Print Friendly and PDF

İnternet Öncesi ve Sonrası Hayat

 



İnternet, hayatımıza giren bir yenilikten öte, daha başka bir şey oldu demeliyiz. Huylarımızı, adetlerimizi, adetlerimizi, inançlarımızı, idealimizi vb. ne çok şeyimiz değiştirdi. “Middle Men” içerik olarak pornografi ile alakalı para kazanç sistemlerini anlatırken, diğer yandan günümüz insanlığını da taşa tutuyor. Ne çok zayıflıklarımızı varmış onları sayıyor. Gerçekten insanlık teknolojide ilerleyince daha mı iyi oluyor kötü mü oluyor bunun cevabını vermek çok zor.

İnternet, yemek yemenin verdiği zevk gibi. Yemenin bir sonucu olan WC, diğer tarafı hayatta kalma sebebimiz. Nasıl yemeden, yaşayamıyorsak, internetsizde yaşamakta imkansız oldu.. Öyle ki internet, bir yanıyla kötü yanımızı diğer tarafımızdan refah seviyemize endeksli olması da...garip bir durum.

Ortadaki Adam (2009) Middle Men

105 dk

Yönetmen:George Gallo

Senaryo:George Gallo, Andy Weiss

Ülke:ABD

Tür:Komedi, Suç, Dram

Vizyon Tarihi:17 Mayıs 2009 (Fransa)

Dil:İngilizce

Müzik:Brian Tyler

Oyuncular

Luke Wilson

Giovanni Ribisi

Gabriel Macht

James Caan

Jacinda Barrett

Özet

Yıl 1995; müzik ve sinema ürünlerinin VCR teknolojisine geçtiği, kültür endüstrisinin zirveye ulaştığı, internetin yavaş yavaş hayata geçirildiği yıllar. İşte bu dönemde iş adamı Jack Harris'in yolu, iki sorunlu dahi ile kesişir.

Jack, güzel bir eşe ve parlak bir bir kariyere sahiptir. Wayne Beering ve Buck Dolby isimli iki çılgın girişimci ile karşılaştığında, kariyeri de bambaşka bir yöne sapacaktır.

Wayne ve Buck, internet üzerinden "yetişkinler için eğlence" pazarlamayı düşünmektedir. Jack onları desteklemeye karar verir ve kendisini bir anda porno sektörü ile FBI takiplerinin arasında bulur

Altyazı

 Varsa hata, affola.

 Çantamda bir kaç milyon dolar serseri bir Rus mafya grubunu görmeye gidiyordum ki onlar, muhtemelen boğazımı kesip paramı alabilecek ve sırf spor olsun diye masum birini öldürebilecek adamlardı.

 Bundan daha kötüsü olamazdı.

 Ama bunun için kendimden başkasını suçlayamam.

 Ailemi ve kendimi bu durumlara sokan kişi bendenizim.

 Bakın, hayat sadece seçimlerinizden ibarettir.

 Daha iyisi olacak diye kendimize söyleyip durduğumuz seçimler.

 Ama derinlerde bir yerde bizi böyle bir yere sürükleyeceğini biliriz.

 Beni buralara sürükleyen açgözlülük veya ego değildi kesinlikle.

 Burada olmamın tek sebebi yaratıcıIıkta parmağımın bulunması.

 Bu dünyayı daha iyi hale getirebilecek; ismimi tarih kitaplarına altın harflerle yazdıracak veya bir ev eşyasına verdirecek, parka heykelimi diktirecek cinsten bir şey değildi.

 Yine de zamanımızın en büyük icadının yaratıImasında parmağım vardı.

 YanlışIıkla dünyayı şu anda içinde bulunduğumuz hale getirdim.

 Adım Jack Harris ve erkeklerde boşalma için dahiyane bir yöntem bulmuştum.

 Dünya tarihinde, müstehcenlik tüccarları bu pisliği yaymak için hiç bu kadar çağdaş imkanlara sahip olamamıştı.

 İnsanlık tarihinin başlangıcından beri erkekler asıIıyorlar.

 Yani, bu bir sır değil.

 Jimmy, istediklerini Aman Tanrı'm!

 Bu anne neden çocuğuna bağırıyor?

 Onun da daha iyi bilmesi gerekir ki erkeklerin aklı fikri sekstedir.

 Yaklaşık her on saniyede bir bazı hasta, sapık, bozuk düşünceler erkeklerin aklından geçer.

 Bir erkek, şeyine ulaşabilir durumda olduğunu fark eder etmez bir şekilde asıImanın yolunu bulur.

 Bu ülkenin kaybettiği, ahlak yapısıdır.

 Yıllar önce çocuklarımızın kahramanları vardı.

 Bu hiç alışılagelmedik değil.

 Her erkek, eşcinsel olsun olmasın; prensler, yoksullar, krallar devlet başkanları, hatta başbakanları bile bir yerlere sinip asıIırlar.

 Bu bir uzay mekiği.

 450 milyon dolar maliyeti var.

 Her seferinde Sam amca ve vergileriniz sayesinde fırlatıIıyor.

 Üstünde ne var, tahmin edin?

 Bir milyar dolarlık uydu.

 Peki neden onu fırlatıyorlar sanıyorsunuz?

 Bu internetin bir parçası.

 Eğer çocuklarınızın eğitimine yardımcı olduğunu düşünüyorsanız ya da babacığın Tiger Woods'un istatistiklerine bakmasına veya anneniz ya da büyük annenizin mükemmel çikolatalı kek yapmasına o halde kafayı yemişsiniz.

 Sadece parayı takip edin.

 Porno endüstrisinin geliri dünya çapında yaklaşık 57 milyar dolar hiç kimse izlediğini kabul etmese bile.

 Dünyanın her yerinde, her günün her saniyesinde artık bu böyle.

 Eskide kalanlarsa, gece karanlığında köhne kitapçılara yolculuklar veya yerel bir kaset dükkanında yetişkin bölümünde saklanmalar.

 Ya da tamamen kahverengi bir kağıda sarıImış bir derginin gelmesini beklemek.

 Görmek istediğiniz şey artık 7/24 evinizde veya ofisinizde elinizde.

 Siz hazır olduğunuzda o da hazır.

 Ayan beyan, gizli, veya siz hangi aromada isterseniz.

 Saf Americana.

 Bunları aklımdan ne kadar geçirirsem geçireyim hep kafama takıIan soru aynıdır: Bunların bu kadar ileri gitmesine ben nasıI izin verdim?

 Daha kısa süre önce, herşey o kadar basitti ki.

 - Selam, bebeğim.

 - Selam.

 - Bana ne aldın bakalım?

 - Sana herşeyden birazcık aldım.

 - Güzele benziyor.

 - AçIıktan ölüyorum.

 Ben de.

 Senin yaptığın kızarmış tavuğu herkesinkinden ayırt edebilirim.

 - Öyle mi?

 - Sırrın ne?

 Bir şef asla sırrını söylemez.

 Bunu zaten biliyorsun.

 Bana söyleyebilirsin.

 Ben yabancı değilim.

 Benimle evlen, söyleyeyim.

 Bana elini ver.

 Diana benimle evlenir misin?

 Biber.

 Ne biberi?

 Sır bu muydu yani?

 Benimle dalga mı geçiyorsun?

 - Afedersin, hayatının hatası mı oldu?

 - Hayır.

 Norman Rockwell boyamada çalışan adamlardan biriydim.

 Geriye baktığımda, ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsiniz.

 Şimdi yer ve zaman körfezini geçtiğimde ya da Los Angeles, California denen gezegenlere gittiğimde iki adam hayatımı sonsuza kadar değiştirecek bir konuşma yapıyorlardı.

 Bir sandalyede nasıI böyle uyuyabiliyorsun?

 Ne?

 Lanet bir sandalyede nasıI böyle uyuyabiliyorsun?

 Yaptığın gürültüyle burada nasıI uyuyabildiğimi soruyorsun herhalde?

 Internette bakıp asılacak bir şey olmadığını bilmiyor musun?

 Kaset izle o zaman, soysuz herif.

 Ben mi soysuzum?

 Ben mi soysuzum?

 İIk önce kasetleri alan sensin ve ben - soysuzum, öyle mi?

 - Bunları 100 kere izledin.

 Ondan yeni boklara ihtiyacın var.

 Yani, evet, sen soysuzsun.

 Cehenneme git.

 O kadar yüksekten uçma.

 Cehenneme mi gideyim?

 Sen cehenneme git!

 Neden şu sigara içmeye ve kokaine bir son vermiyorsun!

 Sabah işe gitmem lazım ama uyuyamıyorum - dumandan boğuluyorum!

 - Sen sigara içiyorsun, dallama!

 Uyurken içmiyorum.

 Şuraları da bir temizle.

 Zehirli atık odasında yaşıyor gibi hissediyorum!

 Harika.

 Şimdi de lanet Martha Stewart ile yaşıyor tribine mi girdin?

 Eğer lanet Martha Stewart olsaydım bütün gün karşımda asıIıyor olurdun, seni ezik!

 Bana ezik deme.

 Bana sakın ezik deme, seni kaltak.

 - Sen lanet bir eziksin.

 - Bana ezik deme!

 - Lafını geri al!

 - Bana bu adı takma!

 - Kıçına tekmeyi vuracağım!

 - Lafını geri al!

 Adi orospu çocuğu!

 - Lafını geri al!

 - Lanet Bu aptalların bilmedikleri şey bir yıIdan daha kısa bir sürede milyonlarca dolarlık adam olacakları ve interneti şu anki haline getirecekleri.

 Biraz daha açsam iyi olur.

 Buck Dolby bir kaç ay önce Wayne Beering'e katıImak için Los Angeles'a taşındı.

 Bunlar çocukluk arkadaşlarıymış, ve diğer herkes gibi işin yolunu bulup zengin olma planları peşindelermiş.

 Tek sorunları ise rüyalarını gerçekleştirmek için bir planları olmamasıymış.

 Kim derdi ki bunlardan mükemmel bir başarı çıkar?

 Buraya uçarken çok fazla sis vardı.

 Bu kadar dumanla nasıI başa çıkabiliyorsunuz?

 Ben pek fazla dışarı çıkmam.

 Senin bir mesleğin var.

 Hayır, benim maluliyetim var, ama bir kaç hafta sonra sona eriyor.

 - Bir yerine bir şey mi yaptın?

 - Hayır düştüm.

 - Onları dava edeceğimi söyledim.

 - Ne yapacaksın peki?

 Bilmiyorum, ama her zaman bir şeyin kenarında olduğumu hissediyorum.

 Öyle mi?

 Ben de!

 Tam da birşeyin kenarındaymış gibi hissediyorum.

 Böyle fikirler hep kafamda.

 Sürekli aklımda dolaşıyorlar.

 - Evet.

 - Fikir üstüne fikir üstüne fikir gibi.

 - Tıpkı bir şelale gibi.

 - Evet, aynı bir çağlayan gibi.

 - Evet, sanki - Evet.

 Dediğim gibi, onlar gerizekalı.

 Aslında pek de öyle değil.

 İster inanın ister inanmayın Buck 22 yaşında çok ünlü bir roket bilim adamıymış.

 IQ'su 187 her ne kadar adamla konuştuğunuzda "imkansız" desenizde.

 Buck'ın en sevdiği şey hafta sonlarını NASA'da kokainlenip yer çekimsiz alanda uçmakmış.

 Fazla söze gerek yok, işten atıImış.

 Otur.

 Otur.

 Otur.

 Anladığım kadarıyla, Wayne berbat bir veterinermiş.

 Hatta ders bile vermiş.

 - Burada doktor kim, sen mi ben mi?

 - Tabii ki sensin, ama Sorun şu ki, köpek yatıştırıcıları kaynağını garanti altına almak için gereksiz muayaneler yapmış.

 Bu da Wayne'in veterinerlik kariyerini bitirmiş.

 - Seni görmek güzel, adamım.

 - Seni de.

 Bir bağlantımız var mı, ya da kokain durumumuz ne?

 Torbacı bu akşam geliyor.

 Los Angeles'ta gece klubü sahibi bir arkadaşımın hasta olduğu ve çalışamadığı haberini aldım.

 Kesinlikle ailesinin yardımıma ihtiyaçları vardı.

 - İyi miymiş?

 - Evet, ama bir süre çalışamazmış.

 Susan aradı.

 Bir kaç haftalığına Los Angeles'a gidip işleri yoluna sokup sokamayacağını sordu.

 Oradaki bir avukatla konuştum, Jerry Haggerty adında bir adam.

 Mekanın tam bir altın madenine dönüşebileceğini söyledi, bebeğim ama erken davranmazsan, biter.

 Her şeyi kaybederler.

 Çok paradan bahsediyorum burada.

 Ailemi Houston'da bırakmak istemiyordum.

 Biz mutluyduk.

 Herkes gibi, boğazımıza kadar ipotek batağındaydık kredi kartı borçları vardı ve ay sonunu zor getiriyorduk.

 Bir aile için çok da mükemmel bir durum değil.

 Üstelik, bebeğim İşleri yoluna koymakta ustasındır.

 Teşekkürler, tatlım.

 Haklıydı, eğer bir konuda yeteneğim varsa o da hiç kimsenin asla çözülmez dediği işleri yoluna koymaktı.

 Bu yeteneğimin, ilk kez bir kaç yıI önce babamın inşaat işinde çalışan bir arkadaşının yanında çalışırken farkına varmıştım.

 Adı Louie La La'ydı.

 Yerel bir suç patronunun diz kırıcısıydı.

 Louie yaptığı işe aşıktı.

 Birleşik devletlere başkan olmak mı yoksa birinin dizini kırmak mı deseler

- Pekala.

 - tahmin edin hangisini seçerdi?

 Gidip şu İrlandalı'nın diz kapaklarını kırıp yemeye bir şeyler alalım.

 - Diz kapaklarını mı?

 - Evet.

 Bir kaç kez sopayla indir, bir iki iyi darbe, sonra yumuşarlar.

 Aklıma geldi de, acaba adamla bir konuşup neden parayı vermediğini sorsan.

 Sana parayı vermezdi, değil mi?

 Belki de adamla bir konuşup Velet!

 - O hıyarla konuşmam sona ermiştir.

 - Afedersin.

 Seni sadece para kısmı ilgilendirir, değil mi?

 Tek istediğin bu, sadece parayı almak, değil mi?

 Evet.

 Fikrimi değiştirmeden acele et.

 - Efendim?

 - Paramı almak için iki dakikan var.

 Sonra birilerinin dizleri kırılacak.

 Kovboy gibi bir şey olması gerekirdi Buna daha çok uyardı.

 Neyse, sonra bara gidip Morgan denen adamla tanıştım.

 O, haklı sebeplerden, bayağı korkmuştu.

 Pekala, benim de sorunlarım var.

 Anlıyor musun?

 Planladığım son bir kaç proje İşler yolunda gitmedi.

 Bu yüzden yapmak zorunda kalmayı istediğim son lanet şeyi yapıp Louie'ye gittim.

 Şimdi de hastaneye gitmek zorunda kalmayı bekliyorum.

 Neden?

 Borcum var diye mi?

 Ben kimseden çalıp çırpmadım.

 Tamam, biraz müsade et, olur mu?

 Bana bir iyilik yap.

 Şimdi neden burada olduğumuza odaklanalım.

 Demek ki bu parayı aldığında kesinlikle aklında geri nasıI ödeyeceğine dair bir planın vardı, değil mi?

 Şimdi neyin yanlış gittiğini bulalım, belki sana yardım edebilirim.

 Tamam mı?

 Anlat bana.

 Pekala, eğer İnşaat ruhsatım olsa işi alıp gün sonunda parayı öderdim.

 NasıI olacakmış o?

 İnşaat ruhsatım olsa bir kaç saniyede borç para bulabilirim.

 - Lanet bir inşaat ruhsatım yok.

 - İnşaat ruhsatı mı?

 Evet.

 Allah'ın belası bir inşaat ruhsatına ihtiyacım var.

 Iska.

 Beyzbol vurucusu geliyor.

 Bekle, Louie.

 Şehirde tanıdıkların var, değil mi?

 Benim her yerde tanıdıklarım var.

 Pekala, adam eğer inşaat ruhsatı alabilirse günün sonunda paranı ödeyeceğini söyledi.

 Ne yapmamı istiyormuş?

 Neye benziyorum ben, izinciye mi?

 Bak, biz parayı almak mı yoksa adamın dizini kırmak mı istiyoruz?

 Ben parayı alalım derim.

 Çelişki içinde kaldım.

 O gün her sorunu bir şekilde çözebileceğimi öğrendim.

 Tek yapmanız gereken ortak bir nokta bulmak.

 Böyle öğrenirsin.

 Neyse, arkadaşıma yardım etmek için Los Angeles'a doğru yola çıktım parasal sebeplerden aldığım bir karardı şu aklıma bile gelmeyecek olaylar silsilesinin başıma gelmesine neden olan.

 Tam işte bu sıralar Buck kirayı ödemek için kendine bir iş buldu.

 Buck gün boyu acı çekiyor olabilirdi, ama geceleri o ve Wayne tekrar hayata dönerler ve müthiş planları "Dünya'yı ele geçirme" üzerinde çalışırlardı.

 Kulağım sende.

 Kulağım sende.

 Kulağım sende.

 Eğer internet eğlence için yoksa ne için var?

 Hiç yeni bir şey yok.

 Hiç Çeşitlilik yok.

 Ben yanar döner porno istiyorum.

 Benim burada izlediğim şey sıkıcı.

 Benim burada izlediğim şey Iüzumsuz.

 Benim burada izlediğim şey saçmalık.

 Ne diyeceksen desen artık?

 Sadece Demek istediğim dergilerden fotoğrafları alıp tarayıcıdan geçirip internete yükledikten sonra biraz para kazansak.

 Bu işte çok yüksek bir zengin olma potansiyeli var.

 - Benimle dalga mı geçiyorsun?

 - Şuna bir açıklık getireyim.

 - İnternet sitesine giriyorsun

 - Benimle dalga mı geçiyorsun?

 Hayır, hayır, hayır.

 İşlemine başIıyorsun, tamam?

 Bitiriyorsun, temizleniyorsun dosya dolabına gidip çek defterini alıyorsun - ve çeki yazıyorsun.

 - Hayır, abonelik gibi düşün.

 - Dergi aboneliği gibi.

 - Öyle mi?

 İnsanlar bunu hep yapar.

 Çek olarak gönderirler.

 Ya da bankaya gidip havale mi yaparlar?

 Kredi kartlarını verirler.

 Sana kredi kartını kim verir acaba?

 - Bilmiyorum.

 - Numaraları yumruklayın?

 - Neden bu kadar negatifsin?

 - Negatif filan değilim!

 Bunu yapabilecek bir program yok.

 İnsanlar bu işi dergilerle yapıyorlar.

 Kredi kartını aptal bilgisayardan mı geçireceksin?

 Hayır, sadece tuşlarsın.

 Hepsi sıfırlar ve birler zaten.

 - Neden bu kadar negatifsin?

 - Bunu yapabilecek bir program yok.

 Lanet kredi kartı numaralarını yumruklayacaksın Bunda ne kusur var?

 Ne yapıyorsun?

 - 15 dakika beni rahatsız etme.

 - Olur.

 Roket bilim adamı olmanın da avantajları vardır.

 15 dakika içinde, Buck günümüzde internetten kredi kartı işlemlerini standart hale getiren programı yazdı Visa, MasterCard ve Amazon'un bile geliştiremediği bir teknoloji.

 Bir vızvız taktım.

 Her satış yaptığımızda, vızvız ötmeye başlayacak.

 - Fiyatı ne kadar belirledin?

 - 10 dolar.

 Neden 9.99 yapmıyorsun?

 Psikolojik olarak, insanlar daha rahat hissederler.

 Tamam.

 Neyse de, dört gün geçmişti ama bir tane bile vızvız yoktu hala.

 Tahminim bunlar yaptıklarının ne olduğunu bile unutmuşlardır.

 Ve sonra bir gün Doğru mu duydum ben?

 Evet, 9.99 dolar kazandık.

 Sabaha karşı 4:15'te?

 Tanrı'm, adam senin gibi sapığın teki herhalde.

 Bunu bilemezsin.

 Adam şu an gece olan doğu yakasında veya Avrupa'da bir yerlerde olabilir.

 Adam her yerde olabilir.

 Bu Dünya Çapında Ağ, gerizekalı.

 Bunları sen yapmıyorsundur herhalde, değil mi?

 Hayır, adamım.

 Bunlar aboneler.

 Zenginleşiyoruz.

 Harika.

 Ne kadar yaptık?

 Efendim, bir dakika içinde size döneceğim.

 2,000 doları yarım saat önce geçtik.

 - Bu harika.

 - Evet.

 Tamamdır, bir şey ayarladım ki sese göre hangi tür resim sattığımızı bileceğiz, anladın mı?

 Vızvız tanıtım anlamına geliyor.

 Çan sesi 40 yaşından fazla kadınlar.

 Islık koca memeliler için.

 Ve ziller de Arkadan seven ev kadınları için - yani tam senin istediğin.

 - Neden ıslıkmış?

 NasıI yani?

 Neden ıslık sesini koca memeliler için ayarladın?

 Bilmiyorum, öyle yaptım gitti işte.

 Bilirsin, sokakta koca memeli bir kadın gördüğünde ıslık çalarsın.

 Hayır, bu salakça.

 Ziller koca memeliler için olmalı - çünkü memeler zillere benzer.

 - Memeler zillere benzer?

 Ne zamandır?

 - Evet.

 Değiştir şunu.

 - Hayır, değiştirmem.

 Değiştir dedim sana.

 Memeler zillerle olmalı.

 Ziller memeler için daha uygun.

 Islık da arkadan seven ev kadınları için mi olacak yani?

 - Evet, ne olmuş?

 - Çok aptalca!

 Aptalca değil.

 Şeyinle bir kadının ar…sından girdiğin zaman - Ne yapar?

 Islık mı çalar?

 - Orospu çocuğu!

 Geri zekalılar.

 İki yetişkin adam çocuk gibi yerde yuvarlanıyorlar ne için; ıslık mı zil mi diye.

 Orospu çocuğu!

 Ben mi?

 Benim asla öyle bir Iüksüm yoktu.

 Los Angeles'taki gece kulubüyle meşguldüm.

 En iyi arkadaşım James bana yardım eli uzatmaya gelmişti.

 Bizim için kesindi ki mekanı düzenleyip işletmek amansız bir mücadele olacaktı.

 Ama, diğer her iş gibi sıkı çalışma ve kararlıIık bizi başarıya götürecekti.

 - Şerefe.

 - Günaydın.

 Para sesi mi bu?

 Galiba arkadan seven ev kadınları patlama yaptı.

 - 7,000 doları geçtik.

 - Dalga mı geçiyorsun benimle?

 Hayır, ama yeni içerik gerektiğine dair şikayetler var.

 Biraz daha fazla dergi alsak?

 Hayır, hayır, hayır.

 Taze bir şeyler bulmamız lazım.

 - Kendi yapacağımız şeyler.

 - Öyle mi?

 Bunu nasıI yapmayı planlıyorsun?

 Oyun planını hatırla.

 Oyun planını hatırla.

 Buck ve Wayne, batı yakasında Rus mafya lideri olan Nikita Sokoloff'un, ona ait olduğunu bilmedikleri, mekanına girmek üzerelerdi.

 Bu iki aptal pazarlık yaptıkları miktarın üzerinde para kazanacaklardı.

 Seni görmek harika, adamım.

 Patronunuz burada mı değil mi bilmek istemiştik.

 Onunla konuşmak istiyoruz.

 Konuşmak istediğimiz bir iş teklifimiz var.

 - Neymiş o?

 - Aslında biz patronunuzla veya artık buranın sahibi kimse onunla görüşmek istiyoruz.

 Burası mükemmel.

 - İIgilenmiyoruz.

 - Bence patronun söylemek zorunda olduğumuz şeyle çok ilgilenir.

 Biz sadece Sen iyi misin?

 - Neler oluyor burada, adamım?

 - Hadi, şehirde başka kulüpler var.

 Sakin olun.

 Hadi buradan gidelim.

 Sen neye bakıyorsun, kaltak?

 Hapisteyken hep senin gibileri becerirdim!

 Hadi, orospu çocuğu!

 Günümü gün et, kaltak!

 Sen ne bok yediğini zannediyorsun?

 Tamam, sakin, sakin!

 Hadi!

 Ben bir yere gitmiyorum Sen kimsin ki benim mekanıma gelip böyle konuşabiliyorsun?

 Size söylüyorum, amacımız gerçekten iyi niyetli, efendim.

 Tek yapmanız gereken sakinleşip Kapa çeneni!

 Kapa çeneni.

 Ben sakinim - Beynine mermiyi yerleştireceğim.

 - Lanet olsun!

 Neden buradasınız?

 Sadece kızlarınızın çıplak fotoğraflarını çekip internete koyup kârı sizinle paylaşmak istiyoruz.

 Bunu neden en başıdan söylemiyorsun?

 Nereye gidiyorsun?

 Gel, gel, gel.

 Gel.

 Size en iyi niyetlerle geldiğimizi söylemiştim.

 - Kıçına tekmeyi basacağım!

 - Sakin ol.

 Bir saat içinde, Buck ve Wayne Rus mafya babasının en iyi arkadaşları olduklarına inandılar.

 Onlarla kârın yüzde 25'ini verme ve hayat boyu iş ortağı olma konusunda anlaştılar.

 Bence Rus mafya babasıyla iş ortağı olmanın ince ayrıntılarını tam olarak anlamadılar.

 Ertesi gün, bir kamerayla bir striptiz kulübü ayarladılar siteleri için klip çektiler.

 Dikkat et, geliyor.

 Şimdi yürüyoruz, sakın kameraya bakma.

 Şimdi!

 Daha yarım günde, Buck ve Wayne, kendilerinin George Lucas ve Steven Spielberg olduklarına inandılar.

 İnternet siteleri bir roket gibi uçuşa geçti.

 Hatta işi tam yapabilmek için yeni sunucu almak zorunda kaldılar.

 Mektuplar istifler haline gelmişti ve okumaya başlayamıyorlardı bile.

 Bu iki moron, ne yarattıklarının farkında değillerdi bile ki bir de böyle bir işin üstesinden geleceklerdi.

 Bir kaç gün içinde 7/24 çalışmaya başladılar.

 Mektupları kahve sehpasının üstüne boşaltma!

 Çık dışarı!

 Sunucu dört gün daha burada olamayacak.

 Kahretsin!

 Bunu tek başıma halledemem.

 İşi bırakmalısın, adamım.

 Kovuldun, seni orospu çocuğu!

 Kovuldun!

 - Sunucu sorunu çözülmüştür.

 - Çaldın mı bunu?

 Hayır, posta kutumu açtım.

 Orada çekler vardı, dostum.

 Ne?

 Senet değillerdi, adamım.

 Vegas'a gidiyoruz!

 Sonra Buck ve Wayne batıya, görkemli şehir Las Vegas'a yöneldiler umutların ve hayallerin şehri.

 Bir aydan daha kısa sürede, günlük 25,000 dolar kazanıyorlardı.

 İkisinden birinin bile hayal edebileceğinden daha fazla.

 Harika olmalıydı.

 Ama bir sebepten, herşeyi berbat etmenin bir yolunu buldular.

 Şimdi, bana dönersek, yardıma ihtiyacı olan bir arkadaşıma yardım eli uzatmam sonucu kendime iş edindim.

 Kısa sürede, mekanı değiştirdik.

 James ve ben sokaklara döküldük, kulübün reklamını yaptık eğlenceler düzenledik ve mekanın önünde kuyruklar oluşmaya başladı ve her gece tıka basa doluyduk.

 Mesele şu ki, birine bir iyilik yaptığınızda sizden diğer bütün sorunlarını çözmenizi istiyorlar.

 Her zaman çözülmesi gereken bir sorun daha vardır.

 Henüz emin değilim.

 İnan bana, şu an orada olmayı çok isterdim ama yapamam.

 Çok çalıştığını biliyorum, sadece çok şey kaçırdığını düşünüyorum, anlatabiliyor muyum?

 Biliyorum.

 İnan bana biliyorum.

 Hafta sonu Los Angeles'a bir kaçamak mı yapsam?

 Hayır, sakın.

 Aslında şu an Vegas'tayım.

 - Vegas?

 Neden?

 - Jerry Haggerty davet etti.

 Tanrı'm, Jack.

 Kulüpteki korkunç avukat mı?

 O beladan başka bir şey değil.

 Benimle konuşmak istediği ticari bir yatırım varmış.

 Eğer o olmasaydı, kulübe sahip olamazdım ki herşey iyiden daha iyi oldu.

 Yani kıçımı kurtardı, tatlım.

 Şeytana pabucunu ters giydirir o adam.

 Dikkatli ol.

 Tamam, olurum Belki biraz gülüşürüz.

 Gülüşle başlama ağlamayla bitermiş, koca adam.

 - Seni seviyorum, tamam?

 Hoşçakal.

 - Seni seviyorum, bebeğim.

 Şu lanet uzman bana "Jerry, topa kavis vermeyi öğrenmelisin çünkü her büyük oyuncu kavisle cebelleşir.

 " diyor.

 Sana bir şey söyleyeyim, kesinlikle öğrendim çünkü her vurduğum top çalıIıklara gidiyor.

 Evet, beş vuruşta özürlüyümdür.

 Golf oynamanı saymazsak, oldukça iyi durumda gibisin.

 Tanrı'm, oldukça iyiyim, Jack.

 Yani, dava açmayıp kravat takmayan bir adama göre.

 Ama çok, çok büyük fikirlerim vardı.

 Peki benimle alakalı ne tür bir meselen var?

 Sana bu hikayeyi anlatmalıyım.

 Buna inanmayacaksın.

 Arkadaşlarımdan biri, Hard Rock'taki odalarında gizlenen iki adamdan bahsetti yasal tavsiyeye ihtiyaçları varmış.

 Vücudumu lanet bir bovling topu gibi kullandılar!

 Bir işe başlamışlar ama ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok.

 Bir kaç ay önce, epey bir para kazanmışlar ve Vegas'a gelmişler.

 Haftalarca kumar oynamışlar ve anladığım kadarıyla, sabah akşam eğleniyorlar şehirdeki bütün fahişelere uğruyorlar.

 Billirsin, kısaca dağıtıyorlar.

 - Peki iş ortakları kimmiş?

 - Los Angeles'tan bir Rus

- Nikita bilmem ne.

 - Sokoloff mu?

 Sanırım öyleydi.

 Onu tanıyor musun?

 Adını duymuştum.

 Manyağın tekidir.

 Öyle mi?

 Parti bitti.

 Sen burada yeni misin?

 Adın ne nesin?

 Bu iki salağı epey hırpalamışlar çünkü söz verdikleri halde parayı ödememişler.

 Çok güzel.

 Neden korkuyorsun benden?

 Peki, ne tür bir işmiş bu?

 Orası işin en iyi tarafı.

 Görünüşe göre bu iki moron açık saçık resimleri toplayıp internete koymuşlar.

 Kulaklarını dört aç, bir kaç ay içinde bir milyon dolardan daha fazla para kazanmışlar.

 Anladım, yalnız şu var ki benim karım ve çocuklarım var.

 Porno endüstrisine girmek gibi bir niyetim yok.

 Ne dediğimi anlıyor musun?

 Anladım, ama sana bir soru sorayım.

 Steve Wynn, Barron Hilton, onlar pornocu mu?

 - Hayır.

 Neden?

 - Neden, biliyor musun?

 Çünkü o pislikler her odanın her televizyonunda bunları oynatıyorlar.

 Porno olmadan tonlarca para kaldırıp oteller zinciri kuramazsın.

 - Sonuçta onlar pornocu mu?

 - Ne demek istediğini anladım.

 Senden porno filminde oynamanı istemiyorum.

 Sadece bir iş durumunu düzeltmeni istiyorum.

 Haggerty; her zaman değişik bir bakış açısı olan adam.

 Muhtemelen Rus sorununu çözdüğüm zaman işi çalmaya çalışacaktı.

 Diyelim bunlar gerçek olsa ve ben de işin içinde olsam Haggerty bunun bir parçası olamazdı.

 biraz para yapalım!

 Yaptığı dolandırıcıIıklardan Federaller peşindeydi ve çaresizlik kokuyordu.

 - Hard Rock'a tekrar hoşgeldin, Jack.

 - NasıI gidiyor?

 Teşekkürler.

 - Hangi oda?

 - Teras kat.

 Haggerty'nin bana anlattığına göre, bu işte çok büyük para vardı bu kısım iyi.

 Para pornodandı, bu kısmı kötü işte.

 O kapıyı çalmamın sebebi beni aşar.

 NasıIsın?

 Jack Harris.

 - Buck Dolby.

 - Girebilir miyim?

 - Lütfen.

 - Teşekkürler - Neden buradasın?

Seni kim gönderdi?

 - Afedersin, Jack.

 Üzgünüm.

 - Neden buradasın?

 - Hayır, hayır, hayır, o iyi adam.

 Görünüşlerinden nasıI anlayacaksın?

 Biz böyle anlaşmamıştık!

 Biz böyle konuşmamıştık.

 O çemberin bir parçası değil!

 Bu anlaşmanın bir parçası çünkü ben onu araştırdım.

 Tabii, saçmalık!

 Neden burada olduğunu biliyorum!

 Bak hemen buradan kaçmalıyız.

 - Tamam.

 Ben onunla ilgilenirim - Buradan kaçmalıyız.

 - Biraz fazla stresli.

 Yoksa - Üzüldüm.

 Raydan çıkmış durumda.

 Gözüm üzerinde kaltak!

 Geldiğin için sağ ol.

 Bir şey içmek ister misin?

 Böyle iyiyim.

 Öncelikle ve en önemlisi, bu otel odasının temizliği ve hijyeni için senden çok özür dilerim.

 Önemli değil.

 Beş gündür ayakta.

 Doktor çağırdım

Kimsenin girmesine izin vermiyor.

 Hemen buradan gitmelisin, ama ön kapıyı kullanamazsın.

 Neden ona biraz yemek söylemiyoruz?

 - Ben oda servisini arayayım.

 - Bizi harcayaklar diye korkuyoruz.

 - Rusların sizi hırpalaması mı demek istedin?

 - Evet, evet.

 Sana benim hakkımda bilmediğin bir şey söyleyeceğim, tamam mı?

 Ben multi, multi, multi-milyoner bir Amerikan yatırımcıyım.

 İşin dramatik yönü şöyle ki kendimi yanında kıç sallayan tavşanlı anafilaktik kutup ayısı gibi hissediyorum.

 Sana bunu açıklayamam.

 Mesele, para, para, para, para.

 Herkes bu tavşana sahip olmak istiyor.

 Onlara oldukça yüksek miktarda borcumuz var.

 - Anlıyorum.

 - Bu acele neden, onu da anladın, değil mi?

 Demek istediğim, biz arkadaşız.

 Yani, madde bağımlıIığına müsamaha gösterdiğimden yarı sorumluluk bende işte burası bizim göz ardı ettiğimiz kısım.

 Mesele şu.

 Bir sebepten biliyorum ki arkadaki adam doktor gibi davranıyor ama gerçek şu ki, dışarda kapı önünde beş gangster var beni kaçırmak için bekliyorlar.

 Banka hesaplarımı boşaltıp intihar süsü vererek beni kafamdan vuracaklar.

 Sana bunu yapmalarına izin vermeyeceğim.

 Varlıklarını beş gün önce, bizi bir güzel haşlayarak belli ettiler.

 Yani bizi güzelce bir patakladılar.

 Gözümü mahvettiler, gördüğün gibi, ama Wayne'in canını fena yaktılar.

 - Gerçekten fena yaktılar.

 - Dinleyin, şöyle yapıyoruz.

 Beni alabilirsiniz, ama River Dansçısı'nı almanıza izin veremem.

 O kalıyor, tamam mı?

 Tamam mı?

 Dinle, dinle

- Neyle uğraştığımı görüyor musun?

 - Pekala.

 Kızı buradan çıkarmaya çalışayım.

 Sen ona göz kulak ol.

 Buradan gideceğiz.

 - Kulağa hoş geliyor.

 - Seni seviyorum.

 - Seni seviyorum.

 Gerçekten.

 - Hayır, sevmiyorsun.

 - Bana dokunma.

 - Seni seviyorum.

 - Hayır sevmiyorsun, sevmiyorsun.

 - Evet seviyorum, seviyorum.

 - Gerçekten seviyor musun?

 - Seviyorum, gerçekten.

 Bak, bu adamı kardeşim gibi severim, anlıyor musun?

 Yani ondan nefret ediyorum ama onu çok seviyorum.

 Rachel, sen bana, sen bana annemi anımsatıyorsun.

 Öyle mi?

 Benim adım Jessie.

 Evet, annemin adı da Brenda idi.

 Oraya gidemezsin, Wayne.

 - Bu hiç hoş değil.

 - O etlerimi yolardı benim.

 Hadi, hadi, hadi, şuraya oturalım.

 Neden eşyalarını toplamıyorsun?

 Seni buradan çıkaracağım, tamam mı?

 - Param ödenmedi.

 - Merak etme.

 Ben hallederim.

 - Kafandan ışık saçıIıyor.

 - Sadece gözlerime bak.

 Artık bu olan bitenleri unutmak istiyorum.

 O iyileşiyor gibi.

 Sen nasıI hissediyorsun?

 - Bir kaç gün dinlendim.

 - Gözün iyi mi?

 Sorun yok, ama Ruslar'ın icabına bakmak zorundasın.

 Hiç bir zorunluluğum yok, tamam mı?

 Sadece neler olduğunu anlamak istiyorum.

 Siz ikinizin neleri doğru yaptığınızı anlamak istiyorum.

 Belli ki önemli bir şey, ki iki ayda iki milyon dolardan fazla kazanmışsınız.

 Ne yanlış yaptığınızı zaten biliyorum, iş ortaklarınıza ödeme yapmamışsınız.

 Şimdilik söyliyebileceğim, sağlam bir fikriniz varmış, ama abartmışsınız.

 Kontrolü kaybetmişsiniz.

 Belki de işi nasıI yapacağınızı bilmiyorsunuz.

 - Ama sen biliyorsun, değil mi?

 - Evet, biliyorum.

 Bizim için yapar mısın?

 Bakın, canlı porno yaratmak gibi bir niyetim yok.

 Benim bir ailem var.

 Pornocu olmak istemiyorum.

 Eğer işi alırsam, yasal bir iş olmasını isterim.

 Yüzde yüz yasal.

 Anlıyorum.

 Daha fazla aynı fikirde olamazdım.

 Şimdi siz çocuklar bana yardım edebilirsiniz.

 Siz ikiniz bir şekilde dünyanın herhangi bir yerinden birinin kredi kartını almanın yolunu bulmuşsunuz ürünü dünyanın her yerine ulaştırabiliyorsunuz ve kimse kimseyi görmüyor, değil mi?

 - Aynen.

 - Senin fikrin miydi?

 - Evet.

 - Dahiyeneymiş.

 Uzun vadede para kazanma yolu.

 Biz sadece iki taraf arasındaki alışverişi daha kolay hale getirmenin yolunu bulmalıyız.

 Film burada koptu.

 NasıI yani?

 - Bu saçmalığı kafam almıyor.

 - Pekala.

 Diyelim bir bodrum katınız var

Dünyanın herhangi bir yerinde.

 Bodrum katında da kameramanlar ve kızlar var.

 Asyalı kızlar diyebilir miyiz?

 Tamam.

 Asyalı kızlar.

 Beni dinliyor musun?

 Diyelim ki internetten Asyalı kızları izlemeyi seven birisin.

 Kredi kartı numaranı Tayland'daki bir pornocuya mı vereceksin?

 Peki ya kredi kartı dökümlerinde ortaya çıkarsa?

 Bu ülkede boşanma oranları, evli kadınların dökümü okuyup kocalarının misal nokta nokta gibi bir şey satın aldıklarına bakmamasına rağmen de oldukça yüksek azgın asyalı fahişeler.com gibi.

 Ne idüğü belirsiz bir isim üstünden, yüzlerce hatta binlerce site açabiliriz, bunu mu demek istiyorsun?

 Aynen, ayrıca eğer ben müşteri olsam ay sonu kredi kartı dökümü geldiğinde nokta nokta - yazmasını istemem, mesela - kocamemeliler.com.

 Evet.

 Şikayetler alabilirim çünkü karım bundan pek de hoşnut olmazdı, ama eğer şöyle bir şey yazsaydı - 24/7 FaturacıIık Şirketi - Bu hoşuma gitti.

 Kimse ne anlama geldiğini bilmez.

 Herkes için çok daha güvenli.

 Alan razı, satan razı hesabı.

 Müşteri istediğini alır içerik sağlayacı istediğini alır ve biz de alışveriş kontrolünden yüzde on alırız.

 Biz sadece aracıyız.

 Yani biz şimdi zaten bu işi yapanlardan biraz malzeme alıp satacağız - nerede olursalar olsunlar.

 - Doğru.

 Aman Tanrı'm!

 Bu Bu resmen sonsuz.

 Yani şu an konuştuğumuz para miktarı - akıI almaz cinsten.

 - Potansiyel olarak öyle.

 Hiç bir riski yok.

 Yani, Rus partnerleriniz hariç.

 Evet.

 Peki Haggerty'yi bu oyunda nereye yerleştiriyorsun?

 - Haggerty konusunda emin değilim.

 - NasıI?

 Bizi o biraraya getirdi.

 Onu şimdi oyundan almak biraz kazık atmak gibi olmaz mı?

 Haggerty her an tutuklanabilir, tamam mı?

 Federal ajanlar sürekli kıçında.

 Gerçek bu.

 Bize gözlem altında olduğunu söylemedi.

 Evet, bence bu iş zaten çok sakat, bir de takıma gözlem altında olan birini almak ahmaklık olur Federalleri etrafında istemiyorsan tabii, ki istediğini hiç sanmıyorum.

 Hayır.

 Bence söylediğin mantıklı.

 Yani düşündümde Bilmiyorum, tam emin değilim.

 Adam hayatımızı kurtardı.

 Pekala, Rusları ben hallederim, tamam mı?

 Haggerty olmaz.

 Ben yapacağım.

 Riskte olan da ben olacağım.

 Diğer sabah, Los Angeles'a uçtum.

 Buck ve Wayne ile içeriği biz sağlamayacağız diye anlaştık.

 Biz sadece aracı olacaktık.

 Ben doğru olanı yaptım.

 Hard Rock'tan bir dostumun yardımını da alarak Haggerty'nin icabına baktım.

 - Bu ne şimdi?

 - 200,000 dolar.

 Artık saf dışısın.

 Bekle Bekle bir dakika.

 Anlamadım.

 Saf dışı mıyım?

 Evet.

 Bu adamlar manyak.

 Onlarla uğraşmak mı istiyorsun?

 Parayı geri ver.

 - Bekle bir dakika.

 Dur.

 - Ne olacak yani, Jerry?

 Olur, ben Parayı alayım.

 - Öyle mi?

 Harika.

 - Alıyorum, evet.

 Haggerty'yi hallettikten sonra Buck ve Wayne'den Rusları bana ulaştırmalarını istedim.

 400,000 dolar borçları olduğunu söylediler ben de ileride bir sorun çıkmasın diye 450 bin çektim.

 Anlaşmaya göre ben bir yıI sonra yoktum.

 Potansiyel iş kazancına göre o zamanlar ailemin geri kalanınına yetecek kadar para kazanabilirdim.

 Bir saat içinde Ivan isimli koca bir adam kapıya dayandı.

 Ivan, ben Jack Harris.

 Bir şeyler içmek ister misin?

 Buraya sohbet etmeye gelmedim.

 Sadece arkadaşçıI olmak istemiştim.

 Ben senin lanet arkadaşın değilim.

 Param nerede?

 Senin paran mı?

 Nikita'nın parası sanmıştım.

 Amcam'ın.

 Ailemizin parası, bizim paramız, şu iki bok kafanın bize borcu olan para.

 Ya parayı ödersin, ya da küçük oğIanı bir bot gezisine çıkarırım, ne dersin?

 Galiba biraz yersiz konuştum.

 Neden burada olduğumuza odaklanalım.

 Para burada.

 Sayabilirsin.

 Hepsi içinde.

 Size olan bütün borcumuz, olan bitenler için de artıdan 50 bin.

 Tamam.

 Tamam, güzel.

 Güzel.

 Anlaştık.

 - Hayır!

 - Lanet olsun!

 James!

 Yüce İsa.

 Michael'ı tehdit etti.

 Buna izin veremezdim.

 Sıkı yumruk.

 Bam.

 Güzel.

 Güzel, herşey yolunda.

 Tamam, şimdi herkes arkadaş.

 Gel, gel, gel.

 Sorun değil.

 Hayır, hayır, Hayır.

 Hayır, hayır.

 Hadi.

 Sorun değil.

 Gelin, içelim.

 Ne, içki içmez misin?

 Bam.

 Bam.

 Bana bir iyilik yap, önce amcanı ara.

 Sadece herşeyin yolunda olduğunu söyle.

 Gerek yok.

 Ben mutluysam, o da mutlu.

 Hayır, yani anlıyorum.

 Ama çok miktarda para var.

 Eminim paranın alındığını bilmek ister.

 Ortaklarımın da bu gece daha iyi bir uyku çekmesini sağlar.

 Teşekkürler.

 Sana bir içki koyayım.

 Telesekreter.

 Ben daha sonra denerim.

 Teşekkürler.

 Nerede o?

 Sen var ya sen.

 Haline bir bak, seni çok severim.

 Seni çok severim.

 Beni güldürüyorsun.

 Şuna bir bakın.

 Köpek yavrusu gibi.

 Köpek yavrusu.

 Yüce İsa.

 Lanet olsun, ölmüş mü?

 Doktor musun sen, belki de ölmemiştir!

 Doktor değilim, ama bu şerefsizin öldüğünden eminim.

 Ona nasıI bir yumruk attın?

 Bilmiyorum, Jack.

 Her zaman attığım gibi yumruk attım işte.

 - Afedersin, Jack.

 - Sen bir katilsin.

 Şimdi ne yapacağız?

 Şimdi ne yapacağız?

 Hiçbir şey yapmayacağız.

 Hiç kimseye anlatmayacağız, tamam mı?

 - Peki ya para?

 - Biz ona teslim ettik.

 Bu adam geberdi.

 Sen neden ?

 Adam Pasifik okyanusunun dibinde yüzüyor.

 Evet, ama onlar bunu bilmiyor, bu yüzden ağzımızı açmamalıyız.

 - Anladın mı, Wayne?

 - Sen neden bahsediyorsun?

 Üç saat önce parayı almaları gerekiyordu!

 - Paralarını almadılar!

 - Biz ona parayı teslim ettik.

 Parayı alıp kayboldu.

 Hikayenin sonu.

 Tamam mı?

 Peki ya parayı hala istiyorlarsa?

 Onu o zaman düşünürüz.

 Onlara gidin kendinizi becerin, biz parayı ödedik, deriz.

 - Bizim sorunumuz değil.

 - Hayır, hayır, hayır, hayır.

 Uyanıp okula gelmelisin, tamam mı?

 Yapman gereken tek şey 9 mm'lik bir Glock tabanca alıp yastığının altında uyumak.

 - Wayne - Yoksa, kıçına beyzbol sopası sokulmuş halde uyanırsın.

 - Wayne!

 - Doğrusu bu, Buck!

 Doğrusu bu, Buck!

 - Yüca İsa.

 - Ben parayı verelim derim.

 İki kez mi ödeme yapmak istiyorsun?

 Bu sana mantıklı mı geliyor?

 - Hiç ödeme yapmadık ki!

 - Doğru, ama onlar bunu bilmiyor!

 Sen salaksın!

 Tekrar parayı ödemek istersek, yanlış bir şeyler olduğunu anlarlar.

 Ona ne yaptığımızı anlarlar.

 Anladınız mı?

 Bunu nereden çıkardın?

 Parayı ödersin onlar da giderler!

 Bakın, olabildiği kadar açık konuşmaya çalıştım size çocuklar, tamam mı?

 Konuşmam bitmiştir.

 Hepimiz cinayete alet olduk, anladınız mı?

 Otur!

 - Selam, şekerim!

 - Selam.

 - Tatlım.

 - Babacığım!

 - Selam, dostum.

 - Baba!

 Geri dönmüşsün!

 - Sen iyi misin?

 - İyiyim.

 Sadece seni özledim, hepsi bu.

 Al bakalım.

 Şunları tutar mısın?

 - Sen bunu tutar mısın?

 - Tabii.

 Onları yiyemezsin!

 - Onları yiyemezsin, balım.

 - Çantamı alır mısın, Michael?

 - Gidip bir şeyler yiyelim.

 - Sahi mi?

 Nereye gitmek istersin?

 Sen nereyi istersen.

 Evet, şu güzel yeşil olana bak.

 Bak.

 Sen iyi misin, bebecik?

 - İyiyim.

 - Emin misin?

 Eminim.

 Evde olman çok güzel.

 Anne, balıklar ne yer?

 Bazısı plankton yer, bazısı balık yer.

 Çoğunlukla ne bulurlarsa onu yerler.

 Bak, bir tane al bakalım.

 Uyanıksın, değil mi?

 - Evet.

 - Evet.

 Sizi sizden daha iyi tanıyorum, bayım.

 Sorun ne, bebecik?

 İş meseleleri işte.

 Önemli değil.

 - Emin misin?

 - Evet.

 Evet?

 Bir kaç günlüğüne tekrar oraya gitmem gerekiyor.

 Olamaz.

 Afedersin, sadece, bu iş daha yeni.

 İşleri yoluna koyar koymaz, artık hep evde olacağım, tamam mı?

 Söz veriyorum.

 Tamam mı?

 Peki, ne tür bir işmiş bu?

 Sana söylediğim gibi, tatlım, bir internet işi.

 Evet, biliyorum.

 Hangi türden?

 Fatura servisi gibi bir şey.

 - Öyle mi?

 Ne faturası?

 - NasıI yani?

 Ne faturası kesiyorsun?

 Bilirsin, eğlence işte.

 Öyle mi?

 Ne tür eğlence?

 Filmler gibi veya değişik fotoğraflar.

 Belki biraz bedava film bulursun, getir de Michael izlesin.

 Çok tuhaf.

 Sanki benden bir şeyler saklıyor gibisin.

 Peki, tamam.

 Yetişkin filmleri.

 - Öyle mi?

 Tamam.

 - Şaka yapmıyorum.

 Hadi tatlım, birazdan gideceksin.

 Ciddi ol.

 - Ciddiyim, Diana.

 - Ne?

 NasıI yani, yetişkin filmleri?

 Sakin ol, porno filminde oynuyorum demedim.

 İnternet fatura servisi, tamam mı?

 Hepsi bu kadar.

 Internet fatura servisi?

 Ben Ne ?

 Ne olduğunu bile bilmiyorum

Yani bu ne anlama geliyor?

 Bilgisayardan fatura mı kesiyorsun?

 Evet, Diana, bilgisayardan.

 Tamam, pekala.

 Güzel.

 Bu duyduğum en aptalca şey.

 Böyle düşünmene üzüldüm.

 Bence bu bir altın madeni bir yıIdan daha az bir sürede hayatımızı kurtaracağız.

 Tamam mı?

 Bu arada haklısın, gitmeliyim.

 Gitmeliyim, bebeğim.

 Konuşmayı böyle yarıda bırakıp gidemezsin.

 Uçağıma yetişmeliyim.

 Tatlım, kafana takma.

 Olmaz.

 Dinle!

 Bu tamamen çıIgınca ve iğrenç.

 Buna alet olmanı istemiyorum.

 Pornocu olmanı istemiyorum.

 Peki Steve Wynn ve Barron Hilton de sırf bu tür filmleri otellerinin her odasında oynatıyorlar diye pornocu mu oluyorlar?

 Onlar umrumda değil, bebeğim.

 Dinle.

 Ben seni düşünüyorum.

 Tamam, pekala Azıcık bir şey bilmesine rağmen artık çok geçti.

 Şimdi bırakamazdım.

 Yani ben bıraktıktan sonra Buck ve Wayne'in kendilerine verecek zararları tahmin edebiliyorum.

 Bunlar içkili şekilde motosikletli trafik polisine yakalandıklarında cinayeti itiraf edecek tipte adamlardı.

 Gözüm üstlerinde olmalıydı, yoksa ya tutuklanırdım ya da Sokoloff'lar tarafından öldürülürdüm.

 Neyse, karımın son söyledikleri kafamda, Los Angeles'a geri döndüm.

 Neler oluyor?

 İki dakika şehirden ayrıIdım ve Bu hoşuma gitmedi.

 - Sorun değil.

 - Sana söylüyorum, bu hiç hoşuma gitmedi.

 Onlarla gideceğim.

 Sizinle evde görüşürüz.

 Sorun yok.

 Doğru düzgün oynamazsam, Ivan'a katılacağımı biliyordum.

 Konuşmalıyız.

 Bak, yanlış anlamayın ama bunu sırf nezaket olsun diye yapmıyorsunuz herhalde.

 Bana Ivan'dan bahset.

 Ivan?

 Ne olmuş ona?

 Tam olarak ne oldu?

 Anlamadım.

 Ne ne oldu?

 Senin evine geldi mi?

 Tabii ki geldi.

 Ne oldu?

 Sonra?

 Ne oldu?

 Hiç birşey olmadı.

 Ödemeyi yaptım, içki içtik, biraz gülüştük, sonra ayrıIdı.

 Nikita, bana Bana ne olup bittiğini anlatır mısın?

 Ivan hiç eve dönmedi.

 Sana ne söyleyeceğimi bilemiyorum.

 Belki bir yerlerde parti yapıyordur ben ona 400 bin verdim, 50 bin de olup bitenler için.

 - Ne?

 - 400 artı 50.

 450 bin verdim.

 Anlaşma 200 bin idi.

 O bana öyle söylemedi.

 Bu ne demek oluyor?

 Birşey demek olmuyor, tamam mı?

 Onun parayla birlikte kaybolması ne demek oluyor peki?

 Alınmak yok, ama bence kazıklanmış olabilirsin.

 - Cehenneme git.

 - Ne yapıyorsun sen?

 - Uzaklaşıyorlar!

 - Takipteyim!

 - James!

 - Lanet olsun!

 Orospu çocuğu!

 Moron!

 Jack, son kez soruyorum.

 Sen ve Ivan arasında ne oldu?

 Bak, Nikita, sana hikayeyi milyonlarca kez anlatırım ama bir şey değişmez.

 Gerçek bu.

 O eve geldi ve ben parayı teslim ettim.

 Tamam mı?

 Bizi kazıkladı, anlıyor musun?

 Nikita, uyan!

 Ne yapacaksın, beni mi öldüreceksin?

 Biz ortağız!

 Beni yapmadığım bir şeyden öldürecek misin?

 Ivan ortaya çıktığında ne yapacaksın?

 Beni öldürdüğün için kaç para zarara girdiğinin - farkına varacaskın!

 - Bırak gitsin!

 Sakin, sakin!

 - Silahı indir!

 İndir şunu!

 - Denemek ister misin?

 - Hadi, Nikita.

 - Hadi, sorun yok.

 Nikita.

 Şimdi neden burada olduğumuza odaklanmanı istiyorum.

 Tamam mı?

 Bu parayla ilgili bir mesele.

 Bana sadece rakam ver.

 Bana işe yarar bir rakam ver.

 Tamam mı?

 Paranın iki katı, her ay ödeme.

 Ne olursa olsun.

 Mazeret yok.

 Ama eğer bana yalan söylüyorsan seni, aileni, arkadaşlarını hatta daha tanışmadığın insanları bile öldürürüm.

 - Anlaştık mı?

 - Evet.

 Evet.

 Evet.

 Güzel.

 En çok korktuğum şey ölmek değil çocuklarımın babasız büyümesiydi.

 Şimdi çalışmaktan başka seçeneğim yoktu, sıkı çalışmaktan başka.

 Şimdi hayal bile edemediğim bir hayata mahkumdum.

 Bir depoda küçük bir yer kiralayıp bir iş kurduk.

 Bir ay içinde 20 müşterimiz oldu.

 Ama yöntemimiz kulaktan kulağa yayıIdığında internetten kredi kartıyla ödeme yani, resmen müşteri yağmaya başladı Ama Buck ve Wayne hiç sallamıyorlar gibiydiler.

 Her nedense anlamadılar.

 Geçen ayki faturanın kopyasını arıyorum Yüca İsa.

 Geri zekalılar.

 Lanet şeker kabının altında iki milyon dolarlık bir çekiniz var.

 Ne yani, bu kötü bir şey mi?

 Aynen, kötü bir şey mi bu?

 Hadi çocuklar, bu şey haftalardır burada.

 Dostum, rahatla.

 Bir kaç ay sonra, depocu ayrıImamızı istedi.

 Sanırım kızlar, işçilerinin dikkatini dağıtıyorlardı.

 Gerçi bir şey değişmedi.

 Hiç vakit kaybetmeden, yeni bir bina yapacak kadar paramız vardı.

 Evet!

 Ona dikkat edin.

 Sanırım onu sol arka yatak odasında istiyorum.

 Eve her gelişimde, harika bir karşılama vardı.

 - Selam, bebeğim.

 - Selam, şekerim.

 NasıIsın Uzun sürmeyeceğini biliyordum.

 - Selam dostum, nasıI gidiyor?

 - Baba!

 Bunu sana aldım.

 Sadece evde olmamla çözülebilecek bir sorunu evler, eşyalar, arabalar hediye ederek halletmeye çalışıyordum.

 Ama yapamazdım.

 - Bu bana mı?

 - Sana.

 Diana, her seferinde evin bensiz ne kadar soğuk ve boş olduğunu şikayet ediyordu ama ev benim için giderek bir sorun haline dönüşüyordu.

 Dünyanın ayrı yerlerinde iki ayrı hayat yaşıyor gibiydim.

 Biz daha başarıIı oldukça herşeyin boyutu değişti bizim için.

 Partilerimiz, hayat tarzlarımız.

 Zeki olmanıza bile gerek yoktu.

 Sadece eğlenceli olmalıydınız ve daha fazla site açarsınız ki bu daha da fazla para, daha büyük uçaklar .

.

 binalar, arabalar ve evler anlamına geliyordu.

 Ve tabii ki, daha büyük egolar.

 Jack, Jack!

 - Fotoğraf çekinebilir miyiz?

 - Tabii.

 - Ben büyük bir hayranınım.

 - Sadece Jack.

 - NasıI?

 - Sadece Jack'le.

 - Tamam, tamam.

 - Teşekkürler.

 - İyi akşamlar.

 - Jack, Jack, buraya.

 - AVN bir röportaj yapabilir miyiz?

 - Evet, tabi.

 - Pardon çocuklar, sadece Jack.

 - NasıI?

 Hemen biter.

 - Biz hemen şuradayız, tamam mı?

 - Orada görüşürüz.

 24/7'yi bu kadar özel yapan ne, bize anlatır mısın?

 Bence 24/7 bu kadar özel yapan şey bir taraftan, ürünü alıyoruz diğer taraftan, müşteri için erişilebilir hale getiriyoruz.

 Bütün bu süreci gizli ve profesyonelce yapıyoruz.

 Bir de, asla bunun bir iş olduğunu unutmuyoruz.

 İçerik sağlayıcı ve içerik abonesine en iyi şekilde hizmet gösterdiğimizi garanti altına almak istiyoruz.

 İşimizi aşağı yukarı böyle yapıyoruz.

 - Teşekkürler, Jack.

 - Hadi bakalım.

 İyi geceler.

 Bu işlere ne kadar çok zaman harcarsanız o kadar sıradan hale gelir.

 Hiç bir sınırı olmayan bir dünya.

 Önce size aptalca gelebilir, ama kesin bir gerçek var.

 Dışarıdaki dünya tuhaf ve sıradan.

 Bütün dünyanın sizi hor gördüğünü bilirsiniz ama aynı zamanda bilirsiniz ki eğer şereflice kendilerini dinleselerdi sizinle birlikte olmak için canlarını verirlerdi.

 Audrey Dawns geldi.

 İşteki en ateşli çaylak.

 Bu kadar yıIdan sonra, herkes benim bir aile babası olduğumu biliyordu.

 Ama onu ikinci kez gördüğümde, başımın belada olduğunu biliyordum.

 - Benim siteme girdin mi hiç?

 - Hayır, girmedim.

 Ben senin sitendekilere benzemem.

 Ben tek başıma yaparım.

 - Sadece ben.

 - Ne, vicdan azabı mı duyuyorsun?

 Vicdan azabı mı?

 Tabii ki hayır.

 Bence insanlar vicdan meselesini abartıyorlar.

 Anlatabildim mi?

 Mesela, o eski evlerden birine gidip eski kafalara bir sorsan, onlar sana yaptıkları için değil yapmadıkları için pişman olduklarını söyleyeceklerdir.

 - Dünyaya bir kere gelirsin.

 - Öyle mi?

 - Öyle.

 - Bu ortaklığı gerçek bir ortaklık olarak görmüyor musun?

 O Mick Jagger ve biz de yolcular gibiyiz mi demek istiyorsun?

 Evet.

 O orospu çocuğunu biz yarattık.

 Seninle iş yapmayı çok isterim.

 - Buna pişman olabilirim.

 - Neden öyle dedin?

 Çünkü daha önce kazık yemiştim.

 Ben böyle bir şey yapmam.

 - Öyle mi?

 - Evet, öyle.

 Bu zamana kadar benden çalınan parayı da ödeyecek misin?

 Endişelenme.

 Biz zenginiz.

 Zengin, fahişesi birinin.

 - Selam, Jack.

 - Selam.

 Her şey yolunda görünüyor.

 Evet.

 Evet, her şey yolunda.

 Burada ne arıyorsun?

 Çok geniş bir müşteri yelpazem var.

 Bana açıkla, Jack.

 - Beni neden saf dışı bıraktın?

 - Saf dışı filan bırakmadım.

 Sana başta 200 bin verdim ki daha ortada anlaşma filan da yoktu.

 Değil mi?

 - Evet.

 Evet, verdin.

 - Anladım.

 Ama Şu

Şu haline bak.

 Jerry, gözlem altındasın.

 Lütfen.

 Lütfen, hiç bir şey yapamazlar.

 Çünkü görüyorsun ki çok zekiyim.

 Cevap ver, neden hala

 Neden hala buradasın?

 Yani meselenin para olmadığı âşikar.

 Tanrı bilir ne kadarın vardır.

 Açgözlü biri değilsin, Jack.

 Kesinlikle mesele kadın değil.

 Mütevazi bile sayıIırsın.

 Sen aslında çok sadıksın ve mutlu bir evliliğin var.

 Peki bunlar neden?

 Jerry, neden partinin keyfini çıkarmıyorsun?

 - Çok fazla düşünüyorsun.

 - Seviyorum

Düşünmeyi seviyorum.

 Beynimi dinlemeyi severim geliyor, geliyor, geldi.

 Seni görmek güzeldi.

 Seni de, Jack.

 - İstemez misin?

 - Hayır.

 Baylar.

 Baylar, dikkatinizi buraya verin Iütfen.

 Sizi efsanevi Denny Z ile tanıştırayım.

 Denny Z tam bir sülüktü ve aşağıIık herifin tekiydi.

 Beraber zaman geçirmekten utanç duyacağınız biri.

 Bu işte çok fazla söyleyiş var.

 Evet, sitenin geleceği konusunda çok ilginç fikirlerim var, adamım.

 Özel müşteriler için bir portal - kurmak istiyorum.

 - Anladım.

 Bitirebilir miyim?

 Köşeyi döneriz, adamım.

 - Şimdiye dek duyduklarım güzel.

 - Evet, harika olur.

 - Daha bir şey söylemedim.

 - Bırakın Endişelenmeyin.

 Detayları boş verin.

 Yani, tak, tak, tak.

 Şurada bir anlaşmaya varalım, olur mu?

 Denny Z ve Haggerty'ye Buck ve Wayne'de eklenince neresinden bakarsanız bakın o iş kesin boka sarardı.

 Arkamdan gizli bir anlaşma yaparak para kazanmaya başladılar.

 Ama, tipik Buck ve Wayne işi kendilerini nasıI bir işe bulaştırdıklarını bilmiyorlardı.

 - Başka votka fitilimiz var mı?

 - Hadi.

 Bir kaç iyi adamı işe aldım, mekanı biraz değiştirdim sonra arkadaşım işi almaya gelemedi ve iş benim oldu.

 O yüzden beni seçti.

 Gördüğün gibi, biri ondan çalarsa gidip kıçlarına tekmeyi basarım.

 Burada hiç bir hırsız veya dolandırıcıyı barındırmam çünkü ben kendim Jack'ten çalmakla çok meşgulüm.

 Aynı şu orospu çocuğı gibi.

 Afedersiniz.

 Ahbap.

 Sen ne yaptığını sanıyorsun?

 Sen ne yaptığını sanıyorsun?

 - İşimi yapıyorum.

 - Yaptığını gördüm.

 Pekala, tahmin edeyim.

 Artık eve daha az gidiyorsun.

 Eşini ve çocuklarını gittikçe yabancıIıyorsun kendini yalnız hissediyorsun ve 23 yaşındaki bir porno yıIdızının yanında ne yapıyorum diyorsun.

 Doğru mu?

 Aslında kendime o kadar da var-yok baba diyemem.

 Afedersin.

 Sinirlerini oynatmak filan istememiştim.

 - Sorun değil.

 - Bu en eski hikayedir.

 - Öyle mi?

 - Öyle.

 Eski hayatımın tıpa tıp aynısı.

 - Öyle mi?

 - Evet.

 Var-yok baba hep iştedir.

 TakıntıIı bir anne, 50 yaşında ama 25 gibi gözükmeye çalışır.

 Her gün öğleden sonra sekiz yatıştırıcı birden.

 Onun dolu dolu konuşma anlayışı genelde şey gibi sorulardan oluşur "Suratım şişmiş mi?" Bence şu an içinde bulunduğun o diğer dünyadan daha iyisin.

 Yine neyi yanlış yapıyorum, Diana?

 Hadi.

 Bilmiyor musun?

 Ben insanlara ne diyeceğim?

 Senin nasıI bir iş yaptığını açıklayamamak nasıI bir duygu biliyor musun?

 İnsanlara ne iş yaptığımı açıklamak senin için neden bu kadar önemli?

 Senin için neden önemli değil?

 Bunu bilmek istiyorum.

 Peki ya çocuklar?

 Onlar babalarının ne iş yaptıklarını öğrendiklerinde nasıI bir tepki verecekler sanıyorsun?

 Eğer doğru düzgün yetiştirilirlerse, ki bence şu ana kadar öyleler sorun olacağını düşünmüyorum, benim en çok endişelendiğim şey bu.

 Onları sen mi yetiştiyorsun sanki?

 Hadi ama, hiç evde değilsin, Jack.

 Doğru düzgün yetiştirildiklerini nereden biliyorsun?

 Bil bakalım bunlar kime giriyor?

 Bugün arabada olanlar için üzgünüm.

 Sorun değil.

 Seni çok özledim.

 Jack.

 Harikasın.

 Nereye gidiyorsun?

 Geri gel bakalım.

 Aklın nerede senin?

 Bilmiyorum.

 Afedersin.

 Üzgünüm

Ne demek üzgünsün?

 Aman Tanrı'm.

 Bırak beni.

 Bırak beni.

 Bırak beni!

 Aman Tanrı'm.

 Sanırım şu an bir boşanmadan bahsediyoruz burada?

 Sence ne?

 Böyle devam edelim gitsin mi?

 Tanrı'm, iki yüzlülükten nefret ederim.

 Ben hala sana aşığım, Diana.

 Saçmalık.

 Los Angeles'a uçuyorum Diana ile aramızda neredeyse herşeyin bittiği hisleriyle.

 Haklıydı.

 Artık aklım onda değildi.

 Para, seks ve güç üçgeninden oluşan bir hayat tarzına bağımlı hale gelmiştim aile veya şimdiye dek yaşadığım hayatın ışık yıIı ötesinde bir hayat.

 Gördüğünüz gibi, benim bağımlıIığımda da en büyük sorun diğer bağımlıIıklar gibi, sinsice kanınıza işlemesiydi.

 Gittikçe içine kapıIırsınız, farkedemezsiniz bile.

 Diğer şey tam olarak bağımlıIık sayıImaz, yani bir yerde akşamdan kalma şekilde uyanmazsınız.

 Canınıza kastedecek türden bir şey değildi.

 Canınıza kast etmezdi.

 Ben ne kadar göz yumduysam, beni o kadar zengin hale getirdi.

 Size söylemeliyim Bunu bırakmak imkansız.

 Aklından geçenleri duyabiliyorum.

 Sana inanıyorum.

 Bana anlatmak zorunda değilsin.

 Boşalma sonrası sessizlik galiba?

 Normal değil mi bu?

 Kendini suçlu hissediyorsun diye bu kadar üzülme.

 Seni rahatlatmamı ister misin?

 Düşündüğünün aksine, üzerimde o türden bir yaptırımın yok.

 Kendini kandırma.

 Kandırmıyorum.

 - Ben daha gencim.

 - Evet.

 - Daha ateşli.

 - Tamam.

 Ve şeyime bayıIıyorsun, ki o hem dar hem güller açar.

 Çok şairane oldu.

 Gerçekten bu tür şeylerden anlar mısın?

 Evet.

 Pekala, bu atın son performansını gösteriyor.

 Tamam.

 Bu da atın ne kadar koştuğunu ifade ediyor.

 Gördün mü?

 Bu at son üç hafta üç kere koşmuş yani muhtemelen yorgundur.

 - Öyle mi?

 - Parayı ona yatırmıyoruz.

 Anlaştık mı?

 - Olur.

 - Ve bu at çamurlu pistte bayağı iyi koşuyor.

 Yani bir atın son bir kaç yarışını kazanması farklı türden atları da yeneceği anlamına gelmez.

 - Bunda gerçekten iyisin.

 - Teşekkür ederim.

 Ne demek.

 - Afedersin.

 Ben bunu söylemedim.

 - Bay Sokoloff'un ikramı, efendim.

 - Teşekkürler.

 - Teşekkürler.

 Hemen dönerim.

 - Merhaba.

 - Bunu yapmana gerek yoktu.

 - Gel, gel.

 - Teşekkürler.

 FBI'ın seni takip ettiğini biliyor muydun?

 - Ne?

 - Şimdi bakma.

 Hareket etme.

 Tepki verme.

 Sadece sana, şu masada oturan adamların başımın üstünden görebilirsin FBI olduklarını söylüyorum.

 Organize Suçlar Özel Birimi.

 Onları tanıyorum çünkü genelde onlar her gece beni yatağıma yatırırlar.

 Beni takip ettiklerinden nasıI bu kadar emin olabiliyorsun?

 Sen nasıI olamıyorsun?

 Berbat oyunculardır.

 Kabak gibi açıktalar, değil mi?

 Bu beni takip ediyorlar anlamına gelmez.

 Onların üstündeki adamı görüyor musun?

 Gördün mü?

 Cep telefonuyla konuşan?

 O benim kuzenim Yuri.

 Onlar beni, o da onları takip eder.

 Bir kaç saniye önce beni aradı ve senin hakkında konuştukların söyledi.

 Benim hakkımda değil.

 Açıklayıcı olmadı mı?

 Belki bu gece seni içeri tıkarlar?

 Beni takip edecek bir sebepleri yok.

 Ben bir iş adamıyım.

 Hepimiz öyle değil miyiz?

 - Selam, bebek.

 - Onu tanıyor musun?

 Evet.

 Tanıyorum.

 Kulüplerimde dans ederdi.

 Hoş kız.

 Çok hoş kız.

 Niki'yi nereden tanıyorsun?

 Bir kaç yıI önce beraber iş yapmıştık.

 Öyle mi?

 Ben de.

 Evet, kulüplerinde dans ettiğini söyledi.

 Evet.

 Onun aşağıIık avukatı siteden kazandığım bütün parayı kaybetmeme - sebep oldu.

 - NasıI yani?

 Site işine ilk başladığımda Niki kontratları ayarlamak için beni avukatına yönlendirdi.

 Beni gerçekten mahvetmişti.

 - Anlamadım.

 - Jerry Haggerty.

 - Evet?

 - AşağıIık herif.

 Jerry Haggerty

Nikita'nın avukatı mı?

 - Nikita bilmem ne.

 - Sokoloff mu?

 Sanırım öyleydi.

 Evet.

 Neden, onu tanıyor musun?

 Gidelim.

 Buradan ayrıImalıyız.

 - Jerry nerede?

 - Selam, Jack.

 Ne sürpriz ama.

 Sen Sokoloff'un avukatı mısın?

 - Anlamadım?

 - Beni duydun, Jerry.

 Pekala Jack, sana müşterilerimin ismini açıklayamazdım.

 - Avukat-müvellik olayı.

 - Benimle neden oyun oynadın, Jerry?

 Pekala, tamam.

 Evet.

 Salak olma.

 Tabii ki onun avukatıyım.

 Yoksa herkesten önce benim nereden haberim olacaktı ki?

 Beni kazıkladın.

 Tanrı aşkına, sen neden bahsediyorsun?

 Koca oğIan Rus Ivan.

 Sendin, demek sendin.

 Evime gelip onlara olan borcumun iki katını istedi.

 - Yani bir kısmı senin payındı.

 - Evet.

 Ne olmuş?

 İsa aşkına, kaymağından biraz aldıysam ne olmuş?

 Peki sen ne kadar kazanıyorsun?

 1 milyon dolar civarı mı?

 Beni ton balıklı sandviç gibi yiyecek miydin?

 Bu haksızlık.

 Bu haksızlık.

 Peki Peki sen söyle bana Benim payım ne olacaktı?

 "Her şeyi hallettiğin için sağol, Jerry.

 " Bu haksızlık, ve bunu sen de biliyorsun, orospu çocuğu.

 Ben seni unutmadım, tamam mı?

 Sana olan borcumu ödedim.

 - Gerçekten mi?

 - Evet, gerçekten.

 O halde, gördüğün gibi Jack, ben bu olaya böyle bakmıyorum.

 Dinle, ben ciddiyim.

 Tamam mı?

 Konuşmamız bitmiştir.

 Hayır.

 Hayır, henüz bitmedi.

 Evet, bitti, Jerry.

 Bitmedi.

 Dinle, Ivan'ı öldürdün, değil mi?

 - Az önce sen bana ne dedin?

 - Onu öldürmek zorunda kaldın.

 Adam yok.

 Adam buradaydı, kuş oldu uçtu sanki.

 Kayboldu.

 Kayıplara karıştı.

 Açıkça görülüyor ki adam parayı alıp kaçtı.

 Evet, evet anladım Ben de bir an öyle sandım.

 Ama bence böyle bir adam 450,000 dolarla kaçmaz.

 Demek istediğim, bence 45 milyon dolarla yeni bir hayata başlar bu bozukluklarla değil.

 Gördüğün gibi, Jack.

 Bana hiç mantıklı gelmiyor.

 Onun bir şekilde icabına bakmak zorunda kaldın.

 Jerry, gerçeğin bu olduğundan şüphe etseydin, şimdiye iliğimi sömürmüştün.

 Aynen.

 Ama turnayı gözünden vurmak istiyorum.

 Dinle, eğer bu konuşmayı başkasıyla prova etmeye kalkışırsan şakadan bile olsa, Tanrı şahidim, seni damdan aşağı atarım.

 Ben kimseyi öldürmedim.

 Kesin öyledir, Jack.

 Biraz sakinleşsen iyi olur.

 Şurada adam gibi konuşuyoruz.

 Bir dakikalığına da olsa bir huzur boşluğu açarak gözlerimi kapatıp bir çözüm bulmayı hayal ettim.

 Gerçekten romantik birşey mesela Haggerty'ye otobüs çarpsın ya da Wayne ve Buck aynı anda alev alsınlar.

 Sonraki duyduğuma inanamadım.

 - Tahmin et ne oldu?

 - Ne?

 FBI buradaydı.

 Neden?

 Terörizm hakkında bir şey biliyor musun, Audrey?

 Ne tür bir terörizmden bahsediyorsunuz?

 Yani ulusal mı, uluslararası mı ekonomik mi, biyolojik mi yoksa sadece intihar bombacıları mı?

 Orta Doğu'lu teröristler, Audrey.

 Audrey, biz, tarihte sadece bir kaç amerikan vatandaşına nasip olmuş bir fırsat için buraya geldik.

 Terör örgütünün bir kaç yüksek rütbeli adamının senin sitenin en büyük hayranı oldukları tespit edildi.

 Gerçekten mi?

 Açıkçası, Interpol'ün aradığı bir terörist Audrey ile kafayı bozmuş.

 Siteye girdiği zaman adamın yerini testip etmişer.

 Audrey'nin sitesini o kadar beğenmiş ki Afganistan'ın daki başka bir teröriste o da Pakistan'daki bir teröriste e- posta atmış.

 Hemen ardından, bir terörist şebekesini ortaya çıkarmışlar hepsi Audrey'nin sitesi sayesinde.

 Donanma da Audrey Dawns işini yaparken, savaş uçaklarını hemen güverteden uçurmuş.

 Yardım etmeye istekli olmayacağımızı düşünmüşler.

 Sanırım seni zorla bu işe sokmanın yolunu aramışlar ama senin ne tepki vereceğini bilememişler.

 - İnanıImaz, değil mi?

 - Biliyorum.

 Biz şimdi şey olacağız devlet için çalışan ajanlar.

 Beni azdırıyor!

 Çok çıIgıncaydı.

 23 yaşındaki bir porno yıIdızı, Amerika'nın terör savaşında önemli bir unsur haline gelmişti.

 Bu arada, tam o sıralar Buck ve Wayne Denny Z'in yeni gizli sitelerinde ne halt karıştırdığını öğrenmişler.

 NasıI yani?

 NasıI yani"18 yaşından küçük"?

 Nereden biliyorsun?

 Dedim ya, kendi gözlerimle gördüm.

 Bu kızlar reşit değil.

 Bunu kabullenmelisin, Wayne.

 Daha saçları örgülüydü, küçücük kızlar gördüm.

 Kahretsin, bu hiç iyi olmadı adamım.

 Bizi böyle kandırdığına inanamıyorum.

 Bizi resmen becerdi!

 25 yıI hapis!

 Bizi becerdi!

 Hayır, ben hapse girmiyorum.

 Olamaz.

 ÜIkeden ayrıImalıyız, hemen şimdi.

 Helikopter çağır, çatıya insin bizi Van Nuys hava alanına götürsün, oradan da bir jetle Kamboçya.

 - Gerçeğin dışına çıkıyorsun.

 - Buradan gitmeliyiz.

 Denny Z'den kahrolası siteyi kapatmasını istemeliyiz!

 Hiç bir şey istemek zorunda değiliz.

 - Ben hapse girmiyorum.

 - Biz sübyancı değiliz, adamım.

 - Tabii, yargıca de böyle dersin.

 - Sayın yargıç, biz sübyancı değiliz.

 Tamam.

 - Çocuklar, FBI burada.

 - Ne?

 Evet, yukarıda Jack ile konuşuyorlar.

 - Teröristler mi?

 - Evet.

 - Ve Audrey?

 - Doğru.

 Şu kanıya vardık ki, bu teröristlerin kendilerine has bir zevk anlayışları var.

 Onlar erkek.

 Örneğin açık seçikten ziyade, yalnız kız veya kız üstünde kızdan daha fazla hoşlandıklarını öğrendik.

 İzliyorlar, ama aşırı derecede homoseksüel karşıtılar.

 Başka bir örnek.

 Hiç kimsenin şaşırmayacağı üzere, askeri temalı sitelerden - hoşIanıyorlar.

 - Askeri temalar mı?

 Silahlarla poz veren kızlar filan.

 Devletinizin size önerdiği şey Audrey'den, başka bir ödeme yöntemi olan, yeni bir bölüm açmasını - öneriyoruz.

 - Bir portal.

 Bu bize nereye odaklanmamız gerektiğini gösterecek.

 - Ne yapıyor bunlar?

 - Sadece konuşuyorlar.

 Deliriyorum.

 Hapse girmiyorum.

 Lanet olsun!

 şahsi zevkleri sayesinde size söylenen portalı kullanarak.

 Ve biz bunun başarının anahtarı olacağına inanıyoruz.

 Tabii ki.

 Seve seve yardımcı olurum.

 Kahretsin.

 Aman Tanrı'm, el sıkışıyorlar, lanet olsun.

 Sana demiştim, kesin onları o aradı.

 Şimdi bu gerizekalılar benim onlara karşı Federallerle bir olduğumu sanıyorlar.

 Tabii ki olup bitenden haberim bile yoktu.

 Tam bir panik havasına girdiler ve o kadar sığınacak adam varken tahmin edin onlar kime gitti?

 Dinleyin.

 Siz çocuklar gerçekten beni sinir ediyorsunuz.

 Sinirliyim çünkü ne zaman başınız belada olsa bana geliyorsunuz.

 Hiç, "Jerry, akşam yemeğine gidelim mi" veya," İşler tıkırında, al bu da sana hediyemiz çünkü sen olmasan, bunların hiçbiri olmazdı.

" filan yok.

 Ama ne zaman Ruslar sizi öldürmek istese veya sitenizde 16 yaşındaki kızlar yüzünden FBI peşinizde olsa Tamam, tamam.

 hemen en iyi arkadaşınız oluyorum.

 Değil mi?

 - Öyle değil.

 Bu doğru değil.

 - Hadi oradan.

 - Peki durum ne kadar kötü?

 - Sitenizdeki küçük kızlar mı?

 Çok da iyi değil, açıkcası.

 Çocuk pornosu gibi değil bu.

 Kızlar 16-17 yaşında Sessiz olmalıyız.

 - Kızlar 16-17 yaşında.

 - Anladım.

 Ama devletin o kadar da ince ayrıntıya gireceğini sanmıyorum.

 - Biz ne yapacağız?

 - "Biz" mi?

 Hadi len ordan, ne bizi.

 Öncelikle siz iki roket bilim adamı Denny Z'den kurtulmalısınız.

 Uzaklaşabildiğiniz kadar uzaklaşın.

 - Ne?

 - Buck onu aradı zaten.

 - Denny Z'den mi?

 - Evet.

 Bizi onunla görüştürüp onunla iş yapmamızı söyleyen sendin.

 Sizi efsanevi Denny Z ile tanıştırayım.

 - Ben öyle birşey hatırlamıyorum.

 - Bu saçmalık.

 Hatırlamıyor musun?

 Bu resmen saçmalık.

 Şu an bunun bir önemi yok, değil mi?

 Önemi var.

 Bizi onunla sen tanıştırdın.

 Kimse kendisine parmakla işaret edilmesini sevmez.

 Hiç kimse.

 Siz iki dangalağa gösterdiğim sayıgıyı sizden de beklerim.

 Jerry, bunu nasıI yok ederiz?

 Yine "Biz" dedin Size bir şey sorayım siz çocuklar ne kadar edersiniz?

 Pek çetelesi tutulacak cinsten birşey değil bu.

 Kabaca söyleyin.

 Tahmini yani.

 Belki, ne bileyim, 1 milyon dolar?

 - O civarda bir şey belki?

 - 50 milyondan fazla.

 - 100, 200 milyon.

 - 50 milyon civarında.

 - 100 milyon dolar civarı.

 - Ve siz, Tanrı korusun bunun birazını bana vermeyi hiç düşünmediniz mi?

 Başta, Jack senin gözlem altında olduğunu söyledi.

 Jack'i sallayın.

 Sizin şu küçük planınız o kadar da iyi gitmedi.

 FBI kıçınızda, sizi takip ediyorlar.

 Peki ya Peki ya üçümüz olsak?

 - Beraber çalışıp, ortak oluruz.

 - Evet, aynen.

 - Peki Jack ne olacak?

 - Salla Jack'i.

 - Onu ben söylemiştim.

 - Biz onunla anlaşırız.

 Pekala.

 Öncelikle o lanet olası siteden kurtulun.

 Belki ondan sonra işleri yoluna koymanıza yardım edebilirim.

 Çok teşekkürler.

 Herşey için teşekkürler.

 Sen gerçek bir dostsun.

 - Ne demek.

 - Afedersin.

 - Tuvalete gitmeliyim.

 - Otur şuraya.

 Unut gitsin.

 Neyse, Buck ve Wayne, Haggerty'ye siteyi kapatacaklarını söylediler.

 Sonraki olanlara inanamayacaksınız.

 Unuttular gitti.

 Dinleyin, size kalbimin derinliklerinden bir şey söylemek istiyorum.

 Eğer beni gafil avlamaya filan kalkarsanız, çok mutsuz olurum ve sizi mahkemede mahvederim.

 Sormak istediğim şey, siz kesinlikle bana bilmem gereken herşeyi anlattığınıza emin misiniz?

 - Gereksiz bir sessizlik oldu sanki.

 - Hayır, hayır, hayır.

 Jerry.

 Jerry, bunu sana bir kez daha yapmayız, tamam mı?

 Benimle dans etmeyin.

 - Jerry, Jerry - Lanet olsun!

 Anladın mı?

 - Anladın mı?

 - Evet, evet, evet.

 Sizden önce davranayım Buck ve Wayne Haggerty'ye ölü Rus'dan da bahsetmişler.

 James'in kazara Ivan'ı nasıI öldürdüğünü bütün detaylarıyla anlatmışlar.

 Paralarını alamadılar!

 Şimdi, Haggerty beni en içinden çıkıImaz bir duruma soktu.

 - Evet?

 - Oğlun tutuklandı.

 - Ne?

 - Oğlun tutuklandı, Jack.

 Ne olmuş?

 Ne yapmış?

 Belki buralarda olsaydın bilirdin.

 Büyük oğlumuz, Michael, o dönem notlarını pek önemsememiş ve okulun bilgisayar sistemine girip kendi zevkine göre düzenlemiş.

 Neyse, evliliğimiz bir son bulmuş olsa bile Diana ve ben çocuklarımız için hep biraraya gelirdik.

 Beraber olmasak da, hep bir aile olarak kalacaktık.

 Okul müdürünü ziyarete gittik.

 Biraz ciddi konuşmadan ve yeni jimnastik salonuna hatrı sayıIır bir bağıştan sonra suçlamaları düşürmeye karar verdi.

 Siz ne kadar düşünüyordunuz?

 Ama yeterli olmadı.

 Houston Bölge Savcısı, Frank Griffin suçlama işlemlerini devam ettirdi.

 Onu bir ziyaret ettim.

 Merhaba.

 Afedersiniz, bayım.

 Randevunuz var mı?

 Efendim, afedersiniz.

 - Jack Harris.

 - Afedersiniz Bay Griffin.

 Beklemedi.

 Sorun değil, zencefilli çöreğim.

 - Oturabilir miyim?

 - Lütfen.

 Teşekkürler.

 Pekala Avukatlarım sizinle görüşmem gerektiğini söyledi.

 Kim olduğunuzu biliyorum ama bu bir şeyi değiştirmez, Bay Harris.

 Oğlunuz çok ciddi bir suç işlemiş, çok büyütülecek olmasa da Teksas eyaleti onu kanun önüne çıkarmakta kararlı.

 Bay Griffin, o sadece bir çocuk.

 Çocukça bir hata yaptı ve ben onu kötü bir şekilde azarladım.

 KarşıIıklı anlayışla, efendim, okul bunları kayıtlara bile geçmeyecek.

 Bütün bunların olmasına gerek var mı?

 Harris, sana açıklayayım.

 İnsanlar vardır, oy veren doğru insanlar, ben onlara karşı sorumluyum.

 Onlara cevap vermeliyim.

 Ve onu denemek mi istiyorlar?

 Belki de kanında vardır.

 Bütün mesele bu mu yani?

 Benimle mi yoksa oğlumla mı ilgili?

 Sizin ne iş yaptığınızı biliyoruz.

 Porno işiyle uğraşıyorsunuz.

 - Ben fatura şirketi sahibiyim.

 - Pornoyla uğraşıyorsunuz.

 Herhangi bir otel zinciri, uydu veya kablolu kanal gibi.

 - Ben sadece aracıyım.

 - Kelime oyunları yapmayacağım.

 Siz pornocusunuz.

 Internette porno satıyorsunuz.

 Bence asıI konudan uzaklaşıyoruz.

 Neden burada olduğumuza odaklanalım.

 Bu nedir?

 Ben yardımcı olayım.

 Bakalım, pekala.

 Evet.

 Gençdar şeyler. com. şaşaalıkıç. com. sarışınüstündezenci. com.

 Bu sizin faturalarınız, Bay Griffin.

 Bir göz atın.

 Şimdi, Tanrı korusun, bu şey bunun içine girebilir ve yanlış kişilerin eline geçebilir.

 Yarının gazetelerine kapak olur.

 Bu şehirdeki seçim kampanyanız ne olur, biliyor musunuz?

 Özellikle de oy verenlerinizin tabanını dürüst Tanrı'dan korkan Hristiyanlar oluşturuyorsa?

 Yani Felaket olurdu.

 Az önce mahkemenin bir üyesi ve Teksas halkı tarafından seçilmiş bir eyalet yetkilisini tehdit ettiğinizin farkında mısınız?

 Ve bu işe yaradı.

 Eminim bu pisliği temizleyebilirsiniz.

 Oğlunuzun önündeki bu engeli atlamasına seve seve yardım ederim.

 - Harika.

 - Gelecek yıI oyunu bana verecek misin?

 Kesinlikle.

 Internetin gücü gerçekten inanıImaz.

 Öyle veya böyle, bir şekilde hallettin, öyle değil mi?

 Bir denedim.

 Bir tarafım o adama yaptığından tiksinti duyuyor.

 Bir tarafım da senin beni böyle korumanı özlüyor.

 Tanrı'm, kafam çok karışık.

 - Böyle hissetmene üzüldüm.

 - Defol git, Jack.

 Oraya vardığımda seni ararım.

 Bölge savcısının pisliklerini ararken, bu site karşıma çıktı.

 - Denny Z'nin sitesi.

 - Evet.

 - Bu hiç hoşuna gitmeyecek.

 - Ne?

 Buck ve Wayne'in sitesinin altından.

 - Lanet olsun.

 - Gittikçe kötüleşiyor.

 Camdan yapay penisler mi?

 Bunu yapabiliriz.

 - Ben şahsen Noel Baba'yı kiralarım.

 - Biz yeni bir

 Siz aklınızı mı kaçırdınız?

Sizin neyiniz var?

 Reşit olmayan kızlar!

 - Nerede o?

- Bilmiyorduk.

 Ben bilmiyordum.

 - Jack!

 - Reseda Evi'nde çekimleri orada yapıyorlar.

 Hadi, sana söyleyecektik.

 Kafamızı toparlayamadık!

 Jack, Z bizi kazıkladı!

 Denny Z hepimizi kazıkladı!

 Sen ne yapıyorsun, adamım?

 Lanet orospu çocuğu!

 Seni geberttireceğim, adi herif!

 Defol git evimden!

 Ne yapacaksın?

 Ne oluyor?

 Lanet olsun!

 Orospu çocuğu!

 911'i arayın!

 Saksocu!

 Selam.

 Neyin var senin?

 Ailemle beraber masada otururduk.

 Eski kafa Jack mi bu?

 Eski kafa mı?

 Aileler eski kafa mı yani?

 Bence aile meselesi abartıIıyor.

 Sen de bazı duygularımızı kapattığımız hissine kapıIıyor musun hiç?

 - Hangi duygular onlar?

 - Bu tür davranışların yanlış olduğunu bize anlatan duygular.

 Yaptığımız bazı şeyler

Şimdi de ahlak dersi mi vereceksin?

 Hayır.

 Jack, bu kadar parayı dışarda karısı veya kız arkadaşı tarafından morali bozulduğu için asıImak zorunda kalan abaza erkekler sayesinde kazandın.

 Yani ben 5 dolara onların fantezi kızı olup karısının ve çocuklarının onun yüzünü görmek istemedikleri düşüncesini kısa süreliğine yok ederim.

 Yani, hayır, suçluluk duymuyorum.

 Şanslısın.

 Ve ruhumda tertemiz.

 - Güzel.

 - Evet.

 Ne düşünmeye başladım, biliyor musun?

 Senin bir bok çuvalı olduğunu düşünmeye başladım.

 Sen bir bok çuvalısın.

 Bu lanet yerde olmak zorunda değilim.

 Neden?

 Bana nedenini söyle, neden burada olayım?

 Böylece gecenin ortasında kaltak karın seni arar Teksaslı lanet kaltak karın şımarık çocuklarından birinin okuldan eve dönmediğini söyler, ne dersin?

 Eşyaların hazır, Audrey.

 Neden?

 Biz birbirimize ait olacak yakınlıkta bile değiliz, nedeni bu.

 Üzgünüm, ben Ailen hakkında öyle şeyler söylemek istememiştim.

 Afedersin, Jack.

 Lütfen bunu bana yapma, Iütfen.

 Lütfen, Iütfen.

 Lütfen bunu bana yapma.

 İstediğini yaparım.

 Ne istersen yaparım.

 Ne olmamı istersen olurum, Jack.

 Lütfen.

 Olmaz.

 Tamam.

 Olur.

 Lanet olsun, olur!

 - Evet?

 - Jack, ben Allmans.

 - Konuşmalıyız.

 - Şimdi mi?

 Bir saat bile çok geç.

 Geldiğin için sağol, Jack.

 Sakıncası yoksa kollarını kaldırır mısın, Iütfen?

 Neden?

 Üzerinde bir dinleyici olup olmadığından emin olmalıyım.

 Neden üzerimde bir dinleyici olsun?

 Otur, Jack.

 Sana yardım etmek için buradayım.

 Bu süreçte risk almak istemiyorum, hepsi bu.

 Telefonunun bataryasını çıkardığım için beni affet.

 Sen bir komedyensin, Jack.

 ÜIken sana minnettar.

 Mesele şu, iki gece önce bir kaç yüksek rütbeli terörist Afganistan'daki yapıIan ateşli saldırılarda öldü.

 Avrupa ve Endonezya'da bir kaç tutuklama oldu.

 Yaklaşık 100 tanesini yakalamışlar.

 Senin yardımın azımsanamaz.

 Bu şeyi bulduğumda, en azından seni uyarmak istedim.

 Ne uyarması?

 Müfettişlerimizden biri senin sitelerinin birinde reşit olmayan kızlar kullanıIdığını söyledi.

 - Yüce İsa.

 - Evet, bu kötü, Jack.

 Anlayacağın gibi, bu çocuk pornosu sen de zanlısın ve hapse giriyorsun.

 O siteyle hiç bir alakam yok, bilmiyor musun?

 Ben biliyorum.

 Ama ortakların var.

 Anladım.

 Peki bu uyarıdan sonra ne yapmalıyım?

 Git, mümkünse dünden git.

 - Yapamam.

 - Tabii ki yapabilirsin.

 "Yapamam" demenin sebebi şu karmaşaysa, onu bir konuşalım.

 Bu gece eğleniyor musunuz çocuklar?

 Senin eski fedailerinden biri bir kaç ay önce uyuşturucudan tutuklanmış ve Ivan Sokoloff diye birinden bahsetmiş Nikita Sokoloff'un yeğeni 5 yıI önce senin evinde öldürülmüş.

 Bahsettiğim fedain senin Catalina kıyısında cesedi denize attığını da söylemiş.

 İnsanlar bana yalan söylediklerinde anlamak benim işim, Jack.

 O yalan söylemiyordu.

 Neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok.

 Herhalde ben de böyle derdim.

 Sana yardım için buradayım, bırak da olanları tahmin edeyim.

 Oradan çıktın, güçlendin.

 Bilmiyorum, belki birine bir iyilik yapıyordun ama sonra buraya geldin ve kısa yoldan köşeyi döneceğini sandın.

 Ama şu geri zekalılarla ortaklık yaptın, ki onlara şu an güvenemiyorsun çünkü onlar Sokoloff belasını senin başına sardılar.

 Dinle, Ivan'ın ölmesi umurumda değil.

 Biz, yani senin devletin böyle bir pislik artık nefes almıyor diye kutlama yaparız.

 Ama bu çocuk pornosu meselesi yenilir yutulur cinsten değil, Jack.

 Bu seni hapse sokar.

 Peki ne yapmalıyım?

 Yani, zamanda geriye gidemem.

 Devletine bir iyilik yaptın.

 Bu yüzden bu uyarıyı aldın.

 Gerisini halletmek sana kalmış.

 - Tatlım!

 - Diana, neler oluyor?

 - Onu kaçırdılar!

 - Ne?

 Onu kaçırdılar!

 Çocuklar!

 Buraya gelin.

 Polisi ararsan, oğlunu öldürürüz.

 Kocanı ararsan daha iyi olur.

 - Evet?

 - Jack.

 Oğlun elimde.

 Benimle oyun oynama.

 İstediğim şeyi söylemek için bu gece seni arayacağım.

 Anladım.

 Tamam?

 Yoldayım.

 Sadece ona dokunma, tamam mı?

 Güzel.

 - Bu da ne böyle?

 - Çocuk bu.

 - Ne?

 - Evdeki çocuk bu.

 - Sen neden bahsediyorsun?

 - Bu Jack'in oğlu değil.

 Bu çocuk Meksikalı.

 Bu Alejandro, hizmetçinin oğlu.

 Ne Meksikalısı?

 Bu çocuk o evdeydi.

 Bu Alejandro!

 Bu Alejandro!

 - Bekle.

 - Bu Alejandro!

 - Bekle.

 - Selam, Alejandro.

 Jack'in oğlu değil mi diyorsun?

 Nikita, konuştuğumuz İngilizceyi anlamıyor musun?

 Bu hizmetçinin oğlu.

 Annesi evin hizmetçisi.

 Bu bir Meksikalı.

 Biz beyaz tenliyiz, tamam mı?

 Sence bu Jack'in umurunda olur mu?

 Polisleri arayacaktır!

 Beyninin yerinde bir çanta çekiç mi yoksa bir çanta saç mı var?

 Meksikalı işte!

 Meksikalı çocuk.

 - Kapa çeneni!

 - Hemen buradan gitmeliyiz.

 - Onları sen mi - Hayır, içimde kötü bir his var.

 Otur yerinde.

 Hiç bir yere gitmiyorsunuz.

 Bu adamları nereden buldun sen?

 Tamam, tamam, tamam!

 Bunu daha önce de yaptım.

 Bu adamı tanıyorum.

 Parayı ödeyecektir.

 - Tamam, tamam.

 - Eğer işi berbat ederseniz yemin ederim sizi öldürürüm.

 Sen iyi misin, baba?

 Evet.

 Buraya gel.

 Benim için bir şey yapmanı istiyorum, tamam mı?

 Tabii.

 Bir gözün hep annenin üzerinde olsun, tamam mı?

 Anladın mı?

 O, seni çok seviyor.

 Tabii, efendim.

 Tamam.

 Tamam mı?

 Aferin.

 Onu geri alacağım, Diana.

 Neden şaşırmadım acaba?

 Çünkü, Jack, sen çok zeki bir adamsın.

 Ayrıca hep çok da şanslı bir adam oldun ama, ne yazık ki, artık şansın o kader yaver gitmiyor.

 O para olsa gerek, değil mi?

 Neden burada olduğumuza odaklanalım.

 Çocuğun güvende olduğunu bilmediğim sürece bu lanet şeyi alamazsınız.

 Jack, Biz canavar değiliz.

 Tabii ki güvende.

 Bu seni neşelendirecek.

 O para bana değil, ona gidiyor.

 Selam, dostum.

 Sen iyi misin?

 Emin misin?

 Pekala.

 Gidelim, olur mu?

 Şimdi gidebilir mi?

 - Evet, tabii ki.

 - Alejandro, hemen sola dön.

 Koridordan aşağı ilerle.

 Onu incitmediğin için teşekkürler.

 - Ivan'ı neden öldürdün?

 - Ben kimseyi öldürmedim.

 Tamam mı?

 Yemin ediyorum, kazaydı.

 Onlara sorabilirsin.

 Onlar da oradaydı.

 Hayır, hayır, hayır.

 Bekle bir dakika, bekle bir dakika.

 Bizim bununla bir alakamız yok, Nikita.

 - Yapan James'ti, onun koruması

- Ailemi tehdit etti.

 Öyle olmaması gerekiyordu, Nikita.

 Yeğenin olduğunu biliyorum, belki bu bir şey ifade etmez senin için ama gerçekten çok üzgünüm Ağır olun, kontratı baskı altında imzalamasını istemeyiz.

 Jack, uzun uzadıya konuşmaya gerek yok.

 Sen çocuğu aldın, öyleyse neden şunları imzalayıp ödeşmiyoruz.

 Neyi imzalayacak mışım?

 İsminin yanındaki her boşluğu.

 İşin, artık, Nikita, ben ve çocuklara ait olduğunu belgeleyecek.

 Kalem elinde, yazar mısın?

 Güzel.

 AyrıI Hemen şimdi.

 Peki ne yapmalıyım?

 Yani, zamanda geriye gidemem.

 Jerry?

 Tarihi geçen seneye çekebilir miyim benim olmayan bir vergi borcunu ödemek zorunda kalmam?

 Ne Ne sordun?

 Tarihi geriye alabilir miyim?

 Evet, tabii.

 Benim için farketmez.

 - Devam et.

 - Teşekkürler.

 Jack, bu harika.

 Yani, gerçekten harika.

 Uzun zamandır Çok uzun zamandır bekliyordum O kadar zekisin ki beni saf dışı bıraktığını düşünüyorsun.

 Şimdi boka bulaştın.

 Böyle bir bok parçası güvenilmezdir.

 Hayır, hayır, hayır, başka ölüm yok.

 - Hadi, karşıIıklı olarak, Iütfen - Otur.

 Bir insan ortaklarını seçerken dikkatli olmalı Bay Harris.

 Yıllar boyunca bizim için iyi şeyler yaptınız.

 Bazen iş, aileden daha da önde gelir.

 Şimdi, çık dışarı.

 Etrafa çeki düzen verin.

 Sonra Jack cesedi atmamız için bizi zorladı.

 Evet, eğer birine anlatırsak, bizi öldüreceğini söyledi.

 Cesedi nereye attınız?

 Söyledik ya, okyanusa.

 Jack cesedi okyanusa attı.

 Bildiğimiz okyanus işte.

 Bildiğimiz okyanus, öyle mi?

 Evet, dallama.

 Alejandro!

 - Benim lanet avukatım nerede?

 - Neden burada olduğumuza odaklanalım çünkü atıIan cesetler veya sözde cinayetleri konuşmak için burada değiliz.

 Çocuk pornosu hakkında konuşmak için buradayız.

 Jack de en az bizim kadar bu işlerin içindeydi.

 - En az sizin kadar mı?

 - Kesinlikle O iyi.

 Elimizde Jack'in, şirketteki hisselerini 6 ay, yani Denny Z işinden önce sattığına dair kontrat var ama sizin kesin dahil olduğunuzu bilmek güzel.

 Bunun için teşekkürler.

 Hadi, girelim İçeri.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar