Print Friendly and PDF

İllüzyonun İçinde Yaşamak

 


Oyun dünyası…onların hayatları oyun ve eğlence idi. Bu daha ileri gitti gerçekleri de oyun içinde kayboldu. Neyin gerçek ve neyin oyun olduğunu unuttular. Hayallerinde tanrıyı oynadılar. Ancak Parzival'in yaptığı gibi

“Sanal dünya OASIS'i salı ve perşembe günleri kapattık…Garip bir hamle gibi geldiğinin farkındayım ama   insanlar gerçek dünyada daha fazla zaman geçirmeli.

 Çünkü Halliday'in de dediği gibi.

 Gerçek dünya   gerçek olan   tek şeydir.

Şurası bir gerçek gelecek sanal ile paylaşılmış bir hayata doğru gidiyor…

Başlat (2018) Ready Player One

140 dk

 Yönetmen:Steven Spielberg

Senaryo:Zak Penn, Ernest Cline

Ülke:ABD 

Tür: Aksiyon, Macera, Bilim-Kurgu

 Vizyon Tarihi:

30 Mart 2018 (Türkiye)

Dil:İngilizce

 Nam-ı Diğer:Jogador Nº 1

 Oyuncular:

    Tye   Sheridan

    Olivia    Cooke

    Ben   Mendelsohn

    Lena   Waithe

    T.J. Miller

Özet

Film; enerji krizi yaşamakta olan karanlık bir gelecekte, insanların kendini sanal gerçekliğe verdiği bir ortamda geçiyor.

Wade gerçek dünyanın zorluklarından ve sıkıcılığından kaçmak için sanal dünyada geçen 1970 ve 80'ler Amerikan pop kültürü üzerine kurulu bir define avı oyunu olan Oasis'in ütopik evreninde zaman geçirmektedir. Ancak Oasis'in kurucusu olan milyoner hayatını kaybettiğinde geride bir servet bırakmıştır ve servetini sanal dünya üzerinde kurduğu bir hazine avıyla kazanan oyuncuya vadetmektedir. Wade de dünyanın birçok yerindeki oyuncular gibi hazine avına katılır. Ancak bu macera eğlenceli olmaktan çok uzak olacaktır. Zira şirket hissedarları ve paragöz oyuncular hazineye herkesten önce ulaşabilmek için diğer yarışmacıları safdışı bırakmak için her şeyi yapmaya hazırdır

Altyazı

YIĞINLAR X!

 ile gerçeklikte bile hisset.

 Hissetmeden kazanmak yok.

 Pizza geldi!

 - Merhaba, Wade.

 - Merhaba, Bayan Gilmore.

 Ne oldu?

 Hayat istediğin gibi gitmiyor mu?

 2027 yılında doğdum ben.

 Mısır kıtlığından, Bandwidth ayaklanmalarından   insanlar sorunları çözmeyi bırakıp onlarla yaşamaya başladıktan sonra.

 Annem babam, o zamanlardan kurtulamadılar.

 Ben de burada Alice Teyzemle Columbus, Ohio'da yaşıyorum.

 2045'te, Columbus dünyanın en hızlı büyüyen şehri.

 Burası, Halliday ve Morrow'un, Gregarious Oyunlarını başlattığı yer.

 Bugünlerde, gerçek dünya sevimsiz bir yer.

 Herkes ondan uzaklaşmanın bir yolunu arıyor.

 Halliday bu yüzden bizim için bir kahraman gibidir.

 Hiçbir yere gitmeden bir yerlere gidebileceğimizi gösterdi.

 Her yöne hareket edebilen, kuadrofonik, basınca duyarlı   bir koşu bandının üzerindeyken varış noktasına ihtiyacımız yok.

 James Halliday geleceği gördü.

 Sonra ise onu inşa etti.

 Bize gidecek bir yer verdi.

 O yerin adı   OASIS.

 MINECRAFT DÜNYASI Burası OASIS.

 Gerçekliğin hayal gücümüzle sınırlı kaldığı bir yer.

 İstediğimizi yapabiliriz.

 İstediğimiz yere gidebiliriz.

 Tatil gezegeni gibi.

 Hawaii'de !

 5 metrelik dev dalgalarda sörf yapabiliriz.

 Piramitlerde kayak yapabiliriz.

 Batman ile Everest Dağı'na tırmanabiliriz.

 Şuraya bakın mesela.

 Gezegen boyutunda bir kumarhane.

 Paramızı kaybedebilir, evlenebilir veya boşanabiliriz.

 Hatta oraya da gidebiliriz.

 LUDUS DÜNYASI İnsanlar OASIS'e yapabilecekleri şeyler için gelir.

 Fakat olabilecekleri onca şey için kalırlar.

 Uzun, güzel, korkutucu, farklı cinsiyet   farklı tür, film karakteri, çizgi film karakteri.

 Ne istersek.

 Evet, bu benim.

 Benim avatarım yani.

 Değiştirene kadar tabii.

 Yemek, uyku ve tuvalet ihtiyaçları dışında   insanlar yapmak istediği her şeyi OASIS'te yapar.

 Herkes de burada olduğu için   birbirimizle burada tanışıp arkadaş oluyoruz.

 Aech'i bul.

 Aech bulunuyor.

 Aech bulundu.

 !

 

2.

 Bölge, Kıyamet Gezegeni.

 Kıyamet Gezegeni.

 OASIS'in en tehlikeli yeri.

 Coin toplamak için ise oldukça iyi bir yer.

 Aech'in orada olacağını tahmin etmiştim.

 Aech, OASIS'teki en iyi arkadaşım.

 En iyi arkadaşım, evet.

 Her ne kadar gerçek dünyada hiç tanışmamış olsak da.

 - N'aber Aech?

 - Merhaba Z!

 Yeni yarış 20 dakika sonra.

 Sonrakine kalamam.

 - Ne yapıyorsun?

 - Puanımı arttırıyorum, kanka.

 - Daito mı o?

 - Daito ve Sho.

 - Özel silah avı mı bu?

 - Evet, Gregarious !

 

20.”

İki dakikalığına istediğiniz dev robota dönüşün.”

 Çok iyiymiş!

 Özel silahlar  Bunlar işin cazibesiydi.

 Halliday, OASIS'i, yetenekli olan herkesin kazanabileceği   özel güçlü nesnelerle doldurmuştu.

 Ölümüne karşılaşmalar ve özel silah avları, coin toplamaya birebirler.

 Ama zırh seviyesine göre tehlike de içeriyorlar.

 Herkes aynı seviyede başlar.

 Ama ne kadar çok coinimiz olursa   o kadar çok seviyemiz artar.

 Öldürülürsek, avatarımız tekrar canlanabilir tabii   ama bütün her şeyimizi kaybederiz.

 Emek verdiğimiz her şeyi.

 Bütün paramızı  Bütün kıyafetlerimizi  Bütün silahlarımızı  İnsanlar bütün zamanlarını OASIS'te harcadıkları için   bütün her şeyini kaybetmek   kendini kaybetmek demektir.

 Aech, yarışın başlamasına !

 

0 dakika var.

 Tamam anne, geliyorum.

 OASIS, James Halliday'in en büyük buluşuydu.

 O ve ortağı Ogden Morrow   OASIS'in ilk sürümünü 2025'te yayınladılar.

 Anında patlama yaratmıştı.

 İkisini ise oldukça zengin biri yaptı.

 Ama Morrow, birkaç yıl sonra kenara çekildi.

 Halliday ise, dünyanın en büyük şirketinin sahibi olmakla kalmadı.

 Tanrı gibi olmuştu.

 İnsanlar bayılıyordu ona.

 Buluşuna taptıkları kadar ona da tapındılar.

 Konuşmayı bırakıp göstersek daha iyi olacak bence.

 Koltuklarınızın altına bakarsanız hiçbir şey bulamayacaksınız.

 Ama şimdi birer tane getirecekler.

 Sonra 7 Ocak 2040'ta   öldü.

 Arkasında bıraktığı ise   her şeyi değiştirdi.

 Merhaba.

 Ben James Halliday.

 Bunu izliyorsanız ölmüşüm demektir.

 Ölmeden önce   Sürpriz Yumurta dediğimiz şeyi yarattım.

 Bulana özel güçler veren   oyun içinde gizli bir nesne.

 OASIS'te bir yerde sakladığım yumurtayı bulan ilk kişi   hisselerimi ve Gregarious Oyunlarını devralıp   şu anki değeri, yarım milyon dolardan fazla olan servete  Yarım trilyon dolarlık servete sahip olacak.

 OASIS'in bütün kontrolü ise kendisine geçecek.

 Avatarım Bilge Anorak olarak   üç anahtar yaptım.

 Üç gizli görev, layık olanı belirleyecek   verecek üç gizli anahtarı üç sihirli kapıya gidecek.

 Bu görevleri geçebilecek yeteneğe sahip kişi   ulaşacak öyle bir yere onu ödülün beklediği.

 Gidin hadi, anahtarlar.

 Anahtarlar, öyle herhangi bir taşın altında falan değil.

 Görünmezler de diyebiliriz.

 Bir labirentin merkezinde karanlık bir odada gizli.

 Tam olarak burada bir yerlerde.

 Halliday'in Sürpriz Yumurtası için av başlasın!

 <b>Çeviri: hasangdr & x@nder Görev, üç anahtarı da bulmak.

 Ama beş yıldır kimse bir anahtar bile bulamadı.

 Büyük skorbord ise hâlâ boş.

 Eski avcılardan biri ilk ipucunu çözüp birinci görevi buldu.

 Sonra ise bu geçitler ortaya çıktı.

 İlk anahtara giden görev, Halliday'in tasarladığı bir araba yarışı.

 O kadar zor ki kimse bitiremedi.

 Hâlâ geçmeye çalışanlar ise Avcılar.

 Diğer bir deyişle yumurta avcıları.

 Ben, Sho, Daito ve en iyi arkadaşım Aech gibi.

 Tabii bir de, Altılılar.

 Altılılar, IOI için çalışırlar.

 Yenilikçi Online Endüstrileri.

 En büyüğü olmak isteyen dünyanın ikinci büyük şirketi.

 Bu yüzden yarışmayı kazanmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

 Kemer tak!

 Arabaya bin!

 Onlara şirketin kuralı gereği Altılılar diyoruz.

 İsimleri yok, sadece numara var.

 Halliday'in alimlerinden oluşan bir destek ekipleri bulunuyor.

 Benim gibi bütün zamanlarını, Halliday'in meraklısı olduğu   popüler kültüre çalışmakla geçirip   yarışmayı çözecek ipuçlarını bulmaya çalışıyorlar.

 Aslında tek yaptıkları IOI'ın başkanının emirlerine uymak.

 Adı Nolan Sorrento olan malın biri.

 - Benden önce nasıl geldin?

 - Gelirken berbere uğramadım ben.

 - Merhaba Z!

 - Nasılsın Aech?

 - Sana yer ayırdım.

 - Sağ ol, kanka.

 Arkaya gitmem gerek benim.

 Patlayan arabalardan düşen coinleri toplamak için mi?

 - Ne kadar da yazık.

 - Yakıtım az.

 Something About Mary kılıklı saça verecek paran var ama.

 Anahtara ilk giden!

 Yumurtaya ilk gider!

 Aech, görüyor musun?

 Evet, gördüm.

 Akira'daki Kaneda'nın motoru.

 Standart kare hızından fazlası için lisansı var.

 Hayır, motoru demiyorum.

 Boş ver motoru.

 Kız!

 Bence o Art3mis!

 Altılıları sıfırlayan meşhur Art3mis mi?

 Bütün nasıl yapılır videolarını, Twitch yayınlarını izledim.

 Bu o.

 Yüzde yüz o.

 Bas gaza!

 Geç şunu!

 BİTİŞ ÇİZGİSİ Az kaldı!

 Boku yiyordum!

 Başaramayacak.

 Dur!

 Yavaşla!

 Bu motoru seviyordum be!

 Aech diye bir arkadaşım var.

 Senin için tamir edebilir.

 Benim dükkan burası.

 Hiçbir şeye dokunma.

 Demir Dev'i nereden buldun?

 Bulmak mı?

 Ben yapıyorum onu, ayrıca müşteri malı olur.

 Aynen.

 Aech piyasanın en iyi tasarımcısı.

 OASIS'in her tarafından insanlar ona büyük cionler öder.

 Şuna bak bir de.

 Ağır ol, Z.

 - Galactica, tabii ki de.

 - Bunlar benim oyuncaklarım.

 Aliens'taki Sulaco.

 Oğlum, niye benim eşyamla hava atıyorsun?

 Silent Running'ten Valley Forge.

 Harkonnen'ın nakliye gemisi nerede?

 Manyak bir şey o.

 Uzayı öyle büküyor ki.

 - Incipio'dan Archaide'a tam  - Parmaklara dikkat!

 Kusuruna bakma sen.

 Güzel kızların yanında sapıtıyor.

 !

 

0 dakikada tamir ederim.

 Aynen.

 Çok iyi birisidir.

 Sen ve Demir Sırt klansınız sanırım.

 Aech ile mi?

 Hayır.

 İyi biri, evet.

 Ama klan olmam ben.

 Çünkü sen Parzival'sın.

 Kutsal kaseyi tek başına bulan şövalye.

 Peki ya sen, Art3mis?

 Av tanrıçası.

 Klanlar seni aralarına katmak için can atıyor olmalılar.

 - En sevdiği FPS?

 - Anlamadım.

 James Halliday'ın en sevdiği FPS.

 - Nedir?

 - GoldenEye.

 - Ne olarak oynardı?

 - Oddjob.

 Test mi yapıyorsun?

 En sevdiği oyun modu?

 En sevdiği mod, yumruk yumruğa.

 Silahsız yani.

 - Ne demek biliyorum.

 Yarış oyunu?

 - Turbo.

 En sevdiği yemeği ise sucuklu börek.

 En sevdiği restoran Chuck E.

 Cheese's.

 En sevdiği şarkı Buggles'tan "Video Killed the Radio Star.”

 En sevdiği klip "Take on Me.”

 En sevdiği replik ise Superman'in.

 Bazı insanlar Savaş ve Barış'ı okuyup basit bir macera kitabı olduğunu sanar.

 Kimileri ise sakız kutusunun içindekiler kısmını okuyup   evrenin sırlarını keşfettiğini sanar.

 Lex Luthor.

 Güzel!

 Sen kazansaydın ne yapardın?

 Bütün yarışmayı diyorum.

 Gerçek dünyada binlerce planım var.

 Büyük bir malikaneye taşınırdım.

 Bir sürü kıyak şey alırdım.

 Bir daha fakir olmazdım.

 Yarışı niye tamamlamadığını anladım şimdi.

 Kong yüzünden tamamlamadım.

 Kimse Kong'u geçemez.

 Kural gibi bir şeydir bu.

 O zaman bunun doğru olmadığını bilirsin.

 Halliday kural koymaktan nefret ederdi.

 - Sıfırlanmayı kaldıramam.

 - Eşyalarını kaybetmekten korkuyorsun.

 Hayır, korkmuyorum.

 IOI sana anahtarlar için coin verseydi ya?

 Nolan Sorrento dünyanın sahibi olurdu.

 Gerçek bir avcı, OASIS'i IOI'dan kurtarmak için her şeyini tehlikeye atardı.

 Kim söyledi bunu?

 Ben.

 Buyur bakalım, eskisi gibi oldu.

 Tamir için teşekkürler, dostum.

 Böyle daha iyi oldu.

 Sana bitiş çizgisinden el sallarım   McFly.

 - Güzel konuşmaydı.

 - Senin düşük çenen sayesinde.

 Wade?

 - Eldivenlerim nerede?

 - Siktir!

 Gitmem gerek!

 X!

 

.

 Kıyamet Gezegeni'ne gittiğimde son teknolojiye sahip olmam gerekiyor.

 Bütün darbeleri, yumrukları, kurşunları hisset!

 X!

 

 ile gerçeklikte bile hisset.

 X!

'i giymek yeni bir deri giymek gibi.

 Senin dandik eldivenlerin yüzünden sıfırlandım.

 - Sana onu kim kullan dedi ki?

 - Teyzeninkini aldığın için.

 Altı üstü bir ölüm karşılaşmasını kaybetmişsin.

 Herkes gibi yeniden doğup seviyeni arttır işte.

 Kafan basmıyor.

 Bu karşılaşma için bütün paramı güçlere harcadım ve hepsini kaybettim.

 O özel silah evin parasını ödeyecekti.

 Dur!

 Yükseltmelere evin parasından ne kadar harcadın?

 Hepsini.

 Ama kazanacaktım.

 O para buradan çıkış biletimizdi.

 - Aptal herif!

 - Dandik eldivenler yüzünden kaybettim!

 - Evimiz be!

 - O karşılaşmada arkadaşlarım da vardı.

 Onları oyuncu kostümü ile bile yenemezdin, beceriksiz herif.

 Dur!

 Yapma!

 - Hayır!

 - Alice, polis çağır!

 Hayır, polis falan çağırmıyoruz!

 Odana git, Rick!

 Yapma ama, Alice!

 Bu adama ne diye katlanıyorsun?

 İtin teki.

 İkinizi birden evden atmalıyım asıl.

 Yemin olsun, Wade Watts  .

bir daha eşyalarıma dokunduğunu görürsem   şaka yapmıyorum, kapının önüne koyarım!

 Wade Watts.

 Babam bu ismi, bir süper kahramanın gizli kimliğine benzediği için koymuş.

 Peter Parker veya Bruce Banner gibi.

 Ama ben çocukken öldü.

 Annem de.

 Ben de buraya düştüm.

 Alice Teyzem ve onun bitmek bilmeyen salak sevgilileriyle yaşıyorum.”

Halliday kural koymaktan nefret ederdi.”

 Bu söz neden aklıma takıldı?

 Belki de Art3mis söylediği için.

 Kız güzel çünkü.

 Belki de beni hesaba aldığı için.

 Burada küçük köşesinde oturmuş   sahip olduğu çok az şeyi koruyan beni.

 Ya da belki de  Belki de bu sözün bir anlamı olduğu içindir.

 Ben ise gözden kaçırıyorum.

 HALLIDAY GÜNLÜKLERİ Yarışma duyurulduğu gün Halliday Günlükleri ortaya çıktı.

 Bize, beynine bakmamızı söylemişti.

 Bu ikinci en mükemmel şeydi.

 İlk başta burası, cevap arıyan avcılarla kaynıyordu.

 Bir zamanlar insandan geçilmeyen Halliday'ın anılarının koridorları   artık benim gibilere kaldı.

 Parzival, aman ne güzel.

 Kıymetli vaktimi, bugün nasıl boşa harcayacaksın bakalım?

 Gregarious Oyunları, 2029 Ofis Partisi.

 Biliyorum.

 Sadece binlerce kez izledin.

 Bir kere daha izle bence.

 Halliday Günlükleri'ndeki her bir girdi, büyük bir özenle kişisel fotoğraflardan   ev kliplerden, güvenlik görüntülerinden ve dadı kameralarından toplanmıştır.

 Hepsi üç boyutlu görsel gerçeklik görüntülerine dönüştürülmüştür.

 Halliday ayrıca bütün filmleri, oyunlarını, kitaplarını ve dizilerini de arşivlemiştir.

 Hepsi asma katta yer almaktadır.

 Cinsel temalı avatarlar veya silahlar günlüklerde yasaktır.

 Geçirdiğiniz süre boyunca iyi eğlenceler, iyi avlar.

 Oldu, Jim.

 Ben gidiyorum.

 Her şey değişir, Jim.

 Her şey başkalaşır.

 Bazı şeyler olduğu şekilde güzeldir.

 Asteroids mesela.

 İnsanlar Asteroids atarilerinin içinde yaşamıyor.

 Biliyorum.

 Ama bizim inşa ettiğimiz atarinin içinde yaşıyorlar ama.

 Ben inşa etttim.

 - İstediğini söyleyebilirsin tabii.

 - Bu konuyu konuşmak istemiyorum.

 İstemezsin tabii.

 Beni istifaya zorluyorsun.

 Halliday'e yakınlaş.

 Buluşlar, beraberinde istemediğimiz sorumlulukları getirir.

 İnsanların istediği veya ihtiyaç duyduğu bir şey yapıyorsan   sınırlarını belirlemek sana düşer.

 Bazı kurallar koyman gerek.

 Kural koymak istemiyorum.

 Daha fazla kural koymak istemiyorum.

 - Hayalperest.

 - Hayalperestim ben.

 - Dünyalar inşa ederim.

 - Dünyalar inşa ederim.

 Çok güzel bir şey yaptık, Jim.

 Ama değişti.

 Artık bir oyun değil.

 İşimiz bitti mi?

 Her şeyin eskiden olan hâlini seviyorum ben.

 - Bir oyun olduğu hâlini.

 - Başladığımız yere döndük yine.

 Ama mesele de bu, hayat ileriye gider.

 Hoşuna gitsin ya da gitmesin.

 Evet, bitti.

 Sen bilirsin.

 Neden bir kez olsun   geriye gitmiyoruz?

 Geriye.

 Olabildiğince hızlı bir şekilde.

 Son gaz hem de. !

 

0 saniye geriye sardır!

 Neden bir kez olsun   geriye gitmiyoruz?

 Geriye.

 Olabildiğince hızlı bir şekilde.

 Son gaz hem de.

 Bill ve Ted yapmıştı.

 Bu kadar erken mi dönüyorsun?

 Dikkat et her şeyini kaybetme.

 Bir şey bulmuşsun.

 Parzival, söyle bana.

 Güzel yarış, padawan.

 Bitiren ilk kişi sen oldun.

 Bay Halliday  Anorak  - Benim için büyük bir şeref.

 - O şeref bana ait.

 İpucunu da al.

 PARZIVAL BAKIR ANAHTARI KAZANDI

 Bu Parzival kim ve nasıl kazanıyor?

 Daha iyi bir soru sorayım.

 Kimin umurunda?

 Halliday'in yarışması büyük bir önem taşıyor.

 Geleceği kontrol etmek için verilen savaştan başka bir şey değil.

 Bu Parzival'ın klanı bile yok.

 Yalnız.

 - Bizim ise ordumuz var.

 - Ama ilk anahtarı o kazandı.

 Evet, bir anahtarı oldu.

 Ama yarışmayı kazanmak için üçünün de olması gerek.

 Hisselerimiz dün yüzde %6 düştü.

 Sadakat Birimi, kazancın %28'ini karşılıyor.

 F'Nale?

 Bu ay beş Sadakat Merkezi daha açacağız.

 Borç servisi satışları ikiye katlıyor.

 Sen ise hisse fiyatlarını mı söylüyorsun?

 - Hissedarlar mutlu olmayacak.

 - Onları mutlu etmek bizim işimiz değil.

 Bizim işimiz onlara para kazandırmak.

 Ama bu küçük bebeği piyasa sürdüğümüz zaman havalara uçacaklar.

 Adını   "Saf 02" koyduk.

 Halliday'in reklam kısıtlamalarını aşınca   yayınlayacağımız ilk güncelleme bu olacak.

 Kullanıcıya zarar vermeden görüş alanını   %80 oranında arttırabileceğimizi düşünüyoruz.

 Düşünün bir.

 Bütün hepsi, yarışmayı bizim kazanacağımızı ima eder.

 Aynen öyle.

 Oğlum, hep anahtar hem de !

00,000 coin kazandın!

 Anahtarı alır almaz bütün coinler hesabımda beliriverdi.

 Şu anda resmen dokunsallarıma pisledim.

 Cataclyst de ne be?

 Bir bomba.

 Gezegendeki bütün avatarları öldürüyor.

 Patlatan dahil.

 - Bunu kim ister ki?

 - IOI.

 Her şeyi alıyorlar.

 Kutsal El Bomba için 20 bin mi?

 Beleş resmen!

 Zemeckis Kübü!

 - Bir tane istiyorum.

 - Bütün paranı harcama.

 X!

 

 dokunsal oyun kostümü mü?

 GERÇEK DÜNYADA TESLİMAT İşte bu!

 Şifre: Bo55man69 I-R0k, eski dostum, nasılsın?

 Doğrusu, boynumda bir ağrı var.

 Karpal tünel gibi.

 Ama boyunda olanından.

 Öyle bir şey varsa tabii.

 Bu yüzden   sağda dur.

 Benim sağımda, sana göre sol.

 Sağ ol.

 Sızlayıp duruyor hep.

 İşte burada.

 Steampunk korsan kral.

 Onu çok iyi tanıyordum, Sorrento.

 Bu dünyada nefret ettiğim üç şey var.

 Steampunk, korsanlar ve Tabbule.

 Ne diye var ki?

 Burada buluşmamızın bir sebebi var mı?

 Evet, Nolan.

 Osuvox'ın Küresi.

 İstemiştin, küre de ondaydı.

 İşte karşında.

 Sadece büyülü sözlerle kaldırılabilen, geçilemez sihirli bir kalkan yaratıyor.

 - Osuvox'ın Küresi.

 - Bir daha söyleme.

 Tamam.

 Şimdilik sende kalmasını istiyorum.

 Kullanmak istediğim zaman sana haber ederim, tamam mı?

 Şu anda ise   sana başka bir iş vereceğim.

 Parzival.

 Tahmin edeyim, skorborddan çıkmasını istiyorsun.

 Yapabilir misin?

 Adam süperstar oldu artık.

 İlk kapıdan geçmeyi başardı.

 Avatarlar, onun olduğu yere sinek gibi üşüşecektir.

 I-R0k, bu sefer ne kadar istiyorsun?

 Senin bu yüzden seviyorum, Nolan.

 Lafı gevelemiyorsun.

 Direkt olarak sadede ışınlanıyorsun.

 Şu eksi baykuşlu reklamı hatırladın mı?

 I-R0k.

 - Normal ücretimin üç katı.

 - Kabul.

 Cidden mi?

 Beş demeliydim.

 Dört desem kabul olur mu?

 Büyük skorbordda beş kişi olduk artık.

 Art3mis ikinci oldu.

 Şaşılacak bir şey değil.

 Kazandığımda o da yarışıyordu, beni geri geri giderken görmüş.

 Aech'e ipucu verdim.

 Kimseye söylememesi için söz verdirdim.

 Sonra da o kazandı.

 Bizim Daito'ya ağzından kaçırdığına eminim.

 Çünkü hemen sonra da o kazandı.

 Tabii ki, Daito da en iyi arkadaşı Sho'ya söyledi.

 Arabasını resmen yok etti ama Sho da başardı.”

Yarattığından nefret eden bir yaratıcı.”

 "Atılmamış adım gizli bir anahtar.”

 "Adımlarını geri takip edip geçmişinden kaç  "Yarattığından nefret eden bir yaratıcı.”

 "Atılmamış adım gizli bir anahtar.”

 "Adımlarını geri takip edip geçmişinden kaç   yeşim anahtar için kollarını aç.”

 James Halliday Tanrı rolüne mi soyundu?

 OASIS Coin Yeni Dolar Mı?

 OASIS Hayatımızı Değiştirecek Mi?

 Jobs'tan Daha Mı İyi?

 Ayrılık!

 Halliday Yalnız Kaldı Yas İlanı: Karen Underwood Morrow !

 

975-2034 Geçmişinden kaç  Geçmişinin hangi kısmından kaçıyorsun Halliday?

 Halliday, Oyun Yapımcısı, Trilyoner Bakın, Parzival geldi!

 Parzival!

 Kahramanım!

 Ünlüsün artık!

 Öylece her yere gidemezsin!

 Hayır!

 Ben  Bu  Bu komik değil.

 Bayılayacağım!

 Tanrım!

 Anlamıyor musun?

 Artık meşhur Parzival'sın.

 Gizli bir kimliğin olmalı.

 Şuraya bak.

 Clark Kent gözlüğü.

 Görüşünüşünü değiştirmeden kimliğini gizliyorlar.

 Bunu giymeyeceğim.

 Harika olmuş.

 - Ölünce eşyalar dağılıyor mu?

 - Kan olmasını istemedim.

 Bu OASIS yayınlanmadan hemen öncesi.

 Altı gün, tam olarak.

 2 Aralık 2025.

 Şuraya bak.

 Tanıdın mı?

 Sorrento mu o?

!

 Sorrento stajyer olarak işe başlamış.

 İşi bizzat ustasından öğrendiğini öne sürüyor.

 IOI'yı Altılıları oluşturmaya bu sayede ikna etmişti.

 Halliday bilgisi yüzünden.

 Ama Ogden Morrow'a göre   Sorrento'nun Halliday ile ilgili bildiği tek şey   kahvesini nasıl içtiğiymiş.

 Farklı tiplerde üyelikler açabilirsin.

 Altın üye mesela.

 Gümüş de olur.

 Platin.

 Bronz  Ne kadar öderlerse.

 En yüksek ödeme yapan su olur mesela.

 OASIS yani bu.

 Latte sağlam olmuş.

 Halliday'in randevusunun olduğu kısıma sardırabilir misin?

 Ne?

 Halliday biriyle randevuya mı gitmiş?

 - Ne oldu peki?

 - Hiçbir şey.

 Buraya davet ettim.

 - İsmini öğrenebildin mi bari?

 - Evet, Kira.

 Söylemiştim.

 - Dark Crystal'daki karakter gibi.

 - Bu onun oyundaki ismi.

 Karen, tamam mı?

 Karen Underwood.

 Oha!

 Karen Underwood mı?

 - Odgen Morrow'ın karısı olan mı?

 - İzlemeye devam et.

 Sen ve bu Karen Underwood ne yaptınız peki?

 Dansa gitmek istemişti.

 Biz de film izledik.

 Sonra?

 Ekşın nerede?

 Ekşın anlat bana!

 - Ekşın falan olmadı.

 - İnanmıyorum!

 Bir durun lan.

 Halliday, Odgen Morrow'ın karısıyla randevuya mı gitmiş?

 Bir kez sadece.

 Onlar evlenmeden yıllar önce ama evet.

 Bunların olmasına ve kadının ölmesine rağmen   Kira ismi, Halliday'in Günlüklerinde sadece bir kere geçiyor.

 - Bu mümkün değil.

 - Öyle, araştır.

 Az önce izlediğimiz adının geçtiği tek yer.

 Mantıklı değil.

 Kadının, ikisinin hayatında da önemli bir yeri vardı.

 Her şeyine bahse girerim.

 Bütün coinlerime.

 Karen Underwood Morrow'ı ara.

 BİR SONUÇ BULUNDU Evet, Kira.

 Söylemiştim.

 Dark Crystal'daki karakter gibi.

 Bu onun oyundaki ismi.

 Halliday, bu hariç, kadının adının geçtiği her yeri bilerek sildi.

 Tuhaf.

 Neden?

 Sanki   kadının yüzünü görmeye veya adını duymaya dayanamıyordu.

 Onu sevmiş.

 Morrow'a söyleyemedi bunu.

 Çok üzücü.

 Kadına hislerini söylemeliydi.

 Evet ama treni kaçırdı.

 Bak.

 Yarışın ipucunu bu günlükte bulmuştum.

 Ama içimden bir ses   yarışmanın en büyük ipucunun burada olduğunu söylüyor hep.

 Haklısın.

 Kaybettim.

 Bir şey olmaz, Küratör.

 Kira, onun hikâyesindeki ana karakterdi.

 Büyük gizem o.

 Olmaz.

 Bahis bahistir.

 Vay canına.

 Bir çeyreklik.

 - Sende kalsın.

 - Hayır, sende kalsın.

 Perşembe günü işin var mı?

 - Benim mi?

 - Hayır, onun.

 İnanamıyorum!

 Evet, senin.

 - Kaçık Küre'yi biliyor musun?

 - Evet, dans kulübü.

 Akşam !

0'da orada buluşalım.

 Sana bir şey göstereceğim.

 Hoşça kal.

 - Bana çıkma teklifi mi etti bu?

 - Tam da kızı sevmeye başlamıştım.

 Çak bakalım!

 Bunu yapmam ben.

 Z, kıza Kira'yı söylediğine inanamıyorum.

 Ne olmuş?

 Sana da söyledim.

 Peki ya bu nasıl?

 Hayır.

 Art3mis'in seni kullanıyor olabileceğini düşündün mü hiç?

 Oğlum, kız bana ipucu veriyor.

 Belki ben onu kullanıyorum.

 Thriller tarzı mı   gitsem?

 - Hayır.

 - Punk?

 - Hayır.

 - Duran Duran?

 - Hayır.

 - Çok mu kasıyorum?

 - Evet!

 Ağzından çıkanları dinle!

 Kıza siber vurulmuşsun.

 Kafana girmek için kalbini hackliyor.

 Buldum!

 - Buckaroo Banzai mi?

 - Evet!

 - Ciddi misin?

 En sevdiğin filmdeki kostümü mü giyeceksin?

 - O adam olma.

 - O adamım ben.

 Z, OASIS'te tanıştığın kişilere dikkat etmelisin.

 Aech, Art3mis beni anlıyor.

 Kostümümü de anlayacak.

 Aramızda bir bağ var.

 - Hatta bazen  - Cümlelerinizi mi tamamlıyorsunuz?

 - Evet.

 - Biz de tamamlıyoruz!

 - Sen ve ben!

 - Evet, biliyorum.

 Ama bu iyi arkadaş olduğumuz için, oğlum.

 O da bir oğlan olabilir, oğlum!

 - Hadi be.

 - Ciddiyim.

 Detroit'te bir mahallede, annesinin bodrumunda yaşayan   !

 

30 kiloluk bir adam olabilir.

 İsmi de kesin Chuck'tır.

 Bir düşün.

 - Parzival mı lan bu?

 - Aman Tanrım!

 - Çok havalısın!

 - Fotoğraf çekebilir miyiz?

 Peynir!

 Çok teşekkürler!

 Kahramanımsın!

 Merhaba, Parzival.

 Teşekkür ederim.

 Hadi lan oradan!

 Buckaroo Banzai mı?

 Bayıldım!

 Buckaroo Banzai'ı sevdim!

 - Sağ ol!

 - Güzel olmuş.

 - Sen de harika görünüyorsun!

 - Teşekkür ederim.

 - Vay be!

 Defolun buradan.

 Daha önce geldin mi?

 Güzel yer bence.

 Plan nedir?

 Avatarlarını öldürüp sıfırlayacak mısın?

 İkisi de Kaçık Küre'deler.

 Konuşamam.

 Kaçık Küre, Halliday'in OASIS'te oluşturduğu ilk kulüplerden biri.

 Bunu herkes bilir.

 Tekrar kontrol ettim.

 Meğerse burayı bana gösterdiğin günden hemen sonra yapmaya başlamış.

 - Kira ile çıktığı gün.

 - Evet, kız da sağlam dansçıymış.

 Belki de onu buraya getirmek istemiştir.

 Görsel randevu gibi.

 Sanki çok da işe yarardı.

 - Halliday onun için yapmış yani.

 - Ama ilk randevudan sonra buluşmadılar.

 - Yani Halliday yarattığından  - Nefret eden bir yaratıcı.

 - Kulüp ise nefret ettiği şey.

 - Atılmamış adım ise gizli bir anahtar.

 - Ama insanlar hep atlıyor buradan.

 - Hiçbirinde bakır anahtar yok.

 Biz atlarsak farklı bir şeyler olabilir.

 Evet.

 - Birlikte atlayalım mı?

 - Olur.

 Klan falan olduğumuz yok.

 Tabii ki de.

 Klan olmam ben.

 Bence burası değil.

 - Ne skorbord var ne de engel.

 - Dans görevi olabilir.

 Eskilerden!

 # Bee Gees - Stayin' Alive - Hazırlıklı mı geldin?

 - Hazırlıklı mı?

 Ne tür bir dokunsal giyiyorsun?

 Eldiven ve vizör mü yoksa tüm vücut kostümü mü var?

 Bunu hissedebiliyor musun?

 Evet.

 Mikrofiber kasıkları olan X!  dokunsal kostümü giyiyorum.

 Vay, Parzival.

 Hakikaten hazırlıklı gelmişsin.

 Şey.

 Düşünüyordum da  Gerçek dünyada da buluşsak çok güzel olur.

 - Boş ver, hayal kırıklığına uğrardın.

 - Hayır, uğramam.

 - Senden hoşlanıyorum.

 - Beni tanımıyorsun bile.

 Gerçekte böyle görünmüyorum.

 Bu gerçek vücudum değil.

 Gerçek yüzüm değil.

 Umurumda değil.

 Gerçek adını öğrenmek istiyorum.

 - Benim adım Wade.

 - Ne?

 - Dedim ki, adım.

- Dur!

 Buckaroo bok etti.

 Hiç şaşırmadım.

 Delirdin mi sen?

 Kimseye kim olduğunu söyleyemezsin.

 Gerçek adını kullanamazsın.

 - Sen kimse değilsin.

 - Beni tanımıyorsun.

 Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.

 Tanışmadık biz.

 Tanıyorum, Arty.

 Sana âşık oldum.

 - Görevin bir parçası mı bu?

 - Hayır.

 Bir tuzak!

 IOI hep araya giriyor.

 Dediğimi anladın mı?

 Sana âşık oldum dedim.

 Hayır, olmadın.

 Bilmeni istediğim şeyleri biliyorsun.

 Görmeni istediğim şeyleri görüyorsun sadece.

 Âşık olduğun kişi bu!

 Dikkat et!

 Alın bakalım.

 Geri çekil!

 - Z, zırhının gücü azalıyor!

 - Bunu yeni almıştım.

 Zemeckis Kübü.

 Her şeyi 60 saniye geriye alıyor.

 Bunu kullanmak ise şimdi mi aklına geldi?

 Harika iş çıkardın.

 Bu oyun değil, Z.

 Bunu, IOI'yı durdurmak için yapıyorum.

 Gerçek dünyada sonuçları oluyor.

 İnsanlar acı çekiyor.

 Gerçek ölüm kalım meselesi.

 - Anlıyorum.

 - Hayır, anlamıyorsun.

 Babam, bir Sadakat Merkezi'nde öldü.

 Teçhizat aldı, borçlandı.

 Borcunu ödemek için çalışmayı kabul etti ama hiç ödeyemedi.

 IOI onun gider masraflarını arttırıp durdu.

 Sonra hastalandı, dışarı çıkmaya gücü yetmedi, sonra ise öldü!

 - Çok üzüldüm.

 - Gerçek dünyada yaşamıyorsun, Z.

 Bana anlattıklarına göre hiç yaşamamışsın.

 Bu şeyin içinde yaşıyorsun.

 Bu illüzyonun.

 Dikkatimi dağıtma riskini göze alamam.

 - Nasıl kaçırdınız elinizden?

 - Uzun uzun mu anlatayım?

 Adamların beceriksiz.

 Bir avatarı öldürmeyi beceremediler.

 Yapıcı bir eleştiri yapacak olursam   çocuğu yavaşlatmakla kalacak aptalca bir fikirdi sadece.

 Benim planım çok daha iyiydi, çünkü I-R0k işe yaradı.

 - Hâlâ skorbordda!

 - Biliyorum, Nolan!

 Ama çok kalmayacak.

 Yakın zamanda X! oyuncu kostümü alan bütün Wadeleri araştırdım.

 Nüfus bilgileriyle karşılaştırma yaptım ve voila  Fransızca "Buldum" demek.

 Hazır mısın?

 Parzival'ın gerçek dünyadaki adı   Wade Watts Voila.

 Sadık biri misin, Bayan Zandor?

 Cevaplayayım mı cidden?

 Savaştayken, insana, yanında savaşacak sadık kişiler gerekir.

 Bir şeyleri halletmek için güvenebileceğin insanlar.

 Benim işin faturalarını ödemeyen insanları tutuklatmak.

 Evet, bazı sorunlar için fiziksel çözümler gerekir.

 Ama bazı zamanlarda, özellikle savaşta   farklı kurallara göre hareket etmek gerekir.

 - Savaş kuralları.

 - Aynen öyle.

 Benim birimimin, OASIS içinde görev yapmaması çok kötü.

 Ancak bu savaş OASIS içinde kalırsa hiçbir şey yapamazsınız.

 Bu, aslında hiç yapmamış olduğumuz konuşmalardan biri mi?

 Böyle konuşmaları daha önce de yaptık.

 Seni getirdiği noktaya bak.

 Kurulda bir yerin var.

 Kendi birimin var.

 Yarışmayı yanlış kişi kazanırsa ortadan kalkacak bir birim, F'Nale.

 Kaderimizi bir oyun belirleyecek.

 Soracağımız tek soru, kazanmak için ne kadar ileri gitmeyi göze alacağız.

 Ne istediğini söyle, Nolan.

 Parzival, sana bir teklif sunmak istiyorum.

 İstediğin her şeye sahip olacaksın.

 Halliday'in yumurtası dahil.

 Sohbete girmek için prizmaya dokun.

 Neredeyim ben?

 IOI binasında, gerçek dünyada bir hologramsın.

 Çok havalı bir konsolmuş.

 Teşekkür ederim.

 Yeni Habashaw, OIR 9400.

 Dev bir hamster topuna benziyor.

 Gelip IOI'de çalışırsan bir tane de senin olur.

 Klan olmam ben.

 En hızlı bağlantı ile birlikte Columbus'ta bir apartmanda kendi dairen de olur.

 OASIS'te ise sınırsız silahın, sihirli nesnelerin, gemilerin olur.

 Defender'daki gemiyi ister misin?

 Hiperuzayda gidenler var ya?

 Millennium Falcon'ı ister misin?

 Ondan var mı sizde?

 Yumurtayı bulman için gereken her şey var.

 Bir maaş da var tabii.

 Yıllık dört milyon.

 Sürpriz yumurtayı bulursan da   25 milyon dolar ikramiye alacaksın.

 Şu anda duygu gizleme yazılımı kullandığını anlayabiliyorum.

 Tabii ki de kullanacaksın.

 Akıllıca.

 Tepkini açık etmiyorsun.

 Oldukça fazla para.

 İşime çok iyi yarar.

 Ama   seninle planlarımız aynı değil.

 Bilemiyorum.

 OASIS için mi?

 John Hughes hayranı değilsen aynı değil bence.

 Tabii ki de hayranıyım.

 Çünkü benim yapacağım ilk şey   Ludus'taki bütün otobüsleri   Breakfast Club ve Ferris Bueller'deki otobüslere çevirmek olurdu.

 Hadi canım!

 Harika fikir bu!

 Hangi okulunkine çevirirsin?

 Richmond mı yoksa Faber mi?

 Fast Times at Richmond High John Hughes'ın filmi değil.

 Tuzak.

 Faber Üniversitesi de Animal House'da.

 Fast Times at Richmond High ya da Animal House'ı John Hughes yönetmedi.

 Ferris Bueller ve The Breakfast Club'takiler   Shermer, Illinois'deki Shermer Lisesi'ne gittiler.

 Ne düşündüğünü biliyorum.

 Popüler kültürü sallamayan bir ofis dallaması olduğumu düşünüyorsun.

 Bu doğru değil, dostum.

 Vakit geçirmek istediğim zaman  "Bir Tab içer, Robotron oynar, Duran Duran dinlerim.”

  bir Tab açar, Duran Duran çalar, Robotron oynarım.

 OASIS'i bu yüzden seviyorum.

 Çünkü insanın sevdiği bunca şey ile dolu, dostum!

 Ben bir iş adamıyım, anlıyorum.

 Ama işimi yapmam gerek.

 Ama seni buraya bize yumurtayı bul diye çağırmadım Parzival.

 Seni, yumurtadan sonra olacaklar için çağırdım.

 Halliday olsa ne derdi?

 James Halliday öldü.

 Evet.

 Öldü.

 Ondan geriye kalan tek şey bu yarışma.

 Ne var biliyor musun?

 Senin kazanmanı pek istemezdi bence.

 Bir hayran düşmanı gözünden tanır.

 Koca bir bölümün kulaklığından yardım ettiğinin farkındayım.

 Gerçekte ne düşünüyorum bilmek ister misin?

 Bence sahtekârın tekisin.

 Benim teklifim şu.

 Kulaklığın diğer ucundaki yönetim kurulu var ya?

 Onlar şöyle söyle.

 Seni kovarlarsa teklifinizi düşünürüm.

 Aramızda kalsın.

 Bir teklif sunmak zorundaydım.

 Yönetim kurulunun beklentisi bu yönde.

 Ama aslında hayır demeni umut ediyordum.

 Çünkü bu yarışmayı kazanacak biri varsa o da benim.

 Yumurtayı benim avatarım kazanmak zorunda.

 Çünkü o yeri işletecek yürek sadece bende var.

 Nasıl da renk değiştirdin hemen.

 Çılgın bir derebeyinin dilinden iyi anlarım ben.

 Minnettar olmalısın, Wade.

 Çılgın rejimimde sen ortalıkta gezemeyeceksin.

 Doğru duydun.

 Kim olduğunu biliyorum.

 Wade Owen Watts.

2 Ağustos 2027 doğumlu.

 Nerede olduğunu da biliyorum.

 56-K, Columbus Yığınlarında.

 Karavanına en son üç gün önce girdin.

 O zamandan beri çıkmadın.

 Ne yapıyorsun sen be?

 Columbus'taki varoş fare yuvasındaki bir patlamayı   dünyada dönen onca mesele varken millet umursar mı sence?

 Sorrento sakın yapma!

 Ben orada değilim ki!

 Uzun süre de olmayacaksın.

 Alice'i ara.

 Alice'i ara.

 Telefonu aç Alice!

 Bu oyun kostümü çok güzelmiş.

 Teşekkürler.

 - Rick orası havaya uçacak!

 - Rick, Wade mi arıyor?

 - Alice'i ver!

 - Bana da versene.

 Artık burayı arama.

 Anladın mı?

 Bir daha sesini duymak istemiyorum.

 Aech, Daito, Sho ve Art3mis ile irtibat kur.

 IOI gerçek dünyada peşime düştü.

 Sizin de peşinize düşecekler.

 Her neredeyseniz  Gözlerini bağladığımız için kusura bakma.

 Adamlarım biraz paranoyaktır.

 Bir daha söylesene.

 Adamlarım biraz paranoyaktır.

 Art3mis?

 Gerçek ismim Samantha.

 Ama doğru.

 Ben Art3mis.

 Duşlar ve temiz elbiseler bu tarafta.

 İsyan'a hoş geldin.

 Wade.

 Bu IOI.

 Yığınlar da orada mı?

 Bunca zaman bu kadar yakında mı yaşıyorduk?

 Kapı komşusu   dünyanın herhangi bir yeri, OASIS için hepsi aynı.

 Bu arada   hayal kırıklığına uğramadım.

 Hani demiştin ya hayal kırıklığına uğrarsın diye  Uğramadım.

 Tüm hayatım boyunca bununla yaşadım.

 Görmemiş gibi yapmana gerek yok.

 Doğum leken var.

 Ne olmuş yani?

 Bu beni neden korkutsun?

 - Z, eğer seni incittiysem özür dilerim.

 - Hayır  Sen bana Z mi dedin?

 - Aman Tanrım, dedim mi?

 - Galiba dedin.

 - Wade.

 Kusura bakma.

 - Evet, Wade, Z  Bana istediğin şekilde seslenebilirsin.

 - Ben sana Sam diyeceğim.

 - Olmaz.

 Samantha?

 Olur.

 Güzel.

 Burası çok yavaş geldi.

 Ne bileyim  Rüzgar, insanlar.

 Her şey.

 Gerçek dünyada olmayı unutmuşsun.

 Evet.

 Siktir!

 - Şimdi dank etti!

 - Ne etti?

 İkinci ipucu!

 Ne anlama geldiğini buldum.

 Gerçek anlamda düşündük biz.

 Atılmamış adım, Halliday'in atmadığı adım   Kira ile atılmayandı.

 Evet, ama Morrow yolları ayırdığı için kadını suçlamış.

 Hayır, Halliday kadına sırılsıklam aşıktı.

 Kira ile eline bir fırsat geçmişti.

 Onu öpme fırsatını yakalamıştı  - Ama adım atmadı.

 - Doğru.

 Bir sonraki durağımız bu işte.

 - Adımın atılmadığı yer.

 - Buluşmanın olduğu yer.

 Filmler!

 Merhaba, Küratör!

 İkinci ipucunu çözdük.

 Görev burada.

 Halliday izlediği bütün filmlerin kaydını tutmuş.

 İzlediği yılı, haftayı.

 Kaç kere izlediğini.

 Küratör, 2025, Kasım 23 ile 27 arasına bakabilir miyiz?

 Kira ile o hafta çıkmıştı.

 Pekala, seçeneklerimiz içinde The Fly'ın yeniden çekimi var.

 Güzeldir ama buluşma için berbat seçim.

 Say Anything.

 Bu olur işte.

 İpucunu unutmayalım.”Yarattığından nefret eden bir yaratıcı.”

 The Shining.

 Halliday'in en sevdiği  korku filmi.

 Stephen King'in ise en çok satan kitabından uyarlama.

 Ama Stephen King filmden nefret ederdi!

 - Bize de anlatın!

 - Galiba bulduk.

 Oraya gitmek istediğinizden kesinlikle emin misiniz?

 - Kesinlikle eminiz.

 - Umarım bunun için cesaretiniz vardır.

 Bakın.

 Saat işliyor.

 Pekala, şunun şurasında   anahtarı bulmamız için beş dakikamız var.

 The Shining'de bir sürü anahtar var.

 Nereden başlayacağız?

 Ben The Shining'i hiç izlemedim.

 Çok korkutucu mu?

 İzlerken tırnaklarımı yemiştim.

 237 numaralı odanın anahtarı var.

 Sonra kar aracının anahtarı var.

 Filmin başında Jack'e verilen anahtarlar da var.

 Peki ya atılmayan adım ne?

 - Anahtar anahtar da olmayabilir.

 - Biliyorum.

 Dağılalım bence.

 Bütün anahtarları alıp tek tek kontrol ederiz.

 Merhaba Danny.

 Gelip bizimle oynasana.

 Küçük kızlar, buradan nasıl çıkılır biliyor musunuz?

 Bekleyin, durun!

 Wade.

 Aech nerede?

 Bekleyin!

 Aech!

 Dur, sakın!

 Merhaba çıplak kadın.

 Banyo yapmanıza mani olduğum için özür dilerim.

 Bence kendine bakmak çok önemlidir.

 Bana bir iyilik yapıp çıkış ne tarafta söyleyebilir misiniz?

 Pekala.

 Kamera şakası mı bu?

 Çünkü bana çok fazla yakınlaştın.

 Neyse artık.

 Akışına bırakayım bari.

 Zamanımız tükeniyor.

 Z baksana, Art3mis bana kızdı mı?

 Dostum, sana ben kızdım!

 İnsan The Shining'i izlemez mi?

 Korku filmlerinden nefret ederim bilirsin!

 - Anahtarı bulduk.

 - Çabuk oda 237'ye!

 Oda 237'de işimiz yok ki.

 Girmesek daha iyi!

 - İçeride çıplak, deli, zombi karı var.

 - The Shining'de zombi yok!

 Belki de filmdeki gibi değildir!

 Kira'nın anahtar olduğunu söyleyen sensin.

 Baksanıza millet.

 Kira'nın fotoğrafını gördüm.

 Ne?

 Nerede?

 Bu Kira.”

Geçmişinden kaç.”

 "Atılmamış adım.”

 Halliday'in en büyük korkusu The Shining, herhangi bir kitap veya film değildi.

 En büyük korkusu bir kızı öpmekti.

 Atamadığı adım bu işte.

 Dans salonu.

 Aech hadi.

 Zombiler var!

 Söylemiştim.

 Bu o.

 Kira.

 Bunların hiçbiri The Shining'de yok.

 Bu, zombilerin Mayhem Mansion'da yaptığı çember.

 Halliday'in ilk oyunlarından biri.

 Tüm bu The Shining teranesi bir şaşırtmaca.

 Bir dakika kaldı.

 - Ona nasıl ulaşacağız.

 - Adım atarak.

 Bekle!

 Pekala ölü adam, dansı ben yöneteyim mi?

 Dans edelim mi?

 Bunu sormanı ne kadar zamandır bekliyorum biliyor musun?

 Vay, vay, vay  Yeşim anahtarımı sen buldun.

 Şu işe de bakın.

 Teşekkürler.

 - Kira çok güzelmiş  - Gidebilirsin.

 Alimlerimizden biri onları video kütüphanesine girerken görmüş.

 Kız ipucunu buldu.

 Şimdi tek yapmamız gereken The Shining görevini geçmek.

 Uzak dur!

 Uzak dur benden!

 Bay Sorrento.

 Bence bunu görmeniz gerek.

 Parzival da yeşim anahtarı aldı.

 KİMLİK DOĞRULANDI WADE WATTS Yaşıyor.

 Biliyorum.

 Sana döneceğim.

 Aradığın şeyi buldum.

 Dondur.

 Bu adam.

 Salak dövmesi olan.

 Büyüt.

 Veritabanımıza yükle.

 Columbus'taki bütün IOI droneları arasın.

 Bulun onu.

 KİMLİK DOĞRULANDI - Alış veriş yaptım.

 - Tamam.

”Elinde nihai cevap varsa, böl onu sihirli sayıyla.”

 "İhtiyaç duyduğun, istediğin, arzuladığın çıkacak Hüzün Kalesi'nde karşına.”

 Hüzün.

 Burada Halliday kendini işaret ediyor olmalı.

 - Neden?

 - Çünkü yalnızdı.

 Son günlerini beraber geçireceği kimsesi yoktu.

 Evet, doğru.

 Görev, bir kişiyle bağlantılı olmalı.

 OASIS'e önem veren kişinin dünya ile bağlantılı olmasını istiyor.

 Bence bize bunu anlatmaya çalışıyor.

 Wade.

 Sen Halliday'i anlıyorsun.

 Herkesten daha iyi tanıyorsun onu.

 Bu yüzden senin kazanacağını düşünüyorum.

 Ciddi mi?

 Sence kazanacak mıyım?

 Kimse kımıldamasın!

 Hedef belirlendi!

 Durun!

 Hareket etmeyin!

 Burası sokak arkasına çıkıyor.

 - Önden sen.

 - Arkandan geliyorum.

 Hadi!

 Hadisene!

 Wade.

 - OASIS'in sana ihtiyacı var.

 - Ne?

 - Ben onları oyalayacağım.

 - Bekle, hayır olmaz!

 Bunun için beni bağışlayacaksın, sana söz.

 Kıpırdama!

 Samantha Evelyn Cook.

 IOI, şu anda 23 bin krediden fazla eden   ödenmemiş bütün borçlarını üstlenip vadesini uzattı.

 Borçlarını ödeyene kadar en yakın IOI Sadakat Merkezi'nde tutulacaksın.

 Faiz, işlem ücreti ve gecikme bedeli de dahil.

 - Anahtara ilk giden?

 - Yumurtaya ilk gider.

 Ne oluyor?

 OASIS'te tanıştığın kimseye güvenme.

 İsmi Chuck olan !

30 kiloluk bir adam olabilir.

 Detroit'te bir mahallede, annesinin bodrumunda yaşayan.

 Aech?

 İsmim Helen!

 Bana babam Aech der.

 Üstüme yapıştı sayılır!

 Hadi!

 Bu şey aracımı kayıt ediyor.

 Hadi.

 Yerimizi buldular.

 - Daito?

 - Gerçek ismim Toshiro.

 Samantha bize mesaj gönderdi.

 Seninle burada buluşmamızı istedi.

 - Onu kaçırdılar  - Sadakat Merkezi'ne.

 Biliyorum.

 Bir başka harika haber ise, Altılılar üçüncü görevi buldu.

 - Ne?

 - Hadi atlayın!

 Hadi.

 Acele edin.

 Hadi.

 IOI nasıl bu kadar hızlı üçüncü görevi buldu?

 IOI ipucunun ilk üç satırını çözmüş.

4. Bölge'de olduğunu biliyorlar.

 Ama Hüzün Kalesi'ni çözemediler daha.

 Doğru kaleyi bulmaları için ellerindeki tüm adamları o bölgeye gönderdiler.

 Sho?

 Evet, ne var yani  yaşındaysam?

 Gerçek ismi Xo.

 Ama herkes Sho der.

 Çok da önemli değil yani.

 Hayır.

 Çok önemli.

 Sho, sen tanıdığım en belalı  yaşındaki kişisin.

 - Biliyor zaten.

 - Bırak da söylesin.

 Aech.

 Samantha'yı kurtarmamız gerek.

 IOI'ın kapısından elimizi kolumuzu sallayarak geçemeyiz.

 Bu konuda düşündüm.

 Daha iyi bir planım var.

 - Sorrento'nun konsolunu gördün değil mi?

 - Evet.

 Onun peşine düşelim ve Art3mis'i bize vermesini sağlayalım.

 İlk önce şunu bilmem gerek.

 Sorrento'nun konsolunun ne kadarını hatırlıyorsun?

 Hemen hemen her şeyini.

 Sadakat kabini 3! -B için durum raporu verin.

 Güvenlik, refakat için lütfen 97.

 Bölüme gidin.

 Çaylak!

 İş başına.

 İş başına dedim!

 İş ihlali!

 Her iki metrede bir bataryaları yerleştir.

 Devam edin.

 Sen!

 Onlar patlayıcıdır!

 Eğer sıfırlanırsasan IOI coin kaybını karşılamaz.

 Çalışmaya devam!

 Bu görev ne peki?

 Video oyunu mu?

 Bir Atari 2600 oyunu efendim.

 Yapılmış bütün oyunlar.

 Binlerce olasılık var.

 Hadi!

 Halliday.

 Dünyanın kaderini değiştirecek en önemli ekonomik kaynak için   karar vermeyi böyle mi planlıyorsun?

 - Yaklaştığınızda haber ver.

 - Peki efendim.

 Hayır, hayır!

 Centipede bir dakika sürdü.

 Buz kırıldı.

 Joust olmalı.

 Halliday 2600'deki dünya rekorunun sahibi.

 Peki ya Pitfall!

 2600 oyun içinde sonu olan bir bu var.

 Swordquest bence.

 Söyleyin Swordquest oynasınlar.

 Görev için bir Atari yapmışlardı  I-R0K, nasılsın?

 Dürüst olmak gerekirse fiziksel terapi gerek çünkü  Küre hazır mı?

 Nasıl istersen.

 - Osuvox'ın  - Küresi.

 Nasıl çalışıyor?

 Kumandası ya da düğmesi falan mı var?

 Nolan, bu 99.

 Seviye sihirli silah.

 Senin droneların gibi değil.

 Büyülü sözlerle etkinleştiriliyor.

 Bu onuru bana bırakır mısın?

 Nerede o?

 Buraya nasıl girdiniz?

 - Art3mis!

 - Kim?

 Samantha Cook!

 Nerede?

 Konuşmak istiyorsanız konuşalım ama silahı indirin.

 Teyzemi öldürdün.

 Seni öldürmem mi sandın?

 Biraz sakin olalım tamam mı?

 O, şirketin kararıydı.

 Kişisel algılama.

 - Nerede?

 - Aşağıda, Sadakat Merkezi'nde.

 Orada olduğunu ben de biliyorum.

 Hangi kabinde olduğunu   ve ona bağlanmak için giriş kodunu söyleyeceksin.

 Tamam, söylerim.

 Giriş kodu ile başlayalım.

 - 645-725.

 - Kabin nerede?

 Galiba altına işedi.

 İyi işti, Z.

 Hesabına girdik.

 Hâlâ OASIS'te olduğunu anlamadı mı?

 Bu, Sorrento'nun görmesi gereken şey.

 Ama bu   bizim ona gösterdiğimiz.

 Tam OASIS'ten çıkarken onu buna aktardık.

 Gerçek dünyadaki ofisine döndüğünü sanıyor   aslında Aech'in birebir aynısını yaptığı ofiste.

 Yani uzaktan adamın konsoluna sızdınız.

 Aslında Sorrento'nun konsolunu bulmak kolay, sızmak çok zor bir iş.

 Tabii kendisi şifresini ortalıkta bırakacak kadar aptal değilse.

 - Sadakat Merkezi'ne girdim.

 - Tamam, işe koyulalım.

 - Art?

 - Z!

 Art, çaktırma.

 Ses kanalına girdim.

 Beni nasıl buldun?

 Şifresini biliyoruz.

 Sorrento'nun konsoluna sızdık.

 - Z, sana bir şey söylemem gerek.

 - Şimdi olmaz.

 Görmen gereken bir şey var.

 Sonra seni oradan çıkaracağız.

 Altılılar, üçüncü görevi buldu.

 Kıyamet Gezegeni'nde.

 Dahası da var.

 Anorak'ın kalesine etrafına güç duvarı çektiler.

 Korumaların Osuvox'ın Küresi dediklerini duydum.

 Kaldırmanın tek yolu ise içeriden yapmak.

 Haklı.

 99. seviye özel silah bu.

 Aşılamaz büyülü bir kalkan yaratıyor.

 Geçmenin imkanı yok.

 Peki dinleyin.

 Şu anda önemli değil bu.

 Önemli olan seni o kabinden çıkarmamız.

 Şu anda senin kabininin diyagramını inceliyorum.

 Eğer saat !

 yönünde soluna uzanırsan orada   kafanın tam üzerinde bir panel var.

 Evet, buldum.

 Tamam, iki tane açma tutacağı olması lazım   dokuz ve üç yönünde.

 Ulaşabildin mi?

 - Tamamdır, tuttum.

 - Kendine doğru çek.

 Panelin içinde kol var.

 Sağ eline tut   ve sola doğru çek.

 Böylece serbest kalacaksın.

 İşe yaradı.

 Çıkardım.

 Sadakat kabini 4!

-F'e !

0 dakikalık mola verilmiştir.

 4!

-F, !

0 dakika mola verdiniz.

 Mola alanına ilerleyiniz.

 - Wade, orada mısın hâlâ?

 - Evet, buradayım.

 Sen nerdesin?

 - Sorrento'nun ofisi nerede?

 - IOI'nun savaş odasında.

 İki kat yukarında.

 Ama çıkış orası değil.

 Şifresi ne onun?

 - Wade cevap ver.

 - Peki.

 B055man69.

 - Ama Arty oradan çıkman gerek.

 - Senin de ordu toplaman gerek.

 Ordu mu?

 Kıyamet Gezegeni'ne git ve işaretimi bekle.

 Ne işareti?

 Kalkanı indireceğim.

 Bekle Arty.

 Oradan çıkman gerek!

 Arty.

 Sana ne kadar ödüyorlar?

 Çünkü bende para çok.

 Paraya para demezsin.

 Kes sesini.

 Tamam.

 Bu gerçek değil.

 Benim yayınıma girmişsiniz.

 Çocuklar?

 F'Nale, konsoluma sızdılar.

 Kızın peşindeler.

 Sadakat Merkezi'ne gel.

 4!

-F mola sürenizi aştınız.

 Güvenliğe haber verin yoksa coin sayınız sıfırlanacak.

 Bakalım.

 Kız buradan çıkıp gitmiş.

 Nasıl olabilir bu?

 Akıllılar.

 Yaptıkları işi biliyorlar.

 Columbus'ta olduklarını biliyoruz.

 Beşi de bir arada artık  İyi hoş ama nasıl biliyoruz?

 Kullandıkları aracın modelini biliyoruz.

 - Yerlerini bulacağız.

 - Bulacak mısınız?

 Bu, mezar taşlarımız için çok güzel bir yazı olur.

 - Ne diye baştan söylemedin?

 - Alakası yoktu henüz.

 Neredeler bilmek istiyorum.

 Bilmemiz gerek!

 Onları bulmamız gerek.

 Onlar daha çocuk Nolan!

 Biraz adam ol!

 Sen kendi işini yap ben de kendi işimi.

 Tabii bunu alıp peşlerine bizzat düşmek istemiyorsan.

 Bul onları!

 Nancy Drew serisi.

 Kegel egzersizleri.

 Bingo.

 Tebrikler, 99. seviye büyülü özel silah Osuvox'ın Küresi'nin sahibi oldunuz.

 Uygulamadan önce talimatları okuyun.

 Küreyi kapatmak için  Kapatmak, evet.

 Büyülü sözleri, kürenin üç metre yakınında söyleyin.

 OASIS'in sakinleri.

 Ben Parzival.

 Anahtarı ilk bulan kişiyim.

 Sizinle geleceğimiz tehdit altında olduğu için konuşuyorum.

 İnsanlar bu yarışmayı kazanmak için varını yoğunu ortaya döküyor.

 Bazılarınız bunun zaten farkında.

 Avatarlarınızdan ya da silahlarınızdan fazlasını kaybettiniz.

 Bazılarınız özgürlüğünü kaybetti.

 Bazılarınız hayatlarını kaybetti.

 Şimdi bu çıktı.

 Üçüncü görevin etrafına kurulmuş koruma kalkanı.

 Bu dünyaya, hayatın bana sunduğu berbat koşullardan kaçmak için gelmiştim.

 Ama kalma sebebim, bir çoğunuzda olduğu gibi   kendimden daha yüce bir şey bulduğum içindi.

 Bir amaç buldum.

 Arkadaşlarımı buldum.

 Evet, biraz saçma geleceğinin farkındayım ama   aşkı da buldum.

 Tüm bunları koca bir dallama olan Nolan Sorrento'ya kaybetmek istemiyorum.

 Ah şu çocuğa bak ya!

 İşinize dönün millet!

 Olanları anlamayacak kadar dikkatimizin dağıldını  Nolan Sorrento karşılık veremeyeceğimizi sanıyor.

 Efendim!

 Bu şey canlı yayınlanıyor!

 Her yerde izleniyor!

 Şimdi de OASIS'i mi ona vereceğiz?

 Şu Parzival var ya  - Acele edin!

 - Peki efendim.

 - Sol kol.

 - Sol kol.

 Karşılık bile vermeyeceğimizi sanıyor!

 Bana göre çok fena yanılıyor.

 Bunu Gygax'ın altın madenlerindeki Avcı klanlarına sorun derim.

 Demir Dev'i etkinleştir.

 Kendinize şunu sorun.

 OASIS uğruna sıfırlanmaya hazır mısınız?

 Savaşmaya hazır mısınız?

 Ben Kıyak Beşli'den Parzival.

 Art3mis adına, Aech adına.

 Daito ve Sho adına.

 Kıyamet Gezegeni'nde bize katılmanızı istiyoruz.

 James Halliday adına   OASIS'i kurtarmamıza yardım edin.

 Hayır!

 Arkadaşları olan hiç kimse zayıf değildir.

 Bölük 4, silahlan.

 İlk sırada siz varsınız.

 Swordquest bir dakikada bitti.

 Buz kırıldı.

 Üç Swordquest'ti de denedik.

 Sıradaki?

 - Dark Cavern.

 Laser Blast.

 - Super Breakout.

 Adventure.

 Warren Robinett tarafından yapılıp !

 

979 senesinde 2600 için piyasaya sürüldü.

 İsmini oyunun içine gizleyen ilk video oyunu yapımcısıydı.

 - Aslında kendisi  - Adventure'ı dene.

 Adventure'ı oyna.

 Bir dakikayı geçti ve hâlâ hayatta.

 Bu sefer doğru oyun olmalı.

 Bu küre ne kadar dayanır?

 !

 

0 milyon yıl kadar sürer.

 Bize bir şey olmaz yani.

 Anahtara ilk giden!

 - Yumurtaya ilk gider!

 - Yumurtaya ilk gider!

 Adventure.

 Ne?

 Hadi ama!

 - Altılılar, Atari 2600'de son görevde.

 - Altılı savaş odasında mısın?

 - Hemen çık oradan.

 - Adventure oynuyorlar.

 Adventure, tabii ya.

 Warren Robinett yapmıştı.

 Oyunun içine sürpriz yumurta saklayan ilk oyun yapımcısıydı.

 Dikkat!

 USPS kamyoneti arıyoruz.

 Ohio plakalı, 2036 model.

 EŞLEŞME YOK Daito savaşa ne zaman gireceksin?

 - Mermim bitti.

 Envanter boşaldı.

 - Benim de son şarjör.

 Silah lazım!

 - Anti-personel ağır topu!

 - Anti-personel ağır topu!

 - Lazer silahı!

 - Lazer silahı.

 Baksana Z!

 Baksana Z!

 Şu ufaklığı denesene.

 At şunu!

 Ağzına sıçtığımın Chucky'si!

 Yürüyün!

 Hadi!

 Megagodzilla!

 Daito, sana ihtiyacımız var!

 Daito hemen!

 Köprüye git!

 Acele et!

 Dikkati dağıldı.

 Hadi!

 <b>Gundam formuna geçiyorum.

 Z!

 Arty!

 Kaleye git!

 Onlardan önce üçüncü anahtarı kazan.

 - Bu ne?

 - Eski hâline dönmesine 30 saniye var.

 Daito, uzaklaş!

 Sadece !

 

0 saniyen kaldı!

 Yumurtaya ilk gidecek!

 Siktir!

 Bu o!

 Arty!

 Arty!

 Z, kaleye gitmemiz gerek!

 Kız buradan hiç ayrılmamış.

 Hâlâ burada.

 Kız savaş odasında.

 Sho dayan!

 ŞARJÖR DEĞİŞTİR!

 Hayır!

 Arty biz hallediyoruz.

 Senin çıkman gerek.

 Adventure'ı oynuyorlarsa neden hâlâ kazanamadılar?

 Bilmiyorum.

 Arty ciddi diyorum.

 Sorrento delinin teki.

 Seni öldürür.

 Neye bakıyorsun sen?

 Orada bir şey yok.

 Başın belada değil mi?

 Samantha.

 - Seni sevdiğimi biliyorsun.

 - Zamanı değil Z.

 Görevin üstesinden gelebilirim.

 Ama gerçek dünyada zarar görmene izin veremem.

 IOI'dan çık.

 Bizimle South Nehri'nde buluş.

 Wade, yapma.

 Bunun için beni bağışlayacaksın, sana söz.

 Wade!

 Hayır!

 OYUNUN SONU Ayağa kalk Altılı.

 Yeniden doğma noktasına git.

 Hadi yürü!

 Sen gir.

 Kutsal El Bomba!

 Ne kadara mal oldu?

 Çok az.

 Ama onlara daha fazlasına mal olacak.

 Ne bu?

 Efendim, Avcılar göreve yaklaşıyorlar.

 - I-R0k?

 - Pozisyon aldı efendim.

 Konsolumu hazırlayın.

 Buz kırılmadı.

 Hâlâ oynuyor.

 Bekle.

 Kazanmaya çalışıyor.

 İşte bu!

 Kazandım!

 Kaybetti.

 Adventure değilmiş.

 Kazanan herkes   kaybediyor.

 Mesele kazanmak değil   oynamak.

 Halliday'in duyurusunu hatırla.

 Anahtarlar görünmez.

 Bir labirentin merkezinde karanlık bir odada gizli.

 Adventure'da bir sır gizli.

 Kazanarak bulunamaz.

 Karanlık odanın etrafında gezerek bulunur.

 Ta ki görünmez noktaya ulaşana kadar.

 Ne yaptığını bilene çok kolay.

 Gerçekten mi?

 Bırak da bölümü senin yerine geçeyim.

 Son şansın Wade.

 Son şansın.

 Bana anahtarı ver.

 Hemen hesabına 50 milyon aktarayım.

 Bunu neden yapayım ki?

 Dostum, bu Cataclyst!

 Şahsen umurumda değil.

 Tek istediğim, OASIS'e bir daha adım atmayıp bu saçmalıkla uğraşmaman.

 Ama Halliday'in yarışmasının senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.

 OASIS'in geleceğini asla senin ellerine bırakmam, Nolan Sorrento.

 Öyle olsun.

 Üç kolay aşama ile halledilir.

 Bir.

 Dur.

 Blöf yapıyorsun sanıyordum.

 O şey hepimizi öldürür.

 Bu avatarda !

 

0 senelik emek var.

 - Son şansın.

 İki.

 - Ben böyle ölmek istemiyorum.

 Aramızdaki ilişki biter.

 Küreyi çalıştırmayı bile bilmiyorsun.

 Bunları hissetim işte.

 Burası benim dünyam, Sorrento.

 Aduket!

 - Yapma, hayır!

 - Üçüncü aşama.

 Hayır!

 Şunları çıkarın üzerimden.

 Çocuklar?

 Z!

 Hâlâ hayatta!

 EKSTRA CAN

Ekstra can mı?

 Teşekkürler, Küratör.

 Durun!

 CANLI YAYIN: PARZIVAL KRİSTAL ANAHTAR İÇİN OYNUYOR

Bütün OASIS kanallarında canlı yayınlanıyor.

 Halliday, yarışmanın sonunu herkesin izlemesini istemiş.

 Tam da onun tarzı!

 - Ama Adventure'ı biz denedik.

 - Hayır, biz kazanmaya çalıştık.

 Ama gizli oda oyunun sonunda değil.

 Başlar başlamaz doğrudan görünmez noktaya gitmen gerek.

 Bu o mu?

 Kızıl saç, IOI üniforması, hangi gezegende olduğundan haberi yok.

 Kesinlikle o.

 Ben Toshiro.

 Sen beni Daito olarak tanıyorsun.

 Selam Arty.

 Evet, farkındayım.

 Pek beklediğin gibi değil değil mi?

 Evet, 30'lardan kalma bir posta arabası beklemiyordum.

 Wade?

 Cataclyst patladıysa nasıl hâlâ oynuyorsun?

 Ekstra can.

 Uzun hikâye.

 Seni vurduğum için özür dilerim.

 - Sho?

 - Ne var ya?

 Alnıma 11 yaşındayım, ilk beni vurun mu yazayım illa?

 - Yok kalsın.

 - Gel de sarılalım!

 Ninjalar sarılmaz!

 Pekala millet.

 Sıkı tutunun!

 Buldum.

 Hadisene Nolan.

 Aç şunu.

 F'Nale, bana güzel bir şey söyle.

 Drone ile takip ediyoruz.

 Yakındayız.

 - Koordinatları gönder.

 - Buna bana bıraksan iyi olur Nolan.

 Nolan?

 Nolan?

 Dışarı!

 Şunu bana ver.

 Neler oluyor burada yahu?

 Onlar için oyun bitti.

 Ne izliyorlar ki?

 Son anahtar.

 Canlı yayınlanıyor.

 Warren Robinett, Adventure ile gurur duyuyordu.

 Oyunu yapan kim bilinsin istiyordu.

 Bu yüzden ilk dijital sürpriz yumurtayı yaptı.

 Bulmak için kazanmanız da gerekmiyordu.

 Odalarda rastgele gezip   görünmez noktayı aramalısınız.

 Noktayı ana ekrana geri getirip   bir video oyunundaki ilk sürpriz yumurtayı bulursunuz.

 Yaratıcısının ismini.

 WARREN ROBINETT TARAFINDAN YAPILMIŞTIR

 Neler oluyor?

 Ben hiçbir şey göremiyorum.

 Parzival az önce kristal anahtarı kazandı!

 İstiyor musun istemiyor musun?

 Aech neler oluyor?

 Mario Cart oynuyorum.

 Sen ne sanıyorsun?

 IOI bizi öldürmeye çalışıyor, oğlum!

 Columbus Yığınları'nda izleyen herkese sesleniyorum.

 Ben Parzival.

 Gerçek ismim Wade Watts.

 Yardımınıza ihtiyacım var.

 - Aech, Yığınlara sür.

 - Tamam, sıkı tutunun!

 Sok şu anahtarı!

 Çok mu zor be?

 Hadi.

 Bu kadar mı?

 Bu kadar.

 Belgeleri imzalarsan OASIS senin olacak.

 Mal sahibi sen olacaksın.

 O kadar da kötü değil değil mi?

 Biraz müsaade et bana.

 Yanlış bu.

 Bu kalem, bu sözleşme.

 Bu an, Halliday'in, Morrow'a Gragarous hissesini devrettirdiği an.

 Bu, onun hayatının en büyük hatasıydı.

 Bunun farkındaydı da.

 Böyle sona eremez.

 Bu bir test.

 Senin yaptığın hatayı yapmayacağım.

 Güzel.

 Emin olmak zorundaydım.

 Burası senin büyüdüğün yer.

 Çok uzun zaman önceki hâlim.

 Ara sıra böyle onu izlemek hoşuma gidiyor.

 Sana bir şey göstermem gerek.

 Bu düğme  Baksana.

 Bu kapatma düğmesi.

 Eğer buna basarsan tüm simülasyon kapanır   ve bir solucan yazılım tüm yedek sunucuları siler.

 Artık OASIS'i sonsuza kadar kapatacak güce sahipsin.

 Anladın mı?

 Evet.

 İlk günden kazayla OASIS'i sileyim deme.

 Yığınlar tam önümüzde!

 Gitmen gerekiyor biliyorum.

 Benim de gerek.

 Üç anahtarı da kazandığına göre ödülünü alma zamanın da geldi.

 Bu yumurtayı aldığında oyun sona erecek.

 Yumurta  Yumurta nerede?

 Burada ne yaptığını biliyoruz.

 Hâlâ bacakların yerindeyken arkanı dön ve uza.

 Gerçek dünyada kendimi evimde hissedemediğim için OASIS'i yarattım.

 İnsanlarla nasıl iletişim kurulur bilmiyordum.

 Tüm hayatım boyunca korku içinde yaşadım.

 Ta ki hayatımın sonuna geldiğimi anladığım ana kadar.

 Sonra  Sonra tabii   korkutucu ve acı verici gerçeği fark ettim.

 Bu yer   ayrıca   doğru düzgün bir yemek yiyebileceğin tek yer.

 Çünkü   gerçek dünya   gerçektir.

 Ne demek istediğimi anlıyor musun?

 Evet.

 Evet, anlıyorum.

 Başardı.

 Yumurtayı aldı.

 Yaşasın!

 Hayır, lütfen yapma!

 Dur!

 Silahı at!

 Hemen!

 Yere at!

 Arkanı dön!

 Eller havaya!

 Geri geri bana gel!

 OYUN BİTTİ

Bay Halliday.

 Anlamadığım bir şey var.

 Avatar değilsiniz, değil mi?

 Evet.

 Halliday gerçekten öldü mü?

 Evet.

 O zaman siz nesiniz?

 Hoşça kal, Parzival.

 Teşekkürler.

 Oyunumu oynadığın için teşekkür ederim.

 Wade?

 - Ogden Morrow?

 - Ogden Morrow?

 Bana Og diyebilirsin.

 Seninle tanışmak isteyen insanlar var.

 Vay canına!

 Bu harika bir şey!

 Sizinle tanışmak benim için bir onur  Og.

 Ama ilk önce yapmam gereken bir şey var.

 Ben Halliday gibi değilim.

 Adımımı atacağım.

 Wade Watts'ı arıyorduk.

 Nolan Sorrento'nun itirafını içeren   gönderdiğiniz görüntü hakkında ifade almamız gerek.

 Onu ben gönderdim.

 Ne var?

 İş yerimde her şeyi kayıt ederim.

 Çıkarmama yardım etsene.

 Sizler kimsiniz çocuklar?

 Şu anda ihtiyacın olan insanlar.

 Gregarious Oyunlarının avukatları.

 İmzanı istiyorlar Wade.

 Klanımla paylaşacağım.

 Bu işi beraber yürüteceğiz.

 Harika bir karar.

 F'Nale, eğer beni dinlersen  Bay Morrow yani Og.

 Buraya bu kadar hızlı nasıl geldin?

 Sihirli kızağımla yıldızlardan uçarak geldim.

 Herkes izliyordu sonuçta.

 Ben daha da yakından izliyordum elbette.

 Sen miydin?

 Küratör sen misin?

 İyi oynadın, Parzival.

 Jim bana yarışmadan bahsetmemişti.

 Zeki bir çocuğa bahis kaybetmekle ilgili bir kural da yoktu yani.

 Benim yardımıma da ihtiyacın olmadı tabii.

 Kira'nın anahtar olduğunu kendi başına çözdün.

 Evet, ama  Kira anahtar değildi.

 Sizdiniz, Bay Morrow.

 Ana karakter sizdiniz.

 Halliday'in en büyük korkusu ise   biricik arkadaşını kaybetmekti.

 Jim, OASIS'in tek oyunculu bir oyun olmaması gerektiğini söylerdi.

 Kimler varmış burada?

 Bakın kimler gelmiş.

 Kahramanlarım.

 Kıyak Beşli.

 - Sen Art3mis olmalısın.

 - Samantha.

 Kıyak Beşli OASIS'in yönetimini devraldı.

 Yaptığımız ilk şey   Ogden Morrow ile gayrı münhasır danışmanlık sözleşmesi imzalamak oldu.

 Maaşı da kendi isteğiyle   25 cent olarak belirlendi.

 Bir çeyreklik yani.

 Onun rehberliğinde ikinci hamlemiz   OASIS'e Sadakat Merkezi'nden olan tüm girişleri yasaklamak oldu.

 IOI'ın başka seçeneği kalmamıştı.

 Hepsini kapattılar.

 Yaptığımız üçüncü hamle ise bu kadar sevilmedi.

 OASIS'i salı ve perşembe günleri kapattık.

 Garip bir hamle gibi geldiğinin farkındayım ama   insanlar gerçek dünyada daha fazla zaman geçirmeli.

 Çünkü Halliday'in de dediği gibi.

 Gerçek dünya   gerçek olan   tek şeydir.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar