Tanrı Güzelliği Var Sende; Terin Denize Damlasa Binlerce Dalga Coşar; Niçin Böylesine Bir Şekersin Sen?
LIX
Çi cemâl-i
can-fezâyî ki meyân-ı cân-ı mâyî
Tu be can çi mî
nemayî tu çonin şeker çerâyî
Ne de cana
canlar katan bir güzelliksin ki canımızın içindesin. Cana neler göstermedesin, niçin
böylesine bir şekersin sen?
Gönüle bir yol buldun mu bin Ay gibi
balkırsın... ne ateşsin, ne susun sen; niçin böylesine bir şekersin sen?
Aşkının gamı, salt ışık ordusuyla yaya olarak
kaleler almış; niçin böylesine bir şekersin sen?
Pek kutlu Çin padişahı, bütün Zencileri
bozguna uğratmış, kırmış geçirmiş. hepsinin de ellerini bağlamış; niçin
böylesine bir şekersin sen?
Tur Dağı’nın mumusun sen; binlerce denizsin,
binlerce göksün sen. Can, dilerim, senden başkasını görmesin; niçin böylesine
bir şekersin sen?
Çokluktan gelmişsin; kıyaslara sığmazsın; o
iki kanlı sarhoş gözlerle niçin böylesine bir şekersin sen?
Hayalin gönlüme gelince nasıl bir ateş
kaplar o yurdu; iki dünya birbirine girer; niçin böylesine bir şekersin sen?
O iki yanağında ne var ki binlerce kararsız
âşıkın aklını fikrini aldı gitti; niçin böylesine bir şekersin sen?
O güzel gülüşle herkesi kul etmişsin
kendine... senin soluğunla ölü bile dirilmiş; niçin böylesine bir şekersin sen?
Tanrı güzelliği var sende; terin denize
damlasa binlerce dalga coşar; niçin böylesine bir şekersin sen?
İkiye ayrılmış saçların boynumda halka,
neşem, sevincim senin şarabınla; seyret de gör, ne zevkteyim ben? Niçin böylesine
bir şekersin sen?
Gülünden yasemin
yok oldu; bütün düzenler mahvoldu gitti. Ben de yok oldum, benim gibi
yüzlercesi de, niçin böylesine bir şekersin sen?
XLI
Dûş çi hordeî
begû ey but-i hemçû şekkerem
Tâ heme sâl
rûz-o şeb bâkı-i ömr ez’on horem
A benim şeker gibi güzelim, dün gece ne içtin? Söyle de ömrüm oldukça bütün yıl, gece gündüz onu içeyim ben de.
Sen yanlış söyler, beni aldatmaya kalkışırsan benzin gammazlar onu; zaten yüzünün rengini
gördüm göreli aklım başımdan gitti, şaşırdım kaldım.
Bir solukcağız
dizginini kas, yanımdan tez gitme de şu gönlüm aydınlansın, seni doy asıy a
seyredeyim.
Yüreğim pek
hızlı atıyor; bir solukcağız dur; iki gözümden de kanlar damlamada; yanımdan
tez gitme.
Senden uzak
kaldım mı öyle bir hale geliyorum ki kara toprak bile kıskanıyor beni; fakat
bir soluk seni gördüm mü, gök kubbe bile haset ediyor halime.
Güneşin yüzü
yerin gözünden uzaklaştı mı, gece ayrılıktan kara elbiselere bürünür gider.
Güneş sabahleyin
baş çıkardı, göründü mü, beyaz elbise giyinir; ey yüzü can güneşim olan dost,
yanımdan ayrılma.
A güzelim,
zalimlik etme, zulümle kanımı dökme, a güzelim, gönlünü daraltma, incimi kırıp
dökme.
Hayalinin sâkîsi
dün gece bir sağrak sundu elime; fakat o sağrakta seni göremedim de ona gönlüm
bile akmadı.
Yeryüzü de
gelişip semirme ilacını senden buldu, gökyüzü de. Beni de bağrına bas, bir
geliştir; ben de arıkım.
A kavgacı,
sitemci güzel, kavgan, sitemin şeker mi şeker. Canın benim canım; yıldızın
benim yıldızım.
Gönüle,
niceye bir kan yut da sus diye söyleyip duracağım? Gönül de omuzcağızlarını
kaldırıp sen sus diyor, zaten sağırım ben.
Kaynak:
Cilt 7-1
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar