Gizli Kuvvet (1978) The Fury
118 dk
Yönetmen:Brian De Palma
Senaryo:John Farris
Ülke:ABD
Tür:Korku, Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi:01 Kasım 1981 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:John Williams
Oyuncular
Kirk Douglas
John Cassavetes
Carrie Snodgress
Charles Durning
Amy Irving
Özet
Özel bir yeteneğe sahip oğlunun kaçırıldığını öğrenen bir
ajanın mücadelesi... Her şey oğlum için! Hükümet ajanı Peter Sandza'nın oğlu,
psikokinetik güçleri yüzünden kaçırılır. Oğluyla benzer güçlere sahip Gillian
Bellaver'ın yardımıyla evladını bulmaya çalışan baba, özel yetenekleri olan
çocukları katile dönüştüren Ben Childress'ın peşine düşer
Altyazı
Ben kazandım.
Bu da ne demek?
Kazanmadın.
Kazandım.
Bu yaşlı adam hala
onu alt edebiliyor.
Hadi, yapma baba.
Sen gördün değil mi,
ben kazandım.
Yakındı, gerçekten
yakındı.
Pekala, madem öyle tekrar
yarışalım.
Hadi
- Dur biraz, seni daha kaç kez yenmem gerek?
Ne?
Evet, seni altettim.
- Tamam!
kabul, sen kazandın!
- Hey.
Hey.
Babanı rahat bırak.
Tüm bunlar beni acıktırdı.
Hadi baba.
Kabul sen kazandın.
Hayır, hayır sen
kazandın.
Hayır, sen kazandın.
Hayır, sen kazandın.
Hayır, sen.
Bay Childress, size
telefon var efendim, terasta.
Ne kadar erken
gelirsen o kadar iyi.
Peter'a ben söylerim.
Ne zaman Amerika'da
da böyle yaşayacağız baba?
Bilmiyorum.
Uzun zaman oldu.
Evet, annemin ölümünden
beri.
Evet.
Neden Chicago?
Senin için iyi bir
okul.
En iyisi.
Futbol için fırsatın
olacak.
Futbolu boşver.
Futbol Amerikada çok
populerdir.
Futbolcular da kızlar
arasında çok populer.
Baba Bilemiyorum.
Okul ve spor, tüm
bunlar-
- Bunlar bana göre değilmiş gibi.
Ucube gibi
hissediyorum.
Ne demek bu?
Bilmiyorum.
Sorunumun ne olduğunu
bir bilsem.
Senin bir sorunun yok.
Tabi Hayvanat bahçesinde
yaşıyor olsaydım.
Bu yaptığın nedir
senin?
Kendine mi üzülüyosun?
Bak, senin insanları
şok edecek bir yeteneğin var.
İyi yönde
kullanabileceğin bir yetenek.
- Baba - Utanılacak birşey değil bu.
Childress bunun
farkında.
Bu yüzden seni Chicago'daki
şu okula götürmek istiyor.
Seni diğer, senin
gibi
- Özel çocuklarla tanıştıracak.
Robin, Her zaman
yanında olacağım.
Eğer işe yaramazsa, Biz
de kendi yolumuza gideriz.
Robin, bir iyilik
yaparmısın.
Babanla bir dakika yalnız
konuşmam gerek.
Tabi.
Terasta olacağım baba.
Tamam.
Peter Şu antikacıdaki kadının telefon numarasını vermelisin.
Antikacı değil.
Herşeyci.
Seni özleyeceğim.
Ama ben seni özlemeyeceğim.
20 yıl birlikte aynı
dairede çalışmak bana yetti.
Bana çok şey öğrettin.
- Ah.
- Evet, öyle.
eğer bu acıklı bir
vedaya dönüşecekse, hemen çekip buradan.
Gözyaşı yok.
Sadece gülmek var.
Doğru.
Oğluna bir hoşçakal diyeyim.
Aa, garson.
Günün yemeğinden, iki
kişilik.
Anh.
Baba?
Gel buraya.
Robin'i götür buradan!
- Baba.
- Baban için
endişelenme.
O bir profesyonel.
Onlar babamın peşinde.
Onlar hepimizin peşinde.
Aah!
Aah!
Tanrı aşkına!
Aah!
Baba?
Aah!
Onlar babamı öldürdü.
Çok üzgünüm.
Üzgünüm.
Babamı öldürdüler.
Geçti.
Robertson, Nerede
kaldın?
Silahı ver.
Güvenliği bozanı bulacağım.
- Ben kontrol ederim.
- Hayır!
Bu çocuğu çıkar buradan.
- Hadi, Robin.
- Uzaklaştır onu
buradan.
Gidelim.
Arabaya.
Hadi.
Acele et.
Herşey düzelecek,
Robin.
Herşey düzelecek.
Üzgünüm, efendim.
Sorun yok.
İyi iş yaptınız.
- Sizinle gurur
duyuyorum.
- Sağolun.
- Tepeye gidin.
Hadi.
- Peki.
Filmi bana ver.
Sonra şöyle dedim,
"Benden ne istiyorsun anne?
Yani, harika bir işin
var.
Tüm dünyayı
geziyorsun.
Seni belki de
-şanslıysam- ayda bir görebiliyorum, değil mi?
Tamam, senin için
seviniyorum, gerçekten" Sonra da, "Sadece, birkaç günlüğüne eve
geldiğinde anne rolüne soyunup benim hayatıma karışarak, beni yönlendirmeye
çalışma.
" Hı-hı.
Anlıyorum.
Sadece.
.
nasıl davrandıklarının farkında değiller Sonra, açıklamaya çalışınca
da üzülüyorlar.
Gerçekten.
Her neyse, bakalım bunları biliyormusun.
Hmm, 10 Ocak 1946.
Birleşmiş Milletler genel
kurulu ilk kez, Londra'da toplandı.
Güzel.
Söylemiştim, tarihleri
asla unutmam.
Pekala, Başkanlığa
kim seçilmişti?
Şu isimlerle başım
dertte.
Aa LaRue, söylemesene.
Ben birşey söylemedim.
Evet söyledin, "Raymond"
dedin, duydum.
Söylemedim.
Raymond mı?
Adı Raymond değil.
Onun adı, aa
- Raymond Dunwoodie.
Raymond Dunwoodie de
kim?
Bilmiyorum.
Sadece
- Bu isim sadece aklımdan geçti.
Bilemiyorum.
Cevap ne peki?
Aa Paul Henri Spaak.
Belçikalı.
Oh, evet, Paul Henri
Spaak.
- Peki.
Sıradaki - Bunlarda
daima bir hata yaparım.
"BM Güvenlik
Konseyi'nin beş daimi üyesi " Ah, United States, Rusya Biliyorum.
Tüm bunları boşver.
Boşver mi?
Çıldırdın mı?
- Finallerimiz var.
- LaRue, bunları
biliyorum.
saat 2'de finalimiz
var.
Biliyorum, ben bu
sınavı geçeceğim.
Sana söz.
- Hey, baksana.
- Ne?
Bir dostumuz var.
Aman tanrım, şu
- şunun haline bak.
Şimdi de geri geri
yürüyor.
Ona para vermeli
miyiz sence?
Hayır, tanrım.
Ne yapmaya
çalışıyosun?
Bilmiyorum.
Sorun çıkaracak gibi
gözükmüyor.
Umarım geçeriz.
Tabii ki.
2 patlamış mısır,
lütfen.
Alo?
Bay Johnson?
Evet.
Ben Raymond Dunwoodie.
Ne oldu, Raymond?
Bakın, fikrim
değişmedi.
Yani, ben sizin için birşey
yapamam, Fakat oğlunuzun yerine birini bulabilirim.
Zamanımı boşa
harcamasan daha iyi edersin.
Bak
-bakın, şimdi plajdayım, Bir bağlantı kurdum.
Bir kız var
- belki 17'sinde
- ve o bir psişik.
Emin misin?
Evet, o bir psişik.
Onu buraya getir.
Ona henüz ulaşmış
değilim, ama onu getirebilirim.
Bakın.
Bay Johnson Bu size pahalıya patlar.
Ne kadar?
Ben 50 yada
100'lükten bahsetmiyorum.
Bu kız için yetmez.
Ne kadar, Raymond?
1,000 dolar.
O parayı veremem.
Bu üzücü bir hikaye, Bay
J.
Oğlunuzla ilgili
anlattığınız hikaye kadar üzücü.
Dunwoodie bize
borcunu ödüyor.
İzlemeyi tamamladık.
Sanza'yla konuşuyor, Plymouth
Hotel'de.
İçeri gel.
Tabi efendim.
Bu adam buraya geldi
mi?
Bilmiyorum.
Yarım saat önce
geldim.
Birkaç gündür burada
olduğunu düşünüyoruz.
Siz polis değilsiniz,
değil mi?
Oh, evet.
Anlaşılan oldukça
faalsiniz, fakat daha önce sizden bahsedildiğini hiç duymadım.
Halkla ilişkiler için
harcama yapmayız.
Evet, peki Bu Bay R.
V.Johnson olmalı, oda 512, soldaki koridordan.
Hey, memur bey, lütfen,
kapılarımı tekmelemeyin.
Anahtarı kullanın.
Takip 1'den Takip
2'ye
- O kayboldu, anlaşıldı mı?
Kaçtı, anlaşıldı mı?
Takip 1'den Takip
2'ye
- Kaçtı, anlaşıldı mı?
TV: Hanambi Müslüman
Mezhebi mücahitleri hala 3 Washington binasını ellerinde tutuyorlar.
Oh, kahretsin!
Vivian, şunu duydun
mu?
Ha?
Ha?
İşte, bundan
bahsediyorum.
Washington'daki şu
serseriler tüm ülkeye saldırıyorlar.
Onları meşru kılan
tüm mahkemeleri ele geçirdiler.
Evet, eğer bana
insanlık nereye gidiyor diye soruyorsan, Açıkça söyleyeyim.
tüm dünya şiddet yüzünden
eriyip yok oluyor.
Hah, ettiğin lafa bak.
Ne cehenneme
sürüklendiğimiz belli değil.
Vivian!
Tamam, Nuckells
anne, Geliyorum.
Bir kez de tuvaletini
kendin halletsen ne çıkar?
Odamda biri var.
Pekala, kimseye birşey
olmayacak.
Sadece kıyafet
istiyorum.
Penceremden geldi.
Kim olduğunu biliyor
musunuz?
Melrose Park'a gidelim
demiştim.
Şimdi Melrose Park'ta
olsaydık bunlar olmazdı.
Sen, e-e-elbise istiyorsun?
Eskileriniz, ne
olursa.
Görüyorsunuz ki
kıyafete ihtiyacım var.
Bu halde hiçbir yere
gidemem.
Sadece kıyafet
Evet.
Ayrıca, otelden
aceleyle ayrıldım, Fazladan birkaç dolarınız var mı?
Biliyordum.
Bu, bir biyo-dönüşüm örneklemesidir.
Bu treni hareket
ettirebilmek için, çok düşük voltajdaki alfa dalgalarını elektrik enerjisine
dönüştürüyoruz.
Ve bu treni
hareket ettiren sadece arkadaşım Hester'in alfa enerjisi.
Şimdi, umduğunuz
gibi, birçok alanda biyo-dönüşüm çalışmaları uygulanabilir.
Beyin dalgalarını
düzenlemeyi öğrenebilirseniz, kalp hızınızı, kan basıncınızı baş ve sırt
ağrılarını, hatta bayanlar, ayak üşümelerinizi bile kontrol altına
alabilirsiniz.
Ben Paragon
enstitüsünde, sıradışı duyusal algılama konusu üzerinde çalışıyorum, ve biz insan
aklının neredeyse sınırsız olan enerjisini yönetebilmek için biyo-dönüşüm tekniklerini
kullanıyoruz, - şu an konuştuğum şey !
- telepati olarak da bilinen, düşünce
dalgalarının gücüdür.
Bu cihazın adı
magnetometre.
Deneyimiz
sırasında, insan elektromanyetik alanındaki dalgalanmaları kaydediyor, ve
umarım Haster'da vardır.
Teşekkürler, Hester.
Burada vurgulamak
istediğim şey, bunun için özel bir yeteneğe sahip olmak gerekmediğidir.
Herhangi biri de biraz
sabırla bunu başarabilir.
Denemek ister
misin?
Tabi.
Unutma, alfa
enerjin bu devrenin anahtarıdır.
Peki.
Boş bir tiyatroda oturduğunu
düşün.
Önünde siyah bir
ekran bırak ekran zihnini doldursun.
Tamam?
Tamam.
- Gillian.
- Hayır, hayır.
İyi misin?
Ne yapıyor bu kız?
Hiç bir fikrim yok.
Onları umursama.
Geçti.
Sen iyi misin?
Gıcık.
Bu yaşıma rağmen, hoş
bir sesim olduğunu söyledim.
Mesela, kollarım ya
da diğer organlarımdan sadece birini kullanabilsem bile bunu dert etmem.
Yüce Yahova da bir çok
parça halinde yaratılmıştır.
Ama yaşlı kalp pes
ettimi, herşey biter.
İşte tüm gerçek bu.
Daha ne kadar kalmayı
düşünüyorsun?
Kes sesini, Vivian.
Bırak da kahvaltısını
bitirsin.
Teşekkürler.
Senden istedikleri ne?
Büyük bir güvenlik sorunum
var.
Ohh.
Aldın mı?
Hayır.
neredeyse 2 ayı geçti
- Susacakmısın, Betsy?
Yo, öyle değil.
Demek istediğim
- Gillian, orayı Cheryl için ayırmıştım.
Ne yazık.
Cheryl şuraya da
oyurabilir.
Tanrım.
Ne yapacağım şimdi
ben?
Oh, Cheryl, üzgünüm.
Sandalyeni tutmaya
çalıştım, ama Gillian oturdu.
Benim sandalyemi
alabilirsin.
Hey, dikkat et.
Tanrı aşkına Pam, git
de masturbasyon yap, sinirini alır.
Hazırlandın mı?
Yarın için hazır
mısın?
Siz ikiniz, çok
şekersiniz.
Ne zaman
evleniyorsunuz?
Bu gün hiç hayalet
gördün mü, Gillian?
Cheryl, hiç komik
değilsin.
Gillian'a ne demeli!
Yani, dikkat çekmek
için daha olgun davranışlar var, Ne dersin, Gillian?
Bay Watkins'in yeni
kız arkadaşını gördünüz mü?
Oh, evet.
Nereden bulmuş onu.
Aklımı oku.
Ne?
Ne düşünüyorum, söyle.
Hadi, şimdi.
Aklımı oku.
Herkes yapabildiğini
söylüyor, öyle değil mi?
Hayır, akıl okumayı
bilmiyorum, Cheryl.
Çok saçma.
- Dinle, Cheryl
- - Kapat çeneni, LaRue.
Ben sadece öğrenmeye çalışıyorum,
hepsi bu.
Hadi, yapmayın.
Harika.
Güzel.
Dikkat, millet.
Gillian bize bir gösteri
sunacak.
Yapacağımı söylemedim
- Cheryl, bak, bu konuda hiçbir şey bilmiyorum, tamam mı?
Yani, çoğu zaman
kendi düşüncelerimi bile bilemiyorum rahat
bırakın beni.
Gillian, sen tam bir
pisliksin.
Cheryl, sen de
başbelasısın.
Kes sesini.
Onun sorunu başından
aşkın.
Bir başkasını daha düşünmek
zorunda.
Ne dedin sen?
Cheryl, herkesin
hamile olduğunu bilmesini istemiyorsun değil mi?
- Cheryl.
- Ne!
Bütün bunları açıklamak zorundasın.
Bunları nasıl bilebiliyorsun?
Üzgünüm, ben
- - Bırak beni, Cheryl.
- Hadi, söyle!
- Bırak.
- Söyle!
- Söyle bana.
- Cheryl, lütfen
bırak gideyim.
- Cheryl.
- Hadi, söyle.
Cheryl, hayır!
Aman tanrım.
Oh, tanrım.
Oh, tanrım.
Oh, tanrım!
Yardım edin.
Oh, tanrım.
Yardım edin.
Oh, tanrım.
Senin için kurabiye
hazırladım.
Daha sonra
acıkabilirsin.
Teşekkür ederim.
Saçın nasıl?
Kurudu mu?
İyi oldu.
Hey, ne yapıyorsun?
Güzel.
Yıkayınca çıkar.
Serbest bırakmak için
uzaklaşmamı beklersen sevinirim.
Uzaklaşmak mı, sabaha
kadar beklerim.
Böylesi daha iyi
olacak.
Dinlemeye değer
şeyler söylemiyorlar zaten.
Hepsini daha önce de
duydum.
Peter.
Bu senin gerçek adın
mı?
Evet.
Umursamama rağmen niçin, makyajın konusunda yalan söylediğini anlamıyorum.
Sana yalan söylemem, Nuckells
anne.
Biliyorsun.
O halde, umarım
oğlunu bulursun.
Eğer hala hayattaysa,
onu bulacağım.
Eğer federaller
karşına çıkarsa hepsini vur.
Hepsi bunu hakediyor.
Onlardan çok var.
Gelmeye devam ederler.
Onları da öldür , onları
da öldür.
Kendini çok yorma,
Nuckells anne.
Bu, yaşlı kalbin için
iyi olmaz, unutma.
Teşekkürler.
Şimdi bizi çözecek
misin?
Hadisene, anne.
Oh, lütfen.
Lütfen.
Konser salonu işi kafamı
kurcalıyor, Hadi gidip bir bakalım.
Nereye gidiyorsun, hiç
yolu yok, biliyorsun.
- Anladım, adamım.
- Hiç bir yolu yok.
Hey, şu ihtiyara bak.
Hadi bakalım
ihtiyarın torbasında ne var.
"Sabit"
temiz.
Anlaşıldı mı?
Tamam babalık, paketi
ver bakalım.
Şuna bak, silahı var.
Hadi gel, eve gitmek
istiyorum.
- Eve mi?
- Benle eve gel.
Asla seninle eve
gitmem.
Hadi.
Bütün gece dışarıda
mı kalmak istiyorsun?
Eve gitmek
istemiyorum.
Hemen şimdi gidelim.
- Hey, çekilin.
Korna nasıl ama?
Eve gitsem ne olacak
ki?
Şu stereo'yu dinle.
Hayatında bunun gibi bir
ses duydun mu sen?
Bunun Sanza
olduğundan nasıl eminsin?
Bu civarda olmalı.
Bekleyeceğiz.
Onunla çalıştım.
Tarzını bilirim.
Şimdi ne yapıyor,
tamam?
Önümüzdeki
Cadillac'takiler.
Boştaki polisler gibi
duruyor.
Yapabileceği birşey
yok.
Nasıl yardım
edebilirim babalık?
Tutuklusunuz.
Ne?
Sahte polisçilik
oynamaktan tutuklandınız.
Hey, hey, hey, hey,
dikkat et!
Ne oluyor
- Elinde birşey var.
Koltuk altıma dayalı.
Pekala, ne yapmamı
istiyorsun?
Dar yoldan aşağı
doğru sür.
Hızlı.
Delirdin mi sen, aşşağılık
herif!
Sağa dön, Lower
River yoluna.
Daha hızlı.
Lanet!
Hassktr!
Daha mı hızlı
süreyim?
- Hayır, yavaşla.
- Yavaş?
Birlikte güvende
hissedeceğim tek sizsiniz.
Bu ortaklıktan keyif almanızı
umarım.
Tabi, anladım.
Tabi ki.
Neden olmasın?
Etrafta biraz
dolaşırız.
Sonrasında belki konuşmak
istersin.
Tabi.
Adın ne?
Peter.
Ben, Marty O'Ryan.
Silah rahatsız ediyor
mu?
Yo, hayır hayır.
Ortağımla tanışmanı
istedim, Memur Haggleston.
Aa, merhaba Peter.
Bana Bob de.
Merhaba, Bob.
Güzel araba.
Evet.
Oldukça yeni.
Aslında yarım saat
önce almıştım.
Başına birşey gelsin
istemem.
Seni suçlayamam.
Aa Şu başındaki ayakkabı boyası mı, Peter?
Öyle.
Bu kamuflaj.
Başarılı bir kamuflaj.
- Ama işe yaramadı.
- Evet.
Beni bekliyorlardı.
Tüm gün beklemiş
olmalılar.
Şu Childress'a o
kadar da yardım etmiştim.
Aşşağılık herif.
Peşinde birileri var,
öyle mi?
O polislere ne
söylüyor dersin?
Farketmez, ona
inanmazlar.
Daha önce
duymadığınız bir teşkilatta devlet için çalışıyorum.
Oğlumu benden aldılar.
Onlar için
gerekliydi, ve onu aldılar.
Ellerini önünde tut,
Marty.
Bu adamların elinde büyük
bir güç var.
Herhangi birini,
istedikleri an ortadan kaldırabilirler.
Biri onları
durdurmalı.
Evet, tabi, yanlış
anlamazsan belki bir katkımız olur yardımımız dokunabilir.
Tabbi Peter, aa,
Marty ve ben bilirsin işte
- kötü adamlarla anlaşma konusunda tecrübeliyizdir.
Başbelaları.
Bir fikrim var.
Hey, bu harika bir fikir,
Marty.
Kahve içmek için durmaya
ne dersin?
Hayır!
Sürmeye devam et!
Sakin sakin
oturacağız!
Tamam.
Sakin ol adamım,
tamam.
Biz senden yanayız.
Yardım etmeye
çalışıyoruz.
Takip 1 'den Merkeze.
Onları bulduk, yakın
takipteyiz anlaşıldı mı?
Takip 1 , anlaşıldı.
Size doğru geliyoruz.
2 sedan bizi takip
ediyor.
Her zamanki usuller.
Haklı.
Onlar
- - Bob.
- Evet, efendim?
O arabaları atlatmanı
istiyorum.
- Atlatmak?
- Aynen öyle.
Pekala, ne tarafa
doğru gitmeliyim sence?
Köprüyü geçince bir
şantiye var.
Oraya varınca benim
söylediklerimi aynen yapacaksın, anladın mı?
Bob eğer beni yok edeceklerse, seni de yok
edeceklerdir.
Tüm arabalar Cadillac'a yanaşın.
Bakalım Peter'ın
aklında ne var.
Burada birşeyler
oluyor.
Federallere
benziyorlar, ne dersiniz?
Kim bilir.
Peter, şu silahı
diyorum, hani kaza eseri bir çukura falan girsersek, patlamasın.
Endişelenmen gereken başka
şeyler var.
Köprüyü ışıklar
yanınca mı geçeceğiz?
Işıkları
beklemeyeceğiz, Bob.
Beklemeyecek miyiz?
Yürü!
Oh, tanrım, lütfen
yeni arabama birşey olmasına izin verme.
Takip 1'den Merkeze, siste
köprüyü geçiyor.
Göz temasını
kaybettim.
Tamam.
Kaçtılar.
Eve dönelim.
Mm.
o- çocuğu.
Hey, gittiğin yere
dikkat et.
Bu kargaşada
hiçbirşey göremiyorum.
Ne tarafa?
Bilmiyorum.
Sen düz git, ben sola
gideyim.
Tamam.
Ya şimdi?
Bilmiyorum.
Birşey duydun mu?
Bilmiyorum.
Ya sen?
Evet.
Birşey duyduğuma
eminim.
Takip 1, Takip 1.
Cadillac'ın
peşindeyiz Onu gördüm.
Onu gördüm, orada.
Sağdan dön.
Yüce İsa.
Nereden bile
- Oradalar.
Hadi, hadi, yürü!
Aah!
Pekala, ikiniz de dışarı.
Motoru çalışır bırak.
İnanamıyorum.
Daha ne istiyorsun.
Şu aletleri göle atın.
Ne yapacaksın, Peter?
Childress'ı
gördüğünüzde, ona kolunun nasıl olduğunu sorun.
Koluna ne olmuştu,
Peter?
Onu vurmuştum.
Makineliyle.
Hey, Peter, bekle.
Childress'a beni izlemesini
söyleyin!
Bu kez izlemesini ben
istiyorum!
Benim arabamla
olmasın ama.
Dikkat et, Bob!
Hey, hayır, Peter!
Hadi, şunu konuşalım!
Gillian, biliyorum üzgünsün
ama bu anlamsız.
Cheryl'in burnu hep
kanar.
Buz torbasını koyunca
kanama 5 dakikada kesildi.
Ama bu kez benim
yüzümden oldu diyorum.
Oh, bu imkansız.
Pekala, anne senin
başına gelene ne demeli?
Birkaç hafta önceydi,
hatırladın mı?
Yani, kendin
söyledin, o yara iyileşmişti.
Sonra tekrar açıldı, yani
- Sakın!
Neden?
Çünkü sana da
olabilir.
Gillian, uzun bir
uçuştan geldim ve çok yorgunum.
Şimdilik bu haliyle
bırakalım.
Deliymişim gibi
davranma.
Tatlım, hayır.
Her zaman olanları birbirimize
anlatabiliriz.
Herşeyi, ne olursa.
Evet.
Anne, seni seviyorum,
ama korkuyorum.
Sana dokunmamdan mı?
Evet.
Canım, ben yanındayım
ve ihtiyacın olduğu sürece burada olacağım, söz.
Ancak, artık
birileriyle konuşma zamanı geldi.
Steve Brenneman,
terapide oldukça başarılı
- Anne, psikiyatriste gitmeyeceğim.
Alo?
Oh, sensin.
Oh, bu iyiydi.
Gerçekten ateşli.
Ben senin Ben Bak, ben bir hemşireyim, ve beni arayıp telefondan ulaşamazlarsa Bu akşam başkasının telefonuna üflesen.
Ben Ben senin senin ben Sana
ihtiyacım var, bebeğim!
Hadi, bebek, benim!
Oh.
Tanrım.
Neden her seferinde
bu karavan'da buluşuyoruz?
Bu seferlik bana
gidemezmiyiz?
Çok tehlikeli.
Şöyle düşünsek, mesela,
enstitüdeki herkesin telefonu dinlenirken, benimkini atlamışlar!
Olamaz mı?
Daima izlerler.
Raymond Dunwoodie bir
psişik, yeterli zamanı olsaydı, Robin'i bulabilirdi.
Ama Childress onu
izliyor.
Başka türlü beni
nasıl bulacaklardı?
Neden bu adamdan bu
kadar korkuyorsun?
Childress'tan
korkmuyorum.
O benden korkuyor.
Oğlumu geri alacağımı
biliyor.
Şimdi.
.
dosyalar ne oldu?
Uh, ben sadece, orada
çalışan biriyim.
Önemli dosyalara ulaşma
yetkim yok.
Yani Paragon'da o
dosyalara bakma şansın olmadı.
Hayır, oldu.
Ve?
Robin ee, O Öldü.
Kayıtlara göre
- Kayıtlar öyle söyleyecek tabi.
Childress kayıtları
sakladı.
Ya doğruysa?
Hester, bana bak.
kanıtı Benim benim oğlum yaşıyor, öyle olmasaydı neden
Childress beni uzak tutmak istesin?
Tanrıya şükür, buradayım.
Bana yardım
edebilecek bir tek sen varsın.
Benden bir işaret almak
için peşimde ne kadar koştun?
Çok fazla.
Hah.
Teşekkür ederim.
Peşimi bırakmadığın
için.
Biliyormusun, Hester?
Ne kadar güzel
olduğunu hayal bile edemezsin.
Hmm?
Onlar biryerlerde Paragon'dakinden daha karmaşık işler çeviriyorlar.
Tanrı bilir, oğluma
neler yapıyorlar.
Peter Eğer Robin hala Robin'i bulman için elimden geleni yapacağım,
sana söz.
Sen fazlasıyla yaptın
zaten.
İnsanlara umut
veriyorsun.
Paragon Enstitüsü.
Kulağa şarlatanların yeriymiş
gibi geliyor.
Ama referansları çok
iyi.
Şu ilerde soldaki yer.
Gil, bu konuda düşündüm
de, belki bu yaptığımız, çok da doğru bir hareket olmayacak.
Anne, Dr. Lindstrom'u sevdim.
Neyse, ne olduğunu anlayacak
kadar büyüdüm.
Söylemek istediğim, bazı
sorularıma cevap almadan, seni bırakmaya niyetim yok, Gillian.
Peki.
Merhaba, Gillian.
Merhaba.
- Bn.
Bellaver.
- Evet.
- Ben Ellen Lindstrom.
- Nasılsınız?
- Lütfen içeri
buyurun.
- Teşekkürler.
Dr. McKeever bazı testlerle meşgul, birazdan bize katılacaktır.
Belki etrafa biraz gözatmak
istersiniz.
Teşekkürler.
Buraya daha önce de gelmiştim.
Burası Babe
Gifford'un eviydi.
Evet, evi
Gifford'lardan aldık.
Çok iyi dekore edilmişti.
Biz de mümkün
olduğunca az değişiklik yaptık.
Aslında Gillian'ın
odası da oldukça güzel.
Gillian'ın neden
burada kalmasını istediğinizi anlamış değilim.
Bu benim fikrimdi, Bn.
Bellaver.
Oh, Gillian ve
Catherine Bellaver, yöneticimiz Jim McKeever.
Bn.
Bellaver.
Nasılsınız?
Gillian.
Merhaba.
Değerlendirme
programımız sırasında birçok genç
bizimle kalır.
Teşekkürler, Ellie.
Psişik yeteneleri değerlendirilirken,
ne kadar az dikkati dağılırsa o kadar iyidir.
Elbette, ne daima iş,
ne de hep oyun olur.
Burada iyi bir kütüphanemiz
ve, koridorun sonunda da bir oyun odamız var.
Tavla oynar mısın, Gillian?
Tabi.
Güzel.
Ve kahyamız, Chicago'nun
en iyi İrlanda yemekleri aşçısı, Aslında bunun için üzgün olduğumu
söyleyebilirim.
Ne tür bir programdan
bahsettiğinizi bilmek isterim, Doktor.
Oh, rica ederim.
İsterseniz
çalışmalara bir bakalım.
Telepati, iletişimin zaman ötesi
formudur.
Kızım 5 yaşında
iken bu konu oldukça basitti.
Tabi,
duyularımızın bize anlattıklarını daha iyi anladıkça, durum daha kompleks bir
hal alıyor.
Tüm bunları Gillian
da yapacak mı?
Evet.
Bu ve personelim
gözetiminde diğer benzer testler.
Ona çok iyi
bakacağız, Bn.
Bellaver.
Ben iyi olacağım.
Meraklanma, birkaç
hafta sonra görüşeceğiz, tamam mı?
Pekala, tamam, Paris'e
inince seni arayacağım.
Eğer fikrini
değiştirisen nerede olacağımı biliyorsun.
Anne, iyi olacağım.
Güle güle.
Güle güle.
Güle güle, Bn.
Bellaver.
Tanıştığımıza
sevindim.
- Güle güle, Gillian.
- İyi uçuşlar.
Oh, Tanrım.
Çok güzel.
Beğendin mi?
Tanrım, şuna bak.
Aah!
Harika!
Ha ha ha!
Oh.
Kendi teybim var.
Eşyalarını
yerleştireyim, sen de keyfine bak.
Bu çok güzel.
"Paragon-" burası
en iyisi, değil mi?
Bazı şeyler
kıyaslanmaz, tıpkı inanılmaz güçleri olan insan zihni gibi.
Hmm.
Sahip olduğun
hediyeyi keşfetmek için bu gücü kullanmayı öğrenmeni umuyoruz.
Ha ha.
Hediye mi Daha çok ne zaman ısıracağını bilemediğin kötü
bir diş gibi.
Ha ha.
Bunun sebebi, zihninin bir
kısmı, henüz kullanmadığın için hassas davranıyor.
Neye?
"Bioplazmik evren'e" Nasıl?
Bioplazmik evren.
Ve bu evrende, tüm insanlığın izleri, kelimeler,
olaylar kaydediliyor - Geçmiş ve gelecek
yaşam.
- Hmm.
Zaman zaman, zaman ötesi yaşam ile, fiziksel
yaşam arasında bazı bağlantılar kurarsın.
Kahinlerin gördüklerini görürsün.
Ama, bunlar benimle ilgili değil, di mi?
Yani, bana hiç böyle olmadı da.
Ve olmasını da
istemezdim.
Benimki hangisi?
Benimki savrulup
duruyor.
Hester!
Beni vurmayı kes.
Mmm.
Bu harika.
Bak ne diyeceğim, Küçük
birşey yapabiliriz.
Sadece kendimize.
Ne gibi?
Kocaman birer dondurma
kupu.
Vanilya ve çikolatalı
dondurma.
Hester.
Muzlar, Maraska
Kirazları, hindistan cevizi, üstüne çilek, ve tepeleme krem şanti.
Hayır.
Dur.
Ta-da!
Tanrım, sizi gidi.
Yakında, bu testleri
bitirdiğimde, öyle şişmanlayacağım ki, çıkarmak için beni yuvarlamanız
gerekecek.
İyi eğlenceler.
Teşekkürler.
Hadi, bunu hakettin.
Doğru.
Kim takar
- Ayrıca, neden öyle diyorsun ki?
Harika görünüyorsun.
Bundan sonra öyle
olmayacak.
Erkek arkadaşın var
mı?
Hayır, özel biri yok.
Ya senin?
Burada kıtlık var
herhalde.
Evet.
Paragon sadece iş.
Peki, erkek arkadaşın
var mı?
Evet bir erkek
arkadaşım var.
Nasıl biri?
Oldukça çekici.
Ayaklarımı yerden
kesiyor, parkta.
Parkta mı?
Evet, beni parkta tavladı.
Nasıl başardı bunu?
Mm O, yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
Ne tarz ama.
Sen ne diyorsun, işe
yaradı.
Doğrudur.
Ne iş yapar?
Ne mi?
O, o etrafta dolanır.
Nerede?
Oh her yerde.
Oh, şehre gelince partilere
gideriz.
İnsanları sever.
Beni dansa götürür, hediyeler
alır.
O, çok iyi giyinir, ve
iyi bir dansçıdır.
Öyle mi?
Tek sorun, elde
tutması zor biridir.
Evvet!
Saldır.
Şuna bak, ağzına
kadar dolu.
Mmm.
Ve ben senin
yaşlarındayken büyük bir hayalim vardı.
- Neydi?
- Fred Astaire olmak.
Oh, Tanrım.
Gördüğün gibi, çuvalladım.
Birkaç yıl dans dersleri
almıştım.
H-hıh.
- Evet.
Annemin ısrarıyla.
- Ha ha.
Görüyormusun, benim
başka türlü zarif olamayacağımı düşünmüş.
Ohh!
Ohh!
Uhh.
Ohh!
Aah!
Ohh.
Hayır, daha fazla dokunmayın
bana.
Lütfen, bana
dokunmayın.
Tanrım!
Ne oldu?
Yarın, Gillian'ı
olabildiğince zorlayacak, bazı geçek testler yapacağız.
Nelson, Gillian psikometrik
yetenek çalışmasına erkenden başlamalı, testin tüm ses ve görüntü kaydını
istiyorum.
Barod A.K.'de
çalışacak mı?
Hayır, hayır.
Bu kız sahte değil, O
gerçek.
Şimdi Aranızda kanaması olan var mı?
Yok.
Son 3 ayda herhangi
bir cerrahi operasyon geçiren?
I-ıh.
Ülseri olan?
Uh-uh.
Hester, Kristen, Lorraine,
aranızda aybaşı olan varsa, Gillian'ın testi sırasında etrafta olmanızı
istemiyorum.
Sen ciddi misin?
Çok ciddiyim.
Gillian'ın gücü aniden ortaya
çıkabiliyor.
Çok güçlü bir elektromanyetik alan yaratıyor.
Maruz kalan hemen herkeste kanamalar oluyor.
Kiminde küçük kanamalar.
Kiminde daha fazla.
Ne bu çocuk böyle, vampir
mi?
Burada çalışmaya
devam etmek istiyormusun?
O halde bu tür
komiklikler duymak istemiyorum.
Bunu nasıl
açıklıyorsun?
Bunu açıklayamıyoruz.
Şimdilik.
Gillian, Beni duyuyor
musun?
Jim, Evapil'in etki
göstermesi birkaç dakika alır.
Ellie, lütfen.
Gillian Merdivenlerde ne gördün?
Bir oğlan.
Robin.
Onu daha önce görmüş
müydün?
Evet.
Görmüştüm.
Gillian ve Robin telepati
ile iletişim kurmuş.
Eğer Robin yaşıyorsa ne
yapmalıyız onu düşün.
Onu evine
göndereceğim.
Jim Neden?
Gillian Bellaver'ın sorumluluğunu
almak istemiyorum.
Sanıyorum buna
- Ellie, bunu daha fazla konuşmak istemiyorum.
Geç oldu.
Ve ikimiz de aşırı
tepki verdik.
Bak, bir şeyi
anlamıyorum.
Bu bizim için harika
bir fırsat.
Robin'i sadece birkaç
gün elimizde tutabildik, ama sanıyorum Gillian gerçekten bizimle çalışmak
istiyor, ve o psişik araştırmalar için gördüğüm en iyi denek.
Ellie En geri kalmış türlerde de, dünya üzerindeki en ilkel kültürlerde de Robin
Sanza'nın doğum gününü kutlanırdı.
Ve o zamanlarda, onların sihirbazları, peygamberleri,
onların şifa dağıtıcıları olurdu.
Ancak bizim kültürümüzde onlara yer yok.
Çünkü onlar bizim kutsal kıldığımız herşeyden
daha güçlüler.
Ve asimile edilememiş kültürler yok olurlar.
Jim, Robin Sanza'ya gerçekten
ne oldu?
Merdivenlerden yukarı
koşar adım 2şer 3er tırmandı, ve pencereden dışarı kaydı.
Evet ama, neden
koşuyordu?
Bilmiyorum, Ellie.
Burada değildim.
Jim Neden bana gelmiyorsun?
Yani atıştırmaya birşeyler
- Hayır.
Ben, uh
- Bunu bitirmeliyim.
Sonra birkaç saat kanepede kestiririm.
Hm saat kaç?
benimki durmuş.
4'ü çeyrek geçiyor.
Ohh.
Kusura bakma.
Düşündüğümden de geç
olmuş.
Teşekkürler Ellie.
Peki İyi geceler, Jim.
Günaydın.
Ne istiyorsun?
Kolum acıyor.
Bitti.
Neden hala ağrıyor?
Beyin uzmanı sensin.
Söyle bana hepsi kafamda mı, Doktor?
Bu, ah basite indirgeme, ancak benim yapabileceğim birşey
yok.
Buraya bunun için gelmedim.
Bana Gillian
Bellaver'den bahset.
Benimkiler daima
burada neler olduğunu bilirler, sen, benim istihbaratımı yavaşlatsan bile.
Bu kız, başka bir Robin
Sanza mı olacak?
Hayır.
Öyle mi?
Hmm.
Zavallı Peter.
Artık Robin'in
önemsemediğini bilmeli.
Babasının ölmüş olup
olmamasını önemsemediğini.
Ne yaptınız bu çocuğa
siz böyle?
Oh, ona bir prens
gibi davranılıyor.
O.
Kraliyetten biri gibi.
Özel.
Çinlilerde yok.
Sovyetlerde de yok.
Dünyada Robin
Sanza gibisi yok
Bu kız ortaya
çıkana kadar.
İhtiyaçlarını
nasıl karşılayacaksınız, hiç düşündünüz mü?
İhtiyaçları mı?
Robin'in neye
ihtiyacı olduğunu sen anlamazsın.
Biz anlıyoruz.
Bu gün şu kızı test
ettiniz mi?
O Testleri başaramadı.
Hataymış.
Evine gönderdim.
Böyleleriyle harcayacak
vaktim
- Bunu bana yapma, Doktor.
Sakın bana yalan söylemeye
kalkma.
Tanrı aşkına, o sadece
bir çocuk.
Birşey bildiği yok.
Yaptıklarını kontrol edemiyor.
Robin de ilk
geldiğinde birşey bilmiyordu, ham bir yetenekti.
Doktor, onu bir de
şimdi görmenizi isterim.
Aman tanrım.
Kendini toparlamanı istiyorum.
Sorumluluklarını hatırla.
Bu kız benim için
önemli.
Güvenliği
arttırıyorum.
Neden?
Peter'ı tanıyorsam,
sizin güvenliğinizi çoktan aşmıştır.
Muhtemelen Gillian
Bellaver'ın elimde olduğunu da biliyordur.
Kim yardım ediyor
bilmiyorum, ama bulacağım.
Oh Sorun yok.
Şunu dene.
Evet, evet.
Kristen, Dr. McKeever
nerede?
Aşağıda, aletlerin
orada, yeni test cihazlarını deniyor.
Ne zaman döner?
Akşam yemeğinden önce
dönmeyeceğini söyledi.
Gillian nerede?
Kahvaltı yapıyor.
Oh.
Kendime bir fincan kahve
alayım.
Sinek.
Günaydın, Gillian.
Çok yemiyorsun.
Çok aç değilim.
Dün olanları duydunuz
mu?
Dr. McKeever'ın eli kanamaya
başladı.
Evet, bunu duydum.
Peki, ne yapacaksınız?
Yani bunun için
buradayım, değil mi?
Yani kimse bana yardım edemez mi?
Gillian, birlikte çalışmamız
gerek.
Gillian Dün gece neler konuştuk hatırlıyor musun?
Dün gece?
Siz burada mıydınız, Dr.
Lindstrom?
Evet Dr. McKeever'laydın, ve seni üzen bazı görüntüler
gördün.
Bir süreliğine
kötüleştin.
Sana sakinleşmen için
birşeyler verdik, ve senin bilinçli olarak seni üzen olayları unuttuğun yönünde
bir tez ileri sürmüştüm.
Ve bu benim
düşündüğümden de etkiliymiş.
Robin Sanza hakkında
hiçbirşey hatırlamıyorsun, öyle mi?
Hayır, Robin Sanza kim?
Senin yaşlarında bir
oğlan Senin gibi güçleri var.
Benim gibi mi?
Nerede şimdi?
Onunla
konuşabileceğimi mi düşünüyorsun?
Onu tanıyor musun?
Öyle hissediyorum.
Onun hakkında bana ne
söyleyebilirsin?
O
- Çok net değil, o
- Sanki rüyada gibi henüz
uyanmamış.
ilaç almış gibi.
Yeter!
Sakin ol, Robin.
Gevşe.
İyi olacak.
Gillian, neredesin?
Şu ışığı onun üzerinden
çekin.
Son P.K parametrik rezonansının manyetik alanında bozulmalar var, frekans 5
devir.
Magnetometre kontrolü
yapalım.
Kızılötesi alan
tarama sistemi hazır.
Bu kez, alanın
potansiyel 3-boyutlu görüntüsü istiyoruz.
Elektrostatik alanda hafif
bir dalgalanma var.
"P" ve
"T" dalgaları aralığı değişiyor, kalp atımları düzensizleşiyor.
Elektrolograf
sonuçlarını alabilirmiyim lütfen.
Nabız : 66.
Basınç : 114 / 92.
Nabız : 67, sabit.
Basınç : 115 / 94.
Robin, bir film göstereceğiz.
Sana zarar verecek birşey
yok, izlemeye devam etmen gerek Tamam mı?
Nabız : 73,
yükseliyor.
Basınç : 115 / 94.
Magnetometre 640'da
sabit.
Nabız : 78.
Basınç : 129 / 101.
Hayır, izlemeye devam
et.
İzlemeye devam et.
Elektrostatik alanda hafif
bir dalgalanma var.
Vücut ısısı : 89.
59 Nabız : 65, sabit Robin,
lütfen, izlemeye devam et.
Hayır!
Hayır!
Robin, lütfen, tanrı
aşkına, ekrana bak.
- Gillian.
- Hafif artış Gillian!
Robin şimdi nerede, Gillian?
Aah!
Aah!
Babam!
Babamın peşindeler!
Baba!
Hayııır!
Ah Ah Oh Ah Hester!
Aman Tanrım!
Aman Tanrım, dinle Annemle konuşmam gerek.
Annemi arayabilir
miyim
- Bir süre sonra annenle konuşabilirsin, ancak ciddi bir şok
yaşadın ve dinlenmelisin.
İşte.
Ne
- Nedir bu?
Sakinleştirici.
Aspirin gibi.
Aspirin alırsın, değil
mi?
Suyu al.
Bol su iç.
İşte, uslu kız.
- Dr. McKeever'ı görmeliyim.
- Tabi.
Ellen'a ne olduğunu bilmem
gerek.
Birazdan burada olurlar.
Sadece
- Ben seninle kalacağım.
Sadece uzan ve
sakinleş.
Hayır, buradan
çıkmalıyım.
Eve gitmem gerek.
Geçti, Gillian.
Hepsi geçti.
Sana iyi bakacağız.
Artık endişelenme.
Ellen'ın filmleri olumlu.
Bilinci yerine
geliyor.
Beyninde bir tür iç
kanama olmalı.
"O bir
hata" , Onu eve göndermelisiniz demek.
Sizden alabileceğim
işbirliği bu mu, Doktor?
Yarın Gillian
Bellaver'ı P.S.I. binasında görmek istiyorum.
Annesine bildirmeli miyiz?
Varlıklı.
Güçlü dostları var.
Gillian'ın ayrılması
- Peter, bu imkansız.
O kızı oradan asla çıkaramam.
İşi batırırım.
Paragon'dan çıkmak oraya
girmekten daha kolay.
Gillian'a ne söyleyeceğim?
Ne istersen söyle.
Robin'e ne
yaptıklarını anlat.
Aynını ona da yapacaklarını.
Dinlemek istemezse
- Bak, fazla zamanım yok.
O kız beni Robin'e
götürebilir.
Son gördüğümde ilaç
verilmişti
- Herşey yarına ayarlandı.
Yarın mı?
Yardımın gerek, lütfen.
İyi misin, Robin?
Yaptığının akıllıca olmadığını
biliyorsun, değil mi?
Çok daha kötü yaralanabilirdin.
Neden o yöne kaçıyordun?
Yani pencereyi
kullanman gerekmezdi.
Kapı dururken.
Tabi, kapıdan çıkıp
gitmeme izin verirlerdi
Neden bana gelmedin?
Sen de onlardansın çünkü.
Sadece buradan gitmek
istiyorum.
Buradan nefret
ediyorum Bu doktorlardan ve testlerden.
Beni deli ediyor.
Uyuyamıyorum bile.
Benden de uzaklaşmak
istiyorsun, öyle mi?
Umurunda mı?
Hem de çok.
Robin'e ne oldu?
Artık bana güvenmiyor
mu?
B-Bilmiyorum.
Ama buradan gitmek
istiyorsun öyle değil mi?
Evet.
Peki o zaman, birlikte
gidelim.
Nereye?
Gillian!
Chicago'nun
kuzeyinde, Lakeview'da, kır evim var.
Gillian?
Ne istersen yapabilirsin.
Kimseyi görmek zorunda
değilsin.
Kimseyle konuşmak zorunda
değilsin Benimle bile.
Gerçekten mi?
Evet, gerçekten.
Bunu istermisin?
Tabi.
Gillian?
Gillian?
Merhaba, Hester.
Heryerde seni
arıyordum.
Bu oda, buradayken Robin'indi.
Evet öyle.
Çok büyük bir sorunu
var.
Şu insanlar, ona
yardım etmeliler.
Kimler?
Robin'in yanındakiler Ama onu yalnız bırakıyorlar.
Yani, sanki
oradakiler onu bilerek incitmeye çalışıyorlar.
Hester
- Sakın!
Bekle, bekle.
Buraya gel.
Tamam Tamam.
Bana birşey olmadı.
Robin nerede biliyor
musun?
Evet, biliyorum.
Onu görmek ister
misin?
Onu görmem gerek.
Sanırım bunu yapabiliriz.
Nasıl?
Dr. McKeever, bunları seni mutlu ve zararsız tutmak için vermem gerektiğini söyledi.
Ne demek istediğimi anladın
mı?
Hayır.
Nedir
- Şimdi bunları alır gibi yap, çünkü seni yarın buradan çıkarmam
gerek.
Yoksa başını büyük derde
sokacaksın.
Neden bahsediyorsun
sen?
Neler oluyor?
Oh, tatlım Sana gereğinden çok şey söyledim.
İçecek birşey istermisin?
Yorgun görünüyorsun.
Yorgunum.
Harika çocuk nasıl?
Babasının ölümüyle
ilgili şu filimler inanılmaz bir duygusal güç yaratıyor.
Adeta bir atom reaktörüyle
yarışıyor veya bir atom bombasıyla.
Sakinleştirmek için ne
veriyorsunuz?
Her gün 3,000
milligram phenobarbital, ve 1,000 milligram prolixin alıyor
- Ne diyorsunuz?
Bunlar onu öldürmeye
yeter.
Artık ilaçlar ona fazla
etki etmiyor.
Uzun zamandır onu
zorluyoruz.
Tamamen dengesi
bozuldu.
Tahammül sınırlarını aşıyor.
Tehlikeli olabilir.
Neyi kanıtlamaya çalışıyor?
Zihinsel olarak
Robin, her tür makine ile mükemmel şekilde psikotronik bağ kurabiliyor, tabi
doğal olarak aynı şeyi şimdi kendi bedeninde denemek istiyor.
Ancak fiziksel olarak
çok yeterli durumda, ve başarısız olunca, buna dayanamıyor.
Yatakta nasıl?
Robin beni mutlu etmek
istiyor.
Önemli olan bu, değil
mi?
Dinlenmesi gerek.
En azından bir ay
test yapılmadan.
Üzgünüm.
Aşırı baskı altında.
Sadece ikimiz için bir
kaçma planı yaptık.
Hayır, bir kez onu kaybediyorduk,
Susan.
Söz verdim, kaçacağımıza
dair söz verdim.
Pekala.
Onu şehre götür, etrafı
gezdir ama 24 saat içinde geri getir.
Demek buradasın.
Bunlar kim?
Enstitüden
arkadaşlarım.
Sonrası için plan mı
yapıyordunuz?
Hayır, Robin.
Ben seninleyim.
Hatırladın mı?
İlk hanginiz yapacaktınız?
Robin, buraya gel.
Hadi.
Uzak dur benden.
Robin, lütfen.
- Aah!
- Aah!
Oh, Tanrım!
Merkez 2, Burası
Merkez 1.
Hiç kahven kaldı mı?
Olumlu, Merkez 1.
Bir fincan kadar soğuk
kahvem var.
Karşılığında ne
vereceksin?
Merkez 2, Hershey
bar'da bir karşılık buluruz.
Merkez 1, Anlaşıldı.
Bademli mi, bademsiz
mi?
Pekala, Ahmak 1 ve
Ahmak 2, frekansı meşgul etmeyin.
Dr. McKeever hala dönmedi mi?
Oh, korkarım hayır, Hester.
Hala hastanede
Ellen'la birlikte.
Nasıl yardım
edebilirim?
Dr. McKeever bu sabah Gillian için ilaç vermişti, ancak
tamamen unutmuşuz.
Non-barbiturat'ları kullanmada
çok hassas.
Sanırım eczaneye
insem iyi olur.
Güzel.
Hey bunlar postalanacak değil mi?
Evet, neden?
Senin için aşağı, postaneye
bırakırım.
Oh.
Bu harika olur.
Oh, Bunu unutmayacağım,
Hester.
Bunlar da içeri
- Damgalanmış olanlar
- Ve, ah, bunlar da.
Hoops.
Atlı posta geliyor!
Oh, merhaba, uzağa
mı gidiyorsun?
Oh, hayır.
sadece
- eczaneye gitmem gerek.
Ve postaneye.
Yapacak çok şeyim
var, Gün yetmeyecek.
Oh, Ne aptalım.
Kart olmadan gidemem.
Kapının kartı Nerede bu kart?
Kafam çok dağınık.
Gillian nasıl?
Oldukça iyi.
Güzel.
- Gillian?
- Ha?
Biraz domuz eti,
salata ve domatesli sandviçe ne dersin?
Peki.
İyi kız.
Oh, kahretsin!
Ha ha!
Oh, sana yardım edeyim.
Zahmet etme, zahmet
etme.
Zahmet olur mu.
Ben hallederim, tamam.
Oh, tanrı aşkına, hadisene.
Oh, ben alırım, Gillian.
Bunlar da var, Hester.
Unh!
Onu öldürdüm.
Ona ilk merhaba
dediğim zamanı hatırlıyorum.
Yardım etmesini istemiştim.
Benim için herşeyi
yapardı.
Hey, biraz uyusan iyi
olur.
Durma.
Konuşmaya devam et.
Gözlerimi kapatmaya korkuyorum,
kapatınca göreceklerimden.
Bir yudum al.
İstemiyorum.
Al bir yudum, daha
iyi hissedersin.
Bu diş ağrısı için dünyadaki
en iyi şeydir.
Bana Robin'den bahset.
Hmm.
Sen söyle.
Ben sadece bazen ona neler olduğunu biliyorum, ne düşünüyor, ne hissediyor.
Ben bir alıcı gibiyim, Ve Robin bana resimler
gönderiyor.
Yüce İsa, bu
inanılmaz.
İkizler gibi.
O yakışıklı çocuktur.
Bilirsin, sen de
Robin'in hoşlanacağı türden bir kızsın.
Onu ben büyüttüm.
Annesi onun doğumunda
öldü.
Neden tekrar evlenmedin?
Hiç kimse olmadı.
Hester?
Evet Hester.
Oh, hayır Hey Hey,
Robin'i en son ne zaman gördün?
Oh, yaklaşık 11 ay
oldu.
Çok hızlı gelişiyor.
Bilirsin, ben iyi bir
atletimdir, ama o benden de iyi.
En son klüpte,
havuzda 10 tur yarışmıştık, beni geçmişti ama, ben kazandım demiştim.
"Hayır"
dedi, "sen kazanmadın" be "kazandım" demiştim.
"Hayır,
kazanmadın" dedi, havuza atladı, oradan bana, "Madem öyle, tekrar
deneyelim, bu kez 20 tur" dedi.
Ben
- çok bitkindim, sudan zorlukla çıktım.
"Peki, peki, sen
kazandın.
" Ha ha ha!
Söylesene, Gillian O nasıl?
O iyi.
İyi Peki.
Hepimiz iyi olacağız.
Sana söz.
Peter!
Durun!
Lütfen, ineyim!
Burada inmeliyim!
Oh!
Peter!
Ne yaptığını sanıyorsun
sen?
Beni terkediyorsun!
Bak, beni burada
bırak.
Uzak dur.
O benim oğlum.
Bu benim savaşım.
Tanrım, artık kime güveneceğimi
bilemiyorum!
Bak, bu otobüs seni Seattle'a
götürecek.
Sürücüye ödeme
yaptım, güvende olacaksın.
Beni bırakamazsın!
Oh!
Bin şu otobüse ve
orada kal!
Peter seni ona götürebilirim.
Peter, daha önce yalan
söyledim.
Robin iyi değil, bize
ihtiyacı var.
Bak bu çok tehlikeli.
Etrafımdaki insanlar öldürülüyor.
Lanet olsun, benim etrafımdaki
insanlar da yaralanıyor!
Her tarafları
kanıyor!
Robin bana yardım
edebilir!
Lütfen Oh, Tanrım!
Bunu neden yaptın?
İçki kokmandan hoşlanmadığımı
biliyorsun, değil mi?
Beni bir süre yalnız bırakır
mısın lütfen, Robin?
Seni beklemekten yoruldum.
Daha ne kadar sürecek?
Banyoya ve biraz yalnız
kalmaya ihtiyacım var.
Çok uzadı artık bu!
Herşey yolunda mı, Dr.
Charles?
Evet, herşey yolunda.
Geldikleri zaman onları
ah merdivenlerde bir süre bekletebilir misin?
Onunla birkaç dakika yalnız
kalmam gerek, tamam mı?
Sana seslenirim, teşekkürler.
Robin?
Özür dilerim.
Üstümdeki baskıyı anlamaya
çalış.
Senin için çok endişe
ediyorum.
Özür dileme.
Öyle davranmak istememiştim.
Ben böyleyim.
Artık iyiyim.
İyiyim.
Güzel.
Açlıktan ölüyorum, birşeyler
yemek ister misin?
Tabi.
Bunlar harika görünüyorlar.
Düşünüyorum da Robin,
belki birkaç günlüğüne uzaklaşsak, gölden ileri tekneyle açılabiliriz mesela.
Ne dersin?
Neden yaptın bunu?
artık kimse içeri
giremez.
Neler oluyor, Robin?
Sen neler olduğunu biliyorsun.
Hayır bilmiyorum, nedir?
Kahrolası şu kız.
Hangi kız?
Şu benim gibi olan.
Ne demek senin gibi?
Burada olduğunu bilmediğimi
mi sanıyorsun?
Dışarıda biryerde.
Öyle bir kız yok.
Bu bir yalan!
Hayır değil, Robin.
Benim yapabildiğim
herşeyi yapabiliyor değil mi?
Ve sen beni unutmayacaksın,
ha!
Ne demeye
çalışıyorsun, Robin?
Kurul geliyor.
Evet, bunu biliyorsun.
Sen olacaksın Ben varım
ve Dr. Ives ve Childress.
Ve o kızla 5 ediyor.
Hayır, sedece
dördümüz Robin.
Göreceksin masa 4 kişilik
hazırlandı.
Doğru Tabi ben olmayacağım.
Ben ölmüş olacağım.
Sen beni zehirleyince
o kız benim yerimi alacak!
Oh!
Ne oldu, Susie?
Oh, Tanrım!
- Oh, Tanrım!
- Ne oldu?
Hatırladın mı?
Sana seni incitmek
için dokunmayacağımı söylemiştim.
Robin, lütfen dur!
- Kes şunu!
- Seni incitiyorum!
Çünkü artık seni sevmiyorum!
- Aah!
- Senden sıkıldım!
Onu öldüreceksin!
Yapma!
Gillian: Dur O Onu Öldürecek
Hayır Unh Oh Susie,
kalk.
Kalk dedim.
Robin, Tanrım, dur.
Seni kaldırabilirim.
Unh Dön.
Yukarı.
Robin Yukarı.
Oh, Tanrım Robin Yukarı.
Oh Rob lütfen Ohh
Oh, Tanrım Dön.
Tekrar.
Daha hızlı.
Daha hızlı.
Daha hızlı!
Daha hızlı!
Daha hızlı!
Dön!
Tekrar!
Ha ha!
Dön!
Daha hızlı!
Hadi şuraya.
İşte, elini ver.
Oh, Yüce İsa!
Merhaba, dostum.
Şöyle bir uğrayıp merhaba
diyeyim dedim.
Uzun zaman oldu, ha?
İyi görünüyorsun.
Ha ha ha!
Ah, çok kötü, Peter.
Neredeyse
başarıyordun.
Oğlum nerede?
Neden vazgeçmiyorsun?
Seni anası
- Oh, kahretsin!
Hayır!
- Hayır!
- Hey!
Hayır!
Pekala, Peter.
Oğlunu görmek istiyordun.
Git ve al onu.
Robin?
Beni duyabiliyor
musun?
Robin?
Lütfen cevap ver.
Tanrım.
Robin!
Nerede o?
Sana ne yaptılar böyle?
Oğlum?
Biliyorum sana öldüğümü
söylediler.
Yollarından çekilmemi
istediler.
Asla vazgeçmedim.
Sürekli seni aradım.
Hadi, Robin Hey Senin
ihtiyarı tanımadın mı?
Aah!
Peter!
Hayır!
Tutun, Robin.
Diğer elinle tırman.
Hadi.
Ceketimden tırman.
Üzerimden tırman.
İşte böyle, hadi.
Yapabilirsin.
İşte böyle.
İşte böyle.
Aah!
Hayır!
Oh, Tanrım!
Robin!
Aah!
Pekala.
Alın bunları buradan.
Gözüm görmesin.
Günaydın.
Kahve yaptım.
Biraz ister misin?
Hayır mı?
Ateşte ısındı.
İyi uyudun mu?
İyi miydi?
Bir çok gece
buradaydım.
Sanırım
hatırlamıyorsun.
Ateşe yaklaş biraz.
Son birkaç günde neler
yaşadığını biliyorum.
Bu kadar bitkin olmanı
anlıyorum.
Bir gecelik uykudan
fazlasına ihtiyacın olacak.
Ne hissediyorum, Peter
arkadaşımdı.
Belki de en iyi arkadaşımdı.
Ama bunu yapmalıydım.
Olanları gördün.
Peter Robin'i kurtarabilirdi.
Oysa, onu bıraktı.
Bilerek kendi oğlunu
öldürdü.
Umarım beni
acımasızca yargılamazsın.
Yaptıklarıma doğru yada
yanlış diyemem.
Tek bildiğim, oynadım ve bu oldu.
Robin gitti.
Peter gitti.
Ve şu an önemli olan
sadece sensin.
Biliyorum bu acı
veriyor.
Ölmek isteyecek kadar
acı veriyor, ama hayatta kalmalısın.
Sen sağlıklı, güçlü, genç
bir kızsın, ve sen ayakta kalmalısın.
Bu olayların hepsini geride
bırakacaksın.
Yardımımı kabul
edersen eminim bu daha kolay olacaktır.
Hakkımda duyduğun
olumsuz şeylerin hiçbiri gerçek değil.
Ben kötü biri değilim.
Senden tek istediğim bana
güvenmen.
Zaman acılarını dindirecek.
İşte açık gerçek bu.
Ağlamak iyidir.
Ağlamaktan korkma.
Ağlamak şu an
ihtiyacımız olan tek şey.
Senin için iyi bir baba
olacağım, Gillian.
Buna inanabilirsin.
Gillian!
Gillian!
Neredesin?
Neredesin?
Buraya gel!
Buraya gel!
Tanrım!
Cehenneme git.
Oh, Tanrım!
Oh, hayır!
Aah!
Aah!
Aah!
Aah!
Aah!
Aah!
Aah!
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar