Print Friendly and PDF

1964-1972 Hippy Hareketi

 


60'larda. Geçen yüzyılda, acı çeken gezegene sempati duyan milyonlarca insanı - hippi gençlik hareketi - taşıyan "çarpıcı" bir kültürel hareket vardı. Bu alt kültür iz bırakmadan geçemedi ve elbette sonsuza dek insanlığın hafızasında kaldı. Makalede ayrıca, hippi hareketinin tarihini ve bu olaylara eşlik eden diğer nüansları öğreneceksiniz.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hippi hareketinin ilk dalgası, Amerika'nın Vietnam'da savaştığı 1964-1972 yılları arasında ortaya çıktı. Bu, Amerikalıların kendilerini kızdırdığı tüm ülke tarihinin ilk savaşıydı. Bu durum hippi hareketinin başlangıcı olan pasifist duyguların yayılmasına yol açtı. Alt kültür, sosyal kuralların adaletsizliği konusunda kesin kişisel mahkumiyetleriyle ayrılan gençlerden oluşuyordu. Zenginlik ve tokluk, bütün bunlar asi genç insanlar arasında hippi hareketinin doğmasının sebebiydi.

"Hippie" kelimesinin ilk kullanımı, 22 Nisan 1964 tarihli. New York TV kanallarından birinin transferinin metni. Bu kelime, Vietnam Savaşı'nı protesto eden tişört ve kot pantolonlarda uzun saçlı gençlerden oluşan bir gruptu. O zaman, argo ifadesi, bir Rus “konu çizgisinde olmak, bir yonga kırmak” anlamına gelen - kalça olmak anlamına gelen gençler arasında popüler olarak kabul edildi.

Televizyon ekibi hippie kelimesini aşağılayıcı bir damarı kullanarak kullandılar ve kentin banliyölerinden gelen dikkatsizce giyinen göstericilerin kalça olduğu iddiasına işaret ettiler.

60'ların ortasından beri, hippi hareketinin doğum zamanının geldiği söylenebilir.

Alt kültürün ana sloganı pasifizmdi. Hippi hareketinin değer tutumları arasında şunlar yer aldı: barışçıllık ve şiddetsizlik, düşmanlıklara karşı protesto, askerlik hizmetinin reddedilmesi. Başlangıçta, pasifizm Vietnam’daki savaşla mücadele etmeyi amaçlıyordu, ancak daha sonra insan yaşamının tüm alanlarına girdi.

Hippiler için, “bağları olan insanlar” tarafından empoze edilen “kurallara”, toplumun resmi kurumlarından ayrılan günlük yaşamın düzenine ve gri canlanmasına karşı karakteristik bir protesto var. Bir çeşit barışçıl anarşiyi hatırlatıyor.

Hippi hareketinin destekçileri mevcut sistemin bir parçası olmayı reddetti ve sosyal hiyerarşiye dayanmayacak kendi alternatif sistemlerini yarattı.

Bu alt kültürün temsilcileri apolitiklik ile karakterizedir. Destekçilerin ortak isteği, dünyayı askeri darbeler değil yaratıcılık ile değiştirmeyi amaçlıyor. Onların görüşüne göre, devrim, her şeyden önce, bilinçte, toplumda gerçekleşmemelidir.

Bunun yerine, hippi hareketi kariyer yapmak, kendini geliştirmek ve yaratıcılık yerine manevi değerleri destekledi.

Hippi hareketi her şeyde doğallığı selamladı. İnsanlığın kökenlerine geri dönme çağrısı, insanlara medeniyetin bir çıkmazda olduğunu ve insanların tek kurtuluşunun köklerini hatırlamak, doğa ile birleşmek olduğunu söylemek gibi görünüyordu.

Hippi hareketinin sembolü - çiçek - askeri eylemlere ve çeşitli eşitsizliklere karşı protesto gösterisinin yanı sıra gençliği ve doğallığı da kişileştirdi.

Öncelikle, alt kültür dünyanın güzelliği, neşe, duygusallığın bolluğu haline geldi. Bununla birlikte, olumsuz sonuçlar da vardı: aşırı görüş ayrılığı, genç kuşağın sarhoşluğa, uyuşturucu bağımlılığına ve cinsel ilişkilere yol açtı. Bazılarının inandığı gibi, "Cinsel Devrim" bu alt kültürün beynidir.

Çiçek Çocuklar zaman dilimini reddeder. Bir takvim, bir saat - onlara uygarlığın unsurları, şimdiki "yaşayan" dünyaya emirlerini dayatan yabancı.

Bu dönemin tanınmış gazetecisi Hunter Thompson, zamanında, her şeyin yolunda gittiği, iyi huylu adamların hippi hareketinden iç enerjisinin, onları çevreleyen vahşetleri durdurabildiğine dair bir his vardı.

Hippy özellikleri

Bu hareketten kızlar ve erkekler uzun saçlarına "hayer" diyorlardı ve rock'n roll'a, meditasyona, otostopçuya, oryantal mistisizmine düşkünlerdi, çoğunlukla komünlerde yaşıyorlardı ve çiçekleri buklelere örmeyi seviyorlardı - bir barış sembolü. Bu yaşam tarzı, "çiçeklerin çocukları" nı karakterize eder.

Altkültür temsilcileri, kendilerine “özgürlük dışı” bir dünya sunan koşullar, yani istihdam, kamusal dogmalar ve ahlak, kurallar ve yapı gibi şeyleri reddediyorlar. Ne de olsa, özgürlük ve bağımsızlık - gerçek hippiler için kaliteli yaşamın ana kriteri. SSCB'deki hippi hareketi daha küçük bir ölçeğe sahipti ve Sovyet halkının bilinçsiz görüşlerini kırmak zordu. Hippiler, evsiz ve toplumun değersiz temsilcileri olarak kabul edildi.

Daha önce de belirtildiği gibi, “çiçek çocuklar”, benzer düşüncelere sahip insanların bir araya gelip fikirlerini paylaşmalarının yanı sıra, yaratıcı etkinlikler için geniş bir alan sağlayan topluluklarda yaşar. Birçok topluluk, sigara içmeyi, içmeyi ve uyuşturucu kullanmayı yasaklayan katı kodlarla ayırt edildi. Bu tür "manastırlarda" kardeşlik ve evrensel sevgi fikirleri desteklendi.

Diğerleriyle etkileşimin ana kuralları şu şekilde ifade edilmiştir: “işinizi yapın”, “telaşlanma”, “başkalarıyla yaşamaya zahmet etme”, “başkalarıyla paylaşma”.

Böyle bir takımda her insan tam teşekküllü ve kendini geliştirme, kendi görüşü ve ilgi alanlarına sahip. Herhangi bir hippi, başkalarının çıkarlarını onurlandırmak, kendi varlıklarını, tüm ekibin mülkü olarak görmelerini sağlamak ve sahip oldukları her şeyi paylaşmak için bir yasadır.

Yaşam yolu

Hippiler, insanların ruhsal birliğinin, kollektifin her bir üyesine açılan ortak gerçeğin bir sonucu olarak yaratıldığına inanmaktadır;

“Çiçek çocukları” nın hayatı oldukça iddiasız: geçici barınak ve yiyecek eksikliğini dikkat çekici olmayan ortak bir sıkıntı olarak görüyorlar. Bu tür insanlar "mutlu olay" yaşarlar.

Hippi ortamında “sadece varoluş” olarak oldukça ilginç bir kavram daha var.

Bu ifade, bir insanın hiçbir şeyle meşgul olmadığı, yani dünyayı tefekkür ettiği, güneş ışığından zevk alan, gözlerini gölgeleyen ve sadece dikkatsiz yalnızlık olduğu zaman anlamına gelir.

Hippi temsilcilerinin koleksiyonlarına hapenings (seans) adı verilir. Bu tür olaylar, hippilerin birlikte müzik dinlemek, dans etmek veya konuşmak için çok sayıda toplanabileceği güzel bir yerde gerçekleşir. Partilerin veya sözde oturumların ayırt edici bir özelliği, çeşitli insanların eşzamanlı eylemleridir ve zorla kaos ortamı yaratır.

Bu karışıklık, danslar sırasında açıkça görülmektedir - hareketin destekçileri kalabalıklar içerisine girip çıkmakta, mekanlara müzik eşliğinde ya da müzikal eşliğinde ya da olmadan, renkli ya da sade kostümlerle dans ediyorlar, çiftler halinde ya da tek başlarına, müziğe ayak uydurarak, yüksek sesle konuşmalar yapıyorlar. İnsanların yarısı hiç dans etmiyor, sadece sahnenin yakınındaki yerde oturuyor. Çocuklar onları geçiyor. Böyle bir toplantıya hapenning denir.

Yaşamın bu kısmı aynı zamanda herhangi bir hippinin yaşamında da önemlidir. Çeşitli mücevherler, uzun saçlar, solmuş kotlar - hepsi bu alt kültürün tanımlayıcı işaretleridir. Hippilerin yiyeceklerden ziyade başka bir bibloya para harcaması daha olası.

İdeallerin arayışı içinde hareketin temsilcileri Doğu'ya döndü. Bu kültür, hippilerin görünümünü önemli ölçüde etkiledi. O zamandan beri kıyafetleri etnik motiflerle doluydu: çok renkli kaftanlar, Afgan bornozları, birkaç sıra iplikli boncuklar, ev yapımı kumaştan yapılmış şeyler.

Image

Mavi Jeans, toplumun özel aşkı zevk almıyor, saçak, resim, deri ve boncuklarla süslendi. "Hippari" uzun süre akan saçlar için çıplak ayak ve kafa bantları ile yürümeyi tercih etti. Efsanenin dediği gibi, pansumanlar “kuzu” a karşı bir tür tılsım görevi gördü.

Hippie modası "çingene tarzı" nın pek çok özelliğini ödünç aldı: renkli etekler, zarif işlemeli korseli elbiseler, madeni paralar şeklinde süslemeler. Taze çiçekler ve doğal malzemeler de oldukça popüler olarak kabul edildi.

Amacı uzun zaman önce değişmesine rağmen "belgeler için küçük bir göğüs çantası" olan "Ksivnik" gençlik gardırobunun aksesuarları arasında hala bulunmakta.

Oldukça popüler olanlar "baubles" şeklinde örgülü makrome iplikleriydi. Kendi sembolizmleri vardı: iyi bir otostop arzusu, kırmızı ve sarı bir aksesuarı verirken ifade edilen bir sevgi beyanı olan siyah ve sarı çizgili bir bilezikle taşınabilirdi.

Uyuşturucu

Hippinin hayatının önemli bir kısmı, sıradan insanların hayati temellerini ihmal ettiklerini teyit ettikleri ve aynı zamanda “bilincin genişlemesi” ni sağladıkları için narkotik maddelerin kullanımıdır.

Hareketin birçok destekçisi, ilaçların ruhsal kurtuluş kazanmalarına yardımcı olduğuna inanıyor, yaratıcı faaliyet için büyük bir alan açıyor. Ancak bu sadece bakış açılarından biri. Diğer hippiler uyuşturucu kullanımına tolerans gösterebilir, ancak bunun yüce bir şey olduğunu düşünmeyin. “Manastır” niteliğinde olan bazı topluluklarda, uyuşturucu kullanımı ve dağıtımı yasaklandı.

müzik

Her alt kültürde olduğu gibi, hippilerin kendine özgü bir müziği vardır. Devrim niteliğindeki keşif - rock'n'roll sadece “sıradan insanları” değil, aynı zamanda gözaltındaki alt kültürün taraftarlarını da sarstı.

1967'de hippilerin marşları (gayri resmi) piyasaya sürüldü: San Francisco (Scott McKenzie) ve ünlü şarkı olan Beatles'ın Tüm İhtiyacınız Olan Sevgi adlı kitabı.

"Hippari" de psychedelic rock'ın icadı için tetikleyici oldu. Kapılar, Jefferson Airplane, Minnettar Ölü ve diğerleri, o zamanın psychedelic kültürünün öncüleri arasındadır.

Bu müzik, ilaç gibidir - bilincin genişlemesine katkıda bulunur. Psychedelic sondaj, canlı enstrümanların kullanımı ve solo sesin sürekli değişen tonlaması ile sağlanır. Bu etkinin, insan beynini etkileyen sözde yasak frekans spektrumunun kullanılmasıyla sağlandığı söyleniyor.

Hippilerin çoğu alt kültür gibi, artıları ve eksileri de vardır.

Bu hareketi idealleştirmemelisiniz ya da tersine her şeyi psychedelia ve uyuşturucu bağımlılığına indirgememelisiniz. İnsan, modern nesil hippilerin atalarından barış, yaşam sevgisi, pozitif ve parlaklıklarından miras alacağını ümit edebilir.

***********

Aşağıdaki film sahneleri ile +18 yakın, konusu ise 1972 gençliği için uyarıcı motifler taşıyan, daha doğrusu serbest yaşamak isteyenlere korku vermek için hazırlanmış. Toplum kaosun içinde iken devlet konumundaki polis teşkilatıyla da dalga geçilerek, konu üzerindeki duyarsızlık ele alınmış.

Filmin başlayışındaki konuşmalar gençlerin ebeveynlerine olan alaycı tutumlarının başlarına ne belalar getireceği vurgulanmış.

Gençlik hastalığı, anne- baba gerikafalı düşüncesi nedense hep hakimdir.

Kanlı Tecavüz (1972) The Last House on the Left

84 dk

Yönetmen:Wes Craven

Senaryo:Wes Craven, Ulla Isaksson

Ülke:ABD 

Tür:Korku, Gerilim

Vizyon Tarihi:01 Aralık 1975 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:David Hess

 Nam-ı Diğer:Grim Company | Krug & Company | Last House on the Left | Night of Vengeance | Sex Crime of the Century

Oyuncular

Sandra   Peabody

Lucy   Grantham

David Hess

Fred   J. Lincoln

Jeramie  Rain

Özet

17 yaşındaki Mari ve arkadaşı Phyllis, hayranı oldukları bir grubun konserine gitmek üzere yola çıkarlar. Fakat bu yolculuk, hayatlarının son ve en trajik yolculuğu olacaktır.Bir grup katil tarafından yolları kesilen kızlar, bütün bir gece işkence ve her türlü şiddete maruz kalarak öldürülürler. Kızları öldürdükten sonra kaçarken bir eve sığınan katiller, kendileri için de sonun başlangıcına geldiklerinden habersizdirler. Sığındıkları evin sahipleri, Marinin anne ve babasıdır. Kızlarının başına gelen felaketten habersiz olan anne ve baba, evlerine sığınan gençlerin işledikleri korkunç cinayetin farkına vardıkları anda, dehşet saçan bir intikam planının uygulayıcısı olacaklardı

Altyazı

Selam, Cassie!

 Selam, kızım.

 Bir bakalım.

 Sanki Mari medeni dünyanın yarısından kart alıyor.

 ''Mari Collingwood.

'' Onun 17 yaşını görecek ilk çocuk olduğunu düşünüyorsun.

 Elbette, neredeyse gördüğüm en iyi parça.

 - Mari Collingwood, acele et!

 - Tamam!

 tamam Tamir servisini aradın mı?

 Onlara fizikçi olduğumu ve Telefon etmem gerektiğini söyledin mi?

 Hayır, aslında onlara uluslararası bir bahisçi olduğunu   ve beşizlere 10 aylık hamile olduğumu söyledim.

 Dış dünyada yeni haberler var mı?

 Hep aynı şeyler, cinayet ve kargaşa - Yemekte ne var?

 - Buzdolabı ağzına dek dolu, seç Bu da ne demek?

 Mari, bu gece dikkatli ol.

 Annen gittiğin yerin pek de iyi bir yer olmadığını söyledi.

 Olurum, baba.

 Sütyen giymedin mi?

 Elbette giymedim!

 Artık kimse giymiyor.

 Biz eğitim çavuşları hariç.

 Bak, Estelle.

 Göğüs uçları rahatça görülüyor.

 Baba, bu kadar hasta olma.

- Ama bu utanmazlık.

 - Biraz zımpara kağıdı alırım!

 Genç bayan, ben senin yaşındayken-

- Hepiniz göğüslerinizi füze gibi gösteren sütyenler giyerdiniz.

 Göğüsler mi?

 Bu göğüs lafı da nereden çıktı?

 Sanki kışlaya geri dönmüşüm gibi.

 Tamam, öyleyse meme diyelim.

 Küçük deli gömlekleri gibi sıkıştırırlardı   ve sütyenlerinin içine çorap koyarlardı.

 Bunu sen anlatmıştın, anne.

 Eğer Tanrı kadınların göğüslerini sergilemelerini isteseydi   bize elbise vermezdi!

 Bu gece kimi görmeye gidiyorsun?

 - Bloodlust.

 - Bloodlust mı?

 -Evet.

 Onların nesi kötü?

 - Onlar hakkında bir yazı okuyordum.

 Sahnede tavukları canlı canlı parçalayan grup değil mi?

 - Sadece bir kez yaptılar.

 - Tavuklara hiç üzülmüyor musun?

 O tavukları öldürmemek için kendimi zor tuttuğum geceleri anlatamam.

 -Araba anahtarları nerede?

 - Masanın üstünde.

 Bence bu delilik.

 -Delilik olan ne?

 - Tüm bu kan ve vahşet.

 Sizin Aşk Nesli'nden olduğunuzu sanıyordum.

 Bu bana bir şey hatırlattı.

 -Nedir?

 - Burada senin için bir şey var.

 - Yarına dek işini görebilecek küçük bir hediye.

 - Baba!

 Anne.

 Bu çok hoş.

 Belki sana şans getirir.

 Bu arada bu gece kiminle çıkıyorsun?

 Tanıdığımız biri mi?

 - Phyllis Stone.

 - Phyllis Stone mu?

 Ondan hoşlanmadığınızı biliyorum ama onunla güvendeyim.

 O bölgede oturuyor.

 Ne bölgesi?

 Konserin olduğu yer.

 Biliyorsunuz, fakir mahallesi.

 Eminim öyledir.

 Hadi.

 Bizim için bir şey aldım.

 -Nedir?

 - Hadi.

 Göreceksin.

 - Tamam.

 - Acele et.

 Phyllis de kim?

 Frankenstein'ın gelini gibi söyledin adını.

 Johnson yerinde atlara bakan kız, değil mi, Mari?

 Seni endişelendiren ne?

 Nancy Springer'ın dediğine göre orada sadece atlarla ilgilenilmiyormuş.

 Mari, Manhattanlı olduğunu söyledi.

 Baban ne iş yapıyor?

 Ailem demir çelik işinde.

 Demir ve çelik bir arada.

 Ne kadar alışılmadık.

 Annem demir, babam çelik.

 Hadi, Mari - Keşke biraz otumuz olsaydı.

 - Kafamızı güzelleştirirdik.

 - Sende yok, değil mi, Mari?

 - Hayır.

 Tabii ki yok.

 Belki konserden önce biraz buluruz.

 Evet, konser.

 Bloodlust'la yapmak nasıl olur,merak ediyorum Oldukça yumuşak olmalı.

 Bir tutam pamuk gibi.

 Ne dediğimi anlıyor musun?

 - Pamuk mu?

 - Yumuşak ve nazik.

 -Kes şunu!

 - Gerçekten hassas.

 Vahşi ve kanlı değil.

Abarttın, kızım.

 Pamukmuş!

 -Onlar Bloodlust!

 Onlar çılgın!

 - Pamuk şekeri gibi.

 Yapraklar çok güzel Evet.

 Değişmeye başlıyorlar.

 Sanırım kış yaklaşıyor Ben de bu kış değiştim.

 Ne demek değiştim?

 - Yani göğüslerim dolgunlaştı.

 Fark etmedin mi?

 Bak.

 -Geçen yaz bir şeye benzemiyorlardı.

 - Geçen yaz seni tanımıyordum.

 -Biliyorum.

 Dolgunlaştılar.

 - Tebrikler!

 Yapma.

 Hayatımda ilk kez kendimi kadın gibi hissediyorum.

 Öyle mi?

 Rodney Johnson!

 Çılgın!

 Polis, eşgallerini beş eyalete dağıttı   kaçakları ve suç ortaklarını yakalamak için.

 Hadi be!

 Bu harika.

 Alınan bilgilere göre  Aç şunu, Phyllis.

 Dinlemek istiyorum.

 Gündüz vakti iki cinayet mahkumu   uyuşturucu kaçakçıları ve tecavüzcüler iki gardiyanı öldürdüler   ve şaşırtıcı bir biçimde bir de Alman çobanı katlettiler.

 Şahitlerin anlattıklarına göre, peşlerinden   gönderilen hayvan da öldüresiye dövülmüş.

Arabayı kullananın Junior Stillo olduğu iddia ediliyor.

 Junior Stillo bu kaçışın iki liderinin evlilik dışı çocuğu  Junior Stillo gayri meşru oğludur.

 Krug Stillo, 1966'da üç cinayetten dolayı ömür boyu hapse mahkum edilmişti   bir rahip ve iki rahibeyi öldürmüştü.

 Krug Stillo'nun kendi oğlunu eroine alıştırdığı söyleniyor   genç çocuğun hayatını kontrol etmek için.

 Adam silahlı ve tehlikeli İkinci kaçak Fred "Gelincik" Podowski diye biliniyor.

 Oldukça kalın bir suç dosyası var.

 Çocuklara taciz, röntgencilik   ve silahlı saldırı suçlarından yargılanmış.

 Bu üç adama kaçışlarında yardım eden bir de kimliği bilinmeyen bir kadın var   sadece genç, güçlü ve iri yarı olduğu biliyor.

 Polis bu dörtlünün hala New York civarında olduğunu düşünüyor   ancak eyaletten 48 saat içinde ayrılmaları bekleniyor.

 Sağol.

 İyi bir tavsiye.

 Sadie!

 -Evet?

 - Acele et.

 Ben de duş almak istiyorum.

 Tamam!

 Yeni elbiselerini nasıl buldun?

?

 Korvette'in yerinden aldım.

 Harika.

 - Kim o?

 - J. Edgar Hoover.

 - Sorun var mı?

 - Hayır.

 - Sadie nerede?

 - Duş alıyor.

 Junior daha dönmedi mi?

 Evet, ben de buradayım.

 - Bana bira getirsin.

 - Onu duydun.

 Buzluğa git ve bir bira getir.

 Orada bir bayan var.

 İşte biran.

 İşte geldin.

 Dakik adam.

 Saol.

 - Senin ihtiyarın delikten çıktığına seviniyor musun?

 - Elbette.

 Krug'la anlaşamaman gerçekten utanç verici bir durum.

 Bu fikrini değiştirmelisin.

 Birlikte başka insanlar olacağız.

 İsimleri ve diğer şeyleri düşünüyordum.

 "Agatha Greenwood" sence nasıl?

 Parlak günlerden fırlamış gibi.

 Sanırım haklısın.

 Ne olmak istiyorsun?

 - Kurbağa.

 -Kurbağaya benziyorsun.

 Eğer bir kurbağa olsaydım, kendi nilüfer yaprağım olurdu.

 Bütün gün üstünde otururdum, sadece .

 Bunu yapardım, adamım.

 Kimse beni rahatsız edemezdi.

 Sinekleri seyrederdim.

 Onu izlesen iyi olur, Krug!

 Sadie'yi rahat bırak, seni küçük kurbağa, yoksa seni nilüfer yaprağına çeviririm.

 - Konserden önce vaktimiz var mı?

 - Merak etme.

 Harika!

 En az iki kepçe istiyorum.

 Ne alacağımı biliyorum.

 Naneli çikolata dilimleri.

 - Naneli çikolata dilimleri mi?

 - Evet.

 Hayır, ben sevmem.

 - Şuradaki sarı şey ne?

 - Limon şerbeti.

 Şerbet.

 Şerbet istemem.

 - Tadabilir miyim?

 - Tabii.

 Sen ne istiyorsun?

 Bundan istemiyorum.

 Ben  Başka neyiniz var?

 Muzlu, Neapolitan, cevizli, Tutti-Frutti-- - Fıstıklı!

 - Bu fıstık için fıstıklı İndir beni, koca aptal!

 Senden nefret ediyorum!

 Bırak beni.

. Unut bunu!

 Amerikan erkekliğinin tadına bakacaksın.

 Amerikan erkekliğinin tadı.

 Bu iyiydi, Krug!

 Kes sesini!

 Ve kadınımdan uzak dur.

 Kadının mı?

 Kadınımız olduğunu sanıyordum.

 Bir dakika!

 Kesin şunu!

 Ben hiçbirinizin kadını değilim.

 Ben kendimin kadınıyım!

 - O haklı, Krug.

 - Sen kes sesini!

 Ne yapıyordun?

 Ben kodesteyken onlara liberal kadın dergileri mi okuyordun?

 Belki.

 Neden sadece arkana yaslanıp keyfini çıkarmıyorsun?

 Seni şovenist köpek!

 Domuz, Sadie.

 - Ne?

 - Şovenist domuz.

 Tamam, seni şovenist domuz!

 Birkaç hatun bulamazsam artık dayanamam.

 - Birkaç hatun mu?

 - Evet.

 Eşitliği sağlamak için.

 - Ne?

 Delirdin mi?

 - Haklı.

 Defol git!

 Tanrım!

 Berbat bir semt.

 Çok pis.

 Annem haklıymış.

 Berbat değil, biraz tuhaf.

 Hepsi bu.

 Her yer pis.

 Bir torbacı bulmak için gözlerini açık tut.

 - Ona sormamı ister misin?

 - Sor hadi.

 Hey, dostum.

 Nereden ot bulabileceğimizi biliyor musun?

 - O işlerden anlamam.

 - Sağol.

 - Serseri.

 - Gel hadi.

 Oh, adamım!

 Bayan.

 Geri gelin.

 Beraber takılalım.

 Öyle mi?

 Bende biraz   iyi mal bulunur.

 - Ne tür?

 - Kolombiya malı.

 Kolombiya mı?

 Hadi canım!

 - Ne kadar?

 -$20.

 $20, ve Kolombiya malı mı?

 Paraya ihtiyacım var ama pahalı geldiyse-- Hayır.

 Harika.

 Alıyoruz.

 Nasıl alırız?

 - Bu benim ev arkadaşım, Sam.

 - Selam, kızlar!

 Bu ablam, Martha.

 Bu kızlar ot almak istiyor.

 İçeri gelin - Tamamdır!

 - Hassiktir!

 Biraz burada takılın.

 Bir ısırık ister misin?

 Yiyecek kadar istiyorum.

 İyi işti, keş.

 İşte şekerlerin.

 Bu kadar yeter.

 Korkmanızı istemiyorum.

 Sadece biraz takılmak istemiştik.

 Hepsi bu.

 Çok da pahalı değilmiş.

 Güzel görünüyor.

 - Oda, sanki dergideki bir resim.

 - Fena olmamış Kendimi damat gibi hissediyorum.

 Çanlar duyuyorum.

 Fırında kek vardı.

 Gel hadi.

 Kek mi?

 Ot mu istemiştiniz?

 Otla ne yapacaktınız?

 Siz inek misiniz?

 Ot arayan küçük inekler mi Möö deyin bakalım.

 Hadi.

 Çok şirin memeleri varmış Buradan çıkmamıza izin verin yoksa bağırmaya başlayacağım!

 Bağıracak mısın?

 Dinleyin.

 Sana bir tavsiyede bulunayım   şöyle bir bakarsan.

 Bu çok salakça.

 Pastahaneden almalıydım.

 Güzel pastaları vardı.

 Saçmalama.

 Bu gerçekten harika.

 Hadi salona gel Üzerine atlamak istiyorum.

 Neden gitmemize izin vermiyorsunuz?

 Sadece takıldığınızı anladık.

 Buradan gideceğiz ve kimseye bir şey anlatmayacağız.

 Yemin ederim.

 Aptal olduğumuzu mu sanıyorsun?

 Hayır Aptal değiliz.

 Belki   Abaza olabiliriz   ama aptal değiliz.

 - Çek ellerini.

 - Hadi.

 Onu önce ben alayım.

 Lütfen.

 Ellerini çek dedim, kaltak!

 Tavuk göğsü.

 Phyllis!

 Bunu bir daha yaparsan geberirsin.

 Sakin ol, Gelincik.

 Dışardaki ilk gecemizde birini öldürmek istemeyiz.

 Burayı kanla kirletmek utanç verici olur.

 Çok pis olur.

 İşleri halletmenin başka yolları da var.

 Hayır!

 Kes şunu.

 Şato hazır.

 Prensesin.

 Prensese!

 Kraliçeye.

 Hadi!

 Tamam, tatlım.

 Seni arkadaşının tam üstüne koyuyorum.

 - Yavaş ol, sanlarını yakma.

 - İyiler.

 Tamam, ikiniz de sakin olun.

 Yolumuz uzun.

 Hadi Evet.

 - Bu oldukça açık, değil mi?

 - Evet, anlıyorum.

 - Aramadığına emin misiniz?

 - Hayır, aramadı.

 - Üzgünüm, daha fazla yardımcı olamam.

 - Çok teşekkür ederim.

 Çok naziksiniz.

 Güle güle.

 Bir şey var mı?

 Konser salonunun müdürü konserin gece ikide bittiğini söyledi.

 Sabah oldu.

 Bir saat daha bekleyelim, sonra polisi ararız.

 Yapma.

 Durum o kadar da kötü değil.

 En azından hala telefonumuz var.

 İyi olduğuna eminim.

 Geceyi dışarıda geçirmiştir.

 Normal bir şey.

 Çocukların, büyüdüklerini anlatmasının bir yolu.

 Hepsi o lanet olası Phyllis Stone'un suçu.

 Yapma.

 Eve gelecektir.

 Bırakalım eğlensin.

 Bu kızları kaçırmak bir tür suç.

 Seni bunun için hiç affetmeyecekler.

 Seks suçu.

 Kapa çeneni.

 Ritmimi bozuyorsun.

 Bu seks suçu mevzuuna nasıl girdik?

 Kardeşim Sol, tesisatçı, benden iki kat fazla para kazanıyor   ve üç hafta da izni var.

 Kes sesini, bok kafa!

 Sence polisler bize yaklaştılar mı?

 Nefeslerini ensemde hissediyorum.

 Belki de bitlenmişsindir.

 Şimdiye dek işlenmiş en kötü, çılgın, pis ve çürümüş seks suçunun ne olduğunu merak ediyorum.

 Sadie!

 Sence bu yüzyılın en büyük seks suçu ne?

 S..tir!

 Ciddiyim!

 Seni öldürmeliydim.

 Boston Katili'ne ne dersin?

 Hep ona hayran olmuşumdur.

 - Boş versene!

 - Buldum!

 - Emin misin?

 - Evet!

 Frood!

 - Frood mu?

 - Sigmund Frood!

 Telefon direğinin ne zaman sadece telefon direği olduğunu hatırlıyor musun?

 - Evet.

 - Artık değil, tatlım.

 Koca bir palavra.

 Palavra mı?

 Artık Büyük Kanyon'a bacaklarımı Çaprazlamadan bakamıyorum bile.

 Saçmalık.

 Bu dondurma harika.

 Şu an seni arayan bir sürü histerik ebeveyn vardır, değil mi, Şerif?

 - Bu alışılmadık bir şey değil, Bayan Collingwood.

 - Öyle mi?

 Geçtiğimiz yıllarda bunun gibi bir çok ihbar aldık Birkaç günlüğüne büyük şehre kaçan çocuklar.

 Mari'nin akşam yemeğinden önce dönme şansı yüksek.

 Ama yine de aramanız akıllıca.

 En azından bütün telefonlarımız çalışıyor.

 Bu harika!

 Herhangi bir yerden bir milyon mil uzaktayız!

 Yolların kral arabası!

 - Pekala, sorun ne?

 - Motor durdu!

 Sanırım sorunu buldum.

 Bu şey yerinden çıkmış ve her şey yağlanmış.

 Tanrım, sana okulda hiçbir şey öğretmediler mi?

 Rahat bırak onu.

 O daha çocuk.

 Biliyorum ama ben onun yaşındayken bir arabayı iki saniyede tamir ederdim.

 Hey, Krug.

 Ne cehennemdeyiz?

 Daha fazla şey yapmamız gerektiği gibi bir his var içimde.

 Durun bakalım.

 Yardımcım Harry, arabada telsizin başında.

 Şu an New York'u arıyor.

 Ve bir şey duyarsak  İşte geliyor.

 Ne buldun?

 New York polisi onun tarifinde kimseyi bulamamış   hapishanede ya da buzhanede.

 Onların tabiri.

 Morgdaki çocuk, bütün gün bir çocuk getirmediklerini söyledi.

 Beş yıldır ilk kez.

 Kek kaldı mı?

 Bagajda tamir çantası var.

 Bu lanet arabayı tamire başlayın.

 Kaltak!

 Beni ısırdı!

 Bu araç bizi eyalet dışına çıkarmaz.

 Beni ısırdı!

 Bu kaltak beni ısırdı!

 Gelincik, biz biraz eğleneceğiz.

 Araba boku yemiş, Gelincik.

 - Hayır.

 - Siz veletleri ne zaman yalnız bıraksak  Ne yapacaksınız?

 Bir tamirci çağıramayız ya da bir benzin istasyonuna gidemeyiz.

 Servisten telefonu alabiliriz, böylece oradan arayabiliriz.

 İyi olur.

 Çocukların pantolonuna bazen karınca kaçar.

 Sadece biraz buhar çıkarıyor.

 Hadi yürüyün!

 Kırın şu Dalları.

 Hadi, Junior.

 Yürü.

 Suyun aşağısından sağa doğru gidin.

 - Ne işe yarayacak?

 - Kabul etmiyorum.

 - Birisi yolda kalmış gibi.

 - Bakmak ister misin?

 Hayır.

 Gidelim, evlat.

 Yapacak daha önemli işlerimiz var.

 Bu, Mari Collingwood'u bulmamızı sağlamaz.

 Gelincik, bıçağını çıkart.

 Bu küçük bayana bir şeyler yapmasını söyleyeceğim.

 Ve söylediğim şeyi yapmazsa   arkadaşını kesmeni   istiyorum.

 Oh, dostum!

 - Çöz onları.

 - Hadi.

 Sana söylüyor.

 Buraya gel.

 Donuna işe.

 Donuna işe.

Donuna işe dedim.

 Seni hasta piç!

 Phyllis, beni kesti.

 Donuna işe.

 Yap!

 İşemesini izle.

 Yapıyor.

 Şuna bak!

 Çok güzel.

 Oh, Tanrım!

 Şimdi çıkart.

 Çıkart dedim!

 Hastasın sen!

 Evet.

 Çıkart!

 - Sana söylemiştim.

 - Çok güzel bacakları var.

 Bu çok eğlenceli, dostum!

 - Çıkart.

 Hepsini çıkart.

 - Küçük donu kirlenmiş.

 Gelincik, bu donlardan bir çift alabilir miyiz?

 Bu donlardan istiyor musun, Gelincik?

 Kalplerini almaya ne dersin?

 - Güzel bir kıçı varmış.

 - Hadi, oyun oynayacağız.

 Vur ona.

 Sertçe!

 Vur ona, bebeğim.

 Vur ona dedim.

 Üzgünüm Mari.

 - Bütün gücünle midesine vur.

 - Durun!

 Dikkatli olmazsan birini öldürebilirsin.

 - Ne yapıyorsun sen?

 - S..tir!

 Siz çıldırmışsınız, dostum.

 Dikkatli olmazsan birini öldürebilirsin.

 Beraber s..işsinler!

 - Güzel fikir!

 - Birbirlerini becersinler Çok hasta Onu gevşet biraz.

 Bekle bir dakika.

 Hadi.

 Endişelenme.

 Acı hissetmek için çok zamanın olacak.

 Gelincik bu işte çok ustadır.

 Yap!

 Çıkar şunu!

 Onu rahat bırak!

 Hadi.

 - Yapmalıyız.

 - Yapamam.

 İğrenç olduğunu biliyorum.

 Ama sorun değil.

 İğrenç.

 Ama sorun değil.

 Sadece sen ve ben varız.

 Başka kimse yok.

 Sadece sen ve ben, tamam mı?

 - Tamam.

 Canını yakmayacağız.

 - Zaten yaktınız!

 Ne yaptığını sanıyorsun?

 Hayır, Doktor Collingwood, hâlâ Mari'den haber yok.

 Bir şey duyar duymaz size haber vereceğiz.

 Evet, efendim.

 Telefonunuz tamir olduğuna sevindim.

 Telefonun yakınında olun çünkü her an arayabilir.

 - Bu işten sen sorumlusun.

 - Evet, efendim.

 - Bir şey olursa arayın.

 - Tamam.

 - Hoşçakalın.

 - Hoşçakalın.

 Lanet olsun.

 Bazen keşke başka bir şey olsaydım diyorum.

 Yani ördek falan gibi mi?

 Hayır, salak!

 Polislikten başka bir şey olmaktan bahsediyorum.

 Yine mi Doktor Collingwood?

 Eminim kızın Wilbur Cranshaw'la ilişkisi vardır.

 Bu ne bildiğini gösteriyor.

 Wilbur, Tatlı Lily ile Coopersburg'a gitti.

 - Tatlı Lily de kim?

 - Domuzu.

 Coopersburg'a gitti.

 Onu orada bir panayıra sokacakmış.

 Wilbur her zaman biraz garipti.

 Bir keresinde kasabadan aniden ayrılmıştı.

 Tam köpeği yavrulamadan önce.

 Ben arabaya gidiyorum  Bu odunları kesecek bir şey arayacağım.

 Odun mu?

 Bilirsin.

 Isıtırsın, yanarlar.

 Ben yokken burayı idare edebilirsin, değil mi?

 Tabii.

 Bak.

 Çok üşüdüm.

 Elbiselerimi giymemin sakıncası var mı?

 Krug gelene kadar.

 Gerçekten üşüdüm.

 Tamam mı?

 Devam et.

 Dinle.

 Şimdi koşacağım.

 Peşime düştüklerinde git ve yardım çağır.

 Tamam mı?

 Tamam.

 Oynamak mı istiyorsun?

 Junior!

 Öteki kıza göz kulak ol.

 Başına bir şey gelmesin.

 Seni yakalayacağım!

 Sigarayı bırakmalıyım.

 - Kes sesini!

 - Junior?

 Bu senin gerçek adın mı?

 Çeneni kapa dedim yoksa fena yaparım.

 Sana başka bir isim takacağım.

 Willow.

 Willow.

 Çünkü tipin yerinde ve rüzgâr estiğinde sallanıyorsun.

 - Krug ise rüzgâr.

 - Rahat bırak beni.

 Kızı kaybedersek Krug çok kızacak Ayrılalım, tamam mı?

 Şu taraftan git.

 Kaltak!

 Yavaşla!

 Willow, kız arkadaşın var mı?

 Tabii, beni bekleyen bir sürü kız arkadaşım var.

 - Olduğunu sanmıyorum.

 - Haklısın.

 - Sana bir şey vermek istiyorum.

 - İstemiyorum.

 - Çok değerlidir.

 Gördün mü?

 - İstemiyorum.

 - Arkadaşın olmak istiyorum.

 - Kaçmak istiyorsun.

 - Arkadaşın olmak istiyorum.

 - Nereye gitmiş olabilir?

 Arkadaşın olmak istiyorum.

 Sana mal bulabilirim.

 - Mal mı?

 - İster miydin?

 - İsterdim.

 - Sadie!

 Oraya!

 Babam, bağımlıları tedavi eder.

 Evde de var.

 Şurada.

 Sana metadon verebilirim.

 Rahatlıkla.

 Gerçekten.

 Hadi gidelim buradan.

 - Ne, delirdin mi?

 - Hemen şurada oturuyorum.

 Sokağın karşısında.

 Hadi, lütfen!

 - Gidemem!

 Krug beni öldürür.

 - Burada olmazsan öldüremez.

 Hadi ucube!

 Orospu çocuğu.

 Kasabadakilerin dikkatine.

 Kaçaklarla ilgili yeni bilgiler ulaştı.

  Krug Stillo ve Gelincik Podowski ve iki suç ortağı.

 Eyalet polisi Riverdale'de bir benzin istasyonuna baskın yaptı.

 Corrington'a doğru yöneldikleri belirtildi.

 - Buraya doğru geliyorlar!

 - Kanada'dan aşağı inip   bu tarafa gelebilecekleri tahmin ediliyor.

 Yine aynı araç tarif edilmekte   koyu yeşil 1958 model üstü açılabilir Cadillac   plakası E2546.

 Tekrarlıyorum, Edna 25.

 Oraya varmamız ne kadar sürer?

 - 25 dakika civarı.

 - 15 yap.

 Sakin ol, dinle.

 Sana yardım edebilirim.

 Bundan kurtulmanı sağlayabilirim.

 - Seni geri zekalı!

 -Sadie!

 Seni geberteceğim.

 - İyi misin?

 - İyiyim.

 Kaldır beni.

 Hadi.

 Orada!

 Bu kaltağı öldüreceğim.

 - Şimdi nasılsın?

 - İyiyim.

 - Yola nasıl bu kadar yaklaştı?

 - Yüzüme çamur attı.

 Yakaladık onu.

 Neden endişeleniyorsun ki?

 Lanet araba durdu.

 Benzin bitmiş, salak!

 Benzin mi bitmiş?

 Lanet olsun!

 Gördün mü?

 Fazla uzaklaşamayacağını söylemiştim.

 Sırtın nasıl, bebeğim?

 - Phyllis!

 - Oh, Tanrım.

 Junior!

 - Adımın Willow olduğunu söylemiştin.

 - Willow, öyleyse!

 Erkek gibi davran ve bir kez olsun bir şey yap.

 Benim yerimde sen olsan ne yapardın?

 Kahretsin!

 Peşimizden geliyorlar.

 Bir yere mi gidiyordunuz?

 Phyllis?

 Kaçtı mı?

 - Domuzlar!

 Defolun.

 - Polislerden nefret ederiz!

 Kahretsin!

 Lanet hippiler!

 Ne düşünüyorsun?

 ''K-R-U-G.

 "Krug.”

 Çok hoş.

 Gününü göreceksin.

 Gerçekten gününü göreceksin.

 Küçük şey.

 Becereceğim seni Tanrı'na ruhunu korumak için dua et Uyanmadan önce öleceksin Tanrı'na  ruhunu korumak için dua et Junior!

 Arabaya git ve çantaları getir.

 Temizlenip buradan gidelim.

 Yapalım.

 Bir saattir yürüyoruz.

 Saat 7:00 ve hâlâ gideceğimiz 10 mil yol var.

 Daha iyi bir fikrin varsa söyle.

 Çünkü bir yerden başka bir yere gitmek için başka bir yol düşünemiyorum   arabasız veya yürümeden gidilecek başka bir yer de bilmiyorum.

 Sayende arabamız da olmadığına göre   geriye sadece yürümek kalıyor.

 Dinle.

 - Ne?

 - Bir şey duydum.

 Tek duyduğum sensin, salak.

 Kim olduğunu sanıyorsun?

 Tonto mu?

 Bir kamyon.

 Ve tavuklar.

 Tavuklar mı?

 Sadece yolun söylediklerini söyledim sana.

 Dinle, Ada, bir sorunumuz var.

 Çok ciddi bir durum.

 Bir an önce Collingwoodlar'ın evine gitmeliyiz.

 Bu bir polis vakası ve acil, duydun mu?

 - Yardımcı olabilir misin?

 - Tavanda gidersiniz.

 - Tavanda mı?

 - Tek boş yer orası.

 Kemerlerinizi bağlayın!

 Devam et.

 Dinle, Harry   bundan bizim çocuklara bahsedersen canına okurum.

 Lanet olsun.

 - Neydi o gürültü, Ada?

 - Azami şekilde yüklendi.

 Başka tavuk alamam.

 Zaten iki tane var burada ve ikiniz tavuk değilsiniz!

 Biz varken kamyonet çalışmaz mı?

 - Aynen öyle!

 - Dinle.

 Birkaç tavuğu indirip bize yer açmalısın.

 - Kaç kilosun, Şerif Yardımcısı - 95.

 Neden?

 - Ya sen, Şerif?

 - 90 civarı.

 Hadi canım.

 Belki de 95'tir.

 Her sabah tartılmıyorum.

 Bu 11 tavuk kafesi eder.

 Ve bunlar saman değil.

 Şimdi bak.

 Benim bir kanun savunucusu olduğumu Biliyor musun?

 Yasalara bağlı biriyim.

 Benim de tavuklarım ve kamyonetim var!

 Su!

 Su buldun, şef.

 - Hala gözlerinde var.

 - Tamam.

 Şimdi nasıl?

 Hepsi çıktı mı?

 - Temiz miyim ?

 - Çıkmama yardım et.

 - Temiz miyim ?

 - Evet.

 Köylü kızı!

 - Baksana, Sadie.

 Kravatım olmuş mu?

 - Çok güzel, bebeğim!

 - Sağol!

 - Rica ederim.

 - John!

 - Buradayım!

 Misafirlerimiz var.

 - Üzgünüm.

 - Misafir mi?

 Kim?

 Ayaklarını sehpadan çek!

 Bu evdeyken keşke bir hanımefendi olsaydım diyorum.

 Hiçbir yerin ortasındayız, farkında mısın?

 - İncil'le ne yapıyorsun?

 - "Sevgili insanlar, burada toplanmamızın " - Gelincik.

 Ne yapıyorsun?

 - Hiçbir şey.

 Kimmiş onlar?

 Kimseyi beklemiyordum.

 John, Harvey Wilson ve karısı Dorothy ile tanışmanı istiyorum.

 - Nasılsınız?

 - Sam Hardy.

 -Ve Dave Rizalski.

 -David.

 Arabaları dışarıda bozulmuş.

 - Ciddi bir şey mi?

 - Korkarım bir parça çıkmış.

 - Çok kötü.

 - Willie'nin Esso istasyonu tek tamirhane   ve 6:00'da kapanıyor.

 Yine de fark etmezdi.

 Telefon hâlâ bozuk Bir otele gitmek istediler ama ben   dedim ki-- - Mari'nin arabası var.

 Sorun değil, çok odamız var.

 Harika bir misafir odamız var.

 Ve bir de Mari'nin odası.

 Rahatsızlık vermeyeceğimize emin misiniz?

 Saçmalamayın!

 Bizim eviniz sizin evinizdir.

 Çantalarınızı getireyim.

 Hayır!

 Jun-- Frank   daha genç.

 O halleder.

 Gelin size odalarınızı göstereyim.

 Burası ve şurası.

 Tamam mı?

 Banyoya havlu koyacağım.

 İsterseniz yıkanabilirsiniz.

 - Sabah yumurta ve pastırma uygun mu?

 - Harika.

 Sağolun.

 Biz salonda olacağız.

 İsterseniz bize katılabilirsiniz.

 - Rahatınıza bakın.

 - Çok naziksiniz.

 Hadi!

 Çok hoş.

 Evin hanımı da çok hoş.

o.

 - Krug.

 Mal istiyorum.

 - Bekle -Krug?

 -Evet?

 Şuna bak.

 Ne?

 Bil bakalım burada kim yaşıyormuş?

 Acaba bunda ne gariplik var.

 Sanki bir hayalet hikayesi gibi hissetmiyor musun?

 Kıçına tekmeyi yapıştırmama ne dersin?

 Daha iyi yemekler hazırlayamadığım için üzgünüm  - Çok zor bir gün oldu.

 - Yemekler yeterince güzel.

 Bu yemek harika.

 Siz tatilde misiniz?

 - Hayır.

 Bir tür iş seyahatindeyiz.

 - Ne tür bir iştesiniz?

 - Tesisatçılık.

 - Sigorta.

 Hangisi?

 Aslında her ikisi de.

 Tesisat firmalarına sigorta satıyoruz.

 Bilirsiniz, klozetleri falan çaldıkları durumlar olabiliyor.

 Junior .

 Kes şunu!

 Willow.

 Birini öldüreceksin.

 Willow .

 Üzgünüm.

 Sigara içmemin sakıncası var mı?

 Üzgünüm!

 Kes sesini, küçük sürüngen!

 Seni gölde öldürmeliydim!

 Kes sesini!

 Lanet olası anandan da betersin!

 Dave geçen hafta büyük bir iş kaçırdı.

 Uluslararası Küvet ve Lavabo Firması.

 $500,000 uçup gitti.

 Bütün suçun kendinde olduğunu düşünüyor.

 Hâlâ atlatamadı.

 Makarna kaldı mı?

 Lanet olası üst sınıf, göt herifler.

 Tüm o lanet gümüşler.

 Kim olduklarını sanıyorlar ki?

 Çin'deki insanlar çubukla yiyor   Ve bu sürüngenlerin tabaktaki her bezelye tanesi için 40 çeşit aletleri var.

 Sakin ol.

 Biri ya da diğeri hiç fark etmez.

 Lanet olası oğlum nerede?

 İşiyor galiba.

 Mal verdin mi ona?

 S..tir et.

 Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?

 - İyi misin?

 - Evet.

 İyiyim.

 Kocamı çağırayım.

 Doktordur.

 Hayır, bayan.

 Lütfen!

 Ben iyiyim.

 Yavaş yavaş.

 İyi misin?

 Deliler!

 - Ne halt ediyordun?

 - Hiç.

 Bak dostum.

 Mal almalıyım!

 Kahvaltıdan sonra.

 - Krug.

 - Evet?

 Mal istiyorum, dostum.

 Bak dostum.

 Kes şunu!

 - Mal almalıyım!

 - Kes.

 Krug, buradan gitmeliyiz!

 - Çocuklarını öldürdüğümüzü anlarlarsa - Kes sesini!

 Yoksa sen de kızla birlikte gölde yüzersin.

 - Tanrım, John.

 - Yüce Tanrım!

 Onun için yapabileceğimiz bir şey yok mu?

 Yok.

 Ölmüş.

 Bebeğim.

!

 Bebeğim.

 Kımıldama.

 Ağzını aç lütfen.

 Kımıldama Ağzını aç, lütfen.

 - Işık.

 - Işık.

 - Keski.

 - Kımıldama.

 Keski.

 Çekiç.

 Çekiç.

 Daha geniş.

 Daha geniş.

 Kımıldama.

 İşe yaramaz.

 Merhaba.

 Bu saatte ne yapıyorsunuz?

 Bir ses duydum sandım.

 Ama çöp tenekesini karıştıran bir köpekmiş.

 Biraz acıktım.

 Buzdolabını yağmalamayı düşündüm.

 Bence siz  Çok iştahlısınız.

 Akşamki makarna ve diğer yemeklerden sonra.

 Doğru.

 Kocanız nerede?

 Yatak odanızın boş olup olmadığını anlayamadım.

 Orada.

 Bazen beni biraz şey buluyor  - Benden korkuyor.

 - Dalga geçiyorsun.

 Keşke öyle olsaydı.

 Ellerim arkamda bağlı olarak Senin gibi biriyle sevişmek isterdim.

 Kanepeye geçelim.

 Hayır!

 John bizi duyup gelebilir.

 - Neden dışarı çıkmıyoruz?

 - Dışarı mı?

 Lütfen.

 Seni istiyorum.

 Dışarı çıkalım.

 Hep beni kolayca ayartabilecek bir adam hayal etmiştim.

 Senin de dediğin gibi   elleri arkasında bağlı olarak.

 Bebeğim, inan bana.

 Bunu yapabilirim.

 Harikayımdır.

 Lanet olsun.

 İşte.

 Bağla beni.

 Yapamam!

 Bunun sadece bir fantezi olduğunu sanmıştım.

 Hiçbir erkeğin bunu yapmayacağını biliyorum.

 Bağla beni dedim.

 Peki  Şimdi fermuarımı aç, tek yapman gereken bu Tamam.

 Sıkıştırdım.

 Küçük aletin sıkıştı!

 Nasıl yaptım bunu?

 Biraz çekeyim mi?

 Yapma!

 Yavaş ol Yavaş ve nazik.

 İşte.

 Zavallı ufaklık.

 Ufak değil.

 Korkuttun onu, hepsi bu.

 Bekle biraz.

 Bakmazsan yapabilirim.

 Yap öyleyse, tatlım.

 Seni iyi ve sağlam bir şekilde yapmamı istemiyor musun?

 İkisini birden yapabilirsin   değil mi?

 Elbette!

 Eğer istersen beş altı kere yapabilirim.

 Emin misin, tatlım?

 Sanırım geliyor.

 Vay canına!

 Geliyor!

 Seni kaltak - Ne oluyor?

 - Bilmiyorum.

 Kes sesini.

 Gelincik'in sesiydi.

 Ne geldi başına?

 - Sorun ne, Doktor?

 - Kapa o pis ağzını!

 Sakin ol.

 Yapmak istemediğim şeyler yaptırtma.

 Işığı yak!

 Orospu çocuğu.

 Evlat.

 Bundan daha iyisini yapabilirsin.

 Hadi.

 Tam buraya.

 Neredeyse Sadie kadar iyi vurdun.

 Neden bir şey alıp denemiyorsun?

 Belki şu demir ayaklardan birini alabilirsin.

 Durumu eşitleyelim.

 Bu da kim?

 Merhaba.

 Beni hatırladın mı?

 Hadi.

 Sadece oyun oynuyoruz.

 Daha yeni başlıyoruz.

 Gelincik'e ne yaptın?

 Ne yaptın ona?

 Merhaba.

 Adın ne, küçük melek?

 Mari.

 Kız bile senden daha dayanıklıydı, Doktor.

 Öldürmek bayağı vaktimi aldı.

 Oldukça sağlamdı.

 Onunla çok uğraştık.

 Ama sen a..ık gibisin!

 Tam bir a..ık.

 Hadi.

 Bundan daha iyisini yapabilirsin.

 Birkaç tane daha.

 Bir tane de benim için.

 Ne halt ediyorsun?

 Beni öldürmek mi istiyorsun.

 - Yapacağım.

 - Sana yardım edeyim.

 Gerçekten yapacağım.

 Silahı böyle tutmanı istiyorum.

 Şu küçük çentiği görüyor musun?

 Öndeki şu çıkıntıyı?

 Onları aynı hizaya getir.

 Tamam.

 Bu kadar sallama.

 Silaha hakim olabilirsin.

 Aynı hizaya getir ve tetiği çek.

 Hadi.

 Çek tetiği.

 - Seni öldüreceğim.

 - Her zaman zavallının tekiydin.

 Junior   seninle konuşmak istiyorum.

 Babanı dinle.

 Hadi.

 Silahı almanı istiyorum   ve arkanı dön   ve ağzına sok   ve beynini patlat!

  Senin beynini!

 - Hayır!

- Hayır.

 Bana değil.

 Silahı alıp ağzına sokmanı   ve beynini patlatmanı istiyorum!

 - Hayır!

 - Beynini patlat!

 - Hayır!

 Beynini  Üzgünüm, Krug.

 Sadece tek kurşun bulabildim.

 - Çıkar bu adamı buradan!

 - Sadie!

 Benden uzak dur!

 Benden kaçamayacaksın!

 Çekil üstümden!

 Bitirelim şu işi!

 John!

 Tanrı aşkına yapma!

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar