Mesîh Değilsin Ki Bir Üfürmeyle Görmeyen Gözü Açasın
LIII
Meh-i mâ nîst münevver tu meger çerh derâyî
Zi tu por mâh şeved çerh çu berh çerh berâyî
Görünen Ay
ışıklı değil ama gökyüzüne sen doğarsan o başka... gökyüzüne sen doğdun mu, gök
Ay’la dolar gider.
Gökyüzü nedir,
Ülker kim oluyor ki senin değerine y aklaşsın. sana lâyık olsalar bile o lâyık
oluşu senden bulurlar.
Hepsi de hizmet
etmeden, rüşvet vermeden elbiseler giyinirler. ben-biz yok değil miydi?
Yokluktan benlik, bizlik sıfatını verdin bize.
Can benlik,
bizlik yüzünden bir dükkândır açtı. yoksa hangi kolla Tanrı yayını çekebilirdi
o.
Yanlışın var a
can, yanlışın var; boyuna kendini incitip durma. Mesîh değilsin ki bir
üfürmeyle görmeyen gözü açasın.
Seher çağında
tan yerlerinden gök ışıyıp da Ay’ın bile yüzü kararınca yarı buçuk mum da kim
oluyor ki ışığa ışık katabilsin.
Nasıl çekelim
onu; nasıl çekelim; sen de gel de bâri beraber çekelim... çünkü o, şu
gökyüzündeki mumdan da üstün bir halk ışığıdır.
Bir sineciği ne
zorlarsın, âciz bir sinecikten, heveslerle dolu bir sinecikten ne diye
Zümrüdüanka’nın, devlet kuşunun uçuşunu beklersin?
O, gündüzü
gördü mü, bir bucakta ölür gider. ne diye gittin, ne diye öldün, neden böyle
sölpüksün, neden böyle gevşeksin sen?
Altının,
gümüşün nereye gitti, kolun kanadın nerede? Amcan, dayın hani; sen nerdesin,
geriye dönüş nerde?
Hele gene gel,
hele gene gel; nimete, naza gel. çünkü ölümden, ayrılıktan sonra gene seni
gönderirim, yollarım ben.
Kolunu kanadını
kestim; gamını duydum, ah edişini işittim... hele gene satın aldım seni, cefaya
lâyık değilsin sen.
Ölümden sonra uç dışarıya, merhametimden bir haber al da yokluğa
gittin mi, bir daha gelmezsin demesinler.
Ulu Tanrı, Tanrı
kereminin biteviye gelmesini yazdı; yakınlaştı, göründü, bir devâ yolladı aşk.
Feilâtün feilâtün feilâtün feilâtün; sus, denize dal; sen vefa
denizinin bir balığısın.
Kaynak:
Cilt 7-2
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar