Print Friendly and PDF

Gök Kubbe Senin Gözüne Pek Yüce de... Onun Yüceliğine Karşı O Kadar Da Alçak Ki

 


LXXXVI

Sâkî, halk bizim şarabımızdan uzak mı uzak; o olgunluktan, o güzellikten, o tek güzel yüzden uzak mı uzak.

Zevk etmede, safâ sürmede kocalmışsın amma a ihtiyâr, bizim eski, yıllanmış şarabımızdan pek uzaksın sen.

Zaten gözlüler bile kadehimizin rengini göremiyor; akıl da bilir ki körün canı görgüden uzaktır, uzak.

Onun canı, kadı’nın apaçık sözünü de, gizli kapaklı sözünü de anlamadıktan sonra artık gönlü, işaretle söylenen sözlerden elbette uzaktır.

Tanrı Şems’inin kılıcı, zünnârını kesmedikçe, canın o lûtuftan da uzaktır, o tapılacak puttan da uzak.

Canın ekmek aramayı bırakmadıkça o güzel dilberin yüzünü görmekten çok uzak kalırsın sen.

Padişahların meclisinde işret edenlerin başındaydın amma bu meclise girersen halkadan öyle uzak kalırsın ki.

Mûsa’nın yakınlığını, Turusîna’yı, Tanrı nurunu duydun amma o Turusîna Hızır’ın tapısından ne kadar da uzaktır, ne kadar da uzak.

Gök kubbe senin gözüne pek yüce görünüyor amma onun yüceliğine karşı o kadar da alçak ki.

A ağırcanlı, ya çevikleş, yahut meclisimizden git, yahut da bizim meclisimizden o kadar uzak kalma.

A âşıklar çalgıcısı, hatırım için şu nağmeyi çalmaya bak; çünkü sağır kulaktan şu zurna sesi uzak mı uzaktır.

 

Kaynak: Cilt 3

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar