Her Sarhoşun Elinde Bir Kadeh
65
* Ne de şaşılacak şey.- Güz mevsimindeyiz,
güneş hamel burcuna girdi. Kanım kaynamıya başladı, beden ırmağında bir deve
gibi oynamıya, bedeni de oynafmıya girişti.
820.
Şu kan dalgalarının oynayışına bak. Mecnunlarla dolu ovayı gör. Şu görünmiyen
işreti seyret; ölüm kılıcından tamamiyle emin.
Leş
bile canlanmada, ihtiyar bile gençleşmede, bakır bile madenden sızmış halis
altın kesilmede. Şehrimizden gidenin yerine daha iyisi, daha güzeli gelmede.
Bir
şehir ki işretle, bollukla dopdolu. Her sarhoşun elinde bir kadeh; bu, işret
peşinde ,öbürü, sıhhatte; afiyette. Bu süt ırmağı, öbürü bal nehri.
Şehirde
bir padişah olur. Bu şehirse ne acayip, padişahlarla dolu. Gökyüzünde ancak bir
ay var, bu gökse aylarla, zühalierle dolu.
Yürü
yürü; doktorlara, sizin orda işiniz yok de, çünkü orda ne bir hastalık vardır,
ne de kimse rahatsızlık yüzü görür.
Ne
kadısı var o şehrin, ne şahnesi. Ne beyi var, ne muhtesibî,. dâya, düşmanlık,
savaş, nasıl olur da deniz üstünde yürüyüp gidebilir? [1]
[1] Cilt 1, Gazel, 65
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan :
Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul —
1957
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar