Ölümümüz Geldi Çattı Ama Anlatmaya İmkân Yok
LXXXVII
Hel taraban li âşıkın vâfakahu zamânuhû
Allaha fî hevâihî aslaha fîhi şe’nuhû
Âşıka, onu
muradına eriştirecek, halini düzene sokacak bir çalgı çağanak yok mu?
Gündüzün çektiği zahmetlerle ayrılığı, onu
korkutup dururken geceleyin ansızın ay yüzünden amana ulaştı âşık.
Dolunaya benzer yüzüne and olsun ki dedi,
aşkın içimi yaktı, kavurdu; sevgilisi de âşıka, zararı yok dedi, bedelin benim.
O âşıkı öldürmüyor; fakat doğuşuyla,
parlayışıyla öldürüyor bizi... ölümümüz geldi çattı ama anlatmaya imkân yok.
İsteklerin en büyüğü ona kavuşmamız.
güzelliklerin en güzeli, temizliklerin en temizi onunla beraber oluşumuz.
İster yüzünü Ay’a benzetsin, ister boyunu
selviye. Ona bir eş, bir benzer ispatına
kalkışan, mutlaka kâfir oldu gitti.
Yüzünün hayali canlarımızdan yüce... onu
görebilmek, gözlerimizin harcı değil.
Yüzünün ateşini övmek isteyen niceleri var
ki kıvılcımlarından dilleri yandı gitti.
Kıvılcımları
yaktı onları ama sonra onun gündüzü geldi; sözler söyleyerek parlattı,
ışıklattı onu, terceman oldu ona
Kaynak:
Cilt 7-1
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar