Print Friendly and PDF

‘ ARINMA’



Hazırlayan: Sibel Alemdar

Proje konum olan ‘ Arınma’ kavramı, tez kapsamında oluşturduğum çalışmalarla ilişki kurar; kadının kimliğini benliğini ve bedenini bulması ile ilgili bir mücadeleyi temsil eder. Kimlik problemi öncelikli olarak mevcut hayatın içinde bir sorgulayışla birlikte var olan kabul edilmiş kadına biçilmiş rollerin reddedilişi ve beraberinde içinde bulunduğu ortama geleneklere ve verili düzene ‘ yabancılaşma’ olarak ortaya çıkar.

Ataerkil bir düzen içinde kadın, erkeğin gölgesinde yaşamaktadır. Bu anlamda kadın’ın kendi olabilmesi, kendi öz kimliğini oluşturabilmesi, kadının özgürleşmesi ile olanaklıdır. Kişi kendi öz bilincinin farkındalığı ile birlikte kendi öznesini yaratmaktadır. Bu varoluş esnasında, kadının kendi içinde yaşamış olduğu savaş, toplumsal baskının kadın bedeni üzerinde kurmuş olduğu iktidar arasında kalan beden, kendi içinde parçalanmaya başlar.

Kadın’ın bedeni aynı zamanda kendi içinde yaşamış olduğu evidir. Bu anlamda çalışmalarımda yer vermiş olduğum kadın, kendi bedeni eşliğinde kendi kimliğini bulma arayışındadır. Temel malzemem olan ‘saç’, bedenin bir parçası olarak kadın benliğini simgelerken; kadın bedenini sarmalayan saçlar, toplumun kadın kimliğine dayatmış olduğu baskıyı temsil etmektedir. Bedeni kaplayan kuşatan ve sarmalayan bedene dolanan bedeni engelleyen saç, aynı zamanda kadının kaosunu, açmazını ve iç dünyasının savaşını gösterir.

Kadın kimliğine uygulanan baskı ile kişi kendi öz bilincine yabancılaşmaktadır.

Tüm bu yaşam döngüsünde, ruhun tek başına kalması ve bedenine yabancılaşmasıdır. Duvarlar arasına sıkışması; toplumda yer edinememe ya da toplumun baskıcı sisteminde sıkışıp kalmasıdır. Çalışmalarımda kendi bedenim üzerinde kullanmış olduğum saç, toplumun kadın kimliğine dayatmış olduğu baskıyı simgelemektedir. Toplumsal düzenin kadın kimliği üzerinde uygulamış olduğu kurallar doğrultusunda, kadın kendi öz kimliğine yabancılaşmaktadır.

Arınma projemle bir seri kendi bedenim ve gerçek kadın saçı kullanarak kurguladığım saça dolanmış kadın fotoğrafları gerçekleştirdim. Ayrıca saç medyumunu fırça gibi kullanarak ve boyayarak tuval bezi üzerine izlerini çıkartma, saç ve boya etkileşimini tuval bezi üzerindeki etkilerini dışavurumcu bir yaklaşımla çalıştım. Bu eylemler aynı zamanda Pollock ‘taki ve Uzakdoğu kaligrafi sanatını da hatırlatan bir eylem sanatı yaklaşımını da içermektedir.

Ana Mendieta’nın ‘Yakarış’ adlı çalışmasında iki elini kana bulayarak gerçekleştirmiş olduğu performansında kendi ellerinin izlerini sunmuştur. Çalışmalarımda yer alan kendi saçımı, içi boya dolu olan bir kova eşliğinde boyayarak tuvale çıkartmış olduğum izler Mendieta’nın işleri ile benzerlik taşımaktadır. 70’lerde gerçekleştirilmiş olan kadın performans sanatçılarının kendi bedenlerini sorgulama aracı olarak sunmaları bu anlamda tez çalışmama ve projeme esin kaynağı olmuştur.

Resim 39 ve 40’de yer alan kadın figürü, beyaz bir zemin üzerinde kendi içine kapanmış olarak gösterilmektedir. Kadının kendi olma arzusunu, yine kadının kendi bedenine ait saç ile anlatırken, cenin pozisyonunda oluş bir çeşit içine kapanma ve saklanma duygusunu yansıtır. Resim 41 ve 42’de yer alan, beyaz zemin üzerindeki siyah lekeler, kendi bedenime ait olan saçlar aracılığıyla tuval üzerine baskı çalışması yapılmıştır Resim: 43,44,45,46,47,48, ve 49’da yer alan foto blok çalışmalarında kadın bedeni tekrardan saçlar ile sarmalamıştır. Toplumun kadın bedeni üzerindeki baskısı sonucu, Bederiin kendi içinde yaşamış olduğu yabancılaşmaya dair vermiş olduğu bir iç savaş vurgulanmaya çalışılmıştır. Fotobloklar üzerinde boya ve fırça ile müdahaleler yapılmıştır.

Tez kapsamında birçok feminist kadın sanatçıların oluşturmuş olduğu performanslar, kadın bedenini özgürleştirmek, açığa çıkartmak düşüncesini içinde barındırır. Resim 50 de yer alan, kendi bedenim üzerinden uygulamış olduğum video performansımdan kesitler yer almaktadır. Uygulamış olduğum performansın özünde, iki ayrı eylem bir bütün olarak oluşmaktadır. Performans boş bir odada gerçekleşmekte ve karşılıklı olarak duvarlarda yer alan şeritler önceden koyu gri renk ile boyanmıştır. Performansın birinci bölümünde kendi bedenim eşliğinde duvarlarda yer alan bloklara karşı vermiş olduğum savaş, mekân ve beden arasındaki gerilimle anlatılmıştır. Aynı zamanda, bedenin bloklar karşısında lekelenmesi, yaşam karşısında verdiğimiz mücadele eşliğinde bedenin fiziksel/ruhsal yıpranmasını/lekelenmesini temsil etmektedir.

Performansın ortalarında, önceden hazırlanmış, içi su dolu bir kova yer almaktadır. Performans esnasında bedenin vermiş olduğu savaş ile yıpranan/kirlenen beden üzerinden bir arınma/kırklanma gerçekleşmektedir. Doğu kültüründe yer alan kırklanma eylemi, bir annenin ya da bir bebeğin kırkı çıktığında, ölünün arkasından kırk günü tamamlaması ya da bir pişmanlığın vermiş olduğu duyguyu beden üzerinden temizleme, arındırmak gibi birçok düşünceyi içinde barındıran bir eylem olarak tanımlayabiliriz.

Resim 51 de yer alan, ikinci bölüm olarak tanımladığım kırklanma/arınma eylemi, bedenin kırk kap su ile arındırılmaya temizlenmeye çalışılması ile bedenin tekrardan var olması, ruhun temizlenmesi düşüncesi yer almaktadır. Ama kendi öz bilincimizde var olan, yaşanmışlık deneyimiz, öznel deneyimlerimiz doğrultusunda beden hiçbir zaman tam olarak arındırılamaz.










Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar