Sen Çöle Yüz Tut, Çöl Kurtulmuştur Ondan
XXXV
Zihî mey k’onderon destest heyhât
Ki akl-ı köll bedo mestest heyhât
Eyvahlar olsun, elindeki şarap nasıl bir
şarap; Akl-ı Küll bile onunla sarhoş olmuş gitmiş.
Gönlü öyle yücelere çekip götürüyor ki, orda
Zühal’in mızrağının ucu bile pek aşağı kalıyor, eyvahlar olsun.
Eyvahlar olsun; bu mecliste kendinden geçen,
y akından da geçer, eşinden dostundan da.
Zümrüdüanka gibi Kafdağı’nın yücesinde uçar;
dağ bile huzurunda kemer bağlar, hizmetine koşar.
Eyvahlar olsun, kırılmamış şişe binlerce
eli,ayağı yaralamış.
Bana sabret, daha yavaş davran diyorsun; sabrın, yavaşlığın da
yeri mi?
O pîre bir kadeh şarap sun da dik şuraya; eyvahlar olsun, buraya
bir de pîr gerek;
Hele bütün pîrliklerin, bütün tecrübelerin canı olan akıl
olursa... Hani, özü de pek hoştur, buraya da pek lâyıktır o.
Bütün dünya, o sonsuz bağdan, o uçsuz bucaksız bahçeden koparılmış
bir gül demetidir.
Bir gül demeti, eyvahlar olsun, tezce solar; sen çöle yüz tut, çöl
kurtulmuştur ondan.
Çek şarabı, bir güzelin adıyla ki pek güzel, pek seçkindir o.
Eyvahlar olsun; nice kanlar vardır boynunda, aklın bile
gerdanlığını çekmiş, koparmıştır o.
Saçlarının büklümleri, miskin kârına kesat vermiş, pahasını
düşürmüş gitmiştir.
Sustum, susarak bana sun şarabı; çünkü gönül, yazıklar olsun ki
söze bağlı.
Kaynak:
Cilt 6
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar