini sıkmadı ve FBl'ya olan güvenini
belirtmedi.
Sana gereksiz ufaklık dedi ve seninle
buluşmayı bile reddetti.
Ve Hauptmann'ı sen tutuklamadın.
Ajan Sisk tutukladı.
Sen orada bile değildin, Edgar.
Resim çektirmeye geldin.
Edgar, yazdıklarının çoğu abartı bazıları
kocaman yalan ve artık bunun farkında mısın bilmiyorum.
Edgar herkese, tüm dünyaya yalan
söyleyebilirsin kendin için, Büro için fakat bana yalan söyleyemezsin.
Sana asla bu işi vermemeliydim, Clyde.
Bunu biliyor musun?
Niteliklerin bile yetersizdi.
Görüşme için geldiğin günü hatırlıyor musun?
Evet.
Büroma girdin, penceremi düzelttin ve
mendilimi aldın.
Bana verdin.
Neden terlediğimi hatırlıyor musun, Clyde?
Egzersiz yaptığın için.
Hayır, ben ben terliyordum çünkü tam o anda
anlamıştım tam o anda anlamıştım sana ihtiyacım olduğunu ve hayatımda kimseye ihtiyacım
olmamıştı.
O şekilde.
O yüzden terlemeye başladım.
Biliyorum.
Edgar, sen iyi misin?
Evet, evet sadece hazımsızlık, Clyde.
Bu akşam yemeğe çıkalım, olur mu?
Eski köşemizde.
Kendimi iyi hissedersem.
Evet.
Ve sen önce Sen önce Konuşacak çok şeyimiz var.
Ve şu anda, Büro'da güvenebileceğim kimse yok.
Sadece sana güvenebilirim.
Sağ ol, Edgar.
İyi geceler, Clyde.
İyi geceler, Edgar.
Evinize hoş geldiniz.
Sağ ol, Annie.
Bozo, Bozo, G-Boy, gel.
Demokrasimizin özü bireyin değerine inanca
dayanır.
Hayatın insan yapımı sistemlerden daha anlamlı
olduğu sevginin dünyadaki en büyük güç olduğu nefretten ve insanların doğal
olmayan bölünmelerinden uzun süreli olduğu inancına.
Evet?
Ben Bay Hoover'ın malikanesinden Annie.
Bay Hoover vefat etti.
Annie Hizmetçi - Evet?
- Efendim.
Tanrım.
Yaşlı köpek.
Bir konuşma hazırlatayım.
Televizyona çıkmalıyız.
Henüz değil.
Önce bürosunu kapatın, kilitleri değiştirin,
gerekeni yapın.
O lanet dosyaları istiyorum.
Evet, efendim.
İyi ki geldiniz.
Girin.
O yukarıda.
Bayanlar ve baylar büyük bir şahsi üzüntüyle J.
Edgar Hoover'ın öldüğünü haber aldım.
Bu olağanüstü adam 48 yıl ülkesine hizmet
verdi FBI müdürü olarak büyük kararlılık yetenek ve azimle sekiz Başkan'a
hizmet etti.
25 yıldır, Washington'a yeni bir kongre üyesi
olarak geldiğimden beri en yakın kişisel dostlarımdan ve danışmanlarından biri
olmuştur.
Kanımca her Amerikalı, FBI'ı dünyanın en iyi kolluk gücü haline getirdiği için J. Edgar Hoover'a teşekkür borçludur.
Kamu binalarındaki bayrakların yarıya
çekilmesini emrettim fakat şunu söylemeliyim ki Edgar Hoover bazen acımasız hal
alan saldırılara karşı büyük cesareti sayesinde FBI'ın bayrağının hep
yükseklerde dalgalanmasını sağlamıştır.
FBl, bu büyük Amerikalıyı
onurlandıran ebedi eserdir.
''BAŞLlKSlZ FBI HİKAYESİ'' J. Edgar Hoover Eleanor
Roosevelt Kişisel ve Gizli
En sevilen yüz bile zamanla
soluyor, tuhaf.
En belirgin şekilde, biraz muzipçe gülen
gözlerini hatırlıyorum ve ağzının hemen sol üstünde dudaklarıma temas eden o
yumuşak noktayı.
Hoover'ın ''kişisel ve gizli'' dosyalarının içeriği
öğrenilmeyecek.
Ancak yanlış dosyalanan bazı ipuçları ortaya
çıktı.
Clyde Tolson'a, Hoover'ın malikanesi miras
kaldı, evine taşındı ve tabutunun sarılı olduğu ABD bayrağını kabul etti.
Clyde Tolson'ın mezarı, Kongre Mezarlığı'nda
Hoover'ınkinin yanıbaşında.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar