‘ ARINMA’
Proje konum olan ‘ Arınma’ kavramı, tez kapsamında oluşturduğum
çalışmalarla ilişki kurar; kadının kimliğini benliğini ve bedenini bulması ile
ilgili bir mücadeleyi temsil eder. Kimlik problemi öncelikli olarak mevcut
hayatın içinde bir sorgulayışla birlikte var olan kabul edilmiş kadına biçilmiş
rollerin reddedilişi ve beraberinde içinde bulunduğu ortama geleneklere ve
verili düzene ‘ yabancılaşma’ olarak ortaya çıkar.
Ataerkil bir düzen içinde kadın, erkeğin gölgesinde
yaşamaktadır. Bu anlamda kadın’ın kendi olabilmesi, kendi öz kimliğini
oluşturabilmesi, kadının özgürleşmesi ile olanaklıdır. Kişi kendi öz bilincinin
farkındalığı ile birlikte kendi öznesini yaratmaktadır. Bu varoluş
esnasında, kadının kendi içinde yaşamış olduğu savaş, toplumsal baskının kadın
bedeni üzerinde kurmuş olduğu iktidar arasında kalan beden, kendi içinde
parçalanmaya başlar.
Kadın’ın bedeni aynı zamanda kendi içinde yaşamış olduğu
evidir. Bu anlamda çalışmalarımda yer
vermiş olduğum kadın, kendi bedeni eşliğinde kendi kimliğini bulma
arayışındadır. Temel malzemem olan ‘saç’, bedenin bir parçası olarak
kadın benliğini simgelerken; kadın bedenini sarmalayan saçlar, toplumun kadın
kimliğine dayatmış olduğu baskıyı temsil etmektedir. Bedeni kaplayan kuşatan ve
sarmalayan bedene dolanan bedeni engelleyen saç, aynı zamanda kadının kaosunu,
açmazını ve iç dünyasının savaşını gösterir.
Kadın kimliğine uygulanan baskı ile kişi kendi öz bilincine
yabancılaşmaktadır.
Tüm bu yaşam döngüsünde, ruhun tek başına kalması ve
bedenine yabancılaşmasıdır. Duvarlar arasına sıkışması; toplumda yer edinememe
ya da toplumun baskıcı sisteminde sıkışıp kalmasıdır. Çalışmalarımda kendi
bedenim üzerinde kullanmış olduğum saç, toplumun kadın kimliğine dayatmış
olduğu baskıyı simgelemektedir. Toplumsal düzenin kadın kimliği üzerinde
uygulamış olduğu kurallar doğrultusunda, kadın kendi öz kimliğine
yabancılaşmaktadır.
Arınma projemle bir seri kendi bedenim ve gerçek kadın saçı
kullanarak kurguladığım saça dolanmış kadın fotoğrafları gerçekleştirdim.
Ayrıca saç medyumunu fırça gibi kullanarak ve boyayarak tuval bezi üzerine
izlerini çıkartma, saç ve boya etkileşimini tuval bezi üzerindeki etkilerini
dışavurumcu bir yaklaşımla çalıştım. Bu eylemler aynı zamanda Pollock ‘taki ve
Uzakdoğu kaligrafi sanatını da hatırlatan bir eylem sanatı yaklaşımını da
içermektedir.
Ana Mendieta’nın ‘Yakarış’ adlı çalışmasında iki elini kana
bulayarak gerçekleştirmiş olduğu performansında kendi ellerinin izlerini
sunmuştur. Çalışmalarımda yer alan kendi saçımı, içi boya dolu olan bir kova
eşliğinde boyayarak tuvale çıkartmış olduğum izler Mendieta’nın işleri ile
benzerlik taşımaktadır. 70’lerde gerçekleştirilmiş olan kadın performans
sanatçılarının kendi bedenlerini sorgulama aracı olarak sunmaları bu anlamda
tez çalışmama ve projeme esin kaynağı olmuştur.
Resim 39 ve 40’de yer alan kadın figürü, beyaz bir zemin
üzerinde kendi içine kapanmış olarak gösterilmektedir. Kadının kendi olma
arzusunu, yine kadının kendi bedenine ait saç ile anlatırken, cenin
pozisyonunda oluş bir çeşit içine kapanma ve saklanma duygusunu yansıtır. Resim
41 ve 42’de yer alan, beyaz zemin üzerindeki siyah lekeler, kendi bedenime ait
olan saçlar aracılığıyla tuval üzerine baskı çalışması yapılmıştır Resim:
43,44,45,46,47,48, ve 49’da yer alan foto blok çalışmalarında kadın bedeni
tekrardan saçlar ile sarmalamıştır. Toplumun kadın bedeni üzerindeki baskısı
sonucu, Bederiin kendi içinde yaşamış olduğu yabancılaşmaya dair vermiş
olduğu bir iç savaş vurgulanmaya çalışılmıştır. Fotobloklar üzerinde boya ve
fırça ile müdahaleler yapılmıştır.
Tez kapsamında birçok feminist kadın sanatçıların
oluşturmuş olduğu performanslar, kadın bedenini özgürleştirmek, açığa çıkartmak
düşüncesini içinde barındırır. Resim 50 de yer alan, kendi bedenim üzerinden
uygulamış olduğum video performansımdan kesitler yer almaktadır. Uygulamış olduğum
performansın özünde, iki ayrı eylem bir bütün olarak oluşmaktadır. Performans
boş bir odada gerçekleşmekte ve karşılıklı olarak duvarlarda yer alan şeritler
önceden koyu gri renk ile boyanmıştır. Performansın birinci bölümünde kendi
bedenim eşliğinde duvarlarda yer alan bloklara karşı vermiş olduğum savaş,
mekân ve beden arasındaki gerilimle anlatılmıştır. Aynı zamanda, bedenin
bloklar karşısında lekelenmesi, yaşam karşısında verdiğimiz mücadele eşliğinde
bedenin fiziksel/ruhsal yıpranmasını/lekelenmesini temsil etmektedir.
Performansın ortalarında, önceden hazırlanmış, içi su dolu
bir kova yer almaktadır. Performans esnasında bedenin vermiş olduğu savaş ile
yıpranan/kirlenen beden üzerinden bir arınma/kırklanma gerçekleşmektedir. Doğu
kültüründe yer alan kırklanma eylemi, bir annenin ya da bir bebeğin kırkı
çıktığında, ölünün arkasından kırk günü tamamlaması ya da bir pişmanlığın
vermiş olduğu duyguyu beden üzerinden temizleme, arındırmak gibi birçok
düşünceyi içinde barındıran bir eylem olarak tanımlayabiliriz.
Resim 51 de yer alan, ikinci bölüm olarak tanımladığım kırklanma/arınma
eylemi, bedenin kırk kap su ile arındırılmaya temizlenmeye
çalışılması ile bedenin tekrardan var olması, ruhun temizlenmesi düşüncesi yer
almaktadır. Ama kendi öz bilincimizde var olan, yaşanmışlık deneyimiz, öznel
deneyimlerimiz doğrultusunda beden hiçbir zaman tam olarak arındırılamaz.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar